Uluslararası İktisat Dersi 6. Ünite Özet
Döviz Piyasası Ve Döviz Kuru Sistemleri
- Özet
Giriş
Uluslararası ekonomik işlemleri sağlıklı bir şekilde açıklayabilmek için bütün reel ve parasal işlemleri bir arada ele almak gerekir. Uluslararası ticarette bir tarafta bir ülkenin vatandaşı olan alıcılar, diğer tarafta ise diğer bir ülkenin vatandaşı olan satıcılar vardır. Yurt içi ticaretten farklı olarak, bu tür ekonomik işlemlerde en az iki farklı ulusal para söz konusudur.
Döviz Piyasası
Konvertibl olan ulusal paralar, uluslararasında ödeme aracı olarak kullanılır. IMF’ye göre tam konvertibilite, bir ülkede yerleşik olan veya olmayan gerçek ve tüzel kişilerin o ülkenin parası veya diğer yabancı paralar ile olan alacaklarını serbest bir şekilde edinmesi ve diğer yabancı paralar ile değiştirmesidir. Dünyada ekonomik açıdan güçlü sanayileşmiş ülkelerin ulusal paraları, istenilen diğer ulusal paralara sınırlamaya uğramadan hemen çevrilebildiği için konvertibl niteliktedir.
Bir ulusal paranın başka bir paraya çevrilmesi döviz piyasasında veya kambiyo borsasında yapılır. Uluslararası ticaretin akıcı bir şekilde ülkeler arasında gerçekleşebilmesi için ticarete konu mal karşılığı olan ulusal paraların bir piyasa aracılığı ile çevrilmesi gerekir. Bu piyasa, döviz piyasasıdır. Döviz piyasası, döviz alış ve satışının yapıldığı ve döviz kurunun oluştuğu piyasadır. Piyasanın belli bir mekânı yoktur. Döviz alan ve satan kişi ve kurumların birbirleri ile kolayca ilişki kurabilmelerini sağlayan herhangi bir organizasyon döviz piyasasını meydana getirir. Döviz alıcı ve satıcıları internet, telefon, telsiz veya teleks ile birbirlerinden haberdar olabiliyorlarsa, piyasa oluşmuş demektir. Döviz piyasası, döviz alım satımı ile uğraşan ticari banka, kambiyo komisyoncuları ve merkez bankalarından oluşur. Merkez bankaları, döviz piyasalarında para otoritesini temsil eder ve gerektiğinde piyasaya müdahalede bulunur. Piyasanın talep fazlasını kendi rezervlerinden karşılar, arz fazlasını ise piyasadan emer. Kambiyo komisyoncuları dünyanın belli başlı finans merkezleri ile devamlı haberleşme içinde bulundukları için arbitraj yapar ve mali kurumlara aracılık eder. Arbitraj: Fiyat farklarından yararlanmak amacıyla para, kıymetli maden, tahvil ve hisse senedi alıp satma işlemidir. Farklı piyasalarda aynı menkul kıymetler için farklı denge fiyatları oluşmuş olması durumunda, menkul kıymetlerin ucuz olduğu piyasadan alınarak daha pahalı olduğu piyasada satılmasıdır. Konvertibl döviz piyasaları, piyasanın özelliğinden dolayı birbirleriyle bütünleşmiş gibidir. Bu niteliği ile tam rekabet piyasasına en yakın piyasa tipidir ve dünya üzerinde tek bir konvertibl döviz piyasasından söz edilebilir. Döviz piyasasında kontrol söz konusu ise ödemeler dengesinde değişik kalemlere uygulanan kurlar farklılaşabilir. Düşük kurlar, dünya pazarlarında rekabet gücüne sahip olan ihraç mallarına veya bunların bir kısmına ve ekonomi için büyük önemi olan ithal mallarına; yüksek kurlar ise ihracatı teşvik edilecek mallar ile ekonomi için önemli olmayan ithal mallarına uygulanır. Dış borçlar ile yabancı kâr transferleri kur değişmelerinin dışında tutularak bunlara kur garantisi hakkı tanınır. Bir ülkede dövizin değer kaybetmesi (düşük döviz kuru), ülkenin gerek ihracat gerekse ithal ikamesi sektörlerinde verimli kaynakların daha etkin kullanımını engeller. Yüksek kur, firmalara marjinal üretimlerine devam imkânı sağlar ve etkin bir şekilde çalışmayan ithal ikamesi sanayi dallarını korur. Dış dengeyi sağlamak amacıyla ihracata prim ve sübvansiyon uygulanması, buna karşılık bazı malların ithalinden vergi alınması, resmî kurun yanında fiilî döviz kurunun doğmasına yol açabilir.
Döviz piyasasında, yabancı para birimi elde etmek için kaç birim ulusal para verilmesi gerektiği konusunda iki temel usul vardır:
- Ulusal para birimi değeri yabancı ülke parası ile ifade ediliyorsa belirli usul (certain) geçerlidir.
- Yabancı para biriminin değeri ulusal para ile ifade ediliyorsa belirsiz usul (uncertain) söz konusudur. Türkiye’de de bu usul geçerlidir ve bir euronun, bir doların, bir sterlinin kaç Türk lirası ettiği belirlenir.
Döviz Kuru Kavramı ve Denge Döviz Kuru
Ülke içinde geçerli olan para birimi ülkenin ulusal parası olmasına rağmen, uluslararası işlemlerde en az iki değişik para birimi söz konusudur. Bu durumda ortaya iki türlü fiyat çıkar:
- Dış ticarete konu olan mal veya hizmetlerin yabancı para birimi ile olan fiyatı ve
- Ulusal para birimi ile olan fiyatı.
Serbest piyasa ilkelerinin geçerli, dış ticaretin ve sermaye hareketlerinin serbest olduğu ekonomilerde döviz kuru, piyasada serbest bir şekilde arz ve talep şartlarına göre belirlenir. Döviz kuru yabancı paranın ulusal para cinsinden fiyatı olduğu için döviz kuru ülkeler arasındaki fiyat seviyelerini birbirlerine bağlayarak fiyat ve maliyet karşılaştırmaları yapılmasına imkân sağlar. Döviz kuru olmasa ülkeler birbirlerinde üretilen mal ve hizmetlerin fiyat ve maliyetleri konusunda bilgisi sahibi olamazlar. Döviz kuru, bu bilgisizliği ortadan kaldırır.
Döviz kurundaki değişiklik, malın fiyatında meydana gelecek değişmenin yaratacağı etkiden farklı etkiler yaratır. Buğday fiyatında meydana gelecek bir değişme, sadece buğday arz ve talebi ile en yakın ikame malının (mısır, çavdar, arpa) arz ve talebi üzerinde etkili olur. Buna karşılık döviz kurundaki değişme, önce uluslararası ekonomik ilişkilere konu olan mal ve hizmetlerin piyasalarını ve fiyatlarını, daha sonra bunlar aracılığıyla diğer piyasaları etkileyerek ekonomide küresel değişiklikler yaratır.
Döviz kuru, döviz piyasasında (kambiyo borsasında) oluşur. Döviz piyasalarında yapılan alış ve satışlar sonucu belirlenen ve her gün kambiyo fiyat cetvelleri ile ilan edilen döviz fiyatlarına cari veya gerçek kur denir. Döviz kurları, peşin alış ve satışlar ile vadeli alış ve satışlarda farklılık gösterir.
Spot döviz kuru, döviz alışverişi ile ilgili anlaşmanın yapıldığı günkü döviz kuruna denir. Spot alışverişlerde döviz kuru, anlaşmanın yapıldığı günü izleyen iki iş günü için geçerlidir. Dövizlerin gelecekte belirlenen bir tarihte alışverişini öngören ve bugünden saptanan döviz kuruna vadeli (forward) döviz kuru denir. Spot tarih (anlaşmanın yapıldığı tarih), başlangıç noktası olarak alınır ve spot tarihten itibaren 1-12 ay arasında saptanan vadelerde ve sabit tutulan kur üzerinden döviz alışverişi yapılır. Forward işlem piyasalarında standart işlem vadeleri 1, 2, 3, 6 ve 12 ay olarak belirlenmiştir.
İki ulusal para arasında doğrudan doğruya uygulanan döviz kuruna düz kur denir. Türk lirası ile doğrudan dolar satın alınmak istenirse ABD doları ile Türk Lirası arasındaki paritenin 1$=1.8 tl olduğu varsayımı altında, bir dolar için 11.8 tl vermek gerekecektir. Bu durumda doların düz kuru t1.8’dir. Fakat dolar dolaylı bir şekilde de satın alınabilir.
Türk Lirası ile önce sterlin, sonra sterlin ile Euro ve Euro ile de dolar alınabilir. Böylece Türk Lirası ve dolar arasında çapraz kur meydana gelir. Eğer 3 Türk Lirası=1 sterlin, 1 sterlin=4 euro ve 4 euro=3 dolar ise 3 Türk Lirası ile 3 dolar satın alınabilir. Düz kurdan 3 dolar için 5.4 tl (3x1.8=5.4) ödemek gerekirken, çapraz kurdan aynı miktar için 3 tl ödemek yeterli olacaktır. Uluslararası ödemelerin yapılabilmesi için düz ve çapraz kurlar arasında fark olmaması gerekir. Aksi durumda uluslararası ticaret yön değiştirir.
Döviz arzı, ülkenin diğer ülkelerden olan alacaklarından büyük ölçüde etkilenir. Ödemeler dengesinin aktif tarafının pasif tarafını aşması durumunda, ülke diğer ülkelerden alacaklanır. İhracat yapıldığı zaman ülkeden mal çıkışı olur. Buna karşılık ülkenin yabancılardan alacak hakkı artar. Sermaye ihracatında ise döviz talebi yaratılmış olur. Hizmet gelirleri, yabancı turistlerin harcamaları, dışarıdan gelen yardımlar, hibeler, karşılıksız transferler ve yatırım gelirleri döviz arzını arttırır. Döviz arzı, herhangi bir şekilde elde edilen ve ulusal paraya dönüştürülmek için döviz piyasasına arz edilen yabancı paralardır. Ülkenin döviz kuru yükselirse döviz arzı artar. Çünkü yüksek kur ülkeden alacaklıların daha fazla ulusal para elde etmelerine yol açar. Döviz arz eğrisi döviz kurları ile doğru orantılıdır ve pozitif eğimlidir. Bu nedenle normal arz eğrisine benzer ve sol aşağıdan sağ yukarıya doğru çıkar. Döviz arzına etki eden faktörler şunlardır:
- Ülkenin ihracatına olan talebin fiyat esnekliği
- Ülkenin ihracatına rakip yabancı mal arzının fiyat esnekliği
- İhraç edilen malların arzının fiyat esnekliği
- Ülkede ihraç edilen mallara olan iç talebin fiyat esnekliği
Döviz talebi, yabancılara ödemede bulunmak için talep edilen toplam yabancı para miktarıdır. Döviz talebi, bağlı taleptir. Döviz doğrudan kendisi için değil, onunla mal ve hizmet satın almak için talep edilir.
Döviz talep eğrisi, döviz kurlarındaki düşme ile ters oranlı olarak artar. Negatif eğimli bir eğridir ve bu nedenle normal talep eğrisine benzer. Döviz talebi ve döviz kuru arasında ters yönlü bir ilişki vardır.
Döviz talebine etki eden faktörler şunlardır:
- Ülkenin ithal mallarına olan talebinin fiyat esnekliği
- Ülkede ithalata rakip malların arzının fiyat esnekliği
- İthal malları arzının fiyat esnekliği
- Ülkenin ithal etmiş olduğu mallara yönelen diğer ülke taleplerinin fiyat esnekliği
Döviz kuru, döviz piyasasında döviz arz ve talebi tarafından belirlenir.
Denge döviz kuru ise döviz arz ve talebine göre oluşur. Amerikalı turist Türkiye’ye geldiğinde, Türkiye’de alışveriş yapmak için Türk Lirası’na ihtiyaç duyacaktır. Çünkü Türkiye’de mal ve hizmet satın almak isteyecektir. Türkiye’de dolar, kabul gören bir para (döviz) olmasına rağmen her yerde geçmez. Otobüse binen Amerikalı turist bilet parasını Türk Lirası olarak ödemek zorundadır. Bu nedenle piyasaya dolar arz eder ve karşılığında Türk Lirası alır. Yani Türk lirası talep etmiş olur. Bir Türk vatandaşı ABD’ye gittiğinde, Türk Lirası ABD’de geçmeyeceği için Türk Lirası’nı ABD dolarına çevirir. Diğer bir deyişle piyasadan dolar talep eder, Türk Lirası karşılığında dolar satın alır ve ABD’deki harcamalarını bu ülkenin parası olan dolar ile yapar (S:143, Şekil 6.2). Ekonomide denge döviz kuru ödemeler dengesinin sağlanması açısından çok önemlidir. Çünkü denge döviz kuru sağlanamazsa dış denge bozulur.
Ekonomide tip denge ve kur vardır:
- Birincisi; normal net dış sermaye akımları ile oluşan cari işlemler dengesidir. Normal sermaye akımlarından, net dış varlıkların ulusal gelire oranı ile ifade edilen ve uygun sayılabilecek sabit bir düzeydeki sermaye akımları kastedilmektedir. Bu durumda, Merkez Bankası rezerv biriktirmez veya yitirmez, sıcak para gibi spekülatif sermaye akımları düşüktür. Örneğin, 1$=l,5 tl şeklindeki bir kur seviyesinde oluşan cari işlemler açığı, normal sermaye akımları ile kapatılabiliyorsa, bu düzeydeki kura denge kuru denir.
- İkincisi ise iç tasarruf-yatırım eşitliğini sağlayan cari işlemler açığı ya da fazlasıdır. İç tasarruf-yatırım eşitliği, bir ülkenin zaman içerisindeki yatırımları, tasarrufları ve cari işlemleri arasındaki ilişkilerinden oluşur.
Ekonomideki denge döviz kuru, ödemeler dengesini sağlayan reel efektif döviz kurudur. Reel efektif döviz kuru, reel kur endeksi ile belirlenir. Ülke para birimlerinin diğer para birimlerine karşı reel değerini ölçmeye yarayan endekse reel kur endeksi denir. Ekonomide ödemeler dengesini sağlayacak denge kurunun bulunması çok önemlidir. Denge kuru hesaplanırken önce olması gereken kur ile oluşan denge kuru arasındaki farkın bulunması, daha sonra bu farkı kapatacak reel kurun hesaplanması gerekir.
Döviz Kuru Sistemleri ve Döviz Kuru Riski
Teoride başlıca iki temel döviz kuru sistemi vardır:
- Sabit kur sistemi ile
- Serbest veya esnek kur sistemi.
Bu iki temel kur sisteminin arasında çok sayıda ara sistem vardır ve bunlar ara rejimler olarak adlandırılır. Bu sistemler içinde en önemlisi esneklik kazandırılmış sabit döviz kuru sistemidir.
Sabit Döviz Kuru Sistemi
Sabit kur sisteminde döviz kurları sabit tutulurken serbest kur sisteminde döviz kuru piyasadaki döviz arz ve talebine göre belirlenir. Döviz kurunun tamamen serbest piyasa kurallarına göre belirlendiği dönemler çok kısa ve nadirdir. 1944 yılında yürürlüğe giren Bretton Woods Sistemi ile döviz kurunun istikrarı amaçlanmış ve sabit fakat ayarlanabilir kur sistemi kabul edilmiştir. 1971 yılında doların altına çevrilebilirliğinin kaldırılmasıyla birlikte sistem çökmüştür. 1976 yılında IMF’nin Jamaika’da yapmış olduğu toplantıda yeni bir sistem geliştirilerek gözetimli dalgalanma sistemi getirilmiştir.
Sabit döviz kuru sistemi ise en iyi şekilde altın para standardı sisteminde işler. Klasik altın para standardı sistemi, 1880’den 1914 yılına kadar dünyada geçerli olmuş para sistemidir. Altın para standardı sisteminde döviz piyasası serbest olmalıdır. Ülkelerin paraları doğrudan veya dolaylı olarak altınla tanımlanmalı, istenildiği kadar altın serbestçe satın alınabilmeli ve ülkeye altın giriş ve çıkışına müdahalede bulunulmamalıdır. Bu sistemde ülkelerin paraları altına bağlı olduğundan ulusal paraların birbirleri cinsinden ifadesi olan döviz kurları da sabit olacak veya “altın noktaları” diye adlandırılan kur sınırları içinde sabit kalacaktır. İki ülkenin paralarının altın olarak birbirine oranına darphane oranı denir. Dövizin alabileceği en düşük değer de, paraların altına göre belirlenen fiyatından altının taşıma maliyetlerinin çıkarılması ile elde edilir. Bu da ilgili paranın altın ithal noktasıdır. Altın para standardı, döviz kurlarını sabit tutmak açısından ideal bir sistemdir. Altın para standardı 19. yüzyılda büyük ölçüde geçerli olmuş ve “Altın Çağını" yaşamıştır. Birinci Dünya Savaşı'na kadar kesintisiz uygulanmış, savaş döneminde kesintiye uğramış, ancak Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra ülkeler yeniden altın para standardına dönmüşlerse de bu ikinci deneme başarısız olmuştur. Altın ihraç noktasında döviz arzı sonsuz esnektir. Altın ithal noktasında ise döviz talebi sonsuz esnektir. Uluslararasında altın para standardından söz edebilmek için dünya üzerindeki başlıca ülkelerin bu sistemi kabul etmiş olmaları gerekir. Altın para standartlarında sabit kur sistemi, özellikle klasik teorinin dış denge mekanizmasının işleyişine ilişkin açıklamaları ve dayandığı varsayımlar dolayısıyla eleştirilmiştir. Klasik teori, tam istihdam ile fiyat ve ücretlerde tam esneklik varsayımlarından hareketle miktar teorisinin geçerliliğini savunur. Klasik teorinin dış dengenin fiyat seviyesinin, ulusal gelir ve para miktarındaki değişmeler ile sağlanacağı konusundaki görüşleri günümüz gerçeklerine uymamaktadır.
Günümüz ekonomilerinde sabit kur sistemi ile bir ülke parası yabancı paralara karşı sabitlendiği için sabitleme kurun belirli bir süre aynı değerde tutulmasını sağlar. Eğer ekonomide enflasyon oranı yüksek ise bu durumda sabitleme bir süre sonra ülke parasının değer kaybetmesine ve ithalat artışı nedeni ile cari işlemler dengesinin ülke aleyhine bozulmasına yol açar. Sonuçta yüksek oranlı bir devalüasyon kaçınılmaz olur. Devalüasyon yapılmasının başlıca iki nedeni vardır:
- İhracatı teşvik ve ithalatı kısmak suretiyle dış ticaret açıklarının kapanmasını sağlamak ve
- İç fiyatlar ile dış fiyatlar arasında mevcut bulunan dengesizliği ortadan kaldırmak.
Sabit döviz kuru sisteminin (rejiminin) iki ana ayağı vardır:
- Tam sabitleme ve
- Yarı sabitleme.
Tam sabitlenmiş kur yöntemi ise iki şekilde uygulanır:
- Para Kurulu Sistemi ve
- Ortak Para Birimine Geçiş.
Para Kurulu Sistemi ’nde, döviz rezervi karşılığı sabit kur üzerinden para çıkarılır. Merkez Bankası’na alternatif bir kurum olarak nitelendirilen Para Kurulu’nun Merkez Bankası’ndan en önemli farkı, siyasi otoriteden tamamen bağımsız olmasıdır. Para Kurulu, parasal taban yaratmada uygulanan bir politika kuralıdır. Para Kurulu, açık bir yasal taahhüt altında yerli paranın belirlenmiş yabancı bir paraya karşı sabit kur üzerinden değişimini sağlar. Yarı sabitlenmiş kur yönteminin de iki şekli vardır:
- Sabit Sabitleme ve
- Esnek Sabitleme.
Esnek sabitleme ise ikiye ayrılır:
- Sürüklenen Çapa ve
- Bant İçinde Dalgalanan Çapa.
Bant içinde dalgalanan çapa da kendi içinde ikiye ayrılır:
- Tüneldeki Yılan İçinde Dalgalanma ve
- Birbirinden Açılan İki Çizgi İçinde Dalgalanan Çapa.
Türkiye, 2000 yılı başında uygulamaya koyduğu istikrar programını sürüklenen çapa içinde sabit kur sistemi üzerine oturtmuştur. Temmuz 2001’de genişleyen bant uygulamasına geçmeyi planlayan Türkiye, bu uygulamaya geçemeden Kasım 2000 ve Şubat 2001’de yaşanan finansal krizlerden sonra Şubat 2001’de müdahalesiz esnek kur sistemini tercih etmek zorunda kalmıştır.
Esnek Döviz Kuru Sistemi
Sabit kur sisteminin tam tersi dalgalı döviz kuru (freely fluctuating exchange rates) sistemi dir. Bu kur sistemine, esnek (flexible), dalgalanan (fluctuating) ya da yüzen (floating) kur sistemi de denir. Bu sistemde döviz kuru, döviz piyasalarında arz ve talep koşullarına göre günlük olarak belirlenir ve kurun belirlenmesinde kamunun müdahalesi yoktur. Döviz piyasası dengesinin ve ödemeler dengesinin düzeltme işlemleri doğrudan doğruya döviz kurundaki değişme ile sağlanır. Döviz kuru yükseldiğinde ihracat teşvik edilirken döviz kuru düştüğünde ihracat azalır. Böylece ekonominin dış dengesi, arz ve talep koşullarına göre her zaman değişebilen döviz kurları ile sağlanır. Esnek kur sisteminde ülke parası yabancı paralar karşısında dalgalanmaya bırakıldığı için ülkede oluşan enflasyon kadar paranın dış değeri düşer. Diğer bir deyişle ulusal paranın değer kaybı süreklilik kazanır. Esnek kur sisteminde ekonominin dış dengesi ancak döviz kurlarındaki değişme ile sağlanır. Oysa altın standardında, döviz kurlarının belli alt ve üst sınırlar arasında değişmesi sonucu denge sağlanamazsa bu durumda denge altın hareketleri ile sağlanmaktaydı. Esnek kur sisteminde dış denge ancak kur değişmeleri ile sağlanabildiğinden, döviz arz ve talebindeki küçük değişmeler bile döviz kurlarına çok büyük oranlarda yansır. Esnek kur sisteminde dalgalanma derecesine göre;
- Serbest dalgalanma ve
- Gözetimli dalgalanma (managed floating) olmak üzere iki temel dalgalanma söz konusudur.
Serbest dalgalanma da döviz kuru, müdahale olmadan döviz arz ve talebine göre belirlenir.
Gözetimli dalgalanma da ise gözetim amacı açısından iki türlü dalgalanma vardır:
- Temiz dalgalanmada (clean float); döviz kurlarına müdahale ve gözetim, sadece kısa dönemli düzensiz dalgalanmaların ortadan kaldırılmasına yöneliktir.
- Kirli dalgalanmada (dirty float) ise; döviz kurlarına müdahale ve gözetim ekonomik açıdan ülkenin rekabet gücünün korunması için yapılmaktadır.
Esnek kur sistemi basittir, uzun süreli dış dengesizliklere imkân vermez. Ülke içi politikaların izlenmesine katkıda bulunur ve dış dengenin sağlanmasında ticari kısıtlamalar ile döviz kontrol mekanizmalarına ihtiyaç gerektirmez. Ayrıca spekülatif sermaye hareketlerine yol açarak dış açıkların büyümesine ve krizlere neden olur.
Dünya ekonomisinde son yıllarda esnek kurlar daha popüler hale gelmiştir. Esnek kurlar, ülkeye politika bağımsızlığı sağlar. Ancak bu bağımsızlık, ülkenin kendisini dış dünyaya kapayabileceği ve esnek kurlara sahip olması nedeniyle dış dünyadaki gelişmelerden etkilenmeyeceği anlamına gelmez. Sabit kur, dış ticaret kontrollerine başvurmadan ve işsizliği artırmadan sürdürülebilirse esnek kura göre dış ticaret için daha uygundur. Sabit kur, enflasyonla mücadelede bir çapa olarak da kullanılabilir.
Esneklik Kazandırılmış Sabit Döviz Kuru Sistemi Esneklik kazandırılmış sabit kur (yarı sabit) sisteminde pariteler zaman içinde ayarlanabilir. Ayarlanabilir pariteler sistemi bir bağlantı sistemi olup ülke parasının değeri bir diğer para birimine göre belirlenir ve zaman içinde değiştirilebilir. Ayarlama,
- Tekli ya da
- Sepet bağlantısı şeklinde iki temel biçimde yapılır.
Tekli bağlantıda ülke parası en fazla ticaret yapılan ülke parasına bağlanır. Sepet bağlantısında ise dünya ticaretinde çok büyük paya sahip olan ülkelerin paralarından dünya ticaretinden aldıkları paylara göre ağırlıklar verilerek bir sepet oluşturulur ve para birimi bu sepete bağlanır.
Günümüzde sepet bağlantısına verilecek en güzel örnek Özel Çekme Haklarıdır (SDR). IMF tarafından yaratılan ve üye ülkelerin kotaları çerçevesinde üye ülkelere rezerv sağlamak amacıyla tahsis edilen rezerv şekline Özel Çekme Hakları (SDR) adı verilmektedir. Esneklik kazandırılmış sabit kur sisteminde para ayarlamaları;
- Parite üzerinde yapılan ayarlama ve
- Parite çevresinde yapılan ayarlama olarak iki temel gruba ayrılır.
Parite üzerinde yapılan ayarlama ise;
- Sıçrayan pariteler veya seyrek ayarlama (jumping parities) ile
- Sık ayarlama şeklinde gruplandırılır.
Seyrek ayarlama ise kendi içinde ikiye ayrılır:
- Tırıs giden paritelerde (trotting parities); pariteler sık, fakat küçük oranlı olarak ayarlanır.
- Sürünen veya kayan paritelerde (crawling, sliding, gliding parities), pariteler yılda toplam yüzde 30’u geçmeyecek şekilde küçük oranlarda fakat devamlı olarak ayarlanır.
Parite çevresinde yapılan ayarlamalar içinde en önemlisi belli bir aralık içinde yapılan ayarlamalardır. Aralık, döviz kurunun parite etrafında değişmesine izin verilen alt ve üst sınır limitleri arasındaki alanı ifade eder. Aralık içinde yapılan ayarlamaların üç türü vardır:
- Dar aralık (narrow band),
- Geniş aralık (widened band) ve
- Hareketli aralık (movable band).
Türkiye gibi gelişme yolunda olan ülkelerin büyük çoğunluğu küçük ekonomi oldukları için dış kaynaklı istikrarsızlıklardan kolay etkilenirler ve dünyadaki fiyat seviyesini etkileyemezler. Bu ülkeler, daha çok oluşan fiyatları kabul edici durumundadırlar. Dolayısıyla optimum para alanları teorisine göre, gelişme yolunda olan ülkeler için en uygun döviz kuru sistemi esneklik kazandırılmış sabit döviz kuru sistemidir.
Döviz Kuru Riski
Döviz kuru riski, uluslararası ödemeler, kredi ve sermaye akımları ile yabancı para bazındaki alacak ve borçlarda, yabancı paranın ulusal para karşısındaki değişmelerinden doğabilecek zarar tehlikesidir. Bankacılık faaliyetlerinde kur riski taşıyan artı ve eksi pozisyonlar aşağıda belirtilen farklı işlemler sonucu meydana gelir:
- Yabancı Sermaye Sağlama Faaliyetlerinin Kur Riski: Bankaların yabancı sermaye sağlama, döviz bazında vadesiz ve vadeli mevduat kabulleri ve kredi piyasasına borçlanmaları sonrasında doğar.
- Kredi Vermenin Kur Riski: Bankalar ithalatçı ve ihracatçılara sağladıkları döviz kredileri sonucu vadesiz pozisyonlarda eksi, vadeli pozisyonlarda artı pozisyon açıkları ile karşılaşırlar. Bu riskten korunmak üzere bankalar, vadesiz eksi pozisyonlarını vadesiz piyasa döviz alışları ile swap yaparlar. Swap; belirli miktarda yabancı paranın teslim tarihleri (valör) farklı olmak üzere aynı anda hem alınması hem de satılması biçiminde yapılan işlemlere denir.
- Müşteri Taahhütlerinin Kur Riski: Bankaların müşterileri için yüklendikleri taahhütler özellikle yurt dışı ödemeler ile döviz ve efektif işlemlerini kapsar.
- Bankaların Kendi İşlemlerinden Kaynaklanan Kur Riski: Bankalar, döviz bazında yaptıkları uluslararası para ticareti, döviz ticareti ve değerli kağıt ticareti gibi faaliyetlerinden dolayı döviz riski ile karşılaşabilirler.
Bankalar başta olmak üzere uluslararası kuruluşların etkilenebileceği üç tür kur riski vardır:
- İşlem Riski (Transaction Risk): Doğrudan yerli para ile ölçülen ve fiilî para değişimine yol açan ödemelerden oluşan likidite riskidir.
- Çevirme Riski (Translation Risk): Bankalar ve uluslararası kuruluşların döviz cinsinden belirlenmiş aktif veya pasiflerinin muhasebe kayıtları için yerel para birimi cinsine çevrilmesi sonucunda ortaya çıkan risktir.
- Ekonomik Risk: Döviz kurlarındaki beklenmeyen bir değişiklikten dolayı bir işletmenin değerinde meydana gelen değişmedir.
Döviz Kuru Politikası
Döviz kuru politikası, hükümetlerin uluslararası ödemeleri belli bir düzen içinde gerçekleştirmek amacıyla dış ödeme dengesini etkilemek için döviz kuru ile ilgili olarak aldıkları tüm önlemlerdir. Esneklik kazandırılmış sabit kur sistemi uygulayan ülkelerde hükümetlerin dış denge açıklarını gidermede kullandığı üç önlem vardır:
- Ülke içinde ulusal gelir ve harcamaları daraltıcı politikalar uygulamak,
- Dış ticaret ve döviz kısıtlamalarına yönelmek,
- Kur ayarlamaları yapmaktır.
Kur ayarlamaları iki şekilde yapılabilir:
- Devalüasyon ve
- Revalüasyon.
Devalüasyon, ulusal paranın dış değerini ani ve iradi olarak hükümet tarafından düşürülmesidir. Devalüasyonun bir anlamda tersi olan revalüasyon, hükûmet kararı ile ulusal paranın dış değerinin yükseltilmesidir.
Dünya ekonomisinde ağırlığı olan sanayileşmiş ülkeler dalgalı kur sistemini kabul etmişlerdir. Sabit kur sistemini ise genelde ana ülke ile çok yakın ekonomik ilişkileri olan ülkeler benimsemişlerdir.