Temel İnsan Hakları Bilgisi 2 Dersi 5. Ünite Özet
Amerika Ve Afrika’Da İnsan Hakları Koruma Mekanizmaları
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Amerika İnsan Hakları Sistemi
Amerika’da 18. Yüzyılda Kabul Edilen İnsan Hakları Belgeleri Virginia Haklar Bildirisi
Doğal hukuk anlayışının ve aydınlanma düşüncesinin izlerini taşıyan Bildiri’de insanların doğuştan eşit derecede özgür ve bağımsız olduklarını ve bazı dokunulmaz, devredilmez ve vazgeçilmez haklara sahip oldukları bildirilmiştir. 17. yüzyılda İngiltere’de ilan edilen insan hakları belgelerinden sonra çağının ilerisinde bir anlayışla insan haklarını düzenleyen bu belge Amerikan Anayasası ile başlayacak anayasacılık hareketleri ile insan haklarının artık anayasal güvenceye kavuşmasının başlangıç noktasını da temsil etmektedir.
Amerikan Bağımsızlık Bildirisi
4 Temmuz 1776’da ilan edilen Bildiri özünde bir insan hakları metni değildir. Amerikan (Kuzey Amerika) devletlerinin yani İngiliz kolonilerinin kolonist İngiltere’ye karşı ilan ettikleri bağımsızlıklarını, bu bağımsızlık kararına giden süreci ve bu kararın nedenlerini açıkladıkları bir belgedir. Bildiri’nin büyük bir kısmını bağımsızlık ilan eden kolonilerin neden böyle bir işe kalkıştıklarını ve dönemin İngiltere kralının hangi davranış ve kararlarının bu bağımsızlık kararı üzerinde etkili olduğunu maddeleyerek sıralanması oluşturmaktadır.
Amerika Birleşik Devletleri Anayasası
ABD Anayasası’nın 1787 yılında kabul edilen ilk hâlinde bir haklar listesi bulunmamaktaydı. Fakat Anayasa büyük oranda daha sonra bir haklar bildirisi eklenmesi şartıyla kabul edilmişti ve 1791’de bu gerçekleşti. ABD Anayasası’nda yapılan ilk değişiklik Haklar Bildirisi (Federal Bill of Rights) olarak nitelenmektedir.
1787 ABD Anayasası anayasal düzeyde uluslararası hukuka gönderme yapan ilk belge olması nedeniyle de önemlidir. 1787 ABD Anayasası anayasal düzeyde uluslararası hukuka gönderme yapan ilk belge olması nedeniyle de önemlidir.
Anayasaya uygun yapılacak Birleşik Devletler kanunları ve Birleşik Devletlerin akdedeceği tüm anlaşmaların hukuk kuralı kabul edileceği ve federe devlet anayasa ve yasalarına aykırı hükümler taşısa bile bağlayıcı olacağı açıkça belirtilmiştir (mad.6/2), yani uluslararası hukukun ulusal hukuka üstünlüğü kabul edilmiştir (Gemalmaz, s. 71-74). Bunun ötesinde ABD Anayasası insan haklarının anayasal güvenceye kavuşmasının ilk örneğidir. ABD Anayasası ile dünyada anayasacılık faaliyetlerinin başladığı kabul edilir (Coşgun, s. 97). Yazılı anayasacılık geleneğinin ilk, tipik ve başarılı bir örneği olarak ABD Anayasası kabul edilir.
Amerika’da 20. Yüzyılda İnsan Haklarına Dair Kabul Edilen Belgeler ve Mevcut Durum
Amerikan Devletleri Örgütü ve Şartı
Örgütün kuruluş amacı, Amerika Devletleri arasında ekonomi, güvenlik konuları başta olmak üzere çeşitli alanlarda iş birliğini, koordinasyonu sağlamak ve üye devletler arasında çıkabilecek uyuşmazlıklarda barışçı yöntemlerle sorunları çözmek gibi konulardı (Civelek, s. 350-351; Mathıeu, s. 90). Antlaşmaya göre, Amerika kıtasında bir devlete karşı yapılacak her türlü saldırı tüm Amerika kıtası devletlerine yapılmış sayılacaktı. Örgütün başlıca en yetkili iki organı Genel Kurul ve Genel Sekreterliktir.
Amerikan İnsan Hak ve Ödevleri Bildirisi
ADÖ tarafından ilan edilen bu bildiri hukuki anlamda herhangi bir bağlayıcılığı olmayan bir düzenlemedir.
Yani başlangıçta bildirinin daha çok moral bağlayıcılığı olduğunu söylemek mümkündür. Ancak zaman içerisinde ADÖ Amerikan Bildirisinin başlangıçta bağlayıcı olmadığı düşünülürken zamanla Amerikan Devletleri Örgütü (ADÖ) Anlaşması’nda gönderme yapılan insan haklarının yorumu olarak kabul edilmiş ve bağlayıcı hâle gelmiştir.
Amerikalılararası İnsan Hakları Sözleşmesi
Sözleşme’nin metnini incelediğimizde Birinci Bölümünde, taraf devletlere Sözleşme’de tanınan hak ve özgürlükleri ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya da diğer görüşler, ulusal ya da sosyal köken, ekonomik durum gibi nedenlerle ayrımcılık yapmadan tüm insanlara uygulama yükümlülüğü getirildiği görülür. Taraf devletler bu doğrultuda tüm yasal düzenlemelerini yeniden gözden geçirecektir.. Sözleşmenin İkinci Bölümünde ise medeni ve siyasal haklar güvence altına alınmıştır. Ancak bu kısımda sayılan hakların birçoğu Avrupa İnsan Hakları sistemindeki haklara benzese de belli birtakım farklılıkları da vardır.
Sözleşme’nin tek maddeden oluşan Üçüncü Bölümünde ekonomik, sosyal ve kültürel hak olarak “kademeli kalkınma” hakkına yer verilmiştir.
Kişisel ve siyasal hakların ihlallerinin denetimi konusunda ise Amerikan İnsan Hakları Sisteminde iki organ yetkili kılınmıştır. Bunlar Amerikalılar Arası İnsan Hakları Komisyonu ve Amerikalılar Arası İnsan Hakları Mahkemesi.
Afrika İnsan Hakları Sistemi
Bağımsızlıktan Önce Afrika’da İnsan Hakları
Sömürge öncesi dönemde Afrika’da günlük yaşamda bazı hakların kullanımına rastlıyoruz. Örneğin yaşama hakkı ki bu hak sadece insanlara değil, kendini savunma, yiyecek temini, adak adama gibi hâllerin dışında hayvanlara da tanınıyordu. Ayrıca ifade özgürlüğü, din özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, seyahat özgürlüğü, çalışma hak ve ödevi ve eğitim hakkı gibi hak ve özgürlükler de tanınıyor ve kullanılıyordu. Fakat haklar yazılı belgelere dayalı olarak değil, örf ve adetlerle korunurdu.
Bağımsızlıktan Sonra Afrika’da İnsan Hakları ve Mevcut Sistem
Afrika Birliği Örgütü
Örgüt Addis Ababa’da (Etiyopya) 32 bağımsız Afrika devletinin devlet ve hükûmet başkanı tarafından kurulmuştur. Afrika Birliği Örgütünün kuruluş amaçları, barışçılık ve bloksuzluk politikaları izlemek, Afrika Ülkeleri arasındaki birlik ve daya nışmayı geliştirmek, üyelerinin bağımsızlıklarını gözetmek, tüm kolonileşme biçimlerini ortadan kaldırmak, Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ne ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne uygun olarak uluslararası iş birliğini ilerletmek, üyelerinin ekonomi, diplomasi, eğitim, sağlık, refah, bilim ve savunma politikalarını uyumlaştırmak ve koordine etmektir. Örgütün başlıca organları, devlet ya da hükûmet başkanlarından oluşan Genel Kurul (Devlet ve Hükûmet Başkanları Meclisi), Bakanlar Konseyi, Genel Sekreterlik ve Arabuluculuk, Uzlaştırma ve Hakemlik Komisyonudur.
Afrika İnsan ve Halklarının Hakları Şartı
Şart’ta, Afrika kıtasının tarihinde maruz kaldığı talihsiz durumları tekrar yaşamamak için bazı haklar özellikle vurgulanmış gözükmektedir. Örneğin ayrımcılık yasağı, vatandaş olmayanların kitle hâlinde sınır dışı edilmesi yasağı, self determinasyon hakkı, kendi kaynaklarına sahip olma (ekonomik selfdeterminasyon) hakkı gibi. Afrika Şartı, geniş bir haklar listesine yer vermemesine karşın, bu hakların yasa çerçevesinde tanındığını belirterek geniş hakları sınırlamak için devletlere geniş bir yetki alanı bırakmıştır.
Afrika İnsan ve Halklarının Hakları Komisyonuna insan ve halklarının haklarını geliştirme adı altında birçok yetki verilmiştir. Afrika’nın sorunlarına ilişkin belge toplamak, çalışmalar ve araştırmalar yürütmek, insan ve halkların hakları ile ilgili ulusal ve yerel kuruluşları teşvik etmek, seminer, sempozyum ve konferanslar düzenlemek, bilgi yaymak, insan ve halkların haklarının geliştirilme ve korunmasıyla ilgili diğer Afrikalı ve uluslararası kuruluşlarla iş birliği yapmak; insan ve halkların haklarının korunmasını bu Şart’la belirlenen koşullar altında temin etmek; Komisyon gerektiği hâllerde, Hükûmetlere görüşlerini sunabilir ve tavsiyelerde bulunabilir.
Afrika’da Hazırlanan İnsan Haklarına İlişkin Diğer Belgeler
Uluslararası Hukukçular Komisyonunun 1961 yılında Lagos’da (Nijerya) düzenlediği ve 23’ü Afrika devleti olmak üzere 32 devletin katıldığı Konferansta Lagos Yasası başlıklı bir metin oluşturulmuştur. Metinde kişi özgürlüğü başta olmak üzere temel insan haklarının tüm anayasalarda yer almasının zorunluluğu ve kişi özgürlüğünün barış zamanında ancak bir mahkeme tarafından yapılacak yargılama neticesinde kısıtlanmasının gerekliliği vurgulanmıştır. Ayrıca, Afrika Hükûmetleri, Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi temelinde bir Afrika İnsan Hakları Sözleşmesi hazırlamaya çağrılmıştır.
Asya-Afrika Hukuksal Danışmanlık Komitesinin Ağustos 1966 oturumunda mültecilik statüsünün tanımını veren, bu statünün kazanılması, kaybedilmesini düzenleyen, mültecilerin sahip olabilecekleri hakları ve yükümlülükleri, ayrıca ilgili devletlerin bu konudaki yükümlülüklerini açıklayan “Mültecilere Yapılacak Muameleye İlişkin İlkeler” metni hazırlanmıştır. ABÖ kurulduktan sonra, Afrika kıtası açısından özel önem taşıyan mülteci sorunu hakkında 1969 yılında Afrika’da Mülteci Sorunlarının Özgün Yönlerine İlişkin ABÖ Sözleşmesi kabul edilmiştir ve bu Sözleşme 1974’te yürürlüğe girmiştir. 19-23 Nisan 1971 tarihleri arasında Addis Ababa’da yapılan Afrika İçin Ekonomik Komisyonun, Afrika’da Hukuksal Süreç ve Birey Üzerine Hukukçular Konferansı’nda üç konuda karar alınmıştır: 1. Gözaltına alma-tutuklama; 2. Yargılama Süreci: Mahkemeye başvuru, yargılama, temyiz, hukuksal başvurular ve ombudsman; 3. Yargılama Süreci: Yargının bağımsızlığı, yürütme ve yargı ve uluslararası yargısal süreçler. ABÖ 1990 yılında Çocuk Hakları ve Refahı Hakkında Afrika Şartı’nı kabul etmiştir. 1999’da yürürlüğe giren bu Şart, çocuklara tanınan hak (yaşam, isim, uyrukluk, vatandaşlık hakkı gibi), özgürlük (ifade, örgütlenme, din ve vicdan özgürlüğü gibi) ve ödevleri, devletlerin bu konudaki yükümlülüklerini düzenlemiştir. Ayrıca, çocukların ailesi tarafından korunması, ebeveynlerin sorumlulukları, mülteci çocuklar, evlatlık meselesi, çocukların çalışması, özürlü çocuklar gibi konular da Şart’ta yer almıştır. Bununla birlikte, Şart’ta düzenlenen hakların geliştirilmesi ve korunması için Çocuk Hakları ve Refahı Hakkında Afrika Uzmanlar Komitesi oluşturulmuştur. Afrika Birliği Örgütü, 1999’da düzenlediği İnsan Hakları Konferansı’nda Grand Bay Deklarasyonu’nu yayınlamıştır. Bu Deklarasyon’da, kadın ve çocuklara uygulanan ayrımcılığın ve onları küçük düşüren kültürel uygulamaların ortadan kaldırılması gerektiği vurgulanmıştır. Devletler kıtada soykırımı önlemeye ve Çocuk Hakları ve Refahı Hakkında Afrika Şartı’nı ve İnsan ve Halklarının Hakları Mahkemesi kurulmasına dair Protokol’ü onaylamaya çağrılmıştır.