aofsoru.com

Uluslararası Ekonomik Kuruluşlar Dersi 1. Ünite Özet

Küresel Ekonomide Uluslararası Kuruluşlar

Uluslararası Kuruluşların Tarihsel Gelişimi

Günümüzde faaliyet gösteren uluslararası kuruluşların 19. yüzyılın sonları ile 20. yüzyılın ortaları arasında geçen dönemde kuruldukları görülmektedir. Atina liderliğinde Yunan şehir-devletlerinin bir araya gelerek M.Ö. 478 yılında kurdukları siyasi ve askeri bütünleşme olan Delos Birliği ilk örnek olarak gösterilebilir.

1648 yılında Avrupa’da 30 yıl Savaşlarını sona erdiren Westphalia Antlaşması bir yönüyle dünyanın en kanlı savaşlarından birini bitirirken, diğer yandan uluslararası sistemi kökünden değiştiren bir egemenlik anlayışını da dünya sisteminde hakim kılmıştır. Evrensel imparatorluklara karşı “ulus-devletin” zaferini simgeleyen bu barış antlaşması, uluslararası alanda devletlerin egemenliğini ve eşitliğini ilkesel bir temel kural hâline getirmiştir.

Uluslararası kuruluşların ortaya çıkışında Westphalia Antlaşması ve onun getirdiği egemenlik ve eşitlik anlayışı belirleyici olmuştur. Bu nedenle ülkesel, egemen ve eşit ulus devletlerden oluşan yeni uluslararası sisteme Westphalian Sistemi denmiştir.

I. Dünya Savaşı’na kadar geçen dönemde Utrecht Antlaşması, Viyana Kongresi, Lahey Sözleşmeleri (1899- 1907) gibi birçok hükümetlerarası işbirliği faaliyeti gerçekleşmiştir. Siyasi ve askeri alanlardaki bu işbirliklerinin yanında bu dönemde ekonomik alanda 19. yüzyılın ikinci yarısı iletişim, ulaşım ve ticaretle ilgili konularda pek çok teknik uluslararası kuruluş faaliyete başlamıştır. 1847 yılında Alman Demiryolları Birliği, 1865 yılında Uluslararası Telekominikasyon Birliği, 1874 yılında kurulan Evrensel Posta Teşkilatı bu kuruluşlara örnek olarak gösterilebilir.

Sanayi Devrimi sonrasında gelişen ihtiyaçlara paralel olarak 1875 yılında Uluslararası Tartı ve Ölçüler Bürosu, 1883 yılında sanayi ürünleri patent haklarını korumak amacıyla günümüzdeki Dünya Fikri Mülkiyet Hakları Örgütü (WIPO)’nün temelini oluşturan Sanayi Ürünleri Mülkiyet Hakları Koruma Birliği kurulmuştur.

I. Dünya Savaşı sonrasında 1920 yılında kurulan Milletler Cemiyeti (League of Nations) geniş ölçekli, sosyoekonomi amaçlı ilk uluslararası kuruluştur. Ülkeler arasında yaşanabilecek sorunları barışçıl yollarla çözmeyi amaçlayan Daimi Uluslararası Adalet Divanı (PCIJ), sonrasında kurulan Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) günümüzdeki Birleşmiş Milletler’in de temelini oluşturmaktadır.

Ekonomik nitelikteki uluslararası kuruluşların yaygınlaşması ve etkinliklerini artırmaları da II. Dünya Savaşı sonrasına rastlamaktadır. II. Dünya Savaşı’nın bitiminde savaşın galibi ülkeler tarafından, ülkeler arasındaki anlaşmazlığı ortadan kaldırarak ileride meydana gelebilecek ve kendi güvenliklerini tehdit edebilecek bir savaşın önüne geçebilmek amacıyla 1945 yılında Birleşmiş Milletler kurulmuştur.

Uluslararası ekonomik bütünleşmeler açısından bakıldığında II. Dünya Savaşı sonrasında başta Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET)’nun yakalamış olduğu başarı dünyanın birçok bölgesinde bölgesel ekonomik bütünleşmeleri hızlandırmıştır. Latin Amerika Serbest Ticaret Birliği (LAFTA), Doğu Afrika Ekonomik Topluluğu, Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA), Kuzey Atlantik Serbest Ticaret Bölgesi (NAFTA) ekonomik birleşmelere verilebilecek örneklerdir (Çalış, Akgün, & Kutlu, 2006).

Uluslararası Ekonomik Kuruluşlar

Dünya ekonomisinde uluslararası ekonomik kuruluşlar kapsam açısından Birleşmiş Milletler Sistemi içinde yer alanlar ve diğerleri olarak kategorize edilebilir. BM ile yaptıkları özel anlaşmalarla BM ile ilişkili ve her birinin özel görev alanı olan bu uluslararası kuruluşlara örnek olarak Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Bankası (IBRD), Dünya Ticaret Örgütü(WTO) verilebilir. BM’ye Bağlı Uzmanlık Kuruluşlarına örnek olarak da BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu (IFAD), BM Sınai Kalkınma Teşkilatı (UNIDO), BM Dünya Turizm Örgütü (UNWTO), DünyaFikri Haklar Örgütü (WIPO) verilebilir. IMF, IBRD, WTO gibi bu kuruluşlar uluslararası ekonomik ilişkileri etkileyebildiği, dünya ekonomisine yön verebildiği için büyük önem taşımaktadır.

BM Sistemi dışında kalan, belirli bir grup ülkenin üyeliğine açık uluslararasıkuruluşlar da kapsam açısından diğer kategoriyi oluşturmaktadır. Bu kuruluşlara hangi ülkelerin üye olabileceğinin sınırı, kuruluşun da niteliğini belirler. Örneğinbölgesel nitelikli bir kuruluş olursa, AB, NAFTA, EFTA gibi, sadece tanımlanancoğrafi bölgede yer alan ülkelerin üye olabileceği kapalı nitelikteki uluslararası kuruluş niteliğindedir. Bu sınıflandırma belirli bir ekonomik güçte olmak (OECD), belirli bir dine mensup olmak (İslam İşbirliği Örgütü), belirli bir ürünü üretmekihraç etmek (OPEC), bir ırktan gelmek (Arap Birliği) gibi kriterlerle de yapılabilir.

Uluslararası kuruluşlar yukarıda verilen kapsam farklılığı dışında faaliyet amacına göre de sınıflandırılabilir.

  • Ekonomik işbirliğini amaçlayan uluslararası kuruluşlar : Üyeleri arasında ekonomik, siyasi konularda işbirliğini amaçlarlar. Taraflar arasında ticareti serbestleştirmeyi-geliştirmeyi ve ortak hareket edilebilecek noktalar üzerinde çalışmayı amaçlarlar. Küresel veya bölgesel nitelikteki uluslararası kuruluşların tamamı bu kategoriye girmektedir.
  • Ekonomik bütünleşmeyi amaçlayan kuruluşlar : Üyeleri arasında ticareti serbestleştirmeyi ve farklı seviyelerde ekonomik bütünleşmeyi (entegrasyonu) amaçlayan kuruluşlardır.Burada hükümetlerarası işbirliğinin ötesinde üyeler arasında izlenecek ekonomi politikalarının uyumu gerekmektedir.

Küreselleşme - Bölgeselleşme Ve Uluslararası Ekonomik Kuruluşlar

1919 Versay Barış Antlaşması’ndan 1945 yılında Japonya’nın teslim olmasıyla sonlanan İkinci Dünya Savaşı arasında dünya ekonomisindeki değişime bağlı olarak uluslararası ekonomik kuruluşların sayısında ve fonksiyonlarında da önemli değişim gerçekleşmiştir.

I. Dünya Savaşı’ndan önce günümüzün gelişmiş ekonomilerinin sanayileşme süreçleri ve uluslararası ödemeler, sabit döviz kuru sistemini oluşturan Altın Para Standardı’nın sağladığı ortamda gerçekleşmiştir. Ancak Savaş’ın ekonomilerde yarattığı yıkım, dış ticarette korumacı önlemlerin artması, Almanya’nın Savaş’ı kazanacağı beklentisiyle aşırı borçlanması sonucunda yaşadığı hiperenflasyon ve nihayetinde 1929 yılında yaşanan Büyük Buhran altın standardının yıkılmasına sebep olmuştur.

II. Dünya Savaşı devam ederken ABDöncülüğünde 1944 yılında New Hampshire eyaletinin bir bölgesi olan BrettonWoods’ta Birleşmiş Milletler Para ve Finans Konferansı gerçekleştirilmiştir.

Konferansın sonucunda kabul edilen Bretton Woods Anlaşması ile 22 Temmuz 1944 tarihinde kapitalizmin yaşadığı krizi aşmak ve yeni bir uluslararası ekonomik düzeni kurmak amacıyla iki küresel ekonomik kuruluş yaratılmıştır. “Bretton Woods İkizleri” olarak anılan bu uluslararası kuruluşlar Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası olarak da tanınan Uluslararası Yeniden Yapılanma ve Kalkınma Bankası (IBRD)’dır.

Uluslararası Ekonomik Bütünleşmeler

Ekonomik bütünleşme (entegrasyon) kavramı ile bütünleşmeye taraf ülkelerin mal ve hizmet ticaretinin serbestleştirdiği bu sayede bir ortak pazar yaratması hedeflenir. Böylece ülkelerdeki üreticiler daha geniş bir pazar için üretim yaparak, ölçek ekonomilerinden yararlanması amaçlanır. Ancak bütünleşme ulusal devletlerin ekonomik ve siyasi egemenlik yetkilerinden de vazgeçmelerini beraberinde getirir. Bunun karşılığında ise toplumsal refahın artması amaçlanır.

  • Tercihli Ticaret Anlaşmaları : Anlaşmaya taraf ülkelerin tek yanlı veya karşılıklı olarak belirli mallar üzerindeki gümrük tarifelerinde indirimde bulunmalarına dayanan en dar kapsamlı ekonomik bütünleşmedir.
  • Serbest Ticaret Bölgesi : Üyeleri arasında ticareti engelleyen tarife ve kota gibi uygulamaların kaldırıldığı, Bölge’nin dışında kalan üçüncü ülkelere karşı ise her üyenin bağımsız ticaret politikası izlemesine olanak veren, Serbest Ticaret Anlaşması ile kurulan ekonomik bütünleşme türüdür. Bu anlaşmalar serbest ticaret yoluyla, üyeleri arasında karşılaştırmalı üstünlüklere dayanan uzmanlaşmayı esas alır.
  • Gümrük Birliği : Gümrük birliğine taraf olan ülkelerin aralarındaki ticarette gümrük tarifelerinin ortadan kaldırıldığı, üçüncü ülkelere karşı ise ortak bir tarife uyguladıkları, ortak tarife gelirlerinin de paylaşıldığı ekonomik bütünleşme türüdür.
  • Ortak Pazar : Gümrük birliği ile malların serbest dolaşımının yanında üye ülkeler arasında emek, sermaye gibi üretim faktörlerinin serbest dolaşımı da sağlandıysa ekonomik bütünleşmenin tek pazar - ortak pazar aşamasına geçilmiştir. Pazarları tam anlamıyla bütünleştirmek, mal ve hizmetlerin yanında üretim faktörlerinin de serbest dolaşımının sağlanması yoluyla hem mal hem de faktör piyasalarında fiyatların eşitleneceği, kaynakların etkin kullanılacağı varsayımına dayanır.
  • Ekonomik ve Parasal Birlik : Ortak pazarda sağlanan koşullara ilave olarak makroekonomi, para, istihdam ve sosyal politika alanlarında da ülkelerin birlikte hareket etme durumudur.
  • Tam Ekonomik Bütünleşme : Pazarlarını bütünleştiren, üretim faktörlerinin hareketliliğinin sağlandığı, parasal birliği gerçekleştirmiş ülkelerin ulaşacakları son aşama makroekonomik düzeyde bir bütünleşmeyi sağlamaktır. Ulusal ekonomik bağımsızlığın büyük ölçüde kaldırıldığı ve bir uluslarüstü otoritenin ekonomi politikasının tüm alanlarına ilişkin yetkiyle donatıldığı kurulduğu bu en son aşamada para ve maliye politikaları ile ilgili hedef ve araçlar birleştirilmiştir.

Dünya Ekonomisinde Ülke Grupları

Uluslararası ekonomik kuruluşlar ve dünya ekonomisi üzerinde etkili olan güçlerin başında gelişmiş sanayileşmiş ülkelerin oluşturdukları gruplar gelmektedir. Bu grupların başında adını sıkça duyduğumuz G7 gelmektedir. 1973 petrol krizinden sonra ortaya çıkan küresel ekonomik durgunluk ortamında sanayileşmiş ülkelerin (ABD, Japonya, Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya) bir araya geldiği hükümetlerarası forum niteliğindeki G6 toplantılarına 1975’te Kanada’da katılmış ve G7 ülkeleri olarak dünya ekonomisine yön vermeye çalışmışlardır. 1997 yılında Rusya’nın da katılımıyla grup G8 adını almıştır. Ancak Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesiyle 2014 yılından itibaren Rusya toplantılardan dışlanmıştır.

Grup 24, diğer adıyla Uluslararası Parasal İlişkiler ve Kalkınma Konularında Hükümetlerarası Yirmidörtler Grubu (The Intergovernmental Group of TwentyFour on International Monetary Affairs and Development) 1971 yılında gelişmekte olan ülkelerin katılımıyla oluşturulmuş bir gruptur. G-24 ülkeleri 3 bölge üzerinden temsil edilmektedir.

  • Bölge I (Afrika) : Cezayir, Fildişi Sahili, Mısır, Etiyopya, Gabon, Gana, Nijerya, Güney Afrika ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti.
  • Bölge II (Latin Amerika ve Karayipler) : Arjantin, Brezilya, Kolombiya, Guatemala, Meksika, Peru, Trinidad ve Tobago ve Venezuela.
  • Bölge III (Asya ): Hindistan,İran, Lübnan, Pakistan, Filipinler, Sri Lanka, Suriye.

Bağlantısızlar Hareketi : Soğuk Savaş’ın sürdüğü yıllarda kendilerini hiçbir güç bloğu içinde tanımlamayan ülkelerin bir araya gelerek oluşturdukları bir uluslararası oluşumdur. İlk olarak 1961 yılında Bağlantısızlar hareketi, Bağlantısız Ülkeler Devlet ve Hükümet Başkanları Konferansı düzenlemiştir. Böylece Soğuk Savaş döneminde Batı İttifakı ve Doğu Bloğu’nun yanı sıra üçüncü bir blok olmuşturulmaya çalışılmıştır. Günümüzde Bağlantısızlar Hareketine üye 120 ülke bulunmaktadır.

77 Grubu (G77) : 15 Haziran 1964 tarihinde BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) esnasında “Yetmiş Yedi Ülkeleri Ortak Deklarasyonu” ile kurulmuştur. Grubun amacı BM Genel Kurulu’nda üçüncü dünya olarak ifade edilen gelişmekte olan ülkelerin kolektif çıkarlarını korumak ve müzakere gücünü artırmak olmuştur. Günümüzde 132 üye ülkeye yayılmış olmasına rağmen G77 adı muhafaza edilmiştir.

BRICS Ülkeleri : Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika ekonomilerini kastetmek için kullanılır. İlk olarak 2006 yılında New York/ABD’de gerçekleşen BM Genel Kurulu’nda bir araya gelen Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin BRIC Grubunu oluşturmuştur. Bu gruba 2011 yılında Sanya/Çin’de gerçekleşen Zirve toplantısında Güney Afrika da katılarak BRICS hâlini almıştır.

Çok Uluslu Şirketler

Küreselleşme sürecinin önemli aktörlerinden olan çok uluslu şirketler, şirket kurarak veya satın alarak diğer ülkelerde yatırımlar gerçekleştirirler. Yatırımın bulunduğu yerel pazar için ürün ve hizmet üretmektedirler. Küresel şirketlerin birçok ülkede yatırımı bulunmaktadır. Çok uluslu şirketlerin sahip oldukları ekonomik güç, küresel ekonomi politikasının belirlenmesinde oldukça etkilidir. Birçok ülkenin milli gelirlerinden daha yüksek satış hasılatına sahip bu dev şirketler küresel yönetişimin önemli aktörleri arasında yer almaktadır.


Yukarı Git

Sosyal Medya'da Paylaş

Facebook Twitter Google Pinterest Whatsapp Email