Sağlık Hukuku Dersi 4. Ünite Sorularla Öğrenelim
Hekimin Sözleşmeden Kaynaklanan Hukuki Sorumluluğu
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Borç ve borç ilişkisi kavramını açıklayınız.
Borç ve borç ilişkisi kavramları hukukumuzda çok kullanılan ve farklı anlamlara gelebilen kavramlardır. Borç ilişkisi ifadesinden, karşılıklı iki taraf arasında gerçekleşen ve bunlardan birinin borçlu diğerinin ise alacaklı konumda olduğu, borçluyu belli bir davranışta bulunmaya yükümlü kılan hukuki bir bağ anlaşılmaktadır. Borç, en genel anlamı ile bir edimi yerine getirme yükümlülüğüdür.
Borçlar Kanununa göre borç ilişkisini doğuran kaynaklar nelerdir?
Hukuk sistemimiz içinde önemli bir yere sahip olan Borçlar Kanunu, borç ilişkilerini doğuran kaynakları genel olarak üçe ayırmaktadır. Bu kaynaklar; sözleşmeler, haksız fiil ve sebepsiz zenginleşme şeklinde ifade edilmektedir. Kanunda açıkça düzenlenen bu kaynakların yanında kuşkusuz, vekâletsiz işgörme ve diğer kanunlarda düzenlenen birtakım borç kaynaklarının mevcudiyeti de kabul edilmektedir.
Sözleşme nedir?
Sözleşmeyi; tarafların belirli bir hukuki sonuca, diğer bir ifade ile bir hakkı veya hukuki ilişkiyi kurmaya, değiştirmeye veya ortadan kaldırmaya yönelik karşılıklı ve birbirine uygun irade açıklamalarından oluşan iki veya çok taraflı hukuki işlem olarak tanımlamak mümkündür.
Sözleşme hukukunun temel ilkeleri nelerdir?
Sözleşmeler hukukunda temel ilke, irade serbestîsi ve buna paralel olarak da sözleşme özgürlüğüdür. Sözleşmeyi kurmak üzere bir araya gelen taraflar serbest iradeleri ile karşılıklı iradelerini açıklamak suretiyle sözleşmelerini serbestçe kurabilmektedirler. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) m.1’de bu husus; “Sözleşme, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulur” şeklinde kaleme alınmıştır. Bu tanımdan anlaşılacağı üzere; sözleşmenin iki taraflı bir hukuki işlem olduğu, “taraflar” ibaresi ile sözleşmenin kurulabilmesi için alacaklı ve borçlu tarafından açıklanan karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarının bulunması gerektiği ifade edilmektedir.
Öneri ve kabul kavramlarını açıklayınız.
Öneri, sözleşmenin kurulması maksadıyla taraflardan birinin teklifini içeren ve karşı tarafa yöneltilen irade beyanıdır. Bir teklifin öneri olarak nitelendirilmesi için, önerinin karşı tarafa yöneltilmiş olması, sözleşmenin bütün esaslı noktalarını taşıması, ciddi olması ve öneriyi yapanın bu öneri ile bağlanma iradesine sahip olması gerekmektedir. Kabul beyanı ise bağlanma iradesi ile yapılan öneriye karşılık sözleşmenin diğer tarafınca öneriyi yapana yöneltilen ve sözleşmenin öneriye uygun olarak kurulması arzusunu kesin şekilde ifade eden irade beyanıdır.
Şekil serbestisi nedir?
Öneri ve kabul beyanının hangi şekilde yapılacağı hususunda açıkça Kanun veya tarafların üzerinde kararlaştırdıkları bir şekil şartının bulunmadığı durumlarda, yapılacak irade açıklaması herhangi bir şekil şartına tâbi değildir. Bu durum hukukumuzda “şekil serbestîsi” olarak adlandırılmaktadır. TBK m.12 gereğince, şekil serbestîsinin genel ilke olarak kabul gördüğü belirtilmektedir. Buna göre; “Sözleşmelerin geçerliliği, kanunda aksi öngörülmedikçe, hiçbir şekle bağlı değildir.” Başka bir ifade ile sözleşmeler için serbestçe şekil belirleme kural, belirli bir şekle bağlı olmak ise istisnadır.
Tipik ve atipik sözleşmeleri açıklayınız.
Sözleşmeler, TBK veya diğer Kanunlarda düzenlendiği takdirde bunlar tipik (isimli) sözleşmeler, TBK veya diğer Kanunlarda açıkça düzenlenmeyen sözleşmeler ise atipik (isimsiz) sözleşmeler olarak adlandırılmaktadır. Atipik (isimsiz) sözleşmeler, hiçbir unsuru itibariyle ya da kısmen herhangi bir Kanun hükmüyle düzenlenmemiş olabileceği gibi kanunun başka sözleşme tipleri bakımından öngördüğü unsurların kanunun öngörmediği bir tarzda bir araya gelmesi şeklinde de olabilmektedir. Sözleşme özgürlüğü ilkesi doğrultusunda atipik (isimsiz) sözleşmeler; kendine özgü yapısı olan sözleşmeler (sui generis), karma sözleşmeler ve birleşik sözleşmeler şeklinde ayrılmaktadır.
Vekalet sözleşmesi nedir?
TBK m. 502’ye göre; “Vekâlet sözleşmesi, vekilin vekâlet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği sözleşmedir.” Bu hükümden hareketle vekâlet sözleşmesinin tanımı şu şekilde yapılabilir; vekilin üzerine aldığı bir işin veya hizmetin ifasını başkası adına ve hesabına, onun iradesine ve menfaatine uygun ve kısmen bağımsız olarak, sadece edim fiilînin gereklerini özen ve sadakatle yerine getirmeyi üstlendiği bir sözleşmedir. Benzer bir şekilde, vekâlet sözleşmesini; vekilin sözleşme ile vekâlet verenin menfaatine ve iradesine uygun olarak, üzerine aldığı, bir işi görmeyi ya da bir hizmeti ifa etmeyi, zaman kaydına bağlı kalmaksızın ve sonucun elde edilememesi rizikosu kendisine ait olmamak üzere borçlandığı, bu sözleşmenin kapsamının, kanunun diğer hükümleri ile düzenlenen sözleşmelerden herhangi birinin kapsamına girmediği, ücret ödenmesi hususunda teamüller gereği veya sözleşme ile kararlaştırılmasıyla hak kazanıldığı bir sözleşme şeklinde de tanımlamak mümkündür.
Vekalet sözleşmesinde vekilin rolü nedir?
Vekalet sözleşmesinde vekilin rolünü şu şekilde sıralamak mümkündür:
- Vekil, üzerine bir iş alır veya hizmet görmeyi taahhüt eder.
- Vekil, ifayı başkası adına ve hesabına yapar (Bazı hâllerde vekil ve müvekkilin menfaati birlikte olabilir).
- Müvekkilin iradesine ve menfaatine uygun davranır.
- Vekil, işini kısmen de olsa bağımsız olarak yapar. Vekil, işin ifasıyla ilgili emir ve talimat alır; yer, zaman ve işin nasıl görüleceği konusunda ise bağımsızdır.
- Sadece edim fiilînin gereklerini yapmayı üstlenir.
- Vekil, edim sonucuna ilişkin bir taahhütte bulunamaz.
Vekalet sözleşmelerini diğer iş görme sözleşmelerinden ayıran en temel özellik nedir?
Vekâlet sözleşmelerini diğer iş görme sözleşmelerinden ayıran en büyük özelliği, vekâlet sözleşmelerinin büyük ölçüde güven ilkesine dayanmasıdır. Gerçekten de güven, sözleşmenin önemli özelliği durumundadır. Uygulamada ve yargı kararlarında da vekâlet sözleşmesinin en önemli özelliğinin güven unsuru olduğu hususu ağır basmaktadır. Hasta-hekim arasındaki ilişkide yaşanan güven olgusu, hekimin hem kişiliğine hem de mesleki bilgisine ve yeteneğine duyulmaktadır.
Vekalet sözleşmesinin özellikleri nelerdir?
Vekalet sözleşmesinin özelliklerini şu şekilde sıralamak mümkündür:
- Rızai bir sözleşmedir. Vekâlet sözleşmesi, karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanları ile kurulmaktadır. Vekâlet sözleşmesi kural olarak tıpkı diğer sözleşmelerde olduğu gibi genel hükümlere tabidir. Ancak TBK m. 503 gereğince vekâlet sözleşmesinin zımni kabul yöntemi ile kurulabileceği de belirtilmiştir. Buna göre; “Kendisine bir işin görülmesi önerilen kişi, bu işi görme konusunda resmî sıfata sahipse veya işin yapılması mesleğinin gereği ise ya da bu gibi işleri kabul edeceğini duyurmuşsa, bu öneri onun tarafından hemen reddedilmedikçe, vekâlet sözleşmesi kurulmuş sayılır.” şeklinde kaleme alınan hüküm, vekâlet sözleşmesinin zımni kabul yoluyla kurulabileceğine esas teşkil etmektedir.
- Kural olarak herhangi bir şekle tabi değildir. Vekâlet sözleşmesinde taraflar isterlerse sözleşmeyi sözlü veya yazılı ya da resmî şekilde akdedebilirler. Vekilin iş görme borcunun konusu, şekle bağlı hukuki işlemlerin kendisi değildir. Vekil ancak bu hukuki işlemleri yapmaya yönelik faaliyette bulunmaktadır. Şekle bağlı bir hukuki işlemin yapılması için verilen vekâletin de şekilsiz olarak geçerli bir tarzda verilme imkânı bulunmaktadır. Bu bağlamda vekâlet sözleşmesi, kural olarak şekle bağlı olmayan sözleşmedir.
- Borç doğuran bir sözleşmedir. Vekâlet sözleşmesi, taraflardan en az birinin bir borç altına girdiği sözleşmedir.
- Kural olarak eksik iki tarafa borç yükleyen, istisnaen tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir. Ücret alacağının olmadığı vekâlet sözleşmesi eksik iki tarafa borç yükleyen, ücret alacağının olduğu vekâlet sözleşmesi ise tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir.
- Hem ani edimli bir sözleşme olabilir hem de sürekli borç ilişkisi doğuran sözleşme özelliği arz edebilir. Vekâlet sözleşmesi bir defaya mahsus bir fiilî üstlenmek şeklinde ise ani edimli, sürekli bir fiilî üstlenmek şeklinde ise sürekli borç ilişkisi doğuran sözleşme olabilir. Vekâlet sözleşmesi her iki özelliği de arz edebilir. Ancak uygulamada daha ziyade sürekli borç ilişkisi doğuran bir sözleşme olarak karşımıza çıkmaktadır ve doktrinde de sürekli edimli bir sözleşme olarak kabul edilmektedir.
- İş görme borcu doğuran sözleşmedir. Vekâlet sözleşmesinde hüküm bulunamazsa mahiyeti elverdiği ölçüde diğer iş görme borcu doğuran sözleşme hükümleri kıyasen uygulanır.
Vekalet sözleşmesinin unsurları nelerdir?
Vekalet sözleşmesinin unsurlarını şu şekilde sıralamak mümkündür:
- İş Görme / Hizmetin İfası Unsuru: Vekâlet sözleşmesi sayesinde vekil, müvekkile karşı bir iş görme borcu altına girmektedir. Vekilin bu iş görme borcunu yerine getirirken yapacağı edimler olumlu edimlerdir. Diğer bir ifade ile yapma fiilînin konusunu teşkil etmektedir. Vekil her zaman müvekkilin menfaatine olacak hukuki işlemler gerçekleştirmektedir.
- İş Görmenin Başkasının Menfaatine ve İradesine Uygun Olarak Yapılması Unsuru: Vekâlet ilişkisinde vekil, müvekkilin menfaatine uygun hareket etmek ve onun menfaatini esas almak suretiyle iş görmektedir. Temelde görülen iş vekilin değil, müvekkilin menfaatinedir. Yapılan iş, müvekkil adına ve hesabına görülmektedir. Ancak kimi durumlarda işin üçüncü kişi lehine yapılması da söz konusudur. Vekilin bu işleri görürken hiçbir şekilde kendi menfaatinin olmayacağı anlaşılmamalıdır. Yalnızca vekilin menfaatlerini içeren bir vekâlet sözleşmesinden bahsetmek mümkün değildir. Vekil, kendi menfaati de bulunmasına karşılık her zaman müvekkilinin menfaatlerini ön planda tutmak zorundadır.
- Vekilin Yükümlülüklerini Müvekkil Nam ve Hesabına Yapması, Sonuç Riziko-su Taşımaması: Vekil, üzerine aldığı işleri yaparken borç altına girmesi müvekkil adına olmaktadır. Vekâlet sözleşmesi, edim sonucunun değil, edim fiilînin taahhüt edildiği bir sözleşmedir. Edim fiilînin yerine getirilmesinden doğacak alacak ve borçlar müvekkil adına doğmaktadır. Vekil, sözleşmede hiçbir şekilde sonucun başarı ile neticeleneceğini borçlanamaz. Aslında vekâlet ile başarılı bir sonuç elde edilmek istense de bu sonuca ulaşmak her zaman mümkün olmayabilir. Vekâlet sözleşmesi ile başarılı bir sonuca ulaşılması hedeflenmekle birlikte, belirlenen bu hedef başarılı bir sonucun borçlanıldığı anlamına gelmemektedir.
- Ücret Unsuru: Ücret, vekâlet sözleşmesinin zorunlu bir unsuru olarak kabul edilmemekte ve sözleşmenin esaslı bir unsuru olarak görülmemektedir. Vekâlet sözleşmesinde ücret zorunlu ve kanuni bir unsur değildir. Kural olarak taraflar bir ücret kararlaştırmamışlarsa bile vekâlet sözleşmesi kurulabilmektedir. Ancak, sözleşme ile taraflar arasında açık olarak ücretin kararlaştırılması veya işin gereği ücret verilmesi teamül hâline gelmiş ise ücretli vekâlet sözleşmesi kurulabileceği kabul edilmektedir.
- Anlaşma Unsuru: Vekâlet sözleşmesi rızai bir sözleşmedir ve tarafların karşılıklı birbirine uygun irade beyanları ile kurulmaktadır. Bu sözleşmenin kurulabilmesi, tarafların anlaşmış olmalarına bağlıdır. Gerek işin niteliğinden gerekse mevcut durumdan dolayı açık bir kabulün beklenemeyeceği durumlarda uygun bir süre içinde öneri reddedilmemiş ise sözleşmenin kurulduğu kabul edilmektedir. TBK’de, vekilin sözleşme konusu işi resmî bir sıfat gereği veya mesleğinin icabı (avukat, hekim, bankacı vb.) olarak görmesi ya da vekilin alenen bu isleri yapacağını açıklaması hâlinde açık bir kabul beyanına gerek olmadığı düzenlenmiştir. Sözleşmenin kural olarak herhangi bir şekle tabi olmaması bu aşamada tarafların örtülü olarak bile anlaşmasına imkân tanımaktadır.
Vekalet sözleşmesinde vekilin sadakat ve özen borcu nasıl tanımlanır?
Vekâlet sözleşmesi tüm sözleşmeler içinde en ziyade ve en yüksek ölçüde güvene dayalı olan bir sözleşmedir. Edim fiillerine yönelik bir sözleşmedir. Vekil gerekli edim fiillerini yapmak zorundadır. Bunu sadakat ve özenle yapması gerekir. Sadakat borcu, vekilin yapması gerekenleri yapması, kaçınması gerekenleri yapmamasıdır. Sadakat borcu, sözleşmenin amacı çerçevesinde vekile, müvekkilin çıkarlarını koruma ve buna uygun davranma yükümlülüğü yüklemektedir. Sadakat borcunun temeli aslında TMK m.2’de yer alan “dürüst davranma” kuralına dayanmaktadır. Vekil her durumda zararlı davranışlardan kaçınmalıdır. Özen borcu işin ifası sırasında geçerli iken, sadakat borcu sözleşme öncesi ve sonrası aşamalarda da geçerlidir. Sadakat yükümlülüğünün gereği olarak vekil, sözleşme öncesinde ve sonrasında, işin görülmesi safhasında sürekli müvekkile bilgi vermek, onu uyarmak, dikkatini çekmek ve koruma yükümlülüklerini yerine getirmek durumundadır. TBK m.506’nın 3. fıkrasına göre; “Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır.” hükmü kabul edilmiştir. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğun belirlenmesinde objektif bir ölçüte yer verilmiş ve benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranışın esas alınması gerektiği vurgulanmıştır.
Vekalet sözleşmesinde vekilin işi bizzat yapma borcunun istisnaları nelerdir?
İşi şahsen yapma borcu TBK m. 506’da düzenlenmiştir. Buna göre, vekilin ifa edeceği yapma borcu şahsını ilgilendirmiyorsa başkasına yaptırabilir, ama güvene dayalı sözleşmede kural olarak şahsen ifa zorunluluğu söz konusudur. Bunun istisnaları şunlardır:
- Açık veya zımni irade beyanları ile izin verilmişse;
- Örf ve adet gereğince başkasına yaptırma hakkı varsa;
- Halin gereklerine göre mecbur olma durumu söz konusu ise Vekil, vekâlet konusuna giren bazı işlerin ifasında yardımcı kişiye ihtiyaç duyabilir ve bu durumda bu işleri ona bırakabilir, ikame vekil atayabilir veya vekâlet sözleşmesinden kaynaklanan işin görülmesini alt vekile tevdi edebilir.
Vekalet sözleşmesinde vekilin müvekkilin talimatlarına uygun hareket etme yükümlülüğünün sınırları nelerdir?
Vekilin, müvekkilin açık talimatlarına aykırı hareket etmesi mümkün değildir. Vekil, müvekkilin talimatlarına uymak zorundadır. Müvekkilin verdiği talimatlar, tek taraflı, varması gerekli irade beyanlarıdır. Bu talimatlar yenilik doğuran hak olmayıp, her zaman geri alınabilir ve değiştirilebilir. Sözleşmenin kapsamının açık olmadığı hâllerde, talimatlar sözleşmenin kapsamının belirlenmesi anlamına gelirken, sözleşmenin kapsamına girmeyen talimatlar yeni bir sözleşme kurma iradesi anlamına gelmektedir. Vekil, müvekkilin hukuka aykırı talimatlarına uymama hakkına sahiptir. Bu bir haklı istifa sebebidir. Hukuka aykırı bir talimatın yerine getirilmemesi sebebiyle zarar söz konusuysa müvekkil, vekilin zararlarını karşılamak zorundadır. Bazı durumlarda da vekilin hukuka aykırı talimatlara uymayıp sözleşmeye devam etme hakkı bulunmaktadır.
Vekalet sözleşmesinde vekilin hesap verme borcu ve vekalet dahilinde aldıklarını iade borcu arasındaki fark nedir?
Hesap verme borcu, bir başkasına ait işin görülmesinin doğal bir sonucudur. Vekil işin gidişatıyla ilgili talep olmasa bile açıklama yapmak zorundadır. Vekâlet sözleşmesi çerçevesinde, vekil işin görülmesiyle ilgili elde ettiği her türlü hak ve alacakları müvekkile devir ile yükümlü tutulmuştur. Müvekkilin alınanların teslimine ilişkin bu alacağı bir tazminat alacağı olmayıp, ifaya yönelik bir akdi alacaktır. Hesap verme borcu bir yapma borcu iken vekilin alınanları iade borcu, bir verme borcudur.
Vekalet sözleşmesinin ücrete ilişkin husus içermesi durumunda sözleşmenin sona erme nedenleri nelerdir?
Vekâlet sözleşmesinin ücrete ilişkin hususu içermesi durumunda, tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmeden bahsedilmektedir. Sürekli borç ilişkisi doğuran, tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmenin sona erme sebepleri vekâlet sözleşmesi için de aynen geçerlidir. Buna göre sözleşme,
- İfa ile sona ermekte,
- İleriye etkili fesih ile sona ermekte,
- Vekillik ve müvekkil sıfatının birleşmesiyle de sona ermektedir.
Serbest çalışan hekim ile hasta arasındaki ilişkinin hukuki niteliği hangi sözleşmeye dayanır?
Sorumluluk türleri nelerdir?
Hukuk sistematiği bünyesinde sorumluluk üç ana türe ayrılmaktadır. Bunlar; idari sorumluluk, cezai sorumluluk ve hukuki sorumluluktur. Sorumluluğun gelişme sürecine bakıldığında, cezai ve hukuki sorumluluğun beraber geliştiği ancak idari sorumluluğun sonradan ortaya çıktığı görülmektedir. Bu üç temel sorumluluk birbirinden ayrı olarak görülse de aslında ortak bir payda altında toplanmakta, kişinin genel olarak yaptığı bir davranışın hesabını vermesi zihniyetine hizmet etmektedir.
Malpraktis nedir?
Kusura dayalı hatalı tıbbi uygulamaya malpraktis (kötü uygulama) adı verilmektedir.
Hasta ve hekim arasında vekalet sözleşmesi nasıl kurulur?
Vekâlet sözleşmesi, kurulması bakımından herhangi bir sekil şartına tabi değildir. Tarafların birbirlerine uygun irade beyanları ile sözleşme kurulmuş olmaktadır. Hastanın, hastalığından kurtulması maksadıyla hekime başvurması ve hekimin de tedaviye hazır olduğunu açıklamasıyla sözleşme kurulmaktadır. Hatta günlük hayatımızda, hasta bir kişinin hekime başvurması ve hekimin de hastasını kabul edip tedaviye başlamasıyla zımnen sözleşme kurulmaktadır. Bu konuda TBK m.503 gereğince; “Kendisine bir işin görülmesi önerilen kişi, bu işi görme konusunda resmî sıfata sahipse veya işin yapılması mesleğinin gereği ise ya da bu gibi işleri kabul edeceğini duyurmuşsa, bu öneri onun tarafından hemen reddedilmedikçe, vekâlet sözleşmesi kurulmuş sayılır.” hükmü doğrudan hekim ile hasta arasındaki sözleşmenin kurulmasına açıklık getirmektedir.
Sorumluluk hukukuna göre kusurun türleri nelerdir?
Sorumluluk hukukunda kusur; kast ve ihmal olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Kast, kusurun en ağır derecesidir. Zararın ve hukuka aykırı sonucun zarar veren tarafından bilerek istenmesi anlamına gelmektedir. Kasıt ile hareket eden kişi fiilîn sonucunu bilmekte ve bu sonucun gerçekleşmesini istemektedir. İhmal ise hukuka aykırı sonucun istenilmemesine rağmen hâl ve şartların gerektirdiği özeni göstermemek şeklinde tanımlanabilmektedir. Kişi zararlı sonucu bilmemekte veya böylesine bir sonucu istememektedir. Burada da objektifleştirilmiş ihmal esastır. Başka bir ifade ile aynı koşullar altındaki, objektif, normal ve makul bir kişinin göstereceği özen ve alacağı tedbirler dikkate alınmaktadır. İhmal de kendi içinde ağır ihmal ve hafif ihmal olarak ikiye ayrılmaktadır.
Hangi aşamadan sonra hekim ve hastanın kendi üzerlerine düşen hak ve sorumlulukları yerine getirmeleri beklenmektedir?
Vekâlet sözleşmesinin kurulmasından sonra, taraflardan kendi üzerlerine düşen hak ve sorumlulukları yerine getirmeleri beklenmektedir.
Vekâlet sözleşmesinde, hekim ve hastanın konumlandığı yerler nelerdir?
Vekâlet sözleşmesinde, hekim “vekil”, hasta ise “müvekkil” olarak değerlendirilmektedir.
Hekimin, hastası ile girmiş olduğu vekâlet sözleşmesi kapsamında en önemli kriter nedir?
Özen ve hekimin sözleşmeden kaynaklanan hukuki sorumluluğu, sadakatın gösterilme derecesi, hekimin, hastası ile girmiş olduğu vekâlet sözleşmesi kapsamında en önemli kriterdir.
Borç ilişkisi ifadesinin anlamı nedir?
Borç ilişkisi ifadesinden, karşılıklı iki taraf arasında gerçekleşen ve bunlardan birinin borçlu diğerinin ise alacaklı konumda olduğu, borçluyu belli bir davranışta bulunmaya yükümlü kılan hukuki bir bağ anlaşılmaktadır. Borç, en genel anlamı ile bir edimi yerine getirme yükümlülüğüdür.
Hukuk sistemimiz içinde önemli bir yere sahip olan Borçlar Kanunu, borç ilişkilerini doğuran kaynakları kaça ayırmaktadır?
Hukuk sistemimiz içinde önemli bir yere sahip olan Borçlar Kanunu, borç ilişkilerini doğuran kaynakları genel olarak üçe ayırmaktadır. Bu kaynaklar; sözleşmeler, haksız fiil ve sebepsiz zenginleşme şeklinde ifade edilmektedir.
Sözleşmeler hukukunda temel ilke nedir?
Sözleşmeler hukukunda temel ilke, irade serbestîsi ve buna paralel olarak da sözleşme özgürlüğüdür.
Bir teklifin öneri olarak nitelendirilmesi için gerekli şartlar nelerdir?
Bir teklifin öneri olarak nitelendirilmesi için, önerinin karşı tarafa yöneltilmiş olması, sözleşmenin bütün esaslı noktalarını taşıması, ciddi olması ve öneriyi yapanın bu öneri ile bağlanma iradesine sahip olması gerekmektedir.
Kabul beyanı nedir?
Kabul beyanı ise bağlanma iradesi ile yapılan öneriye karşılık sözleşmenin diğer tarafınca öneriyi yapana yöneltilen ve sözleşmenin öneriye uygun olarak kurulması arzusunu kesin şekilde ifade eden irade beyanıdır.
Şekil serbestîsi nedir?
Öneri ve kabul beyanının hangi şekilde yapılacağı hususunda açıkça Kanun veya tarafların üzerinde kararlaştırdıkları bir şekil şartının bulunmadığı durumlarda, yapılacak irade açıklaması herhangi bir şekil şartına tâbi değildir. Bu durum hukukumuzda “şekil serbestîsi” olarak adlandırılmaktadır.
Tipik (isimli) sözleşmeler nedir?
Sözleşmeler, TBK veya diğer Kanunlarda düzenlendiği takdirde bunlar tipik (isimli) sözleşmeler olarak adlandırılmaktadır.
Atipik (isimsiz) sözleşmeler nedir?
TBK veya diğer Kanunlarda açıkça düzenlenmeyen sözleşmeler atipik (isimsiz) sözleşmeler olarak adlandırılmaktadır.
Atipik (isimsiz) sözleşmelerin özellikleri nelerdir?
Atipik (isimsiz) sözleşmeler, hiçbir unsuru itibariyle ya da kısmen herhangi bir Kanun hükmüyle düzenlenmemiş olabileceği gibi kanunun başka sözleşme tipleri bakımından öngördüğü unsurların kanunun öngörmediği bir tarzda bir araya gelmesi şeklinde de olabilmektedir. Sözleşme özgürlüğü ilkesi doğrultusunda atipik (isimsiz) sözleşmeler; kendine özgü yapısı olan sözleşmeler (sui generis), karma sözleşmeler ve birleşik sözleşmeler şeklinde ayrılmaktadır.
TBK m. 502’ye göre; Vekâlet sözleşmesinin tanımı nedir?
TBK m. 502’ye göre; “Vekâlet sözleşmesi, vekilin vekâlet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği sözleşmedir.” Bu hükümden hareketle vekâlet sözleşmesinin tanımı şu şekilde yapılabilir; vekilin üzerine aldığı bir işin veya hizmetin ifasını başkası adına ve hesabına, onun iradesine ve menfaatine uygun ve kısmen bağımsız olarak, sadece edim fiilînin gereklerini özen ve sadakatle yerine getirmeyi üstlendiği bir sözleşmedir.
vekâlet sözleşmesinin özellikleri nelerdir?
a. Vekil, üzerine bir iş alır veya hizmet görmeyi taahhüt eder.
b. Vekil, ifayı başkası adına ve hesabına yapar (Bazı hâllerde vekil ve müvekkilin menfaati birlikte olabilir).
c. Müvekkilin iradesine ve menfaatine uygun davranır.
d. Vekil, işini kısmen de olsa bağımsız olarak yapar. Vekil, işin ifasıyla ilgili emir ve talimat alır; yer, zaman ve işin nasıl görüleceği konusunda ise bağımsızdır.
e. Sadece edim fiilînin gereklerini yapmayı üstlenir.
f. Vekil, edim sonucuna ilişkin bir taahhütte bulunamaz.
Vekâlet sözleşmesinin unsurları nelerdir?
a. İş Görme / Hizmetin İfası Unsuru
b. İş Görmenin Başkasının Menfaatine ve İradesine Uygun Olarak Yapılması Unsuru
c. Vekilin Yükümlülüklerini Müvekkil Nam ve Hesabına Yapması, Sonuç Rizikosu Taşımaması
d. Ücret Unsuru
e. Anlaşma Unsuru
Vekâlet sözleşmesinde vekilin borçlarının sınıflandırılmaları nelerdir?
a. Sadakat ve Özen Borcu (İşi Gereği Gibi İfa)
b. İşi Bizzat Yapma Borcu
c. Müvekkilin Talimatına Uygun Hareket Etme Yükümlülüğü
d. Vekilin Hesap Verme Borcu
e. Vekilin Vekalet Dahilinde Aldıklarını İade Borcu
İşi bizzat yapma borcunun temel özellikleri nelerdir?
İşi Bizzat Yapma Borcu: İşi şahsen yapma borcu TBK m. 506’da düzenlenmiştir. Buna göre, vekilin ifa edeceği yapma borcu şahsını ilgilendirmiyorsa başkasına yaptırabilir, ama güvene dayalı sözleşmede kural olarak şahsen ifa zorunluluğu söz konusudur. Bunun istisnaları şunlardır:
• Açık veya zımni irade beyanları ile izin verilmişse
• Örf ve âdet gereğince başkasına yaptırma hakkı varsa
• Hâlin gereklerine göre mecbur olma durumu söz konusu ise
Sürekli borç ilişkisi doğuran, tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmenin sona erme sebepleri vekâlet sözleşmesi için de aynen geçerlidir. Buna göre sözleşme hangi yollarla sona erdirilebilmektedir?
Sözleşme:
a. İfa ile sona ermekte,
b. İleriye etkili fesih ile sona ermekte,
c. Vekillik ve müvekkil sıfatının birleşmesiyle de sona ermektedir.
Hukuki sorumluluğun cezai ve idari sorumluluktan farkları nelerdir?
Cezai ve idari sorumluluktan farklı olarak hukuki sorumlulukta; eşit konumdaki kişiler arasındaki hukuki ilişkiler düzenlenmektedir. Hukuki sorumlulukta, toplumun korunmasının sağlanması yerine doğrudan zarar görenin uğradığı zararın giderilmesi önem taşımaktadır. Bu durumda zarar gören, eğer zarar görmeseydi içinde bulunacağı durumun tekrar ona sağlanması için tazmin edilmesi gerekmektedir.
Hukuk sistematiği bünyesinde sorumluluk kaç ana türe ayrılmaktadır?
Hukuk sistematiği bünyesinde sorumluluk üç ana türe ayrılmaktadır. Bunlar; idari sorumluluk, cezai sorumluluk ve hukuki sorumluluktur.
Kast ile taksiri birbirinden ayırt eden en önemli özellik nedir?
kast ile taksiri birbirinden ayırt eden en önemli özellik, falinin fiilîn sonucunu isteyerek ve önceden düşünerek öngörmesidir.