Temel İnsan Hakları Bilgisi 2 Dersi 8. Ünite Sorularla Öğrenelim
Ulusal İnsan Hakları Koruma Mekanizmaları
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Kolluğun idari faaliyetleri nelerdir?
Kolluğun idari faaliyetleri, kamu düzeninin devamı, suç işlenmesinin önlenmesi ve toplumsal bir tehlikenin ortadan kaldırılması amaçlarına yönelik olarak gerçekleştirilir.
Kolluk kuvvetlerinin faaliyetleri nelerdir?
Kolluk kuvvetleri gerek idari (önleyici) gerekse adli (bastırıcı) faaliyetleri bakımından temel hak ve özgürlüklerle yakından ilişki halindedirler.
Kolluk idari faaliyetleri hangi kuruma veya birime bağlıdır?
Kolluk, idari faaliyetleri sırasında, mahallin en büyük mülki amirine (illerde vali ilçelerde kaymakama) bağlı olarak görev yapar.
Kolluk adli faaliyetleri hangi kuruma ve birime bağlıdır?
Kolluğun adli faaliyetleri sırasındaki amiri Cumhuriyet Savcısıdır.
Kolluğun adli faaliyetleri nelerdir?
Kolluğun adli faaliyetleri; bir suç işlendikten sonra suçun failinin ve delillerinin elde edilmesine yönelik olarak gerçekleştirilen faaliyetlerdir.
Kolluk bireylerin temel hak ve özgürlüklerine ne şeklide müdahale edebilir?
Kolluk kuvvetleri, görevi kapsamında, bazen bireyleri belirli davranışlardan men etmesi, bazen onların vücut, konut, haberleşme veya özel hayat dokunulmazlıklarına müdahalede bulunması bazen de onlara karşı zor kullanması söz konusu olabilir. Ancak bu faaliyetleri gerçekleştirirken ve bireylerin temel haklarına müdahale ederken, kolluğun görev alanını belirleyen hukuk kuralları çerçevesinde hareket etmesi gerekir. Aksi takdirde en azından görevini kötüye kullanmaktan dolayı sorumluluğu ortaya çıkacaktır.
Kolluğun görevi kapsamında, bireylerin temel hak ve özgürlüklerine müdahale ederken dikkat etmesi gereken esaslar nelerdir?
• Kolluğun durdurma ve kimlik sorma yetkisi, • Kolluğun zorla getirme yetkisi, • Kolluğun zor ve silah kullanma yetkisi, • Kolluğun yakalama yetkisi ve gözaltı işlemleri, • Kolluğun ifade alması, • Kolluğun arama yapması
Polis kişi ve araçları hangi şartlarda arayabilir?
a) Bir suç veya kabahatin işlenmesini önlemek, b) Suç işlendikten sonra kaçan faillerin yakalanmasını sağlamak, işlenen suç veya kabahatlerin faillerinin kimliklerini tespit etmek, c) Hakkında yakalama emri ya da zorla getirme kararı verilmiş olan kişileri tespit etmek, d) Kişilerin hayatı, vücut bütünlüğü veya malvarlığı bakımından ya da topluma yönelik mevcut veya muhtemel bir tehlikeyi önlemek amacıyla durdurabilir.
Polis, durdurduğu kimsenin kendisine ve etrafına zarar vermesini engellemek üzere ne tür tedbirler alabilir?
Polis, durdurduğu kişi üzerinde veya aracında silâh veya tehlike oluşturan diğer bir eşyanın bulunduğu hususunda yeterli şüphenin varlığı halinde, kendisine veya başkalarına zarar verilmesini önlemek amacına yönelik gerekli tedbirleri alabilir. Ancak bu amaçla kişinin üzerindeki elbisenin çıkarılması veya aracın, dışarıdan bakıldığında içerisi görünmeyen bölümlerinin açılması istenemez. Bu bağlamda eğer durdurulan kişinin kendisine veya etrafına zarar verebilecek nitelikte bazı eşyaları taşıdığından şüphelenmeyi gerektirecek yeterli sebepler varsa; polis kişi üzerinde kaba üst araması yapabilir. Kaba üst araması, kişinin elbiseleri çıkartılmaksızın ve cepleri boşaltılmaksızın elbisesinin üzerinden elle yoklamak suretiyle yapılan araştırmadır. Uygulamada kaba üst araması, Anayasal anlamda bir arama olarak değerlendirilmeyip, kişinin kendisine ve etrafına zarar vermesini engelleyecek tedbirler arasında kabul edilmektedir.
Kimlik kontrollerinde hangi durumlarda tutuklama yapılır?
Kimlik belgesinin bulunmaması, açıklamada bulunmaktan kaçınması veya gerçeğe aykırı beyanda bulunması dolayısıyla ya da sair surette kimliği belirlenemeyen kişi tutularak durumdan derhal Cumhuriyet savcısı haberdar edilir. Bu kişi, kimliği açık bir şekilde anlaşılıncaya kadar gözaltına alınabilir.
Kimlik yoklamasında geçerli kimlikler hangileridir?
Kimlik kontrollerinde kişinin kimliğini ibraz etmesi bakımından muhakkak nüfus cüzdanını göstermesi beklenmez. Sürücü ehliyeti, avukatlık kimliği gibi resmi kimlik belgeleri de, eğer sahte olduklarını düşündürecek bir bulgu yoksa kişinin kimliğini ispat etmesi bakımından yeterlidir.
Polisin kimlik kontrolü yapabilmesinde ki ön gereklilik nedir?
Polis, görevini yerine getirirken, kendisinin polis olduğunu belirleyen belgeyi gösterdikten sonra, kişilere kimliğini sorabilir.
Kimlik tespiti yapılamayan kişi yabancı ise ne yapılabilir?
Kimliği tespit edilemeyen kişinin yabancı olduğunun anlaşılması halinde, 5682 sayılı Pasaport Kanunu ve 5683 sayılı Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun hükümlerine göre işlem yapılır (PVSK m.4/A).
Muhakemenin sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilmesi bakımından beyanları alınması için zorla alınması gerekenler kimlerdir?
Muhakemenin sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilmesi bakımından beyanları alınması gereken sanık, tanık, mağdur, bilirkişi ve şikâyetçi gibi kimselerin, bu işlemlerin yapılabilmesi için zorla getirilmeleri zorunlu olabilir.
CMK’nın açılımı nedir?
Ceza Muhakeme Kanunu.
Sanığın zorla getirilmesi hangi maddelere göre düzenlenmiştir?
Sanığın zorla getirilmesine CMK’nın 145, 193 ve 199. maddelerinde yer verilmiştir.
Sanığın zorla getirilmesine hangi merciler karar verebilir?
Kolluğun zorla getirmeye karar verme yetkisi yoktur. Tabi ki zorla getirme kararı verildikten sonra bu işlemin yerine getirilmesi kolluk tarafından olacaktır. Zorla getirilme için mahkeme kararı gerekmektedir.
Hangi mercilerin sanığı zorla getirme yetkisi bulunmaktadır?
Elinde mahkeme kararı olan kolluk kuvvetleri, ve jandarmanın sanığı zorla getirme yetkisi bulunmaktadır.
Tanığı zorla getirmeye yetkili merciler nelerdir?
Tanığı zorla getirmeye yetkili merciler savcı, hâkim ve mahkeme olmalıdır. Bu bağlamda bu düzenlemelere göre tanığı kolluğun zorla getirme yetkisi bulunmamaktadır.
Kolluk kuvvetleri hangi şartlarda silah kullanma yetisini kullanabilir?
Kolluk görevlileri, silah kullanma yetkilerini kullanırken gerekli kanuni şartların oluşup oluşmadığına dikkat etmeli, şartların oluştuğu hallerde bile orantısız olarak müdahalede bulunmamalıdırlar. PVSK’nın 16. Maddesine göre; polis, görevini yaparken direnişle karşılaşması halinde, bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde zor kullanmaya yetkilidir (CMK m.16). demektedir. Polis, zor kullanma yetkisi kapsamında, direnmenin mahiyetine ve derecesine göre ve direnenleri etkisiz hale getirecek şekilde kademeli olarak artan nispette bedeni kuvvet, maddi güç ve kanuni şartları gerçekleştiğinde silâh kullanılabilir.
Polis 5237 sayılı Türk Ceza Kanuna göre hangi şartlarda savunmada bulunur?
a) Meşru savunma hakkının kullanılması kapsamında, b) Bedeni kuvvet ve maddi güç kullanarak etkisiz hale getiremediği direniş karşısında, bu direnişi kırmak amacıyla ve kıracak ölçüde, c) Hakkında tutuklama, gözaltına alma, zorla getirme kararı veya yakalama emri verilmiş olan kişilerin ya da suçüstü halinde şüphelinin yakalanmasını sağlamak amacıyla savunmada bulunur.
Şüpheli kimseye hangi şartlar ve mesafede müdahale edilebilir?
Hakkında tutuklama, gözaltına alma, zorla getirme kararı veya yakalama emri verilmiş olan kişilerin ya da suçüstü halinde şüphelinin yakalanmasını sağlamak amacıyla silâh kullanılırken öncelikle kişiye dur ihtarı yapılması, şüpheli kişiye ancak başkaları bakımından hayati tehlike oluşturduğu andan itibaren hayatını sona erdirecek müdahalelerde bulunulabilir. Bu bağlamda örneğin hırsızlık yaparken suçüstü halinde görülen ve kaçan kimse 50 metre uzaktayken ona ateş etmek hayatı bakımından risklidir. Buna karşın bir mağazada iki kişi öldürüp kaçan kişiye 50 metre uzaktayken ateş edilebilir. Nitekim bu kimse hem silâhlıdır hem de silâhını kullanmaya başlamış ve iki kişiyi öldürmüştür.
Yakalama nedir?
Yakalama, kanuni şartların varlığına bağlı olarak, kişinin hareket serbestisinin salıverilinceye veya gözaltına alınıncaya kadar kısıtlanmasını ifade eder. Bu işlem, şüphelinin ele geçirilmesi için adli amaçlı olarak gerçekleştirilebileceği gibi, suç işlenmesinin ya da toplumsal bir tehlikenin önlenmesi için idari (önleme) amaçlı olarak da gerçekleştirilebilir.
Polisin yakalamaya ilişkin sınırlılıkları hangi maddeye göre düzenlenmiştir?
Polisin önleme amaçlı yakalama yapmasına ilişkin düzenlemeler, adli yakalama halleriyle birlikte PVSK m.13’de ve Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliği (Yakalama Y.) m.5’te hüküm altına alınmıştır.
Adli amaçlı yakalama türleri nelerdir?
Adli amaçlı yakalamanın türleri olan müzekkereli ve müzekkeresiz yakalamadır.
Yakalamanın temel koşulları nelerdir?
Yakalamanın temel koşulları CMK m.90’da düzenleme altına alınmıştır. Buna göre; a) Kişiye suçu işlerken rastlanması b) Suçüstü bir fiilden dolayı izlenen kişinin kaçması olasılığının bulunması veya hemen kimliğini belirleme olanağının bulunmaması hallerinde, herkes tarafından geçici olarak yakalama yapılabilir.
Müzekkeresiz Yakalama Nedir?
Yakalama Emri Olmaksızın yakalama işlemine müzekkeresiz yakalama denir.
Gözaltı nedir?
Yakalanan kişi ve olay hakkında C. Savcısına bilgi verildikten sonra, C. Savcısı yakalanan kişinin serbest bırakılmasına veya soruşturma işlemlerinin tamamlanması için gözaltına alınmasına karar verebilir. Eğer savcı yakalanan kişiyi serbest bırakmazsa, bu durumda yakalama işlemi gözaltına dönüşür. Yakalanan kimsenin savcının emriyle hareket serbestisinin, serbest bırakılıncaya kadar veya hâkim önüne çıkartılıncaya kadar kısıtlanmaya devam etmesine gözaltı denir. Gözaltına alma, bu tedbirin soruşturma yönünden zorunlu olmasına ve kişinin bir suçu işlediği şüphesini gösteren somut delillerin varlığına bağlıdır.
Gözaltın alma işleminde CMK’nın 93. Maddesi ne demektedir?
CMK’nın 93. maddesinde; Yakalanan veya tutuklanarak bir yerden diğer bir yere nakledilen kişilere, kaçacaklarına ya da kendisi veya başkalarının hayat ve beden bütünlükleri bakımından tehlike arz ettiğine ilişkin belirtilerin varlığı hallerinde kelepçe takılabilir denilmektedir. Buna karşın Çocuk Koruma Kanunun 18. maddesi gereğince, yakalanmış olan çocukların nakli sırasında kelepçe kullanılması mümkün değildir.
Gözaltı süresi ne kadardır?
Gözaltı süresi, yakalanan kişinin, yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre hariç, yakalama anından itibaren yirmi dört saati geçemez. Toplu olarak işlenen suçlarda, delillerin toplanmasındaki güçlük veya şüpheli sayısının çokluğu nedeniyle; Cumhuriyet savcısı gözaltı süresinin, her defasında bir günü geçmemek üzere, üç gün süreyle uzatılmasına yazılı olarak emir verebilir. Bazen uygulamada yanlış olarak toplu olarak işlenmemiş suçlar bakımından gözaltı süresinin 36 saat olduğu ifade edilmektedir. Bunun sebebi 12 saatlik yol süresinin de 24 saatlik çekirdek gözaltı süresine eklenmesidir. Ancak dikkat edilecek olursa 12 saatlik süre gözaltı süresi değil; kanunun da açıkça belirttiği üzere yol süresidir. Eğer bu sürede gözaltı süresi olarak değerlendirilirse, yolda zaman geçirilsin veya geçirilmesin bu sürenin kullanılabileceği anlamını taşır.
Müzekkereli Yakalama nedir?
Kanunda belirtilen koşulların varlığına bağlı olarak belirli hallerde yakalama emri üzerine de yakalama yapılabilmektedir. Müzekkereli yakalamada, yakalama işlemi, daha önceden yetkili makam tarafından verilmiş yakalama emri üzerine gerçekleştirilir. Bu nedenle uygulamada, bu tür yakalamayı ifade etmek üzere müzekkereli yakalama terimi kullanılmaktadır.
GBT ne demektir?
GBT, Genel Bilgi Toplama Sistemidir. TC kimlik numarası sisteme girilip, araştırınca, hakkındaki yakalama emrine bağlı olarak, sistem hemen uyarı vermekte ve ilgili kişi bu şekilde yakalanabilmektedir.
İfade alma ve sorgu arasındaki fark nedir?
Suç isnadı altında bulunan kimsenin uyuşmazlık konusu olaya ilişkin beyanının kolluk veya savcı tarafından alınması ifade alma olarak nitelendirilirken; bu beyanın hâkim veya mahkeme tarafından alınması ise sorgu olarak nitelendirilir.
İfade alma ve sorguda dikkat edilmesi gereken hususlar nelerdir?
Şüphelinin veya sanığın ifadesinin alınmasında veya sorguya çekilmesinde şu esaslara uyulur Şüpheli veya sanığın kimliği saptanır. Şüpheli veya sanık, kimliğine ilişkin soruları doğru olarak cevaplandırmakla yükümlüdür. Kendisine yüklenen suç anlatılır. Kişinin ifadesinin alınmasından önce kendisine yüklenen suçun da anlatılması gereklidir. Ne ile suçlandığını bilmeyen kimsenin etkili bir savunma yapması ya da kendisine sorulan sorulara gönül rahatlığıyla cevap verebilmesi mümkün değildir.
İfade veya sorgu bir tutanağında yer alması gereken hususlar nelerdir?
Tutanakta yer alması gereken hususlar; 1. İfade alma veya sorguya çekme işleminin yapıldığı yer ve tarih. 2. İfade alma veya sorguya çekme sırasında hazır bulunan kişilerin isim ve sıfatları ile ifade veren veya sorguya çekilen kişinin açık kimliği. 3. İfade almanın veya sorgunun yapılmasında yukarıdaki işlemlerin yerine getirilip getirilmediği, bu işlemler yerine getirilmemiş ise nedenleri. 4. Tutanak içeriğinin ifade veren veya sorguya çekilen ile hazır olan müdafi tarafından okunduğu ve imzalarının alındığı. 5. İmzadan çekinme halinde bunun nedenleri açıkça belirtilmelidir.
Doğrulama ifadesi nedir?
Kolluk hukuka uygun olarak şüphelinin müdafii olmaksızın ifadesini alır; ancak bu beyan daha sonra şüpheli tarafından doğrulanmadıkça delil olarak kullanılamaz. Şüphelinin aynı olayla ilgili olarak yeniden ifadesinin alınması ihtiyacı ortaya çıktığında, bu işlem ancak Cumhuriyet savcısı tarafından yapılabilir. Aynı olaya ilişkin olarak şüpheliden alınan bu ikinci ifadeye uygulamada doğrulatma ifadesi denilmektedir.
Delil olarak değerlendirilemeyen ve müdafiin olmadığı hallerde kolluk niye ifade almaktadır?
Bunun iki temel nedeni vardır. Birincisi şüpheli veya sanık daha sonra bu beyanı doğrularsa ifadede vermiş olduğu beyanının delil olarak kullanılması mümkün olabilecektir. İkincisi ise sonradan şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmasa bile elde edilen beyanlar neticesinde soruşturma genişletilebilecek ve yeni delillere ulaşılabilecektir. Kanun koyucu müdafi olmaksızın alınan ifadelerin sonradan doğrulanmadıkça delil olarak kullanılamamasına ilişkin bu düzenlemeyi, kolluktaki kötü muamele iddialarını en aza indirmek amacıyla kabul etmiştir.
Kolluk kuvvetleri hangi durumlarda arama yapamaz?
Anayasada, hâkim kararı, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde ise kanunun yetkili kıldığı merciin emri olmaksızın kişinin üzerinde, eşyalarında ve konutunda arama yapılması yasaklanmıştır.
Arama faaliyeti kaç şekilde yapılmaktadır?
Arama faaliyeti, adli arama ve önleme araması olmak üzere iki temel şekilde yapılmaktadır.
Adli arama nedir?
Bir suç işlendikten sonra şüphelinin, suç delillerinin veya müsadereye tabi eşyanın elde edilmesi amacıyla, şüphelinin veya üçüncü kişilerin üzerlerinde ya da onlara ait yerlerde yapılan araştırmaları ifade etmektedir.
Adli arama ile önleme araması arasındaki fark nedir?
Adli arama suç işlendikten sonra suçla ilgili yapılan araştırma sürecini önleme araması ise ileride işlenebilecek bir suçun veya tehlikenin önlenmesi açısından birbirinden ayrılır. Bu bağlamda adli arama ile önleme araması arasındaki temel fark; önleme aramasının bir suçun işlenmesinden önce; adli aramanın ise bir suçun işlenmesinden sonra gerçekleştirilmesi bakımından ortaya çıkar.
Adli aramaya hangi merciler karar verebilir?
Aramaya karar vermeye yetkili merciler CMK’nın 119. maddesinde hüküm altına alınmıştır. Buna göre; hâkim kararı üzerine veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının, Cumhuriyet savcısına ulaşılamadığı hallerde ise kolluk amirinin yazılı emri ile kolluk görevlileri arama yapabilirler. Ancak, konutta, işyerinde ve kamuya açık olmayan kapalı alanlarda arama, hâkim kararı veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının yazılı emri ile yapılabilir. Kolluk amirinin yazılı emri ile yapılan arama sonuçları Cumhuriyet Başsavcılığına derhal bildirilir.
Arama kararında belirtilmesi gereken hususlar nelerdir?
Arama karar veya emrinde; a) Aramanın nedenini oluşturan fiil, b) Aranılacak kişi, aramanın yapılacağı konut veya diğer yerin adresi ya da eşya, c) Karar veya emrin geçerli olacağı zaman süresi, açıkça gösterilir. Arama tutanağına işlemi yapanların açık kimlikleri yazılır (CMK m.119).
Hakkında arama işlemi uygulanan kimsenin belge veya kâğıtlarını inceleme yetkisi hangi mercie aittir?
Hakkında arama işlemi uygulanan kimsenin belge veya kâğıtlarını inceleme yetkisi Cumhuriyet savcısı ve hâkime aittir.
Önleme Aramasının bir diğer ifade ediliş şekli nedir?
Bir suç işlenmeden gerçekleştirilen önleme araması, bu özelliği nedeniyle idari bir faaliyet niteliğini taşır. Buna bağlı olarak önleme aramasının idari arama olarak ifade edildiği de görülmektedir.
Arama talep yazısında dikkat edilecek hususlar nelerdir?
Arama talep yazısında, arama için makul sebeplerin oluştuğunun gerekçeleriyle birlikte gösterilmesi gerekir. Arama kararında veya emrinde; a) Aramanın sebebi, b) Aramanın konusu ve kapsamı, c) Aramanın yapılacağı yer, d) Aramanın yapılacağı zaman ve geçerli olacağı süre belirtilmelidir. (PVSK m.9).
Önleme araması nelerde yapılabilir?
Önleme araması, a) 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu kapsamına giren toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin yapıldığı yerde veya yakın çevresinde. b) Özel hukuk tüzel kişileri ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları veya sendikaların genel kurul toplantılarının yapıldığı yerin yakın çevresinde. c) Halkın topluca bulunduğu veya toplanabileceği yerlerde. d) Eğitim ve öğretim özgürlüğünün sağlanması için her derecede eğitim ve öğretim kurumlarının idarecilerinin talebiyle… girilecek yüksek öğretim kurumlarının içinde, bunların yakın çevreleri ile giriş ve çıkışlarında. e) Umumi veya umuma açık yerlerde. f) Her türlü toplu taşıma araçlarında, seyreden taşıtlarda (PVSK m.9) gibi yerlerde yapılabilir.
Arama kararı olmaksızın arama yapılabilecek durumlar nelerdir?
Adli ve önleme aramaları yönetmeliğine göre, a. Hakkında tutuklama kararı veya yakalama emri veya zorla getirme kararı bulunan kişi ile hakkında gıyabi tutuklama kararı verilen kaçak yakalandığında üstünde, b. Hâkim kararı veya Cumhuriyet savcısının yazılı emri ile veya kolluk tarafından doğrudan yakalanan kişinin, kendisine, başkalarına veya yakalama işlemini yapan kolluk görevlilerine zarar vermesini önlemek amacıyla yapılacak kaba üst aramasında, c. Gözaltına alınan kişinin, nezarethaneye konmadan önce yapılan üst aramasında, d. Herhangi bir sebeple hukuka uygun şekilde yakalandıktan sonra kolluk güçlerinin elinden kaçmakta olan kişilerin veya işlenmekte olan veya henüz işlenmiş olan veya pek az önce işlendiğini gösteren belirtilerin olduğu suçun failinin yakalanması amacıyla takibi sırasında girdikleri araç, bina ve eklentilerinde yakalanması amacıyla yapılacak aramalarda, e. 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun 17’nci maddesinin ikinci, altıncı ve onsekizinci fıkrası kapsamında, bir arama emri ya da kararı aranmaz.
Hukuka aykırı arama yapılan kişinin hakları nelerdir?
Hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen kişiler, maddi ve manevi her türlü zararlarını, devletten isteyebilirler.
Kişi yakalandıktan sonra hatırlatılması zorunlu haklar nelerdir?
a. Kendisine yüklenen suça ilişkin susma hakkı b. Müdafiden faydalanma hakkı c. Lehine olan hususları ileri sürme hakkı d. Yakınlarına haber verme hakkı
CMK’ya göre şüphelinin üzerinde ve ona ait yerlerde arama yapılabilmesi için en az hangi şüphe derecesi gerekir?
Kuvvetli şüphe
Önleme aramasına karar verebilecek mercilere nedir?
Kural olarak hâkim, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde ise mülki amir karar verebilir.
Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hangi yolla yapılır?
Bireysel başvuru, herkesin Anayasa’da güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiasıyla başvurabileceği bir hak arama yoludur. Bireysel başvuru, 6216 sayılı Kanun ve Anayasa Mahkemesi İç Tüzüğü’nde gösterilen kurallara uygun şekilde, İç Tüzük ekinde örneği bulunan ve Anayasa Mahkemesinin internet sitesinde yayımlanan başvuru formu kullanılarak ve resmi dilde yapılır.
Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvurularda başvuru formuna hangi belgeler eklenir?
Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvurularda başvuru formuna aşağıdaki belgeler ya da onaylı örnekleri eklenir:
- Kanuni temsilci veya avukat vasıtasıyla takip edilen başvurularda başvurucuyu temsile yetkili olunduğuna dair belge,
- Harcın ödendiğine dair belge,
- Nüfus cüzdanı örneği, başvurucu yabancı ise geçerli kimlik belgesi,
- Tüzel kişilerde tüzel kişiliğe yetkili olunduğuna dair belge,
- Nihai karar ya da işlem tebliğ edilmişse tebellüğ belgesi,
- Dayanılan belgelerin asılları ya da onaylı örnekleri,
- Tazminat talebi varsa uğranılan zarar ve buna ilişkin belgeler,
- Başvuru, süresinde yapılamamışsa, varsa mazereti ispatlayan belgeler.
Başvurucu, ihlal iddiasına dayanak gösterdiği İç Tüzük’ün 59. maddesinin (3) numaralı fıkrasındaki belgelere herhangi bir nedenle erişememesi halinde bunun gerekçelerini belirtir. Anayasa Mahkemesi gerekli gördüğü takdirde bu bilgi ve belgeleri resen toplar.
Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuruların kabul edilebilirliği hangi açılardan değerlendirilmektedir?
Bireysel başvurunun kabul edilebilirlik şartları, konu bakımından, kişi bakımından, yer bakımından ve zaman bakımından yetki; başvurunun süresi; idari ve yargısal başvuru yollarının (iç hukuk yollarının) tüketilmesi; açıkça dayanaktan yoksunluk ve kötüye kullanım açılarından değerlendirilir.
Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru incelemelerinin konusu nedir?
Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru incelemelerinin konusu, Anayasa’da güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerden Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddialarıdır. Ancak yasama işlemleri ve düzenleyici idari işlemler aleyhine doğrudan yapılan başvurular ile Anayasa Mahkemesi kararlarıyla Anayasa’nın yargı denetimi dışında bıraktığı işlemler bireysel başvuru incelemelerinin kapsamı dışındadır.
Bireysel başvurunun Anayasa Mahkemesi tarafından incelenmesinde Komisyonların görev ve yetkisi ne şekildedir?
Anayasa Mahkemesinde bireysel başvurular Bölümler, bu bölümlere bağlı Komisyonlar ve Genel Kurul tarafından incelenmektedir. Kabul edilebilirlik incelemesi Komisyonlarca yapılır. Kabul edilebilirlik şartlarını taşınması konusunda oy birliği sağlanamayan başvurular Bölümlere sevk edilir. Komisyonlar; önlerindeki bir başvurunun Anayasa’nın uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsam ve sınırlarının belirlenmesi açısından önem taşıyıp taşımadığının, başvurucunun önemli bir zarara uğrayıp uğramadığının tespiti ile görevlidir. Başvurunun çözümünün bir ilke kararını gerektirmesi veya alınacak kararın Anayasa Mahkemesi tarafından verilmiş başka bir karar ile çelişebilecek nitelikte olması hallerinde kabul edilebilirlik hususunu karara bağlamadan başvuruyu ilgili Bölüme gönderir. Süresinde yapılmayan, İç Tüzük’ün 59. ve 60. maddelerdeki şekil şartlarına uygun olmayan ve tespit edilen eksiklikleri verilen kesin sürelerde tamamlanmayan başvuruların, Komisyonlar Başraportörü tarafından idari yönden reddine karar verilir ve bu karar başvurucuya tebliğ edilir. Bu karara karşı tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde Komisyona itiraz edilebilir. Bu konuda Komisyonların verdiği kararlar kesindir.
Bireysel başvurunun Anayasa Mahkemesi tarafından incelenmesinde Genel Kurulun görev ve yetkisi nedir?
Genel Kurul bireysel başvurulara ilişkin olarak Bölümlerin kararları arasında oluşmuş veya oluşabilecek farklılıkları gidermek, Bölümlerce Genel Kurula sevk edilen konuları karara bağlamakla görevli ve yetkilidir. Bölümler arasındaki içtihat farklılıkları Genel Kurul tarafından karara bağlanır. Anayasa Mahkemesi bireysel başvuruları incelerken bir temel hakkın ihlal edilip edilmediğine yönelik her türlü araştırma ve incelemeyi yapabilir; başvuruyla ilgili gerekli gördüğü bilgi, belge ve delilleri ilgililerden isteyebilir. Mahkeme ayrıca kendisine verilen görevlerin yerine getirilmesi sırasında yasama, yürütme, yargı organları, kamu idareleri, kamu görevlileri, bankalar ile diğer gerçek ve tüzel kişilerle doğrudan yazışmaya, bilgi ve belge istemeye, gerekli gördüğü her türlü belge, kayıt ve işlemi incelemeye, bilgi almak üzere her derece ve sınıftan kamu görevlileri ile ilgilileri çağırmaya, idare ve diğer tüzel kişilerden temsilci istemeye yetkilidir.
Esas incelemesi sonucunda bir temel hakkın mahkeme kararı nedeniyle ihlal edildiği tespit edilirse Anayasa Mahkemesinin alabileceği kararlar nelerdir?
İhlalin bir mahkeme kararından kaynaklandığı tespit edilirse;
- İhlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. İlgili mahkeme, ihlal kararında açıklanan ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde yeniden yargılama yapar ve mümkünse dosya üzerinden ivedilikle karar verir.
- Yapılan inceleme sonunda, başvurucunun bir hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi halinde yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmadığı takdirde başvurucu lehine uygun bir tazminata hükmedilebilir.
- Tazminat miktarının tespitinin, daha ayrıntılı bir incelemeyi gerektirmesi halinde, bu konu karara bağlanmaksızın genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir.
6701 sayılı Kanun kapsamına giren ayrımcılık türleri nelerdir?
6701 sayılı Kanun kapsamına giren ayrımcılık türleri şunlardır:
- Ayrı tutma
- Ayrımcılık talimatı
- Çoklu ayrımcılık
- Doğrudan ayrımcılık
- Doğrudan ayrımcılık
- Dolaylı ayrımcılık
- İşyerinde yıldırma
- Makul düzenleme
- Taciz
- Varsayılan temele dayalı ayrımcılık
Ayrımcılık türlerinden olan dolaylı ayrımcılık neyi ifade eder?
Dolaylı ayrımcılık, bir gerçek veya tüzel kişinin, görünüşte ayrımcı olmayan her türlü eylem, işlem ve uygulamalar sonucunda, 6701 sayılı Kanun’da sayılan ayrımcılık temelleriyle bağlantılı olarak hukuken tanınmış hak ve hürriyetlerden yararlanma bakımından nesnel olarak haklılaştırılamayan dezavantajlı bir konuma sokulmasını ifade eder.
Varsayılan temele dayalı ayrımcılık kavramı neyi ifade eder?
Varsayılan temele dayalı ayrımcılık, bir gerçek veya tüzel kişinin, 6701 sayılı Kanun’da sayılan ayrımcılık temellerinden birisiyle gerçekte ilgisi olmamasına rağmen, bu temellerden birisini taşıdığı sanılarak hukuken tanınmış hak ve hürriyetlerden yararlanma bakımından ayrımcı muameleye maruz kalmasını ifade eder.
6701 sayılı Kanun kapsamında ayrımcılık iddiasının ileri sürülemeyeceği haller ve istisnalar nelerdir?
6701 sayılı Kanun kapsamında ayrımcılık iddiasının ileri sürülemeyeceği haller ve istisnalar şunlardır:
- İstihdam ve serbest meslek alanlarında, zorunlu mesleki gerekliliklerin varlığı halinde amaca uygun ve orantılı olan farklı muamele,
- Sadece belli bir cinsiyetin istihdamını zorunlu kılan durumlar,
- İşe kabul ve istihdam sürecinde, hizmetin zorunlulukları nedeniyle yaş sınırlarının belirlenmesi ve uygulanması, gereklilik ve amaçla orantılı olması şartıyla yaşa dayalı farklı muamele,
- Çocuk veya özel bir yerde tutulması gereken kişilere yönelik özel tedbirler ve koruma önlemleri,
- Bir dine ait kurumda, din hizmeti veya o dine ilişkin eğitim ve öğretim vermek üzere sadece o dine mensup kişilerin istihdamı,
- Dernek, vakıf, sendika, siyasi parti ve meslek örgütlerinin, ilgili mevzuatlarında veya tüzüklerinde yer alan amaç, ilke ve değerler temelinde üye olacak kişilerde belli şart ve nitelik aramaları,
- Eşitsizlikleri ortadan kaldırmaya yönelik, gerekli, amaca uygun ve orantılı farklı muamele,
- Vatandaş olmayanların ülkeye giriş ve ikametlerine ilişkin şartlarından ve hukuki statülerinden kaynaklanan farklı muamele.
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Teşkilatı'nın temel görevleri nelerdir?
- İnsan haklarının korunmasına, geliştirilmesine, ayrımcılığın önlenmesine ve ihlallerin giderilmesine yönelik çalışmalar yapmak,
- İnsan hakları ve ayrımcılıkla mücadele konularında kitle iletişim araçlarını da kullanarak bilgilendirmek, kamuoyunda duyarlılığı geliştirmek,
- Milli eğitim müfredatında bulunan insan hakları ve ayrımcılık yasağıyla ilgili bölümlerin hazırlanmasına katkıda bulunmak,
- İnsan haklarının korunması, ayrımcılığın ortadan kaldırılması ve toplumdaki eşitlik anlayışının geliştirilmesine yönelik olarak üniversiteler ile ortaklaşa faaliyetlerde bulunmak,
- Kamu kurum ve kuruluşlarının meslek öncesi ve meslek içi insan hakları ve eşitlik eğitimi programlarının esaslarının belirlenmesine ve bu programların yürütülmesine katkıda bulunmak,
- İnsan hakları ihlalleri ile ayrımcılık yasağı ihlallerini resen incelemek, araştırmak, karara bağlamak ve sonuçlarını takip etmek,
- Ayrımcılık yasağı ihlalleri nedeniyle mağdur olduğu iddiasıyla Kuruma başvuranlara mağduriyetlerinin giderilmesi için kullanabilecekleri idari ve hukuki süreçler konusunda yol göstermek ve başvurularını takip etmelerini sağlamak amacıyla yardımcı olmak,
- İşkence ve kötü muamele ile mücadele etmek ve bu konuda çalışmalar yapmak ve İşkenceye ve Diğer Zalimane, Gayri İnsani veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesine Ek İhtiyari Protokol hükümleri çerçevesinde ulusal önleme mekanizması olarak görev yapmak,
- Özgürlüğünden mahrum bırakılan ya da koruma altına alınan kişilerin ulusal önleme mekanizması kapsamındaki başvurularını incelemek, araştırmak, karara bağlamak ve sonuçlarını takip etmek ve bu kişilerin bulundukları yerlere haberli veya habersiz düzenli ziyaretler gerçekleştirerek bu ziyaretlere ilişkin raporları ilgili kurum ve kuruluşlara iletmek,
- Cumhurbaşkanlığına ve TBMM Başkanlığına sunulmak üzere, insan haklarının korunması ve geliştirilmesi, işkence ve kötü muameleyle mücadele ve ayrımcılıkla mücadele alanlarında yıllık raporlar hazırlamak,
- İnsan hakları ve ayrımcılıkla mücadele alanındaki uluslararası gelişmeleri izlemek ve değerlendirmek, alanındaki uluslararası kuruluşlarla ilgili mevzuat dahilinde işbirliği yapmak,
- İnsan haklarının korunması ve ayrımcılıkla mücadele kapsamında faaliyet yürüten kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, meslek kuruluşları ve üniversitelerle iş birliği yapmak,
- Diğer kurumların ayrımcılığın önlenmesine yönelik faaliyetlerine destek vermek,
- Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası insan hakları sözleşmelerinin uygulanmasını izlemek, bu sözleşmeler uyarınca kurulan inceleme, izleme ve denetleme mekanizmalarına Devletin sunmakla yükümlü olduğu raporların hazırlanması sürecinde, ilgili sivil toplum kuruluşlarından da yararlanmak suretiyle görüş bildirmek, bu raporların sunulacağı uluslararası toplantılara temsilci göndererek katılmak.
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Teşkilatı Kuruluna üye olabilmek için hangi şartlar aranmaktadır?
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Teşkilatı Kurulana üye olabilmek için aşağıdaki şartlar aranır:
- 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48’inci maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (1), (4), (5), (6) ve (7) numaralı alt bentlerinde belirtilen nitelikleri taşımak,
- Herhangi bir siyasi partinin yönetim ve denetim organlarında görevli veya yetkili bulunmamak,
- En az dört yıllık lisans düzeyinde yükseköğrenim görmüş olmak.
Kamu Denetçiliği Kurumunun kuruluş amacı nedir?
6328 sayılı Kanun’a göre, kamu hizmetlerinin işleyişinde bağımsız ve etkin bir şikayet mekanizması oluşturmak suretiyle, idarenin her türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını; insan haklarına dayalı adalet anlayışı içinde, hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelemek, araştırmak ve önerilerde bulunmak üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bağlı, kamu tüzel kişiliğini haiz, özel bütçeli ve merkezi Ankara’da bulunan Kamu Denetçiliği Kurumu kurulmuştur.
Kamu Denetçiliği Kurumunun görev ve yetki alanı dışında kalan işlem ve kararlar nelerdir?
Kurum, idarenin işleyişi ile ilgili şikâyet üzerine, idarenin her türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını; insan haklarına dayalı adalet anlayışı içinde, hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelemek, araştırmak ve idareye önerilerde bulunmakla görevlidir. Diğer yandan;
- Yasama yetkisinin kullanılmasına ilişkin işlemler,
- Yargı yetkisinin kullanılmasına ilişkin kararlar,
- Türk Silahlı Kuvvetlerinin sırf askeri nitelikteki faaliyetleri kurumun görev alanı dışındadır.
Kamu Denetçiliği Kurumunun teşkilat yapısı ne şekildedir?
Kamu Denetçiliği Kurumu, Başdenetçilik ve Genel Sekreterlikten oluşur. Kurumda, bir başdenetçi ve beş denetçi ile genel sekreter ve diğer personel görev yapar. Kurum, gerekli gördüğü yerlerde büro açabilir. Başdenetçilik; Başdenetçi ve denetçilerden oluşur. Kurum, Başdenetçi tarafından yönetilir ve temsil edilir.
Kamu Denetçiliği Kurumu Başdenetçisinin görevleri nelerdir?
Başdenetçinin görevleri şunlardır:
- Kuruma gelen şikayetleri incelemek, araştırmak ve idareye önerilerde bulunmak,
- Bu Kanun’un uygulanmasına ilişkin yönetmelikleri hazırlamak,
- Yıllık raporu hazırlamak,
- Yıllık raporu beklemeksizin gerek gördüğü konularda özel rapor hazırlamak,
- Raporları kamuoyuna duyurmak,
- Yokluğunda kendisine vekalet edecek denetçiyi belirlemek,
- Biri kadın ve çocuk hakları alanında görevlendirilmek üzere, denetçiler arasındaki iş bölümünü düzenlemek,
- Genel Sekreteri ve diğer personeli atamak,
- Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak.
Kamu Denetçiliği Kurumu Başdenetçisi ve Denetçisi seçilebilmek için aranan şartlar nelerdir?
Başdenetçi veya denetçi seçilebilmek için aşağıdaki şartlar aranır:
- Türk vatandaşı olmak,
- Seçimin yapıldığı tarihte başdenetçi için elli, denetçi için kırk yaşını doldurmuş olmak,
- Tercihen hukuk, siyasal bilgiler, iktisadi ve idari bilimler, iktisat ve işletme fakültelerinden olmak üzere dört yıllık eğitim veren fakültelerden veya bunlara denkliği kabul edilmiş yurt içi veya yurt dışındaki yükseköğretim kurumlarından mezun olmak,
- Kamu kurum ve kuruluşlarında, uluslararası kuruluşlarda, sivil toplum kuruluşlarında veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarında ya da özel sektörde toplamda en az on yıl çalışmış olmak,
- Kamu haklarından yasaklı olmamak,
- Başvuru sırasında herhangi bir siyasi partiye üye olmamak,
- 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile kasten işlenen bir suçtan dolayı hapis cezasına ya da affa uğramış olsa veya hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiş olsa bile Türk Ceza Kanunu’nun ikinci kitabının birinci kısmının bir ve ikinci bölümündeki suçlar, Devletin güvenliğine karşı suçlar, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, millî savunmaya karşı suçlar, Devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk suçları ile yabancı devletlerle olan ilişkilere karşı suçlardan veya zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkum olmamak.
Kamu Denetçiliği Kurumuna yapılan başvurulardan incelemeye uygun görülmeyenler nelerdir?
Kamu Denetçiliği Kurumuna yapılan başvurulardan;
- Belli bir konuyu içermeyenler,
- Yargı organlarında görülmekte olan veya yargı organlarınca karara bağlanmış uyuşmazlıklara ilişkin olanlar,
- İkinci fıkrada belirtilen şartları taşımayanlar,
- Sebepleri, konusu ve tarafları aynı olanlar ile daha önce sonuçlandırılanlar incelenmez.
Kamu Denetçiliği Kurumuna başvurular hangi yolla yapılır?
Başvuru; başvuru sahibinin adı ve soyadı, imzası, yerleşim yeri veya iş adresini ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için vatandaşlık kimlik numarasını, yabancılar için pasaport numarasını, başvuru sahibi tüzel kişi ise tüzel kişinin unvanı ve yerleşim yeri ile yetkili kişinin imzasını, varsa merkezi tüzel kişilik numarasını ve yetki belgesini içeren Türkçe dilekçe ile yapılır. Bu başvuru, yönetmelikte belirlenen şartlara uyulmak kaydıyla elektronik ortamda veya diğer iletişim araçlarıyla da yapılabilir.