Avrupa Birliği ve Türkiye İlişkileri Dersi 4. Ünite Sorularla Öğrenelim
Tam Üyelik Sürecinde Türkiye: Üyelik Kriterleri
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Avrupa Birliği Konseyi yılda kaç kez toplanır?
Avrupa Birliği Konseyi yılda dört kez toplanır ve toplandığı kentin adı ile anılır.
AB’nin geleceği için taşıdığı önem sebebi ile hangi zirveler öne çıkmaktadır?
AB antlaşmalarının imzalandığı zirveler olan 1991 Maastricht, 1997 Amsterdam,2007 Lizbon Zirveleri AB için büyük önem taşımaktadır.
Türkiye’nin adaylığı hangi yıl ilan edilmiştir?
1999 Helsinki Zirvesi’nde ilan edilmiş 2004 Brüksel Zirvesi’nde ise müzakereler başlamıştır.
2004 yılında gerçekleşen Brüksel Zirvsi’nde Türkiye için ne gibi sonuçlar çıkmıştır?
Türkiye’nin diğer aday ülkelere uygulanan kriterler temelinde birliğe aday olduğunun altı çizilmiş, Türkiye’nin Kopenhag siyasi kriterlerini yeterince karşılamış olduğu belirtilmiş ve müzakerelerin 3 Ekim 2005’te başlayacağı ilan edilmiştir
Müktesebat hangi anlama gelmektedir?
AB’nin kuruluşundan itibaren geçirdiği değişim ve gelişim boyunca kabul edilen ve tüm üye ülkeleri bağlayan hukuki metinlerin tümüne verilen addır.
Müktesebat hangi ana başlıklar altında toplanmaktadır?
• AB’nin kurucu antlaşmaları • Avrupa toplulukları Adalet Divanı içtihadı • Ortak dış politika ve güvenlik politikası ile ilgili ortak hareket planları ortak pozisyon kararları deklarasyonlar sonuçlar ve diğer kararlar • Adalet ve iç işleri çerçevesinde kabul edilen ortak hareket planları, ortak pozisyon kararları, imzalanan konvansiyonlar, kararlar, açıklamalar ve diğer kanunlar • Birlik tarafından ve üye devletlerce kendi aralarında Birlik faaliyetlerine ilişkin olarak imzalanan anlaşmalardan oluşur.
Katılım müzakerelerinin toplandığı fasıllardan biri olan Malların serbest dolaşımı’nın içeriği nedir?
Türkiye ile AB arasındaki gümrük birliği sayesinde teknik mevzuat ileri bir uyum içerisindedir.
Müzakerelerdeki önemli belgeler hangileridir?
Müzakere çerçeve belgesi, İlerleme raporları, Katılım ortaklığı, Ulusal program.
Müzakere çerçeve belgesi’nin belirleyici özelliği nedir?
Aday ülkenin içinde bulunduğu durum göz önüne alınarak hazırlanması ve müzakerenin işleyiş, biçim ve kuralları bütün ayrıntılarıyla ele alınmasıdır.
İlerleme raporları’nın özelliği nedir?
AB’nin aday ülkenin genel olarak siyasi ve ekonomik kritelerinde ve özel olarak her müktesebat faslında bir yıl içinde kat ettiği yolu değerlendirdiği belgedir.
Ulusal Program ilk kez hangi tarihte hazırlanmıştır?
Ulusal program ilk kez 2001 yılında hazırlanmış, 2003 ve 2008’de güncellenmiştir.
2000 yılında kurulan Avrupa Birliği Genel Sekreterliği hangi amaç ile kurulmuştur?
1999 Helsinki Zirvesi’nde Türkiye’nin adaylığının ilan edilmesinin ardından üyelik müzakerelerinin eşgüdümü amacı ile 2000 yılında kurularak Türkiye’nin müzakereleri yürütürken ihtiyacı olan kurumsal kapasite güçlendirilmiştir.
ABGS’nin 4 Ocak 2010 tarihinde uygulamaya başladığı nedir?
Müzakere sürecinde siyasi engellerin reformları engellemesini önlemek ve kamuoyunun farkındalığını ve desteğini sağlamak amacı ile 4 Ocak 2010 tarihinde Avrupa Birliği katılım Süreci İçin Avrupa Birliği Stratejisini uygulamaya başlamıştır.
Müzakere sisteminin ana yapısını ne oluşturur?
İzleme ve Yönlendirme Komitesi
İzleme ve Yönlendirme Komitesi hangi birimlerden oluşmaktadır?
AB Bakanlığı’na ilaveten Başbakanlık, Dışişleri Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilat ve AB nezdindeki Daimi Temsilciliğimizden oluşmaktadır.
Türkiye’nin ve diğer aday ülkelerin adaylığı konusunda en önemli rolü oynayan kurum hangisidir?
Genişleme Genel Müdürlüğü.
Komisyonun diğer bir görevi nedir?
Türkiye ve diğer aday ülkelerin üyelik müzakerelerindeki her yıl ve her aday ülke için bir ilerleme raporu hazırlamasıdır.
Türkiye’nin Müzakere Çerçeve Belgesi hangi tarihte yayınlanmıştır?
29 Haziran 2005.
Müzakere Çerçeve Belgesi’nin amacı nedir?
Müzakere Çerçeve Belgesi’nin amacı müzakerelerin nasıl yürütüleceğine ışık tutmaktır.
Türkiye için Katılım Konferansı hangi tarihte ve nerede yapılmıştır?
3 Ekim 2005 tarihinde İngiltere dönem Başkanlığı’nda Lüksemburg’da yapılmıştır.
Müzakerelerin ilk ayağını oluşturan Tarama Süreci’nin görevi nedir?
Tarama süreci aday ülkenin müzakereler başlamadan önce ulusal mevzuatının bulunduğu durumun tespitidir. Her müzakere başlığı için 2 toplantı düzenlenir. Birinci toplantıda komisyon yetkilileri aday ülkenin yetkililerine yapılması gerekenleri açıklar, ikinci toplantıda ise aday ülkenin yetkilileri mevcut durumlarını, müzakerelerdeki yol haritasını ve pozisyonunu açıklar.
Türkiye’de tarama süreci ne zaman başlamıştır?
20 Ekim 2005 tarihinde başlamış ve komisyon peyderpey AB’nin ortak pozisyon belgesinin özünü oluşturan tarama sonu raporlarını Konsey’e yollamaya başlamıştır.
Tarama Raporu hangi ana başlıklar etrafında toplanmaktadır?
Genel düşünceler, Müktesebatın üstlenilmesi, Uygulama kapasitesi, Yorumlar ve Öneriler olmak üzere 4 ana başlıkta toplanmaktadır.
Müzakere pozisyon belgeleri’nin içeriği nedir?
Türkiye’nin ilgili fasılda AB müktesebatının uygulanmasında bulunduğu noktayı, tam uyum için oluşturacağı kurumsal yapıyı ve uygulayacağı takvimi, eğer geçiş süresi ve istisna talep edilecekse bu talebini ve gerekçesini içerir.
3 Ekim 2005’te müzakerelerin başlamasını takiben Avusturya dönem Başkanlığı’nda 12 Haziran 2006’da açılış kriteri olmaksızın müzakereye açılan ilk fasıl hangisidir?
Müzakereye açılan ilk fasıl Bilim ve Araştırma olmuş ve Türkiye’nin gerekli kriterleri yerine getirdiği belirtilerek fasıl geçici olarak kapatılmıştır.
Türkiye müzakerelere fiilen başlayabilmek için Brüksel Zirvesi’nde AB tarafına bulunduğu iki taahhüt hangileridir?
İlki yeni ceza yasasının yürürlüğe girmesi, ikincisi ise gümrük birliğini AB’nin 10 yeni üye ülkesine de uygulayacağını belirten ek bir protokolün imzalanması ve daha ileri bir tarihte onaylanmasıdır.
Türkiye müzakerelerin fiilen başlamasının ardından hangi gerekçeden dolayı onay sürecini gerçekleştirmemiştir?
Türkiye, ek protokolün TBMM’de onay sürecini Kıbrıs Cumhuriyeti Hükümetini tanımıyor olması ve KKTC üzerindeki izolasyonların sürmesini öne sürerek gerçekleştirmemiştir.
Türkiye’nin müzakere onay sürecini gerçekleştirmemiş olmasından dolayı hangi kararlar alınmıştır?
11 Aralık 2006’da AB Dışişleri Bakanlarından oluşan Genel İşler Konseyi toplantısında Türkiye ek protokole ilişkin taahhütlerini yerine getirene kadar gümrük birliğini ilgilendiren 8 müzakere faslının açılmayacağı ve hiçbir faslın geçici olarak dahi kapatılamayacağı kararlaştırıldı.
Genel İşler Konseyi toplantısında açılmayacağı kararlaştırılan 8 fasıl hangileridir?
Malların serbest dolaşımı, İş kurma hakkı ve hizmet sunma serbestisi, Mali hizmetler, Tarım ve kırsal kalkınma, Balıkçılık politikası, Taşımacılık politikası, Gümrük birliği ve Dış ilişkiler.
Fransa’da 2007 yılında yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanan Nicolas Sarkozy hangi fasılların Türkiye için açılmayacağını bildirmiştir?
Tarım ve kırsal kalkınma, Ekonomik ve parasal politika, Bölgesel politika ve Yapısal araçların koordinasyonu, Mali ve bütçesel hükümler ile Kurumlar.
Müzakerelerin kapanması sebebi ile hangi sonuçlar ortaya çıkar?
Müzakerelerin kapanması ile Komisyon bir Katılım Antlaşması taslağı hazırlar ve antlaşmanın son şekli Hükümetler arası konferansta verilir.
Müzakere döneminde mali yardımlar ne şekilde gerçekleşir?
AB üyeliğine aday olan ülkeler, adaylık sürecine özgü olan AB mali yardım desteğine hak kazanırlar. Aday ülkeye yapılan bu mali destek hâlihazırda Katılım Öncesi Yardım Aracı çerçevesinde sağlanmaktadır.
Türkiye adaylık ve müzakere süreçleri içerisinde AB’den aldığı mali yardımlar hangi sebepten ve ne şekilde olmuştur?
Türkiye adaylık ve müzakere süreçleri öncesinde de AB mali işbirliği içerisinde olmuş, kredi veya hibe şeklinde olmak üzere AB mali destek araçlarından faydalanmıştır. 1963 yılında Ankara Antlaşması’nın imzalanmasından 1995 yılında Gümrük Birliği kararına kadar Türkiye mali protokoller aracılığı ile çoğu kredi niteliğinde olmak üzere 1 milyar avro destek almıştır.
Türkiye’nin AB’den aldığı 1 milyar avroluk destek ne için kullanılmıştır?
Türkiye’nin AB ile Gümrük Birliği uygulamasına geçişini kolaylaştırmak amacı ile verilmiştir.
AB bütçesi kaç yıllık dönemler için hazırlanır?
AB bütçesi 7 yıllık dönemler için hazırlanmaktadır.
IPA’nın 2007-2013 dönem bütçesi ne kadardır ve hangi ülkeleri kapsar?
11,5 milyar avrodur ve Türkiye, Hırvatistan, Makedonya, Arnavutluk, Bosna Hersek, Sırbistan, Karadağ ve Kosova’yı kapsar.
IPA fonlarının amacı nedir?
IPA fonları geri dönüşsüz hibelerdir ve aday ülkenin resmi kurum ve kuruluşları vasıtasıyla dağıtılırlar.
AB’nin Türkiye’ye sunduğu IPA fonları çerçevesinde yürütülen projelerin programlanması hangi birimler tarafından yürütülmektedir?
Projelerin programlanması ABGS ile DPT, ihale, sözleşme ve yürütmeleri Hazineye bağlı bir birim olarak faaliyet gösteren Merkez Finanas ve İhale Birimi tarafından yapılmaktadır.
IPA’nın içinde var olan 5 bileşen nelerdir?
Kurumsal kapasite geliştirme, Bölgesel ve sınır ötesi işbirliği, Bölgesel kalkınma, İnsani kaynaklarının gelişimi, Kırsal kalkınma.
Laeken Projesi nedir?
1989’da Soğuk Savaşın bitmesiyle Avrupa’da ortaya çıkan fiili duruma cevap niteliğinde kıta çapında ve ötesinde bir dayanışma ve ortaklık olarak biçimlenen siyasi projenin en tepe noktasıdır.
Genişleme Politikası Laeken projesinden nasıl etkilenmiştir?
AB dışında olan yani karar mekanizmalarına dâhil olmayan ülkeleri kapsadığı ölçüde daha şiddetli bir darbe aldı. AB yakın dönemde Türkiye ile iyice yavaşlamış bulunan müzakereler dışında, Hırvatistan ile müzakereleri tamamlamış İzlanda ile müzakereleri sürdürmekte Karadağ ile de müzakerelere başlamak üzeredir.
Müzakere süreci hangi zirvede başlamıştır?
Türkiye’nin adaylığı 1999 Helsinki Zirvesi’nde ilan edilmiş, 2004 Brüksel Zirvesi’nde ise Türkiye’nin 3 Ekim 2005 tarihinde müzakerelere başlayacağı ilan edilmiştir. Bu nedenlerle Türkiye’nin AB ile olan ilişkilerinde 1999 Helsinki ve 2004 Brüksel zirveleri önem taşır.
Brüksel zirvesi sonuç bildirgesinin önemi nedir?
16-17 Aralık 2004 tarihlerinde gerçekleşen Brüksel Zirvesinde liderlerin gündemindeki konular Genişleme, Terörizmle mücadele, 2007-2013 mali çerçevesi, AB Uyuşturucu Stratejisi ve Dış İlişkiler olmuştur. Zirve sonucunda ilan edilen sonuç bildirgesinin Türkiye için en önemli kısmı genişleme başlığı altında verilmiştir.
Bu zirvenin sonuç bildirgesinde Türkiye’nin diğer aday ülkelere uygulanan kriterler temelinde birliğe aday olduğunun altı çizilmiş, yapılan yasal değişikliklerin uygulamaya konması ile birlikte Türkiye’nin Kopenhag siyasi kriterlerini yeterince karşılamış olduğu belirtilmiş ve müzakerelerin 3 Ekim 2005’te başlayacağı ilan edilmiştir. Bu bildirgede aynı zamanda Hırvatistan’ın da Nisan 2005’te katılım müzakerelerine başlayacağı belirtilmiştir.
Kuşkusuz, müzakerelerin başlangıç tarihinin belirlenmesi bu zirvenin Türkiye için en önemli sonucudur. Böylelikle, 1999 Helsinki Zirvesi ile bir anlamda yeniden başlayan adaylık sürecinde bir sonraki aşama olan müzakere sürecine girilmiştir
Müktesebat nedir?
Müktesebat AB’nin kuruluşundan itibaren geçirdiği değişim ve gelişim boyunca kabul edilen ve tüm üye ülkeleri bağlayan ortak hukuki metinlerin tümüne verilen addır.
Müktesebatı şu ana başlıklar altında toplanır:
• AB’nin kurucu antlaşmaları,
• Bu antlaşmalara göre kabul edilen mevzuat ve kararlar ile Avrupa Toplulukları Adalet Divanı (ATAD) içtihadı,
• Ortak dış politika ve güvenlik politikası ile ilgili ortak hareket planları, ortak pozisyon kararları, deklarasyonlar, sonuçlar ve diğer kararlar,
• Adalet ve İçişleri çerçevesinde kabul edilen ortak hareket planları, ortak pozisyon kararları, imzalanan konvansiyonlar, kararlar, açıklamalar ve diğer kanunlar;
• Birlik tarafından ve üye devletlerce kendi aralarında Birlik faaliyetlerine ilişkin olarak imzalanan anlaşmalardan oluşur.
Katılım müzakereleri fasılları nelerdir?
Katılım müzakereleri 35 fasıl altında toplanmıştır, son iki fasıl diğer fasılların hepsinde müzakereler tamamlandığında müzakere edilmeden otomatik olarak sonuçlandırılır. Bu fasıllar şöyle sıralanabilir:
1. Malların Serbest Dolaşımı
2. Kişilerin Serbest Dolaşımı:
3. İş Kurma Hakkı ve Hizmet Sunma Serbestisi
4. Sermayenin Serbest Dolaşımı
5. Kamu İhaleleri
6. Şirketler Hukuku
7. Fikri Mülkiyet Hukuku
8. Rekabet Politikası
9. Mali Hizmetler
10. Bilgi Toplumu ve Medya
11. Tarım ve Kırsal Kalkınma
12. Gıda Güvenliği, Veterinerlik ve Bitki Sağlığı Politikası
13. Balıkçılık Politikası
14. Taşımacılık Politikası
15. Enerji
16. Vergilendirme
17. Ekonomik ve Parasal Politika
18. İstatistikler
19. Sosyal Politika ve İstihdam
20. İşletme ve Sanayi Politikası
21. Trans-Avrupa Ağları
22. Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Koordinasyonu
23. Yargı ve Temel Haklar
24. Adalet, Özgürlük ve Güvenlik
25. Bilim ve Araştırma
26. Eğitim ve Kültür
27. Çevre
28. Tüketici ve Sağlığın Korunması
29. Gümrük Birliği
30. Dış İlişkiler
31. Dış Güvenlik ve Savunma Politikası
32. Mali Kontrol
33. Mali ve Bütçesel Hükümler
34. Kurumlar
35. Diğer Konular
Müzakere Çerçeve Belgesinin işlevi nedir?
Müzakere Çerçeve Belgesi katılım müzakerelerinin temel belgelerinden biridir. Aday ülkelerle yapılan katılım müzakereleri, her ülke için ayrı olarak hazırlanan müzakere çerçevesine göre yürütülür. Müzakere Çerçeve Belgesi’nin belirleyici özelliği aday ülkenin içinde bulunduğu durum göz önüne alınarak hazırlanması ve müzakerenin işleyiş, biçim ve kurallarını bütün ayrıntılarıyla ele almasıdır.
İlerleme Raporlarının işlevi nedir?
İlerleme Raporları AB’nin aday ülkenin genel olarak siyasi ve ekonomik kriterlerde ve özel olarak her müktesebat faslında bir yıl içinde kat ettiği yolu değerlendirdiği belgedir. Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan ve her yılın sonbaharında ilan edilen İlerleme Raporu Türkiye için ilk olarak 1998 yılında yayınlanmıştır ve o tarihten itibaren her yıl düzenli olarak yayınlanmaktadır. Avrupa Komisyonu 2017 yılı başında aldığı bir kararla İlerleme Raporlarını bundan böyle iki yılda bir yayınlama kararı almıştır.
Katılım Ortaklığı belgesinin işlevi nedir?
Katılım Ortaklığı Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan ve Konsey tarafından onaylandıktan sonra AB Resmî Gazetesi’nde yayımlanan ve müzakerelerin AB tarafınca belirlenen yol haritasıdır. İlerleme Raporlarından farklı olarak bir kaç senede bir yenilenen Katılım Ortaklıklarında siyasi ve ekonomik kriterler açısından aday ülkenin kısa ve orta vadede yapması gerekenler, ayrıca müzakere fasıllarındaki kısa ve orta vadeli hedefler belirtilir. Kısa vadeli hedeflerin 1-2 yıl içerisinde, orta vadeli hedeflerin 3-4 yıl içerisinde yerine getirilmesi beklenir. Yerine getirilen ve getirilmeyen hedefler doğrultusunda Katılım Ortaklığı güncellenir, ulaşılan hedefler çıkarılır, getirilmeyenlerin takvimi yenilenir.
Aday ülkenin Katılım Ortaklığında belirlenen hedeflerin nasıl bir takvimle yerine getireceğini, hangi kurumların hangi hedeften sorumlu olacağını ve mali kaynakların kullanımını açıkladığı belgeye ne ad verilir?
Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programı, kısa adıyla Ulusal Program’da aday ülke Türkiye, Katılım Ortaklığında belirlenen hedeflerin nasıl bir takvimle yerine getireceğini, hangi kurumların hangi hedeften sorumlu olacağını ve mali kaynakların kullanımını detaylı olarak açıklar. Her aday ülke gibi Türkiye’nin de Ulusal Program’ında Katılım Ortaklığı’nda önerilen takvime uyması esastır. Ulusal Program ilk kez 2001’de hazırlanmış, 2003 ve 2008’de güncellenmiştir.
Müzakereleri yürütmek için Türkiye’de nasıl bir kurumsal yapı oluşturulmuştur?
1999 Helsinki Zirvesi’nde Türkiye’nin adaylığının ilan edilmesinin ardından üyelik müzakerelerinin eşgüdümü amacı ile 2000 yılında Avrupa Birliği Genel Sekreterliği (ABGS) kurularak Türkiye’nin müzakereleri yürütürken ihtiyacı olan kurumsal kapasite güçlendirilmiştir.
Türkiye’nin 2004 yılı Aralık ayında müzakerelere başlayacağı ilan edildikten sonra 2005 yılının Haziran ayında devlet bakanı seviyesinde bir baş müzakereci atanmıştır. Daha sonra bir süreliğine baş müzakerecilik görevi Dışişleri Bakanı tarafından sürdürülmüştür. 2009 yılının Ocak ayında baş müzakerecilik görevinin de ayrı bir bakan tarafından yürütüldüğü yeni bir devlet bakanlığı oluşturulmuştur. Temmuz 2011 genel seçimlerinden sonra kurulan 61. hükümette devlet bakanlığı AB Bakanlığı’na yükseltilmiş, Bakan baş müzakerecilik görevini üstlenmiş, ABGS de yeni bakanlığın bürokrasisini oluşturmuştur.
En son Mayıs 2018’te AB Bakanlığı kaldırılmıştır ve Temmuz 2018’den bu yana Dışişleri Bakanlığı altında Avrupa Birliği Başkanlığı olarak faaliyetine devam etmektedir. Eski ABGS Avrupa Birliği Başkanlığı altında yeniden yapılandırılmıştır.
Avrupa Birliği Başkanlığı altında bulunan ve katılım müzakerelerinden sorumlu Katılım Politikası Başkanlığı şu görev tanımına sahiptir:
1. Avrupa Birliğine üyelik müzakere süreci ile ilgili çalışmaları izler ve koordine eder,
2. Ulusal Programın hazırlanması, uygulanması, izlenmesi ve raporlanması çalışmalarını koordine eder,
3. Avrupa Komisyonu İlerleme Raporunun Türkiye katkısının hazırlanması ile ilgili çalışmaları koordine eder.
4. İç Koordinasyon ve Uyum Komitesinin (İKUK) sekretarya hizmetlerini yürütür.
Diğer üst düzey yapı Reform Eylem Grubu (REG)’dir ve Adalet, Dışişleri, Hazine ve Maliye ile İçişleri Bakanlarından oluşur.
Ayrıca Aralık 2009’dan bu yana 81 vilayette AB Daimi Temas Noktası görevini yürüten bir Vali Yardımcısı mevcuttur.
AB nasıl bir kurumsal yapıya sahiptir?
Komisyon ve Genişleme Genel Müdürlüğü
Avrupa Komisyonunu AB’nin hükûmeti gibi düşünebiliriz. Her hükûmette olduğu gibi Komisyonda da bakanlık düzeyinde birimler bulunur. Ancak bu birimlere bakanlık değil Genel Müdürlük denir. Gerek Türkiye’nin gerek diğer aday ülkelerin adaylığı konusunda en önemli rolü oynayan kurum Genişleme Genel Müdürlüğüdür.
Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu
Türkiye’nin müzakerelerde kaydettiği ilerlemeyi yerinde takip etmek üzere Komisyon’un diğer aday ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de bulunan temsilciliğidir. Bu kurumun başında büyükelçi statüsünde bir diplomat bulunur.
Diğer AB Kurumlarının Müzakerelerdeki Görev ve Yetkileri
Avrupa Parlamentosu özellikle Dış İlişkiler Komisyonu vasıtasıyla müzakere sürecini denetler. Her aday ülke için tayin edilen bir Avrupa vekili (Europarliamentarian veya Eurodeputy) raportör ülkenin performansıyla ilgili yıllık bir rapor yazar.
Müzakerelerin ilk adımı nedir?
Müzakerelerin ilk ayağını tarama süreci oluşturur. Tarama süreci, aday ülkenin müzakereler başlamadan önce ulusal mevzuatının bulunduğu durumun tespitidir. Her müzakere başlığı için iki toplantı düzenlenir. Birinci toplantıda Komisyon yetkilileri aday ülkenin yetkililerine yapılması gerekenleri açıklar, ikinci toplantıda ise aday ülkenin yetkilileri mevcut durumlarını, müzakerelerdeki yol haritasını ve pozisyonunu açıklar. Bu iki toplantıdan sonra Komisyon, her fasıl için ayrı bir tarama sonu raporu hazırlar ve Konsey’e bir Ortak Pozisyon Belgesi taslağı sunar. Konseyin bu taslağı oy birliği ile kabul etmesi ile AB’nin aday ülkenin müzakere sürecindeki Ortak Müzakere Pozisyonu oluşmuş olur.
Tarama sürecini takip eden önemli müzakere aşamaları nelerdir?
Müzakere süreci, tarama süreci, tarama raporlarının sunulması, karşılıklı müzakere pozisyonlarının hazırlanması, fiili müzakerelerin başlaması ve müzakerelerin tamamlanması aşamalarından oluşur.
Türkiye hangi müzakere aşamalarını tamamlamıştır?
Türkiye için tarama süreci, tarama raporlarının sunulması, karşılıklı müzakere pozisyonlarının hazırlanması aşamaları 2005-2006 yılları arasında büyük ölçüde tamamlanmış ve fiili müzakereler başlamıştır.
Türkiye’nin müzakere dönemindeki duraklamanın sebepleri nelerdir?
Türkiye’nin, gümrük birliğini Kıbrıs Cumhuriyeti de dahil olmak üzere 10 yeni üyeye uygulayacağına dair imzaladığı Ek Protokolü TBMM’de onaylamaması, bunun üzerine 2006 Brüksel Zirvesi’nde Ek Protokolün onaylanması ve uygulanmasının 8 faslın açılış kriteri haline getirilmesi sonucunda müzakere süreci yavaşlamıştır. Sonuçta resmen 8 fasıl, gayri resmi olarak da 6 fasıl olmak üzere toplam 14 faslın müzakereye açılmasının önünde siyasi engeller bulunmaktadır.
Müzakereye açılan fasıllar hangileridir?
14 müzakere faslının açılmasının bloke edilmesi esnasında ve ardından, müzakereler tamamen durmamış ve 2018 yılı sonuna kadar 16 fasılda müzakere başlamıştır. Açılış sırasıyla bu fasıllar şunlardır:
Bilim ve Araştırma, İşletme ve Sanayi Politikası, İstatistikler, Mali Kontrol, Tüketicinin ve Sağlığın Korunması, Trans Avrupa Ağları, Şirketler Hukuku, Fikri Mülkiyet Hukuku, Sermayenin Serbest Dolaşımı, Bilgi Toplumu ve Medya, Vergilendirme, Çevre, Gıda Güvenliği Veterinerlik ve Bitki Sağlığı, Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Koordinasyonu, Ekonomik ve Parasal Politika, Mali ve Bütçesel Hükümler.
Bu fasılların 15’inde müzakere sürmekte, açılan ilk fasıl ise geçici olarak kapanmış durumdadır. 15 Aralık 2006 kararı nedeniyle hiçbir fasıl geçici olarak kapatılamamakla birlikte, İşletme ve Sanayi Politikası ile Trans-Avrupa Ağları fasılları teknik olarak kapatılmaya hazır durumdadır. Diğer taraftan, bloke edilen 14 fasıl, açık olan 15 fasıl ve geçici olarak kapanmış olan 1 fasıl dışında kalan 3 fasılda Haziran 2010’dan bu yana hiçbir gelişme olmamıştır. Açılabilir durumda olup teknik nedenlerden açılamayan bu 3 fasıl şunlardır: Kamu İhaleleri, Rekabet Politikası ve Sosyal Politika İstihdam.
Adaylık öncesi Türkiye’ye yapılan mali yardımlar nelerdir?
Türkiye adaylık ve müzakere süreçleri öncesinde de AB ile mali işbirliği içerisinde olmuş, hibe veya kredi şeklinde olmak üzere çeşitli AB mali destek araçlarından faydalanmıştır. 1963 yılında Ankara Anlaşması’nın imzalanmasından 1995 yılında AB ile Türkiye arasında Gümrük Birliği kararına kadar Türkiye mali protokoller aracılığı ile çoğu kredi niteliğinde olmak üzere yaklaşık 1 milyar avro destek almıştır. Bu destek Türkiye’nin AB ile Gümrük Birliği uygulamasına geçişini kolaylaştırmak amacıyla verilmiştir.
Türkiye’ye üç mali protokol doğrultusunda verilen bu krediler genellikle Avrupa Yatırım Bankası ve Topluluk kredilerdir. Türkiye, 1980 yılında zor ekonomik şartlar nedeniyle Özel Yardım Paketi, 1991 yılında Körfez Savaşı’ndan en çok etkilenen ülkeler arasında olduğu için mali yardım almıştır.
1995 yılından 1999 yılında adaylık statüsü teyit edilene kadar geçen dönemde gümrük birliğinin doğurduğu yeni ihtiyaçları karşılamak amacı ile Türkiye yine AB mali desteğinden faydalanmış ve yine çoğu kredi olmak üzere 755,3 milyon avro destek almıştır.
Bu dönemde Türkiye Gümrük Birliği kapsamında AB bütçe kaynaklarından ve ayrıca 1996 - 1999 yılları arasına Avrupa - Akdeniz Ortaklığı çerçevesinde oluşturulmuş MEDA (Mediterranean Economic Development Area) programı dahilinde hibe nitelikli fonlardan yararlanmıştır. Ayrıca 17 Ağustos 1999 depreminden sonra AB tarafından hem insani yardım hibesi hem de Avrupa Yatırım Bankası tarafından kredi sağlanmıştır.
Adaylık döneminde Türkiye’ye yapılan mali yardımlar nelerdir?
1999-2006 Dönemi
AB bütçesi 7 yıllık dönemler için hazırlanmaktadır. Türkiye 1999 yılı Aralık ayında aday olmuş ancak 1999 - 2006 bütçe döneminin hazırlığı daha önceden Türkiye dahil edilmeden yapıldığı için diğer aday ülkeler gibi PHARE (Üyelik Öncesi Ekonomik Yardım Programı), ISPA (Üyelik Öncesi Altyapı Yardım Programı) ve SAPARD (Üyelik Öncesi Tarım ve Kırsal Kalkınma Yardım Programı)’dan yararlanamamış, MEDA programına ilave edilen ek kaynaklar aracılığı ile mali yardım almıştır. Türkiye 2000 - 2006 yılları arasında MEDA II programı ile hibe olarak 890 milyon avro ve kredi olarak 1 milyar 470 milyon avro mali destek almıştır. MEDA II döneminde Türkiye’nin aldığı mali destek bir önceki döneme göre iki kat artmıştır.
2007-2013 Dönemi
Daha önce PHARE, ISPA, SAPARD araçları ile yapılan yardım 2007-2013 bütçe döneminde tek bir mali araç altında toplanmıştır: Katılım Öncesi Yardım Aracı ya da IPA “Instrument for Pre-Accession Assistance”. IPA’nın 2007-2013 dönemi bütçesi 11,5 milyar avrodur ve Türkiye, Hırvatistan, Makedonya, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Sırbistan, Karadağ ve Kosova’yı kapsamaktadır. IPA fonları geri dönüşsüz hibelerdir ve aday ülkenin resmî kurum ve kuruluşları vasıtasıyla dağıtılırlar. AB’nin katılım öncesi kaynakları adem-i merkeziyet ilkesi çerçevesinde aday ülkeden yönetilir. Komisyonun temsilciliği denetiminde bu amaçla oluşturulmuş resmi yapılar bulunur. AB’nin Türkiye’ye sunduğu IPA fonları çerçevesinde yürütülen projelerin programlanması ABGS ile DPT, ihale, sözleşme ve yürütülmeleri ise Hazine’ye bağlı bir birim olarak faaliyet gösteren Merkezi Finans ve İhale Birimi tarafından yapılmaktadır.
2014-2020 Dönemi
2014-2020 bütçe döneminde müzakere eden aday ülkeler için 14.1 milyar avroluk bir IPA desteği ayrılmıştır. Bu kaynağın 4.453,9 milyar avrosu Türkiye’ye tahsis edilmiş ancak 2018 yılı sonu itibariyle 368.3 milyon avroluk sözleşme yapılmış ve bu sözleşmelerden ödenen miktar 258.4 milyon mertebesinde gerçekleşmiştir.
Laeken ruhu nedir?
Adını Belçika’nın Laeken kasabasında 2001’de yapılan bir AB Zirvesi’nden alan Laeken ruhu 1989’da Soğuk Savaş’ın bitmesiyle Avrupa’da ortaya çıkan fiilî duruma cevap niteliğinde, kıta çapında ve ötesinde bir dayanışma ve ortaklık olarak biçimlenen siyasi projenin vardığı en tepe noktadır. Avrupalılar kıtalarının bir anlamda yeniden doğuşu anlamını taşıyan bu projeyi 2001 sonunda Laeken’de Avrupa Anayasası çalışmalarının başlamasıyla taçlandırdılar. Ancak federalist, anayasal vatandaşlık üzerine kurulu ve dayanışmacı bir Avrupa projesinin nefesi bu andan itibaren kesilmeye başladı. Küçük ulusal hesaplar, eski husumetler, politikacıların kendi icraatlarına gölge eden başarılı AB politikalarını küçümseyen tavırları sonunda rüzgâr tamamen aksi yönden esmeye başladı. Laeken’e kadar yeni AB’nin en temel politikalarından biri olan Genişleme Politikası da bu durumdan nasibini aldı. Genişlemenin nimetlerini değerlendirmekte zorlanan bazı önde gelen Batı Avrupalı siyasetçiler kendilerini genişleme yorgunu ilan etmeye başladılar. Bulgar, Çek, Leh, Türk ayırmaksızın genişlemeye karşı tavır almaya başladılar. Hâlbuki Genişleme Politikası son yirmi yılda Avrupa kıtasında AB tarafından hayata geçirilmiş büyük olasılıkla en başarılı politikaydı. Kıta 2004, 2007 ve 2013 genişlemeleri sayesinde Soğuk Savaş sonrasında ortaya çıkan filli durumu doğru yönetebilmiş, Sovyet sisteminin üstünü örttüğü ulusal sorunların irredantizme dönüşmelerini engellemiş, Orta ve Doğu Avrupa ülkelerine paha biçilmez bir barış ve refah ortamı sağlamıştı.
Laeken ruhunun yok olmasının etkileri nelerdir?
Laeken ruhunun yavaşça yok olması hem bütünleşme hem genişlemeyi etkiledi. Bütünleşme konusunda Anayasal Antlaşma reddedildi, federal Avrupa rüyası yine ertelendi. Genişlemeye gelince, bu politika doğal olarak AB dışında olan yani karar mekanizmalarına dahil olmayan ülkeleri kapsadığı ölçüde daha şiddetli bir darbe aldı. AB Konseyi yani üye ülkeler, 2004, 2007 ve 2013 genişlemelerini başarıyla gerçekleştiren ve genişlemenin ana icracısı konumunda olan Komisyon’u kontrol altına alma eğilimine girdiler. Müzakere sürecinin son karar vericisinin Konsey olduğu her fırsatta dile getirilirken, Almanya ve Fransa genişlemeyi artık kendi bildikleri şekilde yönlendirecekleri mesajı veriyorlardı.
Genişleme politikasındaki yaklaşım Türkiye’yi nasıl etkilemiştir?
Genişleme Politikası 1989 sonrasındaki gücünü yitirdi. Türkiye’nin iyice yavaşlamış bulunan AB üyelik müzakereleri de Genişleme Politikası’ndaki aşırı ürkek yaklaşımın sonucudur. Bu yaklaşım Türkiye’nin üyelik sürecinde temel bir anlam kaymasına yol açmıştır. Üyelik perspektifinin muğlaklaşması bugün sürece damgasını vurmuştur.