Anayasa 1 Dersi 3. Ünite Sorularla Öğrenelim
Anayasa İle Sınırlanmış Yönetim, Temel Haklar Ve Anayasa Yargısı
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
İnsan haklarının çerçevesi nedir?
İnsan hakları deyimi, hukukun kabul ettiği anlamın ötesinde bir hak anlayışına dayanmaktadır. Sadece yürürlükteki hukukun koruduğu menfaatleri ifade etmek üzere değil; aynı zamanda, ahlakî bir perspektifle, olması gerekeni de vurgulamak için kullanılmaktadır.
Genel yetkili mahkeme sistemi nedir?
Kanunların anayasaya uygunluk denetimi, genel yetkili mahkemeler tarafından yapılıyorsa, buna, genel mahkeme sistemi denmektedir. Bu denetim, açık olarak yetkilendirilmiş özel bir mahkeme tarafından değil; genel yetkili mahkemeler tarafından yapılabildiği için adem-i merkezî denetim olarak da adlandırılmaktadır.
Somut norm denetimi nedir?
Bir kanunun veya bir normun somut bir uyuşmazlık nedeniyle anayasaya uygunluk denetimine konu hâle getirilmesine somut norm denetimi denir. Bu denetim, ancak mahkemelere intikal eden somut bir uyuşmazlık üzerine harekete geçirilebildiği için, somut norm denetimi olarak adlandırılmaktadır.
Kamu hürriyetleri ile insan hakları arasındaki ilişki nedir?
Kamu hürriyetleri deyimi, insan hakları kavramına kıyasla daha dardır. Zira, insan hakları, pozitif hukuk metinlerinde formülleştirildikleri ölçüde kamu hürriyetine dönüşerek, devlet otoritesi üzerinde sınırlayıcı bir role sahip olabilir.
Temel haklar ve hürriyetler terimi neyi ifade etmektedir?
Anayasa metinleri tarafından tanınan ve korunan haklara temel haklar ve hürriyetler denmektedir.
Anayasacılığın ilk boyutunun gerçekleşmesinde anayasanın üstünlüğü kuralının önemini açıklayınız?
Anayasacılığın ilk boyutunun gerçekleşmesinde, anayasanın üstünlüğü kuralının önemli bir rolü olduğu açıktır. Bir devletin temel normu gücünü kazanan anayasa metni, kanun koyma, değiştirme ve kaldırma yetkisini kullanan yasama organını, kanunları uygulayan yürütme organını ve tüm idarî makamları, uyuşmazlıkları hukuk kurallarına uygun olarak çözmekle yükümlü olan yargı makamlarını e şit ölçüde bağlamakta; bütün bu organ ve makamların faaliyetlerinin önceden tahmin edilebilir sınırlar içinde cereyan etmesini sağlamaktadır. Bu ise bireylerin kendilerini devletin üstün otoritesi karşısında güvende hissetmelerine olanak tanıyan asgari bir ön şarttır.
Anayasacılığın iki farklı boyutunu açıklayınız?
Anayasacılığın bir boyutu, devlet otoritesini hukuk kurallarıyla sınırlama amacına yönelmekte; diğer boyutu ise, vatandaşlara çeşitli hak ve hürriyetler tanınmasını, kamu gücünü kullananların, bu hak ve hürriyetlere dokunmamasını gerektirmektedir.
Anayasacılık hareketlerinin en önemli sonuçları nedir?
Devlet otoritesinin bireyler lehine sınırlanması ve bireylere çeşitli hak ve özgürlüklerin tanınmasıdır.
Kamu hürriyetleri terimi neyi ifade etmektedir?
Kamu hürriyetleri, anayasalar ve kanunlar gibi, pozitif hukuk kuralları tarafından tanınan ve korunan hakları ifade etmektedir.
Özel yetkili mahkeme sistemi nedir?
Kanunların anayasaya uygunluk denetimi, genel yetkili mahkemeler tarafından değil; sadece bu amaç için kurulmuş, özel yetkili bir mahkeme tarafından yapılabiliyorsa, bu sisteme özel yetkili mahkeme sistemi denmektedir. Diğer bir deyişle, özel yetkili mahkeme sisteminde, kanunların anayasaya uygunluk denetimi, özel olarak bu amaç için kurulmuş bir mahkeme tarafından yapılabilmektedir. Bu nedenle, bu sistem, merkezî anayasa yargısı olarak da adlandırılmaktadır.
Kamu hürriyetleri ile temel hak ve hürriyetler arasındaki farklar nelerdir?
Kamu hürriyetleri, kanunlarla tanınan ve korunan haklar ve hürriyetleri ifade ederken; temel haklar ve hürriyetler, anayasa ile tanınan ve korunan hak ve hürriyetleri ifade eder. Bunun doğal sonucu olarak, kamu hürriyetleri, adlî ve idarî yargı tarafından korunurken; temel haklar ve hürriyetler, ancak anayasa yargısı tarafından korunabilir. Öte yandan, kamu hürriyetleri, sadece gerçek kişilerin devlet otoritesi karşısında kanunlarla kabul edilen hak ve hürriyetlerini ifade ederken; temel haklar ve hürriyetler, gerçek ve tüzel kişilerin anayasa tarafından korunan haklarını içermektedir. Nihayet, kamu hürriyetleri, bireylerin, devlet otoritesi karşısında korunan, devlete karşı öne sürebilecekleri haklarını kapsarken; temel hak ve hürriyetler, kişilerin hem devlet otoritesine hem de birbirlerine karşı öne sürebilecekleri hakları içermektedir.
İnsan hakları, kamu hürriyetleri ve temel hak ve hürriyetler kavramlarını karşılaştırınız?
İnsan hakları, kamu hürriyetleri, temel haklar ve hürriyetler kavramlarını karşılaştırdığımızda, bunlar arasında bazı farklılıkların olduğu görülmektedir. İnsan hakları deyimi, pozitif hukuk kuralları tarafından tanınan ve korunanlar dışında, ahlakî bir ideali, olması gerekeni de yansıtmaktadır. Buna karşılık, kamu hürriyetleri ile temel haklar ve hürriyetler, pozitif hukuk tarafından tanınan ve korunan hakları ifade etmektedir. Kamu hürriyetlerinin temelinde kanunlar; temel haklar ve hürriyetlerin temelinde anayasa hükümleri yer almaktadır. Kamu hürriyetlerinin süjesi, sadece gerçek kişiler; temel hak ve hürriyetlerin süjeleri ise gerçek ve tüzel kişilerdir. Kamu hürriyetleri ile temel hak ve hürriyetler, iç hukuk, yani, ulusal hukuk tarafından korunmaktadır. Buna karşılık, uluslararası metinlerde ifadesini bulan insan hakları, bu özelliğinin sonucu olarak uluslararası denetim mekanizmaları tarafından korunmaktadır.
Anayasacılığın ikinci boyutu olan hak ve hürriyetlerin tanınması ve güvence altına alınmasının sonuçlarını açıklayınız.
Anayasacılığın diğer boyutunu oluşturan hak ve hürriyetlerin tanınması ve güvence altına alınması, bir yandan, bireyleri, hakların ve yükümlülüklerin süjesi olan vatandaş statüsüne yükseltmekte; diğer yandan, devlete, bu hak ve hürriyetlerin tanımına uygun davranma, kısacası, bunlara müdahale etmeme ödevini yüklemektedir. Ancak, zamanla temel hak ve hürriyetlerin genişleyerek çeşitlenmeleri, devletin bu hürriyetler karşısında müdahale etmemek dışında yeni yükümlülükler üstlenmesine de yol açmıştır.
Anayasa şikayeti nedir?
Bu yöntem, anayasal hakları kamu gücü tarafından ihlâl edilen bireylere, bu ihlâli ortadan kaldırmak amacıyla, Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunma imkânı sunmaktadır.
Özel yetkili mahkeme sistemi ile genel yetkili mahkeme sistemi arasındaki farklılıklar nelerdir?
Özel yetkili mahkeme sisteminde, özel yetkili mahkeme, yani Anayasa Mahkemesi, bir normun anayasaya aykırılığına hükmettiği takdirde, o normu iptal ederek yürürlüğüne son verme, kısacası anayasaya aykırı normun hukukî varlığını sona erdirme yetkisine sahiptir. İptal hükmü, normu yürürlükten kaldırdığı için Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı, herkes için bağlayıcı, yani erga omnes etkiye sahiptir. Özel yetkili mahkeme sisteminde anayasa, kanunların anayasaya uygunluk denetimini yapmak üzere, özel bir mahkemeyi yetkilendirdiği için bu sistem, soyut norm denetimine olanak tanımaktadır. Bu modeli benimseyen anayasaların tümünde, normların yürürlüğe girmesini takiben belirli bir süre içinde, hiçbir somut uyuşmazlık olmaksızın anayasanın yetkili kıldığı kişiler veya organlar, Anayasa Mahkemesi’ne iptal davası açabilmektedir. Öte yandan, bu sistemde, soyut norm denetimi yanında somut norm denetimine de imkân tanındığı görülmektedir. Genel yetkili mahkeme sisteminde, kanunların anayasaya uygunluk denetimini yapacak özel yetkili bir mahkeme bulunmadığı için ancak somut norm denetimi uygulanabilmektedir
Hak ve hürriyetlere ilişkin ferdiyetçi doktrini açıklayınız?
Bu öğretinin ferdiyetçi olarak tanımlanmasının nedeni, hak ve hürriyet kavramlarını birey temelli olarak açıklamasıdır. Buna göre, herkes, bir birey olarak hak ve hürriyetin süjesini oluşturmaktadır. Herkesin hak ve hürriyetinin sınırı, bir başkasının hak ve hürriyetidir. Ferdiyetçi doktrinin hürriyet anlayışı, devlete, müdahale etmeme ödevi yüklemektedir. Bu anlayışa göre, devletin müdahale etmekten kaçınması, bireyin hürriyeti için yeterlidir. Kişi hürriyeti ve güvenliği, mülkiyet hakkı, konut dokunulmazlığı, çalışma ve teşebbüs hürriyeti, din ve inanç hürriyeti, dernek kurma hürriyeti, eğitim hürriyeti, bu öğretinin savunduğu hak ve hürriyetler arasında yer almaktadır
Tabiî hukuk öğretisinin sosyal sözleşme teorisi ile de hak anlayışına getirilen eleştiriler nelerdir?
17. yüzyıl tabiî hukuk öğretisine yöneltilen önemli eleştirilerden biri, onun sosyal sözleşme hipotezinin gerçek dışı olmasıyla ilgilidir. Bu eleştirilere göre, sözleşme kavramının ortaya çıkması, ancak toplum hayatına geçişi takip eden bir uygarlaşma sürecinin eseridir. Bu yüzden, tabiat hâlindeki insanın bir sözleşme yaparak toplum hayatına geçmesi hayali bir nitelik taşımaktadır. Öte yandan, tabiat hâlindeki insanın birtakım hakları olduğu iddiası da gerçeği yansıtmamaktadır; çünkü tıpkı sözleşme olgusu gibi hak kavramının varlığı da ancak toplum hayatına geçişi takiben ortaya çıkan gelişmelerin neticesidir.
Hak ve hürriyetler, önce anayasada düzenlenmeden, doğrudan kanunlarla tanınabilir mi?
Hürriyet karinesinin doğal sonucu olarak, bir hak ve hürriyetin anayasal hükümler yoluyla değil de kanunlarla düzenlenmesi, hukuken bir sorun yaratmamaktadır. Bir hak ve hürriyet, doğrudan doğruya kanunlar yoluyla da düzenlenebilir.
Hürriyet karinesini açıklayınız?
Bu karine gereğince, herkesin insan olması nedeniyle, hak ve hürriyetlere sahip olduğu varsayılır. Hakkında açıkça yasak öngörülmeyen her fiilin, hak ve hürriyetlerin alanında mevcut olduğu kabul edilir. Bu nedenle, bir hak ve hürriyetin varlığından söz edebilmek için, bunların anayasada veya kanunlarda açıkça zikredilmelerine ihtiyaç yoktur. Herhangi bir fiil hakkında, o fiili yasaklayan pozitif bir hukuk kuralı olmadıkça, hürriyet karinesi gereğince hak ve hürriyetin varlığından söz etmek gerekir.
Ferdiyetçi doktrine bir eleştiri olarak ortaya çıkan Sosyal haklar öğretisini açıklayınız?
Ferdiyetçi doktrin, bireyin hürriyetleri için devletin negatif bir edim üstlenmesini, diğer bir deyişle, hürriyetlere dokunmamasını yeterli görmektedir. Böylece, devletin bu yapmama borcunu yerine getirmesiyle bireylerin özgür olabileceğini savunmaktadır. Oysa bireyler arasında ekonomik ve sosyal şartları yönünden mevcut olan farklar, devletin sadece bir yapmama borcu üstlenmesi ile özgürleşmenin mümkün olamayacağını göstermektedir. Daha açık bir deyişle, ekonomik yetersizlik içinde olan bireyler bakımından devletin negatif bir edim üstlenmesi, bu kişiler yönünden otomatik olarak özgürleşmeyi sağlamamaktadır. Bu nedenle, ekonomik ve sosyal engellerinden dolayı, hak ve hürriyetlerden yararlanamayan kişiler karşısında devletin pozitif edimler de üstlenmesi gerektiği düşüncesi ortaya çıkmıştır. Sosyal haklar öğretisi olarak tanımlanan bu anlayışa göre, devlet, kişilere insan onuruna yaraşan asgari hayat standartlarını sağlamak, onların diğer hürriyetlerden yararlanmalarını önleyen ekonomik ve sosyal engelleri ortadan kaldırmakla da yükümlüdür.
Hak ve özgürlüklerin hangi hukuki norm düzeyinde(anayasa, kanun, tüzük, yönetmelik) tanındığı hak ve özgürlükler üzerinde nasıl bir etki yaratmaktadır?
Hak ve hürriyeti tanıyan işlemin niteliği, o hak ve hürriyetin gücünü de otomatik olarak etkileyecektir. Bu ise, tanımayı gerçekleştiren işlemin normlar hiyerarşisindeki yerine bağlıdır. Bir hak ve hürriyetin temel norm olan anayasayla tanınması, o hak ve hürriyete devletin üç temel organı karşısında güvence sunmaktadır. Böylece, kanunu yapanlar ve uygulayanlar, hak ve hürriyetin anayasal alanını dikkate almak zorunda kalacaktır. Buna karşılık, bir hak ve hürriyetin kanunla tanınması, ancak kanunu uygulayan organ ve makamları sınırlamaktadır. Tüzük ve yönetmelikle tanıma ise ancak bu işlemleri yapan makamları ve onun uygulayıcılarını sınırlamaktadır.
Georg Jellinek’in hak ve hürriyetler sınıflandırması hangi temelde yapılmaktadır?
Georg Jellinek, hak ve hürriyet sınıflandırmasını devletle birey arasındaki ilişkinin niteliğini esas alarak yapmıştır.
Soyut norm denetimi nedir?
Kanunun yürürlüğe girmesini takiben, anayasada öngörülen süre içinde, anayasanın yetkili kıldığı kişiler ve organlar tarafından harekete geçirilen denetime soyut norm denetimi veya iptal davası denmektedir.
Yargısal denetim nedir?
Kanunların anayasaya uygunluk denetiminin yargı organı tarafından yapılmasıdır.
Negatif statü hakları nelerdir?
Negatif statü hakları, devlete, karışmama veya dokunmama şeklinde olumsuz edimler yükleyen haklardır. Konut dokunulmazlığı, kişinin güvenliği, mülkiyet hakkı, düşünce hürriyeti, din ve vicdan hürriyeti gibi haklar, devlete, karışmama, dokunmama gibi edimler yükleyen haklar oldukları için negatif statü haklarıdır.
Bildiriler yoluyla tanınan hak ve hürriyetlerin hukukî değerinin ne olduğu meselesidir?
Hak ve hürriyetlere ilişkin bildiriler, daha sonra, bir anayasa metni ile anayasallaşmadıkça normlar hiyerarşisinde temel norm niteliği taşıyamazlar. Bunların âdi kanunların üzerinde bir güce sahip olduklarını öne sürme imkânı bulunmamaktadır. Bu tür bildiriler, daha sonra, bir anayasa metni ile o anayasanın parçası hâline getirildikleri takdirde, temel norm gücü kazanırlar; böylece, yasama organı bakımından da uyulması zorunlu kurallara dönüşürler.
. BM Örgütü ve Avrupa Konseyi bünyesinde oluşturulmuş, hak ve hürriyetlerin uluslararası düzeyde korunmasını sağlamaya yönelik belli başlı bildiriler ve sözleşmeler hangileridir?
10 Aralık 1948 tarihli BM İnsan Hakları Evrensel Bildirisi, 16 Aralık 1966 tarihli “Siyasi ve Medenî Haklar Uluslararası Sözleşmesi” ile “Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme” ve 20 Mart 1950 tarihli Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi.
Georg Jellinek’in hak ve hürriyet kategorileri nelerdir?
Georg Jellinek, hak ve hürriyetleri, negatif statü hakları, pozitif statü hakları ve aktif statü hakları şeklinde sınıflandırmaktadır.
Temel hak ve hürriyetlerin tanınmasında, hangi yöntemler bulunmaktadır?
Hak ve hürriyetlerin tanınmasında yaygın olan yöntem, bunların, temel norm niteliği taşıyan anayasa metinlerinde hükme bağlanmalarıdır. Ancak bunun dışında, bildiriler, kanunlar, uluslararası sözleşmelerle de hak ve hürriyetler tanınabilir. Ayrıca, hak ve hürriyetler, düzenlenip tanınmasalar dahi, “isimsiz haklar” olarak var olabilirler.
Düzeltici denetim nedir?
Anayasaya uygunluk denetimi, normun yürürlüğe girmesinden sonra yapılıyorsa, buna düzeltici denetim denir.
Normatif haklar ile program haklar arasında nasıl bir farklılık bulunmaktadır?
Temel haklar arasında, hakkın süjesine sunduğu imkânlar yönünden bir farklılık bulunmaktadır. Nitekim bu farkların neticesi olarak anayasa hukuku öğretisinde, normatif haklar ve program haklar şeklinde bir ayrım yapılmaktadır. Normatif haklar, hakkın süjesine bu haklara riayet edilmemesi hâlinde, mahkemeler önünde talepte bulunma imkânı sunmaktadır. Birinci kuşakta yer alan, devlete negatif edimler yükleyen klasik haklar bu niteliktedir. Bu nedenle, birinci kuşakta yer alan haklardan herhangi birinin ihlâli, hakkın süjesine mahkemelerden doğrudan doğruya bu ihlâli ortadan kaldırma talebinde bulunma imkânı sunmaktadır. Program haklar niteliğinde olan ikinci kuşak haklar ise, devlete, pozitif bir edimde bulunma ödevi yüklemektedir. Devletin bu edimde bulunmaması ise, hakkın süjesine, mahkemelere başvurarak bu edimin yerine getirilmesini talep etme imkânı sunmamaktadır.
Temel hak ve hürriyetlerin uluslararası sözleşmelerle tanınmasının hukukî gücü nedir?
Bu tür bir tanımanın hukukî gücünün ne olduğunu tespit edebilmek için bir hak ve hürriyeti tanıyan uluslararası sözleşmeye taraf olan devletlerin, anlaşma hükümlerine izafe ettikleri hukukî statünün ne olduğunun araştırılması gerekir. 1982 Anayasası’nın 90. maddesinde, 2004’te yapılan değişiklikle temel hak ve hürriyetlere ilişkin milletlerarası antlaşmaların kanunların üzerinde olduğu kuralı benimsenmiştir.
İsimsiz haklar terimi neyi ifade etmektedir?
Bir hak ve hürriyetin varlığından söz edebilmek için, onun anayasada veya herhangi bir pozitif hukuk metninde açık olarak düzenlemesine ihtiyaç yoktur. Herhangi bir fiil hakkında yasaklayıcı bir düzenleme olmadıkça, bu tür bir fiil, anayasada veya kanunlarda düzenlenmiş olsun veya olmasın, hak ve hürriyetlerin alanında yer aldığı kabul edilir. Bu sebeple, herhangi bir hukuk metninde düzenlenmemiş olan filleri de hak ve hürriyetlerin alanına dâhil görmek gerekir. Bunun doğal sonucu olarak, anayasalarda yer alan hak ve hürriyet düzenlemeleri, sınırlı sayıda tüketici bir liste değil; örneklendirici bir liste sunmaktadır. Anayasaların hürriyetlere ilişkin düzenlemeleri, ucu açık olan bir liste niteliği taşımaktadır. Böylece, anayasalarda veya kanunlarda düzenlenmeyen; ancak, hakkında açık bir yasağa da yer verilmeyen fiiller, isimsiz haklar olarak tanımlanmaktadır.
Pozitif statü hakları nelerdir?
Pozitif statü hakları, devlete, olumlu edimler yükleyen haklardır. Bu haklar, ancak devletin kendisinden beklenen yapma borcunu yerine getirmesi hâlinde varlık kazanabilirler. Bu nedenle, pozitif statü hakları olarak adlandırılırlar. Çalışma hakkı, sağlık hakkı, konut hakkı ve sosyal güvenlik hakkı gibi haklar, pozitif statü haklarıdır
İkinci kuşak haklar nelerdir?
Sosyal ve ekonomik haklar olup, bu grupta yer alan haklar, devlete, karışmama, dokunmama gibi negatif değil; tam aksine, bir eylemde bulunma ödevi yükleyen haklardır. Bu hakların varlık kazanabilmesi için, devletin olumlu bir edimde bulunması gerekir. Çalışma hakkı, sağlık hakkı, dinlenme ve emeklilik hakkı gibi haklar bu grupta yer almaktadır. Bu hakların tanınmasındaki asıl amaç, ekonomik ve sosyal adaletin sağlanmasıdır. Ekonomik ve sosyal haklar olarak tanımlanan bu haklar, ilk kez I. Dünya Savaşı’ndan sonra ortaya çıkmış; II. Dünya Savaşı’ndan sonra yaygınlaşmıştır. Bu haklar, pozitif statü hakları olarak da tanımlanmaktadır.
Aktif statü hakları nelerdir?
: Aktif statü hakları, bireylere, karar alma sürecine şu veya bu ölçüde katılma imkânı sunan haklardır. Bu nedenle, bu haklara aktif statü hakkı denir. Seçme ve seçilme hakkı, dilekçe hakkı, siyasi parti kurma hakkı, siyasi faaliyette bulunma hakkı ve kamu hizmetine girme hakkı gibi bireylerin yönetim sürecinde etkili olmasını sağlayan hakların tümü, aktif statü hakkıdır.
Hak ve hürriyetlerin ortaya çıkış tarihlerini esas alan sınıflandırmada hak kategorileri nelerdir?
Bu sınıflandırmada yer alan haklar, Birinci Kuşak Haklar, İkinci Kuşak Haklar ve Üçüncü Kuşak haklar olarak adlandırılmaktadır.
Birinci kuşak haklar nelerdir?
Bireysel ve siyasal haklar olup, bu grupta yer alan haklar, devlete, karışmama, dokunmama ödevi yükleyen haklardır. 17. yüzyılın tabiî hukuk öğretisiyle savunulan, 18. yüzyılın anayasa metinlerinde ifadesini bulan haklar bu niteliktedir. Kişinin güvenliği, mülkiyeti, konut dokunulmazlığı, düşünce hürriyeti, din ve vicdan hürriyeti bu haklar arasında yer almaktadır. Bu grupta yer alan haklar, devlete, karışmama ödevi yüklediği için negatif statü hakları olarak da adlandırılmaktadır.
Üçüncü kuşak haklar nelerdir?
Yeni insan hakları olarak nitelenen üçüncü kuşak haklar, çevre hakkı, barış hakkı, bilgi edinme hakkı, iletişim hakkı, kültürel mirasa katılma hakları gibi haklardır. Bunlar, 1960’lardan sonra uluslararası hukuk metinlerinde kabul edilmiş; daha sonra, bazı devletlerin anayasalarında da hükme bağlanarak iç hukukun bir parçası hâline gelmişlerdir. Üçüncü kuşakta yer alan hakların ulusal anayasalarda hükme bağlanmaması, bunların önemli bir bölümünün uluslararası metinlerde yer alması, bu hakların emredici hukuk kurallarına dönüşememesi sonucunu yaratmaktadır.
Önleyici denetim nedir?
Anayasaya uygunluk denetimi, normun yürürlüğe girmesinden önce yapılıyorsa, bu denetime önleyici denetim denir.
Sosyal hakların tümü bakımından pozitif statü hakkı mıdır?
Sosyal hakların bir bölümü devlete ekonomik ve sosyal bir edimde bulunma ödevi yüklerken, diğer bir bölümü de devlete sadece bir yapmama borcu yüklemektedir. Gerçekten grev ve lokavt hakkı gibi sosyal haklar karşısında devlet, pozitif değil, negatif bir edim üstlenmektedir. Bu nedenle, pozitif statü haklarının tümü, sosyal haklar niteliği taşıdığı hâlde, sosyal hakların ancak bir bölümü, pozitif statü hakkıdır.
Anayasaya uygunluk denetiminin konusu nedir?
Anayasaya uygunluk denetiminin konusu kanunlardır. Bu denetimin varlığı karşısında kanun koyucu, kanun yapma yetkisini kullanırken hak ve hürriyetlerin anayasal alanına tecavüz etmemeye özen göstermek zorunda kalacaktır.
Siyasal denetim nedir?
Kanunun anayasaya uygunluk denetimi, siyasal bir organ veya makam tarafından gerçekleştiriliyorsa, buna siyasal denetim denir.
Anayasacılık nedir?
Devlet iktidarının sınırlanması, bireylere bu otorite karşısında hak ve hürriyetlerin tanınması ve bunların çeşitli mekanizmalarla korunmasıdır. Anayasacılık, bir kez ortaya çıkmakla sona erecek bir olgu olmayıp, devamlılık arz eden bir süreçtir.
Bireylerin hakları ve hürriyetleri kaçıncı yüzyıldan bu yana çeşitlenerek genişlemiştir?
18. yüzyıldan itibaren
İnsan hakları ne ile korunur ve sağlanır?
İnsan hakları, pozitif hukuk tarafından korunur ve ahlakî bakış ile olması gerekenler sağlanır.
Kamu hürriyetleri neyi ifade etmektedir?
Kamu hürriyetleri, anayasalar ve kanunlar gibi, pozitif hukuk kuralları tarafından tanınan ve korunan hakları ifade etmektedir.
Temel haklar ne demektir?
Temel haklar siyasal iktidarın kullanımında esas alınması gereken, devlet örgütlenmesinin temelini oluşturan veya anayasal sistemin temelinde yatan haklar demektir.
Kamu hürriyetlerinin temelinde ne yer almaktadır?
Kamu hürriyetlerinin temelinde kanunlar yer almaktadır.
17. yüzyıl tabiî hukuk öğretisine yöneltilen önemli eleştirilerden biri neyle ilgilidir?
sosyal sözleşme hipotezinin gerçek dışı olmasıyla
Ferdiyetçi doktrinin hürriyet anlayışına göre bireyin hürriyeti için devletin ne yapması yeterlidir?
devletin müdahale etmekten kaçınması
Sosyal hakların anayasalarda sistematik olarak ifade edilmesi neyden sonra gerçekleşmiştir?
II. Dünya Savaşı’ndan sonra
Georg Jellinek, hak ve hürriyetleri nasıl sınıflandırmaktadır?
Devletle birey arasındaki ilişkinin niteliğini esas alarak, negatif statü hakları, pozitif statü hakları ve aktif statü hakları şeklinde sınıflandırmaktadır.
Birinci kuşak haklar nelerdir?
Bireysel ve siyasal haklar olup, bu grupta yer alan haklar, devlete, karışmama, dokunmama ödevi yükleyen haklardır.
Üçüncü kuşak haklar nelerdir?
Yeni insan hakları olarak nitelenen üçüncü kuşak haklar, çevre hakkı, barış hakkı, bilgi edinme hakkı, iletişim hakkı, kültürel mirasa katılma hakları gibi haklardır.
1982 Anayasası’nın 65. maddesinde ne yeterliliği vurgulanmaktadır?
malî kaynaklarının yeterliliği
Anayasada düzenlenen hak ve hürriyetler hangi organlar bakımından bağlayıcı bir role sahip olmaktadır?
yasama, yürütme ve yargı organları
Temel hak ve hürriyetlere ilişkin milletlerarası antlaşmaların kanunların üzerinde olduğu kuralı ne zaman benimsenmiştir?
1982 Anayasası’nın 90. maddesinde, 2004’te yapılan değişiklikle
Kanun koyma yetkisini kullanan yasama organını sınırlayan en önemli faktörler nelerdir?
Yazılı ve katı bir anayasanın varlığı ile bu anayasada yer alan anayasanın üstünlüğü ilkesi
Anayasa yargısı ne zaman yaygınlaşmıştır?
II. Dünya Savaşı’ndan sonraki anayasalarla
Önleyici denetim nedir?
Anayasaya uygunluk denetimi, normun yürürlüğe girmesinden önce yapılıyorsa, bu denetime önleyici denetim denir.
Anayasa şikâyeti en etkili hangi ülkede işlemektedir?
Almanya’da
“Erga omnes” etki nedir?
Anayasa Mahkemesi’nin herkes için bağlayıcı kararı
Özel yetkili mahkeme sistemi nedir?
Kanunların anayasaya uygunluk denetimi, genel yetkili mahkemeler tarafından değil; sadece bu amaç için kurulmuş, özel yetkili bir mahkeme tarafından yapılabilen sistem.