Sayısal Fotoğraf Makineleri Dersi 5. Ünite Özet
Hdslr: Film Çekiminde Kullanılan Sayısal Fotoğraf Makineleri
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Giriş
Türkçede “kamera” sözcüğüyle, genelde akla hareketli görüntü kaydeden aygıtlar gelir. “Makine” kelimesi de doğrudan fotoğraf makinesini çağrıştırır. 2008’den itibaren hareketli görüntü (video) veya tek kare (fotoğraf) üretmek için tek bir aygıta sahip olmak yeterli duruma gelmiştir.
Yeni Bir Kamera Türü: HDSLR
HDSLR kavramı (High Definition Digital Single Lens Reflex), Yüksek Tanımlı Sayısal Tek Objektifli Yansıtmalı Fotoğraf Makinesi açılımına denk gelmektedir.
D90, fotoğraf tarihinde bir ilki gerçekleştiriyor ve 1280x720p çözünürlüğünde saniyede 24 kare hızında video dosyaları kaydedebiliyordu.
Aynı yıl Eylül’de duyurulan EOS 5D MK II “Full HD” (1920×1080p) kayıt yapabilen ve D90’dan farklı olarak tam çerçeve (24x36 mm full frame) bir algılayıcı kullanan ilk modeldi.
Dünyaca ünlü House dizisinin Mayıs 2010’da çekilen sezon finali, dizinin orijinal 35 mm formatı yerine tamamen Canon EOS 5D MK II ile gerçekleştirilmişti.
Bu aletlerin popüler olması sırasında internette iki isim çok öne çıktı:
- İngiltere’den çok takip edilen bir blog yazarı ve kameraman olan Philip Bloom ve
- “Reverie” adıyla dünyanın ilk 5D MK II kısa filmini çeken Pulitzer ödüllü fotoğrafçı Vincent Laforet.
Klasik Video Kameralara Uygulanan Sınıf Ayrımı ve Nedenleri
2000’lerin sonuna kadar film sektöründe video her zaman aşağı görülen bir formattı. Video kameralar sadece TV haberleri, spor, eğlence programları gibi yayıncılık üretimi için ve bazen de belgeseller için uygun görülürlerdi. Genelde yüksek bütçeli projeler 35 mm veya 16 mm film üzerine çekilirdi.
Video kameraların neredeyse sınıfsal olarak aşağı görülmesinin temel nedenleri şunlardı:
1. Video kameraların dinamik aralıkları filme göre düşüktü. Dynamic Range: Herhangi bir görüntü sisteminin kayıt edebileceği en karanlık ve en aydınlık değer arasındaki skalanın genişliğine verilen isimdir.
2. Video kameralar klasik film kameralarına göre çok daha küçük algılayıcılar kullanıyorlardı. Bu durumun da üç etkisi vardı:
a. Video kameralar normalden çok daha geniş alan derinliğine sahiplerdi.
b. Bu kameralar küçük algılayıcılara sahip oldukları için düşük ışıkta (low light) iyi sonuç veremiyorlardı.
c. Bir diğer sorun da mercek konusuydu. Küçük bir algılayıcı ile çalıştığınızda doğal olarak o sisteme uygun merceklerle çalışmanız gerekir.
Buna ek olarak video kameralar kullanım kolaylığı açısından genellikle değişebilir odak uzaklıklı (zoom) mercekler kullanır. Bu video çekimi yaparken gerçekten de işe yarar bir durumdur. Bu tür değişken odak uzaklıklı (zoom) mercekler kullanım kolaylığı sağlasa da tabi bunun bir bedeli de vardır: Işık kaybı. Değişken odak uzaklıklı mercekler, yapıları itibariyle “Prime” (sabit odak uzaklıklı) mercekler kadar ışık geçiremez.
3. Video kamera “interlaced” bir sistemdir. TV sistemi ilk ortaya çıktığında saniyedeki tarama hızı yeterli gelmiyordu. Bu yüzden mühendisler “geçişli” (interlaced) görüntüyü yarattılar. Hızlı hareketler interlaced sistemlerde daha net kaydedilir. Hareketten doğan netsizlik (motion blur) video kameralarda daha az yaşanır. Oysa sinema filmi “progressive” olarak üretilir. Yani her bir kare tek geçişte oluşturulur. Bu hızlı hareketler için sorun yaratsa da yine psikolojik alışkanlıklarımız nedeniyle daha fazla tercih edilir.
Yeni Kuşak Dijital Film Kameraları
2000’lerin ikinci yarısından itibaren değişim George Lucas ile başlamıştı. Star Wars’un yeni üçlemesinin ikinci filmi “Star Wars Episode II: Attack of The Clones” Sony’nin HD (Yüksek Tanımlı) kamerası HDW-F900 Cine Alta ile çekilmişti. Bu kamerayla çekilen ilk film ise 2001’de sinemalara gelen Fransız filmi “Vidocq” olmuştu.
En büyük fark RED One’ın büyük bir algılayıcısı olmasıydı. RED One klasik 35 mm sinema filmi ile aynı boyutta (Super 35 mm) bir algılayıcı kullanıyor ve PL Mount adı verilen sinema mercekleri için kullanılan mercek yuvasını destekliyordu.
İkinci fark RED’in 4K (4096x2304) boyutlarında çekim yapabilmesiydi.
Üçüncü fark ise kameranın CMOS algılayıcısı tarafından oluşturulan verinin 12 bit derinliğinde sıkıştırılmış RAW (ham) formatta kaydedilmesiydi.
RED gibi 12 bit çalışan bir kamera kanal başına 4096 ton yani toplamda 68 milyar değişik ton kaydedebilir. Oysa sinema filminde bu sayı 281 trilyondur. Tabii bu sayılar teorik limitleri gösterir ve gerçekte bu kadar ton elde etmek veya göstermek söz konusu değildir.
2000 yılında çıkan Olympus E-10 modelinden itibaren DSLR’lar zaten “Live View” (Canlı Önizleme) seçeneğini desteklemeye başlamışlardı.
Sonunda Ucuza Film Çekebileceğiniz Bir Kamera: HDSLR
5D MK II ve türevleri aslında gerçekten de devrim yaratacak kadar gelişmiş bir teknoloji içerir. 3000 USD psikolojik sınırının altında bir fotoğraf makinesinin 21 Megapiksellik büyük algılayıcısından 1920x1080 çözünürlüğünde video kaydedebilmek, var olan birçok SLR mercekleri kullanabilmek ve üstelik bütün bunları sadece 1 kilo ağırlığında bir kamera ile yapabilmek her filmcinin hayal edeceği bir durumdu.
HDSLR’ların Üstün Yönleri
HDSLR’ların üstün yönleri şunlardır:
• Büyük algılayıcı-Az sinyal gürültüsü-Düşük ışıkta yüksek verim: HDSLR’larda birkaç değişik boyutta algılayıcı bulunuyor. 5D Mk II gibi 35 mm tam boy (full frame) algılayıcılı kameralar, 7D, 60D, 600D gibi APS-C boyutunda (1.6 çarpan faktörüne sahip) algılayıcılı kameralar ve Micro 4:3 boyutunda algılayıcılı kameralar... Algılayıcı büyüdükçe doğal olarak her bir piksele düşen alan da artıyor. Bu da düşük ışık koşullarında yüksek hassasiyet anlamına geliyor.
• Mercek zenginliği: DSLR’lar için çok sayıda mercek zaten üretilmişti. Bu sayede bir HDSLR klasik bir video kameraya göre kat kat daha fazla mercek seçeneğine sahiptir.
• Yüksek dinamik aralık: HDSLR’ların algılayıcıları eski tip video kameralara göre çok daha gelişmiş ve büyük olduğu için dinamik aralıkları da daha geniştir.
• Form unsuru (kameranın fiziksel boyutunun küçüklüğü): HDSLR normal bir video kameraya ya da film kamerasına göre çok üstündür.
• Fiyat: HDSLR’lar normal video kameralara göre çok daha ucuzdur.
• Aktarım Kolaylığı: HDSLR’lar kaset kullanmaz. Bunun yerine SD veya CF gibi bellek kartları kullanılır. Bu da yapılan çekimleri yüksek hızda bilgisayara aktarabilmek demektir.
HDSLR’ların Olumsuz Yönleri
HDSLR’ların üstün yönleri şunlardır:
- CMOS Algılayıcıların Yapısından Gelen Rolling Shutter Sorunu: Fotoğraf çekerken bu ciddi bir sorun olmuyor ancak video çekiminde hareketli nesnelerle veya kamera hareketiyle karşılaşınca örneğin düz bir direk siz kamerayı çevirdiğinizde düz değil yana yatmış şekilde görünüyor.
- Merdivenlenme Sorunu: Algılayıcının ürettiği asıl veriyi (örneğin 4000x3000) gerçek zamanda küçültmek (1920x1080 hâline getirmek) zor bir iştir. Bu nedenle HDSLR üreticileri genelde satır atlama (line skipping) yöntemini örneğin her üç satırdan birini kullanıyorlar. Bu yöntem işlemcinin üzerindeki yükü azaltıyor ama görüntüde keskin çizgilerde merdiven etkisi (aliasing) veya aşırı detay içeren bölgelerde “Moiré” adı verilen sorunları yaratıyor.
- Bakaç Sorunu: HDSLR kameralar video beslemesi verebilmek için aynayı kaldırmak zorundadır. Bu nedenle optik bakaç video kaydı sırasında devre dışı kalır. Kamera operatörü sadece LCD’den izleme yapabilir.
- AVCHD veya h264 Gibi Yüksek Sıkıştırma Oranlı Codecler Kullanmaları: Algılayıcı tarafından ortaya çıkarılan görüntünün kaydedilmeden önce işlenmesi gerekir. Verinin kaydediciye gitmeden önce belirli bir formata sokulması şarttır. Bu aslında basitçe veri miktarının düşürülmesi demektir. Veri aktarım yolu sıkıştırılmamış bir video verisini taşıyacak genişlikte değildir veya kayıt ortamı bu hıza ve yüke yetişemez. Bu nedenle bir “sıkıştırma” yapılması şarttır. İşte bu sıkıştırma işlemine “codec” (compression decompression kelimelerinin birleşmesinden ortaya çıkmıştır) adı veriliyor.
- Ses Kaydı Sorunu: Profesyonel kameralar ses için XLR adı verilen (dengeli) giriş çıkışlara sahiptir. HDSLR makinelerde bu çıkış yoktur ve sadece basit bir minijack bulunur. Bunu aşmanın en garanti yolu sesi Double System Sound adı verilen ayrı bir sistemle kaydedip sonra birleştirmektir.
- Time Code Sorunu: Time Code adı verilen her bir kareye bir kod verilmesini sağlayan sistemin yokluğu. Profesyonel video kameralar her bir kareye bir adres verir. “saat:dakika:saniye:kare” şeklindedir. Örneğin 00:12:23:15 dediğinizde herhangi bir video kaydının belirli bir karesini tanımlamış olursunuz 12. dakikanın 23. saniyesinin, 15. karesi gibi.
- Ergonomi Sorunu: Kameraların ergonomik yapısından dolayı elde tutulmasının zorluğu ve buna bağlı titreme sorunu. HDSLR’lar doğal olarak fotoğraf çekmek için üretilmiş kameralardır. Bu nedenle aslında video çekimi için pek konforlu değildir.
- Netlik Sorunu: HDSLR’lar yukarıda belirtildiği gibi klasik video kameralardan çok daha büyük algılayıcı kullanıyor. Bu da alan derinliğinin istendiğinde çok dar olmasını sağlıyor.
- Çıkış Sorunu: Video kaydı yapmak için ne yazık ki sadece LCD’den bakmak zorundasınız. Her ne kadar LCD’ler gelişmiş olsa da gerçek bir bakacın yerini tutmaları zordur.
- Kayıt Süresi Sınırı: HDSLR’larda kayıt süresi büyük bir tartışma konusudur. Bu sistemler genelde FAT32 dosya sistemi ile formatlanmış diskler kullanıyorlar.
- Algılayıcı Isınması: HDSLR’ların algılayıcıları video çekmek için tasarlanmadıkları ve büyük oldukları için normalden fazla ısınıyor.
HDSLR Kameralar İçin Eklentiler
HDSLR’lar hızla yaygınlaşınca bu tür yan ürünleri yapan firmalar da aynı hızda çoğaldı. Şu anda piyasada birçok HDSLR yardımcı donanımları bulunabilir. Bunların en bilinenleri şöyle özetlenebilir:
• Bakaçlar: HDSLR kameraların üzerindeki LCD ile yetinmek istemeyenler için bunların önüne takılan siperlik ve büyüteçler, hot shoe adı verilen flaş yuvasına monte edilen LCD bakaçlar (bunlar genelde HDMI çıkışından beslenir) gibi bazı ürünler satılmaktadır.
• Follow Focus (Netlik Takip Sistemleri): Klasik 35 mm ve 16 mm film kameralarında kullanılan netlik takip sistemleri temelde merceğin çevresine takılan bir çark ve bu çarkı çeviren bir maniveladan oluşur. Bu çark ve manivela netliğin daha hassas ve kolay kontrol edilmesini sağlar.
• Destek Sistemleri: HDSLR’ların titreşim sorunlarını çözmek ve bunun yanı sıra tutulmalarını kolaylaştırmak için destek sistemleri üretilmiştir. Bunlar HDSLR’ların el yerine omuza oturtulmasını sağlar.
Bir HDSLR ile Çekim Yaparken Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar
Her kamera ile çekim yaparken dikkat edilmesi gereken noktalar aslında aynıdır. Ama söz konusu HDSLR olunca biraz daha özenli olmak şart. Aşağıda bununla ilgili bazı uyarılar bulunmaktadır:
- Pozlama: HDSLR ile video çekerken aşırı pozlamadan özellikle kaçınmak gerekir.
- Beyaz Ayarı: Beyaz ayarı kesinlikle doğru yapılmalıdır, çünkü sonradan beyaz dengesini değiştirme şansınız yoktur.
- Profil: Üreticiler kameranın algılayıcıdan gelen veriyi nasıl yorumlaması gerektiğini belirleyen profiller (canlı, doğal, siyah beyaz vs.) yaratıyorlar. Bu parametreleri mutlaka inceleyin ve değiştirin.
- Netlik: HDSLR’ların alan derinlikleri çok düşüktür. Netliğin özellikle hareketli bir konuyu çekerken korunması ciddi bir ustalık gerektiriyor.
- ND Filtre: Bunlar rengi ve kontrastı etkilemez sadece ışığı azaltır. Böylece gün ışığında çekim yaparken açık diyafram kullanabilmenizi ve dar alan derinliğini korumanızı sağlar.
HDSLR’ların Geleceği
Önümüzdeki yıllarda daha gelişmiş HDSLR’lar ile devam edecektir. Bu alanda en büyük beklentiler şunlardır:
• RAW Video Kaydı veya Aktarım: Bunun olabilmesi için çok yüksek kapasiteli ve hızlı hafıza modüllerine veya profesyonel video çıkışına ihtiyaç var. Daha önce belirtildiği gibi bunun olmaması için bir neden yok ama ekonomik nedenlerle gecikebilir.
• Yüksek Kare: 7D gibi HDSLR’lar 720p seçeneğinde saniyede 60 kareye çıkabiliyor. İleride daha yüksek hızlar da görebiliriz (120 fps240 fps arası).
• Ses Kaydı: Kamera üstünde XLR ses girişleri. Bunun gerçekleşmesi daha zor görünüyor. HDSLR’ların küçüklüğü dev XLR bağlantılara izin vermeyecektir.
• Daha İyi Ölçekleme: Yeni kameralarda Moiré ve Aliasing sorunlarının olmaması bekleniyor. Zaten şu anda bile Panasonic GH2’de bu sorunlar aşılmış durumda.
• 4K+ Kayıt: Teorik olarak olmasa bile pratikte bunun da gerçekleşmesi zor. 1920x1080 yeterli bir çözünürlük. Üreticilerin HD ötesi kayda (4096x2048 vs.) olanak vermekle uğraşmaları çok küçük bir kitleyi ilgilendirecek bir gelişme.
• Hareketli LCD: EOS 60D ile bu özellik geldi. Bundan sonra da hızlanarak diğer modellere yayılacaktır.
• Daha İyi Auto Focus: Şu andaki otomatik netlik sistemleri ne yazık ki çok yetersiz. Yeni nesil HDSLR’larda bu sorunun aşılması beklenebilir.
• SLR Olmayan HDSLR’lar: Panasonic, Olympus ve Sony’nin öncülük ettiği aynasız kameralar HDSLR’lara rakip olarak görülebilir. İşlevsel olarak aynı olsalar da bu aletler özellikle netlik konusunda (ayna olmadığı için) daha başarılılar. Bu alanda da pek çok yeni ürün çıkması bekleniyor.