Makro İktisat Dersi 1. Ünite Sorularla Öğrenelim
Makro İktisada Giriş
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Makroekonomistlerin amacı nedir?
Makroekonomistler ekonominin işleyişini bir bütün olarak açıklamaya çalışan sosyal bilimcilerdir. Bu amaçla farklı dönemlerde ve farklı ülkelerden gelirler, fiyatlar, işsizlik, faiz oranları, döviz kurları ve daha pek çok değişkene ilişkin verileri toplarlar ve bu verileri açıklamaya yarayacak genel teoriler oluşturmaya çalışırlar.
Makroekonominin araştırma alanına giren merkezi sorunlar nelerdir?
Makroekonominin araştırma alanına giren beş merkezî sorun vardır. Bunlar, gelir ve istihdam düzeyi, fiyat istikrarı, ekonomik büyüme, bütçe ya da kamu açıkları ile dış açıklardır. Bunların dışında makroekonominin ilgi alanına giren faiz oranları, döviz kurları ve para arzı gibi pek çok konu varsa da bunlar esas olarak bu beş sorunun anlaşılması için incelenen konulardır.
Fiyat düzeyinde istikrarsızlık nasıl ortaya çıkar?
Fiyat düzeyindeki istikrarsızlık, hem fiyatlar genel düzeyinin sürekli düşmesi (deflasyon) hem de yükselmesi (enflasyon) şeklinde ortaya çıkabilir. Ancak, uzunca bir süredir fiyat düzeyindeki istikrarsızlık hemen her ülkede enflasyon şeklinde ortaya çıkmaktadır. Yüksek bir enflasyon oranı fiyatların ortalama olarak hızla artması, düşük oranlı enflasyon ise fiyatların daha yavaş artması demektir.
Ekonomik büyüme ne demektir?
Kişi başına reel gelir veya üretim miktarı ne kadar yüksekse ve ne kadar hızlı artıyorsa toplum üyeleri için yüksek bir yaşam standardını sürdürmek ve bunu daha da geliştirmek mümkün olacaktır. Kişi başına düşen geliri artırmanın yolu, ekonominin mal ve hizmet üretim kapasitesini artırmaktır.
Bütçenin ekonomideki yeri ve işlevi nedir?
Bütçe, ekonomide pek çok değişkeni etkileyen bir ekonomi politikası aracıdır ve maliye politikası bütçeler aracılığıyla yürütülür. Bir ekonomi politikası aracı olarak bütçe, bütçe büyüklüğü yanında, bütçe gelir ve giderlerinin bileşimi, gelirlerle giderlerin denk oluşu ya da bütçe açık ve fazlaları ile fonksiyonlarını yerine getirir.
David Hume makroekonomi alanında ne gibi incelemeler yapmıştır?
David Hume, makroekonomi alanındaki ilk eser diyebileceğimiz Ticaret Dengesi Üzerine adlı çalışmasını, daha 18. yüzyılda (1752) yayımlamıştır. Hume, bu eserinde bir ekonomide para arzı, ticaret dengesi ve fiyat düzeyi arasındaki bağlantıları incelemiştir.
Makroekonominin gelişmesindeki etken olaylar nelerdir? Açıklayınız.
Makroekonominin gelişmesinde üç olay: • Birincisi, ekonomi istatistikçilerinin makroekonomik araştırmaların bilimsel temelini oluşturan verileri toplamaya ve sistematikleştirmeye başlamalarıdır. • İkincisi, ekonomik dalgalanmaların tekrarlanan ekonomik olgular biçiminde tespit edilmiş olmasıdır. • Üçüncüsü ise Büyük Buhrandır.
Büyük Buhran nedir? Etkileri nelerdir?
Modern makroekonominin gelişmesinde üçüncü ve âdeta bir katalizör işlevi gören olay Büyük Buhran olmuştur. Bugün dahi bu felaketin tekrarlanabileceği korkusu dünya ölçeğinde yaygındır. Bu ekonomik kriz döneminde demokratik hükümetler devrilmiş, Almanya, İtalya ve Japonya’da faşist iktidarlar yönetime gelerek 2. Dünya Savaşı’na doğru giden süreci başlatmışlardır. Büyük Buhran 1929’da başlayarak hemen bütün dünyayı etkilemiş, üretim düşüşü ve işsizlikteki artış daha önce hiç görülmemiş boyutlara ulaşmıştır.
Makroekonomi konusunda Keynesin temel tezi nedir?
Keynes’in temel tezi, piyasa ekonomilerinin her zaman kendilerini düzeltecek bir mekanizmaya sahip olmadığı, yani düşük işsizlik ve yüksek üretim düzeylerini her zaman garanti edemeyeceği biçimindedir. Aksine ekonomiler, iş aleminin iyimser ve kötümser oluşuna bağlı olarak oluşan yatırım düzeyindeki değişmeler nedeniyle büyük dalgalanmalarla karşı karşıya kalabilir. İş çevrelerindeki bir kötümserlik dalgası yatırımlarda ani düşüşlere ve bu da toplam üretimde azalışa ve işsizlikte bir artışa yol açmaktadır.
Makroekonominin araştırma alanındaki temel ekonomik sorunlar nelerdir?
Makroekonominin araştırma alanına giren beş temel makroekonomik sorun vardır. Bu sorunlar gelir ve istihdam düzeyi, fiyat istikrarı, ekonomik büyüme, bütçe açıkları ve dış açıklardır.
Monetaristlerin piyasa ekonomisi hakkındaki iddiaları nedir?
Monetaristler, ilk olarak piyasa ekonomilerinin kendi kendilerini düzelttiklerini, yani ekonomilerin kendi hâline bırakılırsa tam istihdama dönme eğiliminde olduğunu iddia etmişlerdir. Monetaristlerin ikinci iddiaları ise aktivist makroekonomik politikaların çözümün değil, sorunun bir parçası olduğu biçimindedir.
Keynesin Büyük Buhran ile ilgili çalışmaları nelerdir?
Makroekonominin ortaya çıkışında da her şeyden çok Büyük Buhran’ın etkisi olmuştur. Gözlenen bu olgunun ilk mantıklı açıklamasını Keynes yapmıştır. Keynes, Büyük Buhran’ın oluşmasında en önemli faktör olarak yatırımcıların güvenindeki istikrarsızlığı sorumlu tutmuş, Genel Teori ’sinde dönem boyunca süren işsizliği açıklamaya yönelik kapsamlı bir makroekonomik çerçeve oluşturmuş ve krizin aşılmasında para ve maliye politikalarının muhtemel rollerini ortaya koymuştur.
M. Friedman ile A. Schwartz Büyük Buhranı nasıl açıklamışlardır?
M. Friedman ile A. Schwartz Büyük Buhran’ı 1929-1933 döneminde ABD’de uygulanan daraltıcı para politikası ile açıklamışlardır. Friedman ve Schwartz 1930’larda ABD’de ortaya çıkan banka iflaslarını önleyemeyen para politikasının, ekonomik dalgalanmanın normal daralma devresinin, felaket niteliğinde bir çöküntüye dönüşmesinin de sorumlusu olduğunu vurgulamaktadırlar.
Temin’ in Büyük Buhran açıklaması nedir?
Bir diğer açıklama da son dönemde Peter Temin’den gelmiştir. Temin, Büyük Buhran’ın 1. Dünya Savaşı’nın ertelenmiş bir sonucu olduğunu ve savaş sonrası süren çatışmaların da buna katkıda bulunduğunu ileri sürmüştür. Cevap: Temin, ısrarla o dönemin uluslararası para sistemini oluşturan altın standardının ekonomik çöküntünün yayılmasındaki ana kuvvet olduğunu iddia etmektedir. Nitekim Barry Eichengreen ve Jeffrey Sachs, Buhran’dan ilk kurtulan ülkelerin altın standardını ilk terk eden ülkeler olduğunu göstermişlerdir.
Makroekonomide temel varsayımlar nelerdir?
Makroekonomide başlıca şu dört alandaki varsayımlar hayati öneme sahiptir: Piyasaların temizlenme hızı ya da fiyatların esneklik derecesi, dengenin tekliği, beklentilerin oluşum biçimi ile kısa ve uzun dönemin nispi önemi.
Piyasaların temizlenme hızı konusundaki farklı varsayımları nedir?
Ekonomistler normal olarak bir mal veya hizmetin fiyatının arz ve talebi dengeleyecek biçimde ayarlandığını kabul ederler. Tam esnek fiyatlar ve ücretler klasik ekonominin temel varsayımlarındandır. Buna göre tüm piyasalar temizlenir, ekonomi tam istihdamda ve reel GSYİH potansiyel düzeyindedir. Bu şartlar altında parasal genişleme doğrudan fiyatlara yansıyacak ve hasılayı etkilemeyecektir. Mali genişleme ise başta yatırımlar olmak üzere özel harcamaları dışlayacak ve ekonomide kalıcı bir genişletici etki yapamayacaktır.
Dengenin tekliği konusundaki farklı varsayımlar nelerdir?
Keynesyen görüşün farklı versiyonları ikinci durumu benimseyerek geçici şokların kalıcı etkileri olabileceği varsayımını kabul ederken, klasik yaklaşımdan kaynaklanan ekoller ilk durumun gerçekleşeceğini ve ekonominin başlangıçtaki dengesine geri döneceğini varsayarlar.
Enflasyon oranı nedir?
Enflasyon oranı ise fiyat düzeyinde belli bir dönemde ortaya çıkan yüzde artıştır. Yine enflasyonun tanımında önemli bir nokta, enflasyonun fiyat düzeyinde bir anda olup biten bir artışı (fiyat şokunu) değil, aksine devamlılık arz eden bir artışı ifade ettiğidir.
Bir fiyat endeksinin oluşturulmasında endeks hangi amaçlar için kullanılır?
Endeks değerleri iki amaç için kullanılır: İlki her bir endeks için enflasyon oranı hesaplanabilir. İkinci olarak nominal bir büyüklük endeks sayısına bölünerek reel büyüklük elde edilir.
En sık kullanılan fiyat endeksleri nelerdir?
En sık kullanılan üç fiyat endeksi ise tüketici fiyatları endeksi (TÜFE), üretici fiyatları endeksi (ÜFE), ve GSYİH deflatörüdür.
Üretici Fiyatları Endeksi (ÜFE) nedir? Açıklayınız.
ÜFE de TÜFE gibi belli bir mal sepetinin maliyetini ölçer. Burada ülke ekonomisinde üretimi yapılan ve yurt içi satışa konu olan ürünlerin genel fiyat düzeylerindeki değişim ölçülmektedir.
GSYİH Deflatörü ne demektir?
Bir dönemin nominal GSYİH’sinin reel GSYİH’sine oranıdır ve baz alınan yıl ile ölçümü yapılan yıl arasındaki fiyat değişiminin bir ölçüsüdür. GSYİH deflatörü, ekonomide üretilen tüm malları ve hizmetleri içeren, oldukça geniş kapsamlı bir fiyat endeksidir.
Tüketici Fiyatları Endeksi(TÜFE) nedir?
Şehirlerde yaşayan tüketicilerin, sabit bir mal ve hizmetler sepetini satın alma maliyetindeki değişmeleri ölçer. Bu nedenle tipik bir hanehalkının yaşam maliyetinin göstergesi olarak değerlendirilir.
Birçok AB ülkesinde aritmetik ortalama yerine geometrik ortalama yönteminin kullanılmasının nedenleri nelerdir?
Birçok AB ülkesinde de kullanılan geometrik ortalama yöntemi; • Daima aritmetik ortalamadan daha düşük değer oluşacaktır. • Aritmetik ortalama gibi aşırı değerlerden çok etkilenmez. • Fiyat farklılaştırmasının ve ikame işleminin yoğun olduğu mal ve hizmetlerde anlamlı sonuçlar üretecektir. Çünkü endeks hesaplarında anormal nispi değişmeler gösteren değerlerin varlığı hâlinde, hem bütün değerleri kapsayan hem de nispeten istikrarlı bir, ortalama hesaplayabilmek için geometrik ortalama tercih edilmektedir.
Tam hasıla ve eksik hasıla nedir? Açıklayınız.
Üretim faktörlerinin tam olarak istihdam edilmesi hâlinde, bir ekonominin üretebileceği mal ve hizmetlerin miktarına potansiyel hasıla, doğal hasıla ya da tam istihdam hasılası denilir. Eksik istihdam, potansiyel hasıla ile fiili olarak üretilen hasıla arasındaki fark olarak tanımlanır.
İşsizlik oranı ne demektir?
İşsizlik oranı, bir ekonomide çalışmak istediği hâlde iş bulamayan iş gücünün toplam çalışabilir iş gücüne oranıdır.
İş gücüne katılım oranı nedir?
İş gücünün çalışma yaşı nüfusu içindeki yüzde payına iş gücüne katılım oranı denir.
Bir ekonominin bir dönemdeki başarısının ölçülmesinde temel esaslar nelerdir?
Bir ekonominin bir dönemdeki başarısının ölçülmesinde üç temel kıstas vardır: Enflasyon oranı, büyüme hızı ve işsizlik oranı. Bu üç göstergedeki gelişmeler günlük hayatımızı yakından ilgilendirdiği gibi makroekonominin ilgi alanına giren temel değişkenler de bunlardır.
Reel döviz kuru ne demektir?
Reel döviz kuru, nominal döviz kurunun bir fiyat endeksi ile veya çeşitli fiyat endeksleri kullanılarak deflate edilmiş ifadesidir.
Efektif döviz kuru ne demektir?
Başlıca ticaret partnerleri ile oluşan reel döviz kuru değerleri bir biçimde bir endekste bütünleştirilerek nominal efektif döviz kuru (EER) veya reel efektif döviz kuru (REER) tanımlanabilir.
Düz ve çapraz döviz kuru arasındaki fark nedir?
Döviz kuruna ilişkin bir ölçüm de çapraz ve düz kur ayrımı ile ortaya çıkmaktadır. Bizim şu ana kadar bahsettiğimiz döviz kuru, düz kurdur. Düz kurda bir ülkenin para birimi ile diğerleri arasındaki bir mübadele oranı söz konusudur. Çapraz kur ise bu iki ülkenin TL ile ikili kurlarının oranından elde edilmektedir.
Faiz oranı ne demektir?
Faiz oranı, herhangi bir nedenle ertelenen bir TL’lik nakdi ödemenin bedeli olup gelecekte yapılacak ödeme ile şimdiki ödeme arasındaki oransal farktır.
Nominal ve reel faiz oranı ne demektir?
Nominal faiz (R) oranları, fiyat düzeyindeki değişmeler için herhangi bir ayarlamayı içermemektedir. Nominal faiz oranını bir fiyat endeksi ile deflate ederek reel faiz oranına ulaşırız. Reel faiz oranı; r R – ?– ? . r ile hesaplanır. Bu eşitlikten de görüleceği gibi nominal faiz oranından (R) enflasyon oranı çıkarılmakta, yine enflasyon oranı ile reel faiz oranın (r) çarpımı da çıkarılmaktadır.
Makroekonomik analizde faiz oranı ne demektir?
Makroekonomi toplulaştırılmış değişkenler üzerine oturtulmaktadır. Bu durumda faiz oranında da bir toplulaştırma yapma zorunluluğu olduğu açıktır. Oysaki yukarıda mevduat ve kredi faizi, devlet borçlanma senetlerinin faizi gibi farklı faiz oranları söz konusudur. Üstelik bu oranın da vadelerine göre değişkenlik gösterebileceğini biliyoruz. Normal koşullar altında kısa vadeli faiz oranları uzun vadeli oranların altında olacaktır. Esasen faiz oranlarının vade yapısını çeşitli ekonomik değişkenlere ilişkin beklentiler belirler. Örneğin, gelecekte enflasyon oranının düşmesi bekleniyorsa kısa vadeli faiz oranı uzun vadeli faiz oranından daha yüksek olabilir. Ortalama faiz oranını gösteren ve bundaki değişmelerin yönünü ve büyüklüğünü ölçmeye imkân veren endeks oluşturmak gerektiği biçimindedir. Yine burada da enflasyonda olduğu gibi farklı ağırlıklara ve farklı faiz oranlarına dayalı çeşitli endeksler oluşturmak mümkündür ya da ekonomide en çok işlemin yapıldığı faiz (örneğin, Hazine bonosu faizleri) esas alınarak değerlendirmeler yapmak anlamlı olur.
Makroekonominin araştırma alanına giren merkezi sorunlar nelerdir?
Makroekonominin araştırma alanına giren beş merkezî sorun vardır. Bunlar, gelir ve istihdam düzeyi, fiyat istikrarı, ekonomik büyüme, bütçe ya da kamu açıkları ile dış açıklardır.
Gayrisafi yurt içi hasıla nasıl tanımlanmaktadır?
Bir ekonomide, belli bir dönemde üretilen nihai mal ve hizmetlerin değerine gayrisafi yurt içi hasıla (GSYİH) denir.
Yüksek enflasyonun varlığı bir ülkede en çok hangi kesimi etkilemektedir?
Sabit gelirliler ve tasarruflarını ulusal para cinsinden tutanlar enflasyondan en büyük zararı görürler ve gelir dağılımı bu kesimler aleyhine bozulur.
1970'lerde ortaya çıkan ve enflasyon ile işsizlik arasındaki ilişkinin farklılaştığını gösteren olgu nedir?
Uzun bir süre enflasyon ile işsizlik arasında bir uyuşmazlık (trade-off) olduğu teorik olarak savunulmuş ve pratikte de bu iddia geçerliliğini -en azından gelişmiş ülkelerde- büyük ölçüde korumuştur. Ancak 1970’lerden itibaren enflasyon ile işsizlik arasındaki bu ilişki bozulmuş ve yüksek oranlı işsizlik (durgunluk) ile enflasyonun bir arada bulunduğu "stagflasyon" olgusu ön plana çıkmıştır.
Ekonomide pek çok değişkeni etkileyen bir ekonomi politikası aracı olan, devletin gelir ve giderlerinin bir arada gösterildiği belge nedir?
Bütçe, ekonomide pek çok değişkeni etkileyen bir ekonomi politikası aracı olan,devletin gelir ve giderlerinin bir arada gösterildiği bir belgedir.
Makroekonomi alanındaki ilk eser kim tarafından ve ne zaman yayınlanmıştır? İçeriğinde ne anlatılmaktadır?
David Hume, makroekonomi alanındaki ilk eser diyebileceğimiz “Ticaret Dengesi Üzerine” adlı çalışmasını, 18. yüzyılda (1752) yayımlamıştır. Hume, bu eserinde bir ekonomide para arzı, ticaret dengesi ve fiyat düzeyi arasındaki bağlantıları incelemiştir.
20. yüzyıla kadar ayrı bir disiplin olarak algılanmamış olan makroekonominin gelişmesinde etkili olan üç olay nedir?
20. yüzyıla kadar ayrı bir disiplin olarak algılanmamış olan makroekonominin gelişmesinde üç olay özellikle önemlidir. Birincisi, ekonomi istatistikçilerinin makroekonomik araştırmaların bilimsel temelini oluşturan verileri toplamaya ve sistematikleştirmeye başlamalarıdır. İkincisi, ekonomik dalgalanmaların tekrarlanan ekonomik olgular biçiminde tespit edilmiş olmasıdır. Üçüncüsü ise Büyük Buhrandır.
Büyük Buhran’ı açıklayan ve devletin belli politikalarla ekonomik çöküntülerin üstesinden gelebileceğini iddia eden yeni bir teorik çerçeve ortaya koyarak modern makroekonominin öncülüğünü yapan İngiliz ekonomist kimdir?
Büyük Buhran’ı açıklayan ve devletin belli politikalarla ekonomik çöküntülerin üstesinden gelebileceğini iddia eden yeni bir teorik çerçeve ortaya koyarak modern makroekonominin öncülüğünü yapan İngiliz ekonomist John Maynard Keynes'tir.
Keynes’in ekonomik dalgalanmalara ilişkin temel düşüncelerini yayımladığı eserin adı nedir?
Keynes’in ekonomik dalgalanmalara ilişkin temel düşünceleri, 1936 yılında yayımladığı “İstihdam, Faiz ve Paranın Genel Teorisi” adlı eserinde yer almaktadır.
Keynes'in piyasanın işleyişine, üretim ve istihdama dair temel görüşleri nelerdir?
Keynes’in temel tezi, piyasa ekonomilerinin her zaman kendilerini düzeltecek bir mekanizmaya sahip olmadığı, yani düşük işsizlik ve yüksek üretim düzeylerini her zaman garanti edemeyeceği biçimindedir. Aksine ekonomiler, iş aleminin iyimser ve kötümser oluşuna bağlı olarak oluşan yatırım düzeyindeki değişmeler nedeniyle büyük dalgalanmalarla karşı karşıya kalabilir. İş çevrelerindeki bir kötümserlik dalgası yatırımlarda ani düşüşlere ve bu da toplam üretimde azalışa ve işsizlikte bir artışa yol açmaktadır.
Keynes’in politika önerileri politika yapıcılar tarafından kabul görmüş müdür?
2. Dünya Savaşı’ndan sonraki ilk 25 yılda Keynes’in politika önerileri hemen hemen tüm dünyada kabul görmüştür. Bu yıllar, devletin uygun bütçe ve para politikalarını aktif biçimde uygulayarak ekonomik istikrarsızlıkları önleyebileceği yönünde bir güvenin artan biçimde yerleştiği bir dönemdir. Dünyada çoğu ekonomiler yüksek bir büyüme hızını ciddi daralmalar ve yüksek enflasyon olmadan yakalamışlardır. Olaylar makroekonomik istikrarın yerleştiği bir çağa ulaşıldığını gösteriyordu. Ancak 1970’lere doğru ekonomik görünüm kararmaya ve Keynesyen ekonomi doktrinine güven zayıflamaya başladı. Dünyanın pek çok yerinde ekonomik durgunluk (düşük veya negatif oranlı bir büyüme hızıyla yüksek bir işsizlik oranı) ile yüksek bir enflasyonun birlikte görüldüğü stagflasyon olgusu yaşanmıştır. Fakat ekonomilerin bu yeni hastalığı Keynesyen politika önerileri ile ortadan kaldırılamamıştır.
Monetarizm (parasalcılık) olarak bilinen ve Keynesyenciliğin antitezi olan bir doktrin ortaya koyan iktisatçı kimdir?
Nobel ekonomi ödülünü de kazanmış olan Milton Friedman, monetarizm (parasalcılık) olarak bilinen ve Keynesyenciliğin antitezi olan bir doktrini ortaya koyan iktisatçıdır.
Monetaristlerin piyasa ekonomisinin işleyişi, aktivist politikalar ve ekonomik dalgalanmalar ile ilgili temel görüşleri nelerdir?
Monetaristler, ilk olarak piyasa ekonomilerinin kendi kendilerini düzelttiklerini, yani ekonomilerin kendi hâline bırakılırsa tam istihdama dönme eğiliminde olduğunu iddia etmişlerdir. Monetaristlerin ikinci iddiaları ise aktivist makroekonomik politikaların çözümün değil, sorunun bir parçası olduğu biçimindedir. Friedman, Anna Schwartz ile birlikte yazdığı “Birleşik Devletler’in Parasal Bir Tarihi” adlı eserinde Amerikan ekonomisinin tarihsel analizine dayanarak ekonomik dalgalanmaların önemli ölçüde para arzındaki değişmelerin sonucu olduğunu ileri sürmüştür. Friedman ve takipçileri aktivist makroekonomik politika doğrultusunda uygulanan değişken bir para arzı yerine istikrarlı bir para arzının ekonominin istikrarı için doğru anahtar olduğunu savunmuşlardır.
Yeni klasik iktisatçıların öncüleri kimlerdir? Teorilerini hangi hipoteze dayandırmışlardır ve aktivist ekonomi politikaları ile ilgili temel düşünceleri nelerdir?
Keynesyen düşünceye karşı monetaristler tarafından başlatılan karşı atak 1970’li yılların başlarında, Robert Lucas, Thomas Sargent, Neil Wallace ve Robert Barro gibi ekonomistlerin öncülüğünde yeni klasik makroekonomi tarafından sürdürülmüştür. Bu ekonomistler piyasa ekonomilerinin kendi kendilerini düzelttiğini Friedman’dan daha ateşli biçimde savunmuşlar ve kamu politikalarının ekonomiyi sistematik olarak istikrara kavuşturmada etkisiz olduğunu iddia etmişlerdir. Bu teorinin taraftarları John F. Muth tarafından ortaya atılan rasyonel beklentiler kavramını makroekonomik analizlerde kullanarak geliştirmişlerdir. Rasyonel beklentiler hipotezi, bireylerin ve işletmelerin gelecekteki ekonomik olaylar hakkındaki beklentilerini oluştururken “rasyonel” bir biçimde davrandıklarını, yani mevcut bilgilerini en iyi biçimde kullanarak geçmişte yaptıkları hatalara düşmekten kaçındıklarını öne sürmektedir. Bu durumda kamu politikalarındaki değişmelerin etkileri standart Keynesyen modellerin öngördüğünden çok daha az olmaktadır. Nitekim yeni klasik ekonomistlerin ortaya koydukları en önemli hipotez, ekonomi politikalarının etkin olmadığı şeklindedir. Buna göre sistematik ya da beklenen politikalar ekonominin istihdam ve üretim gibi reel değişkenleri üzerinde etkili değildir. Ancak sürpriz ya da şok politikalarla bu değişkenler etkilenebilmektedir.
Arz yönlü ekonomi yaklaşımı hangi ekonomistler tarafından geliştirilmiştir? Bu yaklaşımın Reaganomics olarak da adlandırılmasının sebebi nedir? Uygulamada başarılı sonuçlar verebilmiş midir?
1970’lerde gelişmiş ekonomilerde gözlenen verimlilik artışındaki ve ekonomik büyümedeki yavaşlama, bu sorunlara çözüm bulmak amacına yönelen ve oldukça farklı görüşleri olan, Robert L. Bartley ve Arthur Laffer gibi ekonomistlerce geliştirilen arz yönlü ekonomi yaklaşımını ön plana çıkartmıştır. ABD’de 1980’lerde Reagan yönetimi döneminde etkili olduğu için Reaganomics olarak da adlandırılan arz yönlü ekonomide, vergilemenin piyasalardaki özendiriciler (üreticileri ve tüketicileri kararlarında yönlendiren etkenler) üzerindeki etkisine büyük önem verilir. Vergi oranlarının düşürülmesinin ekonomiyi canlandıracağı, milli geliri ve vergi gelirlerini artıracağı ve enşasyonu azaltacağı iddia edilir. Ancak Reagan dönemindeki uygulamalar, arz yönlü ekonominin fanatik taraftarlarının iddia ettiği kadar parlak sonuçlar vermemiştir. Fakat ABD ekonomisinin 1990’larda gösterdiği yüksek performansı ortaya çıkaran faktörler arasında Reagan döneminde benimsenen politikaların önemli bir yeri olduğu bugün kabul görmektedir.
Yeni Keynesyenlerin aktivist politikalara ve piyasaların temizlenmesine ilişkin görüşleri nelerdir? Bu yaklaşıma katkıları olan ekonomistler kimlerdir?
Yeni Keynesyenler olarak adlandırılan grup Keynes’in temel görüşlerini daha sağlam teorik temellere oturtmaya çalışmaktadır. Aktivist makroekonomik politikaları yeniden ön plana çıkarmaya çalışan yeni Keynesyenler özellikle uzun dönemde monetarizmi ve rasyonel beklentiler yaklaşımını kabul ederler. Ancak asimetrik bilgi, fiyatların ve ücretlerin yapışkanlıkları ve katılıkları gibi nedenlerle piyasaların temizlenmediğini ileri sürerler. Bu durumda eksik istihdam oluşacak ve dolayısıyla genişletici kamu politikaları reel hasıla ve istihdam üzerinde etkili olacaktır. Bunlara göre eksik rekabet ve piyasa başarısızlıkları önemlidir, hatta ekonomik dalgalanmaların nedeni olarak piyasa başarısızlıkları gösterilmektedir. Stanley Fischer, Joseph Stiglitz, Gregory Mankiw ve J. Anna Gray bu yaklaşıma katkıları olan ekonomistlerden bazılarıdır.
Büyük Buhran gelişmiş ülkelerin üretim, enflasyon ve istihdam rakamlarında ne gibi değişikliklere sebep olmuştur?
1929 ile 1932 arasında endüstriyel üretim ABD’de yaklaşık %50, Almanya’da %40 civarında, Fransa’da %30’a yakın, İngiltere’de ise %10 olmak üzere dünya çapında düşüş göstermiştir. Ancak İngiltere’deki düşüş 1920’lerin ilk yıllarında başladığı için söz konusu dönemdeki üretim azalışı düşük görünmektedir. Bu dönemde sanayileşmiş ülkeler birbirine eşit olmayan bir deflasyonu da yaşamışlar ve fiyatlar İngiltere’de %25 düşerken fiyatlardaki azalış Almanya’da ve ABD’de %30, Fransa’da %40’tan fazla olmuştur. Ancak buhranın en büyük maliyeti işsizlik olarak ortaya çıkmış ve işsizlik trajik düzeylere çıkmıştır. 1933’te ABD’de tüm iş gücünün dörtte biri işsiz kalmış, Almanya 1930’larda bir işsizlik felaketi yaşamıştır.
Bir ekonomi tarihçisi olan Charles Kindleberger'e göre Büyük Buhran'ın bu derece etkili olmasının sebebi ne idi?
Bir ekonomi tarihçisi olan Charles Kindleberger sorunun uluslararası yönlerini daha ön plana çıkaran bir yorum ortaya attı. Onun görüşüne göre dünya ölçeğinde bir ekonomik liderliğin olmaması yüzünden 1920’lerde başlayan ekonomik gerileme önlenememiş ve bir buhranla sonuçlanmıştır. Ne Amerika Birleşik Devletleri ne de İngiltere, dünya ticaretini felce uğratan tarife artışlarına fren koyarak veya ekonomik genişlemenin finansmanına yönelik kredi sağlayarak dünya ekonomisinin çöküşünü önleyecek liderliği yapamamışlardır. ABD dünya ticaretinin düşüşünü önleme konusunda liderlik yapmak bir yana, 1930’daki yüksek oranlı korumalar getiren Smoot-Hawley tarife yasası ile durumu daha da kötüleştiren en önemli adımlardan birini atmıştır. Kindleberger’in görüşüne göre liderliğin yokluğu tarihi bir kaza idi: Birleşik Krallık dünya liderliğini kaybetmiş, ABD ise 1930’larda henüz liderliğin sorumluluklarını üstlenmemişti. Ayrıca Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası gibi zordaki ülkelere kredi sağlayarak krizin giderilmesine katkısı olabilecek uluslararası kuruluşlar henüz mevcut değildi
Tam esnek fiyatlar ve ücretler hangi görüşün varsayımıdır?
Tam esnek fiyatlar ve ücretler klasik ekonominin temel varsayımlarındandır. Buna göre tüm piyasalar temizlenir, ekonomi tam istihdamda ve reel GSYİH potansiyel düzeyindedir.
Keynesyenlerin piyasaların temizlendiği varsayımına yönelik görüşleri nelerdir?
Keynesyen analizde ise başta iş gücü piyasası olmak üzere piyasaların temizlendiği kabul edilmez. Talepteki bir azalma istihdamı ve hasılayı azaltır. Bu durumda genişletici maliye ve para politikaları ile işsizliğin azaltılması ve üretim hacminin genişletilmesi mümkündür.
Ekonomik faaliyetlerin temel ölçüsü olan GSYİH ile ilgili kaç ölçüm yöntemi kullanılır?
Ekonomik faaliyetlerin temel ölçüsü olan GSYİH ile ilgili üç ölçüm yöntemi kullanılır:
1-Harcama Yöntemiyle GSYİH’nın Ölçülmesi
2-Gelir Yöntemiyle GSYİH’nın Ölçülmesi
3-Üretim Yöntemiyle GSYİH’nın Ölçülmesi
Harcama yaklaşımı çerçevesinde GSYİH nasıl hesaplanır?
Harcamalar toplanarak harcama yaklaşımı çerçevesinde GSYİH hesaplanır. Buna göre;
GSYiH = C + I + G + NX
Burada,
C=Tüketim Harcamaları
I=Yatırım Harcamaları
G=Devletin Nihai Tüketim Harcamaları
NX= Net İhracatı (ihracat-ithalat değeri)
gösterir.
Gelir yaklaşımı çerçevesinde GSYİH nasıl hesaplanır?
Gelir yaklaşımı çerçevesinde GSYİH şe şekilde hesaplanır:
GSYİH = Ücret + Rant + Faiz + Kâr + Dolaylı Vergiler + Amortismanlar
GSYİH ile GSMH arasındaki fark nedir?
GSYİH, yurt içinde üretilmiş nihai mal ve hizmetlerin değeridir. GSMH ise bir ülke vatandaşlarının ürettiği bütün ekonomik değerleri içermektedir. Buna göre GSYİH’nin bir kısmı diğer ülke vatandaşlarınca üretilmiş olabileceği gibi, GSMH’nin bir kısmı da ülkenin diğer ülkelerde yerleşik vatandaşlarınca üretilmiş olabilir. Kısaca bu iki kavram sadece kapsadığı coğrafik alan bakımından farklılık gösterir. GSMH hesaplanırken GSYİH rakamına dış âlem faktör gelirleri ilave edilmelidir. Dış âlem faktör gelirleri arasında işçi dövizleri, müteşebbis gelirleri, kâr transferleri, dış borç faiz ödemeleri ve faiz gelirleri yer alır.
GSMH'nın GSYİH’den fazla olması ne anlama gelir?
GSMH, GSYİH’den fazla ise ülkenin vatandaşları yurt dışında, yabancıların o ülkede ürettiklerinden fazla katma değer üretiyor demektir.
Safi Milli Hasıla (SMH) nasıl elde edilir?
GSMH’yi oluşturan mal ve hizmetlerin üretiminde, diğer üretim faktörleri yanında önceki yıllarda üretilmiş sermaye malları da kullanılır. Kullanılan bu sermaye mallarında aşınma ve yıpranmalar ortaya çıkar. Bu aşınma ve yıpranmalar üretilen malların değerinin parçasıdır. Bu aşınma payını (amortisman) GSMH’den çıkartırsak SMH’ yı elde ederiz.
SMH = GSMH – Amortismanlar
Milli Gelir nedir ve nasıl hesaplanır?
Faktör fiyatlarıyla SMH olarak adlandırılan milli gelir, üretim faktörlerinin üretimden aldıkları payların toplamıdır. Aşağıdaki gibi hesaplanır:
MG = GSMH – Amortismanlar – Dolaylı Vergiler + Sübvansiyonlar
MG = Ücretler + Kârlar + Faiz + Rant (Kiralar)
Harcanabilir gelir nedir ve nasıl hesaplanır?
Harcanabilir gelir, kişisel gelirden gelir vergisi ve diğer kanuni ödemeler yapıldıktan sonra elde kalan tutardır.
Harcanabilir Gelir = Kişisel Gelir – Dolaysız Vergiler
Enflasyon oranı nedir?
Enflasyon oranı fiyat düzeyinde belli bir dönemde ortaya çıkan artıştır.
GSYİH Deflatörü nedir?
GSYİH Deflatörü; bir dönemin nominal GSYİH’sinin reel GSYİH’sine oranıdır ve baz alınan yıl ile ölçümü yapılan yıl arasındaki fiyat değişiminin bir ölçüsüdür. GSYİH deflatörü, ekonomide üretilen tüm malları ve hizmetleri içeren, oldukça geniş kapsamlı bir fiyat endeksidir.
TÜFE ile GSYİH deflatörü arasIndaki farklar nelerdir?
TÜFE ile GSYİH deflatörü arasındaki farkları üç noktada toplayabiliriz:
1. Deflatör, TÜFE’ye göre daha geniş bir mal grubunun fiyatlarını ölçer. Deflatör ekonomide üretilen tüm nihai mal ve hizmetleri içerirken TÜFE yalnızca tüketicilerce satın alınan bazı mal ve hizmetleri içerir.
2. TÜFE ithal mallarını da içerirken deflatörde yalnızca yurt içinde üretilen mallar ve hizmetler değerlendirilir.
3. TÜFE’nin ölçtüğü mal sepeti değişmezken deflatör ekonomide üretilen malların bileşimindeki değişmeyi endekse yansıtır.
İşsizlik oranı nasıl hesaplanır?
İşsizlik oranı (İO), bir ekonomide çalışmak istediği hâlde iş bulamayan iş gücünün toplam çalışabilir iş gücüne oranıdır:
Reel döviz kuru neyi ifade eder?
Reel döviz kuru, nominal döviz kurunun bir fiyat endeksi ile veya çeşitli fiyat endeksleri kullanılarak deflate edilmiş ifadesidir.
Nominal efektif döviz kuru nedir ve nasıl hesaplanır?
Başlıca ticaret partnerleri ile oluşan reel döviz kuru değerleri bir biçimde bir endekste bütünleştirilerek nominal efektif döviz kuru (EER) tanımlanabilir. Ağırlıkların, toplamı bire eşit olmak üzere n adet ülkeyle ikili döviz kurları sepete dahil ediliyorken nominal efektif kur;
formülü ile hesaplanır.
Tanımsal olarak faiz oranı nedir?
Faiz oranı, herhangi bir nedenle ertelenen bir TL’lik nakdi ödemenin bedeli olup gelecekte yapılacak ödeme ile şimdiki ödeme arasındaki oransal farktır.
Basit ve bileşik faiz arasındaki fark nedir?
Faiz oranlarıyla ilgili yapılması gereken bir ayrım da basit ve bileşik faiz ayrımıdır. Eğer belli bir anapara üzerinden faiz hesaplanıyor, vade sonunda tekrar aynı anapara üzerinden faiz işletiliyorsa burada basit faiz söz konusudur. Yok eğer ilk dönem sonunda tahakkuk ettirilen faiz, dönem sonunda anaparaya ekleniyor ve gelecek dönem için faiz bu tutar üzerinden yürütülüyorsa burada bileşik faiz uygulanmaktadır.
Reel faiz oranı nasıl hesaplanır?
Reel faiz oranı;
formülü ile hesaplanır. (Burada R; nominal faiz oranını, ise enflasyon oranını temsil etmektedir)