aofsoru.com

Genel Havacılık Dersi 8. Ünite Özet

Genel Havacılıkta Emniyet Ve Kazalar

Genel Havacılıkta Emniyet ve Güven

Havacılık emniyeti (aviation safety), hava araçlarının yaralanma ve can kaybına sebep olabilecek faktörlerden tamamen uzak tutulabilmesi için yapılan faaliyetler bütünü olarak tanımlanabilir. Havacılık güvenliği (aviation security) ise havacılık emniyetinin bir alt başlığı olarak ele alınabilir. Bu kapsamda havacılık güvenliği yolcuların emniyetinin sağlanması ile doğrudan alakalı faaliyetlerdir. Bu faaliyetlerin sınırları ülkelerdeki mevzuatlara göre belirlenmektedir.

Havacılık emniyeti konusu ile doğrudan ilgili ve vurgulanması gereken bir kavram da “risk” kavramıdır. Riskler, insanların tüm hayatları boyunca her yerde karşılaşma ihtimallerinin olduğu tehlikelerle ilgilidir. Taşımacılık faaliyetlerinde riskler, sadece hava taşımacılığı için ortaya çıkan bir kavram olmayıp, diğer tüm taşımacılık seçeneklerinde de mevcuttur. Taşımacılık alanında riskin hiç olmaması veya tamamen ortadan kalkması mümkün değildir.

En genel hâli ile risk ise, belirli bir zaman dilimi içerisinde istenmeyen, olumsuz bir durum ile karşılaşılması olasılığı olarak tanımlanmaktadır. “Hazard” olarak tanımlanan durumlar istenmeyen, planlı olmayan, beklenmedik bir anda karşılaşılan durumlar olduğundan risk oluşturan faktörlerdendir. “Danger” ifadesi ise risk ve “hazard” tanımlarını kapsayan bir ifade olarak karşımıza çıkmaktadır. Havacılık için “hazard” kapsamındaki olaylar kontrol altına alınamaz veya ortadan kaldırılamaz ise risk ortaya çıkacaktır. Risk, gelecekte karşılaşılacak olumsuz durum ile ilgili olarak belirsiz bir durum anlamını da taşır.

Genel Havacılıkta Kaza Türleri ve Nedenleri

Hava aracının operasyonu esnasında yaşanan bir olayın kaza (accident) olarak nitelendirilebilmesi için olayın; insanların hava aracına uçuş maksadı ile biniş ve iniş anı aralığında gerçekleşmesi ve bununla beraber aşağıdaki şartlardan en az birini taşıyor olması gerekir:

  • Hava aracının içinde olmak veya hava aracından kopan parçalar da dâhil olmak üzere hava aracının herhangi bir parçası ile doğrudan temas halinde olmak veya jet motoru hava akımına doğrudan maruz kalmak durumları sonucunda ölümcül şekilde yaralanmak,
  • Hava aracının; yapısal dayanımını, performansını veya uçuş karakteristiklerini olumsuz etkileyecek şekilde ve aynı zamanda büyük onarım veya bileşen değişimini gerektirecek şekilde hasarlanması veya yapısal kusurlara maruz kalması,
  • Hava aracının kaybolması veya tamamen ulaşılamaz hale gelmesi.

Araziye yakın kontrollü uçuş kazaları, hava aracının motor gücü kaybı veya kontrol kaybı olmaksızın yere doğru yaklaşırken yeryüzeyindeki engellere, nesnelere veya doğrudan zemine çarpması ile sonuçlanan kazalardır.

Düşük irtifa CFIT uçuşlarında, hava aracı bu tür uçuşun doğası gereği kara yüzeyine, engellere veya kara üzerinde yer alan objelere yakın şekilde uçurulur. Bu uçuş, görerek meteorolojik şartlarda, (VMC-Visual Meteorogical Conditions) görerek uçuş kurallarına (VFR-Visual Flight Rules) göre gerçekleştirilir.

Araziye yakın sınırlı kontrollü uçuşta meydana gelen kazalar; hava aracının sınırlı şekilde kontrol edilebildiği durumlarda ve/veya herhangi bir nedenle performans kaybı yaşandığı durumlarda aracın irtifasını muhafaza edemeyerek yerdeki engellere, nesnelere veya yer yüzeyine doğrudan çarpması ile neticelenen kazalar olarak tanımlanmaktadır. Bu tür kazalarda pilotlar hava aracını emniyetli şekilde indirilebilmek için ihtiyaç duyulan irtifayı çeşitli nedenlerden dolayı muhafaza edememektedir. Bu nedenlerden en yaygın olanı motor gücünün tamamen veya kısmen kaybedilmesi durumudur.

Araziye yakın kontrolsüz uçuş kazası, uçuş esnasında hava aracının kontrolünün tamamen kaybedilerek yerdeki engel, nesne veya doğrudan yer yüzeyine çarpma ile sonuçlanan kazalar olarak tanımlanmaktadır. Pilotların herhangi bir nedenle uçuş esnasında görevlerini yapamayacak duruma gelmeleri nedeni ile uçuş kontrolünün kaybedilmesi durumu da araziye yakın kontrolsüz uçuş kazası grubu içerisine dâhil edilmektedir. Araziye yakın kontrolsüz uçuşta uçuşun düşük irtifada gerçekleştiriliyor olması, kaybedilen kontrolün kısmen de olsa geri alınabilmesi için daha az olanak sağlamaktadır.

Düşük irtifa uçuşlarda meydana gelen kazalara genellikle zirai ilaçlama, yangınla mücadele, keşif-gözlem, hava akrobasi ve gösterisi amaçlı uçuşlardaki manevralar esnasında rastlanmaktadır.

Havacılığın diğer kategorilerinde olduğu gibi genel havacılıkta da uçuş emniyeti, halkın genel havacılığı nasıl algıladığını etkileyen bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Buna göre genel havacılıkta gerçekleşen kaza türleri ve kazaların sıklığı, halkın bu faaliyetlere olan ilgisini ve doğrudan katılımını etkilemektedir. 30 Temmuz 2014 tarihli FAA verilerine göre, Amerika Birleşik Devletleri (ABD); amatör yapım hava araçları, rotorcraftlar, balonlar ve turbojet motorlu özel hava araçları da dâhil olmak üzere 220.000’den daha çok sayıda hava aracı ile dünyada en çok genel havacılık faaliyetinde bulunan ve bu alanda en çok çeşitliliğe sahip olan ülkedir.

Genel Havacılıkta Kaza İstatistikleri

2010 verilerine göre, bu yılda ABD’de genel havacılık faaliyetleri neticesinde karşılaşılan kazalar sonucu 450 kişi hayatını kaybetmiştir. Buna karşın, yine aynı yıl içerisinde ticari hava taşımacılığı nedeniyle hayatını kaybeden insan sayısı sadece 2’dir. Karşılaştırma yapabilmek adına aynı yılda yine ABD’de motosiklet dışındaki araçların karıştığı kazalar neticesinde 23.271 kişi; motosiklet kazaları neticesinde ise 4.518 kişi hayatını kaybetmiştir. Buna göre, havacılık kazaları diğer kaza türlerine göre daha az sayıda gerçekleşiyor olmakla birlikte, bahsi geçen taşımacılık alanlarındaki birim ölçekler arasındaki farklılıklar nedeniyle bu kaza türlerinin emniyet seviyelerinin belirgin bir sonuç elde edecek şekilde karşılaştırılabilmesi oldukça zordur.

2002’den 2012’ye kadar olan dönem incelendiğinde, ABD’de meydana gelen genel havacılık kategorisindeki kazaların yaklaşık %18’lik kısmının ölümle sonuçlandığı tespit edilmiştir. Ölümle sonuçlanan bu tür kazalara birçok faktör sebep olabilmektedir. Genel havacılıkta meydana gelen ölümlü kazaların yaklaşık %40’lık bölümünde ana etken, hava aracında meydana gelen yangındır. Bu nedenle hava aracı yangın risklerini azaltacak emniyet tedbirleri almak kazalarda hayatta kalma oranını artıracaktır. Yine aynı dönem içerisinde kötü hava şartlarından kaynaklanan kazalar incelendiğinde, bu kazaların üçte ikilik kısmının ölümlü olduğu tespit edilmiştir.

ABD’de genel havacılık faaliyetlerinde kullanılan hava araçlarının çoğunluğunu sabit kanatlı hava araçları oluşturur. 2002 ile 2012 yılları arasında genel havacılık maksatlı uçuşlar incelendiğinde; en düşük kaza oranları, helikopter ve sabit kanatlı uçaklarda gözlemlenmektedir. En yüksek kaza oranları ise planörlerde gözlenmektedir. Verilere göre; planörlerin ölümcül kaza oranı, bahsi geçen dönemdeki toplam ölümcül kaza oranının yaklaşık dört katı seviyesindedir. Kitabın 165. sayfasında Tablo 8.1’de Amerika’da 2002-2012 yılları arasında (2011 yılı hariç) hava aracı tiplerine göre genel havacılık faaliyetleri sonucunda karşılaşılan kazalarla ilgili bilgiler sunulmuştur..

2002-2012 yılları arasında ABD’de gerçekleşen genel havacılık kazaları, hava aracında kullanılan motor tiplerine göre incelendiğinde en yüksek kaza oranına, planör ve havadan hafif hava araçlarının sahip olduğu görülmektedir. Bilindiği üzere; bu tipteki hava araçlarında güç grubu kullanılmamaktadır. Güç grubunun olmaması, rüzgâr hızı ve hava basıncı gibi çevre şartlarındaki âni değişimlere karşı hava aracının kontrolünü zorlaştırmaktadır.

Tahmin edilebileceği gibi hava aracının yaşı ile kazalara karışma miktarı arasında bir ilişki bulunmaktadır. Kazalar için yapılan araştırmalarda hava aracının yaşı, kazanın yaşandığı andaki tarih ile hava aracının üretildiği tarih arasındaki fark olarak alınır. Kitabın 172. sayfasında Şekil 8.7’de farklı yaşlardaki genel havacılık hava araçları için toplam kaza oranları ve ölümcül kaza oranlarının yıllara göre değişimi gösterilmektedir. Şekil 8.7’de verilen grafik incelendiğinde özellikle 30 yaşını geçen hava araçlarının yıllar geçtikçe kazaya karışma ihtimallerinin hızlı bir şekilde arttığı gözlemlenmektedir.

Genel Havacılıkta Kazalar İçin Alınabilecek Önlemler

Havacılık kazaları sonucunda ölüm ve ciddi yaralanma oranları, taşımacılık sektöründeki diğer kategorilerin çok altında olmasına rağmen, halkın havacılık kazalarına göstermiş olduğu reaksiyon diğer ulaşım türlerine göre yüksektir. Hava aracı kazalarında ölüm gerçekleşsin ya da gerçekleşmesin, kazaların yaşanması toplumun havacılık ile ilgili genel algısında hızlı bir olumsuz etki ortaya çıkarmaktadır. Ayrıca kazalar neticesinde ihtiyaç duyulan kurtarma operasyonları, yaralıların tedavilerinin tamamlanması ve sonrasında hayatlarını eskisi gibi devam ettirebilmelerinin sağlanması, hava aracının mümkünse tamiri, enkaz arama ve kaldırma çalışmaları gibi süreçler milyon dolarlık maddi külfeti de beraberinde getirmektedir. Bu nedenle havacılıkta kazaların minimum seviyede tutulması öncelikli hedeftir.

Genel havacılık ile ilgili gayriresmî işletme usulleri ve hava aracı sahiplerinin, kullanıcılarının ve pilotlarının tamirat işlemlerini kendilerinin yapmaları veya yaptırmaları gibi sıklıkla karşılaşılan durumlar da havacılık emniyeti açısından ciddi riskler ortaya çıkarmaktadır. Bu nedenle bu tür bakım ve onarım işlemlerinin mutlaka yetkili servisler ve/ veya üretici firma aracılığıyla, uygun sertifika ve/veya lisansa sahip teknik personellere yaptırılması gereklidir.

Hava aracı kazalarını önlemede önemli uygulamalardan biri de her kurumun, kendi ihtiyaçlarına ve özelliklerine göre; yaptığı görevleri, kullandığı hava aracı sayısı ve tiplerini, mevcut tesislerini ve bu tesislerde icra edilen görevleri, personel ve ehliyet seviyelerini, potansiyel tehdit sahaları gibi hususları göz önünde bulundurarak kazaları önleme planı ve programlarını oluşturmasıdır. Bu noktada havacılık ile ilgili tüm alanlardaki personelin; uygun eğitimleri alması, bu eğitimlerini güncel tutması, değişen emniyet ve güvenlik gerekliliklerine hızlı şekilde uyum sağlayabilmesi önemlidir.

Havacılık kuruluşlarında, insan limiti ve kapasitesi dikkate alınarak fiziksel ve ruhsal stres oluşturacak faktörlerin oluşması engellenmeli, çalışılan ortam ve çevre şartlarının bu tür etkileri ortadan kaldırmaya katkı sağlayacak şekilde tasarımının yapılması gereklidir.


Yukarı Git

Sosyal Medya'da Paylaş

Facebook Twitter Google Pinterest Whatsapp Email