aofsoru.com

Sayısal Fotoğrafa Giriş Dersi 4. Ünite Sorularla Öğrenelim

Algılayıcılar

1. Soru

Bir fotoğraf makinesinde ışığa duyarlı hücre sayısı ile görüntüdeki piksel sayısı neden eşit değildir?

Cevap

Bir sayısal fotoğraf makinesinin çözünürlüğü algılayıcısının üzerindeki piksellerin sayısı tarafından belirlenir. Algılayıcı üzerindeki piksel yani ışığa duyarlı hücre sayısı arttıkça, çözünürlük ve buna bağlı olarak da görüntü kalitesi artar. Bir algılayıcı yüzeyindeki ışığa duyarlı hücre sayısı ile oluşan görüntüdeki piksel sayısının aynı olması beklenir, ancak böyle olmaz. Bunun sebebi algılayıcıdaki bazı hücrelerin görüntü oluşturmak dışında işlevleri olmasıdır.


2. Soru

Efektif çözünürlük nedir?

Cevap

Bir sayısal fotoğraf makinesinin çözünürlüğü algılayıcısının üzerindeki piksellerin sayısı tarafından belirlenir. Algılayıcı üzerindeki piksel yani ışığa duyarlı hücre sayısı arttıkça, çözünürlük ve buna bağlı olarak da görüntü kalitesi artar. Bir algılayıcı yüzeyindeki ışığa duyarlı hücre sayısı ile oluşan görüntüdeki piksel sayısının aynı olması beklenir, ancak böyle olmaz. Bunun sebebi algılayıcıdaki bazı hücrelerin görüntü oluşturmak dışında işlevleri olmasıdır. Bir algılayıcı üzerinde sadece görüntü oluşturmak için kullanılan hücre sayısına Efektif Çözünürlük adı verilir.


3. Soru

CMOS algılayıcılarının görüntüyü işlemedeki başarısında etili olan unsurlar nelerdir?

Cevap

CMOS algılayıcılar görüntüyü işlemede çok daha etkindir çünkü analog/sayısal dönüşüm tüm hücrelerin içinde aynı anda gerçekleşir. Bu CMOS’ların daha hızlı olmasını ve daha az enerji tüketmelerini sağlar. Art arda hızlı çekimlerin yapılması gereken durumlarda CMOS algılayıcı kullanan fotoğraf makineleri tercih edilir.


4. Soru

Fotodiyot nedir?

Cevap

Üzerine düşen ışık miktarına göre akım veya voltaj üreten elektronik cihazdır.


5. Soru

Foton nedir?

Cevap

Işığın ve diğer elektromanyetik radyasyonların yayılımını sağlayan dalga paketi, ışık parçacığına foton denir. Her gözeneğe düşen foton miktarı o hücreye düşen ışığın yoğunluk seviyesi olarak ölçülür. Bu ölçümün hassasiyetini ise bit-derinliği (renk derinliği) belirler. 8 bitlik bir derinlik söz konusu olduğunda 0 ile 255 arasında 256 kademeli bir skalada ışığın yoğunluğu tanımlanmış olur.


6. Soru

Sayısal fotoğraf makinelerinde neden daha çok tam çerçeveden küçük boyuttaki algılayıcılar kullanılır?

Cevap

Sayısal fotoğraf makinelerinde kullanılan algılayıcılar büyük oranda tam çerçeveden daha küçük boyuttaki algılayıcılardır. Bunun temel sebepleri yüksek üretim maliyeti ve üretimde karşılaşılan teknolojik zorluklardır.


7. Soru

Algılayıcı nedir?

Cevap

Sayısal fotoğrafın geleneksel fotoğraftan farklılaştığı ilk noktada algılayıcılar karşımıza çıkmaktadır. Algılayıcılar geleneksel makinelerdeki filmin yerini almıştır ve sayısal fotoğrafın en önemli ve belirleyici bileşenidir. Algılayıcı en genel tanımıyla üzerine düşen ışığı elektriksel sinyallere dönüştüren elektronik bir eleman. Bir algılayıcının ürettiği elektrik sinyalleri sayısal değil, analog sinyallerdir ve şiddetleri çok düşük olduğundan bir amplifikatör aracılığı ile güçlendirilmesi gerekir. Bu sinyallerin sayısal verilere dönüştürülmesi işi ise bir analog-sayısal çevirici tarafından gerçekleştirilir.


8. Soru

Algılayıcı yüzeyi ile görüntü kalitesi arasında nasıl bir ilişki vardır?

Cevap

Algılayıcı yüzeyi büyüdükçe elde edilen görüntünün kalitesi de yükselir. Aynı çözünürlükteki iki algılayıcıdan geniş yüzeyli olandaki ışığa duyarlı hücreler de daha büyük olacağından daha hassas ölçüm yapabilirler ve ortaya daha kaliteli fotoğraflar çıkar. Özellikle düşük ışık koşullarında bu kalite farkı kendini daha belirgin olarak gösterir.


9. Soru

Mikro mercekler hangi amaçla kullanılmaktadır?

Cevap

Mikro mercekler ışığı odaklamak için değil, yönlendirerek duyarlı hücrelerin dışında kalan alana düşmesini engellemek için kullanılır.


10. Soru

Algılayıcıda renkler nasıl oluşmaktadır?

Cevap

Işığa duyarlı fotodiyotlar ışığın rengine değil sadece yoğunluğuna karşı duyarlıdır. Yani üzerlerine düşen ışığın rengini algılayamazlar. Bu problemin çözümü Bayer Filtresi gibi Renkli Mozaik Filtreler (CFM) sayesinde mümkün olur. Adını mucidi olan Bryce E. Bayer’den alan Bayer Filtresi fotodiyotların üzerinde yer alan kırmızı, yeşil ve mavi renklerdeki filtrelerin belirli bir düzen içerisinde dizilmesiyle oluşur.


11. Soru

CCD ve CMOS sensörlerin ortak özellikleri nelerdir?

Cevap

Algılayıcılar üretim teknikleri bakımından iki ana grupta incelenebilir. Bunlar CCD ve CMOS’tur. Günümüzde her iki teknikle de üretilen oldukça kaliteli algılayıcılar mevcuttur.

Her iki tür algılayıcı da ışığı algılamaları, metal oksit yarı iletken kullanmaları, gözle görünen ve görünmeyen ışığa aynı derecede duyarlı olmaları açısından benzerlikler gösterir. Işık enerjisini elektrik enerjisine benzer şekilde dönüştürürler ve ışığın rengine karşı değil, yoğunluğuna karşı duyarlıdırlar.


12. Soru

Sayısal fotoğraf makinelerinde kullanılan farklı renkteki mozaik filtreler nelerdir?

Cevap

? RGBE: Kırmızı, yeşil, mavi ve zümrüt yeşili renkleri. Desen büyüklüğü: 2x2 piksel ? CYGM: Cam göbeği, sarı, yeşil, mor renkleri. Desen büyüklüğü: 2x2 piksel ? RGBW: Kırmızı, yeşil, mavi, beyaz renkleri. Desen büyüklüğü: 4x4 piksel ? CYYM: Cam göbeği,sarı,sarı, mor renkleri. Desen büyüklüğü: 2x2 piksel


13. Soru

Algılayıcılar nasıl çalışmaktadırlar?

Cevap

Algılayıcının nasıl çalıştığını basit bir benzetmeyle şöyle ifade edebiliriz. Makinenin örtücüsü açıldığında objektiften gelen ışık içeri girer ve algılayıcı yüzeyine düşer. Bu noktada algılayıcı yüzeyini yan yana dizilmiş küçük gözeneklerden oluşmuş bir yüzey olarak düşünebilirsiniz. Pozlama devam ettiği sürece bu gözenekler içlerine düşen fotonlarla dolar. Örtücü kapanıp da pozlama sonlandığında fotoğraf makinesi her bir gözeneğe düşen fotonları sayar. Her gözeneğe düşen foton miktarı o hücreye düşen ışığın yoğunluk seviyesi olarak ölçülür. Bu ölçümün hassasiyetini ise bit-derinliği (renk derinliği) belirler. 8 bitlik bir derinlik söz konusu olduğunda 0 ile 255 arasında 256 kademeli bir skalada ışığın yoğunluğu tanımlanmış olur.


14. Soru

Fotodiyot nedir?

Cevap

Üzerine düşen ışık miktarına göre akım veya voltaj üreten elektronik cihaza fotodiyot denmektedir. Algılayıcıdaki ışığa duyarlı fotodiyotlar sadece gözle görebildiğimiz ışığa değil, göremediğimiz kızılötesi dalga boylarına karşı da oldukça duyarlıdır.


15. Soru

Blooming nedir?

Cevap

Pozlanma süresince fotonlar hücrelere dolmaya devam eder. Hücreye dolan foton sayısı bir alt eşiği geçtikten sonra bu hücrede görüntünün bir pikseli oluşmaya başlar. Eğer eşiğin altında foton toplanırsa hücre siyah olur. Hücre tamamen fotonlarla dolduğunda piksel beyaz olur. Aradaki tüm değerler pikselin grinin tonları olmasına neden olur. Renkli filtreler kullanıldığı için aslında kırmızı, yeşil ya da mavinin tonları ortaya çıkar. Eğer bir hücreye çok fazla foton dolarsa bu fotonlar dışarı taşar ve etraftaki hücrelere dolar, bu durumun sebep olduğu istenmeyen parlama etkisi blooming olarak adlandırılır.


16. Soru

Sıcak ayna (Hot mirror) hangi amaçla kullanılmaktadır?

Cevap

Sıcak ayna, kızıl ötesi ışığı filtreleyerek fotoğraf üzerindeki olumsuz etkilerini ortadan kaldırmak amacıyla kullanılmaktadır.


17. Soru

Dosya formatının özellikleri nelerdir, önemi nedir?

Cevap

Algılayıcı üzerine düşen görüntünün rengini ve parlaklığını gerçeğe yakın şekilde kaydedebilmek için her bir piksel üzerine düşen ışığın 24bitlik bir veri olarak kaydedilmesi gerekir. Milyonlarca pikselden oluşan bir görüntü söz konusu olduğunda on milyonlarca bitlik verinin kaydedilmesi gerekir. Bu, çözünürlük arttıkça dosya boyutunun da artacağı, yani fotoğrafın hafıza kartı ya da sabit disk üzerinde daha büyük bir alan kaplayacağı anlamına gelir.


18. Soru

Algılayıcı türleri nelerdir?

Cevap

Algılayıcıların üretimi son derece hassas, yüksek teknoloji gerektiren ve maliyetli bir iştir. Algılayıcılar üretim teknikleri bakımından iki ana grupta incelenebilir. Bunlar CCD ve CMOS’tur. Günümüzde her iki teknikle de üretilen oldukça kaliteli algılayıcılar mevcuttur. Her iki tür algılayıcı da ışığı algılamaları, metal oksit yarı iletken kullanmaları, gözle görünen ve görünmeyen ışığa aynı derecede duyarlı olmaları açısından benzerlikler gösterir. Işık enerjisini elektrik enerjisine benzer şekilde dönüştürürler ve ışığın rengine karşı değil, yoğunluğuna karşı duyarlıdırlar.


19. Soru

Bayer filtresi hangi faydayı sağlamaktadır?

Cevap

Fotodiyotlar ışığın rengine değil, sadece yoğunluğuna duyarlıdır. Üç temel renkteki filtrelerden oluşan Bayer Dizisi renkli fotoğraflar çekmemizi sağlar.


20. Soru

Dinamik aralık nedir?

Cevap

Dinamik aralık bir algılayıcının tanımlayabileceği beyaz olmayan en parlak değer ile siyah olmayan en koyu değerin birbirine oranıdır. 

Bu oran her bir piksel üzeri- ne düflen ›fl›¤›n parlakl›¤›n›n siyah ile beyaz aras›nda ne kadar genifl bir yelpazeye göre tan›mlanabilece¤ini belirler.


21. Soru

Dosya formatlarından olan RAW formatı ne tür özelliklere sahiptir?

Cevap

RAW formatı algılayıcıdaki her pikselin ürettiği verilerin olduğu gibi, herhangi bir işlemden geçirilmeden kaydedilmesi ile ortaya çıkar ve bu yüzden RAW formatındaki dosyalar çok fazla yer kaplar. Fotoğraf makinesinin üretebileceği maksimum miktarda veriyi içeren RAW formatındaki dosyalar, sayısal fotoğrafçılıkta sayısal negatif olarak da adlandırılır. Herhangi bir işlemden geçirilmediği yani ham olduğu için herhangi bir görüntü işleme programı tarafından doğrudan görüntülenemezler. RAW formatı ile ilgili bilinmesi gereken önemli şeylerden biri de tek bir RAW formatının olmadığı, her üreticinin tescili kendilerine ait farklı RAW formatları kullandığıdır. Bu nedenle RAW dosyalarını bilgisayar ortamında görüntüleyebilmek için üretici firmaların geliştirdiği ek yazılımlara ihtiyaç duyulabilir.


22. Soru

CMOS’lar ne tür özelliklere sahiptir?

Cevap

CMOS’larda CCD’lerde olduğu gibi mikrolensler ışığı içinde fotodiyotların olduğu hücrelere yönlendirir. CMOS’larda CCD’lerde bulunmayan elektronik devre elemanları da yer alır ve bunun bir sonucu olarak ışığa duyarlı yüzeyler CCD’de olduğu kadar geniş değildir. Bazı CMOS algılayıcılarda hücre içindeki ışığa duyarlı yüzey hücrenin ancak %50’si kadardır. COMS’larda da fotonlar aynı şekilde hücrelere dolar ve ışık bir elektrik akımına çevrilir. CMOS’ların en önemli özelliği ışığın oluşturduğu elektrik akımlarının hücre içerisinde sayısal verilere dönüştürülmesidir. Hücrelerin içlerinde barındırdığı elektronik bileşenler sayesinde CMOS hücrelerindeki taşma belirli bir oranda engellenebilmekte ve blooming etkisi önemli ölçüde azaltılabilmektedir.


23. Soru

Super CCD nedir?

Cevap

Fuji Film’in 1999 yılında geliştirdiği, CCD teknolojisi ile üretilen bir algılayıcı türü- dür. Standart kare şeklindeki hücreler yerine daha yüksek yatay ve dikey çözünürlüğe olanak veren altıgen şeklinde hücreler kullanır. En önemli özelliği her bir hücrede farklı büyüklükte iki fotodiyot içermesidir. Bunlardan büyük olan yüksek, küçük olan ise düşük hassasiyettedir. Hassas olan büyük hücreler karanlık alanları, daha az hassas olan küçük hücreler ise çok parlak alanları görüntülemek için idealdir. Bütün hücrelerden gelen verilerin uygun şekilde işlenmesi ile yüksek bir dinamik aralık elde edilmiş olur.


24. Soru

Bir fotoğrafın görüntü kalitesini arttırmak için yapılması gerekenler nelerdir?

Cevap

? Çözünürlüğün artması ? Algılayıcı yüzeyinin büyümesi ? Efektif çözünürlüğün artması ? Dinamik aralığın genişlemesi


25. Soru

Parlama etkisi(Blooming) neden olur?

Cevap

Eğer bir hücreye çok fazla foton dolarsa bu fotonlar dışarı taşar ve etraftaki hücrelere dolar, bu durumun sebep olduğu istenmeyen parlama etkisi “blooming” olarak adlandırılır.


26. Soru

Dosya formatlarından olan TIFF formatı ne tür özelliklere sahiptir?

Cevap

TIFF gibi sıkıştırmasız dosya formatlarında, algılayıcıdan gelen veriler önce beyaz ayarı, keskinlik ve pozlama ile ilgili düzeltmelerin yapılması için işlemci tarafından işlenir. Bu işlemler sırasında ham verinin bir kısmı kaybolsa da, dosya boyutunu küçültmek adına hiç bir veri göz ardı edilmez.


27. Soru

Foton nedir?

Cevap

Foton ışığın ve diğer elektromanyetik radyasyonların yayılımını sağlayan dalga paketi, ışık parçacığıdır.


28. Soru

CMOS algılayıcılarının tercih edilme nedenleri arasında hangi faktörler yer almaktadır?

Cevap

CMOS’ların yapısı RAMler gibi standart mikroçiplerin yapısına benzediğinden benzer olanaklarla ve üretim hatlarında üretilebilirler. CCD’lerin özel üretim koşulları gerektirmesi CMOS’lara üretim maliyeti açısından da bir avantaj kazandırır. Diğer yanda ışığa duyarlı yüzeylerinin küçük oluşu, bu tür algılayıcıların ışığa olan duyarlılıklarını azaltır ve yüksek kaliteli fotoğraflar oluşturmalarını engeller.


29. Soru

Dinamik aralık nedir?

Cevap

Dinamik aralık bir algılayıcının tanımlayabileceği beyaz olmayan en parlak değer ile siyah olmayan en koyu değerin birbirine oranıdır. Bu oran her bir piksel üzerine düşen ışığın parlaklığının siyah ile beyaz arasında ne kadar geniş bir yelpazeye göre tanımlanabileceğini belirler.


30. Soru

Sayısal fotoğrafta dinamik aralığı belirleyen şey nedir?

Cevap

Sayısal fotoğrafta dinamik aralığı belirleyen şey ışığa duyarlı hücrelerin büyüklüğüdür. Hücre büyüklüğü arttıkça dinamik aralık yükselir ve görüntü kalitesi artar. Dinamik aralık düşük olduğunda belli bir parlaklığın üzerindeki bütün tonlar beyaz, belli bir parlaklığın altındaki bütün tonlar siyah görünür. Yüksek dinamik aralıkta ise aydınlık ve karanlık bölgelerdeki detaylar kaydedilebilir.


31. Soru

İnterpolasyon nedir?

Cevap

Sayısal fotoğraf makinelerinin çözünürlüğü ile ilgili bir başka durum ise algılayıcı üzerinde az sayıda hücre olmasına rağmen ortaya çıkan görüntünün yüksek çözünürlüklü olmasıdır. Böyle bir durum elbette ki mümkün değildir. İnterpolasyon adı verilen bir yöntem ile görüntüdeki piksel sayısı yazılım aracılığı ile yapay olarak artırılır. Varolan piksellerden yola çıkarak var olmayan piksellere ait değerler tahmin edilerek araya yeni pikseller eklenir. Görüntünün çözünürlüğü bu yöntemle artırılır ancak kalitesini artırmak imkansızdır. Bu işlem bilgisayar ortamında herhangi bir görüntü işleme yazılımı ile de kolayca yapılabilir.


32. Soru

Algılayıcı nedir?

Cevap

Algılayıcı en genel tanımıyla üzerine düşen ışığı elektriksel sinyallere dönüştüren elektronik bir elemandır.


33. Soru

Dosya formatı türleri nelerdir?

Cevap

? RAW ? TIFF ? JPEG


34. Soru

Sayısal fotoğrafta dinamik aralığı belirleyen unsur nedir?

Cevap

Sayısal fotoğrafta dinamik aralığı belirleyen şey ışığa duyarlı hücrelerin büyüklüğüdür. Hücre büyüklüğü arttıkça dinamik aralık yükselir ve görüntü kalitesi artar. Dinamik aralık düşük olduğunda belli bir parlaklığın üzerindeki bütün tonlar beyaz, belli bir parlaklığın altındaki bütün tonlar siyah görünür. Yüksek dinamik aralıkta ise aydınlık ve karanlık bölgelerdeki detaylar kaydedilebilir.


35. Soru

Cep telefonları neden yüksek kaliteli fotoğraf üretemez?

Cevap

Cep telefonu gibi küçük aygıtların içinde yer alan algılayıcılar küçük olmak zorunda olduğundan yüzeylerindeki ışığa duyarlı hücreler de küçüktür. Yüksek çözünürlüklü olmalarına karşın çok kaliteli fotoğraflar üretmemelerinin sebebi küçük yüzeyli algılayıcılarıdır.


36. Soru

CCD’ler ne tür özelliklere sahiptir?

Cevap

CCDler gelen ışık demetlerini ışığa duyarlı fotodiyotlar üzerine yönlendiren mikro merceklere sahiptir. CCDlerde hücrelerin ışığa duyarlı yüzeyleri oldukça geniştir ve genellikle hücrenin %95’ini kaplar. Bu CCDleri ışığı yakalama konusunda etkili kılar.


37. Soru

Süper CCD’ler ne tür özelliklere sahiptir?

Cevap

Fuji Film’in 1999 yılında geliştirdiği, CCD teknolojisi ile üretilen bir algılayıcı türüdür. Standart kare şeklindeki hücreler yerine daha yüksek yatay ve dikey çözünürlüğe olanak veren altıgen şeklinde hücreler kullanır. En önemli özelliği her bir hücrede farklı büyüklükte iki fotodiyot içermesidir. Bunlardan büyük olan yüksek, küçük olan ise düşük hassasiyettedir. Hassas olan büyük hücreler karanlık alanları, daha az hassas olan küçük hücreler ise çok parlak alanları görüntülemek için idealdir. Bütün hücrelerden gelen verilerin uygun şekilde işlenmesi ile yüksek bir dinamik aralık elde edilmiş olur.


38. Soru

Foveon X3 ne tür özelliklere sahiptir?

Cevap

Eğer algılayıcı yüzeyindeki tüm piksellerin her renkteki ışığı algılaması mümkün olsaydı çok daha fazla veri toplanabilirdi. İşte Foveon X3 algılayıcı Bayer filtresini ortadan kaldırarak yeni bir çözüm getirmektedir. Foveon X3 algılayıcılar renkli filmin çalışma prensibini kullanır. Farklı dalga boyu aralığındaki ışığı emen üç farklı silikon katmanından oluşur. Bu sayede farklı renklere duyarlı hücreler yan yana değil alt alta dizilmişlerdir. Bir katman mavi, bir katman yeşil, bir katman da kırmızı ışığı emer. Böylece her bir piksel her üç renk ışığa karşı duyarlıdır.


39. Soru

Tam çerçeve nedir?

Cevap

Algılayıcılar genellikle farklı standart boyutlarda üretilir. 35 mm’lik film ile aynı boyutlardaki (36mm x 24mm) algılayıcılar Tam Çerçeve (Full Frame) olarak adlandırılır, ancak nadiren kullanılan bir algılayıcı boyutudur.


40. Soru

Bayer filtresinin kullanılma amacı nedir?

Cevap

Işığa duyarlı fotodiyotlar ışığın rengine değil sadece yoğunluğuna karşı duyarlıdır. Yani üzerlerine düşen ışığın rengini algılayamazlar. Bu problemin çözümü Bayer Filtresi gibi Renkli Mozaik Filtreler (CFM) sayesinde mümkün olur. Adını mucidi olan Bryce E. Bayer’den alan Bayer Filtresi fotodiyotların üzerinde yer alan kırmızı, yeşil ve mavi renklerdeki filtrelerin belirli bir düzen içerisinde dizilmesiyle olu- şur. Bu dizideki yeşil filtrelerin sayısı mavi ve kırmızı filtrelerim sayıları toplamına eşittir. Daha çok yeşil filtre olmasının nedeni insan gözünün yeşil ışığa karşı daha duyarlı olması ve yeşil ışığın spektrumun orta bölümünde yer almasıdır. Fotodiyotlar renkleri algılayamaz ama bir Bayer Filtresi sayesinde hangi fotodiyotun hangi renkteki ışığı ölçtüğünü bilebiliriz. Yani algılayıcı üzerindeki her bir piksel kırmızı, yeşil ya da mavi renklerden sadece birisini algılayabilir, diğer iki rengi görmezden gelir. Bu fotoğrafı oluşturmak için ihtiyaç duyduğumuz bilginin üçte ikisinin eksik olduğu anlamına gelir. Bayer interpolasyonu olarak bilinen bir yöntem sayesinde her pikselde eksik olan iki renge ait bilgi, komşu piksellerden elde edilen veriler doğrultusunda tahmin edilerek oluşturulur ve her pikselin bir RGB renk değerine sahip olması sağlanır.


41. Soru

Dosya formatlarından olan JPEG formatı ne tür özelliklere sahiptir?

Cevap

Kayıplı sıkıştırmanın en yaygın örneği JPEG (.jpg) formatındaki dosyalardır. Esasen JPEG bir dosya formatı değil, bir sıkıştırma algoritmasıdır. Bu algoritma görüntüyü farklı oranlarda sıkıştırabilir. Sıkıştırma oranı arttıkça dosya boyutu ve doysa kalitesi düşer. Düşük oranda sıkıştırma uygulandığında çok belirgin olmayan kayıplar meydana gelirken, sıkıştırma oranı yükseldiğinde görüntü çok fazla kalite kaybına uğrayabilir. JPEG formatının en önemli dezavantajlarından birisi dosya üzerinde yapılan her düzenleme ve kaydetme işleminin dosya kalitesini biraz daha düşürüyor olmasıdır. Öte yandan düşük sıkıştırma oranlarında da kayıpsız formatlara göre çok küçük dosya boyutlarına ve kabul edilebilir bir kaliteye sahip olması, özellikle internet ortamında çok sık kullanılan bir format olmasını sağlamıştır.


42. Soru

RAW, TIFF ve JPEG formatları hangi durumlarda tercih edilmektedir?

Cevap

RAW formatı fotoğraf üzerinde normal koşullarda işlemcinin yaptığı beyaz ayarı, keskinlik ve pozlama ile ilgili düzeltmelerin kullanıcı tarafından yapılmak istendiği durumlarda, fotoğraf üzerinde maksimum kontrole sahip olmak için tercih edilebilir. TIFF formatı görüntü kalitesinin önemli olduğu baskı amaçlı çekilen fotoğraflarda tercih edilebilecek bir format iken kayıplı sıkıştırmalı JPEG formatı küçük dosya boyutunun daha önemli olduğu ve bir noktaya kadar kalite kaybının belirgin olmayacağı ekranda görüntülenecek fotoğraflarda tercih edilebilecek bir formattır.


43. Soru

CCD algılayıcılar nasıl çalışır?

Cevap

CCDler de CMOSlar gibi gelen ışık demetlerini ışığa duyarlı fotodiyotlar üzerine yönlendiren mikro merceklere sahiptir. CCDlerde hücrelerin ışığa duyarlı yüzeyleri oldukça geniştir ve genellikle hücrenin %95’ini kaplar. Bu CCDleri ışığı yakalama konusunda etkili kılar. Pozlanma süresince fotonlar bu hücrelere dolmaya devam eder. Hücreye dolan foton sayısı bir alt eşiği geçtikten sonra bu hücrede görüntünün bir pikseli oluşmaya başlar. Eğer eşiğin altında foton toplanırsa hücre siyah olur. Hücre tamamen fotonlarla dolduğunda piksel beyaz olur. Aradaki tüm değerler pikselin grinin tonları olmasına neden olur. Renkli filtreler kullanıldığı için aslında kırmızı, yeşil ya da mavinin tonları ortaya çıkar.


44. Soru

Efektif çözünürlük nedir?

Cevap

Bir algılayıcı üzerinde sadece görüntü oluşturmak için kullanılan hücre sayısına Efektif Çözünürlük adı verilir.


45. Soru

Parlama etkisini neden CMOS algılayıcılar daha iyi engelleyebilmektedir?

Cevap

Eğer bir hücreye çok fazla foton dolarsa bu fotonlar dışarı taşar ve etraftaki hücrelere dolar, bu durumun sebep olduğu istenmeyen parlama etkisi “blooming” olarak adlandırılır. Bunu engellemenin tek yolu hücre taşma noktasına gelmeden fotonların bir kısmını dışarıya yönlendirmektir ve CCD’ler bunu gerçekleştiremez. 

CMOS’ların en önemli özelliği ışığın oluşturduğu elektrik akımlarının hücre içerisinde sayısal verilere dönüştürülmesidir. Hücrelerin içlerinde barındırdığı elektronik bileşenler sayesinde CMOS hücrelerindeki taşma belirli bir oranda engellenebilmekte ve “blooming” etkisi önemli ölçüde azaltılabilmektedir.


46. Soru

CMOS algılayıcılar görüntüyü işlemede neden daha iyidir?

Cevap

CMOS algılayıcılar görüntüyü işlemede çok daha etkindir çünkü analog/sayısal dönüşüm tüm hücrelerin içinde aynı anda gerçekleşir. Bu CMOS’ların daha hızlı olmasını ve daha az enerji tüketmelerini sağlar. Art arda hızlı çekimlerin yapılması gereken durumlarda CMOS algılayıcı kullanan fotoğraf makineleri tercih edilir. CMOS’ların yapısı RAMler gibi standart mikroçiplerin yapısına benzediğinden benzer olanaklarla ve üretim hatlarında üretilebilirler. CCD’lerin özel üretim koşulları gerektirmesi CMOS’lara üretim maliyeti açısından da bir avantaj kazandırır.


47. Soru

Fovean X3 algılayıcıların Bayer filtresine göre avantajları nelerdir?

Cevap

Bayer filtresi yönteminin en önemli dezavantajı her bir pikselin tek bir rengi algılaması ve komşu hücrelerden gelen veriler ışığında o pikselin rengini tahmin ediyor olmasıydı. Eğer algılayıcı yüzeyindeki tüm piksellerin her renkteki ışığı algılaması mümkün olsaydı çok daha fazla veri toplanabilirdi. İşte Foveon X3 algılayıcı Bayer filtresini ortadan kaldırarak yeni bir çözüm getirmektedir.

Foveon X3 algılayıcılar renkli filmin çalışma prensibini kullanır. Farklı dalga boyu aralığındaki ışığı emen üç farklı silikon katmanından oluşur. Bu sayede farklı renklere duyarlı hücreler yan yana değil alt alta dizilmişlerdir. Bir katman mavi, bir katman yeşil, bir katman da kırmızı ışığı emer. Böylece her bir piksel her üç renk ışığa karşı duyarlıdır.


Yukarı Git

Sosyal Medya'da Paylaş

Facebook Twitter Google Pinterest Whatsapp Email