aofsoru.com

Hizmetler Ekonomisi Dersi 2. Ünite Özet

Hizmet Ticaretinin Ekonomideki Önemi Ve Gelişme Süreci

Sektörel Gelişme Modelleri

Fisher-Clark Hipotezi ve Üç Sektör Modeli

Engel, 1850’li yıllardaki gözlemlerine dayanarak, bir hanede gelir arttıkça hizmet sektörüne olan talebin gıda ve mamul mallara olan talepten daha fazla olacağını ileri sürmüştür. Başka bir deyişle gıdalara olan talep düşük bir gelir esnekliğine sahipken hizmetlere olan talebin yüksek gelir esnekliğine sahip olduğunu söylemiştir.

Hizmet sektörüyle ilgili ilk çalışmayı 1935 yılında Alan Fisher yapmış ve Engel’in teorisine dayanarak “Üç Sektör Modeli”ni geliştirmiştir. Buna göre birincil sektörde talebin gelir esnekliği düşüktür. İkincil sektörde orta düzeyde, üçüncül sektörde ise yüksektir. Yani gelir arttıkça talep gıdadan ziyade lüks mallara kayacak dolayısıyla istihdam da üçüncül sektöre kayacaktır.

Benzer şekilde Clark da sanayileşmeyle doğru orantılı olarak birincil, ikincil ve üçüncül sektörlerdeki istihdam değişikliklerinin olacağını söylemiştir.

Fisher ve Clark üç sektör modelinde sektörleri ihtiyaçların önemine göre sınıflandırmıştır:

  • Yaşamsal önem taşıyan, yani insanların yaşamını devam ettirebilmesi için gerekli olan, mallar birincil sektörde;
  • Sanayi ürünlerini ve ticareti kapsayan ürünler ikincil sektörde;
  • Her iki kategoride de olmayan faaliyetlerde (lüks mallar gibi) üçüncül sektörde yer almaktadır.

Jean Fourastie’nin Üç Sektör Modeli

Fisher ve Clark’dan farklı olarak sektörlerin gelişiminin bağlı olduğu faktörleri şöyle sıralamıştır:

  1. Teknik ilerlemenin boyutu
  2. Talebin gelir esnekliği (talep doygunluğu)

Fourastie, sektörlerin gelişimini teknik ilerlemenin boyutuna ve talep yoğunluğuna dayandırmıştır. Fourastie, gelir arttıkça birincil ve ikincil sektöre talep artar, burada doygunluğa ulaşılınca üçüncül sektör mamullerine olan talep artar demektedir. Fourastie’e göre bir faaliyet farklı tarihsel dönemlerde ve sektörlerde yer alabilmektedir ve buna dayanarak medeniyetlerin tarihsel gelişimi aşağıdaki gibi ifade edilebilir:

  1. “Birincil Medeniyet” (hâkim iktisadi alan: tarım)
  2. “İkincil Medeniyet” (hâkim iktisadi alan: sanayi üretimi)
  3. “Üçüncül Medeniyet” (hâkim iktisadi alan: hizmet üretimi)

Baumol Etkisi

Baumol’e göre ekonomik faaliyetler iki türdür:

  1. Verimli ekonomik faaliyetler (sanayi-teknolojik ilerlemeye açık-işçi başına düşen üretim miktarında kümülatif artış)
  2. Az Verimli ekonomik faaliyetler (hizmetler-emek yoğun-ücret artışı normal)

Baumol maliyet hastalığı ya da Baumol etkisi olarak adlandırılan modelde, hizmet sektörü ve sanayi sektöründe verimlilik nedeniyle iş gücünün giderek hizmet sektörüne kayacağı ifade edilmektedir.

Fuchs’un Hizmet Ekonomisi

Fuchs, 1968 yılında hizmet sektörünün Amerikan ekonomisi için artan önemini ve bunların etkilerini araştırmış ve literatüre “hizmet ekonomisi” kavramını katmıştır.

Fuchs çalışmalarında çeşitli verileri analiz etmiş aynı zamanda hane halkı bütçe anketlerinden yararlanmış ve talep boyutunu ele almıştır.

Yaptığı çalışmalar ile Baumol’un ileri sürdüğü hizmet sektörüne geçişin çoğunlukla verimlilik farklılıklarından kaynaklandığını ve talepteki değişmenin hizmet sektörlerindeki istihdam artışını açıklamada yetersiz olduğu görüşünü desteklemiştir.

Bell ve Sanayileşme Ötesi Toplum

Bell, toplumun sırasıyla sanayi öncesi toplumundan sanayi toplumuna ve daha sonra da sanayi ötesi topluma geçeceğini söyler. Sanayi ötesi toplumun dört temel özelliği şunlardır:

  • Hizmet toplumu olması
  • Bilgi, bilim ve teknolojinin sosyal yaşamda önemli rol oynaması
  • Profesyonel ve teknik personelin önem taşıması
  • Geleceğin şekillenmesinde teknolojinin kontrol edilebilirliği ve kullanılabilirliğinin önemi

Bell’e göre sanayi toplumundan sanayi ötesi topluma geçiş birçok şekilde ortaya çıkar:

  1. Endüstriyel gelişmeye paralel olarak makineleşmenin artması ve işgücünün bakım ve tamir işinde çalışmaya başlaması
  2. Nüfus artışı ve malların kitlesel toptan ve perakende ticaretinin bankacılık ve sigortacılık hizmetlerini arttırması
  3. Gelirin artmasıyla dayanıklı tüketim mallarına ve hizmetlere olan talebin artması

Bell’e göre 21. Yüzyılda iş gücünün büyük kısmını “profesyonel ve teknik sınıf” oluşturacaktır. Sanayi ötesi toplumunun, bilgi toplumu olacağı yönündeki teorik çerçeveyi oluşturmaktadır. Bell, bu bağlamda üç sektör modeli genişleterek beş ekonomik sektöre ulaşmaktadır:

  1. Sanayi öncesi toplumlarda tarımsal faaliyetler
  2. Sanayi toplumlarında sınaî mal üretimi
  3. Üçüncül sektör: Trafik ve dinlenme gibi hizmetler.
  4. Dördüncül sektör: Bankacılık ve sigortacılık gibi hizmetler.
  5. Beşincil sektör: Sağlık ve eğitim hizmetleri.

Jonathan Gershuny ve Self-Servis Hizmetleri

J Gershuny modern toplumlardaki temel eğilimin hizmet toplumuna değil, bilakis kendi kendine yeterli bir hizmet toplumuna (self-servis toplumu ) yönelik olduğunu ileri sürmektedir. Bu durumda hizmet sektörünün ürettiği hizmetlerin değil, hizmet üreten malların satını alımının artacağını söyler.

Gershuny’e göre, hane halkının hizmetleri sanayi malları ile ikame etmek amacıyla gerekli makineleri satın alması, tüketimden ziyade hane halkının sermaye yatırımıdır. Bu tür makinelerin iktisadi faydası doğrudan tüketiciye yansıdığından katma değer yaratan istatistiklere yansımamaktadır.

Hizmet Sektörünün Gelişimi

Sanayi ötesi toplumlara ait özellikler aşağıdaki gibidir:

  1. Hizmet sektörünün önemi artmış ve büyüme ve gelişme kaydetmiştir. Üretim sektörlerinin ise ağırlığı azalmaya başlamıştır.
  2. Bilgisayar temelli otomasyon ağırlık kazanması mavi ve beyaz yakalı çalışanların oranlarında değişikliğe neden olmuştur.
  3. Hayat çizgisi başka yönlere kaymış ve sınıfsal farklılıklar azalmıştır.

Bunlara dayanarak ekonomilerin hizmet sektörüne kaymalarını sebepleri şunlardır:

  1. Tüketicilerin hizmetlere yönelik talebi mal talebine göre daha hızlı artmıştır.
  2. Emek verimliliğindeki artış hizmet sektöründe daha düşüktür.
  3. Evde üretilen hizmetler hizmet üreten şirketler tarafından gerçekleştirilmektedir.
  4. Hizmetlerin ara mal olarak kullanılması ile ara malların talebinde büyük artış olmuştur.

Hizmet sektörüne ilk önce sanayileşme sürecini tamamlamış gelişmiş ülkeler geçmiştir.

Hizmet sektöründe meydana gelen değişimler de yeni hizmet alanlarının yaratılmasına neden olmuştur ve olmaya devam etmektedir.

Hizmet Sektörünün Büyümesine Neden Olan Faktörler

Hizmet sektörünün büyümesine bilişim teknolojilerinden ve küreselleşmeden kolayca yararlanabilmesi, bir işletmenin hizmet ticaretine başladığında küresel bir bilişim ağına bağlanıyor olması ve rekabet ortamı ve bilişim teknolojilerinin yaygın kullanımından dolayı maliyetlerin düşmesi neden olmaktadır. Diğer faktörler de aşağıda listelenmiştir:

  • Refah düzeyinde artış
  • Boş zamanda artış
  • İşgücü demografisindeki değişme
  • Yaşam beklentisinde artış
  • Ürünlerin/malların karmaşıklığındaki artış ve teknolojik ilerleme
  • Çevre bilincinde artış
  • Yeni ürünlerin sayısındaki artış

Hizmet Sektörünün Gelişimini Sınırlandıran Faktörler

Eşitlik ve etkinlik kaygılarına dayanarak piyasalarda başarısızlıkla başa çıkmak için yapılan yerel düzenlemeler hizmet sektörünün büyümesini ve rekabetini sınırlayan engellerdir.

Genel olarak gelişimi etkileyen faktörler şu şekilde sıralanabilir:

  1. Yerel düzenlemeler
  2. Bu düzenlemelerin firmaların kaynaklarını etkin kullanmasını engellemesi
  3. Faaliyetlerin kapsamı ve sunulacak malların türleri üzerindeki düzenlemelerin firmaların ölçek ekonomilerden faydalanmasını engelleyebilmesi
  4. Uygun olmayan düzenlemelerin firmaları mal ve hizmetleri uyarlamaya karşı isteksiz kılması

Genel olarak bir sektörde uygun olmayan düzenlemeler verimin azalmasına, maliyetlerin artmasına, kaynakların yanlış tahsisine, inovasyon eksikliğine ve düşük hizmet kalitesine neden olmaktadır.

Birçok hizmet sektörü özellikleri nedeniyle piyasa başarısızlıklarına neden olabilmektedir. Bunlar örneğin, doğal monopollerin veya oligopollerin varlığı, karayolları ve demiryolları, havaalanları ile telekomünikasyon için gerekli olan kablo ve uygu gibi uzmanlaşmış dağıtım şebekesini gerektiren altyapı hizmetlerinin özelliğinden dolayı ortaya çıkmaktır.

Günümüzdeki Hizmetlerin Ekonomideki Rolü

Toplumda hizmetler ekonomik faaliyetlerin merkezinde yer almaktadır. Sanayileşmiş bir ekonomide uzmanlaşmış firmalar, imalatçı firmaların kendi bünyelerinde sağlayabileceklerinden daha ucuz ve etkin iş hizmetleri sunabilmektedir. Hizmet faaliyetleri ekonominin işlemesi ve yaşam kalitesinin arttırılması için gereklilik arz etmektedir.

Gelişmiş ülkeler ile Türkiye’yi karşılaştırdığımızda ülkemizde sanayi sektörünün payının 2006 yıllarına kadar artmaya devam ettiği ve hizmet sektöründeki hızlı büyüme karşısında payının azalmaya başladığı görülmektedir.

Günümüz küreselleşen dünyasında hizmetler sektörü ekonominin can damarı olduğundan hayati bir öneme sahiptir.

Hizmet Ticaretinin Gelişim Süreci

Hizmet ticareti sürekli artış gösteren bir sektördür. Özellikle turizm, danışmanlık hizmetleri, sigortacılık, telekomünikasyon, finansal aracılık hizmetleri, eğitim, sağlık ile inşaat ve mühendislik hizmetleri ekonomilerin işleyici için hayati öneme sahiplerdir.

Uluslararası hizmet ticaretinin önündeki engeller ancak 1970’li yıllarda meydana gelen gelişmeler ile ortadan kalkmaya başlamıştır.

Türkiye’de hizmetler sektörünün gayri safi yurtiçi hasıla (GSYİH) içerisindeki payı, 1923’ten bu yana genel olarak artış trendine sahiptir.

Hizmet Ticareti ve Karşılaştırmalı Üstünlükler

Geleneksel ticaret teorisine göre, ülkeler ya nispi verimlilik farklılıkları ya da nispi faktör fiyatlarındaki farklılıklar nedeniyle karşılaştırmalı üstünlüğe sahip oldukları malların ticaretini yaparlar. Bu durumda hizmet ticaretine de uyarlanabilir.

Hizmet Ticaretinin Yapılmasının Nedenleri

  1. Kaynak dağılımındaki farklılıklar
  2. Kültürel geçmiş farklılıkları
  3. Bilgi farklılığı
  4. Nitelikli eleman yetersizliği
  5. Altyapı yatırımlarındaki farklılıklar
  6. Fiyat farklılıkları
  7. Hizmet farklılaştırması

Hizmet Sektörünün İmalat Sanayi Açısından Önemi

Hizmetlerde gösterilen başarıdan dolayı imalat sanayi giderek daha fazla hizmet işletmelerine bağlı hale gelmiştir.

  1. İmalat sanayi ve hizmetler birbirleriyle yakından bağlantılıdır.
  2. İmalat sanayi artan oranda hizmet sunucusu olarak faaliyet göstermektedir.
  3. Sanayi sektörü hizmetlerin en büyük kullanıcısıdır.

Hizmet ticaretinin, dünya piyasasında serbestleştirilmesi, sanayi işletmelerinin rekabet etme potansiyelini geliştirmektedir.

Hizmet Ticaretinin Ekonomi Açısından Önemi

Hizmet endüstrileri bir yandan istihdama diğer yandan GSYİH ya yaptıkları katkılar aracılığıyla ve aynı zamanda imalat sanayinin hizmet işletmelerine bağlı hale gelmesiyle gelişmiş ülkelerin hakim bir özelliği durumundadır.

İstihdam ve Ücretler

Hizmet sektörüne geçişte iki farklı yaklaşım vardır:

  • Bunlardan birincisi talep cephesi ile ilgilidir. Talep cephesi hizmet sektörlerine harcanan gelirin yüksek marjinal harcama eğilimi ile ilgilidir. GSMH istatistikleri bu cepheyi desteklemektedir.
  • İkincisi ise arz cephesidir ve sektörler arasındaki teknolojik gelişme oranı ile ilgilidir. Hizmet sektöründe insan emeği yerine geçen teknolojik gelişmelerin oranı daha düşüktür. Bu da istihdamın sektörler arası dağılımını etkilemektedir.

İstihdamın hizmet sektörlerine kaymasına neden olan ekonomik güçler aşağıdaki gibidir:

  • Yüksek gelir esnekliği
  • Düşük talebin fiyat esnekliği ile birlikte verimlilikte düşük büyüme
  • Uluslararası ticaret
  • Hizmet faaliyetlerinin dışsallaşması (outsourcing)

Bu artan istihdam talebi için nitelikli ve eğitimli iş gücüne erişim gereklidir. Ülkelerin ekonomik durumuna bağlı olarak bazı sektörlerde yüksek artış görülürken bazı alt sektörlerde ise durağan bir seyir vardır. Alt hizmet gruplarının istihdamdaki payı o ülkelerin hizmet ekonomisi olma yolunda ne kadar ilerleme kaydettiğinin de bir göstergesidir.

Dış kaynak kullanımı (outsourcing), daha önce şirket içinde yürütülen faaliyetlerin etkinlik, hız, kalite, maliyet gibi nedenlerle şirket dışındaki işletmelere sözleşme yoluyla aktarılmasıdır.

1990’lı yılların ortalarından itibaren dünya genelinde yaratılan yeni iş alanlarının %90’ı hizmet üreten firmalar aracılığıyla ortaya çıkmıştır.

Beşeri Sermayenin Önemi

Bilgiye dayalı ve hizmet odaklı ekonomilere geçiş, işletmelerde beşeri sermayenin önemini arttırmaktadır. Bu bağlamda vasıflı/nitelikli işgücü açığını gidermek için hükümetler eğitime yatırım yapmaktadırlar. Beşeri sermaye işletmelerin teknolojik gelişmeye adaptasyonu ve piyasalarda rekabet gücünü arttırmak açısından önemlidir.

Kadın İstihdamının Artması

Bir ülkenin uluslararası ticarete açılma sürecinde göre emek yoğun endüstrilerde yeni iş alanları ve buna bağlı olarak niteliksiz işgücünün ücretlerinde artış meydana gelecektir.

Emek yoğun endüstrilerde genelde kadın iş gücü hâkimdir ve yeni iş alanlarından da en çok onlar faydalanacaktır. Bu durum hizmet sektörü için de geçerlidir.

Özellikle ABD, Almanya, İngiltere gibi gelişmiş ülkelerde hizmet sektöründe, özellikle kişisel ve sosyal hizmetlerde, kadınların istihdamı erkeklere göre daha fazladır. Gelişmekte olan ülkelerde ise kadınların çoğunlukla tarım ve tekstil gibi emek yoğun imalat sektöründe istihdamı yaygındır.

Son yıllarda bilgi işlem teknolojilerindeki gelişmelere bağlı olarak iletişim teknoloji alanında da kadın istihdamı artmıştır.

Verimlilik ve Ekonomik Büyüme

Bazı OECD ülkelerinde hizmet sektöründeki büyümenin kaynaklandığı faktörler şunlardır: rekabet baskısının artması, taşımacılık, iletişim, finans vb. hizmet sektörlerindeki reformlar, hizmet ticareti ve yatırımı üzerindeki engellerin kaldırılması ve rekabetin kapsamının gelişmesi.

Verimlilik artışlarının gerçekleştiği kanallar şunlardır:

  1. Bilgi işlem teknolojilerine yapılan yatırımın artması;
  2. Network ve bilgi işlem teknolojilerini kullanan işletmeler arasındaki işlemlerin yaygınlaşması;
  3. Bilgi teknolojileri ile firmaların iş yeri uygulamalarındaki değişimlerin toplam verimliliği arttırması;
  4. Uluslararası teknoloji transferi ve küresel boyuttaki taahhütlerin teknolojide geri kalmış firmaları ayıklaması.

Emek verimliliği: emek birimi başına (kişi başına ya da bir saatlik emek ile) elde edilen reel GSYİH miktarıdır. Dolayısıyla emek verimliliği, GSYİH’nin toplam emek saatine bölünmesi ile hesaplanır.

Doğrudan Yabancı Yatırımlar (DYY)

Uluslararası sermaye akımlarının bir türünü oluşturan doğrudan yabancı yatırımlar, üretime dönük yapıları ile yatırım yapılan ülkeye kaynak girişinin yanı sıra teknoloji, yönetim bilgisi ve ticari sırların da transfer edilmesini sağlamaktadır.

DYY için iyi bir ortamın yaratılması için güçlü bir hukuki sistemin, istikrarlı bir makro-ekonomik çevrenin olması gerekir.

Gelişmekte Olan Ülkelerin Uluslararası Hizmet Ticaretindeki Yeri

Modern hizmet altyapısına sahip olmayan veya iş hizmetleri piyasası karmaşık olan gelişmekte olan ülkeler için uluslararası hizmet ticaretine açılmak iyi olacaktır ancak uzun vadede sürdürülebilir bir çabayı gerektirebilir. Gereksiz düzenlemeler büyümeyi ve rekabeti olumsuz etkilemektedir ve gereksiz maliyetler ortaya çıkarmaktadır.

Gelişmekte olan ülkelerin uluslararası hizmet ticaretinden faydalanabilmesi için daha iyi olduklarını düşündükleri hizmet alt sektörlerini tespit etmeli ve bu alanlarda uzmanlaşmayı sağlamalıdırlar.


Yukarı Git

Sosyal Medya'da Paylaş

Facebook Twitter Google Pinterest Whatsapp Email