Yargı Örgütü Ve Tebligat Hukuku Dersi 2. Ünite Özet
Adli Yargı
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Giriş
Yargı kolları içinde en eski ve en yaygın olanı adlî yargıdır. Çünkü, kişilerin birbirleriyle olan günlük ilişkileri ya da suç sayılan eylemlerinin cezalandırılması söz konusu olduğunda, uyuşmazlık adlî yargıda çözümlenecek ve yargılama adlî yargıda yapılacaktır.
Genel Olarak Adli Yargı
Anayasa, 154. maddesinde adlî yargı kavramından söz etmiş ve fakat adlî yargıyı tanımlamamıştır. Öğretide, genel olarak kabul edilen biçimiyle, adlî yargıdan, “idarî yargının görev alanı dışında kalan ve genel olarak hukuk mahkemelerinin özel hukuk alanındaki yargısal faaliyetleri ile ceza kanunlarına göre suç sayılan fiiller hakkında devletin cezalandırma yetkisini kullanması ile ilgili faaliyetler” anlaşılır. Ülkemizde adlî yargı, medenî yargı (hukuk yargısı) ve ceza yargısı olmak üzere iki ana bölüme ayrılır. Medenî yargı (hukuk yargısı), hukuk mahkemelerinin özel hukuk alanında göstermiş oldukları yargısal faaliyetlerdir. Medenî yargı, çekişmeli yargı (nizalı kaza) ve çekişmesiz yargı (nizasız kaza) olarak ikiye ayrılır. Çekişmeli yargı “iki taraf arasındaki bir uyuşmazlığın taraflardan birinin talebi üzerine, bağımsız hâkim, tarafından yargısal usule uyulmak ve iki tarafa iddia ve savunma hakkı tanınmak suretiyle objektif hukuka göre çözüme kavuşturulması” olarak tanımlanabilir. Çekişmesiz yargı, kısaca, “ortada herhangi bir uyuşmazlığın ve hasmın bulunmadığı yargı türü” olarak tanımlanabilir. Ülkemizde, çekişmesiz yargı, 01.10.2011 itibariyle yürürlüğe girmiş bulunan, 12. 01. 2011 günlü ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 382 ilâ 388. maddelerinde düzenlenmiştir. HMK’nun 382. maddesinde çekişmesiz yargı işleri tek tek sayılmıştır. 382. maddede sayılmayan bir iş bu ölçütlerden birisine giriyorsa, çekişmesiz yargı işi olarak kabul edilerek değerlendirilmelidir. Çekişmesiz yargı işi ölçütleri şöyledir:
- Uyuşmazlık (ihtilâf/hasım/niza) yokluğu ölçütü: Çekişmesiz yargıyı çekişmeli yargıdan ayıran birinci özellik, ilgililer arasında uyuşmazlığın bulunmamasıdır.
- Sübjektif hak yokluğu ölçütü: Bu ölçüte göre, çekişmesiz yargıya ait işlerde talepte bulunan kişinin ileri sürebileceği herhangi bir sübjektif bir hakkı bulunmamaktadır. Başka bir anlatımla, çekişmesiz yargıda, kural olarak çekişmeli yargıdaki gibi, doğrudan başkası tarafından ihlâl edilmiş hak ve yine ona karşı bir koruma talebi bulunmamaktadır.
- Kendiliğinden (re’sen) harekete geçme ölçütü: Çekişmesiz yargı türünde, çekişmeli yargıda olduğunun aksine, mahkemenin ilgililerin talebi olmaksızın veya talebe uymak zorunda olmaksızın kendiliğinden (re’sen) harekete geçebildiği durumlar vardır. Örneğin, vasinin görevden alınması (TMK m. 483) ve velâyetin kaldırılması (TMK m. 348) bu tür işlerdendir.
İlk Derece Hukuk Mahkemeleri
- Genel görevli hukuk mahkemeleri: Öğretide genel kabul gören ve 5235 sayılı Kanun’daki düzenleniş biçimine göre, medenî yargıda genel görevli hukuk mahkemeler, asliye hukuk mahkemeleri ve sulh hukuk mahkemeleri olarak ikiye ayrılır. Sulh hukuk mahkemeleri, genel görevli, tek hâkimli, ilk derece yargı yerleridir. HMK’nun 4. maddesine göre, sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; kiralanan taşınmazların, İcra ve İflâs Kanunu’na göre ilâmsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları; taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davaları; taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları; HMK ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hâkimini görevlendirdiği davaları görür. Bunun yanı sıra, çekişmesiz yargı işlerinde de görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece sulh hukuk mahkemesidir. Asliye hukuk mahkemeleri, genel görevli, tek hâkimli, ilk derece yargı yerleridir. Bu mahkeme, sulh hukuk mahkemesinin ve özel görevli mahkemelerin görevleri dışında kalan ve özel hukuk ilişkilerinden doğan her türlü davaya ve kanunların verdiği diğer işlere bakar.
- Özel görevli hukuk mahkemeleri (uzmanlık mahkemeleri): Özel görevli mahkemeler arasında asliye ticaret mahkemesi, aile mahkemesi, iş mahkemesi, tüketici mahkemesi, kadastro mahkemesi, icra mahkemesi, fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi bulunmaktadır. Asliye ticaret mahkemeleri, asliye hukuk mahkemesinin görevine giren ticari dava ve işlerin çözümlendiği özel görevli, ilk derece yargı yerleridir. Toplu (çok hâkimli) mahkeme olan asliye ticaret mahkemeleri, 6110 sayılı Kanunla tek hâkimli mahkemeye dönüştürülmüştü. Ancak bu durum 18.06.2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanun ile değiştirilmiş ve asliye ticaret mahkemeleri yeniden toplu (çok hâkimli) mahkemeler hâline getirilmiştir. Aile mahkemeleri, aile hukukundan doğan dava ve işlerin bakılması amacıyla, 09. 01. 2003 günlü ve 4787 sayılı “Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun” (4787 s. K.) ile kurulmuş; özel görevli, tek hâkimli, ilk derece yargı yerleri arasında yer alır. ş mahkemeleri, ilk kez 30. 01. 1950 günlü ve 5521 sayılı “İş Mahkemeleri Kanunu” (5521 s. K.) ile kurulmuştur. Anılan bu Kanun 12.11.2017 günlü ve 7036 sayılı “İş Mahkemeleri Kanunu” (7036 s. K.) ile yürürlükten kaldırılmıştır. 5521 sayılı Kanun, iş mahkemelerini toplu mahkeme olarak öngörmüş ve bir hâkimin başkanlığında, bir işveren temsilcisi ile bir işçi temsilcisinden oluşacağını hükme bağlamış; iş mahkemeleri de bu şekilde 1971 yılına kadar faaliyet göstermiştir. Ancak, Anayasa Mahkemesi, işveren ve işçi temsilcilerinin mahkeme kurulunda bulunmalarını, Anayasa’nın mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı hükümlerine aykırı görmüş ve ilgili maddeyi iptal ederek yürürlükten kaldırmıştır. Günümüzde iş mahkemeleri, özel görevli, tek hâkimli, ilk derece yargı yerleri arasında yer alır. Özel görevli, tek hâkimli, ilk derece yargı yerleri olan tüketici mahkemeleri, 08. 09. 1995 tarihinde yürürlüğe giren 4077 sayılı “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun” ile bu Kanun’un uygulanmasıyla ilgili olarak çıkacak hür türlü uyuşmazlıkların çözümlenmesi amacıyla kurulmuşlardır. Anılan bu Kanun, 07.11.2013 günlü ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (6502 s. K.) 86. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. Ayrı tüketici mahkemesi kurulmamış olan yerlerde tüketici mahkemelerinin görev alanına giren iş ve davalar, yargı çevreleri asliye hukuk mahkemesinin yargı çevresi ile aynı olmak üzere o yer asliye hukuk mahkemelerinde görülür. 21. 06. 1987 günlü ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun (3402 s. K.) amacı, ülke koordinat sistemine göre memleketin kadastral veya topoğrafik kadastral haritasına dayalı olarak taşınmaz malların sınırlarını arazi ve harita üzerinde belirterek hukuki durumlarını tespit etmek suretiyle 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun öngördüğü tapu sicilini kurmak, mekânsal bilgi sisteminin alt yapısını oluşturmaktır (3402 s. K. m. 1). İşte, bu amacın gerçekleştirilmesi için Kadastro Kanunu’nun uygulanması dolayısıyla ortaya çıkacak uyuşmazlıklara ilişkin dava ve işleri görmek üzere, Kadastro Kanunu ile kadastro mahkemeleri kurulmuştur. İcra mahkemeleri, 09. 06. 1932 günlü ve 2004 sayılı “İcra ve İflâs Kanunu” (2004 s. K.) ile, icra ve iflâs hukukuna ilişkin uyuşmazlıkları çözmek amacıyla ilk olarak “icra tetkik mercii” adı ile kurulmuş özel görevli, tek hâkimli, ilk derece yargı yerleridir (2004 s. K. m. 4). Bu mahkemeler, icra ve iflâs işleri için kurulmuş bir özel yargı organıdır. 05. 12. 1951 günlü ve 5846 sayılı “Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu”nun (5846 s. K.) 76. maddesinin birinci fıkrasında 4630 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile yapılan değişiklik çerçevesinde, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun düzenlediği hukuki ilişkilerden doğan davalarda görevli mahkemenin Adalet Bakanlığı tarafından kurulacak ihtisas mahkemesi olacağı belirtilmiştir. Daha sonra anılan düzenlemede 22.12.2016 tarihli ve 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (6769 s. K.) ile değişiklik yapılmıştır. Günümüzde fikrî ve sınaî haklar mahkemeleri asıl olarak Sınaî Mülkiyet Kanunu’nda düzenlenmiştir. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 76. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanun’a atıf yapılmasıyla yetinilmiş ve “Bu Kanunun düzenlediği hukuki ilişkilerden doğan dava ve işler ile bu kanundan kaynaklanan ceza davalarında görevli mahkeme, sınai mülkiyet kanununun 156 ncı maddesinin birinci fıkrasında belirtilen mahkemlerdir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu mahkemeler, tek hakimli ve asliye derecesinde kurulan mahkemeler olup, bu mahkemelerin yargı çevresi ise, 5235 sayılı Kanun’un hükümlerine göre belirlenir. Ayrı bir fikrî ve sınaî haklar hukuk mahkemesi kurulamayan yerlerde, bu mahkemelerin görevine giren dava ve işlere o yerdeki asliye hukuk mahkemesince bakılır.
İlk Derece Ceza Mahkemeleri
İlk derece ceza mahkemeleri genel görevli ve özel görevli mahkemeler olarak ayrılmaktadır.
- Genel görevli ceza mahkemeleri: Adlî yargı içinde yer alan genel görevli ceza mahkemeleri, asliye ceza ve ağır ceza mahkemeleridir. 6545 sayılı Kanun’un 46. maddesiyle 5235 sayılı Kanun’un 8. maddesinde gerçekleştirilen değişiklikle “sulh ceza mahkemeleri” yargı teşkilâtımızdan kaldırılmış ve aynı Kanun’un 48. maddesi ile de, 5235 sayılı Kanun’un 10. maddesinde bir değişiklik yapılarak, kanunların ayrıca görevli kıldığı hâller saklı kalmak üzere, yürütülen soruşturmalarda hâkim tarafından verilmesi gerekli kararları almak, işleri yapmak ve bunlara karşı yapılan itirazları incelemek amacıyla “sulh ceza hâkimliği” kurulmuştur. Asliye ceza mahkemeleri genel görevli, tek hâkimli, ilk derece yargı yerleridir. Asliye ceza mahkemeleri, ceza yargısı alanında asıl görevli mahkeme niteliğindedir. Kanunlarımız asliye ceza mahkemelerinin görevine giren dava ve işleri tek tek göstermemiştir. Asliye ceza mahkemeleri, kanunların ayrıca görevli kıldığı durumlar saklı kalmak üzere, sulh ceza hâkimliği ve ağır ceza mahkemeleri ile özel görevli ceza mahkemelerinin görevleri dışında kalan dava ve işlere bakarlar. Ağır ceza mahkemeleri, genel görevli, ilk derece yargı yerleri arasında yer alan toplu mahkemelerdir. Ağır ceza mahkemelerinde, bir başkan ile yeteri kadar üye bulunur. Mahkeme, bir başkan ve iki üye ile toplanır. Ağır ceza mahkemeleri, ağır ceza işlerine bakmakla görevlidirler. Bu çerçevede, bu mahkemeler, kanunların ayrıca görevli kıldığı hâller saklı kalmak üzere, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda yer alan yağma (m. 148), irtikâp (m. 250/1 ve 2), resmî belgede sahtecilik (m. 204/2), nitelikli dolandırıcılık (m. 158), hileli iflâs (m. 161) suçları, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun İkinci Kitap Dördüncü Kısmının Dört, Beş, Altı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar (m. 318, m. 319, m.324, m.325 ve m.332 hariç) ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun kapsamına giren suçlar dolayısıyla açılan davalar ile ağırlaştırılmış müebbet hapis, müebbet hapis ve on yıldan fazla hapis cezalarını gerektiren suçlarla ilgili dava ve işlere bakmakla görevlidir.
- Özel görevli ceza mahkemeleri: Çocuk mahkemesi, Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesi, icra (ceza) mahkemesi, kadastro mahkemesi özel görevli ceza mahkemeleridir. Suç işlediği iddia edilen çocuklar hakkındaki soruşturma ve yargılamada izlenecek yöntemlerin kendine has özelliklerinin bulunması gerektiğinden, 07. 11. 1979 günlü ve 2253 sayılı “Çocuk Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usulleri Hakkındaki Kanun”la çocuk mahkemeleri kurulmuştur. Çocuk mahkemeleri, suç işleyen çocukların yargılandığı, hâkim ve savcısının özel eğitimden geçirildiği, sosyal çalışmacının çocuğun durumu üzerine rapor vererek yargılamayı yönlendirebildiği özel bir mahkemelerdir. Çocuk mahkemeleri, ceza yargısı alanında özel görevli, tek hâkimli, ilk derece yargı yerleridir. Çocuk ağır ceza mahkemelerinde, bir başkan ile yeteri kadar üye bulunur ve mahkeme, bir başkan ve iki üye ile toplanır. Bu çerçevede, çocuk ağır ceza mahkemeleri, ceza yargısı alanında özel görevli, çok hâkimli, ilk derece yargı yerleridir. Fikrî ve sınaî haklar ceza mahkemeleri, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu ile 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’ndan kaynaklanan ceza davalarını görürler. Hakimler ve Savcılar Kurulunun 30.05.2018 günlü ve 839 sayılı kararı ile, fikrî ve sınaî haklar ceza mahkemesi kurulmadığı ve yargı çevresinin bu mahkemelerin bulunduğu mahallere bağlanmadığı yerlerde, fikrî ve sınaî haklar ceza mahkemesinin görev alanına giren dava ve işlere; bir asliye ceza mahkemesi olan yerlerde bu mahkemenin; iki asliye ceza mahkemesi bulunan yerlerde 1 numaralı asliye ceza mahkemesinin; ikiden fazla asliye ceza mahkemesi bulunan yerlerde ise 3 numaralı asliye ceza mahkemesinin bakmasına karar verilmiştir. İcra mahkemesinin görevlerinden biri de, İcra ve İflâs Kanunu’nda belirlenen icra ve iflâs suçlarının bir kısmına bakmaktır. Kadastro mahkemelerinin, Kadastro Kanunu’nun 42. maddesi uyarınca, ceza verme yetkileri de vardır.
Cumhuriyet Başsavcılığı
Mahkeme kuruluşu bulunan her il merkezi ve ilçede o il veya ilçenin adı ile anılan bir Cumhuriyet başsavcılığı kurulur. Cumhuriyet başsavcılığında, bir Cumhuriyet başsavcısı ve yeteri kadar Cumhuriyet savcısı bulunur. Gerekli görülen yerlerde Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Kurulunun kararıyla bir veya birden fazla Cumhuriyet başsavcıvekili atanır. Cumhuriyet başsavcılığının görevleri, kamu davasının açılmasına yer olup olmadığına karar vermek üzere soruşturma yapmak veya yaptırmak, kanun hükümlerine göre, yargılama faaliyetlerini kamu adına izlemek, bunlara katılmak ve gerektiğinde kanun yollarına başvurmak, kesinleşen mahkeme kararlarının yerine getirilmesi ile ilgili işlemleri yapmak ve izlemek ve kanunlarla verilen diğer görevleri yapmaktır.Cumhuriyet başsavcısının görevleri ise, Cumhuriyet başsavcılığını temsil etmek, Başsavcılığın verimli, uyumlu ve düzenli bir şekilde çalışmasını sağlamak, iş bölümünü yapmak, gerektiğinde adlî göreve ilişkin işlemleri yapmak, duruşmalara katılmak ve kanun yollarına başvurmak ve kanunlarla verilen diğer görevleri yapmaktır.
İkinci Derece Yargı Yeri Olarak Bölge Adliye(İstinaf) Mahkemeleri
Adaletin süratle dağıtımına engel oldukları ve arzu edilen yararı sağlamadıkları gerekçesiyle çalışmalarına son verilen istinaf mahkemeleri, “(...) Yargıtay’ın içtihat mahkemesi olma niteliğinin korunması, yargılamanın güvenli ve hızla sonuçlandırılması bakımından istinaf kanun yolu incelemesini yapmak üzere bölge Adliye mahkemelerinin kurulmasının bir ihtiyaç hâline geldiği” gerekçesiyle yeniden hayata geçirilmiştir. Bölge adliye (istinaf) mahkemelerinin kuruluş, görev ve yetkileri, 5235 sayılı Kanun ile düzenlemiştir. 29.02.3016 tarihli ve 53 sayılı kararı ile bölge adliye mahkemelerinin ilk evrede yedi merkezde faaliyete geçirilerek, her bir bölge için daire sayısının artırılması suretiyle Yargıtay’daki ihtisaslaşmaya benzer bir şekilde ihtisas daireleri oluşturularak uygulama birliğinin temin edilebileceği ve bu şekilde içtihat farklılıklarının azaltılarak ihtisaslaşmada etkinlik ve verimliliğin sağlanabileceği gerekçesiyle bazı yer bölge adliye mahkemelerinin yargı alanlarını yeniden belirlemiştir. Bu çerçevede 20.07.2016 tarihi itibariyle Antalya, Ankara, Erzurum, Gaziantep, İstanbul, İzmir ve Samsun bölge adliye mahkemeleri faaliyete geçirilmiş; daha sonra HSK’nın 03.08.2017 tarih ve 703 sayılı kararı ile de Adana ve Bursa bölge adliye mahkemeleri 05.07.2017 tarihinde faaliyete başlamıştır. Son olarak HSK, 06.06.2018 tarih ve 217 sayılı kararı ile Konya ve Sakarya bölge adliye mahkemelerinin faaliyete başlamasına karar vermiş ve bu amaçla mahkemelerin yargı çevresini yeniden belirleyip ilân etmiştir. Buna göre 03.09.2018 tarihi itibariyle toplam on bir bölge adliye mahkemesi faaliyettedir.
Her bölge adliye mahkemesinde bir başkan bulunur ve Başkanlık, başkan ile yazı işleri müdürlüğünden oluşur.
Bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurulu ve hukuk daireleri başkanlar kurulu, bölge adliye mahkemesi başkanı ve ilgili dairelerin başkanlarından oluşur. Bölge adliye mahkemesi başkanının bulunmadığı hâllerde kurulun başkanlığını ilgili daire başkanlarından kıdemli olanı yerine getirir. Daire başkanının mazereti hâlinde, o dairenin kıdemli üyesi kurula katılır. Bölge adliye mahkemeleri, hukuk ve ceza dairelerinden oluşur. Her bölge adliye mahkemesinde en az üç hukuk ve en az iki ceza dairesinin bulunması öngörülmüştür. Gerekli durumlarda dairelerin sayısı, Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkim ve Savcılar Kurulu tarafından arttırılıp azaltılabilir. Dairelerde bir başkan ile yeteri kadar üye bulunur. Bölge adliye mahkemeleri, adlî yargı ilk derece mahkemeleri tarafından verilen ve kesin olmayan hüküm ve kararlara karşı yapılacak başvuruları (istinaf başvurularını) inceleyip karara bağlar. Bunun dışında, kanunlarla verilen diğer görevleri yapar.
Üst Derece Yargı Yeri Olarak Yargıtay
Adlî yargıda bölge adliye (istinaf) mahkemelerinin kararlarına karşı başvurulan üst derece mahkemesi Yargıtay’dır. Yargıtay, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile bu Kanun ve diğer kanunların hükümlerine göre görev yapan bağımsız bir yüksek mahkemedir. Yargıtay’ın karar organları, daireler, hukuk genel kurulu, ceza genel kurulu, büyük genel kurul, başkanlar kurulları, birinci başkanlık kurulu, yüksek disiplin kurulu ve yönetim kuruludur. Yargıtay’ın idari birimleri ise, Yayın Kurulu, Tasnif Kurulu, Yayın İşleri Müdürlüğü, Sağlık müdürlüğü ile Eğitim ve Sosyal İşler Müdürlüğü, Bilgi İşlem Merkezi Müdürlüğüdür. Yargıtay, adlî yargı alanında ilk derece mahkemelerinin vermiş oldukları kararların hukuka uygunluk denetimine ilişkin görevini “Yargıtay Hukuk ve Ceza Daireleri” ile “Hukuk ve Ceza Genel Kurulları” aracılığı ile gerçekleştirir. Hukuk Genel Kurulu (HGK), tüm hukuk dairelerinin başkan ve üyelerinden; Ceza Genel Kurulu (CGK) ise, tüm ceza dairelerinin başkan ve üyelerinden oluşur. Gerek HGK gerek CGK, Yargıtay dairelerinin bozma kararlarına karşı mahkemelerin vermiş oldukları direnme (ısrar) kararlarını, bu kararlar kararına direnilen dairece yerinde görülmezse inceleyip kesin olarak karara bağlar. Bunun yanı sıra, bu Kurullar, Yargıtay özel dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdikleri hüküm ve kararları temyizen inceler. 2797 sayılı Kanun’un Yargıtay’da on iki hukuk, on iki ceza dairesi olmak üzere toplam 24 daire vardır (6723 s. K. ile değişik Yargıtay K. m.5). Bu değişiklikten önce Yargıtay’da 23 adet hukuk, 23 adet ceza dairesi mevcuttu. 6723 s. K. ile 2797 s. K’.na eklenen Geçici Madde 15, 12’ye göre daire sayısı üç yıl içinde 12 hukuk, 12 ceza olmak üzere azaltılacaktır. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 22.12.2016 tarih 398 sayılı kararı ile 6., 7. ve 18. Hukuk Daireleri ile 23. Ceza Dairesi 13.04.2017 tarihinden geçerli olmak üzere kapatılmıştır. Yargıtay’da bugün 20 adet hukuk dairesi, 22 adet ceza dairesi bulunmaktadır. Yargıtay Büyük Genel Kurulu (YBGK) ise, Birinci Başkan, birinci başkanvekilleri, daire başkanları, üyeler ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıvekilinden oluşur. Bu Kurul, HGK’nun benzer olaylarda birbirine aykırı biçimde verdiği kararları ile CGK’nun yine benzer olaylarda birbirine aykırı olarak verdiği kararları veya HGK ile CGK Kurulu; HGK ile bir hukuk dairesi; HGK ile bir ceza dairesi veya CGK ile bir ceza dairesi; CGK ile bir hukuk dairesi veya bir hukuk dairesi ile bir dairesi ceza arasındaki içtihat uyuşmazlıklarını giderir ve içtihatları birleştirir. Yargıtay, “temyiz kanun yolunu” gerçekleştiren bir kontrol merciidir. Kanun yolu, bir davanın taraflarına tanınmış olan ve dava sonunda mahkeme tarafından verilen karara, yanlış olduğu gerekçesiyle karşı çıkarak, kararın tekrar incelenmesini ve değiştirilmesini sağlayan bir hukuki imkân, bir denetim yoludur. Yargıtay, kural olarak bölge adliye mahkemelerince, istisnaen ilk derece mahkemelerince verilen ve kanunun başka bir adlî yargı merciine bırakmadığı temyizi mümkün nihai kararları, temyiz talebi üzerine, son merci olarak inceleyip karara bağlar. Yargıtay’ın görevlerinden bir diğeri de ülkede adlî yargı alanında içtihat birliğini gerçekleştirmektir. Yargıtay, kanunlarla gösterilen belli davalara ise ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar: Yargıtay Başkan ve üyeleri ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıvekili ve özel kanunlarında belirtilen kimseler aleyhindeki görevden doğan tazminat davalarına ve bunların kişisel suçlarına ait ceza davalarına ve kanunlarda gösterilen diğer davalara ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar.