Özel Güvenlik Hukuku 2 Dersi 8. Ünite Sorularla Öğrenelim
Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunda Öngörülen Yasaklar, Suçlar Ve Kabahatler
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun uyarınca "yasaklar, suçlar ve kabahatler" ne şekilde düzenlenmiştir?
5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunun “Yasaklar ve Ceza Hükümleri” başlıklı üçüncü bölümünde (m. 16-20), bazı yasaklar ile suç ve kabahat teşkil eden birtakım fiiller tanımlanmıştır. Kanunun 16-18. maddeleri arasında yasaklara yer verilmiştir. Buna karşılık Kanunun “Suçlar ve Cezalar” başlıklı 19. maddesinde, kanunda öngörülen suç tipleri ve bu suçlar için belirlenen cezalar ile suç faili için uygulanacak olan güvenlik tedbirleri düzenlenmiştir. Kanunun “İdari Para Cezasını Gerektiren Fiiller” başlıklı 20. maddesinde kanunda öngörülen idari para cezasını gerektiren fiiller tanımlanmış ve bu fiiller için öngörülen yaptırımlar düzenlenmiştir.
Kanunun 16. maddesinde öngörülen, "Özel güvenlik personeli, Kanunda belirtilen koruma ve güvenlik hizmetleri dışında başka bir işte çalıştırılamaz.” hüküm ile ne amaçlanmaktadır?
5188 sayılı Kanun kapsamında ilk yasak, Kanunun 16. maddesinde öngörülmüştür. Buna göre, “Özel güvenlik personeli, Kanunda belirtilen koruma ve güvenlik hizmetleri dışında başka bir işte çalıştırılamaz.” Kanun koyucu bu yasak ile özel güvenlik personelinin, özel güvenlik sisteminin teşkil amacıyla bağdaşmayan işlerde istihdam edilmesini engellemek istemiştir.
5188 sayılı Kanun, özel güvenlik personelinin grev yapabilmesi ile ilgili nasıl bir düzenleme getirmektedir?
Kanunun 17. maddesine göre, özel güvenlik personeli greve katılamaz. Bilindiği üzere işçiler bakımından grev, işverenler bakımından ise lokavt anayasal bir haktır (AY m. 54). Ancak grev ve lokavt herhangi bir sınırlamaya tabi olmaksızın kullanılabilecek haklardan değildir. Zira grev bazı hâllerde, işverenin ekonomik menfaatlerinin dışında üçüncü kişilerin veya kamunun güvenliği ve sağlığı açısından tehlikeli sonuçlar doğurabilir. İşte bu gibi hâllerde grevin yasaklanması bir zorunluluktur. Nitekim Anayasanın 54. maddesinin üçüncü fıkrasında, hangi hâllerde ve hangi işyerleriyle ilgili olduğunun kanunla gösterilmesi kaydıyla grev ve lokavtın yasaklanabileceği veya ertelenebileceği belirtilmiştir. Bu kapsamda, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun 62. maddesinde grev yasaklarına, 63. maddesinde de ertelenecek hâllere yer verilmiştir. Benzeri bir yasak 5188 sayılı Kanunun 17. maddesinde de öngörülmüştür. Böylelikle kanun koyucu kamu güvenliğiyle ilgili olması noktasından hareketle özel güvenlik hizmetini yerine getiren kişiler bakımından grev yasağı getirmiştir.
İşveren A, özel güvenlik görevlisi olarak çalışan Ö'yü, katılmış olduğu lokavt dolayısıyla işinden uzaklaştırmıştır. İşveren A'nın bu işlemi hukuka uygun mudur? Neden?
5188 sayılı Kanunda öngörülen önemli yasaklardan biri de özel güvenlik görevlilerinin lokavt dolayısıyla işten uzaklaştırılmalarına ilişkindir. Kanunun 18. maddesine göre, “Özel güvenlik görevlileri lokavt dolayısıyla işten uzaklaştırılamaz.” Dolayısıyla A'nın lokavt sebebiyle Ö'yü işinden uzaklaştırması, yasaklayıcı ve emredici nitelikteki hüküm karşısında hukuka aykırıdır.
'Özel güvenlik izni almadan özel güvenlik görevlisi istihdam etme'nin niteliği ve yaptırımı nedir?
Kanunun 19. maddesinin 1. fıkrasının “a” bendinde; “Bu Kanunun 3’üncü maddesinde belirtilen özel güvenlik iznini almadan özel güvenlik görevlisi istihdam eden kişiler veya kuruluşların yöneticileri üç aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır.” hükmüne yer verilmiştir. Böylelikle Kanunun 3. maddesinde düzenlenen özel güvenlik iznini almadan özel güvenlik görevlisi istihdam etmek suç teşkil eden bir fiil olarak düzenlenmiştir.
Özel güvenlik izni almadan özel güvenlik görevlisi istihdam etme suçunun taşıdığı özellikler/nitelikler nelerdir?
Bu suçun faili, özel güvenlik iznini almadan özel güvenlik görevlisi istihdam eden kişi veya kişiler olabileceği gibi eğer güvenlik görevlisi bir kuruluşun bünyesinde istihdam edilmişse bu kuruluşun yöneticileri de olabilecektir. Gerekli izni almaksızın bir kuruluşun bünyesinde özel güvenlik görevlisinin istihdam edildiği hâllerde, fail sadece ilgili kuruluşun yöneticileri olabilir. Tüzel kişiler suçun faili olamazlar. Suçun konusu, istihdam edilen güvenlik görevlisi, mağduru ise toplumu oluşturan herkestir. Suç teşkil eden fiil, Kanunun 3. maddesinde belirtildiği şekliyle gerekli izni almaksızın özel güvenlik görevlisi istihdam etmektir. Suç kasten işlenebilen suçlardandır. Suç doğrudan kastla işlenebileceği gibi olası kastla da işlenebilir. Buna göre, suçun oluşumu bakımından özel güvenlik görevlisi istihdam eden kişilerin veya kuruluşların yöneticilerinin bu hususta izin almaları gerektiğini bilmeleri veya en azından bu hususa ilişkin öngörüyle hareket ettiklerinin tespit edilmesi gerekir.
Özel güvenlik izni almadan özel güvenlik görevlisi istihdam etme suçu için kanunda üç aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası öngörülmüştür. Bu suçun cezası (nitelik/uygulanma şekli) ile ilgili neler söylenebilir?
Özel güvenlik izni almadan özel güvenlik görevlisi istihdam etme suçu için kanunda üç aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası öngörülmüştür. Dolayısıyla suçun karşılığı olarak seçimlik bir ceza öngörülmüştür. Buna göre, izin almaksızın özel güvenlik görevlisi istihdam eden kişi hakkında hapis cezasına hükmedildiği takdirde, bu ceza herhalükarda kısa süreli olacaktır (TCK m. 49/2). Dolayısıyla bu cezanın seçenek yaptırımlara çevrilebilmesi mümkündür. Ancak suç tanımında hapis cezası ile adli para cezasının birbirine seçenek olarak öngörüldüğü hâllerde hapis cezasına hükmedilmişse; bu ceza artık seçenek yaptırım olarak adli para cezasına çevrilemez. Bu durumda kısa süreli hapis cezası şartları bulunuyorsa, adli para cezası dışında başka bir seçenek tedbire çevrilebilir. Bu hüküm gereğince fail hakkında adli para cezasına hükmedilmesi hâlinde, adli para cezasının gün biriminin alt sınırı üç aydan az üst sınırı ise bir yıldan fazla olamaz (TCK m. 61/9). Yine fail hakkında hükmedilecek olan hapis cezasına mahkûmiyet açısından, şartların bulunması hâlinde CMK’nın 231. maddesinin beşinci fıkrasına göre hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Söz konusu hapis cezasının TCK’nın 51. maddesi uyarınca ertelenmesi de mümkündür.
"Faaliyet izni alınmaksızın özel güvenlik faaliyetinde bulunmak, özel güvenlik izni almaksızın özel güvenlik birimi oluşturmak ve izin almaksızın özel güvenlik eğitimi vermek" suçlarının failleri kimler olabilir?
Faaliyet izni alınmaksızın özel güvenlik faaliyetinde bulunmak suçunun faili, faaliyet izni almadan özel güvenlik faaliyetinde bulunan şirketlerin kurucuları ve yöneticileridir. Özel güvenlik izni almaksızın özel güvenlik birimi oluşturmak suçunun faili özel güvenlik iznini almadan özel güvenlik birimi oluşturan kurum ve kuruluşların yöneticisi sıfatını taşıyan kişilerdir. İzin almaksızın özel güvenlik eğitimi vermek suçunun faili, izin almaksızın özel güvenlik eğitimi veren kurum ve kuruluşların yöneticileri olan kişilerdir.
"Faaliyet izni alınmaksızın özel güvenlik faaliyetinde bulunmak, özel güvenlik izni almaksızın özel güvenlik birimi oluşturmak ve izin almaksızın özel güvenlik eğitimi vermek" suçlarının özelliklerine ve öngörülen cezaya ilişkin neler söylenebilir?
Bu suçların mağduru toplumu oluşturan herkestir. Suçlar, ancak kasten işlenebilir. Suçun oluşumu bakımından olası kast yeterlidir. Suçların karşılığı olarak bir yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası öngörülmüşür. Kanun koyucu maddede yaptırım altına alınan fiillerin ekonomik çıkar amacıyla işlendiğini göz önünde bulundurarak adli para cezasını hapis cezasına nazaran yüksek belirlemiştir. Suçlar karşılığında tayin edilecek hapis cezası her halükarda kısa süreli olacaktır. (TCK m. 49/2). Dolayısıyla bu cezanın seçenek yaptırımlara çevrilebilmesi mümkündür. Yine suç faili hakkında hükmedilecek olan hapis cezasına mahkûmiyet açısından, şartların bulunması hâlinde CMK’nin 231. maddesinin beşinci fıkrasına göre hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Söz konusu hapis cezasının TCK’nin 51. maddesi uyarınca ertelenmesi de mümkündür.
"Çalışma izni olmayan kişileri özel güvenlik görevlisi olarak istihdam etme suçu" içerik olarak neyi düzenlemektedir?
Bu suça göre, şartları taşımadığı için valilik tarafından özel güvenlik görevlisi olarak çalışma izni verilmeyen kişilerin özel güvenlik görevlisi olarak istihdam edilmesi bu madde kapsamında suç teşkil etmektedir. Suçun oluştuğunu söyleyebilmek için; suçun konusunu teşkil eden istihdam edilen güvenlik görevlisi hakkında valilik tarafından bir güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının yapılması ve yapılan bu soruşturma ve araştırma sonucunda çalışma izni verilmemiş olması gerekmektedir.
"Çalışma izni olmayan kişileri özel güvenlik görevlisi olarak istihdam etme suçu"nun oluşumu bakımından neler söylenebilir?
Çalışma izni olmayan kişileri özel güvenlik görevlisi olarak istihdam etme suçunun oluşumu için çalışma izni verilmeyen bir kişinin istihdam edilmesi yeterlidir. Somut olayda Kanunun 11. maddesi çerçevesinde çalışma izni verilmemiş olan birden fazla kişinin aynı anda özel güvenlik görevlisi olarak istihdam edilmesi hâlinde de tek suç oluşur. Ancak farklı zamanlarda çalışma izni verilmemiş kişilerin özel güvenlik görevlisi olarak istihdamının söz konusu olduğu hâllerde, birden fazla suçun oluştuğunu kabul etmek ve bu durumda diğer şartların da oluşması hâlinde zincirleme suç hükümlerinin (TCK m. 43/1) uygulanacağını kabul etmek gerekmektedir.
"Çalışma izni olmayan kişileri özel güvenlik görevlisi olarak istihdam etme suçu"nun faili ve mağduru kimler olabilir?
Valilik tarafından çalışma izni verilmeyen kişileri özel güvenlik görevlisi olarak istihdam eden kişi; kurum, kuruluş veya şirket yetkilileri bu suçun failidirler. Bu suçun mağduru ise toplumu oluşturan herkestir.
"Çalışma izni olmayan kişileri özel güvenlik görevlisi olarak istihdam etme suçu"nun kusurluluğu/manevi unsuru ve cezası nasıl düzenlenmiştir?
Bu suç, kasten işlenebilir. Suçun oluşumu bakımından, özel güvenlik görevlisi olarak istihdam edilen kişiye Kanunun 11. maddesi çerçevesinde çalışma izninin verilmediğinin bilinmesi gerekir. Ancak suçun olası kastla da işlenmesi mümkündür. Kanunda bu suç için üç aydan bir yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. Hükmedilecek kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesi mümkündür. Bu suçun işlenmesi nedeniye kurulan hükmün, diğer şartların varlığı hâlinde CMK’nin 231. maddesinin beşinci fıkrası çerçevesinde açıklanmasının geri bırakılması mümkündür. Yargılama sonucunda hükmün açıklanmasının ertelenmesine karar verilmemişse, tayin edilen hapis cezasının infazının ertelenmesine de karar verilebilecektir (TCK m. 51).
"Çalışma izni olmayan kişileri özel güvenlik görevlisi olarak istihdam etme suçu"nun bir tüzel kişinin faaliyetleri çerçevesinde işlenmesi halinde, nasıl bir yaptırım gündeme gelmektedir?
Bu suçun bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirlerine hükmedilecektir. TCK’nın 61. maddesine göre tüzel kişiler hakkında hükmedilebilecek olan güvenlik tedbirleri faaliyet izninin iptali ve müsaderedir. Buna göre, valilik tarafından çalışma izni verilmeyen kişileri, özel güvenlik görevlisi olarak istihdam eden tüzel kişilerin faaliyet izni iptal edilebilecek, bu tüzel kişiler hakkında müsadere hükümleri uygulanabilecektir.
Herhangi bir sorumluluk sigortası yaptırmadan, özel güvenlik görevlisi istihdam etmek mümkün müdür?
Kanunun 21. maddesinde “Özel Güvenlik Mali Sorumluluk Sigortası” düzenlenmiştir. Buna göre, “Özel hukuk tüzel kişileri ve özel güvenlik şirketleri, istihdam ettikleri özel güvenlik görevlilerinin üçüncü kişilere verecekleri zararların tazmini amacıyla özel güvenlik mali sorumluluk sigortası yaptırmak zorundadır.” Bu yükümlülüğün ihmali ise, Kanunun 19. maddesinin “d” bendi ile suç hâline getirilmiştir.
"Mali sorumluluk sigortası yaptırmadan özel güvenlik görevlisi istihdam etmek" suçunun faili ve mağduru kimler olabilir?
Bu yükümlülüğü yerine getirmemesi nedeniyle hakkında dava açılabilecek kişiler, yani fail olabilecekler kişi, kurum, kuruluş veya şirketlerin yöneticileri olarak gösterilmiştir. Suçun mağduru ise kural olarak toplumu oluşturan herkestir.
"Mali sorumluluk sigortası yaptırmadan özel güvenlik görevlisi istihdam etmek" suçunun kusurluluğu/manevi unsuru ve cezası nasıl düzenlenmiştir?
Burada kasten işlenebilen bir suç düzenlenmiştir. Buna göre, suçun oluşumu bakımından failin, istihdam edilen her bir güvenlik görevlisi için mali sorumluluk sigortası yaptırmakla yükümlü olduğunu bilmesi ve buna rağmen bu yükümlülüğün gereklerine aykırı davranmış olması gerekir. Kanunda, sigortasız istihdam edilen her güvenlik görevlisi için yüzelli gün adli para cezası öngörülmüştür. Böylelikle istihdam edilen her bir kişi göz önünde bulundurulmak suretiyle adli para cezasının gün unsuru kanun tarafından maktu olarak belirlenmiştir. Bir gün için ödenecek olan miktarı yirmi Türk Lirası ile yüz Türk Lirası arasında hâkim takdir edecek, tespit edilen miktar ile gün sayısı olan yüz ellinin çarpılması suretiyle adli para cezası hesaplanacaktır (TCK m. 52). TCK’nın öngördüğü infaz sisteminde, adli para cezasının ertelenmesi mümkün değildir.
Özel güvenlik kimlik kartını başkasına kullandıran özel güvenlik yöneticisi ve görevlisi için ne tür bir yaptırım öngörülmüştür?
Kanunun 20. maddesinin birinci fıkrasının “a” bendine göre, “Özel güvenlik kimlik kartını başkasına kullandıran özel güvenlik yöneticisi ve görevlisine üç bin Türk Lirası idari para cezası verilir ve bu kişilerin özel güvenlik kimlik kartı valilikçe iptal edilir. Bu kişiler bir daha özel güvenlik alanında çalışamazlar.” Maddenin “a” bendinde özel güvenlik görevlileri ve özel güvenlik yöneticileri tarafından işlenebilecek bir kabahatin bir düzenlendiği görülmektedir. Kabahatle ilgili olarak üç bin Türk Lirası idari para cezası öngörülmüştür. Ayrıca bu fiilleri gerçekleştiren özel güvenlik görevlilerinin çalışma izinleri valilikçe iptal edilecektir. Bu kişiler bir daha özel güvenlik görevlisi olamazlar.
Kanunda kabahatlerle ilgili öngörülen idari para cezasını vermeye, hangi merciler yetkilidir?
İdari para cezası idari makamlar tarafından verilmektedir. Kanunun 20. maddesine göre idari para cezaları mahalli mülki amir tarafından verilir. Bu itibarla söz konusu idari para cezalarını verme yetkisi ilde valiye, ilçede ise kaymakama aittir.
İdari para cezası verilmesine yönelik idari işlemlere karşı kanun yoluna başvurabilmek mümkün müdür?
İdari para cezası verilmesine yönelik idari işlemlere karşı kanun yoluna başvurabilmek mümkündür. İdari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç on beş gün içinde sulh ceza hakimliğine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması hâlinde idari yaptırım kararı kesinleşir. Ayrıca sulh ceza hakimliği tarafından başvuru üzerine verilen karara itiraz etmek de mümkündür.
Lokavt kavramı ve bu kavramın özel güvenlik görevlileri ile ilgisi üzerine neler söylenebilir?
İşyerinde faaliyetin tamamen durmasına neden olacak tarzda, işveren veya işveren vekili tarafından kendi kararıyla veya bir kuruluşun verdiği karara uyarak, işçilerin topluca işten uzaklaştırılmasına lokavt denir. Kanunun 18. maddesine göre; özel güvenlik görevlileri lokavt dolayısıyla işten uzaklaştıramaz. Ancak bu hükme riayet edilmemesi Kanunda bir suç veya idari para cezasını gerektiren bir fiil olarak hüküm altına alınmış değildir.