aofsoru.com

Avukatlık Ve Noterlik Hukuku Dersi 3. Ünite Özet

Avukatın Hak Ve Yetkileri

Avukat-Müvekkil İlişkisinin Hukuki Niteliği

Avukat ile müvekkil arasındaki ilişki, vekâlet verene bunun ihtiyaçları doğrultusunda niteliği belirlenen avukatlık hizmetinin avukat tarafından yerine getirilmesini isteme, avukata da kendisine verilen vekâlet kapsamında müvekkiline yönelik mesleki faaliyette bulunmak karşılığında kararlaştırılmış vekâlet ücretinin ödenmesini isteme hakkı veren, tarafların karşılıklı edim yükümlülüklerinin de bu çerçeve içinde belirlendiği ivazlı bir sözleşme ilişkisidir.

Avukat müvekkilden bağımsızdır. Ancak avukatın bağımsızlığı, vekil edenin, avukatın faaliyetlerini haklı talepleriyle yönlendirebileceği gerçeğiyle sınırlıdır.

Avukatın Vekâlet İlişkisinden Kaynaklanan Hakları

Ücret Hakkı

Avukat müvekkil lehinde bulunduğu mesleki faaliyet için mutlaka bir ücret alır. Avukat açısından müvekkelinden ücret talep edilmeyecek haklı bir gerekçe bulunması halinde, Avukat bu durumu bağlı olduğu baroya bildirmek zorundadır.

Taraflarca avukatlık sözleşmesinde ücret belirlenmediği takdirde avukatlık ücreti;

  • değeri para ile ölçülmeyen iş ve davalarda, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre (Av.K. m.164/IV),
  • değeri para ile ölçülebilen iş ve davalarda ise, asgari ücret tarifelerindeki miktarın altında kalmamak kaydıyla davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilamın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktar olarak (Av.K. m.164/IV), belirlenir.

Avukatlık Kanunu’nun 164. maddesinin II. fıkrasına göre, yüzde yirmi beşi aşmamak üzere dava veya hüküm olunacak şeyin değeri yahut paranın belli bir yüzdesi avukatlık ücreti olarak taraflarca kararlaştırılabilir. Bu hükümden de anlaşılacağı üzere avukatlık ücreti tutarına dava veya hüküm olunacak şeyin değerinin %25’i biçiminde bir üst sınır getirilmiştir.

Avukatın Ücret Alacağına İlişkin Hapis ve Rüçhan Hakkı

Avukatın, müvekkili tarafından kendisine verilen veya müvekkili namına aldığı mallar, para ve diğer her türlü kıymetleri, avukatlık ücreti ve yaptığı giderler ödeninceye kadar, kendi alacağı nispetinde elinde tutabilmesi mümkündür. Hapis hakkının kullanımı bakımından avukatın ücret alacağının vadesi gelmiş olmalıdır.

Avukatın rüçhan hakkı, hak sahibi avukat bakımından, vekâletnamenin düzenlenme tarihine, birden çok avukata verilen genel nitelikte bir vekâletname söz konusu ise de, müvekkil adına ücrete tabi iş yapan hak sahibi avukatlar tarafından yapılan ilk başvuru tarihine göre yapılan sıralama uyarınca söz konusu olacaktır.

Sulh, Azil ve İstifa Hallerinde Avukatlık Ücreti

Sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşma ile sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde her iki taraf, iş sahibinin birden çok kişi olması halinde de bunlardan her biri, avukatın ücretinin ödenmesi hususunda müteselsil borçlu sayılır.

Avukatlık Kanunu’nun 174. maddesine göre, üstlendiği işi haklı bir sebep olmaksızın takipten vazgeçen avukat, hiçbir ücret isteyemeyeceği gibi peşin aldığı ücreti de iade etmek zorundadır.

Avukatın azli halinde, vekil eden avukatlık ücretinin tamamını ödemelidir. Ancak avukatın azli kendi kusur veya ihmalinden dolayı söz konusu olmuşsa, avukata ücret ödenmesi gerekmeyecektir.

Davadan Feragat, Davayı Kabul Hallerinde Yargılama Gideri Niteliğindeki Avukatlık Ücreti

Davalının, avukat vasıtasıyla yürüttüğü davalarda, mahkemede açtığı davadan feragat eden davacıyı davalıya bir vekâlet ücreti ödemeye mahkûm eder. Bu vekâlet ücreti davalının avukatına ait olacaktır. Davacının davasından feragati, delillerin toplanmasına ilişkin ara kararı gereğinin yerine getirilmesi öncesinde gerçekleşirse, tarife hükümleriyle belli olan ücretin yarısına hükmedilir.

Adli Yardıma İlişkin Hükümler ile Ceza Muhakemeleri Kanunu Çerçevesinde Görevlendirilen Avukatın Ücreti

Adli yardımdan yararlanan taraf, dava sonunda haklı çıkar ise, adli yardım kararı ile atanan avukatın, ücret ve giderleri ile yargılama giderleri hazineden ödenmektedir. Adli yardımdan yararlanan taraf, dava sonunda haksız çıkar ve tüm yargılama giderlerine mahkûm edilirse, bu kez kendisi için atanan vekilin, avukata “kendi ücret ve giderlerini” ödemek zorunda kalacaktır.

Ücret Alacağının Tahsili

Avukatın üstlendiği dava ile ilgili olarak düzenlediği layiha ve yaptığı işlemler için ayrı ücret alması söz konusu değildir. Ancak avukatlık anlaşmasına göre avukata peşin olarak ödenmesi gereken bir ücret ödenmemiş ise, avukat işe başlamaya zorlanamaz.

Vekil ile takip edilmiş bir dava nedeniyle, vekil eden ile vekili arasında ücret ve dava giderlerine dair bir uyuşmazlık ortaya çıkacak olursa, bu tür uyuşmazlıkların çözümü için açılacak davalarda yetkili ve görevli mahkeme Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 16 ve devam maddelerine göre belirlenir. Bu hükme göre ücret ve giderler konusunda vekil ile müvekkili arasında uyuşmazlık çıkmasına sebep olmuş asıl davanın görüldüğü mahkeme yetkili olacaktır. Görevli mahkeme ise dava konusunun değerine bakılmaksızın asıl davaya bakan mahkeme olacaktır.

Avukatın müvekkiline karşı dava açabilmesi için, asıl davanın sonuçlanmış ve hükmün kesinleşmiş olması şart değildir. Vekil, asıl dava devam ederken de o zamana kadar doğmuş olan vekâlet ücreti ve gider alacağı için dava açabilir.

Yargılama Gideri Niteliğindeki Vekâlet Ücreti

Yargılamanın taraflarından gelen bir istek olmasa bile avukatlık ücreti ve yargılama giderlerine hâkim tarafından doğrudan hükmedilmesi gerekir. Bu nedenle uygulamada kısa kararda avukatlık ücreti ve yargılama giderleri yazılmaz.

Avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan ücret tarifesi esas alınır. Nitelik itibariyle bir yargılama gideri olan yargı mercilerince karşı tarafa yükletilecek vekâlet ücreti tutarı avukatlık ücret tarifesinde yazılı miktardan az (asgari sınır) ve bu tarifede yazılı olan tutarların üç katından da fazla (azami sınır) olamaz. Bu ücret tutarı belirlenirken avukatın emeği, işin önemi, avukatça gösterilen gayret, işin niteliği göz önünde tutulur.

Avans ve Masraf Talep Hakkı

Avans, niteliği gereği, avukatın üstlendiği vekalet görevini yerine getirmesi bakımından yapılması gerekli olan birtakım giderleri karşılamak üzere müvekkilce önceden avukata peşin olarak ödenen bir meblağ olup; avukatın ücret alacağını güvenceye bağlamaya yarayan bir araç değildir. Dolayısıyla avukatın üstlenmiş olduğu vekalet görevi bakımından yeterli tutarda bir avans alması gerekir, avukatın avukatlık ücretini güvence altında bulundurmaya yarar şekilde yüksek tutarda avans alması, avans tutarının yapılacak işlemlerin gerektirdiği tutarın çok üzerinde olması uygunsuz olur.

Avans ve masraflar konusunda avukat ile müvekkil arasında oluşacak bir uyuşmazlıkta, avukat kendisine ödenen masraf ve avansları vekalet görevinin usulü dairesinde ifası için yapıldığını ispatlamakla yükümlüdür. Avukatlık Kanunu’nun 173. maddesinin II. fıkrasında yer alan “... bu harcamaların avukat tarafından yapılabilmesi için, yeteri kadar avansın iş sahibi tarafından verilmiş olması gerekir ...” ifadesinden hareketle avukatın yaptığı harcamaların avanstan yapıldığını kabul etmek gerekeceğinden bunun aksini iddia eden avukatın da bu hususu ispat etmesi gerekecektir.

Avukatın birden fazla kişiden oluşan bir kişi topluluğunu temsil etmesi halinde, avans yükümlülüğü bu kişilerin hepsine ait olur.

Avukatın Statüsünden Kaynaklanan Yetkileri

Dosya Evrakını Tetkik Yetkisi

Avukat veya stajyer, vekaletname almaksızın dava ve takip dosyalarını inceleyebilir. Bu inceleme isteğinin ilgililerce yerine getirilmesi zorunludur. Vekaletname ibraz etmeyen avukata dosyadaki kağıt veya belgelerin örneği veya fotokopisi verilmez.

Av.K. m. 2 gereğince; yargı organları, emniyet makamları, diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadi teşebbüsleri, özel sektöre ve kamuya ait bankalar, noterler, sigorta şirketleri ve vakıflar, avukatlara görevlerini yerine getirirlerken yardımcı olmak zorundadırlar. Kanunlarındaki özel hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu kurumlar gereksinim duyduğu bilgi ve belgeleri avukatın incelemesine sunmakla yükümlüdür.

Hazır Bulunma Yetkisi

İfadesi alınırken veya sorguya çekilirken şüphelinin ya da sanığın avukatının yanında bulunması ve avukatından hukuki yardım alması engellenemez. Şüphelinin tutuklanma talebiyle sulh ceza hâkimi huzuruna çıkarıldığı durumlarda da, şüphelinin bu yönde bir talebi olmasa da, bir müdafi hazır bulundurulur.

İfade alma ve sorgu sürecinde, müdafi, şüpheli veya sanığa, yasal haklarını hatırlatacak; ancak maddi olayları karartabilecek herhangi bir müdahaleden kaçınacaktır. Aksi takdirde yeni T.C.K. m. 281 uyarıca suç delillerini yok etme, değiştirme suçunun işlendiği iddiası ile karşı karşıya kalabilecektir.

Görüşme Yetkisi

Avukatların özgürlüklerinden yoksun kişilerle ilgili avukatlık görevlerinin gereklerini gereğince yerine getirebilmeleri, onların görüşme yetkilerinin bulunmasını ve bu yetkinin gereksiz sınırlandırmalardan arındırılmış olmasını gerektirir. CMK m. 154 gereğince müdafi vekâletname aranmaksızın şüpheli ve sanıkla konuşulanları başkalarının duymayacağı bir ortamda her zaman için görüşmek yetkisine sahiptir.

Savunmaya ilişkin oldukları ceza infaz kurumlarına giren avukatlarca yazılı olarak bildirilmiş olan belge ve dosyalar ceza infaz kurumları yetkilileri tarafından incelemeye tabi tutulmayacaktır.

Yazışma Yetkisi

Sanığın müdafiye-avukata, müdafiin sanığa-müvekkile yazdığı mektup ve elektronik haberleşme mesajları gizli olup, açılamaz ve kontrol edilemez. Bunların sadece müdafi-avukat postası olup olmadığı hususu denetime tabi tutulabilir.

CMK m. 154 gereğince, şüpheli veya sanığın müdafi ile yazışmaları da denetlenemez. Şüpheli veya sanıkla avukat arasındaki yazışmalara bu kişiler nezdinde bulundukça el konulamaz.

Soru Sorma Yetkisi

Ceza yargılamasında, müdafi, tanık ve bilirkişilere duruşma disipline uygun olarak doğrudan soru yöneltebilir. Yöneltilen sorunun itiraza uğraması halinde, bu sorunun yöneltilmesinin gerekip gerekmediğine mahkeme başkanı karar verecektir.

Örnek Çıkarma ve Onaylama Yetkisi

Avukatlık Kanunu’nun 56. maddesi gereğince avukat, vekil edenin kendisine verdiği vekâletnamenin örneğini çıkararak aslına uygunluğunu imzasıyla onaylamak suretiyle kullanmak yetkisine sahiptir.

Ayrıca asıllarının verilmesi kanunda açıkça belirtilmeyen hallerde avukatlar, takip ettikleri işlerde, aslı kendilerinde bulunan her türlü kâğıt ve belgelerin örneklerini onaylayarak, yargı mercileri ile diğer adalet dairelerine verebilirler.

Tebligat Yapma Yetkisi

Avukatlar, vekâlet aldıkları işlerde, ilgili yargı mercii aracılığı ile ve bu yargı merciinin tebligat konusunda bir kararı olmaksızın, diğer tarafa adli kâğıt ve belge tebliğ edebilirler.

Duruşmayı Terk Etme Yetkisi

Kural olarak avukatın duruşmayı terk yetkisi yoktur. Avukatın duruşma salonunu terki yargılamanın savunma ayağının çökmesi, müvekkil haklarının hukuki himayeden yoksun kalması anlamına gelir. Ancak meslek onurunun korunması ve kişisel sebepler zorunlu kılmışsa, akabinde hemen barosuna bilgi vermek kaydıyla avukat duruşmayı terk edebilir.

Kanun Yoluna Başvuru Yetkisi

Avukat üzerine aldığı işi sonuna kadar takip eder. Üstlendiği işin gereğini yerine getirmek için gerekli olan dilekçeleri hazırlamak, duruşmalarda hazır bulunmak, gereken her türlü adli işlem ve eylemi gerçekleştirmek, bu bağlamda gerektiğinde kanun yoluna başvuru sürecini işletmek avukat bakımından hem bir yetki hem de bir görevdir.

Sır Saklama Yetkisi

Avukatlık Kanunu’nun 36. Maddesine göre; avukatların, kendilerine tevdi edilen veya gerek avukatlık görevi, gerekse Türkiye Barolar Birliği ve barolar organlarındaki görevleri dolayısıyla öğrendikleri hususları açığa vurmaları yasaktır.

İddia ve Savunma Dokunulmazlığı

Yargı mercileri veya idari makamlar nezdinde yapılan yazılı veya sözlü başvuru, iddia ve savunmalar kapsamında, avukatın kişilerle ilgili olarak somut isnatlarda ya da olumsuz değerlendirmelerde bulunması halinde, avukata ceza verilmez. Ancak bunun için avukatın söz konusu isnat ve değerlendirmelerinin gerçek ve somut vakıalara dayanması ve uyuşmazlıkla bağlantılı olması gerekir.

Uzlaştırma Yetkisi

Avukatlar kendilerine intikal eden dava ve işlerde, müvekkilleriyle karşı tarafı uzlaşmaya davet edebilir. Bu düzenleme ile söz konusu olan uzlaşmanın taraflar ve avukatlarınca birlikte yapılması gerekliliği getirilmiştir.


Yukarı Git

Sosyal Medya'da Paylaş

Facebook Twitter Google Pinterest Whatsapp Email