Sayısal Fotoğrafa Giriş Dersi 5. Ünite Özet
Sayısal Fotoğraf Makinelerinin Kontrol Sistemleri
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Netleme Sistemi
Fotoğraf makinelerinin pozlama anında görüntüyü net kaydedebilmeleri için bir netleme sistemine gereksinimi vardır. Geleneksel ve sayısal olarak tanımlanan profesyonel ya da yarı profesyonel bütün fotoğraf makinelerinde bir netleme sistemi vardır.
Netleme sistemleri fotoğraf makinelerinin değiştirilebilir objektifleri üzerinden kontrol edilebildiği gibi, bazı makinelerde de gövde üzerinden kontrol edilirler. Fotoğraf makineleri üzerinden kontrol edilebilen netleme sistemlerinin farklı netleme seçenekleri vardır. Bu seçenekler işlevlerini tanımlayan sözcüklerden alınan farklı harflerle tanımlanırlar:
- (S) Tek Dokunuş İle Netleme (Single)
- (C) Sürekli Değişen Netleme (Continuous)
- (M) Objektif Üzerinden El İle Netleme (Manual)
Fotoğraf teknolojisinin gelişmesi ile ortaya çıkan yeniliklerden biri de netleme modu ayarının gövdenin yanı sıra objektif üzerinden de kontrol edilebilir hale gelmesidir. Bu özellik fotoğrafçıya bazı konularda pratik kullanım olanağı sağlarken, bazı durumlarda da sorunlara yol açabilmektedir. Eğer fotoğrafçı dikkatsiz olduğu bir anda bu sorunu yaşarsa, çektiği fotoğrafların tamamının netsiz olması tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır.
Fotoğraf makinelerinin netleme sistemlerinde, fotoğrafçıya kolaylık sağlamak amacıyla farklı seçenekler sunulmuştur. Bu seçenekler, çekimi yapılan görüntü alanının tamamının dikkate alınmasını sağlayan ayar modundan, tek bir noktadan netleme yapılamasına olanak sağlayan moda kadar farklılık göstermektedir.
Pozlama Sistemi
Sayısal fotoğraf makinelerinde algılayıcı yüzeyine ışık düşürülmesi süreci, pozlama olarak tanımlanır. Bu süreçte ışığın algılayıcı üzerine düşürülme koşullarını belirleyen mekanizma, pozlama sisteminin seçeneklerini oluşturmaktadır. Bu seçenekler de, netleme sisteminde olduğu gibi, işlevlerini açıklayan İngilizce sözcüklerin ilk harfleriyle tanımlanırlar:
- (P) Program Seçeneği
- (A) Diyafram Öncelikli Seçenek
- (S) Örtücü Öncelikli Seçenek
- (M) El İle Ayar Seçeneği
- (B) Süresiz Pozlama
- Özel Seçenekler
Program kullanımına benzer özellikler taşıyan bir başka seçenek ise, Auto modudur. Özellikle amatör ya da yarı profesyonel makinelerde kullanılan Auto modunda, program modunda yapılabilen bazı ayar müdahaleleri yapılamaz. Bu mod daha çok makine kullanımı ve fotoğraf konusunda bilgisi olmayan bütünüyle amatör kullanıcılar için hazırlanmış bir seçenektir.
Geleneksel film kullanımında olduğu gibi, sayısal fotoğraf makinelerinde de farklı konular için belirlenmiş farklı otomatik çekim modu seçenekleri bulunmaktadır. Özellikle amatör kullanıcıları hedefleyen bu seçenekler detaylı ayarlamalar yapmaksızın, kolay fotoğraf çekmeye olanak sağlamaktadır. Portre, manzara, hareketli obje ve makro fotoğraf gibi konuların çekim modlarında diyafram açıklıklarının, hareketli konular ve gece çekimlerinde ise örtücü hızlarının öncelikli belirleyici olduğu söylenebilir.
Pozlama modlanndan otomatik olanların kullanımında karşılaşılan en temel sorun, pozlamanın doğru sonuç vermeme olasılığıdır. Işık ölçümünde kullanılan spot, matris ya da merkez ağırlıklı ölçüm sistemleri, çoğu zaman doğru sonuç verir. Ancak zaman zaman bazı sapmalar da oluşabilmektedir. Bu sorunun çözümü, pozlama telafisi seçeneği ile mümkündür. Fotoğrafın beklenenden koyu olması durumunda (+) seçeneği, beklenenden parlak olması durumunda da (-) seçeneği kullanılarak otomatik pozlamaya el ile müdahale edilebilir.
Bazı sayısal fotoğraf makinelerinde pozlama telafisinin yanı sıra, tek çekimde doğru pozlamanın yanında açık ve koyu pozlamayı da otomatik olarak kaydeden bir seçenek bulunmaktadır. Bu seçenek bracketing olanağı sağlamanın yanında, HDR fotoğraf üretmek amacıyla da kullanılabilmektedir.
Pozlama yapılırken örtücü ya da diyafram açıklığı seçiminde kullanılan sayısal değerler arasındaki fark, durak olarak tanımlanmaktadır. Örneğin 30 ile 60 örtücü hızları arasındaki fark bir durak iken, 8 ile 16 diyafram arasındaki fark, arada 11 olduğu için, iki duraktır.
Iso Hızı Kontrol Sistemi
ISO (International Standards Organisation) Uluslararası bir standart kurumunun belirlediği film hızı değerlerini tanımlar. Bazı yerlerde ASA (American Standards Association) değeri olarak da karşımıza çıkabilir. Sayısal fotoğraf makinelerini film kullanan makinelerden ayıran en önemli özelliklerinden biri de, ISO hızının her an, her fotoğraf için değiştirilebilir olmasıdır. Film kullanan fotoğraf makinelerinde bu özellik bulunmaz.
Bu özellik, sayısal fotoğraf makinelerine çok önemli bir ayrıcalık sağlamaktadır. Çok sert ışık altında 100 ISO değeri kullanılarak yapılan çekimin hemen ardından, karanlık bir mekanda 1600 ya da 3200 gibi bir ISO hızı kullanılarak çekim yapılabilir.
ISO hız değerleri, genellikle yavaş, orta ve hızlı olarak üçe ayrılır. Yavaş olarak tanımlanan ISO değerleri 25, 50, 64, 80, 100 ve 125 olarak tanımlanabilir. Bu değerlerde yapılan çekimlerde yüksek düzeyde keskinliğe sahip fotoğraflar elde edilir. Genellikle yüksek güçte ve kontrast ışık değerleri altında yapılan fotoğraf çekimlerinde düşük hızlı ISO değerleri kullanılır.
Orta hız olarak Kabul edilen ISO değerleri ise, 160, 180, 200 ve 400’e kadar olan değerlerdir. Bu ISO değerleri, genel kullanım için uygundur. Kumluluk düzeyleri rahatsız edici olmayan ve orta düzeyde keskinlik ve kontrast sonuçlar veren değerlerdir.
Yüksek hız olarak kabul edilen ISO değerleri ise, 800 ve üzerinde yer alan hızlardır. 1600, 3200 gibi ISO değerleri, günümüzde üretilen sayısal fotoğraf makinelerinde ulaşılmış ve sıklıkla kullanılan hızlardır. Her makinede olmamakla beraber, ulaşılan bu yüksek hız değerlerinde görece yüksek kaliteli fotoğraflar elde edilebilmektedir.
Sayısal fotoğraf makinelerinin ISO hızları makine türüne göre farklılık göstermektedir. En düşük ve en yüksek ISO hızı, makineye göre değişebilmektedir. Piyasaya yeni giren sayısal fotoğraf makinesi modellerinde en düşük ISO hızında 100 değerine ulaşılırken, en yüksek ISO hızı 3200 düzeyindedir. Bu sayısal değerler, her geçen gün değişmektedir.
Geleneksel film fotoğrafçılığında itme (push process) ve çekme (pull process) olarak tanımlanan bir uygulama vardır. Bu uygulamada bazı filmler, olduklarının iki katı ya da daha fazla duyarlılıktaymış gibi kullanılabileceği gibi (itme), olduğunun yarısı duyarlılıktaymış gibi de (çekme) kullanılabilir. İşte sayısal fotoğraf makinelerinin ISO duyarlılıklarının kullanımında da buna benzerlik gösteren bir uygulama vardır. Bu uygulama, boost sözcüğü ile tanımlanmakta ve en düşük ISO hızının yarıya düşürülmesi ile beraber, en yüksek ISO hızının da ikiye katlanmasına olanak sağlamaktadır.
Beyaz Ayarı Sistemi
Sayısal fotoğraf makinelerini geleneksel olanlardan ayıran en önemli özelliklerden biri de, beyaz ayarı sistemidir. Film kullanarak fotoğraf çekilen dönemlerin en önemli sorunlarından biri, ortamdaki ışık kaynak ya da kaynaklarının zaman zaman, makinedeki film tipi ile uyum sağlamamasıdır. Günümüzde ise, sayısal fotoğraf makinelerinin beyaz ayarı yapabilen yazılımları sayesinde, renk uyumu sorun olmaktan çıkmıştır. Her bir fotoğraf, farklı bir ışık türü altında çekilebilmekte ve doğruya en yakın sonuçlar elde edilebilmektedir.
Beyaz ayarı deyimi, White balance (beyaz dengesi) sözcüklerinden gelmektedir. Beyaz ayarı, söylenişinden de anlaşılabileceği gibi, beyaz renk esas alınarak yapılır. Hangi ışık altında çekim yapılacaksa, o ışığın aydınlatması altında makineye beyaz bir kart tanıtılır. Makine programı beyaz kartın üzerindeki renk tonlarını dikkate alarak kendi içinde bir ayar yapar.
Işık koşullarının renk açısından güçlük yarattığı durumlarda, çok etkin bir çözüm olmamakla beraber, makinenin yazılımı tarafından kontrol edilen Otomatik beyaz ayarı modu A-WB kullanılmaktadır. Otomatik beyaz ayarı, bütün sayısal fotoğraf makinelerinde bulunmaktadır. Makine otomatik beyaz ayarını yaparken fotoğraf karesinde yer alan en açık noktayı beyaz kabul etmekte ve o bölgedeki değerleri dikkate alarak sonuç üretmektedir.
Çekim ortamında tek bir tür ışık kaynağının hakim olması durumunda ise, o ışık kaynağı için özel olarak makineye eklenen modlar kullanılır. Bu modlar, günışığı, flaş, tungsten, floresan, gölgeli alanlar ve bulutlu hava gibi özel ışık koşullarına göre hazırlanmıştır.
Flaş Kontrol Sistemi
Bir fotoğrafı iyi yapan özelliklerin başında ışık gelir. Işığın fotoğrafa kattığı temel özellik ise aydınlatmadır. Doğal ya da yapay ışık kaynakları ile aydınlanan mekanlarda yapılan fotoğraf çekimlerinde zaman zaman ek ışık kaynaklarına gerek duyulmaktadır. Mekanı aydınlatan ışık, çekimi yapılan konuyu beklentiye uygun biçimde aydınlatamıyorsa, başvurulacak yöntemlerin başında flaş kullanımı gelir.
Fotoğraf makinelerinin gövde sistemi içine eklenmiş, gerektiğinde devreye sokulabilen flaşlara bütünleşik flaş adı verilmektedir. Sayısal fotoğraf makinelerinin büyük çoğunluğunda bütünleşik flaş bulunmaktadır. Yalnızca çok gelişmiş profesyonel amaçlı makinelerin gövde yapılarında bütünleşik flaşa yer verilmez.
Makine gövdesi üzerinde bulunan bir kızağa ya da kablo ile farklı bir teçhizat üzerine bağlanan orta ölçekli flaşlar, kafa flaş deyimi ile tanımlanır. Sayısal fotoğraf makinelerinin gövdelerinde bulunan bütünleşik flaşın yetersiz olduğu durumlarda, kafa flaş kullanılır.
Profesyonel amaçlı fotoğraf çekimleri stüdyoda, ya da stüdyo dışı mekanlarda yapılabilir. Çekim mekanı neresi olursa olsun, profesyonel çalışmalarda, güçlü ışık sistemlerine gereksinim duyulur. Bu ortamlarda eğer sürekli ışık kaynakları (tungsten, halojen vs.) kullanılmayacaksa, elektronik stüdyo flaşları en önemli aydınlatma elemanları olacaktır.
Stüdyo flaşlarının sayısal fotoğraf makineleri ile birlikte çalışması da, bir kaç farklı şekilde gerçekleşmektedir. Bazı sistemler makineye kablo ile bağlanarak kontrol edilmektedir. Kablo bağlantısını zorunlu kılmayan flaş sistemleri ise radyo dalgaları ya da kızılötesi ışın kullanılarak uzaktan harekete geçirilebilmektedir. Kablolu ya da kablosuz her iki sistemde de fotoğraf makinesinin tek flaşı harekete geçirmesi yeterlidir.
Gerek bütünleşik flaşlarda gerek kafa flaşlarında patlamayı kontrol eden farklı seçenekler bulunmaktadır. Bütünleşik flaşlar, makinenin o andaki çekim moduyla uyumlu olarak çalışırlar. Program, diyafram ya da örtücü önceliği veya el ile kontrol modu kullanılıyor olabilir. Bu durumda makinenin yazılımı gerekli ölçümleri yaparak flaşın hangi güçte patlayıp, ne kadar aydınlatma yapacağını belirler ve devreye sokar.