Medeni Hukuk 1 Dersi 5. Ünite Özet
Tüzel Kişi Kavramı, Türleri, Dernekler Ve Vakıflar
- Özet
Tüzel Kişi Kavramı
Genel Olarak
Tüm modern hukuk sistemlerinde fiziki varlığı olan bireylerin yanı sıra fiziki varlığı olmamakla birlikte bazı topluluk ve kurumlarda hak sahibi kılınmış, hukuk düzeni tarafından kendilerine kişilik verilmiştir. Tüzel kişiler de gerçek kişiler gibi hak ve fiil ehliyetine sahip olmaktadırlar. Tüzel kişiliklerin bağımsız bir varlık olduğunun kabulü için üç unsurun bir arada bulunması gerekir. Bunlar:
- örgütlenme
- sürekli amaç
- tüzel kişiliğin hukuk düzeni tarafından tanınmasıdır.
Gerçekten tüzel kişiliğin oluşabilmesi için onu kuran kişilerin kişiliklerinden bağımsızlaşan bir yapının meydana gelmesi gerekir ki bu da ancak örgütlenme ile mümkündür. Ayrıca belirli bir amacı gerçekleştirmek üzere bir araya gelen kişi ve mal topluluklarından oluşan tüzel kişide, bireysel çıkarların üstünde genel ve ortak bir çıkarın bulunması gerekir. Önemli olan ortak çıkarın geçici nitelik taşımayıp sürekli olmasıdır. Son olarak, tüzel kişinin bağımsız bir varlık olmasına hukuken olanak verilmiş olması gerekir.
Tüzel Kişiliğin Kuruluşu
Ülkemizde olduğu kadar tüm dünyada yaygın olarak uygulanan ve tüzel kişilerin hangi anda kişilik kazandıklarını tespit eden sistemler,
- serbest kuruluş sistemi
- izin sistemi
- tescil sistemi olmak üzere üçe ayrılır.
Türk hukukunda bu sistemlerden birinin benimsemesi yoluna gidilmeyerek her üç sisteme de yer verilmiştir.
İzin sistemine göre kişi veya mal topluluklarının tüzel kişilik kazanması ve hak süjesi haline gelmesi devletin iznine bağlıdır. TTK 333 maddesine gore: 1) Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca yayımlanacak tebliğle, faaliyet alanları belirlenip, ilan edilecek anonim şirketler Gümrük ve Ticaret Bakanlığının izni ile kurulur. Bu şirketlerin esas sözleşme değişiklikleri de aynı Bakanlığın iznine bağlıdır. Bakanlık incelemesi sadece kanunun emredici hükümlerine aykırılık bulunup bulunmadığı yönünden yapılabilir. Bunun dışında hukuki konumu, niteliği ve işletme konusu ne olursa olsun anonim şirketin kuruluşu ve esas sözleşme değişiklikleri herhangi bir makamın iznine bağlanamaz".
Tescil sisteminde ise hukuk düzeni tüzel kişiliğin kurulmasına genel bir olanak tanımakla birlikte, tüzel kişiliğin kurulması için bazı asgari koşullar belirleyerek, bu koşullara uyulup uyulmadığının resmi makamlarca incelenmesini öngörür.
Serbest kuruluş sisteminde ise, tüzel kişiliğin kazanılması için gerekli olan asgari koşullar mevzuat tarafından belirlenir ve bu koşulların yerine getirilip getirilmediği herhangi bir resmi makamın kontrolüne tabi tutulmaksızın, koşullar yerine getirildiği anda tüzel kişilik kazanılmış olur.
Tüzel Kişiliğin Sona Ermesi
Bir tüzel kişinin kanunda belirtilen hallerde, başka bir işleme gerek kalmaksızın, kanun gereği kendiliğinden sona ermesine dağılma (infisah) denir.
TMK. m. 52-55 arasında sona eren tüzel kişinin malvarlığının ne olacağı ve kişiliğinin devamına ilişkin bazı ortak hükümler getirmektedir. Getirilen bu hükümler tüzel kişinin sona ermesinden sonra kalan malvarlığı değerlerinin tasfiyesi ve tasfiye sonrasında artan malvarlığı olduğu takdirde, kalan malvarlığının tahsisini düzenlemektedir. Tasfiye, sona eren tüzel kişinin tüm hukuki ilişkilerinin de sona erdirilmesine denir. Tahsis, tasfiye işlemleri tamamlandıktan sonra, eğer kalırsa, kalan safi malvarlığının TMK. m. 54 gereğince tüzel kişinin sona erme şekline göre farklı hükümler çerçevesinde özgülenmesidir.
Tüzel Kişilerin Türleri
Tüzel kişiler genel olarak,
- özel hukuk
- kamu hukuku tüzel kişileri olmak üzere ikiye ayrılırlar.
Özel Hukuk Tüzel Kişileri
Özel hukuk tüzel kişileri özel hukuk alanında bir hukuki işlem ile kurulmuş olan tüzel kişilerdir. Hangi tüzel kişiliklerin bu şekilde kurulabileceği ve tüzel kişilik kazanabileceği kanun hükümleriyle belirlenmiştir. Özel hukukta tüzel kişiler, kazanç paylaşma amaç güdüp gütmemelerine göre ikili bir ayrıma tabi tutulmuştur.
Kazanç paylaşma amacı güden tüzel kişiler
Bunlar Türk Ticaret Kanunu’nda ticaret ortaklıkları (kolektif ortaklık, komandit ortaklık, limitet ortaklık ve anonim ortaklık ile ayrı bir kanun olarak Kooperatifler Kanununda da düzenlenmiş olan kooperatifler) adı altında düzenlenmiştir.
Kazanç paylaşma amacı gütmeyen tüzel kişiler
Türk Medeni Kanunu’nda bu konuda iki tür tüzel kişilik düzenlemiştir. Bunlar, dernekler ve vakıflardır. Dernekler kazanç paylaşma amacı gütmeyen kişi topluluklarıdır. Sendikalar Kanunu’nda düzenlenen sendikalar da kazanç paylaşma amacını gütmeyen tüzel kişiler olup, derneklerin özel bir çeşididir. Vakıflar ise belli bir amaca tahsis edilmiş mal topluluklarıdır.
Kamu Hukuku Tüzel Kişileri
Kamu hukuku tüzel kişileri kamu otoritesine sahip kamu görevi yapan tüzel kişilerdir. Anayasa, kamu hukuku tüzel kişiliğinin ancak kanunla ve kanunun verdiği yetkiye dayanılarak kurulabileceğini düzenler. Kamu hukuku tüzel kişileri, kamu idareleri ile kamu kurum ve kuruluşlarıdır.
Kamu idareleri
Kamu idareleri kamu hizmeti görmek için kurulmuş ve örgütlenmiş tüzel kişilerdir. Bunlar, devlet, il, belediyeler ve köylerden ibarettir.
Kamu kurum ve kuruluşları
Kamu kurumları, tüzel kişilik tanımış kamu hizmeti gören kuruluşlardır. Bu kurumlar, bir hizmet çeşidinin doğurduğu kurumlardır. Karayolları, Devlet Su İşleri, Türkiye Radyo Televizyon Kurumu, Üniversiteler bu tür kurumlardır.
Bunun yanı sıra kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları da kanunla kurulabilir ve bu kuruluşlar da tüzel kişiliğe sahiptir. Örneğin Türkiye Barolar Birliği, Türkiye Noterler Birliği.
Dernekler
Genel Olarak
Tüzel kişiler bünyelerine göre,
- kişi topluluğu
- mal topluluğu
olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
Bir kişi topluluğunun dernek olarak tüzel kişilik kazanabilmesi için, dört unsura sahip olması gerekir. Bunlar,
- kişi unsuru
- amaç unsuru
- süreklilik unsuru
- tüzel kişiliğe sahip olma unsurudur.
Kanun koyucu bir derneğin kurulabilmesi için en az yedi gerçek veya tüzel kişinin bir araya gelmesini şart koşmaktadır.
Derneklerin Kuruluşu
Derneklerin kuruluşunda, yukarıda da belirtildiği gibi, serbest kuruluş sisteminden vazgeçilerek normatif bildirim sistemi benimsenmiştir (TMK. m. 59). Dernek kurucularının derneğin yerleşim yerinin bulunduğu yerin en büyük mülkî amirliğine kuruluş bildirimini yapmaları gerekmektedir.
Her derneğin bir tüzüğünün bulunması zorunludur. Dernek tüzüğünde derneğin adı, amacı, gelir kaynakları, üyelik koşulları, organları ve örgütü ile geçici yönetim kurulunun gösterilmesi zorunludur (TMK. m. 58).
Dernek tüzüğü, dernek kurucularının irade beyanlarından meydana geldiği için, bütün kurucular tarafından imzalanmalıdır. Dernekler, kuruluş bildirimini, dernek tüzüğünü ve gerekli belgeleri yerleşim yerinin bulunduğu yerin en büyük mülki amirine verdikleri anda tüzel kişilik kazanırlar (TMK. m. 59). Ancak, amacı hukuka veya ahlaka aykırı olan kişi ve mal toplulukları tüzel kişilik kazanamaz (TMK. m. 47/II).
Kuruluş bildirimi ve belgelerin doğruluğu ile dernek tüzüğü, en büyük mülki amir tarafından altmış gün içinde dosya üzerinden incelenir (TMK. m. 60/I)
Dernek kurucularının fiil ehliyetine sahip olmaları yeterlidir (TMK. m. 57/II). Yani evlenme ve mahkeme kararıyla da ergin kılınan kişiler derneğin kurucu üyesi olabilirler. Kurucu üyelerin yanı sıra kuruluştan sonra derneğe başka kişilerin de üye olması beklenir. Zira kişi topluluğu olan dernekler ancak üyelerin varlığı ile yaşamlarını devam ettirebilirler.
Üyelik, dernek ile üye arasına kurulan hukuki ilişkinin adıdır. Gerçek veya tüzel kişiler derneğe üye olabilir. Kuruluş amaçları aynı olan beş veya daha fazla dernek birleşerek federasyonu; en az üç federasyon da birleşerek konfederasyonu oluşturabilir.
Derneğin Organları
Derneklerin,
- genel kurul
- yönetim kurulu
- denetim kurulu
olmak üzere üç tane zorunlu organı vardır.
Dernek bu zorunlu organlar dışında seçimlik organlara da sahip olabilir.
Genel kurul derneğin en üst düzeyde organı olan genel kurul, derneğe kayıtlı üyelerin tamamından oluşur. Derneğe ilişkin en önemli kararlar bu organda alınır, adeta derneğin karar alma, yani yasama organı niteliğini taşır.
Genel kurulun yetkileri arasında derneğin işleyişine ilişkin tüm kararların alınmasının yanı sıra dernek organlarını seçmek, üyeliğe kabul ve üyelikten çıkartılma hakkında son kararı vermek, derneğin feshine karar vermek gibi yetkiler vardır.
Yönetim kurulu ise derneğin yürütme ve icra organı olup, aynı zamanda derneği dışa karşı temsil eder. Genel kurul tarafından seçilen beş asıl ve beş yedek üyeden oluşur. Yönetim kurulu yaptığı işlemlerin yanı sıra yapmayı ihmal ettiği işlemlerden de tıpkı vekil gibi derneğe karşı sorumludur. Yönetim kurulunun dernek tüzüğüne göre oluşması sürekli olarak imkânsız hale gelmişse, dernek kendiliğinden sona erer.
Genel kurul tarafından seçilen en az üç asıl ve üç yedek üyeden oluşan denetim kurulu ise derneğin iç denetimini sağlayan organdır. Dernekler Kanununun 9. maddesi gereğince denetim kurulu, derneğin tüzüğünde gösterilen amaç ve amacın gerçekleştirilmesi için sürdürüleceği belirtilen çalışma konuları çerçevesinde faaliyet gösterip göstermediğini, defter, hesap ve kayıtlarının dernek tüzüğü ve mevzuata uygun olarak tutulup tutulmadığını denetler.
Derneğin Sona Ermesi
Dernek üç farklı şekilde sona erebilir. Bunlar,
- derneğin kendi kendini feshetmesi (TMK. m. 88),
- derneğin kanun uyarınca kendiliğinden dağılmış sayılması (TMK. m. 87)
- derneklerin mahkeme kararıyla kapatılmasıdır (TMK. m. 89).
Fesih, devam etmekte olan bir hukuki ilişkiyi, tek taraflı yenilik doğuran bir irade beyanı ile ileriye dönük olarak sonlandırmaktır.
Dernek genel kurulu toplanarak her zaman derneğin sona ermesine karar verebilir (TMK. m. 88). Derneğin feshi kararı, fesih için toplantıya katılan üyelerin üçte iki çoğunluğu ile alınabilir (TMK. m. 81).
Derneğin kendiliğinden sona erme halleri ise TMK. m. 87’de sayılmıştır. Buna göre,
- Amacın gerçekleşmesi, gerçekleşmesinin olanaksız hale gelmesi veya sürenin sona ermesi,
- İlk genel kurul toplantısının kanunda öngörülen sürede yapılmamış ve zorunlu organların oluşturulmamış olması,
- Borç ödemede acze düşmüş olması,
- Tüzük gereğince yönetim kurulunun oluşturulmasının olanaksız hale gelmesi,
- Olağan genel kurul toplantısının iki defa üst üste yapılamaması
Bu hallerden birinin bulunması durumunda her ilgili, sulh hâkiminden, derneğin kendiliğinden sona erdiğinin tespitini isteyebilir.
Vakıflar
Genel Olarak
Vakıflar, mal topluluğu niteliğindeki tüzel kişilerdir. Gerçekten de, TMK. m. 101/I’e göre, “ Vakıflar, gerçek veya tüzel kişilerin yeterli mal ve hakları belirli ve sürekli bir amaca özgülemeleriyle oluşan tüzel kişiliğe sahip mal topluluklarıdır” şeklinde ifade edilmiştir.
Vakıfların Kuruluşu ve İşleyişi
Gerçek veya tüzel kişilerin yeterli mal ve hakları belirli ve sürekli bir amaca özgülemeleriyle oluşan vakıf;
- mal
- sürekli ve belli amaca özgüleme
- ve tüzel kişilik unsurlarından oluşmaktadır.
Vakıf kurma iradesi, resmi senetle veya ölüme bağlı tasarruf türlerinden vasiyet ile açıklanır.
Vakıf kurma iradesini gösteren belgeye vakıf senedi denir. Vakıf senedinde vakfın adı, amacı, bu amaca özgülenen mal ve haklar, vakfın örgütlenme ve yönetim şekli ile yerleşim yeri gösterilir (TMK. m. 106) .
Vakıf kurma işlemi tamamlandıktan sonra, vakıf, vakfın yerleşim yeri asliye mahkemesinde tutulan özel bir sicile tescil edilir (TMK. m. 102).
Vakfın bir tek zorunlu organı vardır, bu da yönetim kuruludur. Yönetim kurulunun bir kişiden oluşması dahi mümkündür. Vakfı kuran kendi iradesine uygun olarak vakfın yönetilmesini istediği için ayrıca genel kurulun vakıfta olması zorunlu değildir.
Vakfın tüm işlerini görmek ve vakfı dışa karşı temsil etmek yönetim kurulu tarafından gerçekleştirilir. Yönetim kurulu aynı zamanda vakfın mallarının yönetimini de yapar.
Vakıf, Vakıflar Genel Müdürlüğünün teftiş ve denetimine tabidir, bu nedenle vakıfta zorunlu denetim kurulu da bulunmamaktadır. Vakıflar Genel Müdürlüğü, vakfın vakfedenin iradesine uygun olarak yönetilip yönetilmediğinin yanı sıra yönetim kurulunun emredici kurallara uygun davranıp davranmadığını da denetler.
Vakıflar, kanundan dolayı, mahkeme kararıyla veya vakfedenin iradesiyle sona ererler. Vakfın kanundan dolayı sona ermesine örnek olarak vakfın amacının gerçekleşmesinin imkânsız hale gelmesi, mahkeme kararı ile sona ermeye örnek olarak da vakfın yasak faaliyette bulunması verilebilir. Sona ermenin ardından tasfiye işlemine geçilir ve vakfın tüzel kişiliği tasfiye amacı ile sınırlı olarak devam eder.