Vergi Usul Hukuku Dersi 4. Ünite Sorularla Öğrenelim
Vergi Hukukunda Süreler
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Vergi hukukunda süreler hangi adlar altında sınıflandırılır?
Vergi hukukunda süreler belirli sınıflandırmalar çerçevesinde ifade edilebilir. Bu sınıflandırmalar organik sınıflandırma, hukuki niteliklerine göre sınıflandırma ve düzenleyici süreler şeklindedir.
Vergi hukukunda, sürelerin organik sınıflandırılması hangi özellik dikkate alınarak yapılır ve kaça ayrılır?
Organik sınıflandırma süreleri koyan devlet organına göre yapılmaktadır. Vergi Usul Kanunu’nun 8. maddesinin 3. fıkrası uyarınca “Vergi kanunlarıyla kabul edilen haller müstesna olmak üzere, mükellefiyete veya vergi sorumluluğuna müteallik özel mukaveleler vergi dairelerini bağlamaz”. Buradan hareketle vergi yükümlüsü veya vergi sorumlusunun özel sözleşmelerle uymak zorunda olduğu sürelere ilişkin değişiklik yapmasının mümkün olmadığı söylenmelidir. Organik sınıflandırma, devlet organları arasında yasal, idari ve yargısal olmak üzere üçe ayrılmaktadır.
Organik sınıflandırma içerisinde yer alan yasal sürelerin kaynağı ve özellikleri nedir?
1982 Anayasası’nın 73. maddesinin 3. fıkrası uyarınca “Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır”. Vergilerin yasallığı ilkesi olarak anayasada yerini bulan bu hüküm uyarınca vergilendirme sürecine ilişkin temel düzenlemelerin Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından ve bir yasa ile gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Aynı şekilde Vergi Usul Kanunu’nun 14. maddesinin 1. fıkrasında “Vergi muamelelerinde süreler vergi kanunları ile belli edilir” denilmektedir. Yasal süreler doğrudan doğruya yasadan ötürü işlemeye başlarlar ve bunlara uyulup uyulmadığı yargı organlarınca kendiliklerinden denetlenmektedir (Öncel, Kumrulu, Çağan, 2017, s.110). Kural olarak yasal süreler kesin olduklarından idare ve yargı yerleri tarafından değiştirilemez, kısaltılamaz veya uzatılamazlar.
Vergi yasalarının vergilendirmeye ilişkin tüm süreleri düzenlemesi karşısında idari sürelerin durumu nedir?
Vergi yasaları, vergilendirmeye ilişkin süreçteki tüm süreleri düzenlemektedir. Ancak yasama tarafından yürütmeye belirli süreleri belirleme noktasında yetki verildiği de görülebilmektedir. Örneğin, Vergi Usul Kanunu’nun 14. maddesinin 2. fıkrası uyarınca “Kanunda açıkça yazılı olmayan hallerde 15 günden aşağı olmamak şartıyla bu süreyi, tebliği yapacak olan idare belirler ve ilgiliye tebliğ eder”. Görüldüğü üzere kanunlarda açıklık olmayan hallerde mükelleflere idarece belirli süreler verilmesi mümkündür.
Organik sınıflandırma içerisinde yer alan yargısal sürelerin kaynağı ve özellikleri nedir?
Vergi yargılaması yapan mahkemeler tarafından belirlenen sürelerdir. Vergi Usul Kanunu’nun 14. maddesinde yasal ve idari süreleri mümkün kılan bir düzenleme olmasına karşın yargısal süreler düzenlenmemektedir. Ancak vergi yargılamasını gerçekleştirenler tarafından bazı süreler düzenlenebilmektedirler.
Vergi hukukunda, sürelerin hukuki niteliklerine göre sınıflandırılması kaça ayrılır ve isimleri nelerdir?
Vergi hukukunda süreler, hukuki niteliklerine göre beş alt başlık halinde sınıflandırılmaktadır (Çağan, 1975, s.26-34). Bunlar; hak düşürücü süreler, vergi ödevi ile ilgili süreler, müsamaha süreleri, zamanaşımı süreleri ve düzenleyici sürelerdir.
Hak düşürücü süre nedir?
Hak düşürücü süreler, ilgilisinin belirlenen sürelere uymaması halinde hakkın düşeceği, ortadan kalkacağı durumlar için kullanılan bir kavramdır.
Vergi ödevleri ile ilgili sürelerin, hak düşürücü sürelerden farkı nedir?
Vergi ödevleri ile ilgili sürelerin hak düşürücü sürelerden farkı, hak düşürücü sürelerde sürenin geçirilmesinin bir hak kaybına yol açmasına karşın, vergi ödevi ile ilgili sürelerde bir hak kaybının söz konusu olmamasıdır. Vergi ödevlerine ilişkin sınıflandırma bir hak üzerine değil bir ödevin yerine getirilmesi üzerine kurulmaktadır. (Çağan, 1975, s.29).
Müsamaha sürelerinin özelliği nedir?
Müsamaha süreleri içinde belirli haklardan yararlanabilmek için belirli ödevlerin yerine getirilmesi gerekmektedir. Bu sürelere uyulmaması durumunda mükellefler kendilerine tanınan imkânı artık kullanamayacaklardır. Bu özelliği nedeniyle müsamaha süreleri hem hak düşürücü hem vergi ödevleri ile ilgili sürelere benzetilirler.
Türk vergi hukukunda kaç çeşit zamanaşımı süresi mevcuttur?
Vergi hukukunda zamanaşımı, vergi alacağının vergi idaresi tarafından tahakkuk ve tahsil edilme yetkisini ortadan kaldırmaktadır. Türk vergi hukukunda tahakkuk, tahsil ve düzeltme zamanaşımı olmak üzere üç çeşit zamanaşımı süresi mevcuttur
Vergi Usul Kanunu’nda tahakkuk zaman aşımına nasıl yer verilmiştir ve vergi cezaları bakımından süreler nelerdir?
Vergi Usul Kanunu’nun 114. maddesinin 1. fıkrası uyarınca “Vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlıyarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmiyen vergiler zamanaşımına uğrar.” Vergi cezaları bakımından ise Vergi Usul Kanunu’nun 374. maddesi uyarınca vergi ziyaı suçu söz konusu olduğunda, cezaya bağlı vergi alacağının doğduğu takvim yılını izleyen yılın birinci gününden başlamak üzere beş yıl, genel usulsüzlük söz konusu olduğunda ise usulsüzlüğün yapıldığı yılı izleyen yılın birinci günüden başlamak üzere iki yıl geçtikten sonra vergi cezası kesilememektedir.
Türk vergi hukukunda tahsil zamanaşımı hangi kanun ile düzenlenmiştir?
Tahsil zamanaşımı, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’da düzenlenmektedir. Kanun’un 102. maddesinin 1. fıkrası uyarınca “Amme alacağı, vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar”.
Düzenleyici sürelere uyulmaması sonucunda karşılaşılabilecek durumlar nelerdir?
Düzenleyici sürelerde bir yaptırım yoktur. Ancak belirli süreler öngörüldüğünde idarenin bu sürelere yasal idare ilkesi uyarınca mümkün olduğunca uyması beklenmektedir.
Vergi Usul Kanunu’na göre vergi kanunlarındaki süreler yıl, ay, hafta, gün olarak nasıl hesaplanmaktadır?
Vergi Usul Kanunu’nun 18. maddesi vergi kanunlarındaki sürelerin yıl, ay, hafta, gün olarak nasıl hesaplanacağını düzenlemektedir. Bu maddeye göre “Vergi kanunlarında yazılı süreler aşağıdaki şekilde hesaplanır: 1. Süre gün olarak belli edilmişse başladığı gün hesaba katılmaz ve son günün tatil saatinde biter; 2. Süre hafta veya ay olarak belli edilmişse başladığı güne son hafta veya ayda tekabül eden günün tatil saatinde biter. Sürenin bittiği ayda, başladığı güne tekabül eden bir gün yoksa süre o ayın son gününün tatil saatinde biter; 3. Sonu belli bir gün ile tayin edilen sürelerde, süre o günün tatil saatinde biter; 4. Resmi tatil günleri süreye dahildir. Şu kadar ki, sürenin son günü resmi tatile rastlarsa tatili takibeden ilk iş gününün tatil saatinde biter”.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’da süreler nasıl hesaplanmaktadır?
Vergi Usul Kanunu’nun sürelerin hesaplanmasına ilişkin 18. maddesi, 6183 sayılı Kanun’un 8. maddesinde “Hilafına bir hüküm bulunmadıkça bu kanunda yazılı müddetlerin hesaplanmasında ve tebliğlerin yapılmasında Vergi Usul Kanunu hükümleri tatbik olunur” atfı nedeniyle Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun bakımından da uygulanmaktadır (Öncel, Kumrulu, Çağan, 2017, s.116).
Vergi yargılamasına ilişkin süreler hangi kanun dikkate alınarak ve nasıl hesaplanmalıdır?
Vergi yargılamasına ilişkin süreler bakımından 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 8. maddesi dikkate alınmalıdır. Buna göre “1. Süreler, tebliğ, yayın veya ilan tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlar. 2. Tatil günleri sürelere dahildir. Şu kadarki, sürenin son günü tatil gününe rastlarsa, süre tatil gününü izleyen çalışma gününün bitimine kadar uzar. 3. Bu Kanunda yazılı sürelerin bitmesi çalışmaya ara verme zamanına rastlarsa bu süreler, ara vermenin sona erdiği günü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzamış sayılır”.
Vergi Usul Kanunu’nda sürelerin uzama sebepleri kaç başlık altında incelenir ve bunlar nelerdir?
Vergi Usul Kanunu’nda sürelere ilişkin ayrıntılı düzenlemelerden bir başkası ise belirli durumların gerçekleşmesi halinde kanunda yer alan sürelerin uzamasının mümkün olmasıdır. Bunlar Vergi Usul Kanunu’nun 15, 16 ve 17 nci maddelerinde düzenlenmektedir. Bu maddelerden yola çıkılarak sürelerin uzaması dört başlık altında incelenir. Bunlar mücbir sebep, ölüm, zor durum ve özel durumlar nedeniyle sürelerin uzamasıdır.
Vergi Usul Kanunu’nda düzenlenmiş olan mücbir sebepler nelerdir?
Vergi Usul Kanunu’nun 13. maddesinde mücbir sebepler düzenlenmektedir. 13. maddeye göre “Mücbir sebepler: 1. Vergi ödevlerinden herhangi birinin yerine getirilmesine engel olacak derecede ağır kaza, ağır hastalık ve tutukluluk; 2. Vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak yangın, yer sarsıntısı ve su basması gibi afetler; 3. Kişinin iradesi dışında vukua gelen mecburi gaybubetler; 4. Sahibinin iradesi dışındaki sebepler dolayısiyle defter ve vesikalarının elinden çıkmış bulunması; gibi hallerdir”.
Zor durum nedeniyle verilebilen mühlet ne kadardır ve bu mühletin verilebilmesi için gereken şartlar nelerdir?
Vergi Usul Kanunu’nun 17. maddesi uyarınca “Zor durumda bulunmaları hasebiyle vergi muamelelerine müteallik ödevleri süresi içinde yerine getiremeyecek olanlara, kanunî sürenin bir katını, kanunî sürenin bir aydan az olması halinde bir ayı geçmemek üzere, Maliye Bakanlığınca münasip bir mühlet verilebilir. Bu mühletin verilebilmesi için: 1. Mühlet istiyen sürenin bitmesinden evvel yazı ile istemde bulunmalıdır. 2. İstemde gösterilen mazeret, mühlet verecek makam tarafından kabule layık görülmelidir. 3. Mühletin verilmesi halinde verginin alınması tehlikeye girmemelidir. Maliye Bakanlığı mühlet verme yetkisini tamamen veya kısmen mahalline devredebileceği gibi bölgeler, iller, ilçeler veya sektörler ile iş kolları ya da mükellef grupları itibarıyla yazılı başvuru şartı aramaksızın da kullanabilir”.
Türk vergi hukukunda, ölüm nedeniyle süreler ne kadar uzamaktadır?
Vergi Usul Kanunu’nun 16. maddesi uyarınca “Vergi kanunlarında hüküm bulunmayan hallerde ölüm dolayısıyla mirasçılara geçen ödevlerin yerine getirilmesinde bildirme ve beyanname verme sürelerine üç ay eklenir.”