aofsoru.com

İktisada Giriş Dersi 2. Ünite Sorularla Öğrenelim

Arz, Talep Ve Esneklik

1. Soru

İktisatçılar para kavramını nasıl tanımlamaktadırlar?

Cevap

Günümüzde para dendiğinde aklımıza ilk gelen, üzerinde belli bir değer ifadesi ve ait olduğu ülkenin sembollerinin olduğu kâğıt veya çeşitli madenlerden yapılmış nesnelerdir. Fakat gerçekte para bizim nakit olarak nitelendirdiğimiz kâğıt ve madeni paralardan, ve gelir, servet veya krediden çok daha geniş bir kavramı ifade eder. İktisatçılar mal ve hizmetlerin satın alınmasında ve borçların geri ödenmesinde genel kabul görmüş her şeyi para olarak tanımlamaktadırlar. Bu tanım aslında paranın ekonomideki işlevlerine atıfta bulunmaktadır.


2. Soru

Paranın değişim aracı olarak kullanılabilmesi için hangi özelliklere sahip olması gerekir?

Cevap

Herhangi bir şeyin değişim aracı olarak kullanılması için belirli özelliklere sahip olması gerekir. Değişim aracı olarak kullanılacak bir nesne;

  1. Standart olmalıdır.
  2. Kolay taşınabilir olmalıdır.
  3. Kolayca bozulup deforme olmayacak kadar dayanıklı olmalıdır.
  4. Kolayca taklit edilemez olmalıdır.
  5. Her miktardaki alışverişe imkan verecek şekilde bölünebilir olmalıdır.
  6. Geniş bir kesim tarafından kabul edilir olmalıdır.

Bu özelliklere sahip birçok şey bulabiliriz ve bunlar paranın da değişim aracı olarak kullanılabilmesi için gerekli özelliklerdir. Gerçekten de tarihte birçok şey para olarak kullanılmıştır. Bunlar arasında kahve taneleri, tütün ve deniz kabukları gibi nesneler yanında altın ve gümüş gibi değerli madenleri de sayabiliriz. Herhangi bir mal veya hizmet karşılığında kabul edilen bir ödeme aracı, ertelenmiş ödemelerin yerine getirilmesi, yani borçların ödenmesi amacıyla da kabul edilecektir. Örneğin, bir mobilya mağazası sattığı mobilyanın karşılığını satış anında para olarak kabul ediyorsa 60 gün sonra da para olarak kabul edecektir. Böylelikle para borçların ödenmesi için standart bir ödeme aracı olarak kullanılır.


3. Soru

Finansal varlıklar kavramıyla ifade edilmek istenen nedir?

Cevap

Fiziksel olarak bir değer taşımayan fakat mal ve hizmetlere dönüştürülebilen hazine bonoları ve hisse senetleri veya nakit para gibi şeylere finansal varlıklar adı verilmektedir.


4. Soru

Herhangi bir varlığın nakit paraya, diğer varlıklara, mal veya hizmete dönüştürülebilme kolaylığına ne ad verilir?

Cevap

Likidite, herhangi bir varlığın nakit paraya, diğer varlıklara, mal veya hizmete dönüştürülebilme kolaylığı olarak tanımlanmaktadır.


5. Soru

En yüksek likiditeye sahip para tanımı hangisidir?

Cevap

Dar tanımlı para arzı olarak bilinen M1, dolaşımdaki nakit para ve vadesiz mevduatların toplamından oluşur. Dolaşımdaki nakit, bankaların kasalarındaki para hariç olmak üzere kâğıt paralar ile madeni paraların toplamından oluşur. Kâğıt para basma yetkisi Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’na aittir. Madeni paralar ise Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi tarafından basılır. Vadesiz, mevduat istenildiği zaman hızla nakde çevrilebilen veya doğrudan mal ve hizmet alımında kullanılabilen mevduat hesaplarının toplamdeğeridir. M1 para tanımı ticari bankalar, katılım bankaları ve TCMB’deki vadesiz mevduatları (hem Türk Lirası hem de yabancı para cinsinden mevduatlar) içerir.  M1 en yüksek likiditeye sahip para tanımıdır. Nakit parayı çok hızlı bir şekilde mal veya hizmete dönüştürebiliriz. Borçlarımızı kolaylıkla nakit parayla ödeyebiliriz. Aynı şekilde vadesiz mevduatlarımızı kullanarak ederek bütün ödemelerimizi gerçekleştirebiliriz. Bu işlemi vadesiz mevduat hesabımız üzerinde çek yazarak, artık birçok yerde geçerli olan banka kartlarını kullanarak veya elektronik olarak karşı tarafın banka hesabına transfer ederek gerçekleştirebiliriz.


6. Soru

İtibari para kavramı neyi ifade eder?

Cevap

Herhangi bir değerli metal karşılığı bulunmayan ve bir mal olarak da değer taşımayan paralara "itibari para"  veya "fiat para" adı verilmektedir.


7. Soru

Fiat paranın kullanılmasının temel dayanakları nelerdir?

Cevap

Fiat para gibi değersiz bir kâğıt veya teneke parçasının para olarak kullanılabilmesinin birkaç dayanağı vardır. Bunlardan bir tanesi arkasındaki devlet gücüdür. Örneğin Türk Lirasını para olarak kullanırız. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Devleti öyle emretmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin para birimi olarak Türk Lirası kabul edilmiştir. Latince kökenli "fiat" kelimesi de zaten emir anlamına gelmektedir. Fiat paranın kullanılmasının bir sebebi de, iktisatçıların "network etkisi" veya "şebeke etkisi" adını verdikleri etkidir. Türk Lirasını para olarak kullanırız çünkü herkeste Türk Lirası vardır ve herkes tarafından kullanılmaktadır. Herkes tarafından kullanılması, arkasında herhangi bir otorite olmasa bile başlı başına herhangi değersiz bir nesnenin para birimi olarak kabul görme nedenidir. 


8. Soru

Çekle yapılan ödemelerin en büyük dezavantajı nedir?

Cevap

Çekler ödeme yapan kişinin mevduat hesabından çek tutarı kadar paranın çeki alan kişinin hesabına transfer edilmesi için verilmiş talimatlardır. Karşılıklı ödemeler birbirlerini iptal ederler ve para transferi gerçekleşmeden ödemeler yapılmış olur. Çekler özellikle büyük miktarlardaki ödemelerde oldukça kullanışlıdır. Ödenecek miktar çekin üzerine yazıldığı için, büyük miktardaki ödemeler çok miktarda para taşınmasına gerek olmadan gerçekleştirilir. Diğer yandan çeklerin en büyük dezavantajı bir yerden başka bir yere götürülmesinin zaman almasıdır. Bu iş genellikle posta aracılığıyla yapılır. Dolayısıyla acil durumlarda çekin alıcının eline ulaşması gecikebilmektedir. Ayrıca farklı bankalara ve hatta aynı bankanın farklı şubelerine ait çeklerin işleme konmaları önemli maliyetler oluşturmaktadır.


9. Soru

Bankaların mevduat kabul edip kredi vermeleri sonucu para arzında gerçekleşen artışa ne ad verilir?

Cevap

Bankaların mevduat kabul edip kredi vermeleri sonucu para arzında gerçekleşen artışa kaydi para veya banka parası adı verilir.


10. Soru

Kısmi rezerv bankacılığı sistemi nedir?

Cevap

Bankanın sahibi olan girişimci, mevduat sahiplerinin çoğunun paralarını çekmek yerine çek kullanarak ödemelerini yaptıklarını gözlemlemektedir. Ayrıca her gün bankadan parasını çekenler olduğu kadar, yatıranlar da olmaktadır. Bu nedenle bankanın kasasında sürekli olarak önemli bir miktar para bulunmaktadır. Bankacı, parasını çekmek isteyenlerin taleplerini karşılamak için toplam mevduatın küçük bir kısmının kasada bulunmasının yeterli olacağını fark etmiştir. Çekilmeden, sürekli olarak kasada duran bu parayı belli bir faiz getirisi karşılığında kredi vermenin kimseye zararı olmayacağını düşünür. Böylece ekonomide, konut veya otomobil satın almak isteyen kişiler veya yeni yatırım projelerini hayata geçirmek isteyen firmalar kredi alarak isteklerini gerçekleştirebileceklerdir. Bu düşünceyle bankacı, topladığı mevduatın bir kısmını parasını çekmek isteyecekler için rezerv olarak kasada bulundurup, kalan kısmını kredi olarak vermeye başlamıştır. Bankaların toplam mevduatlarının küçük bir kısmını rezerv olarak kasalarında bulundurdukları, büyük bir kısmını ise kredi olarak firma ve kişilere verdikleri sisteme kısmi rezerv bankacılığı adı verilmektedir.


11. Soru

Zorunlu rezerv kavramı neyi ifade eder?

Cevap

Merkez bankası tarafından belirlenen, bulundurulması gereken en az rezerv miktarına zorunlu rezervler adı verilmektedir.


12. Soru

Zorunlu rezerv oranı ile atıl rezerv oranının toplamı neyi vermektedir?

Cevap

Rezerv oranı, zorunlu rezerv oranı ile atıl rezerv oranının toplamıdır. Örneğimizde atıl rezerv bulundurulmadığı için rezerv oranı zorunlu rezerv oranına eşittir.


13. Soru

Kaydi para yatırılma sürecinin yavaşlamasının temel nedeni nedir?

Cevap

Kaydi para yaratılma sürecinin yavaşlamasının iki temel sebebi vardır:

  1. Bankacılık sisteminden sızıntılar,
  2. Bankaların kredi vermesinin önündeki engeller.

14. Soru

Kısmi rezerv bankacılığında karşılaşılabilecek en büyük sorun nedir?

Cevap

Kısmi rezerv bankacılığının önemli bir problemi vardır. Müşterilerin hepsi bankadaki bütün paralarını çekmek istemeleri durumunda, bankanın bunu ödeme ihtimali yoktur. Çünkü kısmi rezerv bankacılığının doğası gereği bankalar kasalarında topladıkları mevduattan daha az rezerv bulundururlar. Bankanın mevduatları geri ödeme sıkıntısına düşmesi durumunun önüne geçilmesi için kısmi rezerv bankacılığında bankaların kasalarında yeteri kadar rezerv bulundurmaları gerekmektedir. Fakat bankaların bundan daha az rezerv bulundurma ihtimalleri yüksektir. Bankalar karlarını maksimum yapmak amacıyla faaliyet gösteririler ve bu karlar büyük ölçüde ellerindeki rezervlerin ne kadarını kredi olarak verdikleriyle ilgilidir. Kredi olarak verdikleri rezervlerin azalması ellerinde atıl rezerv bulundurmaları anlamına gelir ki, bu da karlarını azaltır. Dolayısıyla bankalar ellerindeki bütün rezervleri kredi olarak vermek eğilimindedir. Böyle bir durumun getireceği risk ise çok fazladır. Bankada mevduatı bulunan müşteriler paralarını çekmeye geldiğinde bankanın kasasında bu talebi karşılayabilecek kadar rezerv bulunması gerekir. Talebi karşılayamazsa insanların bankalara karşı güvenini azaltacak ve insanlar bankalardaki paralarını çekmeye başlayabilecektir. Yeterli rezerv bulundurmayan bankalar, rezervlerin büyük bir kısmını kredi olarak verdikleri için mevduat çekilişlerini karşılayamayacaklardır. Bütün mevduat sahiplerinin mevduatlarını çekmek için bankalara koşması, yeterli seviyede rezerv bulunduran bankaların da iflasına yol açacaktır. Çünkü bankalar kısmi rezerv bankacılığı yapmaktadırlar. "Banka panikleri" olarak bilinen bu durum bankacılık sisteminin işleyemez hale gelmesi demektir. Bu da tek tek bankaları ilgilendiren bir risk olmaktan öte, bütün ekonomiyi etkileyecek bir problemdir.

Banka paniklerini engelleyebilmek için, bankalar gerektiği kadar rezerv bulundurmaya zorlanmalı ve rezervler yetersiz kaldığında zor durumdaki bankaya borç verilerek gerekli rezerve ulaşması sağlanmalıdır. Her ikisi de merkez bankaları tarafından üstlenilmiş görevlerdir.


15. Soru

Türkiye’de merkez bankacılığı ilk kez hangi dönemde başlamıştır?

Cevap

Türkiye’de merkez bankacılığı, Osmanlı Devleti döneminde Kırım savaşının finansmanı amacıyla, İngiliz sermayeli olarak 1856 yılında Londra’da kurulan Bank-ı Osmani ile başlar. Bununla birlikte milli ve bugünkü merkez bankası işlevlerini gören bir merkez bankasının kurulması Cumhuriyet’ten sonra gerçekleşmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası 1931 yılında faaliyetlerine başlamıştır.


16. Soru

Merkez bankalarının başlıca işlevleri nelerdir?

Cevap

Merkez bankaları ekonomi için çok önemli roller üstlenmişlerdir. Günümüzde merkez bankalarının temel hedefi, enflasyona neden olmadan hızlı bir ekonomik büyüme sağlanmasıdır. Merkez bankaları bu temel hedefe üstlendiği işlevleri yerine getirerek ulaşmaya çalışır. Merkez bankalarının üstlendikleri başlıca işlevleri aşağıdaki gibidir:

  • Banknot basımını gerçekleştirmek,
  • Finansal piyasaların istikrarını sağlamak,
  • Bankaların bankası olarak görev yapmak,
  • Devletin bankası olarak görev yapmak,
  • En son likidite kaynağı olmak,
  • Para politikalarını uygulamak

17. Soru

Merkez bankasının "bankaların bankası" olarak nitelendirilmesinin nedeni nedir?

Cevap

Merkez bankası, "bankaların bankası" olarak nitelendirilir. Gerçekten de bankaların müşterilerine sağladıkları temel bankacılık hizmetlerini, merkez bankası da bankalara sağlar. Merkez bankası diğer bankaların mevduatlarını kabul eder ve kısa vadeli krediler verir.


18. Soru

Merkez bankasının para arzını kontrol etmek için kullanabileceği araçlar nelerdir?

Cevap

Merkez bankasının para arzını kontrol etmek için kullanabileceği üç temel araç vardır:

  1. Zorunlu rezerv oranları,
  2. Açık piyasa işlemleri,
  3. Reeskont oranları.

Merkez bankalarının uyguladıkları para politikalarına bağlı olarak bu üç araçtan bazıları sıklıkla kullanılırken, bazıları ise nadiren kullanılabilmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nın para arzını etkilemek için en fazla kullandığı araç açık piyasa işlemleridir. Reeskont kredileri ve zorunlu rezerv oranları nadiren başvurulan araçlardır.


19. Soru

Merkez bankasının menkul kıymet satın alması veya elindeki menkul kıymetlerin bir kısmını satması işlemine ne ad verilir?

Cevap

Merkez bankasının menkul kıymet satın alması veya elindeki menkul kıymetlerin bir kısmını satması "açık piyasa işlemleri" olarak adlandırılır.


20. Soru

Paranın miktar teorisi kim tarafından geliştirilmiştir?

Cevap

Paranın miktar teorisi iktisatçı Irwing Fisher tarafından geliştirilmiştir. 


Yukarı Git

Sosyal Medya'da Paylaş

Facebook Twitter Google Pinterest Whatsapp Email