aofsoru.com

Avrupa Birliği Dersi 6. Ünite Özet

Ab Güvenlik Ve Savunma Politikaları

AB Güvenlik ve Savunma Politikalarının Tarihçesi

AB üyelerinin güvenlik ve savunma alanındaki işbirliği, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) ile ilişkileri temel alınarak incelenmektedir. İlk olarak Soğuk Savaş döneminden AB üyesi devletlerin özerk askeri kabiliyete sahip olma kararı vermesine kadar olan dönem (1948- 1998) karşımıza çıkmaktadır. Bu dönemin öne çıkan özelliği, AB üyesi devletlerin güvenlik ve savunma politikalarını Amerika Birleşik Devletleri (ABD) liderliğindeki NATO temelinde yürütmeleridir. Ardından ise AB üyesi devletlerin NATO’dan bağımsız bir şekilde dış güvenlik operasyonları yürütebilmek doğrultusunda attığı adımları kapsayan dönem (1999-2016) gelmektedir.

Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası Öncesi Dönem (1948-1998)
Batı Avrupa’da savunma amaçlı örgütlenmenin temelini Birleşik Krallık, Fransa, Hollanda, Belçika ve Lüksemburg’un üyesi olduğu Brüksel Antlaşması Örgütü (1948) oluşturmuştur.

Brüksel Antlaşması, kolektif bir meşru müdafaa çabasını öngörmüş ve İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Almanya’ya karşı bir savunma sistemi olarak düşünülmüştür. Brüksel Antlaşması örgütünü kuran ülkelerin de dâhil olduğu Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü 4 Nisan 1949 tarihinde kurulmuştur. NATO’nun 12 kurucu üyesi şu devletlerdir: ABD, Belçika, Birleşik Krallık, Danimarka, Fransa, Hollanda, İtalya, İzlanda, Kanada, Lüksemburg, Norveç ve Portekiz.

NATO, o dönem koşullarında Sovyetler Birliği etkisinin ve komünizmin yayılması tehdidine karşı oluşturulan bir askeri savunma örgütüdür. Kuzey Atlantik Antlaşması’nın (Washington Antlaşması) 5. Maddesi, silahlı bir saldırıya uğrayan üye veya üyelere örgütün diğer üyelerinin “silahlı kuvvet kullanımı da dâhil olmak üzere gerekli görülen eylemlerde bulunarak” yardım etmesini öngörmektedir. Avrupa savunması Soğuk Savaş dönemi boyunca NATO kapsamında ele alınmıştır. Soğuk Savaş dönemi sonrasında ise NATO görev kapsamını genişletmiş ve bölgesel güvenlik örgütü niteliğini aşan bir kimliğe bürünmüştür.

NATO’ya daha sonra sırasıyla Türkiye ve Yunanistan (1952), Federal Almanya (1955) ve İspanya (1982) üye olmuştur. Soğuk Savaş’ın ardından NATO yeni üyelerle genişlemesini sürdürmüştür. 2016 yılı itibariyle NATO’nun 28 üyesi bulunmaktadır.

1950 yılında ise Pleven Planı ile 100 bin askerden oluşacak bir Avrupa Ordusu kurulması önerilmiştir. Ne var ki savunma alanında böylesine iddialı ve ulus-üstü nitelikler arz eden ve dolayısıyla ulusal egemenliğin kaybı konusunda hassasiyet uyandıran Avrupa Savunma Topluluğu projesi, Fransa Parlamentosu’nda söz konusu antlaşmanın onaylanmaması sonucu hayata geçmemiştir. Avrupa Savunma Topluluğu kurma girişiminin başarısızlığa uğraması sonrasında, 1948 tarihli Brüksel Anlaşması’nın 1954’te gözden geçirilerek değiştirilmesiyle Batı Avrupa Birliği (BAB) kurulmuştur. Sırasıyla İtalya, Almanya (1954), Portekiz, İspanya (1990) ve Yunanistan (1995) BAB’a katılmıştır. BAB’ın öncelikli amacı dış saldırı durumunda karşılıklı askeri yardımlaşma olmuştur. Ne var ki Soğuk Savaş döneminde uygulamada NATO ön planda olduğundan BAB, 1954-1984 döneminde üyeleri arasında sadece bir danışma ve tartışma forumu niteliği arz etmiştir.

BAB’ın çerçevesini diğer bölgelerdeki güvenlik gelişmelerini de içerecek şekilde genişletmesini öngören bildirgenin 1984 yılında Roma’da kabulüyle örgüte yeniden hareket kazandırılmıştır. 1989 yılında akademik çalışmalar yürütmek üzere BAB Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü kurulmuştur. Üye ülkelere karar verme aşamasına destek sağlamak için uydu fotoğrafları ve yan verilerin analizini yapmak üzere 1991’de bir BAB Uydu Merkezi hizmete girmiştir.

1991 Maastricht AB Zirvesinde, BAB’ın Topluluklara bağlı bir Avrupa savunma sistemi olarak yeniden yapılandırılması kararlaştırılmıştır. Bu nedenle AB, üyesi olan devletleri BAB’a tam üye olarak katılmaya veya BAB’da gözlemci statüsünde yer almaya davet etmiştir. Nitekim Avusturya, Danimarka, Finlandiya, İrlanda ve İsveç gözlemci üye olmuşlardır. İzlanda, Norveç ve Türkiye ise ortak üye statüsünde BAB’ın çalışmalarında yer almaya başlamıştır.

Ortak üye statüsü, NATO üyesi olup da Avrupa Birliği üyesi olmayan Avrupa ülkelerini kapsaması için kurulmuştur. Ortaklık üyeleri ise ne NATO’ya ne de Avrupa Birliği’ne üye olan ülkelerdir. Ancak ilerleyen yıllarda bu ülkelerin hepsi hem NATO’ya hem de Avrupa Birliği’ne katılmışlardır.

19 Haziran 1992’de BAB Bakanlar Konseyi tarafından kabul edilen Petersberg Bildirgesi, BAB’ın AB’nin savunma unsuru olarak geliştirilmesi ve NATO’nun Avrupa kanadının kuvvetlendirilmesi için bir araç olarak kullanılması yönündeki kararlılığı ortaya koyması açısından son derece önemlidir.

1994 yılında Avrupa Güvenlik ve Savunma Kimliği’nin (AGSK) oluşturulması için adımlar atılmıştır. AGSK, esasen NATO çerçevesi içinde geliştirilmiştir. AGSK, NATO üyesi Avrupalıların askeri gücünün yeniden yapılandırılarak, gerek görüldüğünde Avrupalıların ABD’den bağımsız ve etkin bir şekilde NATO içinde harekât gerçekleştirebilmelerini sağlamayı hedeflemiştir.

1996 yılında NATO, AGSK oluşturulması sorumluluğunu BAB’a vermiştir. AB üyesi devletler, 1997 yılında imzalanan Amsterdam Antlaşması ile daha gelişmiş bir AB-BAB işbirliğinin yanı sıra AB Zirvesi tarafından onaylanması halinde BAB’ın AB’ye entegre edilmesine karar vermiştir. Ayrıca Petersberg görevleri, Amsterdam Antlaşması’na eklenmiştir.

AB çerçevesinde savunma politikası alanında atılan ilk önemli adım, Aralık 1998’de Fransa ve İngiltere’nin Saint Malo’da gerçekleştirdiği zirvede atılmıştır. Fransa ve İngiltere, NATO çerçevesinde daha açık ve daha güçlü bir AB güvenlik kabiliyetinin oluşturulması çağrısında bulunmuştur.

Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası Dönemi (1999- 2016)
Haziran 1999’da yapılan Köln AB Zirvesinde Avrupa Ortak Güvenlik ve Savunma Politikasının Güçlendirilmesi Bildirgesi yayımlanmıştır. Petersberg görevleri AB’ye devredilmiştir. BAB’ın bir örgüt olarak amacını tamamladığı ifade edilmiştir. Üye devletler, NATO’nun alacağı önlemler saklı kalmak koşuluyla, AB’nin kendi başına uluslararası krizlere askeri kuvvetle desteklenen bir karşılık verme kapasitesine sahip olması gerektiğini kabul etmişlerdir. Savunma alanında kurumsal yapının geliştirilmesi kararı alınmıştır.

Aralık 1999 Helsinki AB Zirvesi’nde, NATO dışındaki bir Avrupa politikasının geliştirilmesi sorumluluğunun AB’de olması gerektiği düşüncesinin etkisiyle Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası başlatılmıştır. Söz konusu politika Petersberg görevleri uyarınca, kısa sürede askeri müdahalede bulunabilecek Muharip Grupların oluşturulmasını öngörmüştür. Bu, NATO dışında bir Avrupa güvenlik politikasının geliştirilmesi yönünde atılan önemli bir adımdır.

Aynı zirvede belirlenen Temel Hedef 2003 uyarınca, Petersberg görevlerini icra etmek üzere 2003 yılına kadar 50- 60 bin kişiden oluşan, 60 gün içinde konuşlanma ve en az bir yıl idame etme yeteneğine sahip bir Avrupa Acil Müdahale Gücü oluşturulması kararı alınmıştır.

Haziran 2000 Feira AB Zirvesinde OGSP’ye askeri olmayan bir temel hedef eklenmiştir. Buna göre, AB üyesi devletler kriz durumlarında 30 gün içinde 5 bin sivil polis sağlama taahhüdünde bulunmuştur. Kasım 2000’de Marsilya’da toplanan BAB Bakanlar Konseyinde örgütün imkân ve görevlerinin AB’ye aktarılması kabul edilmiştir. 2001 yılında BAB Askeri Karargâhı kapatılmıştır. Ocak 2002’de BAB Uydu Merkezi ve BAB Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü AB’ye devredilmiştir. BAB bünyesinde faaliyet gösteren Batı Avrupa Silahlanma Grubu, 2004 yılında AB bünyesinde Avrupa Savunma Ajansı’nın kurulmasıyla faaliyetlerini bu ajansa devretmiştir.

Aralık 2003 Brüksel AB Zirvesinde ODGP Yüksek Temsilcisi’nin yönetiminde hazırlanan “Daha İyi Bir Dünyada Güvenli Bir Avrupa” başlıklı Avrupa Güvenlik Stratejisi benimsenmiştir. Stratejide AB’nin kaçınılmaz bir şekilde küresel oyuncu olduğu ilan edilmekte ve küresel güvenliğin sağlanması sorumluluğunu paylaşmaya hazır olması gerektiği belirtilmektedir.

Mayıs 2004’te AB üye devletleri arasındaki değerlendirmeler ve müzakereler sonucunda Temel Hedef 2003 yerini, Temel Hedef 2010 ’a bırakmıştır. Bu değişiklikle beraber Avrupa Acil Müdahale Gücü kavramı, daha esnek bir politika aracı olarak görülen muharebe grupları biçimini almıştır. 12 Temmuz 2004 tarihinde AB üyesi devletlerin savunma bakanlarının OGSP ile ilgili planlama ve araştırmaları ilerletmek için buluşmalarını sağlayacak bir platform olarak Avrupa Savunma Ajansı kurulmuştur.

Aralık 2008 Brüksel AB Zirvesinde “Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası’nın Geliştirilmesi Bildirgesi” yayımlanmıştır. ODGP Yüksek Temsilcisi Javier Solana tarafından sunulan “Değişen Dünyada Güvenliği Sağlamak” başlıklı rapor ile Avrupa Güvenlik Stratejisi’nin uygulanmasına ilişkin bir değerlendirme yapılmış ve bu stratejinin daha etkin uygulanabilmesi için neler yapılabileceği ortaya konulmuştur. Söz konusu raporun, Avrupa Güvenlik Stratejisi’ni geliştirmek amacıyla hazırlandığı belirtilmiştir. 2008yılında gözden geçirilen belgeye Avrupa güvenliğine dair aşağıdaki tehditler eklenmiştir:

  • Enerji güvenliği,
  • İklim değişikliği,
  • Siber güvenlik.

1 Aralık 2009 tarihinde Lizbon Antlaşması’nın yürürlüğe girmesiyle BAB’ın tüm görevleri AB’ye devredilmiş ve örgüt 30 Haziran 2011 tarihinde kapatılmıştır. OGSP, Lizbon Antlaşması ile hukuki bağlayıcılık kazanmıştır.

Lizbon Antlaşması’nda AB’nin sivil ve askerî imkânları kullanabileceği görevler şöyle sıralanmıştır:

  • Ortak silahsızlandırma operasyonları,
  • İnsani görevler ve kurtarma görevleri,
  • Askerî danışmanlık ve destek görevleri,
  • Çatışmaların önlenmesi ve barışın korunması görevleri ile çatışma sonrasında barışın yeniden tesis edilmesine yönelik tedbirler ve istikrarın sağlanması operasyonları da dâhil, kriz yönetiminde muharebe güçlerinin görevleri.

Aralık 2013 Brüksel AB Zirvesinde OGSP’ye ilişkin öncelikler; (i) OGSP’nin etkinliğini, görünürlüğünü ve etkisini artırmak; (ii) Sivil ve askerî operasyon kabiliyetlerini geliştirmek; (iii) Avrupa savunma endüstrisini güçlendirmek olarak belirlenmiştir. OGSP’nin, NATO ile tamamlayıcılık içinde gelişmeye devam edeceği belirtilmiştir.

AB, 29 Haziran 2016 tarihinde AB Dış ve Güvenlik Politikası için Küresel Bir Strateji adlı güvenlik belgesini yayımlamıştır. Güvenlik stratejisi; “daha birbirine bağlı, ihtilaflı ve karmaşık” bir uluslararası ortamda AB’ye yol haritası çizmeyi hedeflemiştir. Söz konusu belgede AB’nin uluslararası ortamda daha fazla rol üstlenmesi, bu alanda sorumluluklarını artırması ve daha fazla işbirliğine girişmesi temel ilkeler olarak belirlenmiştir.

Söz konusu strateji belgesinde AB’nin varlığının bir tehdit altında olduğuna dikkat çekilerek, AB içindeki ve yakın çevresindeki gelişmeler ele alınmıştır. Avrupa-içi tehdit olarak; kıtaya barış, zenginlik ve demokrasi getiren AB projesinin kendisinin sorgulanmaya başlaması gösterilmiştir. AB’nin karşı karşıya olduğu dış kaynaklı tehditler olarak; terörizm, Afrika’daki hızlı nüfus artışı, Asya’da büyük güçler arasında artan gerginlikler, AB’nin doğusunda güvenlik düzeninin ihlal edilmesi ve küresel ısınma sıralanmıştır.

AB Güvenlik ve Savunma Politikalarının Kurumsal Yapısı ve İşleyişi

AB’nin dış güvenlik ve savunma politikası alanında karar alma sürecinde hükümetlerarasıcılık yöntemi hâkimdir. Bir başka deyişle, bu politika alanında üye devletler söz sahibidir. Kararlar, istisnaları olmakla birlikte, Konsey’de oybirliği ile alınmaktadır. Birlik kurumları olan Avrupa Parlamentosu, Avrupa Komisyonu, AB Adalet Divanının bu alanda doğrudan herhangi bir yetkisi yoktur. Askerî ve sivil imkânların kullanıldığı operasyonlara AB üye devletleri kendi imkânları ile katılmaktadırlar.

OGSP, ODGP kurumsal yapısının bir parçasıdır. Ancak OGSP’nin ODGP’den ayrılan yönleri de vardır. OGSP alanındaki kararlar, aksi öngörülmedikçe, AB Zirvesi ve Konsey tarafından oybirliği ile alınmaktadır.

AB üyesi devletler askeri kabiliyetlerini aşamalı bir biçimde daha iyi hale getirmekle yükümlüdürler. Avrupa Savunma Ajansı ise operasyonel ihtiyaçları tespit eder. Ajans bu ihtiyaçları karşılayacak tedbirleri destekler. Ayrıca, savunma sektörünün endüstriyel ve teknolojik temelini güçlendirmek için gerekli her türlü tedbirin uygulanmasına katkıda bulunur. Bunlara ek olarak Ajans, bir Avrupa kabiliyetler ve silahlanma politikasına katılır ve askerî kabiliyetlerin gelişiminin değerlendirilmesinde Konseye yardımcı olur.

Avrupa Savunma Ajansı, isteyen tüm AB üye devletlerinin katılımına açıktır. 2011 yılında Konsey Kararı ile statüsü, merkezi (Brüksel) ve işleyiş kuralları belirlenmiştir. Ajans, üye devletler tarafından finanse edilmektedir. Savunma bakanlarından müteşekkil yürütme kurulu tarafından yönetilmektedir. Ajansın Başkanı, AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi’dir. Ajans bünyesinde, ortak projelerde yer alan AB üyesi devletleri bir araya getiren özel gruplar oluşturulur. Ajans ilgili görevlerini gerektiğinde Komisyon ile irtibat halinde yerine getirir.

Siyaset ve Güvenlik Komitesi , üye devletlerin Brüksel’deki AB daimi temsilciliklerinde görevli büyükelçilerden oluşmaktadır. Komite, çalışmalarında birçok uzman grup ve komite ile desteklenmektedir. Siyaset ve Güvenlik Komitesinin OGSP politikalarının belirlenmesine yardımcı olmak, askerî yeteneklerin geliştirilmesi ve kriz durumları ile ilgili siyasi yönlendirme yapmak görevleri vardır.

AB Askerî Komitesi, her bir üye devletin genelkurmay başkanını temsil eden daimi askerî temsilcilerden oluşur. Komite, gerektiğinde, genelkurmay başkanları düzeyinde toplanır. AB Askerî Komitesinin işlevleri arasında askerî danışmanlık sağlamak ve Siyaset ve Güvenlik Komitesine tavsiyelerde bulunmak yer alır. AB Askerî Komitesi, çatışmaların önlenmesi ve kriz yönetimi faaliyetleri sırasında üye devletlere askerî danışmanlık hizmeti sunan ve üyeler arasında işbirliğini sağlayan bir merkez olarak faaliyet gösterir. Komite olağan olarak haftada bir kez toplanır.

AB Askerî Personeli , üye devletlerin görevlendirdiği askerî personelden oluşmaktadır. AB Askeri Personeli doğrudan Birlik Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilciliğine bağlıdır. Görevi, askerî operasyonları denetlemektir. AB Askerî Komitesinin yönetimi altında çalışan AB Askerî Personeli, erken uyarı, durum değerlendirme ve stratejik planlama gibi hususlarda OGSP için askerî uzmanlık ve destek sağlamaktadır.

AB muharebe grupları hızlı müdahale, kapasite geliştirme biçiminde oluşturulan birliklerdir. Her biri yaklaşık 1500 askerden oluşan, muharebe destek unsurlarıyla donatılmış, amacına uygun deniz ve hava yeteneklerini içeren, AB’nin harekete geçmeye karar vermesinden sonra on gün içinde göreve başlayabilecek muharebe gruplarıdır. Bu grupların oluşumu yılda iki defa toplanan Muharebe Grubu Koordinasyon Konferansında görüşülmektedir. AB üyesi bir lider devlet veya çok uluslu koalisyon tarafından oluşturulan bu güçlere AB’ye aday ülkeler ile NATO üyesi ülkeler de katılabilmektedir.

Temmuz - Aralık 2010 döneminde İtalya, Türkiye ve Romanya’nın oluşturduğu muharebe grubu olası bir acil duruma karşı hazır konumda bekletilmiştir. Muharebe gruplarında yer alma fikrine sıcak bakan Türkiye, bu grubun oluşturulmasına ilişkin niyet mektubunu 23 Mayıs 2005 tarihinde imzalamıştır. Türkiye, olası operasyonlara ilişkin karar mekanizmasında yer almamakta, sadece koordinasyon toplantılarına katılmaktadır.

Avrupa Güvenlik ve Savunma Koleji, AB’nin güvenlik kabiliyetleriyle ilgili edinilen deneyimlerin kurumsallaşmasına yardımcı olmakta ve ayrıca AB üyesi ve AB üyesi olmayan ülke vatandaşlarına söz konusu deneyimlerden çıkarılan derslerin öğretimine olanak sağlamaktadır. 2005 yılında kurulmuştur.

Bağımsız politika uzmanlarının bir düşünce kuruluşu olan AB Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü ise (EUISS) akademik çalışma ve yayınlarla OGSP gelişimine katkı sağlamaktadır. 2002 yılında kurulmuştur.

OGSP, belirli AB üye devletlerinin güvenlik ve savunma politikalarının özel niteliklerine halel getirmez. Zira Avusturya, Finlandiya, İrlanda, İsveç ve Malta tarafsızlık veya yarı-tarafsızlık geleneğine sahip devletlerdir. Ayrıca AB, NATO içinde ortak savunmanın gerçekleştirildiği şeklinde değerlendiren üye devletlerin yükümlülüklerine saygı gösterir. Nitekim Danimarka, OGSP dışında kalmayı tercih etmektedir.

Çok uluslu kuvvetleri birlikte oluşturan üye devletler, bunları OGSP için de olanaklı kılabilir. Bu çerçevede Avrupa Kolordusu (Eurocorps) örnek verilebilir. Fransa’nın Strazburg şehrinde merkezi bulunan hükümetlerarası düzenli bir ordudur. Mayıs 1992’de oluşturulan kuvvet, Ekim 1993’te etkinleştirildi ve 1995’te operasyonel hâle geldi. Beş devlet Avrupa Kolordusunda çerçeve ulus olarak yer almaktadır: Almanya, Belçika, Fransa, İspanya ve Lüksemburg. Ayrıca Yunanistan, Polonya ve Türkiye 2002’den beri, İtalya 2009’dan beri ve Romanya 2015’ten beri Avrupa Kolordusuna katkı sağlamaktadır.

AB bütçesi, askeri operasyonların finansmanında kullanılamamaktadır. Bunun üstesinden gelmek için AB üyesi devletlerin katkılarıyla ATHENA mekanizması oluşturulmuştur. Bu mekanizma fonların kullanılmasını hızlandırmakta, ayrıca personel ve tedarikçilerle sözleşme imzalanmasına olanak sağlamaktadır.

ATHENA mekanizmasından farklı olarak AB İstikrar Aracı (IFS-Instrument for Stability) Kasım 2006’da kabul edilen tüzük ile oluşturulmuştur. IFS, kriz yönetimi, çatışma çözümlenmesi ve barış inşası gibi durumlarda Avrupa Komisyonu tarafından yönetilen fonlardan istifade edilmesine olanak sağlamaktaydı. IFS 2014’te feshedilerek, kurumsal varlığı ve görevleri, yeni oluşturulan İstikrar ve Barışa Katkı Aracı’na (IcSPInstrument contributing to Stability and Peace) aktarılmıştır. 2014-2020 dönemi için 2.3 milyar Avro bütçesi olan IcSP, dünya genelinde ortaya çıkan krizlere müdahale edilmesi veya ortaya çıkabilecek krizleri önlemek için AB’ye çeşitli projeler yürütmek imkanı vermektedir. IcSP hâlihazırda Suriyeli mülteciler ve göç konusunda katkı sağlamak amacıyla Türkiye’de de çeşitli projeler yürütmektedir.

AB’nin Güvenlik ve Savunma Politikalarına Yaklaşımı ve Uygulamaları

Bir siyaset aktörü olarak etkinliğini artırmak ve küresel bir profile erişmek için AB dış güvenlik faaliyetlerinde daha bütünlüklü olma çabası içine girmiştir. Bu çabalar Avrupa güvenlik faaliyetlerine “kapsamlı yaklaşım” olarak kavramlaştırılmaktadır. Kapsamlı yaklaşım, uluslararası güvenlik sorunlarını ele almak için AB’nin proaktif bir tutum almasını, daha koordineli hareket etmesini ve dış ilişkilerini yürütürken kullandığı birçok politika aracını bütünleştirmesini belirtmektedir. AB’nin kapsamlı yaklaşımı; sert askeri güçten ziyade, polis ve adalet hizmetlerinde kullanılacak kaynakları içermektedir.

Avrupa’da güvenlik birbiriyle kesişen karmaşık bir kurumlar ağının ve farklı ulusal güvenlik ve savunma politikası kültürlerinin varlığı ile sağlanmaktadır. Bu farklılıklara rağmen ortak güvenlik tehditleri karşısında AB ile güvenlik temin eden diğer uluslararası aktörler işbirliği içinde faaliyet gösterebilmektedirler. Bu çerçevede AB ile BM’nin ilişkilerinde karşılıklı faydalanma söz konusudur. AB yürüttüğü operasyonlarda BM Güvenlik Konseyi yetkisinin sağladığı meşruiyetten fayda sağlamaktadır. Buna karşılık BM, AB operasyonel kabiliyetinden fayda sağlamaktadır.

AB-NATO stratejik ortaklığı ise, Berlin Artı (Berlin Plus) düzenlemelerine dayanmaktadır. 1999 Washington NATO Zirvesi sonuçları ile uyumlu bir şekilde 16 Aralık 2002 tarihinde AB ile NATO arasında yapılan bir dizi anlaşmaya kısaca “Berlin Artı” adı verilmektedir. ABNATO stratejik ortaklığının temeli olan bu anlaşmalara göre, AB kendi askeri operasyonlarında NATO’nun varlıklarından yararlanabilecektir.

Nice Uygulama Belgesi ve NATO Konseyinin 13 Aralık 2002 tarihli kararı ile 16 Aralık 2002 tarihli NATO-AB ortak bildirisi AB-NATO arasındaki işbirliğinin çerçevesini oluşturmaktadır. 17 Aralık 2003’te NATO Genel Sekreteri ve Avrupa Birliği ODGP Yüksek Temsilcisi arasında yapılan mektup teatisi ile resmileştirilmiştir.

AB’nin ayrıca Afrika Birliği, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) ve Güneydoğu Asya Uluslar Birliği (ASEAN) gibi örgütlerle çeşitli işbirliği ve diyalog düzenlemeleri mevcuttur. AB, üçüncü devletlerle de güvenlik konularında dengeli ve etkin bir işbirliği geliştirmektedir. Bunlardan en önemlisi, ABD ile olan ilişkilerdir. ABD, Kongo ve Kosova’daki OGSP operasyonlarına katılmaktadır. 2011 yılında AB kriz yönetimi operasyonlarına ABD’nin katılımına hukuki zeminin oluşturulabilmesi amacıyla bir çerçeve anlaşma da imzalanmıştır. Benzeri anlaşmalar Kanada, İzlanda, Karadağ, Norveç, Sırbistan, Türkiye ve Ukrayna ile de imzalanmıştır.

Türkiye’nin AB kriz yönetimi operasyonlarına katılımı için çerçeve teşkil eden ve halen yürürlükte olan anlaşma, Türkiye ile AB arasında 29 Haziran 2006 tarihinde Brüksel’de imzalanmıştır.

OGSP Operasyonlarına bakıldığında ise 2003 yılından günümüze kadar AB farklı coğrafyalarda ve farklı sorunlara yönelik olarak 32 operasyon başlatmıştır. Ekim 2016 verilerine göre, bu operasyonlardan 6’sı askeri ve 10’u sivil olmak üzere 16 adedi devam etmektedir. 6’sı askeri ve 11’i sivil olmak üzere 17 adedi ise tamamlanmış operasyonlardır. Dolayısıyla AB operasyonlarının çoğu sivil operasyonlardır. Bu görevlerde başta BM ve NATO olmak üzere AB’nin diğer aktörlerle çalışma deneyimi, örgütün çok-taraflılık ilkesine etkinlik kazandırmaktadır.

Tarihteki ilk OGSP operasyonu bir polis operasyonu olmuştur. EUPM adıyla bilinen AB Bosna-Hersek Polis Misyonu, Bosna-Hersek’teki BM Uluslararası Polis Görev Gücü’nün yerini alarak 2003 yılında göreve başlamıştır. Diğer istikrar ve polis görevleri arasında EUPM, Bosna- Hersek polis teşkilatının güçlendirilmiş yetkilerle dönüşümüne ve yeni devlet kuruluşlarının geliştirilmesine katkı sağlamıştır.

Tarihteki ilk askerî OGSP operasyonu olan Concordia operasyonu , Makedonya’da hükümet ile isyancı kuvvetler arasındaki ateşkesi destekleyen AB ve NATO uygulamalarını gözetmeye yardımcı olmuştur. Concordia aynı zamanda AB ile NATO arasındaki kaynak paylaşımını belirleyen Berlin Artı düzenlemelerinin sınandığı ilk operasyon olmuştur.

AB, Haziran-Eylül 2003’te ikinci askerî operasyonunu gerçekleştirmiştir. Söz konusu Artemis operasyonu, BM Güvenlik Konseyinin kararı doğrultusunda Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin istikrarsız Ituri bölgesinde başlatılmıştır. Üçüncü ve bugüne kadarki en büyük askerî operasyonu ise yine Bosna-Hersek’teki Althea operasyonu olmuştur. Söz konusu barış operasyonu, BM yetkisi altında 24 AB üyesi ve 10 AB üyesi olmayan devlet olmak üzere toplam 34 katılımcı devletten yaklaşık 7 bin kişilik bir birlikle gerçekleştirilmiştir.

2008 yılında AB, tarihindeki ilk OGSP deniz operasyonunu başlatmıştır. Atalanta operasyonu (EU NAVFOR), korsanlıkla mücadele ve Afrika Boynuzu’nun kıyı bölgelerine insani yardımın güvenli bir şekilde ulaştırılması görevlerini içermektedir.

Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası Çerçevesinde Türkiye - AB İlişkileri

Aralık 1999 Helsinki AB Zirvesi, AB’nin karar verme özerkliğini ve tek kurumsal çerçevesini esas alarak AB askerî kriz yönetimine üçüncü ülkelerin katılımı konusunda yeni açılımlar getirmiştir. AB, üçüncü ülkeleri üç gruba ayırmıştır:

  • NATO’nun AB üyesi olmayan müttefikleri,
  • AB’ye aday ülkeler,
  • Beklenen diğer ortaklar.

Kriz durumunda ve AB karar belirleme sürecinde bu yapılar danışma niteliği üstlenecekti. Konsey’in operasyon kararı aldığı durumlarda, AB üyesi olmayan Avrupalı müttefikler eğer isterlerse Berlin Artı operasyonlarına katılabileceklerdi. AB’nin NATO varlıklarını kullanmadığı operasyonlara katılımları ise Konseyin kararı ile davet edilmelerine bağlı olacaktı.

7-9 Aralık 2000 Nice AB Zirvesi kararları uyarınca NATO varlıklarının ve kabiliyetlerinin kullanılmadığı operasyonların karar alma sürecinde üçüncü ülkelere söz hakkı verilmeyecekti. AB üyesi olmayan NATO ülkelerinin katılımları karar biçimlendirme ve karar verme sonrası uygulama süreçleriyle sınırlandırılmaktaydı. NATO varlık ve kabiliyetlerinin kullanılacağı bir operasyonda planlama NATO tarafından, özerk AB operasyonunda ise AB Askerî Personeli tarafından yapılacaktı. Davet edilen üçüncü ülkeler harekât planlama ve katkıları konusunda bilgi değişiminde bulunmak üzere AB Askerî Personeli’ne irtibat subayı gönderebileceklerdi.

Türkiye 1992’den beri BAB’ın ortak üyesiydi ve örgütün karar alma sürecine ve askeri operasyonlarına tam üyelerle birlikte katılabiliyordu. Oysa şimdi Türkiye OGSP karar alma sürecinden dışlanmaktaydı. Bunun üzerine Türkiye, AB’nin NATO varlıklarına erişimini 14-15 Aralık 2000 Brüksel NATO Zirvesinde veto etmiştir.

Ocak 2001’de kalıcı NATO-AB danışma düzenlemeleri üzerine anlaşmaya varılmış, erişim konusunda ön uzlaşma Mayıs 2001’de sağlanmıştır. Türkiye bu uzlaşmayı güvenceler bakımından yetersiz bulmuş ve nihai uzlaşma sağlanabilmesi için dört koşul öne sürmüştür:

  • Katılımcılar Komitesine daha fazla rol verilmesi,
  • NATO varlıklarının kullanılacağı operasyonlara ilişkin karar alma sürecinde NATO müttefiklerine doğrudan erişim tanınması,
  • Türkiye’nin yakın coğrafyasındaki operasyonlara doğrudan davet edilmesi,
  • NATO üyeleri arasındaki ikili anlaşmazlıklarda AB kuvvetlerinin kullanılmamasıdır.

Aralık 2001’de Türkiye, ABD ve Birleşik Krallık Ankara Mutabakatı adı verilen uzlaşmaya varmıştır. Buna göre AB, NATO ülkeleri arasındaki anlaşmazlıklara müdahale etmeyecektir. Buna karşılık Türkiye, güvenliğini etkileyebilecek alanlarda gerçekleşecek özerk AB askeri operasyonlarının karar alma sürecine güçlendirilmiş danışma mekanizması altında, operasyonlara ise davet üzerine katılmayı kabul etmiştir. Ayrıca Türkiye, AB’nin NATO planlama kabiliyetlerine otomatik erişimi üzerindeki vetosunu kaldırmıştır. Ayrıca, AB’nin NATO stratejik varlıklarına erişiminin her durumda bireysel olarak kararlaştırılacağı konusunda görüş birliğine varılmıştır.

Ankara Mutabakatı, 24-25 Ekim 2002 tarihlerinde yapılan Brüksel AB Zirvesinde onaylanmıştır. Bu zirvede kısaca Nice Uygulama Belgesi olarak adlandırılan belge kabul edilmiştir. Daha sonra AB-NATO stratejik ortaklığın temelini oluşturan Berlin Artı anlaşmasına varılmıştır.

2002-2003 yıllarında NATO ile AB’nin üzerinde uzlaştığı Berlin Artı düzenlemelerine uygun olarak Türkiye, OGSP’nin geliştirilmesi çabalarına katılmaktadır. Türkiye, OGSP’ye sadece AB’ye aday olması nedeniyle değil, bölgesel ve uluslararası barış ve istikrara katma değeri olacak her girişimi desteklemek yönündeki genel yaklaşımı çerçevesinde AB operasyonlarına katkıda bulunmaktadır.

Türkiye icra edilecek herhangi bir AB operasyonunun planlama ve karar alma mekanizmalarında yer almak kaydıyla, deniz ve hava unsurlarıyla desteklenmiş bir tugay çapında kuvvet sağlama taahhüdünde bulunmuştur. AB’nin söz konusu kuvvete asli değil yedek kuvvet kataloğunda yer vermesi üzerine, 2 Mayıs 2007 tarihinde bu taahhüt geri çekilmiştir. Türkiye’nin 2006’da Avrupa Jandarma Kuvveti’ne gözlemci üye olmak için yapmış olduğu başvuru, Fransa’nın vetosu nedeniyle kabul edilmemiştir.

Öte yandan, Türkiye ile Avrupa Savunma Ajansı arasındaki ilişkilerin zeminini oluşturacak İdari Düzenleme Belgesi mektup teatisiyle yürürlüğe girme aşamasına gelmiş; ancak 14 Nisan 2005 günü Brüksel’de yapılan AB’nin teknik düzeydeki toplantısında Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), “siyasi mülahazalarla” olduğunu vurgulamak suretiyle Türkiye’ye ilişkin düzenlemenin kabulünü engellemiştir. Türkiye’nin Avrupa Savunma Ajansı ile işbirliğine girmesi ve AB-NATO stratejik ortaklığı çerçevesinde AB ile bilgi güvenliğine dair bir anlaşma imzalaması GKRY tarafından veto yoluyla engellenmektedir.

Türkiye, AB’ye tam üye bir devlet olmadığı için OGSP içinde yer almamaktadır. Ne var ki tarihsel süreç içinde NATO üyeliğinden kaynaklanan BAB’daki kazanımlarından dolayı Türkiye, OGSP çerçevesinde de birtakım haklara sahip olması gerektiği görüşünü savunmaktadır. Buna karşın AB, kurumsal özerklik ilkesini gerekçe göstererek OGSP’nin BAB’dan tamamen farklı bir kurum olduğu, dolayısıyla Türkiye’nin iddialarının geçerli olmadığı görüşünü savunmaktadır. Ancak BAB’da Türkiye ile aynı statüye sahip olan Norveç, Avrupa Savunma Ajansına dâhil edilmiştir.


Yukarı Git

Sosyal Medya'da Paylaş

Facebook Twitter Google Pinterest Whatsapp Email