İktisat Tarihi Dersi 2. Ünite Sorularla Öğrenelim
Orta Çağda Avrupa Toplum Ve Ekonomisi
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Avrupa'da küçük siyasi birimlerin yaşama şansı bulabilmesinin temel nedeni nedir?
Güney ve Kuzey Avrupa’yı ayıran dağlar geçilmez nitelikte değildi. Romalılardan kalma yollar Kuzey Avrupa’nın Güney’le temasını kolaylaştırıyor ve bu koridorlardan fikirler, teknikler, mallar ve insanlar iki bölge arasında rahatlıkla yer değiştirebiliyordu. Öte yandan Alpler, Pireneler ve İngiliz kanalı gibi yeterli sayıda doğal engel politik bütünleşmeyi imkânsız kılmasa da askeri olarak güçleştiriyordu. Bu nedenle de Avrupa’da Asya ile kıyaslandığında küçük bir kıta olmasına rağmen tarihi boyunca imparatorluklar yerine birbirleriyle rekabet eden küçük siyasi birimler yaşama şansı bulabilmişti.
Geç Orta Çağ olarak bilinen, 14 ve 15. yüzyıllarda Avrupa'da yaşanan krizin göstergeleri nelerdi?
14. ve 15. yüzyıllarda (Geç Orta Çağ) ekonomik bir kriz yaşandı. Büyük ölçekli malikane tarımının, sanayinin ve uluslararası ticaretin gerilediği bu dönemde nüfus da salgın hastalıklar nedeniyle önemli ölçüde azaldı. Asiller arası savaşlar ve yaygın köylü isyanları bu krizin siyasi göstergeleriydi.
Sanayi öncesi Avrupa'da doğum kontrolü temel olarak hangi yöntemle yapılırdı?
Sanayi öncesi Avrupa’da doğum kontrolünün temel aracı evliliğin sınırlanmasıydı. Avrupa’da hem hiç evlenmemiş insanların oranı diğer toplumlara göre daha yüksekti, hem de ortalama evlilik yaşı zamandan zamana, sınıftan sınıfa ve bölgeden bölgeye değişmekle birlikte oldukça ileriydi. Orta Çağ Avrupa’sında kızların eski Roma İmparatorluğu’nda ve Asya toplumlarında olduğu kadar erken yaşlarda evlenmesi örnekleri nadirdi. Kızların ortalama evlilik yaşı 25’ti.
Orta Çağ Avrupa'sında ölüm oranlarını yükselten faktörler nelerdi?
Orta Çağ Avrupa'sında doğal felaketler, savaşlar, açlık ve kıtlık ve salgın hastalıklar doğum oranlarını yükseltiyordu.
Orta Çağ Avrupa'sında insanların kırsal kesimden kente göç etmesinin arkasında yatan sebepler nelerdir?
İnsanlar biri çekici, diğeri itici iki gücün etkisiyle şehirlere göç ediyorlardı. On ve 13. yüzyıllar arasında Avrupa’da ekonomik şartlar iyileşme eğilimindeydi. Buna rağmen hayat, hala büyük bir nüfus kitlesi için çekilmez durumdaydı. Pek çok serf, durumundan kurtulmak için hiçbir çare göremiyordu. Asil sınıfın alt tabakası için yükselme şansı çok sınırlıydı. Bu insanlar için şehir bir yenilik unsuru, bir talihini deneme imkânıydı. Çünkü şehir tamamen yeni ve dinamik bir dünya idi. Orada insanlar, tatsız geçmişlerinden tamamen kurtularak ekonomik ve sosyal başarı için yeni fırsatlar bulabilir, geleneksel ayırımlar dikkate alınmayabilir, cesaret ve çalışkanlık ödüllendirilebilirdi. Bir şehirde 1 yıl ve 1 gün yaşamak o insanı hür yapıyor ve lordlar o insan üzerinde bir hak iddia edemiyordu. Bu yüzden şehir havası insanı hür yapar sözü bir atasözü haline gelmişti. Kırsal bölgelerden kaçan bir serf için şehirde kendini hürriyetine kavuşmuş olarak bulma, yalnızca hukuki bir olay da değildi. Şehirde tüm sosyal atmosfer ihtiraslı ve yetenekli bir kişiye sınıfına bakılmaksızın açıktı.
Şehirlerin kurulması hangi açıdan feodal düzenin gerilemesi manasına gelmiştir?
Şehirlerin doğuşunun önemli siyasi sonucu, feodal olmayan bir yönetim şeklinin ortaya çıkışıydı. Malikane mahkemesinin kuralları şehirli tüccarın ihtiyaçlarına pek cevap vermiyordu. Bu yüzden tartışmalı sözleşmelerin bir karara bağlanabilmesi için yeni ticaret hukuku kuralları geliştirildi. Şehirler bulundukları bölgenin lordu ile bir anlaşma yaparak şehir halkının belirli bazı hürriyetlerine saygı göstermesini sağladılar. Feodal asiller için de şehirler büyük bir değer taşıyordu. Canlı bir tüccar ve esnaf topluluğunun kendilerine ek bir gelir getireceği ümidiyle pek çok müteşebbis feodal yönetici, yeni şehirler kurma yoluna gitti. Bu yeni şehirlere, sakinlerinin sahip olacağı hürriyetleri belirten imtiyaznameler bağışlandı.
Orta Çağ'da tarım alanında kullanılmaya başlayan ağır sabanın kullanım avantajları nelerdir?
Ağır sabanın en büyük avantajı yumuşak topraklara göre daha verimli olan Kuzey Avrupa’nın yoğun ve sert topraklarını tarıma elverişli hale getirmesiydi. Ağır sabanın ikinci önemli avantajı, bıçağı ile toprağı altüst ettiğinden ekilen topraklarda çapraz sürüm işlemini gereksiz kılarak insan emeğinden önemli tasarruf sağlamasıydı
Orta Çağ'da ikili tarla rotasyonundan üçlü tarla rotasyonuna geçiş ne gibi ekonomik avantajlar sağlamıştır?
Başlangıçta çok verimli topraklarda uygulanabilen üçlü tarla rotasyonu da önemli avantajlara sahipti. Farklı mevsimlerde değişik ürünlerin ekilmesi, hasat kötülüğüne ve onu izleyen kıtlığa karşı bir sigorta mekanizması görevi yapıyordu. Çünkü her ürün iklim şartlarından aynı şekilde ve ölçüde etkilenmeyeceğinden, bir üründe görülen başarısızlık diğerlerinin yüksek verimiyle giderilebiliyordu. Bu sistemin ikinci ve daha önemli bir avantajı, sürüm işlemlerinin yıl içinde daha düzenli dağılmasına ve böylece yeni toprak açma faaliyetlerinin hızlanmasına imkân vermesiydi. İkili tarla rotasyonundan üçlü tarla rotasyonuna geçiş, köy topluluğunun üretimini %50 artırıyordu. Üçlü tarla rotasyonunun bir başka avantajı İlkbahardaki baklagiller türü ürünlerin ekimi sayesinde hem köylülere protein yönünden daha zengin bir beslenme rejimi sağlaması hem de toprağı azot bakımından güçlendirerek kış üretiminin verimliliğini yükseltmesiydi. Yulaf üretiminin artışı atı, tarımda, taşımada ve sanayide yararlanılan önemli bir güç kaynağı haline getirdi.
Orta Çağ Avrupa tarım teknolojisinde atın öküzün yerini almasının getirdiği avantaj ve dezavantajlar nelerdir?
Avrupa’da at besleme yaygınlaştı. Müslüman ülkelerden at ithal edilerek cinsinin geliştirilmesine çalışıldı. Giderek tarımda öküzün yerini alan at öküze göre daha masraflı, ancak ondan daha güçlü ve daha hızlıydı. Bir at, 3 veya 4 öküzün yaptığı işi yapabiliyordu. Ancak atın beslenme maliyeti de aynı oranda yüksekti. Hızlılık faktörü, soğuk ve yağışlı iklim nedeniyle tarlada çalışma süresinin sınırlı olduğu bölgeler için özellikle önemli bir avantajdı. Atın öküzün yerini alması, daha pahalı, fakat buna karşılık daha etkin bir sermaye malının daha ucuz fakat daha az etkin bir sermaye aracının yerine ikame edilmesi demekti. Bu nitelikte bir diğer değişme de 12. yüzyıldan itibaren daha pahalı demir araçların tarımda kullanımının artışıydı.
Avrupa'da 15. yüzyılda gemi yapım teknolojisiyle ilgili gelişmeleri açıklayınız.
Rüzgar enerjisinden daha etkin şekilde yararlanılmasını sağlayan üç direkli gemiler inşa edildi. Daha çok sayıda ve daha geniş yelken sistemleriyle donatılan bu gemiler, elverişli rüzgarları beklemek mecburiyetinde olmadığından denizlerde boşa geçen bekleme süresi önemli ölçüde azaldı. Orta Çağın sonlarında artık bir gemi Akdeniz’de kışın bile yol alarak bir yılda iki seyahati tamamlayabiliyordu. Gemilerin büyüklüğü ve kapasiteleri artarken, taşıma maliyetleri de düşürüldü. Bütün bu gelişmeler gemilerin bir sermaye malı olarak önem kazanmasına ve daha yaygın şekilde kullanımına neden oldu.
Matbaa Çin'de icat edilmesine karşın kullanım alanının sınırlı kalmasının sebebi neydi?
İlk matbaa 9. yüzyılda Çin’de icat edildi. Ancak Çin’de matbaa yaygın bir şekilde kullanılsa da potansiyel imkânlarından tam olarak yararlanılamadı. Çince bir metnin basımı yaklaşık 5.000 karaktere gerek gösteriyordu. Çin’de emek bol, sermaye ise kıt bir üretim faktörü olduğundan el yazması, matbaa ile rekabet edebilen bir teknoloji olarak önemini korudu.
Orta Çağ'da birçok teknolojik icat Avrupa dışında yapılmış olmasına rağmen Avrupa'da yaygınlaşmasının sebebi nedir?
Avrupa büyük bir açık fikirlilikle bu yenilikleri benimsedi. Yeni fikirlere açıklık başarının ana kaynaklarından biriydi. Romalıların ve Çinlilerin imparatorlukları dışındakileri barbar olarak nitelemelerine yol açan gururları yabancı fikirlere kapalı kalmalarına neden olmuştu. 12. yüzyıldan itibaren Batı Avrupa teknolojik alanda orijinal bir yaratıcılığa da sahip oldu.
Avrupa'da ortaya çıkan kredi kurumlarından birisi olan Commenda'nın işleyiş mekanizmasını anlatınız.
Tasarrufların toplanarak prodüktif alanlara yöneltilmesi amacıyla daha karmaşık başka kurumlar da geliştirildi. Bunun tipik bir örneği 10. yüzyılda doğan ve daha sonra yaygınlaşan Commenda idi. Commenda’da A, B’ye bir miktar sermayeyi bir iş için, genellikle de dış ticaret işi için borç olarak veriyordu. B, iş seyahatini tamamlayıp geri döndüğünde A’ya hesap veriyordu. Eğer bir zarar söz konusuysa bu zararlar A’ya yükleniyor; bir kar söz konusuysa dörtte üçü A’ya, dörtte biri B’ye ait oluyordu. Eğer B, bir miktar sermaye de koymuşsa kar, sermaye oranlarına göre paylaştırılıyordu. Böylece B seyahat edip iş yaparken, A evinde kalıyor ve B dönünceye kadar işle ilgilenmiyordu.
Avrupa'da birçok hükümdarın paranın madeni ihtivasını bozma yöntemine başvurmasının sebebi nedir?
Nüfus ve gelirler arttıkça, insanlar değişimde daha çok para kullanmaya başladıkça para talebi arttı. Ancak 15. yüzyılın sonuna kadar altın ve gümüş üretimi, para talebi kadar hızlı büyümediğinden mal olarak altın ve gümüşün değeri uzun dönemde artarken altın ve gümüş olarak mal ve hizmetlerin fiyatları deflasyonist etkiler nedeniyle düştü. Para kıtlığından ve düşen fiyatlardan kurtulmanın yolları kredinin geliştirilmesi, madeni para dışında ödeme araçlarının yaygınlaştırılması, paranın altın ve gümüş ayarının bozulmasıydı. Paranın madeni muhtevasındaki bozulmanın en önemli nedeni, altın ve gümüşün yeterli ölçüde elastik olmayan arzına karşılık bir yandan ekonominin daha çok paraya dayalı hale gelmesi, öte yandan da nüfusla gelirin artması nedeniyle para talebinin yükselmiş olmasıydı. Ancak para arzı ile para talebi arasındaki bu dengesizlik, para ayarındaki bozulmanın tek nedeni değildi. Harcamaları artan devletlerin ek gelir sağlama arzusu, enflasyondan menfaat sağlayan sosyal grupların baskısı ve ödemeler dengesindeki açıklar diğer nedenleri oluşturuyordu.
Ortaçağ Avrupa'sındaki kurumlardan birisi olan malikanenin köylü ve aristokrat sınıfı için avantajları nelerdir?
Orta Çağda Avrupa malikane olarak bilinen küçük siyasi-ekonomik birimlere ayrılmıştı. Bir şato ve çevresindeki topraklardan oluşan malikanenin amacı köylünün güvenliğini, aristokrat sınıfın ise otoritesini ve geçimini sağlamaktı. Kanun ve düzen yalnız malikane sınırları içinde geçerliydi. Toprak boldu, fakat yeterli iş gücünün ve güvenliğin varlığı halinde bir üretim faktörü olarak işe yaramaktaydı. Bir şatonun bölünmezliği nedeniyle, koruma ve güvenlik hizmetinin sağlanmasında başlangıçta ölçek ekonomisi kuralları geçerliydi. Malikanede yaşayan insanların sayısı arttıkça güvenlik hizmetinin ortalama ve marjinal maliyeti azalmaktaydı. Ancak bir noktadan sonra malikane sahibinin koruduğu kişilerin sayısı daha da artarsa, şatoya daha uzak alanlarda tarım yapılması gerekeceğinden savunma hizmetinin maliyeti yükselmekteydi. Yani savunma hizmeti önce alçalan, sonra yükselen bir maliyet eğrisi gösteriyordu. Bir malikanenin en etkin ekonomik büyüklüğü, güvenlik sağlamanın marjinal maliyetinin korunması sağlanan son iş gücünün ürettiği üründen lordun vergi şeklinde aldığı payın değerine eşit olduğu noktaydı.
Üçlü tarla rotasyonu denilen sistemin işleyiş mekanizmasını açıklayınız.
Bu sistemde tarlalar üç ana kısma ayrılıyordu. Bir bölümü genellikle buğday, arpa ve çavdar tarımı yapılan kış ekimine tahsis ediliyordu. İlkbaharda ekilen bölümde ise büyük ölçüde yulaf ve baklagiller yetiştiriliyordu. Üçüncü kısım ise nadasa bırakılıyordu. Ertesi yıl nadasa ayrılan toprağa kış ekimi, kış ekimi yapılan bölüme ilkbahar ekimi yapılıyor, bir bölüm ise yine nadasa ayrılıyordu. Böylece her üç yılda bir başa dönülmüş oluyordu.
Avrupa'nın tarımsal ve sosyal organizasyonunda önemli bir yeri olan Angarya kavramını açıklayınız.
Bir bütün işletmeye sahip olan her köylü rezervde genellikle haftada üç gün çalışmak ve bu iş için gerekli saban, öküz ve aletlerden kendi payına düşeni getirmek zorundaydı. Buna angarya deniliyordu.
Orta Çağ Avrupasında para ekonomisinin gelişmesi lordlar arasındaki ilişkiler üzerinde ne gibi bir etki yaratmıştır?
Para ekonomisinin gelişmesi lordlar arası ilişkileri etkiledi. Lordlar daha önce krala karşı şahsen yerine getirdikleri hizmetlerinin karşılığını para olarak ödemeye başladılar. Feodal yükümlülüklerin para ödemelerine çevrilmesiyle krallar, kendilerine bağlı lordların askeri hizmetlerine bağımlı olmaktan kurtularak, istedikleri kadar profesyonel asker besleme imkânı buldular. Bu durum Avrupa’da kralları güçlendirerek merkeziyetçi milli devletlerin doğmasına temel hazırladı.
Orta Çağ Avrupa'sında nüfusun değişmesi lordları nasıl etkilemiştir?
Nüfusun düşmesi lordları olumsuz şekilde etkiledi. Artık angarya iş gücü sağlayamayan lordlar, artan iş gücü maliyetleri karşısında ya daha fazla ticari kazanç sağlayan ya da nispi olarak daha az emek gerektiren faaliyetlere yöneldiler. Bazı bölgelerde daha fazla iş gücü gerektirmekle birlikte hububat üretimine göre daha yüksek kazanç sağlayan bağcılık faaliyetleri yaygınlaştı; keten, kendir ve boya maddeleri gibi sınai ürünler üretimi genişledi. Ancak, lordlar için en önemli alternatif toprak kullanım şekli, ekili alanların çayırlara dönüştürülmesiydi. Lordların tahıl tarımına göre daha toprak-yoğun bir faaliyet türü olan hayvan yetiştiriciliğine yönelmelerinin nedeni yalnızca iş gücünden tasarruf sağlamak değildi: Fiyatların gösterdiği gelişme eğilimi de aynı yönde bir değişmeyi uyarmıştı. Kaliteli yün kumaşlara olan talebin gelir esnekliğinin yüksek olması bu ürünlerin fiyatlarını artırarak Orta Çağın bu temel sanayi sektöründe büyük bir genişlemeye neden olmuştu.
Avrupa Orta Çağının önemli kurumlarından olan esnaf loncalarının ekonomiyi olumsuz etkilediğine dair görüşleri özetleyiniz.
Esnaf loncaları tekelci uygulamalarıyla teknik gelişmeye ve etkin iş organizasyonuna uzun süre engel olmakla suçlanmıştır. Hatta bu yüzden teknik ve sınai gelişmenin 18. yüzyılın sonlarına ve 19. yüzyılın başlarına kadar geciktiği bile ileri sürülmüştür. Ancak bu etkileri fazla abartmamak gerekir. Loncaların tekelci özellikleri sınırlıydı. Bir mesleğe bu tekelci imkânları bağışlayan mahalli otoritelerin bu imtiyazın şartlarını belirleme yetkileri vardı. Ayrıca lonca üyeliği gerekli şartları yerine getiren herkese açıktı. Öte yandan Orta Çağın sonlarında şehirli esnaf iktisadi açıdan zayıf durumda olduğundan üretimi sınırlayarak fiyatları yükseltecek güçten yoksundu. Esnafın tekelci gücünü iktisadi amaçları uğrunda kullandığına dair çok az kanıt vardır. Ayrıca loncaların tekelci davranışları kırsal kesimdeki esnafa başvurularak kırılabiliyordu. Loncalar, emek piyasasının gelişmesine ve büyük işletmelerin kurulmasına engel olmakla da suçlanmıştır. Loncaların kadın emeğini dışarıda bırakarak ve bir ustanın çalıştırılabileceği kalfa ve çırak sayısını sınırlayarak iş gücü piyasasını daraltıcı bir etki yaptığı doğrudur. Ancak büyük sınai teşebbüslerin yokluğunun ana nedeninin bu olduğu şüphelidir: Asıl önemli neden sermaye yetersizliğidir.