aofsoru.com

Bilgi Ekonomisi Dersi 4. Ünite Özet

Bilgi Ekonomisinin İktisadi Etkileri

Giriş

Bilgi toplumunu, “her türlü bilgiyi üreten, bilgi ağlarına bağlanan, hazır bilgilere erişen, erişilmiş bilgileri kolaylıkla yayabilen ve bu bilgileri her sektörde kullanabilen toplum” olarak tanımlanabilmektedir. Bildiğimiz gibi bilgi toplumu henüz tamamlanmış bir olgu olmamakla birlikte hızla gelişmekte olan bir süreçtir.

Yirmibirinci yüzyılda makineler yerini bilgiye bırakmış ve bilgi giderek önem kazanmaya başlamıştır. Bilgiye sahip olan kişilere verilen değer artmaya başlamış ve bu yeni dönem bilgi toplumu olarak adlandırılmıştır.

Bilgi ekonomisi: Bilgi yoğun üretimin gerçekleştirildiği ve üretim organizasyonu bilgi temelli kurulan ekonomilerdir. Emek yoğun işlerin düşük gelir grubundaki ülkelere kaydırılmasıyla sanayileşmiş ülkeler know- how ve yaratıcılık temeline dayalı değer ekleyen bilgi yoğun faaliyetlere geçmişlerdir. Bu gelişmelerin sonucunda oluşan bilgi ekonominin en önemli özellikleri;

  • Sürekli hızlanan teknolojik gelişmeler,
  • Artan bilişim ve bilgi yoğun faaliyetler,
  • Kısalan pazara girme ve ürün dönüşüm süreleri,
  • Küreselleşen pazarlar,
  • Tüketicilerin üretim sürecine katılması,
  • Mal üretiminden hizmet üretimine değişim,
  • Bilgi sınıfının artması,
  • Fiziki varlıkların sanal hale gelmesi,
  • Analog yerine dijital hatların kullanılması,
  • Sürekli yeni ürün geliştirmedir.

Bilginin sınırlarını genişleterek üretimde yüksek verim elde etmek bilgi çağının temel amaçlarındandır. Bilgi toplumunda emek, bilgi işçisi olarak anlamına kavuşmaktadır.

Teknolojik yenilikler işgücü verimliliğini iki yoldan yükseltebilir. Birincisi, işgücüne nazaran artan bilgi ve iletişim teknolojisi yatırımlarının daha çok çıktıya neden olması ya da sermaye de- rinleşmesi yoluyla olmaktadır. İkincisi toplam faktör verimliliğini artırarak, dolayısıyla sermaye ve işçinin birbirleri ile olan ilişkilerinde daha iyi teknikler ya da organizasyonlar yoluyla değişiklik yapılarak ve kullanılan sermaye ve işçi miktarı sabit kalırken üretim artışı sağlayarak gerçekleşmektedir.

Bilgi toplumu kavramının gelişimiyle eşzamanlı olarak 1960’lardan itibaren ilgili literatürde yoğunluk kazanan ve nitelikli işgücü, teknoloji açığı, ürün devreleri, ölçek ekonomileri vb. kavramlara dayanan yeni teoriler ve özellikle, “yeni ekonomi” betimlemesi ile bilgiye dayalı içsel büyüme modellerinin popüler olduğu 1980’lerde şekillenen “yeni teori”, araştırma-geliştirme faaliyetleri, yaparak öğrenme ve teknolojik gelişmeyi esas almaktadır.

Bilginin Gelişmekte Olan Ülkeler Açısından Taşıdığı Önem

Peter Drucker’a göre bilgi toplumunda emekyoğun, malzeme yoğun, enerjiyoğun değil, bilgi yoğun üretim hâkimdir. İçinde yaşadığımız yeniçağda, zenginlik bilginin ürünüdür. Bilgi, ekonominin başlıca hammaddesi ve en önemli ürünü haline gelmiştir. Thomas A. Stewart’a göre ise Günümüzde zenginlik yaratmak için gerek duyulan sermaye varlıkları; arazi, bedensel emek, imalat aletleri ve fabrikalar olmaktan çıkmış, bunların yerini bilgi almıştır. Ülkenin yetişmiş insan gücünün bir başka ülkeye gitmesi olarak açıklanan beyin göçü, ülkeler arasındaki eşitsizliği daha da büyütmektedir. Ülkelerin koşullarına göre farklılık gösteren beyin göçü nedenleri, ücret yetersizliğinden kaynaklanan mali sıkıntılar, mesleki alanda çalışma imkanlarının yetersizliği, ilerleme imkanlarındaki sınırlılık ve sahip olunan mesleğe ilişkin istihdam yetersizliği olarak gösterilmektedir. Yetişmiş insan akışı, GOÜ’ler ile gelişmiş ülkeler arasındaki sermaye, insan ve teknik vasıflardaki farklılığı arttırır. Beyin göçü, GOÜ’lerde maliyetleri arttırarak, gelişmiş ülkeleri yakalama becerilerini kaybetmelerine yol açmaktadır.

Bilgi Tabanlı Ekonomi, Bilgi Üretimi ve Bilgi ile Üretim İlişkisi

Günümüzde, yeni teknolojileri bir girdi olarak kullanan ve uygulayan sektörlerde önemli ölçüde verimlilik artışları gözlenmektedir. Dijital veri sistemlerini ve akıllı ofis otomasyon sistemlerini kullanan firmalar, gelişmiş bilgisayarlar ve internet aracılığıyla önemli ölçüde maliyet ve zaman tasarrufu sağlamaktadır. Bu tasarruflar da ilgili firmaların verimlilik ve etkinliklerini artırmaktadır. Bilişim teknolojilerinin başarılı olarak kullanılabilmesi şirketlerin iş sürecinde, organizasyon yapısında, hünerli iş gücünde, ürün yeniliklerinde ve hizmetlerin ulaştırılmasında önemli değişiklikler yapılmasını gerektirmektedir. Ekonomik faaliyet temelde dört çeşit bilgiyi kapsar: Bilinen şeyi (know-what), bilme nedenini (know-why), bilgi birikimini (know-how) ve bilginin kimde olduğunu (know-who).

Know-what ile ilgili olarak, bu bilginin nasıl veriler ile tanımlandığını görmek kolaydır. Çünkü bit akışları aracılığıyla kolayca parçalara ayrılarak temsil edilebilirler ve gerçekler hakkındaki bilgiyi böylelikle ifade ederler. Know-what, bazı üretim alanlarında teknolojik gelişme için son derece önemli bir bilgi türüdür. Bu tür bilgilerin üretilmesi ve çoğaltılması üniversiteler gibi özel kuruluşlar ya da bazı kamu kurumları bağlamında gerçekleşir. Know-why ise doğanın, insan zihninin ve toplu- mun nasıl geliştiğine ilişkin yasaların neden bilimsel bilgiye atıfta bulunduğunu bize gösteren bilgi türüdür. Bilgi birikimi olarak da bilinen know-how ise kişinin yetenek ve tutumlarının gelişimi anlamına gelir. O halde bilgi birikimi, ekonomik faaliyette etkileşime giren kişilerdeki becerilerin olması gerektiği kapasiteye atıfta bulunur. Bu dört bilgiyi farklı kanallardan edinebiliriz. Know-what ve know-why kitaplardan ve yazılı kaynaklardan toplanabilir veya günümüzde çok çeşitli yollarla verilere erişilebilirken diğer ikisi esasen pratik deneyim yoluyla elde edilir. Bilgi birikimi (know-how), eğitimsel öğrenme ilişkilerinden ve ayrıca mesleki gelişimden gelir. Know-who, kişinin mesleği gereği yaptığı sosyal egzersiz yoluyla ve bazen de uzmanlaşmış eğitim ortamlarından kazanılır.

Ağ dışsallıkları” terimi, aynı teknoloji, ürün ya da hizmetin kullanıcı sayısı arttıkça, bir teknoloji, ürün ya da hizmet kullanıcısının toplam faydasında, sosyal faydanın özel faydayı aşarak oluşturduğu artışa işaret eder. “Talep yönlü ölçek ekonomileri” veya “ağ ekonomileri” olarak da bilinen bu mülkiyet, piyasada kullanıcıların ödemeye hazır olduğu fiyatın kısmen, teknoloji, ürün ya da hizmetin bulunduğu ağın büyüklüğü tarafından belirlendiğini varsayar. Buna ek olarak, teknoloji/ ürün / hizmeti kullanmak veya satın almak için verilen karar, farklı rakip ağların başarı beklentileri tarafından belirlenir. Bununla birlikte, ağ ekonomilerinin ortaya çıkışı, onları yapılandıran çeşitli bireysel acenteler/ bağlantılar arasında belirli bir derecede tamamlayıcılık ve ya etkileşim olduğunu varsaymaktadır. Etkileşimlere bağlı olarak ağ dışsallıkları olumlu veya olumsuz olabilir.

Geniş anlamda, ağ ekonomileri üç büyük gruba ayrılır:

  1. doğrudan ağ dışsallıkları;
  2. dolaylı ağ dışsallıkları;
  3. öğrenme ağı dışsallıkları.

Bilgi temelli ekonomi ya da yeni ekonomi aslın- da daha çok, yüksek teknoloji ürünleri ve bunların türevlerinin yer aldığı ekonomik sistemler ve yapılar için kullanılmaya başlandı. Yani, bilgi ve iletişim teknolojileri ve kullanımlarının en önemli sektörle- ri oluşturduğu yeni bir ekonomiden bahsediyoruz. Bilgisayarlar, yazılımlar, bilişim, yarı iletkenler, internet gibi yüksek teknoloji ürünleri ve bunların hizmetleri bilgi temelli ekonomi ile kastedilen olmuştur. Yeni ekonomi ürün ve hizmeti dendiği zaman biyoteknoloji, genetik de yeni ekonomiye ait ürün ve endüstriler arasında gösterilmektedir. Bu ürün ve hizmetlerin yeni ekonomide, ekono- miye iki şekilde katkıda bulunduğu kabul edilir. Özellikle bilgi ve iletişim endüstrileri başlı başına ele alınmalıdır.

Bilgi temelli ekonomide piyasaya girişlerde herhangi bir engel olmadığı için bu ekonomilerde tekelleşme kaygısının yersiz olduğu iddiası vardır. Ancak bu iddianın savunucuları rakiplerine göre oldukça azdır. Yani bir başka ifadeyle yeni ekono- mide tekelleşme sürecinin ağır basan bir piyasa süreci olacağı fikri daha yaygındır. Tekeller artık bu piyasalarda bir kuralı temsil etmektedir ve somut durumlara özgü somut çözümler gerekmektedir. İşte bu aşamada geçerli çözüm önerileri konusunda gözlem ve değerlendirmelerin de önemli ölçüde farklılık gösterdiği izlenmektedir.

Tam rekabet piyasası yaklaşımının temel kabullerinden birisi alıcı ve satıcıların pazara ilişkin bilgilerinin eksiksiz olmasıdır. Fakat bu temel kabul tüm mübadelelerde gerçekleşmez. Satıcılar genelde, mübadeleye konu olan ürün veya hizmetin özellikleri hakkında alıcılardan daha fazla bilgiye sahiptir. Alıcı ve satıcıların ürün veya hizmetin özelliklerine ilişkin sahip oldukları bilgi düzeyleri arasında fark- lılık olması “bilgi asimetrisi” olarak adlandırılır ve satıcıya piyasa gücü sağlayarak piyasa başarısızlığına neden olur.

Bilgi Ekonomisi - Tüketici İlişkisi

İletişim teknolojilerinin ve İnternet kullanımının hızla gelişmesi ile dünyada yeni bir ekonomik düzenin yaygınlaştığı görülmektedir. Buna bağlı olarak; coğrafi sınırlar ortadan kalkmış, satıcı ile alıcının buluştuğu yer olan pazarlar, farklı bir boyut kazanmış ve satıcılar tüm dünyayı müşteri kabul ederek ticari faaliyetlerini web tabanlı sistemlere kaydırmışlardır. Küreselleşen dünya ekonomisinin bu yeni ticaret biçimine e-ticaret adı verilmektedir. Ekonominin yapısını değiştiren sanallaşma internetten insanların alışveriş yaptığı siteler- deki herhangi bir yer anlamına gelmektedir. İnsanlar ihtiyaçlarını sosyal ağlar üzerinden gidermekte ve siteler üzerinden fikir alışverişi yapabilmektedirler. Sanallaşma ekonomik faaliyetleri ve kurumların birbirleri arasındaki ilişkileri değiştirmektedir. Yeni ekonomide tüketiciler ve üreticiler arasındaki mesafe kısalmakta ve müşteri odaklı bir üretim süreci gerçekleşmektedir. Buna dayalı olarak da üreticiler tüketicilerin zevk ve ihtiyaçları doğrultusunda üretim yapmaktadırlar. Aynı zamanda tüketiciler de yaptıkları ürün tercihlerine dayalı olarak da bizzat üretim sürecine katkıda bulunmaktadırlar. Böylece bilişim teknolojilerinin de yardımı ile üreticiler ile tüketiciler arasında bir etkileşim süreci söz konusu olmaktadır.

Bilgi yeterliği (Knowledge Calibration) kavramı tüketici araştırması için önem taşıyan kavramlardan biridir. Tüketicinin bilgi yeterliliğinin olması için tüketicinin mal hakkında yeterli bilgiye sahip olmasının ve bu bilginin doğruluğu hakkında kuşkusunun olmamasının gerekliliğinden bahsetmiştir. Bilgi yeterliliği olan tüketiciler araştırma yapmakta daha az istekli olacaklardır. İnternet ve yeni teknolojiler tüketici araştırmasının özellikle parasal olmayan maliyetlerini önemli ölçüde azaltmaktadır. Tüketici araştırma maliyetlerinde meydana gelen düşüş ise tüketicilerin daha fazla araştırma yapmasını sağlayarak perakendecilerin daha düşük kâr marjları ile çalışmalarına neden olmaktadır. Yapılan bazı çalışmalar, ABD’de tüketicilerin mal ve hizmetlere karşın ödemeye hazır oldukları fiyatları bazı internet sitelerinde yayınladıklarını, firmaların ise arzu ederlerse bu fiyat tekliflerinden seçim yaptıklarını belirtmiştir. Tüketicilerin araştırma miktarlarını, mala harcanan bedelin gelir içindeki payı; zaman, güç ve gelir; önceki enformasyon birikimi ile bireyin huy ve mizacı belirlemektedir. İletişim teknolojilerinde meydana gelen ilerlemeler tüketicilerin araştırmalarını kolaylaştırmış, araştırma maliyetlerini düşürmüştür.


Yukarı Git

Sosyal Medya'da Paylaş

Facebook Twitter Google Pinterest Whatsapp Email