aofsoru.com

Medeni Hukuk 1 Dersi 7. Ünite Özet

Evliliğin Genel Hükümleri Ve Mal Rejimleri

Eşlerin Hak ve Yükümlülükleri

TMK. m. 185 vd. evlilik birliğinde eşlerin hak ve yükümlülüklerini düzenlemektedir.

Ülkemizde, evlilik birliği gerçekleştiren çiftler arasında eşitlik, Medeni Kanunda ve Anayasada güvence altına alınmış, daha önceleri eşlerden her birine tanınan hak ve yükümlülükler ortak hale gelmiştir.

Evlilik birliğinde mutluluğun sağlanabilmesi için, eşlerden her birinin evliliğin sosyal, manevi ve ahlaki amaçlarını gerçekleştirmek için elinden geleni yapmalı, birbirlerine, müşterek ve müşterek olmayan çocuklarına karşılıklı saygı, özen ve ilgi göstermek zorundadır.

Eşlerin birlikte karar verdikleri aile konutunda, cinsel sadakat, özele saygılı, maddi ve manevi yardımda bulunarak yaşamaları öngörülmektedir.

Eşler, evlilik birliğinin giderlerini karşılamak için güçleri oranında katkıda bulunurlar. Bu katkı, emekle veya mal varlıkları ile olabilir.

Eşlerden biri meslek veya iş seçiminde diğerinin iznini almak zorunda değildir, ancak meslek ve iş seçiminde evlilik birliğinin huzur ve yararı göz önünde tutulur

Eşlerin kişisel statüsü: Kişisel Statü, evlilik birliğinde öngörülen soyadı ve vatandaşlık konularını içine alır. Soyadı, bir kimseyi diğer aile fertlerinden ayırmaya yarayan ve soydan soya geçen bir kelimedir. Vatandaşlık, bir gerçek kişiyi devletle bağlayan hukuki bağ olarak karşımıza çıkar.

Evliliğin Mali Hükümleri: Eşler, evlilik birliğinin giderlerini karşılamak konusunda da eşitlik ilkesine bağlı olarak güçleri oranında katkıda bulunurlar. Bu katkı, eşlerin kazancından olabileceği gibi emekle de olabilir.

Eşler katkı konusunda anlaşamadığı durumlarda, hâkim eşlerin yapması gereken katkıyı belirler.

Evlilik Birliğinin Temsili

Evlilik birliğini temsil eden eşlerden her biri temsil yetkisini kullandığı zaman eşler üçüncü kişilere karşı ortak sorumluluk taşır. Ancak eşlerden biri temsil yetkisini kullanamaz durumda ise evlilik birliğinin temsili, diğer eşin isteği ile veya hâkim kararı ile temsil yetkisi, birliğin devamı adına eşlerden birisine geçmektedir. Birliğin yararı bakımından gecikmede sakınca bulunur ve diğer eşin hastalığı, başka bir yerde olması veya benzeri sebeplerle rızası alınamazsa, evlilik birliği yine eşlerden biri tarafından temsil edilebilir.

Eşlerin Diğer Eşle ve Üçüncü Kişilerle Hukuki İlişkiye Girmesi

Eşler birbirleri veya üçüncü kişilerle hukuki işlemler gerçekleştirebilir. Ancak eşler arasında gerçekleştirilecek hukuki işlemler dolayısıyla ortaya çıkan alacaklar bakımından zamanaşımı işlemez. Buna karşılık eşler arasındaki hukuki işlemler çerçevesinde meydana gelen anlaşmazlıklarda, eşler birbirlerine karşı cebri icra (borçlarını rızası ile ödemeyen borçluların devlet zoru ile borcunu yerine getirmesini öngören yaptırım türü) uygulanmasına başvurabilir.

Eşlerin üçüncü kişilerle hukuki işlem yapmaları iki durumda sınırlandırılmıştır. Bunlardan biri Medeni Kanun ile diğeri yeni Borçlar Kanunu ile düzenlenmiş iki istisnai durumdur. Bunların ilki aile konutunun korunması ikincisi eşlerin üçüncü kişilere kefil olmasına ilişkin hükümlerdir. Aile konutu eşlerin bir arada oturduğu, aile ilişkilerinin merkezini oluşturan yerleşim yeri ve bu sebeple adeta korunması gereken bir yer olarak düzenlenmiştir. TMK m. 194 gereğince aile konutunun kiralık olması halinde, kira sözleşmesini yapan eş diğer eşin açık rızası olmadıkça bu sözleşmeyi feshedemez. Aile konutuna eşlerden biri malik ise diğer eşin yazılı rızası olmadığı sürece bu konutu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz, örneğin konutun üzerine ipotek koyamaz. İpotek, taşınmaz rehni türlerinden biridir. Hak sahibine, alacağını, bir taşınmaz malın değerinden elde etme yetkisini verir.

İkinci istisna ise, evli kişilerin üçüncü kişilere kefil olmasına ilişkindir. Eşin önceden verilmiş yazılı rızası olmadıkça evli bir kişinin başka bir kişiye kefil olması kanunda sayılan istisnalar dışında bu hüküm gereğince mümkün değildir. Kefil, bir kimsenin alacaklısına karşı o kimsenin borcunu yerine getireceğini garanti eden kişi.

Evlilik Birliğinin Korunması

Eşler çeşitli nedenlerle evliliklerini bitirmek isteyebilir. Evlilik birliğinin korunması adına yasa, var olan sorunların çözülebilmesini sağlama amacı taşır. Bu amaçla getirilen düzenlemeler ile birliğin sağlıklı devamını engelleyen sorunların çözümlenmesi ve eşler arasında evlilik bağının devamı sağlanmaya çalışılmaktadır.

Hâkim eşlerden birinin isteği üzerine eşlerin maddi veya emek olarak evlilik birliğinde bulunmaları gereken katkıyı belirler. Eşler ailenin giderlerine eşit olarak değil, güçleri oranında katılacaklardır.

Eşlerden birinin talebi üzerine hâkim, ailenin geçimi için eşlerden her birinin yapacağı katkıyı belirler. Miktar belirlenirken eşin ev işlerini görmesi, çocuklara bakması, diğer eşin işinde karşılıksız çalışması da göz önünde bulundurulur. Bu katkılar, geçmiş bir yıl ve gelecek yıllar için istenebilir.

Eşler bazı durumlarda birlikte yaşamaya ara verebilirler. Hâkim, eşin kişiliğinin, ekonomik ve aile huzurunun ciddi biçimde tehlikeye düşmesi durumlarında böyle bir önlem alabilir. Eğer eşlerin ergin olmayan çocukları varsa, ana ve babanın, çocuklarıyla olan ilişkilerini düzenlemeye yönelik önlemleri de hâkim alacaktır.

Eşlerden birinin talebi üzerine hâkim, eşlerden birinin taşınmaz üzerinde tasarruf yetkisini kaldırabilir ve re’sen (kendiliğinden) durumun tapu kütüğüne şerh edilmesine karar verir.

Eşler arasında mevcut koşulların değişmesi durumunda, hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine verilen karar üzerinde değişikliğe gidebilir veya alınan tedbirleri kaldırabilir.

Eşler Arasındaki Mal Rejimi

Mal rejimi, evlenme akdi esnasında veya yapıldıktan sonra, eşlerin mal varlıklarının ne olacağını belirleyen noter tasdikli bir düzenlemedir. Eşler sözleşme yapmadıkları durumlarda kendilerine yasal mal rejimi uygulanır. Yeni Medeni Kanunda yasal mal rejimi “edinilmiş mallara katılma rejimi” olarak belirlenmiştir.

Mal rejimi sözleşmesi, ayırt etme gücüne sahip olmayanlar, küçükler ve kısıtlılar tarafından yapılamaz. Böyle bir durumda bu kişiler yasal temsilcilerinin rızasını almak zorundadırlar.

Eşler, aralarında geçerli olacak mal rejimini, kanunda belirtilen rejimlerden birini seçerek ve aralarında noterde düzenleme veya onaylama şeklinde mal rejimi sözleşmesi yapılarak belirleyebilirler. Bunlar, “mal ayrılığı”, “paylaşmalı mal ayrılığı” ve “ mal ortaklığı1” rejimleridir.

Ülkemizde eşlerin kendi mal rejimlerini seçmelerine ne yazık ki ender rastlanmaktadır. Bu nedenle birçok evlilik birliği yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimine tabidir. Bu nedenle özellikle bu rejim hakkında bilgi verilecektir.

Yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejiminde , her eşin, edinilmiş mallar ve kişisel mallar olmak üzere iki tür malvarlığı vardır. Ancak mal rejimi sona erdiğinde, sadece "edinilmiş mallar" eşler arasında paylaşıma tabidir. Kişisel mallar paylaşım dışındadır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal kabul edilir.

Edinilmiş mal, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleridir.

Bir eşin edinilmiş malları özellikle şunlardır:

  1. Çalışmasının karşılığı olan edinimler,
  2. Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler,
  3. Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar,
  4. Kişisel mallarının gelirleri,
  5. Edinilmiş malların yerine geçen değerler.

Kanun gereğince kişisel mallar şunlardır:

  1. Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına yarayan eşya,
  2. Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri,
  3. Manevi tazminat alacakları,
  4. Kişisel mallar yerine geçen değerler.

Eşlerden biri bir malın kendisine ait olduğunu iddia etmesi durumunda bunu ispat etmek durumundadır. İspat edilemediği takdirde, söz konusu mal paylı mülkiyet sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal kabul edilir.

Her eş, yasal sınırlar içerisinde kişisel mallar ile edinilmiş mallarını yönetme, bunlardan yararlanma ve bunlar üzerinde tasarrufta bulunma hakkına sahiptir. Aksine anlaşma olmadıkça, eşlerden biri diğerinin rızası olmadan paylı mülkiyet konusu maldaki payı üzerinde tasarrufta bulunamaz.

Evlilik birliğinin devam ettirilmediği, eşlerden birinin ölümü veya eşlerin mal ayrılığına geçmek istemesi durumunda eşler arasındaki mal rejimi dava tarihinin başlangıcı ile sonlandırılır.

Mal rejiminin tasfiyesi: Mal rejimi sona erdikten sonra tasfiye edilmesi gerekir. Bu durumda mal rejiminin tasfiyesi ve malların paylaşımı gündeme gelmektedir. Tasfiyede, her eşin kişisel malları tasfiye dışında tutulur, evlilik içerisinde edinilen mallar tasfiyede dikkate alınır.

Tasfiye işleminde öncelikle her eş kendisine ait kişisel mallarını geri alır. Edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesi ayni paylaşıma göre yapılmaz, her eş, diğer eşe ait artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi olur. Bir eş kişisel borçlarını edinilmiş mallarından ödedi ise bu miktar tasfiyede edinilmiş malların denkleştirme alacağı olarak hesaba katılır.

Eşlerden biri diğer eşe ait bir malın edinilmesine, korunmasına, iyileştirilmesine hiç veya uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa, tasfiye sırasında bu değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahiptir.

Eşlerden birine sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumlarınca yapılmış olan toptan ödemeler veya iş gücünün kaybı dolayısıyla ödenmiş olan tazminat, toptan ödeme veya tazminat yerine ilgili sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumunca uygulanan usule göre ömür boyunca irat bağlanmış olsaydı, mal rejiminin sona erdiği tarihte bundan sonraki döneme ait iradın peşin sermayeye çevrilmiş değeri ne olacak idiyse, tasfiyede o miktar kişisel mal olarak hesaba katılır.

Bir eşin kişisel mallara ilişkin borçları edinilmiş mallardan veya edinilmiş mallara ilişkin borçları kişisel mallarından ödenmiş ise, tasfiye sırasında denkleştirme istenebilir. Her borç, ilişkin bulunduğu mal kesimini yükümlülük altına sokar. Hangi kesime ait olduğu anlaşılamayan borç, edinilmiş mallara ilişkin sayılır. Bir mal kesiminden diğer kesimdeki malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına katkıda bulunulmuşsa, değer artması veya azalması durumunda denkleştirme, katkı oranına ve malın tasfiye zamanındaki değerine veya mal daha önce elden çıkarılmışsa hakkaniyete göre yapılır.

Yapılan tüm bu işlemler sonunda amaç artık değerin hesaplanmasıdır. Artık değer, eklenmeden ve denkleştirmeden elde edilen miktarlar da dâhil olmak üzere her eşin edinilmiş mallarının toplam değerinden bu mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan miktardır. Değer eksilmesi göz önüne alınmaz. Mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan edinilmiş mallar, tasfiye anındaki değerleriyle hesaba katılırlar. Edinilmiş mallara hesapta eklenecek olanların değeri, malın devredildiği tarih esas alınarak hesaplanır.

Artık değere katılmada eşler aralarında yapacakları mal rejimi sözleşmesiyle başka bir esas kabul edebilirler. Bu tür anlaşmalar, eşlerin ortak olmayan çocuklarının ve onların altsoylarının saklı paylarını zedeleyemez.

Görüldüğü üzere kanunumuzdaki düzenleme ile eşlerin evlilik birliği içinde edinmiş oldukları mallar üzerinde, evliliğin getirdiği dayanışmanın bir gereği olarak diğer eşe bir alacak hakkı tanınmış bulunmaktadır.


Yukarı Git

Sosyal Medya'da Paylaş

Facebook Twitter Google Pinterest Whatsapp Email