Ticaret Hukuku Dersi 6. Ünite Özet
Genel Kurul Ve Anonim Ortaklığın Sona Ermesi
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Genel Kurul
Pay sahipleri veya temsilcilerinin katılımı ile yılda en az bir defa ve gerektiğinde toplanan bir organ olup ortaklığın bir çok konudaki kararları genel kurulda alınır. Aldığı kararlar, toplantıya katılsın katılmasın tüm ortakları, organları ve ortaklığı bağlar. Yürütme değil, karar organı olduğu içindir ki sorumluluğu da yoktur; sorumluluk, alınan kararları uygulayan yönetim kurulunda ve organ niteliği olmamasına rağmen denetçilerdedir.
TTK’nin getirdiği önemli bir yenilik elektronik genel kurul ve oy kullanmaya dair, “genel kurullara elektronik ortamda katılma, öneride bulunma, görüş açıklama ve oy verme, fiziki katılmanın ve oy vermenin bütün hukuki sonuçlarını doğurur” hükmüdür. Ticaret Bakanlığınca hazırlanan yönetmeliğin yürürlüğe girmesi ile birlikte, sistemin uygulanması, sadece borsa şirketlerinde zorunlu kılınmıştır; diğer şirketler ise ihtiyari olarak elektronik toplantı ve oy kullanma usulünü uygulayabilirler.
Genel Kurulun Yetkileri ve Yetki Devri
Genel kurulun kanunda ve anasözleşmede açıkça öngörülmüş olan durumlarda karar alacağını hükme bağlayan m. 408, genel kurulun devredilemez görev ve yetkilerini de ikinci fıkrasında toplu olarak göstermiştir. Bu hükme göre, çeşitli hükümlerde öngörülmüş bulunan devredilemez yetki ve görevler saklı kalmak şartıyla
- Anasözleşmenin değiştirilmesi;
- Yönetim kurulu üyelerinin seçimi, görev süreleri, ücretleri ile huzur hakkı, ikramiye ve prim gibi haklarının belirlenmesi, ibraları hakkında karar verilmesi, görevden alınmaları,
- Kanunda öngörülen istisnalar dışında denetçinin seçimi ile görevden alınmaları (Krş. m. 399),
- Finansal tablolara, yönetim kurulunun yıllık raporuna, yıllık kâr üzerinde tasarrufa, kâr paylarının belirlenmesine, yedek akçenin sermayeye veya dağıtılacak kâra katılması dâhil kullanılmasına dair kararların alınması,
- Kanunda öngörülen istisnalar dışında ortaklığın feshi,
- Önemli miktarda şirket varlığının toptan satışı (önemli miktarın ne olduğu, uygulamada soruna yol açabilir), genel kurulun devredilemez yetkisine giren konulardandır.
Tek pay sahipli anonim ortaklıklarda bu pay sahibi, genel kurulun tüm yetkilerine sahiptir. Tek pay sahibinin genel kurul sıfatıyla alacağı kararların geçerliliği, bu kararların yazılı olması şartına bağlıdır (TTK m.408/3)
Ortaklığın karar organı olması ve önemli birçok konuda karar alma yetkisi bulunmasına rağmen, genel kurulun yetkileri şu sınırlamalara tabidir:
- Genel Kurula Açık Yetki Vermeyen Kanun Hükümleri
- Yönetim Kurula ve Denetçilere Özgü Yetkiler
- İmtiyazlı Paylar
- Azınlık Hakları
- Bireysel Haklar
- Üçüncü Kişilin Haklar
Genel Kurul Toplantıları
Genel kurul toplantıları, yapılış zamanı açısından olağan ve olağanüstü (m. 409), çağrı yapılıp yapılmaması açısından çağrılı ve çağrısız (m. 410-416), fiziken bir araya gelinip gelinmemesi açısından ise, fiziken yapılan (m. 415 vd.) ve elektronik ortamda yapılan (m. 1527- 1528) toplantılar biçiminde ayrımlara tabi tutulmalıdır. Anasözleşmede aksine hüküm bulunmadığı sürece, toplantılar, şirket merkezinin bulunduğu yerde yapılır (m. 409/3); anasözleşmede, toplantıların, şirket merkezinin olduğu yer dışındaki bir yerde yapılması öngörülebilir. Gündem, genel kurulu toplantıya çağıran tarafından belirlenir.
İster olağan ister olağanüstü olsun, kanundaki istisnalar saklı kalmak kaydıyla, gündemde bulunmayan konular müzakere edilemez ve karara bağlanamaz.
TTK m.410’a göre; genel kurulu toplantıya çağırmaya yetkili olanlar, yönetim kurulu, görevleri ile ilgili konularda tasfiye memurları, belirli şartlarla her bir pay sahibi (m. 410) ve azınlık (m. 411-412) olarak sayılmıştır. Çağrıya yetkili olanlar arasında yönetim görevini üstlenen kayyımlar ve iflâs idaresi sayılmamış ise de ilgili kanun hükümleri uyarınca atanan bu görevlilerin de yetkisi bulunduğu kuşkusuzdur.
Çağrı veya davet usulü yönünden iki tür toplantının ayırt edilmesi gerekir.
Çağrılı Genel Kurul: Bir çağrı (davet) üzerine yapılacak toplantılarda çağrı şekli, m. 414’de belirlenmiştir. Davet ilânı, anasözleşmede gösterilen şekilde ve TTSG’de yayımlanacak ilân ile yapılır. TTK m.414’de ilânın ayrıca şirketin internet sitesinde de yer alacağı belirtilmiştir. Ancak, 6335 sayılı Kanun’un 34üncü maddesi ile TTK m.1524 tamamen değiştirilmiş ve internet sitesi oluşturma zorunluluğu, TTK m.397/4 uyarınca denetime tabi sermaye şirketleri ile sınırlandırılmıştır. Buna göre, internet sitesinde genel kurul çağrı ilânının yer alması gerekliliği de, internet sitesi kurma zorunluluğu olan şirketler için söz konusu edilebilir. Çağrı, ilân ve toplantı günleri hariç olmak üzere, toplantı tarihinden en az iki hafta önce yapılır.
Çağrısız Genel Kurul:
Bütün payların sahipleri veya temsilcilerinin hazır bulunması ve aralarından birisinin itiraz etmemesi durumunda davet usulüne uyulmaksızın toplantı yapılabilir (m. 416). Özellikle küçük ve aile tipi anonim ortaklıklarda yaygın olarak kullanılan bu usulde, çağrıya ilişkin olanlar dışındaki tüm hükümlere uyulması gerekmektedir.
TTK. 415/1’e göre, genel kurul toplantısına, yönetim kurulu tarafından düzenlenen “hazır bulunanlar listesi”nde adı bulunan pay sahipleri katılır. Hazır bulunanlar listesinde adı yer alan senetsiz (çıplak) payların, ilmuhaberlerin, nama yazılı pay senetlerinin sahipleri ve SerPK. m. 30/2 uyarınca kayden izlenen pay sahipleri, bizzat veya temsilci aracılığı ile genel kurul toplantısına katılabilirler. Gerçek kişiler kimlik, tüzel kişi temsilcileri vekaletname sunmak zorundadırlar. Hamiline yazılı pay senedi sahipleri, genel kurulun toplantı gününden en geç bir gün önce bu senetlere zilyet olduklarını kanıtlayarak giriş kartı alırlar ve bunları sunarak toplantıya katılabilirler.
Genel kurula katılabilecekler listesi, yönetim kurulunca hazırlanır; yönetim kurulu başkanı tarafından imzalanır ve toplantı yerinde, toplantı başlamadan hazır edilir. Genel kurula katılanlarca imzalanan liste, hazır bulunanlar listesi adını alır.
Genel Kurul Toplantılarında Temsil ve Türleri
TTK m.425’e göre, pay sahibi paylarından doğan haklarını kullanmak için genel kurula kendisi katılabileceği gibi, pay sahibi olan veya olmayan bir kişiyi de temsilci olarak genel kurula yollayabilir. Temsilcinin paysahibi olmasını öngören anasözleşme hükümleri geçersizdir.
Adi temsilci genel hükümler anlamındaki temsilci olup kendisine temsil yetkisinin yazılı olarak verilmesi gerekir. TTK m.429’a göre; kendisine pay senedi tevdi edilen kişi, aynı zamanda pay sahibini genel kurulda temsil etme hakkı ile donatılmışsa tevdi eden temsilcisi olarak nitelendirilecektir. Tevdi eden teriminden, payını kayden veya pay senedini fiziken bir kişiye bırakan ve kendisini genel kurulda temsil ettirmek isteyen kişinin anlaşılması gerekir.
Genel kurulda alınan kararlar, toplantıya katılsın veya katılmasın herkesi bağladığından (m. 423), kanun koyucu, toplantı yapılabilmesi ve karar alınabilmesi için belirli oranda katılım olmasını öngörmüştür. Yetersayılar toplantı türüne göre değil, gündem konusuna göre değişebilmekte ve ilk toplantıda yetersayı sağlanamadığı takdirde, kanun sonraki toplantıda bazen daha düşük yetersayıları yeterli görmektedir.
Ayrıca, karar alınmasında, olumlu oyların o konudaki karar yetersayısını sağlaması aranmakta; yani, çekimser oyların, olumsuz yönde (kararın reddine dair) sayılacağı genellikle kabul edilmektedir. Toplantı yetersayısı iki türlüdür:
- Basit(olağan) Yetersayıları: Genel kurul, sermayenin en az dörtte birini karşılayan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin varlığıyla toplanır. Bu oranın toplantı süresince korunması şarttır. İlk toplantıda bu oran sağlanamadığı takdirde, ikinci toplantının yapılabilmesi için nisap aranmaz. Kararlar toplantıda hazır bulunan oyların çoğunluğu ile verilir.
- Ağırlaştırılmış Yetersayıları: Kanun bazı konularda karar alınabilmesi için ağırlaştırılmış yetersayılar öngörmüştür. Özellikle anasözleşme değişikliklerinde ilgili konuya göre farklı yetersayılar aranmaktadır. Ağırlaştırılmış nisaplar TTK m.421’de düzenlenmiş ise de bu madde dışında da ağırlaştırılmış yetersayılar içeren hükümler vardır (TTK m.151, 173, 189 gibi). Ayrıca, eklemeliyiz ki anasözleşme değişiklikleri için yapılacak genel kurul toplantılarında, oyda imtiyazlar dikkate alınmaz ve her pay, sahibine bir oy hakkı sağlar (m. 479/3,a). Ağırlaştırılmış yetersayılara bağlı hâller şunlardır:
- Genel Anasözleşme Değişiklikleri
- Pay Sahiplerinin Taahhütlerinin Artırılması veya İkincil Yükümlülükler Konulması ile Ortaklık Merkezinin Yurt Dışına Çıkarılması
- İşletme Konusunun Tamamen Değiştirilmesi, İmtiyazlı Pay Oluşturulması, Nama Yazılı Payların Devrinin Sınırlandırılması ve Esas Sermayenin Azaltılması
- Pay Senetleri Menkul Kıymet Borsalarında İşlem Gören Anonim Şirketlerin Bazı Kararları
- Yetersayıların Anasözleşme ile Değiştirilmesi: Kanunun açık ifadesi uyarınca basit yetersayılar anasözleşme ile ancak artırılabilir ancak hafifletilemez. Ağırlaştırılmış nisaplar da anasözleşme ile daha da artırılabilir ancak hafifletilemez.
- Oy sözleşmeleri: Oy sözleşmeleri konusunda, TTK’da bir düzenleme yoktur. Bununla birlikte öğreti, sözleşme özgürlüğü çerçevesinde bu anlaşmaları geçerli saymaktadır. Oy hakkının, ortaklık karar organlarında belli yönde kullanılması, kullanılmaması veya çekimser kalınmasını sağlamak amacıyla ortaklar arasında veya ortaklar ile üçüncü kişiler arasında yapılan anlaşmalara oy sözleşmeleri denilmektedir.Oy sözleşmeleri, pay sahipleri sözleşmesi veya başka bir sözleşme içinde veya tamamen ayrı bir sözleşme şeklinde yapılabilir. TTK m.340’ın getirdiği sınırlama nedeniyle, oy anlaşmaları, ortaklık anasözleşmesinde yer alamaz.
Toplantının Yapılması ve Yürütülmesi
TTK m.407/3’de, m. 333 gereğince, kuruluşu ve anasözleşme değişiklikleri izne bağlanan şirketlerin genel kurul toplantılarında “Bakanlık Temsilcisi”nin yer alacağı, diğer anonim şirketler için hangi durumlarda Bakanlık temsilcisinin bulunacağı ile görevlendirme esasları, görev, yetki ve ücretlerinin Bakanlıkça çıka rılacak bir yönetmelikle düzenleneceği hükme bağlamıştır. Temsilcinin görev ve yetkileri, yalnızca orada oturmak ve imza atmaktan ibaret değildir; toplantıya nezaret etmesi,mevzuata uygun davranılıp davranılmadığını gözetmesi ve bir aykırılık görürse bunu raporuna yazması gerekir.
Anonim şirket yönetim kurulunca, genel kurulun çalışma esas ve usullerine ilişkin kuralları içeren bir iç yönerge hazırlanır. Bu yönergenin asgari unsurları, Bakanlık tarafından belirlenir ve genel kurulun onayından sonra yürürlüğe konulur. İç yönergenin tescil ve ilânı da zorunludur.
Anasözleşmede aksine herhangi bir düzenleme yoksa toplantıyı, genel kurul tarafından seçilen, pay sahibi sıfatını taşıması şart olmayan bir başkan yönetir. Başkan, tutanak yazmanını ve gerek görürse oy toplama memurunu belirleyerek başkanlığı oluşturur. Gereğinde başkan yardımcısı da seçilebilir (TTK m.419/I). Toplantı, divan başkanınca tarafsız bir şekilde yönetilmeli, hakkaniyet ve iyi niyet çerçevesinde herkes, ilgili konuda görüş ve eleştirilerini açıklayabilmelidir. Karar alınması için yapılacak oylama, kural olarak açık ve el kaldırma yoluyla yapılır. Ortakların talep etmesi durumunda oylamanın şekli, genel kurulca belirlenir. Alınan kararlar için tutanak düzenlenir.
Düzenlenecek tutanak, pay sahiplerini veya temsilcilerini, bunların sahip oldukları payları, gruplarını, sayılarını, itibarî değerlerini, genel kurulda sorulan soruları, verilen cevapları, alınan kararları, her karar için kullanılan olumlu ve olumsuz oyların sayılarını içerir. Bu anlamda, tutanak genel kurulda alınan kararları ve yapılan seçimleri kanıtlama işlevine sahiptir. Tutanak, toplantı başkanlığı ve Bakanlık temsilcisi tarafından imzalanır; aksi hâlde alınan kararlar geçersizdir. Yönetim kurulu, tutanağın noterce onaylanmış bir suretini derhâl ticaret sicili müdürlüğüne vermek ve bu tutanakta yer alan tescil ve ilâna tabi hususları tescil ve ilân ettirmekle yükümlüdür; tutanak ayrıca hemen internet sitesi kurma zorunluluğu olan şirketlerin internet sitesine de konulur (TTK m.422). Aynı işlemler tek kişilik anonim ortaklıklarda da uygulanacaktır.
Genel kurul kararlarının varlık ve geçerlilik kazanabilmesi için gerekli şartlar, kanunun çeşitli hükümleri ile saptanmıştır. Bir karar, oluşması ve içeriği açısından bu hükümlere ve bunlar çerçevesinde düzenlenmiş anasözleşme hükümlerine aykırılık taşıdığı takdirde hukuken sakatlanır. Hukuki sakatlık, ihlal edilen hukuk kuralının niteliğine göre dört şekilde ortaya çıkar: Yokluk, butlan, iptal edilebilirlik (iptal davası) ve askıda hükümsüzlük.
Bir hukuki işlemin doğabilmesi için öngörülen kurucu/şekli nitelikteki emredici hükümlere aykırılık, işlemin unsurlarında eksikliğe yol açar ve işlemi “yokluk” ile zedeler. Yok sayılan işlem, şeklen dahi meydana gelmemiştir. Yokluk, çıkarı olan herkes tarafından her zaman öne sürülebilir ve tespit ettirilebilir; hâkim tarafından da resen dikkate alınır. Tespit hükmü açıklayıcı niteliktedir.
TTK m.447’de bazı butlan nedenleri düzenlenmiş olmakla birlikte, bu nedenlerin sınırlı sayıda olmadığı, hem sayılan örneklerin başındaki “özellikle” sözcüğünden hem hükmün gerekçesinden açıkça anlaşılmaktadır. Şu hâlde, m. 447/1’de sayılan üç bent dışında, kanunun diğer bazı hükümlerinden veya genel hükümlerden (TBK m.26-27) kaynaklanan butlan nedenleri olabilir. Kanunda sayılan butlan nedenleri:
- Pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran kararlar
- Pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran kararlar
- Anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan kararlar
- Sermayenin korunması amacına yönelik hükümlere aykırı kararlar
Genel Hükümlere Dayanan Butan Nedenler:
- Askıda Hükümsüzlük: Yokluk ve butlan yaptırımına yol açacak bir aykırılık bulunmamasına rağmen, bazen bir işlemin hukuki geçerlilik kazanabilmesi için ek birtakım şartların gerçekleşmesine de ihtiyaç varsa askıda hükümsüzlük gündeme gelir. Ek şart gerçekleşir ise işlem tamamen geçerli, gerçekleşmez ise tamamen geçersiz olur; bu arada geçecek süreçte ise işlem askıda hükümsüzdür. Hükümsüzlük her zaman bir tespit veya itiraz konusu yapılabilir ve hâkim tarafından resen dikkate alınır.
- İptal Davası: Anonim ortaklıkta kararların alınmasında kural olarak çoğunluk ilkesi geçerlidir (TTK m.418, 421). Genel kurulda alınan kararlar toplantıya katılmayanlar ile katılıp da karara muhalif oy verenler için de bağlayıcıdır (m. 423). Bu nedenle uygulamada genel kurul kararlarına karşı iptal davası açılmasına sıkça rastlanır.
Anonim Ortaklığın Sona Ermesi
Sona erme nedenleri, infisaha ve feshe yol açan nedenler şeklinde ikiye ayrılır:
İnfisah
Kanunda ve şayet öngörülmüş ise anasözleşmede gösterilen bir nedenin gerçekleşmesi ile ayrıca karar alınmasına, ihbarda bulunulmasına yahut mahkeme kararına gerek olmaksızın ortaklığın kendiliğinden sona ermesidir. Şu hâllerde ortaya çıkar:
- Sürenin sona ermesi
- İşletme Konusunun elde edilmesi veya İmkansızlaşması
- Sermayenin 2/3’ünün Kaybedilmesine Rağmen Gerekli Önlemlerin Alınmaması
- Ortaklığın İflâsı
- Anasözleşmede Öngörülen Bir İnfisah Sebebinin Gerçekleşmesi
Fesih
Kanunda ve şayet öngörülmüş ise anasözleşmede gösterilen bir nedenin gerçekleşmesi hâlinde, ortaklığı sona erdirme yetkisine sahip olan kişi veya makamlarca ortaklığın dağıtılmasıdır. Fesih nedenleri iki başlıkta toplanabilir:
- Mahkemece Fesih
- Organlardan Birisinin Eksikliği veya Toplanamaması
- Kamu Düzenine veya İşletme Konusuna Aykırı Faaliyet ve İşlemlerde Bulunulduğu Gerekçesiyle Bakanlığın Dava Açması
- Anasözleşmede Öngörülen Fesih Sebeplerinden Birinin Gerçekleşmesi
- Ortaklığın Haklı Sebeple Feshi
- Genel Kurulca Fesih : Genel kurul, ortaklığın sona ermesi (TTK m.529/1, d), bir başka ortaklıkla birleşerek sona ermesi (TTK m.136) yahut tam bölünme yoluyla sona ermesi (TTK m.159/1,a) yönünde karar alabilir. Bunun için, kanunda ve varsa anasözleşmede öngörülen artırılmış toplantı ve karar yetersayılarına uyulması gerekir.
Sona Ermenin Sonuçları ve Tasfiye
Tasfiyesiz infisaha yol açan hâller dışındaki bir nedenle sona erme, şirket malvarlığının tasfiyesini gerektirir (TTK m.439-454). Tasfiye sürecine giren bir ortaklığın tüzel kişiliği devam eder; fakat ortaklığın ehliyeti, organları ve yönetimi konusunda, kanun gereği birtakım değişiklikler oluşur.
Tasfiye, ortaklık malvarlığının paraya çevrilmesi, alacakların tahsil edilip borçların ödenmesi, geriye bir miktar artarsa, bu miktarın tasfiye bakiyesi dağıtımı hükümlerince dağıtılması ve ortaklık kaydının sicilden terkin ettirilmesi için yapılması gereken işlemlerin bütününü ifade eder.
Tasfiye İlkeleri
- Tasfiye sırasında tüzel kişilik devam eder (m.545).
- Ortaklık amacı, kendiliğinden tasfiye amacına dönüşür; Ortaklık, bu amaçtan dolayı kural olarak yeni işlem ve faaliyetlere girişemez. Ticaret ünvanına “Tasfiye Hâlinde” ibaresi eklenir (m. 533).
- Organlar varlıklarını sürdürür. Ancak, tasfiye sırasında ortaklık organlarının görev ve yetkilerinin, tasfiyenin yapılabilmesi için zorunlu olmakla bir-likte tasfiye memurlarınca yapılamayan işlemlerle sınırlı hâle gelir (m. 535).
- İflâs dışındaki sona erme nedenlerinden biriyle tasfiye, tasfiye memurlarınca yapılır. İflâsda ise iflâs idaresince tasfiye yapılır (m. 534).