İdare Hukuku Dersi 5. Ünite Özet
Kolluk
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Kamu Düzeni
Devlet tüzelkişiliği ya da kamu tüzelkişiliği altında tüm kamu kurum ve kuruluşlarının kamu gücü ve kudretine dayanarak sundukları kamusal hizmet, işlem, eylem, sözleşme ve faaliyetlerinin ortak, genel ve biricik amacı kamu yararının sağlanması ve korunmasıyken; kolluk hizmet, işlem ve faaliyetlerinin özel, somut, spesifik ve yakın amacı “kamu düzeninin” sağlanması ve korunmasıdır.
“Kamu düzeni” kavramının kapsamının, içeriğinin, sınır ve unsurlarının netleşmesi kolluk hizmetlerinin anlaşılması açısından çok önemlidir. Kamu düzeni kavramıyla, sağlandığında toplumsal güvenlik, huzur, sükûn, dirlik, asayiş ve genel sağlığın korunup kamu yararının gerçekleştiği, bozulduğunda ise kamu yararının olumsuz yönde etkilendiği bir düzenden söz edilmektedir.
Kamu düzeni unsurları son dönemde küreselleşmenin de etkisiyle sosyal, ekonomik, siyasal, idari, teknolojik ve kültürel değişim ve dönüşümler sonrası kamu düzenin kapsam ve içeriği de değişip genişlemiş, bu bağlamda geleneksel anlayışta kabul edilegelen unsurlara yenilerinin eklenmesiyle zenginleşmiştir.
Ülkemizde kolluk teşkilatı ile kolluk görevlilerinin yetki ve sorumluluklarının temelini oluşturan 1934 tarih ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun 1. maddesine göre; “Polis, asayişi amme, şahıs, tasarruf emniyetini ve mesken masuniyetini korur. Halkın ırz, can ve malını muhafaza ve ammenin istirahatini temin eder.”
Yine PVSK’nın 8/D maddesine göre, “genel ahlâka zararı dokunacak oyun oynatılan, temsil verilen, film veya videobant gösterilen yerler ile internet üzerinden yapılan yayınlara izin verilen yerlerin... mahallin en büyük mülkî amiri tarafından 30 günü geçmemek üzere geçici süreyle faaliyetten men edileceği”; hükme bağlanmaktadır.
Kolluk faaliyetlerinin amacı olan kamu düzeninin geleneksel anlamda dört unsurunun olduğunu söylemek mümkündür:
- Kamu güvenliği
- Dirlik ve esenlik
- Genel sağlık
- Genel ahlak
Kamu Güvenliği: Bireylerin umumi ve umuma açık yerlerde ırz, can ve mal güvenliklerinin korunması, bireylerin canlarına ve mallarına yönelik saldırı, tehdit ve tehlikelerin bulunmadığı kanısının yerleşmiş olmasını, devletin korunmasını kapsamaktadır. Trafik tedbirleri, iş kazalarının engellenmesi, konut dokunulmazlığı, yapıların yanma ve yıkılmasına karşı alınan tedbirler hep kamu emniyet çerçevesinde yürütülen faaliyetlerdir.
Toplumsal güvenlik, asayiş ve emniyetin sağlanması, devamı ve korunmasından kolluk teşkilat, personel ve makamlarının yer aldığı İçişleri Bakanlığı sorumluyken; 1982 Anayasası’nın 117. maddesi uyarınca millî güvenliğin sağlanmasından ve Silahlı Kuvvetlerin yurt savunmasına hazırlanmasından, Türkiye Büyük Millet Meclisine karşı, Cumhurbaşkanı sorumludur.
Dirlik ve Esenlik: Dirlik ve esenlik kamu huzuru, selameti, saadeti veya sükûnu olarak da ifade edilebilir. Dirlik ve esenlik unsuru, hayatın olağan akışını bozacak her türlü düzensizlik ve kamu huzurunu bozucu karışıklıkların olmaması, toplumsal huzur, sükûnet ve barışın hüküm sürmesini ihtiva eder. Dirlik ve esenliği bozucu durumlar zaman ve mekâna göre de farklılıklar gösterebilmektedir.
Kamu Sağlığı: Her bir bireyin hastalıklardan kurtarılıp tedavisi anlamında sağlık, kolluk faaliyetleri çerçevesinde değil, devlet ve özel sektör tarafından hastanelerde ya da sağlık ocaklarında sunulan sağlık hizmeti çerçevesinde ele alınmaktadır. Kamu düzeninin bir parçası olan “kamu sağlığı” unsuru, toplumun bir bütün olarak yaygın, salgın ve bulaşıcı hastalıklardan korumak amacıyla kolluk faaliyetlerinde bulunulması anlamına gelmektedir.
Genel sağlık tedbirleri sadece insanlar değil, hayvanlar, bitkiler hatta taşınır ve taşınmaz mallar üzerinde bile uygulanabilmektedir.
Genel Ahlak: Bireylerin ahlaki davranışları toplumun dış maddi düzeni oluşturan kamu düzeni bozacak bir hal alırsa kolluk faaliyetlerinin konusu olur. Zamandan ve mekândan görece bağımsız evrensel ahlaki standartları ifade eden “etik” kurallara aykırılığın, genel ahlak anlamında kolluk faaliyetlerinin ve kamu düzeninin amaçlarından olduğu söylenebilir.
Kamu yararı ve düzeninin sağlanması ve korunması ile bireysel hak ve özgürlükler arasında bir denge kurmak kolluk faaliyetlerinin en hassas yanlarından biridir.
PVSK’nın “genel ahlakın” korunma ve tedbirler içeren 11. maddesine göre, polis genel ahlak ve edep kurallarına aykırı olarak davrananları herhangi bir müracaat veya şikâyet olmasa bile engeller, davranışlarının devamını durdurarak yasaklar, sanıklar hakkında tanzim olunacak evrakı derhal şikâyete bağlı suçlar hakkındaki evrakı da şikâyet ve müracaat vuku bulduğu takdirde adliyeye tevdi eder.
Kamu düzeninin yeni unsurları olarak literatüre giren kavramlar şunlardır:
İnsan Onuru: Liberal siyasal ideolojinin temeli olan eşitlik ve özgürlüğün öncülü olan insan onur ve haysiyetinin korunması suretiyle kamu düzeninin sağlanacağı savunulmaktadır.
Estetik: Devletin artan ve çeşitlenen görev ve hizmetleri çerçevesinde kentsel estetiğin ve ahengin, mimari güzelliğin ve sanatın, kültürel ve tarihsel dokunun, maddi ve manevi entelektüel mirasın, doğal çevrenin korunması hususları, kamu düzeninin diğer unsurlarıyla bağlantılı ve tamamlayıcı olarak kolluk hizmetleri literatüründe yer almaya başlamıştır.
Ekonomik Kamu Düzeni : Anayasal ve kamu hukuku bağlamında devletin ekonomideki yeri ve rolü, devletin piyasalarda regülasyon fonksiyonuyla ekonomik düzeni, istikrarı ve güvenliği sağlaması anlamında “ekonomik kamu düzeni” kamu düzeninin bir diğer yeni unsuru olarak kabul edilmektedir.
Ekolojik Kamu Düzeni: Sürdürülebilir ekonomik kalkınma anlayışı çerçevesinde, gelecek kuşakların sağlıklı ve dengeli bir ekolojik çevrede yaşamalarını mümkün kılacak önlemlerin, koruyucu tedbirlerin alınması anlamında “ekolojik kamu düzeni”, idarenin kolluk faaliyetlerini yürütürken dikkate alacağı son derece hassas ve kritik bir kamu düzeni unsuru haline gelmiştir.
Kolluk Türleri
Kolluk “adli” ve “idari” kolluk olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
Adli kolluk : Kanunların suç olarak nitelediği eylemlerin işlenmesinden yani kamu düzeninin bozulmasından sonra, suç faillerini ve delilleri araştırıp bulmak ve adli makamlara teslim etmek şeklinde yürütülen bir faaliyettir. Dolayısıyla adli kolluk idare hukukunun değil ceza hukukunun alanına girmektedir.
İdari Kolluk : İdare hukukunun alanına giren “idari” kolluk kendi içinde önce “genel” ve “özel” kolluğu olarak ayrılmaktadır.
Genel kolluk , birden çok türde ve alanda yürütülen işlem ve faaliyeti kapsadığı için “genel” nitelemesini almakta, bu da kendi içinde “merkezi idare” ve “mahalli idare” kolluğu olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
Özel kolluk ise, genel kolluğun tersine tek bir kamusal hizmetin düzgün, düzenli ve güvenli biçimde işlemesi ve sunulması için tedbir alıp denetim yapan ve gerektiğinde müeyyide uygulayan kolluktur.
Son dönemlerde kamusal hayata ve mevzuata giren “özel güvenlik” kolluğu, özel kolluğunun bir parçası olarak düşünülebileceği gibi, kendine özgü “sui generis” bir kolluk türü olarak da değerlendirilmektedir.
Hem teorik ve hem de uygulama açısından önem taşıyan idari kolluk ve adli kolluk ayrımı her iki kolluğun amacına göre yapılmış bir ayrımdır. Adli ve idari kolluk arasındaki bu ayrım teşkilat ve personel ayrımı değildir, çünkü her iki kolluk hizmetini de aynı makam ve personel ifa etmektedir. Ayrım kolluk faaliyetlerinin nitelik ve amacındaki bir ayrımdır.
Adli kolluk, ceza hukukunun alanına girmektedir. Bu nedenle adli kolluğa “suç kolluğu” da denilmektedir.
1937 tarih ve 3201 sayılı ETK’de polis üçe ayrılmaktadır:
- İdari polis: Toplumsal genel kamu düzenini sağlamakla sorumlu olan kolluktur.
- Siyasi polis: MİT Başkanlığı uhdesinde, Devletin genel ve milli güvenliğine ilişkin konularda sorumlu kolluktur.
- Adli polis: Asgari tam teşekküllü bir polis karakolu bulunan yerlerde, adli işlerle uğraşmak üzere Emniyet Genel Müdürlüğünce kadrodan ayrılan bir kısımdır.
Ayrıca 1934 tarih ve 2559 sayılı PVSK’nın 2. maddesinde;
- Kanunlara, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine, yönetmeliklere, hükümet amirlerine ve kamu düzenine uygun olmayan hareketlerin işlenmesinden önce bu kanun hükümleri dairesinde önünü almak,
- İşlenmiş olan bir suç hakkında Ceza Muhakemesi Kanunu ile diğer kanunlarda yazılı görevleri yapmak” şeklinde bir ayrım yapılmaktadır.
Aslında adli ve idari kolluk ayrımın en net olduğu düzenleme, 1983 tarih ve 2803 sayılı JTGYK’nın 7. maddesinde mülki, adli ve askeri olmak üzere üçlü ayrımda yer almaktadır. Buna göre, jandarmanın sorumluluk alanlarında genel olarak görevleri şunlardır:
- Mülki görevleri: Emniyet, asayiş ve kamu düzenini sağlamak, korumak ve kollamak, kaçakçılığı men, takip ve tahkik etmek, suç işlenmesini önlemek için gerekli tedbirleri almak ve uygulamak, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinin dış korunmalarını yapmak, adli ve askeri görevler dışında kalan ve diğer kanun ve nizam hükümlerinin icrası ile bunlara dayalı emir ve kararlarla Jandarmaya verilen görevleri yapmak,
- Adli görevleri: İşlenmiş suçlarla ilgili olarak kanunlarda belirtilen işlemleri yapmak ve bunlara ilişkin adli hizmetleri yerine getirmek,
- Askeri görevleri: Kanunlarla ve Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle verilen askeri hizmetleri yerine getirmek,
Ayrıca aynı mevzuatta, jandarmanın genel olarak görev ve sorumluluk alanı; polis görev sahası dışı olup, bu alanlar il ve ilçe belediye hudutları haricinde kalan veya polis teşkilatı bulunmayan yerlerdir. Ancak, belediye sınırları içinde olmakla birlikte hizmet gerekleri bakımından uygun görülen yerler, jandarmanın görev ve sorumluluk alanı olarak tespit edilebilir. İçişleri Bakanının kararıyla bir il veya ilçenin tamamı polis ya da jandarma görev ve sorumluluk alanı olarak belirlenebilir.
İdari kolluk ve adli kolluk ayrı ayrı teşkilatlanmış değildir. İçişleri Bakanlığı bünyesinde kolluk görevlerini yerine getiren personel, faaliyetlerinin niteliğine ve amacına göre adli kolluk ve idari kolluk olarak adlandırılmakta, sadece faaliyetlerin ve personelin tabi olduğu hukuki rejim ve usuller değişmektedir.
1937 tarihli ve 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun 9. Maddesinde idari ve siyasi polis tasnifine yer verilmektedir:
- İdari polis, içtimai ve umumi intizamı temin etmekle mükellef olan kısımdır.
- Siyasi polis, Devletin umumi emniyetine taalluk eden işlerle mükellef olan kısımdır.
Bu bağlamda, ülkemizde siyasi kolluk görevi ve faaliyetleri daha önce Başbakana bağlı olan, önce 2017 yılında 694 sayılı OHAL KHK’sı ile sonra da 10.07.2018 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle Cumhurbaşkanlığına bağlanan Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı tarafından yürütülmektedir.
Milli İstihbarat Teşkilatının temel görevleri şunlardır:
- Türkiye Cumhuriyetinin ülkesi ve milleti ile bütünlüğüne, varlığına, bağımsızlığına, güvenliğine, Anayasal düzenine ve milli gücünü meydana getiren bütün unsurlarına karşı içten ve dıştan yöneltilen mevcut ve muhtemel faaliyetler hakkında milli güvenlik istihbaratını Devlet çapında oluşturmak ve bu istihbaratı Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri ile gerekli kuruluşlara ulaştırmak,
- Devletin milli güvenlik siyasetiyle ilgili planların hazırlanması ve yürütülmesinde; Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri ile ilgili bakanlıkların istihbarat istek ve ihtiyaçlarını karşılamak,
- Kamu kurum ve kuruluşlarının istihbarat faaliyetlerinin yönlendirilmesi için Cumhurbaşkanı ve Milli Güvenlik Kuruluna tekliflerde bulunmak,
- Kamu kurum ve kuruluşlarının istihbarat ve istihbarata karşı koyma faaliyetlerine teknik konularda müşavirlik yapmak ve koordinasyonun sağlanmasında yardımcı olmak,
- Genelkurmay Başkanlığınca Silahlı Kuvvetler için lüzum görülecek haber ve istihbaratı, yapılacak protokole göre Genelkurmay Başkanlığına ulaştırmak,
- İstihbarata karşı koymak,
- Dış güvenlik, terörle mücadele ve millî güvenliğe ilişkin konularda Cumhurbaşkanınca verilen görevleri yerine getirmek,
- Dış istihbarat, millî savunma, terörle mücadele ve uluslararası suçlar ile siber güvenlik konularında her türlü teknik istihbarat ve insan istihbaratı usul, araç ve sistemlerini kullanmak suretiyle bilgi, belge, haber ve veri toplamak, kaydetmek, analiz etmek ve üretilen istihbaratı gerekli kuruluşlara ulaştırmak,
- İstihbarat kapasitesini, niteliğini ve etkinliğini artırmak amacıyla çağdaş istihbarat usul ve yöntemlerini araştırmak, teknolojik gelişmeleri takip etmek ve uygun görülenleri temin etmek.
Millî İstihbarat Teşkilatına bu görevler dışında görev verilemez. Milli İstihbarat Teşkilatı birimlerinin görev, yetki ve sorumlulukları Cumhurbaşkanınca onaylanacak bir yönetmelikte belirtilir.
İdari kolluğun özellikleri şöyle sıralanabilir:
- İdari kolluğun işlem ve eylemleri her zaman tek taraflıdır. Kamu gücüne sahip olma ayrıcalığından dolayı kolluk makamları tek taraflı üstünlükle karşı tarafın rıza ve muvaffakatını almadan bireysel ve düzenleyici işlem ve faaliyetlerde bulunurlar.
- Kolluk yetkisi idari sözleşmeler veya diğer yollarla devredilemez ve paylaşılamaz bir yetkidir.
- Kolluk yetkisi kullanılması zorunlu ve amir bir yetkidir.
- Kolluk yetkisi kanunun verdiği açık yetkiye istinaden ve ancak anayasal ve yasal esas ve usuller çerçevesinde kullanılır. Yasada açık ve kesin düzenleme olmadıkça, kolluk makamları bir faaliyeti izin veya bildirim usulüne bağlayamaz.
- Kolluk yetkisi önleyici ve koruyucu kapsamdadır, genelde yasak, cezalar, zorlayıcı ve bastırıcı müeyyideler şeklinde ortaya çıkar.
- Kolluk işlem ve eylemleri, hak yaratıcı bir nitelikte değildir.
- İdarî makamların emrinde faaliyet gösterir.
- Kolluk işlem ve eylemleri, idarenin idare hukuku kurallarına göre ve tek yanlı üstünlüğü ile tesis edip yürüttüğü tipik idari işlem ve faaliyetler olmaları hasebiyle idari yargı denetimine tabidir ve bu eylem ve işlemlerden doğan zararlar, idare tarafından tazmin edilir.
- İdarî kolluk faaliyetlerini gerçekleştiren görevliler, görevlerinden dolayı işledikleri suçlarda 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümlerine göre kovuşturulurlar.
- İdarî kolluk, Devlet tüzelkişiliği ve mahalli idareler hatta kamu tüzel kişileri adına ifa edilir.
- Cumhurbaşkanı, İçişleri Bakanı, vali ve kaymakamdan oluşan idari kolluk makamları Cumhurbaşkanlığı kararnamesi, yönetmelik, genel emir, genelge gibi düzenleyici işlemler yapabilir.
1937 tarihli ve 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun 2. maddesinde genel ve özel idari kolluk ayrımı yapılmaktadır:
- Umumi zabıta: Silahlı bir kuvvet olan polis ve jandarma’dır.
- Hususi zabıta: Umumi kolluk dışında kalan ve kendi özel kanunlarına göre teşekkül edip belirlenmiş görevleri yürüten kolluk kuvvetleridir.
Bu çerçevede idari kolluk, kendi içerisinde iki kategoriye ayrılmaktadır:
- Genel idari kolluk: Kamu düzeninin sağlanması için genel olarak birden fazla kamusal hizmetin güvenlik içinde gereği gibi yapılması için yürütülen kolluk işlem, eylem ve faaliyetlerini içerir.
- Özel idari kolluk: Özel kanunlarla belirlenmiş spesifik ve özel bir kamu hizmetinin gereği gibi sunulması, sürekliliği ve icrası için önlem alıp denetim yapan ve müeyyideler uygulayan kolluk türüdür.
Genel idari kolluk, İçişleri Bakanlığı bünyesinde görev yapan dört personelden oluşur: Polis, jandarma, sahil güvenlik ve bekçi.
Geleneksel olarak genel idari kolluk polis, jandarma ve bekçilerden oluşmaktaydı. Ancak 25.7.2016 tarih ve 668 sayılı Olağanüstü Kanun Hükmünde Kararname ile Sahil Güvenlik Komutanlığı da tam olarak genel kolluk kuvveti statüsü kazanmıştır.
Polis , genel kamu düzenini temin eder, kişilerin can ve mal güvenliğini korur, dirlik ve esenliği sağlamak üzere önlem alır ve tasarrufta bulunur. Yardım isteyenlerle yardıma muhtaç olan çocuk, hasta ve acizlere yardım eder. Kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ve ilgili mevzuatın kendisine verdiği vazifeleri yapar.
Polis, silahlı icra ve kolluk kuvveti olup üniformalı ve sivil olmak üzere iki kısımdır.
Emniyet Teşkilatında, fiili polis hizmetleri dışında kalan yazı, hesap, levazım, telli veya telsiz haberleşme, kriminal laboratuvar, kayıt, tescil ve benzeri hizmetler, emniyet hizmetleri sınıfı mensupları tarafından ifa olunur. Her hizmet bölümü için gerekli görev ve çalışma şartları ile bir hizmet bölümünden diğerine aktarılmada göz önünde bulundurulacak esaslar ve sağlık şartları, İçişleri Bakanlığınca hazırlanacak bir yönetmelikle belirtilir.
Üniformalı polis ; vasıtalı ve vasıtasız kısımlara ayrılır. Vasıtalı polis; atlı, bisikletli, motorlu ve canlı, cansız diğer vasıtalarla teçhiz edilen kısımdır.
Sivil polis ; her çeşit emniyet hizmetinde üniformasız çalıştırılan kısımdır.
Jandarma eskiden Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bir parçası olup, Silahlı Kuvvetler ile ilgili eğitim, öğretim ve görevleri yönünden Genelkurmay Başkanlığı’na bağlıydı.
Jandarmanın hukuki statüsü: 25.7.2016 tarih ve 668 sayılı OHAL KHK’sı ile Jandarma Genel Komutanlığı İçişleri Bakanlığına bağlanmış ve Türkiye Cumhuriyeti Jandarması, emniyet ve asayiş ile kamu düzeninin korunmasını sağlayan ve diğer kanunların ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin verdiği görevleri yerine getiren silahlı genel kolluk kuvveti statüsünü kazanmıştır.
Jandarmanın kuruluş ve teşkilatı: Jandarma Genel Komutanlığının kuruluş ve kadrolarıyla konuş yerleri, İçişleri Bakanlığınca düzenlenir. Ancak seferberlik ve savaşta Kuvvet Komutanlıkları emrine girecek birliklerin kuruluş ve kadrolarıyla konuş yerlerinin düzenlenmesinde Genelkurmay Başkanlığının görüşü alınır. Jandarma birliklerinin kuruluş ve konuşlarının düzenlenmesinde mülki taksimat esas alınır. Ancak geçici olarak birden çok ili içine alan bölge teşkilatı da kurulabilir. Bölge komutanı, bölge teşkilatının konuşlu bulunduğu ilin valisine karşı sorumlu olarak görev yapar.
Jandarma Genel Komutanlığının bütçesi, İçişleri Bakanlığının bünyesinde ve bu Bakanlığın bütçesinden ayrı olarak düzenlenir. Jandarma Genel Komutanlığı 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nda (I) sayılı ekli Genel Bütçe içinde yer alan idareler arasındadır.
Jandarma personeli: Jandarma Genel Komutanı, tüm Jandarma Teşkilatının komutanıdır. Jandarma Genel Komutanı, generaller arasından Cumhurbaşkanı tarafından atanır. Jandarma Genel Komutanı Yardımcıları, bölge jandarma komutanları ve il jandarma komutanları Cumhurbaşkanının onayı ile atanır. Albaylıktan tuğgeneral/tuğamiral rütbelerine terfiler ile general ve amirallikte bir üst rütbeye terfiler ve atamalar Cumhurbaşkanının onayı ile yapılır.
Rütbelerindeki bekleme süresinin dolması ya da kadrosuzluk nedenleri ile emekliliğe sevk edilme durumunda olan, ancak hizmetlerine ihtiyaç duyulan albaylar 60 yaşına, generaller ise 65 yaşına kadar İçişleri Bakanının onayıyla görevde bırakılabilirler.
Jandarma Genel Komutanlığında görev yapan muvazzaf subayların terfileri her yıl 30 Ağustos Zafer Bayramı günü yapılır. Bu tarih Cumhurbaşkanı tarafından farklı bir tarih olarak belirlenebilir. Astsubaylığa ve subaylığa nasıp ve terfiler İçişleri Bakanı tarafından yapılır. Uzman jandarma ve uzman erbaşların nasıp ve terfileri Jandarma Genel Komutanlığınca özel kanunlarına göre yapılır.
Nokta ataması yapılmayan subay, astsubay ve uzman jandarmalar valilik emrine atanır ve bunların istihdam yerleri, il içi yer değiştirmeleri vali tarafından yapılır.
Jandarmanın görevleri: Daha önce bahsedildiği üzere, Jandarmanın emniyet ve asayiş ile kamu düzenini sağlamak, korumak ve kollamak, kaçakçılığı men, takip ve tahkik etmek, suç işlenmesini önlemek için gerekli tedbirleri almak ve uygulamak, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinin dış korunmalarını yapmak gibi mülki veya idari kolluk görevleri; işlenmiş suçlarla ilgili olarak kanunlarda belirtilen işlemleri yapmak ve bunlara ilişkin adli hizmetleri yerine getirmek gibi adli kolluk görevleri bulunmaktadır.
Ayrıca Jandarmanın Kanunlarla ve Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle verilen askeri hizmetleri yerine getirmek suretinde askeri görevleri de devam etmektedir.
Jandarmanın seferberlik ve savaş halindeki görevleri: Jandarma birlikleri; seferberlik ve savaş hallerinde, Cumhurbaşkanı kararıyla belirlenecek bölümleriyle Kuvvet Komutanlıkları emrine girer, kalan bölümüyle normal görevlerine devam eder.
Ayrıca, Jandarma birlikleri; Genelkurmay Başkanlığının talebi üzerine İçişleri Bakanının, illerde ise garnizon komutanının talep etmesi halinde valinin onayıyla kendilerine verilen askeri görevleri de yaparlar.
Jandarmanın görev ve sorumluluk alanı: Jandarmanın genel olarak görev ve sorumluluk alanı; Polis görev sahası dışı olup, bu alanlar il ve ilçe belediye hudutları haricinde kalan veya polis teşkilatı bulunmayan yerlerdir. Ancak, belediye sınırları içinde olmakla birlikte hizmet gerekleri bakımından uygun görülen yerler, jandarmanın görev ve sorumluluk alanı olarak tespit edilebilir. İçişleri Bakanının kararıyla bir il veya ilçenin tamamı polis ya da jandarma görev ve sorumluluk alanı olarak belirlenebilir.
İl ve ilçelerdeki jandarma, polis sorumluluk alanlarının sınırları, ilçelerde kaymakam, illerde vali veya görevlendireceği vali yardımcısı başkanlığında jandarma ve emniyet temsilcilerinin katılacağı komisyon tarafından belirlenir. Komisyon, vali veya kaymakamın çağrısı üzerine toplanır. Büyükşehir, il veya ilçe belediyesi sınırlarında değişiklik olması halinde, değişikliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç üç ay içerisinde sorumluluk alanları yeniden düzenlenir. Komisyon tarafından alınan kararlar İçişleri Bakanının onayıyla yürürlüğe girer. Belirlenen sorumluluk alanlarının sınırları karara eklenen bir harita veya kroki üzerinde gösterilir.
Jandarma veya Emniyet Teşkilatı, kendi sorumluluk sahasında yetersiz kaldıkları veya kalacaklarının değerlendirilmesi halinde, mahalli mülki amirler tarafından birbirlerinin sorumluluk sahalarında geçici olarak görevlendirilebilirler.
Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi: Jandarma ve Sahil Güvenlik Teşkilatlarının subay, astsubay ve diğer personel ihtiyacını karşılamak, önlisans, lisans ve lisansüstü eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın yapmak üzere bünyesinde fakülte, enstitü, astsubay meslek yüksekokulları, eğitim, araştırma merkezleri ve kurslar bulunan bir yükseköğretim kurumu olarak İçişleri Bakanlığına bağlı Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi kurulmuştur. Akademinin ihtiyaçları Jandarma Genel Komutanlığı bütçesinden karşılanır.
Daha önce Sahil Güvenlik Komutanlığı da Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bir parçası Genelkurmay Başkanlığı’na bağlıydı. 25.7.2016 tarih ve 668 sayılı Olağanüstü Kanun Hükmünde Kararname ile Sahil Güvenlik Komutanlığının da statüsünde önemli değişiklik ve yenilikler gerçekleştirilmiştir.
Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın hukuki statüsü : Kanunda belirtilen görev ve hizmetleri yapmak üzere silahlı bir genel kolluk kuvveti olan İçişleri Bakanlığı’na bağlı Sahil Güvenlik Komutanlığı kurulmuştur.
Seferberlik ve savaş hallerinde, Sahil Güvenlik Komutanlığının Cumhurbaşkanı kararıyla belirlenecek bölümleri Deniz Kuvvetleri Komutanlığı emrine girer, kalan bölümü normal görevlerine devam eder.
Sahil Güvenlik Komutanlığının görev alanları, üsleri, kadrolarıyla yerleşme yerleri, İçişleri Bakanlığınca düzenlenir. Ancak seferberlik ve savaş hallerinde Deniz Kuvvetleri Komutanlığı emrine girecek birliklerin kuruluş ve kadrolarıyla konuş yerlerinin düzenlenmesinde Genelkurmay Başkanlığının görüşü alınır.
Sahil Güvenlik Komutanlığının bütçesi, İçişleri Bakanlığının bünyesinde ve bu Bakanlığın bütçesinden ayrı olarak düzenlenir. Jandarma Genel Komutanlığı 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nda (I) sayılı ekli Genel Bütçe içinde yer alan idareler arasındadır.
Sahil Güvenlik Komutanlığı personeli : Sahil Güvenlik Komutanlığı personeli; subay, astsubay, uzman erbaş, sözleşmeli erbaş ve er, öğrenci, erbaş ve erler ile Devlet memuru ve işçileri kapsar.
Sahil Güvenlik Komutanı amiraller arasından Cumhurbaşkanı tarafından atanır. Sahil Güvenlik komutan yardımcıları, Sahil Güvenlik bölge komutanları Cumhurbaşkanının onayı ile atanır. Albaylıktan tuğgeneral/tuğamiral rütbelerine terfiler ile general ve amirallikte bir üst rütbeye terfiler ve atamalar Cumhurbaşkanının onayı ile yapılır.
Muvazzaf subayların terfileri her yıl 30 Ağustos Zafer Bayramı günü yapılır. Bu tarih Cumhurbaşkanı tarafından farklı bir tarih olarak belirlenebilir. Astsubaylığa ve subaylığa nasıp ve terfiler İçişleri Bakanlığının onayıyla yapılır.
Rütbelerindeki bekleme süresi dolması ya da kadrosuzluk nedeni ile emekliliğe sevk edilme durumunda olan, ancak hizmetlerine ihtiyaç duyulan albaylar 60 yaşına, amiraller ise 65 yaşına kadar İçişleri Bakanının onayıyla görevde bırakılabilirler. Amiraller haricinde, Sahil Güvenlik Komutanlığı karargâhında görevli başkanların atanmaları ile diğer subayların ve astsubayların, Devlet memurlarının, uzman erbaşların ve sözleşmeli erbaş ve erlerin atanmaları ile dağıtımları İçişleri Bakanlığınca yapılır.
Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın görev ve yetkileri:
- Türkiye Cumhuriyetinin bütün sahillerinde, iç suları olan Marmara Denizi, İstanbul ve Çanakkale boğazlarında, liman ve körfezlerinde, karasularında, münhasır ekonomik bölgesi ile ulusal ve uluslararası hukuk kuralları uyarınca egemenlik ve denetimi altında bulunan deniz alanlarında, kanunlarla ve Cumhurbaşkanlığı Kararnameleriyle kendisine verilen görevleri uygulamak ve yetkileri kullanmak
- Deniz yolu ile yapılan her türlü kaçakçılık eylemlerini, kanunu aykırı eylemleri önlemek, izlemek, suçluları yakalamak, gerekli işlemleri yapmak, yakalanan kişi ve suç vasıtalarını yetkili makamlara teslim etmek.
- Liman sınırları dışında kanunda belirtilen seyir güvenliği ile demirleme, bağlama, avlanma, dalgıçlık ve bayrak çekme ile ilgili hükümlere, Deniz ve hava araçları ile denizlerdeki tesislerden yapılacak her türlü kirletmelerle ilgili hükümlere, uluslararası antlaşmalara aykırı eylemleri önlemek, izlemek, suçluları yakalamak, gerekli işlemleri yapmak, yakalanan kişi ve suç vasıtalarını yetkili makamlara teslim etmek.
- Deniz ve Kıyılarda Görülecek Başıboş Mayın, Patlayıcı Madde ve Şüpheli Cisimlerin Yok edilmeleri Hakkında 17/5/1948 tarih ve 5202 sayılı Kanunun uygulanmasında gerekli koruma tedbirlerini alarak ilgililere haber vermek.
- Deniz seyir yardımcılarının ilgili hükümlere göre çalışma durumlarını, yetkili kuruluşlarca konulan deniz engelleri ile batık işaretlerinin sürekliliğini izlemek, kontrol etmek, görülen aksaklık ve noksanlıkları ilgililere bildirmek.
- Uluslararası Denizde Arama ve Kurtarma Sözleşmesinin öngördüğü düzeyde arama ve kurtarma görevlerini icra etmek,
- Karasularımıza giren mültecileri silah, mühimmat ve sair harp vasıtalarından arıtmak ve bu mülteciler ile onların nezdindeki silah, mühimmat ve sair harp vasıtalarını ilgililere teslim etmek,
- Görev alanları içinde genel güvenlik kuvvetlerince takibi gerekli suçlarla, karada başlayıp denizde devam eden yukarıda belirtilen suçlar dışındaki suçların izlenmesinde ve suçluların yakalanmasında güvenlik kuvveti olarak diğer güvenlik kuvvetlerine yardım etmek, gerektiğinde bu suçlara el koymak ve suçluları yakalayıp yetkili makamlara teslim etmektir.
Sahil Güvenlik Komutanlığı mensupları kendilerine bu Kanun ile verilen görevlerin yapılmasında; silah kullanma yetkisi dâhil kanunların diğer güvenlik kuvvetlerine tanıdığı bütün hak ve yetkilere sahiptirler.
Liman sınırları dışında Türk Kanunlarına göre cezalandırılması gereken eylemlere, ilgili kanun ve uluslararası antlaşmalar hükümlerine göre el koyarlar.
Suçun denizde başlayıp karada devam etmesi ya da suçluların karaya geçmesi hallerinde, yetkili güvenlik kuvveti olaya el koyuncaya kadar suç delillerinin kaybolmasını ve suçluların kaçmasını önlemek amacıyla yetkilerini karada da sürdürürler. Durum, en kısa sürede gerekli imkânlar kullanılarak mahalli mülki amire bildirilir.
Bekçiler son dönemde yeniden canlandırılan ve yaygınlaşan çarşı ve mahalle bekçileriyle ilgili 1966 tarih ve 772 sayılı Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu bulunmaktadır. Buna göre, belediye hudutları içinde bekçi adayı ve bekçiden oluşan çarşı ve mahalle bekçileri teşkilatı kurulur.
Çarşı ve mahalle bekçi teşkilatı, en büyük mülkiye amirinin emrinde, genel kolluğa yardımcı, silahlı bir kuruluştur.
Emniyet teşkilatı bulunan yerlerdeki bekçi kuruluşlarının mesleki amiri, polisin ilçedeki en büyük amiridir. Jandarmanın görev alanında bulunan belediye sınırları içindeki bekçi kuruluşlarının mesleki amiri ise ilçe Jandarma birlik komutanıdır.
Bekçilerin genel kolluk kuvvetlerinin derhal müdahalesine imkân bulunmayan acele ve zaruri hallerde kolluk personelinin görevlerini yerine getirmek, gereklilik halinde genel kolluk kuvvetlerine yardım etmek, mahalle sakinlerinin istirahat, sağlık, dirlik ve esenliğini sağlamak gibi görevleri vardır. Çarşı ve mahalle bekçileri, görevlerini yerine getirirken 2559 sayılı PVSK’da polise silah kullanabilme yetkisinin verildiği hallerde silah kullanabilirler.
Çarşı ve mahalle bekçileri genel olarak güneşin batışı saatinden doğuşu saatine kadar vazife görürler. Güvenlik veya kamu düzeni bakımından gecikmede sakınca bulunan fevkalade hallerde vali ve kaymakamın vereceği emirlerle gündüz de çalıştırılabilir.
Bekçiliğe giriş sınavla olur. Çarşı ve mahalle bekçileri il ve ilçe merkezlerindeki en büyük mesleki amirinin inhası ile vali ve kaymakamlarca aday olarak atanırlar. Adaylık süresi 2 yıl olan bekçiler, 60 yaşına kadar çalıştırılabilir.
1937 tarih ve 3201 sayılı ETK’nın 3. Maddesinde “hususi zabıta” başlığında özel idari kolluk genel kolluk dışında kendi özel kanunlarına göre kurulup kendileri için belirlenmiş görevleri gören kolluk kuvveti kuvvetleridir.
Özel idari kolluk, genel idari kolluğun dışında kalan, kendi özel kurucu kanunları olan, kamu düzeni, güvenliği, dirlik ve esenlik ile sağlık konularında özel olarak belirlenmiş görevleri olan, sadece bu özel faaliyet alanında kolluk işlem ve eylemi tesis etmekle yetkili ve görevli kolluktur.
Özel idari kolluk, hizmet alanına göre değişiklik göstermektedir. Bu nedenle özel idari kolluğa “hizmet kolluğu” da denilmektedir. Özel idari kolluk, genel idari kolluktan farklı kolluk makamlarının emri altındadır.
Özel idari kolluk üç noktada genel idari kolluktan ayrılmaktadır:
- Yetkili Makam: Özel kolluk yetkisi Orman Genel Müdürü, TCDD Genel Müdürü gibi normalde kolluk makamı olarak tanımlanmayan otoritelere tanınmaktadır.
- Usuller: Özel idari kolluğa, hizmetin niteliğine ve içeriğine göre, genel idari kolluğa tanınmayan özel usul ve yetkiler tanınmaktadır.
- Amaç: Özel idari kolluk kamu düzenini sağlamak dışında farklı belirli alan, grup veya hizmetlerin korunması ve geliştirilmesi gibi amaçlar da güdebilmektedir.
Başlıca özel idari hizmet kolluk türleri şunlardır:
- Orman Muhafaza Kolluğu
- Limanlar Zabıtası
- Ordu Zabıtası
- Hudut ve Sahiller Sağlık Kolluğu
- Sınır Kolluğu
- Çiftçi Mallarını Koruma Kolluğu
- Özel Güvenlik Kolluğu
İdari kolluk genel idari kolluk merkezi idare ve mahalli idare kolluğu olarak göre ikiye ayrılmaktadır.
Merkezi idare kolluğu , Polis, jandarma, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve bekçiler olmak üzere İçişleri Bakanlığı bünyesinde teşkilatlanmış ve istihdam edilen kolluk görevlileridir.
Mahalli idare kolluğu ise; İl özel idaresi, belediye ve köy olmak üzere anayasal mahalli idare birimleri bünyesinde, bu birimlerin görev, yetki ve sorumlulukları kapsamında teşkilatlanıp denetim yapan, önlem alan, müeyyideler uygulayan ve diğer hizmet alanının gerektirdiği iş, işlem ve etkinlikleri yürüten kolluktur.
İl Özel İdaresi Kolluğu : Hukuken il özel idarelerinin kendi görev ve sorumluluk alanıyla ilgili konularda kolluk işlemi yapma, denetim yapıp önlem alma yetkileri bulunmakta, bu kapsamda da kolluk personeli istihdam etme imkânı bulunmaktadır. Ancak il genel idaresinin başında bulunan ve yetki genişliğinin sahibi olan vali aynı zamanda il özel idaresinin başı ve kamu tüzel kişiliğinin temsilcisi olması hasebiyle, il özel idaresinin görev ve sorumluluk alanıyla ilgili konularda, emrinde olan genel polis ve jandarma gibi idari kolluk personelini kullanmaktadır. Dolayısıyla uygulamada il özel idareleri kolluk personeli istihdam etmemekte, genel idari kolluk teşkilat, personel ve kuvvetleri aracılığıyla kolluk faaliyetlerini yürütmektedirler.
Belediye Kolluğu: Belediyenin kolluk kuvveti zabıtadır. Zabıta, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 51. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, Belediye zabıtası; beldede esenlik, huzur, sağlık ve düzenin sağlanmasıyla görevli olup bu amaçla, belediye meclisi tarafından alınan ve belediye zabıtası tarafından yerine getirilmesi gereken emir ve yasaklarla bunlara uymayanlar hakkında mevzuatta öngörülen ceza ve diğer yaptırımları uygular.”
Ayrıca bu kanuna göre, görevlerini yaparken zabıtaya karşı gelenler, kolluk kuvvetlerine karşı gelenler gibi cezalandırılır. Zabıtanın, polis ve jandarma gibi silah taşıma yetkisi yoktur.
Belediye zabıta teşkilâtının çalışma usûl ve esasları, İçişleri Bakanlığının görüşü alınarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir. Belediye, bu yönetmeliğe aykırı olmamak üzere ek düzenlemeler yapabilir.
Köy Kolluğu : Köy korucularıdır.
1924 tarih ve 442 sayılı Köy Kanunu’nun 8. Faslı köy korucuları ve göreceği işlerle ilgilidir. Köy sınırı içinde herkesin ırzını, canını ve malını korumak için köy korucuları bulundurulur. Köy Kanunu’na göre, korucuların 22 yaşından küçük ve 60 yaşından büyük olmaması ve bir cürüm ile cezalandırılmamış ve iyi huylu tanınmış bulunması ve herkesle kavga çıkarmak, sarhoşluk gibi huysuzlukları olmaması şarttır. Korucular köy muhtarının emri altındadır. Resmi işlerde onun her emrini tutmağa mecburdur. Korucular silahlıdırlar. Kendilerine karşı gelenler jandarmaya karşı gelmiş gibi ceza görürler.
Üç çeşit köy korucusu vardır:
- Silahlı köy korucuları: Her köyde en aşağı bir korucu bulunur. Nüfusu binden yukarı köylerde her 500 kişiye bir korucu daha tutulur. İhtiyar meclisi tutar, kaymakamın emriyle göreve başlar.
- Gönüllü güvenlik korucuları: Mahsulü eşkıya ve yağmadan korumak için İhtiyar meclisi tutar, kaymakamın emriyle göreve başlayan koruculardır.
- Güvenlik korucuları: Köy Kanunu’nun 74. maddesine 1985 yılında eklenen fıkralar uyarınca, Cumhurbaşkanınca tespit edilecek illerde; olağanüstü hal ilanını gerektiren sebep ve şiddet hareketlerine ait ciddi belirtilerin köyde veya çevrede ortaya çıkması veya her ne sebeple olursa olsun köylünün canına ve malına tecavüz hareketlerinin artması hallerinde, valinin teklifi ve İçişleri Bakanının onayı ile yeteri kadar güvenlik korucusu görevlendirilmesi kararlaştırılabilir. Bu şekilde görevlendirilecek güvenlik korucusu sayısı 40.000 kişiyi geçemez. Cumhurbaşkanı bu sayıyı %50’ye kadar artırmaya yetkilidir. Görevlendirmeyi gerektiren hallerin ortadan kalkması durumunda veya idarî zaruret hallerinde görevlendirmeye ilişkin aynı usûl uygulanmak suretiyle görevlendirmelere son verilebilir.
Güvenlik korucuları ile korucu başlarının; görevlendirme şekilleri ve Köy Kanununda yer alan diğer hususlara ilişkin uygulamalar Cumhurbaşkanınca çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir.
Güvenlik korucularının 17/4/2017 tarih ve 690 sayılı OHAL KHK’sı ile sigorta primlerinin valilikler tarafından ödenerek en az 15 yıl güvenlik koruculuğu yapıp 55 yaşını dolduranların emekliye ayrılmalarının ve kendileri ile yakınlarının sağlık sigortasından yararlanabilmelerinin yolu açılmıştır.
Güvenlik korucusu olarak göreve başlayanlar ile görevleri sona erenlerin sigortalı işe giriş ve sigortalı işten ayrılış bildirgeleri, çalışmaya başladıkları tarihinden itibaren bir ay içinde ilgili valiliklerce verilir. Bunların prime esas günlük kazançları 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 82. maddesi uyarınca belirlenen prime esas günlük kazanç alt sınırıdır. İlgili primlerin sigortalı ve işveren hissesinin tamamı valiliklerce ödenir.
55 yaşını dolduranlardan en az 15 yıl bu görevde bulunmuş olanlara yaşlılık aylığı bağlanır. Bu kapsamda yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için ayrıca terör suçlarından hüküm giymemiş olmak şarttır. Hüküm giymeden önce aylık bağlanmış olması halinde ise bağlanan aylık kesilir.
Korucular aşağıdaki hallerde silah kullanabilirler:
- Vazifesini yaparken kendisine saldıran ve hayatını tehlikeye koyan kimselere karşı hayatını korumak için mecburi olursa;
- Vazifesini yaparken ahaliden bir kimsenin can veya ırz tehlikesi altında kaldığını görür ve onu kurtarmak için başka bir çare bulamaz da bunalırsa;
- Cürmü meşhutta bir cinayetin failini yahut maznun bir şahsı yakalamak istediği halde o kimse silahla karşı korsa;
- Tutulan bir cani kaçar ve “dur” emrini dinlemez ve onu tekrar yakalamak için silah kullanmaktan başka çare bulunmazsa;
- Eşkıya takibi sırasında yatak olan yerlerden şüpheli bir adam çıkar ve korucunun “dur” emrine itaat etmeyip kaçarsa.
Sayılan durumların dışında korucu silahını kullandığından dolayı ceza görür. Köy Kanununa göre, korucu silah kullanmaya mecbur olduğu zaman bile mümkün mertebe öldürmeksizin yaralayarak tutmağa dikkat eder.
Özel güvenlik kolluğu doğrudan ve kapsamlı olarak düzenlenen 10.06.2004 tarih ve 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun, daha önce bu alanı dolaylı olarak düzenleyen 1981 tarihli ve 2495 sayılı Bazı Kurum ve Kuruluşların Korunması ve Güvenliklerinin Sağlanması Hakkında Kanunu yürürlükten kaldırılmıştır.
5188 sayılı Kanun, özel güvenlik izninin verilmesine, bu hizmeti yerine getirecek kişi ve kuruluşların ruhsatlandırılmasına ve denetlenmesine ilişkin hususları kapsamaktadır.
Özel güvenlik izni; kişilerin silahlı personel tarafından korunması, kurum ve kuruluşlar bünyesinde özel güvenlik birimi kurulması veya güvenlik hizmetinin şirketlere gördürülmesi özel güvenlik komisyonunun kararı üzerine valinin iznine bağlıdır. Geçici veya acil hallerde, komisyon kararı aranmaksızın, valilik tarafından özel güvenlik izni verilebilir.
Özel güvenlik komisyonu, 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunda belirtilen özel güvenlikle ilgili kararları almak üzere, valinin görevlendireceği bir vali yardımcısının başkanlığında il emniyet müdürlüğü, il jandarma komutanlığı, ticaret odası başkanlığı, sanayi odası başkanlığı temsilcisinden oluşur.
Sanayi odasının bulunmadığı illerde komisyona ticaret ve sanayi odası başkanlığının temsilcisi katılır. Özel güvenlik izni verilmesi ya da bu uygulamanın kaldırılması için başvuran kişi ya da kuruluşun temsilcisi, ilgili komisyon toplantısına üye olarak katılır. Komisyon, kararlarını oy çokluğu ile alır; oyların eşitliği halinde başkanın bulunduğu taraf çoğunluk sayılır; çekimser oy kullanılamaz.
Şirketlerin özel güvenlik alanında faaliyette bulunması İçişleri Bakanlığının iznine tâbidir. Faaliyet izni verilebilmesi için şirket hisselerinin nama yazılı olması ve faaliyet alanının münhasıran koruma ve güvenlik hizmeti olması zorunludur. Özel güvenlik şirketleri, şubelerini bir ay içinde Bakanlığa ve ilgili valiliğe yazılı olarak; hisse devirlerini bir ay içinde Bakanlığa bildirirler.
Özel güvenlik şirketi yöneticileri sadece bir faaliyet izin belgesinde yönetici unvanı alabilirler. Özel güvenlik birimleri veya özel güvenlik şirketlerinin şubelerinde veya on beş kişi ve üzerinde özel güvenlik görevlisi istihdam edilen yerlerde en az bir güvenlik sorumlusu belirlenir. Güvenlik sorumlularında en az önlisans mezunu olma şartı aranır.
Kurucu, temsilci ve yöneticilerde aranan şartların kaybedilmesi halinde iki ay içinde eksiklik giderilmediği veya bu kurucu, temsilci ve yöneticiler değiştirilmediği takdirde faaliyet izni iptal edilir.
Mülki idare amirleri; kamu güvenliğinin gerektirdiği hallerde özel güvenlik izni verilen yerlerde alınan özel güvenlik tedbirlerini denetlemeye ve yetersiz bulduğu takdirde ek önlemler aldırmaya yetkilidir.
Kamu güvenliğinin sağlanması yönünden 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu ile vali ve kaymakamlara verilen yetkiler saklıdır. Bu yetkilerin kullanılması durumunda özel güvenlik birimi ve özel güvenlik personeli, mülkî idare amirinin ve genel kolluk amirinin emirlerini yerine getirmek zorundadır.
İçişleri Bakanlığı ve valilikler özel güvenlik hizmetleri kapsamında, özel güvenlik birimlerini, özel güvenlik şirketlerini ve özel güvenlik eğitimi veren kurumları denetlemeye yetkilidir.
Özel güvenlik görevlilerinin yetkileri şunlardır:
- Koruma ve güvenliğini sağladıkları alanlara girmek isteyenleri duyarlı kapıdan geçirme, bu kişilerin üstlerini dedektörle arama, eşyaları Xray cihazından veya benzeri güvenlik sistemlerinden geçirme,
- Toplantı, konser, spor müsabakası, sahne gösterileri ve benzeri etkinlikler ile cenaze ve düğün törenlerinde kimlik sorma, duyarlı kapıdan geçirme, bu kişilerin üstlerini dedektörle arama, eşyaları X-ray cihazından veya benzeri güvenlik sistemlerinden geçirme,
- Ceza Muhakemesi Kanununun 90. Maddesine göre yakalama,
- Görev alanında, haklarında yakalama emri veya mahkûmiyet kararı bulunan kişileri yakalama ve arama,
- Yangın, deprem gibi tabiî afet durumlarında ve imdat istenmesi halinde görev alanındaki işyeri ve konutlara girme,
- Hava meydanı, liman, gar, istasyon ve terminal gibi toplu ulaşım tesislerinde kimlik sorma, duyarlı kapıdan geçirme, bu kişilerin üstlerini dedektörle arama, eşyaları X-ray cihazından veya benzeri güvenlik sistemlerinden geçirme,
- Genel kolluk kuvvetlerine derhal bildirmek şartıyla, aramalar sırasında suç teşkil eden veya delil olabilecek ya da suç teşkil etmemekle birlikte tehlike doğurabilecek eşyayı emanete alma,
- Terk edilmiş ve bulunmuş eşyayı emanete alma,
- Kişinin vücudu veya sağlığı bakımından mevcut bir tehlikeden korunması amacıyla yakalama,
- Olay yerini ve delilleri koruma, bu amaçla Ceza Muhakemesi Kanununun 168. Maddesine göre yakalama,
- Türk Medeni Kanununun 981 inci maddesine, Borçlar Kanununun 52. maddesine, Türk Ceza Kanununun 24 ve 25. Maddelerine göre zor kullanma,
Hangi koruma ve güvenlik hizmeti için ne miktar ve özellikte ateşli silah bulundurulabileceği Özel Güvenlik Komisyonu tarafından belirlenir.
Ancak eğitim ve öğretim kurumlarında, sağlık tesislerinde, talih oyunları işletmelerinde ve içkili mekânlarda silahlı özel güvenlik görevlisi çalıştırılmasına izin verilmez.
Özel güvenlik görevlileri, özel toplantılarda, spor müsabakalarında, sahne gösterileri ve benzeri etkinliklerde silahlı olarak görev yapamazlar.
Koruma ve güvenlik hizmetinde kullanılacak silah ve teçhizat, ilgili kişi veya kuruluş tarafından temin edilir. Özel güvenlik şirketleri ateşli silah alamaz ve bulunduramazlar. Ancak özel güvenlik şirketlerine, para ve değerli eşya nakli, geçici süreli koruma ve güvenlik hizmetlerinde kullanılmak üzere, özel güvenlik eğitimi veren kurumlara, silah eğitiminde kullanılmak üzere, komisyonun kararı ve valinin onayı ile silah alma, kullanma ve taşıma izni verilebilir.
Özel güvenlik görevlileri silahlarını görev alanı dışına çıkaramazlar. İşlenmiş bir suçun sanığı veya suç işleyeceğinden kuvvetle şüphe edilen kişinin takibi, dışarıdan yapılan saldırılara karşı tedbir alınması, para ve değerli eşya nakli ve cenaze töreni gibi güzergâh ifade eden durumlarda güzergâh boyu görev alanı sayılır. Görev alanı, zorunlu hallerde Komisyon kararıyla genişletilebilir. Kişi korumasında çalışan özel güvenlik görevlilerinin görev alanı; koruduğu kişi ile birlikte olduğunda ülke geneli, koruduğu kişi olmaksızın kişi koruma izni verilen ilin sınırlarıdır.
Zor kullanma ve yakalama yetkilerinin kullanılmasını gerektiren olaylar en seri vasıtayla yetkili genel kolluğa bildirilir; yakalanan kişi ve zapt edilen eşya genel kolluğa teslim edilir.
Kolluk Makamları, Amirleri ve Personeli
Kolluk makamları, kolluk faaliyetlerinin amacı olan kamu düzeninin sağlanması ve korunması amacıyla düzenleyici ve/veya bireysel işlemler yapmaya yetkili kılınmış mercilerdir.
Merkezi İdari Kolluk Makamları, Amirleri ve Personeli:
Merkezi idari kolluk makamları ve kolluk alanında kabul edebilecekleri düzenleyici işlemler şunlardır:
- Cumhurbaşkanı › Cumhurbaşkanlığı kararnamesi, yönetmelik ve genelgeler çıkarır.
- İçişleri Bakanı › yönetmelik çıkarır.
- Valiler › genel emir çıkarır.
- Kaymakamlar › zabıta alanında genelgeler çıkarabilirler.
Bu dört görevli hem kolluk makamı hem de kolluk amiri olup, yine bu görevliler bireysel kolluk işlemleri de yapabilirler.
Cumhurbaşkanı: Kanunda düzenlenmeyen konularda kamu düzenini sağlamak için Anayasamızın 104. Maddesine göre Cumhurbaşkanı Kararnamesi çıkarmaya yetkilidir.
Ayrıca kolluk faaliyetleriyle ilgili bu kanunların ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler çıkarabilir.
Cumhurbaşkanı kamu düzeninin sağlanması ve devamı için kolluk alanında Cumhurbaşkanlığı kararı ya da genelgesi çıkarmaktadır.
Olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda, 104. maddenin On yedinci fıkrasının ikinci cümlesinde belirtilen sınırlamalara tabi olmaksızın, yani kişi hakları, sosyal ve ekonomik haklar ile siyasi hakların tamamında Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir. Kanun hükmündeki bu kararnameler Resmî Gazetede yayımlanır, aynı gün Meclis onayına sunulur. Savaş ve mücbir sebeplerle TBMM’nin toplanamaması hâli hariç olmak üzere; OHAL sırasında çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnameleri üç ay içinde TBMM’de görüşülür ve karara bağlanır. Aksi halde olağanüstü hallerde çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnamesi kendiliğinden yürürlükten kalkar.
Olağanüstü hallerde çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnameleri yasama kısıntısına tabidir. Yani OHAL Cumhurbaşkanlığı kararnameleri aleyhine şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’nde iptal dava açılamaz.
İçişleri Bakanı: Ülkenin genel güvenlik ve asayişinden, kamu düzeninin korunmasından, merkezi idare kolluk faaliyetlerinin yürütülmesinden sorumlu olan İçişleri Bakanı, kolluk faaliyetleriyle ilgili kanunlar ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak üzere yönetmelik çıkarabilir, bireysel işlemler tesis edebilir.
Vali: İl sınırları içinde bulunan genel ve özel bütün kolluk kuvvet ve teşkilatının amiridir. Suç işlenmesini önlemek, kamu düzen ve güvenini korumak için gereken tedbirleri alır. Devletin genel ve özel kolluk kuvvetlerini istihdam eder, bu teşkilat amir ve memurları vali tarafından verilen emirleri derhal yerine getirmekle yükümlüdür.
Memleketin sınır ve kıyı emniyetini ve sınır ve kıyı emniyetiyle ilgili bütün işleri, yürürlükte bulunan hükümlere göre sağlar ve yürütür.
İl sınırları içinde huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, emniyetin, kamu esenliğinin sağlanması ve önleyici kolluk yetkisi valinin ödev ve görevlerindendir. Bunları sağlamak için vali başta “genel emir” çıkarmak suretiyle gereken karar ve tedbirleri alır.
Vali, kamu düzeni veya güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulduğu ya da bozulacağına ilişkin ciddi belirtilerin bulunduğu hâllerde on beş günü geçmemek üzere ildeki belirli yerlere girişi ve çıkışı kamu düzeni ya da kamu güvenliğini bozabileceği şüphesi bulunan kişiler için sınırlayabilir.
Jandarma, polis, gümrük muhafaza ve diğer özel kolluk kuvvetlerinin bütün ast ve üstlerinin il içine özgü olmak üzere geçici veya sürekli olarak vali tarafından yerleri değiştirilebilir ve bundan hemen İçişleri ve Ticaret Bakanlıklarına bilgi verir.
Valiler, ilde çıkabilecek veya çıkan olayların, emrindeki kuvvetlerle önlenmesini mümkün görmedikleri veya önleyemedikleri takdirde, diğer illerin kolluk kuvvetleriyle bu iş için tahsis edilen diğer kuvvetlerden yararlanmak amacıyla, İçişleri Bakanlığından ve gerekirse Kara Kuvvetleri Komutanlığının sınır birlikleri dâhil olmak üzere en yakın kara, deniz ve hava birlik komutanlığından müracaat ederek yardım isterler.
Devlete, özel idareye, belediye ve köylere ait olan veya bunlara bağlı bulunan veya bunların gözetim ve denetimi altında iş gören daire ve müesseselerle diğer bütün gerçek ve tüzelkişiler tarafından işletilen yerler Devlet ve memleket emniyet ve asayişi ve iş hayatının düzenlenmesi bakımından valinin gözetim ve denetimi altındadırlar.
Vali, lüzumu hâlinde, kolluk amir ve memurlarına suç faillerinin bulunması için gereken emirleri verebilir.
Vali, kamu düzenini ve güvenliğini veya kişilerin can ve mal emniyetini sağlamak amacıyla aldığı tedbir ve kararların uygulanması için adli kuruluşlar ile askerî kuruluşlar dışında, mahallî idareler dâhil bütün kamu kurum ve kuruluşlarının araç ve gereçlerinden yararlanabilir, personeline görev verebilir. Kamu kurum ve kuruluşları, valinin bu konudaki emir ve talimatlarını yerine getirmek zorundadır. Aksi takdirde vali, emir ve talimatlarını kolluk aracılığıyla uygular. Bu fıkradaki yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya geciktirilmesi sebebiyle oluşan kamu zararı ile gerçek ve tüzel kişilerin Devlet tarafından karşılanan zararları ilgili idarece genel hükümlere göre sorumlu kamu görevlilerinden tazmin edilir.
Kaymakam: İlçe sınırları içinde bulunan genel ve özel kolluk kuvvet ve teşkilatının amiridir. Kaymakamın genel emirler çıkarmaya yetkisi yoktur. Ancak zabıta alanında genelgeler şeklinde düzenleyici işlemler tesis edebilirler.
İlçede görev yapan genel, özel ve kolluk amirlerinin birinci derecede, diğer memurların ikinci derecede sicil amiri olan kaymakamın kolluk makamı olarak yetkileri şöyle sayılabilir:
- Suç işlenmesini önlemek, kamu düzen ve güvenini korumak için gereken tedbirleri alır. Bu maksatla Devletin genel ve özel kolluk kuvvetlerini istihdam eder. Kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ve diğer mevzuat ile Cumhurbaşkanınca alınmış bulunan karar ve tedbirlerin yürütülmesi için emirler verir. Bu teşkilat amir ve memurları kaymakam tarafından verilen emirleri derhal yerine getirmekle ödevlidir.
- Kaymakam, memleketin sınır ve kıyı emniyetiyle ilgili bütün işleri yürürlükte bulunan hükümlere göre sağlar ve yürütür.
- İlçe sınırları içinde huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, emniyetin, kamu esenliğinin sağlanması ve önleyici kolluk yetkisi kaymakamın ödev ve görevlerindendir. Bunları sağlamak için kaymakam gereken karar ve tedbirleri alır.
- Kaymakam, valinin tasvibiyle ilçe genel ve özel kolluk kuvvetleri mensuplarının geçici veya sürekli olarak yerlerini değiştirebilir.
- Kaymakam, ilçe çevresinde çıkabilecek olayların emrindeki kolluk kuvvetleriyle önlenmesine olanak bulunmayacağı kanısına varır veya ilçe içindeki kolluk kuvvetleriyle önlenemeyecek olağanüstü ve ani olaylar karşısında kalırsa hemen valiye bilgi vererek yardım ister ve en yakın askeri komutanlara da haber verir.
- Devlete, il özel idaresine, belediye ve köylere ait olan ve bunlara bağlı bulunan yahut bunların gözetim ve denetimi altında iş gören daire ve müesseselerle diğer bütün gerçek ve tüzelkişiler tarafından işletilen mali, ticari, sınai ve iktisadi müesseseler, işletmeler Devlet ve memleket emniyet ve asayişi ve iş hayatının düzenlenmesi bakımından kaymakamın gözetim ve denetimi altındadır.
Mahalli idareler il, belediye veya köy gibi coğrafi ve mekân sınırlı ve belirli bir alanda onlarca genel kamu hizmetini sunan yetkili kamu tüzel kişilerdir.
İl Özel İdaresi: Uygulamada kendine özgü bir kolluk teşkilat ve personelinin olmamakla birlikte, il özel idaresinin hukuken idari kolluk makamları ve kolluk alanında tesis edebilecekleri bireysel ve düzenleyici işlemler şunlardır:
- İl Genel Meclisi › yönetmelikleri kabul eder.
- İl Encümeni › belediye sınırları dışında açılış kapanış saatlerini belirler, kanunda öngörülen idari yaptırım ve para cezalarını verir.
- Vali › il halkının sağlık, esenlik, huzur ve mutluluğu için gerekli önlemleri alır, idari yaptırım kararları alır.
İl özel idaresinin kolluk amiri validir.
Kolluk faaliyeti kapsamında, il özel idaresinin sorumluluk alanına giren konularda denetim ve yaptırım uygulama yetki ve görevine, kanunların verdiği yetkiye dayanarak il genel meclisi tarafından alınan ve usulüne uygun olarak ilân edilen kararlara aykırı davrananlara para cezası verme yetkisi vardır ve üç günden yedi güne kadar işyerinin kapatılmasına karar verilir.
İl özel idaresinin görev ve sorumluluk alanlarında bulunan tesislere herhangi bir zarar verilmesi durumunda, il özel idaresince eski duruma getirilerek yapılan masraflar %30 fazlasıyla zarar verenden tahsil edilir.
Belediye: Belediye idaresinin idari kolluk makamları ve kolluk alanında tesis edebilecekleri bireysel ve düzenleyici işlemler şunlardır:
- Belediye Meclisi › yönetmelikleri kabul eder.
- Belediye Encümeni › belediye sınırları içinde umuma açık yerlerin açılış kapanış saatlerini belirler, kanunda öngörülen idari yaptırım ve para cezalarını verir.
- Belediye Başkanı › belde halkının sağlık, esenlik, huzur ve mutluluğu için gerekli önlemleri alır.
Belediye idaresinin kolluk amiri belediye başkanıdır. Belediyenin kolluk personeli zabıtadır.
Köy: Köy idaresinin idari kolluk makamları ve kolluk alanında tesis edebilecekleri bireysel ve düzenleyici işlemler şunlardır:
- İhtiyar Meclisi (ihtiyar heyeti) › düzenleyici işlem yapar.
- Muhtar › bireysel işlemler yapar. Aynı zamanda köy idaresinin kolluk amiridir.
Köyün kolluk personeli koruculardır. Köy sınırı içinde herkesin güvenliğini sağlamakla görevli korucular köy muhtarının emri altındadır. Resmi işlerde onun her emrini tutmaya mecburdur.
Ayrıca köy muhtarı ve ihtiyar meclisi mahsul zamanlarında yağmadan köy halkını korumak için köylünün eli silah tutanlarından gerekli olan kadarını gönüllü güvenlik korucusu ayırarak bunların isimlerini bir kağıda yazıp kaymakama götürür. Kaymakamın müsaadesi olursa bu gönüllü güvenlik korucuları asıl korucularla beraber yağmacılara ve eşkıyaya karşı köy ve köylüyü korurlar.
442 sayılı Köy Kanununun 70. maddesine göre köy korucuları, ihtiyar meclisi kararıyla tutulur. İhtiyar meclisi köy kolluğunun kolluk makamıdır.
Özel idari kolluk sadece belirli alanlarda kolluk faaliyetleri yürüttüklerinden hizmet kolluğu olarak da adlandırılır. Özel idari hizmet kolluğunda kolluk makam ve amirleri ilgili özel kamu hizmetlerini yürütmekle görevli bakanlık teşkilatının başında olan bakan ve ilgili genel müdürdür. Bu kurum ve kuruluşların asli görevlerini yürüten ana hizmet birimlerinde çalışan personel de kolluk personelidir.
Kolluk İşlemleri, Usulleri, Kolluk Yetkilerine İlişkin Hususlar
Kolluk İşlemleri: Kolluk makamları genel, soyut, objektif kural işlem ya da norm niteliğinde düzenleyici işlemler ile duruma, olaya, kişiye özgü sübjektif bireysel işlemlerle ya da idari kararlarla kolluk görev ve yetkilerini kullanırlar.
Düzenleyici kolluk işlemleri , kolluk makamlarının kamu düzeni sağlamak veya düzenin sürdürülmesini sağlamak amacıyla yaptıkları kural-işlem içeriğinde ancak birincil/asli kaynak olan kanunları izleyen, dolayısıyla tali, ikincil ve türev, tek yanlı nitelikteki cebri, uyulması zorunlu, sınırlayıcı, koruyucu ancak buyurucu ve müeyyideler getiren idari işlemlerdir.
Kolluk amirleri ve kolluk personeli düzenleyici işlem yapamazlar. Merkezi idare ve mahalli idareler adına düzenleyici kolluk işlemi yapmaya yetkili olanlar “kolluk makamları” şöyle gösterilebilir:
Merkezi idare adına:
- Cumhurbaşkanı: Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ve yönetmelik
- İçişleri Bakanı: Yönetmelik
- Valiler: Genel emir
- Kaymakamlar: Zabıta alanında genelgeler çıkarmak suretiyle düzenleyici işlem yapabilirler.
Mahalli idareler adına:
- İl genel meclisi: Yönetmelik
- Belediye meclisi: Yönetmelik çıkarmak suretiyle düzenleyici işlem yapabilirler.
Bireysel kolluk işlemleri , bireysel ya da birel idari işlemler, belirli kişilere, durumlara, olaylara özgü, sübjektif, somut, spesifik, özel, tükenen ve geçici nitelikte olan idari işlemdir. Bireysel kolluk işlemi de kamu düzeninin sağlanması veya düzenin sürdürülmesini sağlamak amacıyla yasayla açıkça belirlenmiş esas, usuller çerçevesinde ve yine yasayla tanımlanan kişi, durum ya da olaylara ilişkin olarak yapılmış idari işlemdir.
Bireysel kolluk işlemleri, hem kolluk makamları hem de kolluk amirleri tarafından yapılabilmektedir.
Genelde müeyyide ve önlem içeriğinde olan başlıca bireysel kolluk işlemleri çeşitleri şöyle sıralanabilir:
- İzin verme ya da vermeme
- Emir ya da ihtar
- Erteleme kararı
- Kapatma kararı
- Yasaklama
- Alındı belgesi verme
- İdari müeyyide, idari tedbir ve idari para cezası uygulamak
- Bildirim alma
- Re’sen icra ve zor kullanma
- Silah kullanma
Kolluk kuvvetlerinin kolluk amaçlarını gerçekleştirmek için yaptıkları ve düzenleyici ve bireysel işlemlere oranla daha yoğun kullandığı etkinliklere “kolluk eylemleri” denilmektedir.
Kolluk Usulleri : Kamu düzeninin korunması için kolluk makamları bazı faaliyetlerin yapılabilmesi için çeşitli usuller öngörmüştür. Bu usullere “kolluk usulleri” adı verilmektedir.
Serbestlik Usulü , bireylerin hürriyetlerini kanuni sınırlar içerisinde önceden bildirimde bulunmadan ve izin almadan serbestçe kullanabilmektedir. Serbestlik usulünde yasaklanmamış, bildirimde bulunulması ya da izin alınması öngörülmemiş bir eylem ve davranışta bulunmak, kuralları ihlal etmemek ve kamu düzenini bozmamak kaydıyla serbesttir.
Serbestlik usulü, daha ziyade düşünce, inanç ve sanat gibi entelektüel etkinliklerde ortaya çıkmaktadır. Bu tür tinsel ve entelektüel etkinlikler başkalarına saldırı niteliğinde olmayıp zarar vermediği sürece, doğaları gereği serbest ve özgürce ortaya çıkmaktadırlar.
Bildirim usulü , kamu düzeninin bozulma ihtimalinin doğması durumunda, kolluk makamları önceden haberdar edilip gerekli tedbirlerin alınması, gerekliyse müdahalelerin yapılmasıdır. Faaliyet bildirimden sonra da takip edilir ve idarenin kontrolü ve önlemleri altında kamu düzenine uygun yürütülmesi sağlanır.
1983 tarih ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 10. Maddesine göre, toplantı yapılabilmesi için, düzenleme kurulu üyelerinin tamamının imzalayacakları bir bildirim, toplantının yapılmasından en az kırksekiz saat önce ve çalışma saatleri içinde, toplantının yapılacağı yerin bağlı bulunduğu valilik veya kaymakamlığa verilir. Keza aynı Kanunun 3. maddesine göre, yabancıların bu Kanuna göre düzenlenen toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde topluluğa hitap etmeleri, araç ve gereçler taşımaları, toplantının yapılacağı mahallin en büyük mülkî idare amirliğine toplantıdan en az kırksekiz saat önce yapılacak bildirimle mümkündür.
İzin usulü , kamu düzenini bozabilecek tehlikeli ve risk içeren bazı faaliyetlerin yapılabilmesi için kolluk makamlarının izninin alınmasıdır. Önleyici sistem de denen bu usulde, kolluk makamları ön denetim yapmakta, kamu düzenine aykırılık durumunda faaliyeti engelleyebilmektedirler. Yasak olmamakla birlikte mevzuatta izin sistemine tâbi faaliyetler, önceden izin alınmadan yapılmaya kalkışılırsa hukuka aykırılık teşkil edeceğinden idarenin yaptırımıyla karşılaşır.
Kolluk Yetkilerinin Çatışması ve Yarışması: Ülkemizde birden fazla kolluk makamı ve teşkilatı olduğu için zaman zaman bunların faaliyet, düzenleme ve yetkileri arasında çakışma, çatışma, iç içe geçme, yarışma vb. gibi sorunlar ortaya çıkması da kaçınılmazdır. Bu tür durumlara ilişkin idari uyuşmazlıkların ve çatışmaların çözümüne ilişkin mevzuatımızda bir çözüm yolu ya düzenleme öngörülmemiştir.
Kolluk yetki, faaliyet ve düzenlemelerinin çatışıp yarışması durumlarında idare hukuku literatüründe öngörülen çözüm yolları şöyle özetlenebilir:
Genel idari kolluk makamlarının kendi içindeki işlem ve faaliyetleri arasında bir çatışma olması durumunda sorun hiyerarşik denetim ilişki yoluyla çözümlenir. Hiyerarşik olarak ast kolluk makamları üst kolluk makamlarına tâbi olduklarından, idari hiyerarşideki ast kolluk makamı, üst kolluk makamının işlemine aykırı bir işlem yapamaz.
Ancak hiyerarşik olarak alt kolluk makamı, üst kolluk makamının işlemine nazaran daha sınırlayıcı işlem tesis edebilir.
Merkezi idare kolluk makamları ile yerel yönetim kolluk makamları yetkileri arasında da çatışma ve yarışma ortaya çıkmasında, daha genel olan ve aynı zamanda vesayet makamı statüsündeki merkezi idare kolluğunun düzenleme ve faaliyetlerinin üstünlüğü ve bağlayıcılığı olacaktır.
Genel Kolluk Makamlarının Yetkileri ile Özel Kolluk Makamlarının Yetkileri Arasında Çatışması Olması :
Genel kolluk makamlarının yetkileri ile özel kolluk makamlarının yetkileri aynı faaliyet konusunda iç içe geçtiği durumlarda kural şudur:
Özel kolluk yetkisi, genel kolluk yetkisinden önce gelir. Yani bir alanda özel kolluk ihdas edilmişse söz konusu faaliyet alanında genel idari kolluk yetkisiz duruma düşer.
Özel kolluk makamı kanunda kolluk faaliyetleri kapsamında kendisine verilen görev ve yetkileri:
- Genel idari kolluğun amacı olan kamu düzenini tesis için kullanırsa bu durum yetki saptırmasına,
- Genel idari kolluk için öngörülen şekil ve usul kurallarına uygun olarak kullanırsa bu durum da usul saptırmasına yol açacaktır.
Özel Kolluk Makamlarının Yetkilerinin Kendi Aralarında Çatışması : Her özel kolluk kendi alanında birincil olarak yetkili olduğundan özel kolluk yetkilerinin birbiriyle çatışması pek olası değildir, çünkü aynı özel alanda birden fazla özel kolluk yetkili olamaz. Kural olarak altta yer alan özel idari kolluk makamı zorunlu durumlarda üst özel idari kolluk makamının önlemlerini ağırlaştırabilir. Bununla birlikte aralarında bir sorun ortaya çıkarsa, kolluk makamlarının iletişim ve koordinasyonu ya da yargı yoluna gidilerek çözülür.
Kolluk Yetkisinin Sınırları ve Hukuka Uygunluğu:
Kolluk faaliyetleri temel hak ve hürriyetleri kısıtlayıcı niteliktedir. İdare kamu düzenini sağlama görevini yerine getirirken Anayasaya ve hukuka uygun hareket etmelidir.
Anayasal Sınırlar: Anayasal demokratik hukuk devletlerinde başta demokrasinin kendisi olmak üzere, hak ve özgürlüklerin hiçbiri sınırsız değildir.
Sınırlandırma hak ve hürriyetin durdurulması ya da askıya alınması demek değildir. 1982 Anayasası’nın “temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması” madde kenar başlıklı” 13. Maddesine göre, temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlandırılabilir.
Bu maddeden hareketle kolluk işlem ve eylemlerinin Anayasaya uygun olması için şu asgari şartların gerçekleşmesi gerekmektedir:
- Kolluk işlem ve eylemi Anayasanın ilgili maddesinde belirtilen sebeplere dayanmalıdır.
- Kolluk işlem ve eylemi kanuna dayanmalıdır.
- Kolluk işlem ve eylemi Anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olmalıdır.
- Kolluk işlem ve eylemi temel hak ve hürriyetlerin özüne dokunmamalıdır.
- Kolluk işlem ve eylemleri demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine aykırı olmamalıdır.
- Kolluk işlem ve eylemleri ölçülülük ilkesine aykırı olmamalıdır.
Diğer Sınırlar: Kolluk yetkisi de idarenin diğer faaliyetleri gibi idari işlemlerin olmazsa olmaz bazı unsurlarını içinde barındırmalıdır.
Amaç Bakımından: Kolluk yetkilerinin amacı kamu düzeninin sağlanması ve bu düzenin korunmasıdır. Bu kapsamda farklı bir amaç güden kolluk işlemleri amaç unsuru bakımından hukuka aykırılık teşkil eder ki, bu hukuka aykırılık “yetki saptırması” olarak nitelendirilir.
Sebep ve Konu Bakımından: Kamu düzenini tehdit eden veya tehlikeye düşüren faktörler kolluk işlemlerinin sebep unsurunu, kamu düzenini tehlikeye düşüren durum ya da eylemin kendisi veya ortaya çıkan sonuç da kolluk işlemlerinin konusunu oluşturmaktadır. Bu çerçeveye aykırı yapılan kolluk işlemleri sebep ve konu yönünden hukuka aykırılık teşkil eder.
Bu bağlamda kamu düzenini tehdit eden durum ve olayla, bunu bertaraf etmek için uygulanacak kolluk faaliyetinin içerik ve sınırı arasında bir ölçülülük ve orantı olması da anayasal hukuk devletinin temel şartlarındandır.
Yer ve Zaman Bakımından: Kolluk makamları kural olarak kamuya açık yerlerde kolluk işlemleri yapmaya yetkilidirler. Bazen kişilerin başkalarını ilgilendirmeyen özel faaliyetleri kamu düzenini bozucu nitelikteyse kolluk makamları gerekli işlem ve eylemi yapmaya yetkilidirler.
Kolluk makamlarının yetkileri zaman bakımından da farklılık gösterebilmektedir. Günün saatlerine göre kolluğun yetkileri genişleyip daralacağı gibi savaş, olağanüstü hal gibi olağanüstü hukuk rejimlerinin uygulanmasını gerektiren durumlarda da kolluk yetkileri genişleyip daralabilir.
Kolluk Faaliyetlerinin Denetimi: Kolluk işlem ve eylemleri, idarenin diğer tüm eylem ve işlemlerinde olduğu gibi idari hiyerarşik denetim ile hukukilik açısından yargısal denetime tabidir.
İdari denetimde kolluk işlemini yapan kolluk makamının hiyerarşik üstüne başvuru yapılarak yerinde olmayan ya da hukuka aykırı kolluk işleminin geri alınması, kaldırılması, değiştirilmesi ya da yeni bir işlem yapılması istenebilir. Bu başvuru hiyerarşik üst yoksa işlemi tesis eden makama yapılır. İdari başvuru dava süresi olan altmış gün içerisinde yapılmalıdır. Üst kolluk makamları bu başvuruya altmış gün içerisinde cevap vermezse başvuru reddedilmiş sayılır. Buna “zımni red” denilmektedir. Bundan sonra yargısal denetim yollarına başvurma imkânı bulunmaktadır.
Yargısal denetimde, kolluk işlem ve eylemleri idari yargı organlarınca idari işlemlerin unsurları açısından incelenmektedir. Kolluk faaliyetlerinin yargısal denetimi iptal davası ve tam yargı davası yoluyla yapılabilir. İdare, hukuka aykırı işlem ve eylemlerinden dolayı oluşan zararları tazmin eder.
Kolluk personelinin kolluk hizmetlerini sunması esnasındaki eylemleri, hiçbir hukuki dayanağa sahip değilse, anayasal bir hak ve özgürlüğe, özellikle de mülkiyet hakkına açık ve ağır bir saldırı ve tecavüz niteliğindeyse “haksız fiil” ya da “fiili yol” durumu ortaya çıkar. Bu durumlardan kaynaklanan zararların telafisi ve tazmini ile hukuki uyuşmazlığın çözülmesi adli yargının görev alanına girmektedir.
Kolluk Yetkilerinin Genişlemesi: Devletin hukuk kuralları ile karşılanmasına imkân olmayan olağanüstü tehdit veya tehlike karşısında başvurduğu özel yönetim biçimi olan olağanüstü yönetim usullerinin geçerli olduğu dönemlerde, idarenin yetkileri, özellikle de kolluk yetkisi normal zamanlara göre genişlemekte, karar süreci hızlanmakta, kişilerin temel hak ve hürriyetlerinin olağan zamanlara göre daha ileri ölçüde kısıtlanıp sınırlanmakta, hatta bazı hak ve hürriyetler dışında durdurulması söz konusu olmaktadır. Olağanüstü yönetim usulleri hukuku dışlayan keyfi bir yönetim anlamına, anayasal güvencelerle bu yönetimlerin keyfiliğe dönüşmesine engellenmektedir. 1982 Anayasası olağan rejim kuralları yanında olağanüstü rejim kurallarına da yer vermiştir ve durumun hangi kanunlarla düzenleneceğini belirtmiştir.
Kolluk Gözetim Komisyonu: Avrupa Birliği’ne aday ülke statüsü kapsamında yönetimin demokratikleşip sivilleşmesi için Türkiye’nin ulusal mevzuatını uyarlama yükümlülükleri çerçevesinde genel idari kolluk görevlilerinin kolluk görev ve yetkilerini hukuki sınırlar içinde kullanmamaları halinde yapılması gerekli disiplin süreçlerini hüküm altına alan 03.05.2016 tarihinde 6713 sayılı Kolluk Gözetim Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun kabul edilmiştir.
Kolluk Gözetim Komisyonu, kolluk şikâyet sisteminin etkili ve hızlı işlemesini sağlamak, saydamlığını, güvenilirliğini geliştirmek üzere, kolluk görevlilerinin işledikleri iddia edilen suçlardan veya disiplin cezasını gerektiren eylem, tutum veya davranışlarından dolayı idarî merciler tarafından yapılan ya da yapılması gereken iş ve işlemlerin merkezî bir sistemde kayıt altına alınması ve izlenmesi amacıyla kurulmuştur.
Kolluk gözetim komisyonu, İçişleri Bakanı Yardımcısı başkanlığında, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Başkanı, İçişleri Bakanlığı Mülkiye Teftiş Kurulu Başkanı, İçişleri Bakanlığı I. Hukuk Müşaviri, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürü, üniversitelerin ceza ve ceza usul hukuku anabilim dallarında görevli öğretim üyeleri ile baro başkanı seçilme yeterliğine sahip serbest avukatlar arasından Cumhurbaşkanınca seçilecek birer üyeden oluşur.
Komisyonun, kolluk görevlilerinin işledikleri iddia edilen suçlardan veya disiplin cezasını gerektiren eylem, tutum veya davranışlarından dolayı gerektiğinde yetkili merciler tarafından haklarında disiplin soruşturması yapılmasını istemek başta olmak üzere kolluk şikâyet sisteminin işleyişine dair ilkeleri tespit ederek bunlarla ilgili olarak Bakanlığa önerilerde bulunmak, bu konudaki uygulamaları izlemek ve sistemin işleyişinde kamu kurum ve kuruluşları arasında koordinasyonu sağlamak gibi görev ve yetkileri de bulunmaktadır.
Kolluk gözetim komisyonunun icrai yetkiler yerine icrai olmayan yetkilerinin olması; oluşumunda sivil toplum kuruluşları ve yasama organının temsilcilerinin bulunmamasından dolayı bağımsızlığının sağlanamaması, çalışmalarını şeffaflık içinde yürütmemesi, düzenli raporlar yayınlamaması, ülke çapında örgütlenememesi, personel sayısının yetersizliği, kamuoyunda bilinirliğinin neredeyse hiç olmaması komisyona getirilen başlıca eleştirilerdir.