Finansal Yönetim Dersi 1. Ünite Sorularla Öğrenelim
Finansal Yönetime Giriş
- Sorularla Öğrenelim
- Özet
Finansal yönetim neden önemlidir?
Günümüzde işletmeler bir taraftan kaynak sağlarken diğer taraftan yatırım yapmakta ve varlıklarını etkin bir şekilde yönetmeye çalışmaktadır. Küreselleşen ve giderek daha fazla rekabet koşulları altında çalışan bu piyasalarda, uygun zamanda ve uygun yatırım aracına karar verme işletmelerin ayakta kalmaları ve daha fazla getiri elde etmeleri açısından çok önemlidir. Bu tür kararları işletmelerin üst yönetimi ile birlikte, Finansman yöneticileri vermektedir.
Kısaca finansal yönetimin görevleri nelerdir?
Finansal yönetim, işletme yönetiminin fonksiyonlarından biri olup varlıkların temin edilmesi, Finansmanı ve yönetimi ile ilgilenir. Bu fonksiyonlar bir işletme kurarak iş hayatına atılan kişilerin verecekleri kararlar ile ilgilidir.
Çağdaş Finansman yönetimi ne zaman ortaya çıkmış ve nasıl gelişim göstermiştir?
Çağdaş Finansman yönetimi yirminci yüzyıldan itibaren ortaya çıkmış ve özellikle son 50 yılda oldukça önemli bir gelişme göstermiştir. 1929 yılında Wall Street’in çökmeye başlaması ile başlayan bir dizi gelişme ile bilimsel bir çıkış arayan Finans sektörü 1970’lerdeki bilgisayar devrimi ile büyük bir ivme kazanmıştır. Bu dönemde, iş dünyasının en önemli zenginlerinden Warren Buffet gibi yöneticilerin olağanüstü başarıları yanında yaptığı yolsuzluk ve etik dışı uygulamalarla Enron, Worldcom, Andersen ve Lehmann Brothers’ler yolsuzlukları bize bu konunun yönetici-ortak ilişkisi ile etik boyutunun da en az diğerleri kadar önemli olduğunu da göstermiştir. Ülkemizde de 1994 ve 2001 Finans krizleri Finansal yönetim konusunda bize önemli dersler vermiştir. Bu dönemdeki iflaslar ve başarı hikâyeleri kamuoyunun ilgisini çekmiştir.
Finansal yönetimin yetki ve sorumluluklarının kapsamı nedir?
İşletme yönetimin temel fonksiyonlarından biri olan Finansal yönetim, daha önceleri yalnızca işletmenin ihtiyaç duyduğu fonların temin edilmesi ve işletmenin nakit varlıklarının yönetilmesi ile sınırlı kalırken, bugün yetki ve sorumlulukları önemli ölçüde genişlemiştir. Artık Finansal yönetim yalnızca fonların temini ile değil bu fonların kullanılması değerlendirilmesi ve işletme değerinin yükseltilmesini de dikkate almaktadır. Finansal yönetimi sağlıklı bir şekilde anlayabilmek için, işletme amacının ne olduğunun tartışılması, işletmelerde yöneticiler ile ortakların ilişkilerinin altının çizilmesi ve Finansal yönetimin işletme içindeki rolünün açıklanması gerekmektedir.
Finansal yönetimi tanımlayabilir misiniz?
Finansal Yönetim, işletme yönetiminin temel fonksiyonu olup varlıkların temin edilmesi, Finansmanı ve yönetimi ile ilgilenir. Bu fonksiyonlar bir işletme kurarak iş hayatına atılan kişilerin verecekleri kararlar ile ilgilidir.
Finansal yönetimin görevleri nelerdir?
Finansal yönetimin 3 temel görevi vardır, bunlar;
- Yatırım kararı,
- Finanslama kararı,
- Mevcut varlıkların yönetimi kararıdır.
Finansal yönetim kararlarını hangi amaçlar doğrultusunda verir?
Finansal yönetim yatırım, Finanslama ve mevcut varlıkların yönetimi kararlarını daima getiriyi artırma ve riski azaltma amaçlarına bağlı olarak verecektir.
Finansal yönetimin vereceği kararlar işletmeyi nasıl etkileyebilir?
Finansal yönetimin geleceğe ilişkin alacağı kararların kesin sonuçlarının önceden kestirilmesi mümkün olmayacağı için, vereceği kararlar işletmenin gelirini, kârını ve değerini olumlu ya da olumsuz olarak etkileyecektir
İşletmenin riski nasıl ölçülür?
Bir işletmenin riski getirilerinin oynaklığı ile ölçülmektedir. Diğer bir ifade ile Finansal yönetim, yatırımların getirilerdeki oynaklığı bir risk faktörü olarak değerlendirmektedir. İşletme yöneticilerinin kararlar sonucunda işletmenin getirisi yükselebileceği gibi düşebilecektir.
Riskli ve risksiz yatırımlara örnek verebilir misiniz?
Getirileri sürekli değişen hisse senedi yatırımları çok riskli, belirli bir getiriyi garanti eden hazine bonosu yatırımları ise risksiz olarak kabul edilmektedir.
Finansal yönetimin kapsamı nedir?
Finansal yönetim, oldukça geniş bir alana odaklanan bir Finans fonksiyonu olup yalnız şirketlere değil, Finansal kurum, bankalar ve yatırım yönetimini kapsamakta ve ulusal ve uluslararası bazda kullanılmaktadır. Bu özelliği oldukça yaygın bir iş alanı yaratmakta ve kurumların yanında kişilerin de yatırım kararlarında rol oynamaktadır. Genel olarak Finansal yönetim aşağıdaki dört alanı kapsamaktadır:
- Kurumsal Finansman,
- Finansal Kurumlar,
- Yatırım Analizi,
- Uluslararası Finansman.
Finansal kurumlar hangileridir?
Finansal kurumlar, Finansal ürünlere yönelik hizmetler veren kuruluşlardır. Bankalar, sigorta ve sosyal güvenlik kurumları ile Finansal kiralama, faktoring gibi kuruluşlar bu grup içinde yer almaktadır. Bu kuruluşlar çeşitli Finansal ürünler ihraç ederek sağladıkları kaynakları, para ve sermaye piyasalarında değerlendirirken, yatırımlarının risklerini de denetlemeye çalışmaktadırlar. Finansal kuruluşların risk yönetimi günümüzde giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Bankacılık özellikle gençlere önemli kariyer imkânları sağlamaktadır.
Finansal yönetim açısından yatırım analizinin kapsamı nedir?
Yatırım analizi daha çok, sermaye piyasalarını kapsamakta olup hisse senedi, tahvil ve ipotek senedi gibi ürünler üzerine odaklanmaktadır. Bu araçların risk ve getirilerinin ölçülmesi, değerinin araştırılması ile yatırımcıların yatırım çeşitliliklerinin belirlenmesi de bu alanın temel fonksiyonlarıdır.
Yatırım analizi alanında faaliyet gösteren kurumlar hangileridir?
Bu alanda borsa aracı kurumları, yatırım bankaları ile yatırım fonları faaliyet göstermektedir. Son yıllarda vadeli sözleşmeler ile opsiyonların gelişmesi ile bu alandaki iş ve yatırım olanakları gelişmektedir. Portföy yönetimi, menkul kıymet uzmanlığı, fon yöneticiliği ve risk yöneticiliği gibi meslekler günümüzde giderek önem kazanmaktadır.
Uluslararası Finansmanın kapsamı nedir?
Küreselleşmenin giderek artması ile işletmelerin faaliyetlerinin gelişmesi uluslararası Finansmanın alanını genişletmiştir. Bu alanda Finansal yönetimin temel görevlerinin dışında kur riski ile politik riskin araştırılıp ölçülmesi ve yönetilmesi büyük bir önem kazanmıştır. Uluslararası Finansman, Finans kuruluşları, işletmeler ve yatırım analizinin sınır ötesi çalışmaları ile ilgilenmektedir. Dış ticaret faaliyetleri, uluslararası bankacılık ve portföy yönetimi gibi konulara da büyük önem vermektedir.
İşletme yöneticileri yatırım kararı verirken temel amaçları nedir?
Yatırım kararı işletmelerin daha fazla getiri elde etmek için işletme varlıklarını artırma yolundaki eylemleridir. İşletme yöneticilerinin yatırım kararı verirken, temel amaçları beklenen getiriyi artırırken, riski de azaltmaktır.
İşletmeler yatırım kararlarını temelde hangi varlıklar üzerine yaparlar?
Bilindiği gibi yatırım kararları bilançonun varlıklar tarafı ile ilgilidir. İşletmenin yatırım kararları kısa vadeli (dönen) varlıkları üzerine olabileceği gibi, duran varlıkları ile ilgili olabilecektir.
Dönem varlıklar ile ilgili kararların odak noktası nedir?
Dönen varlıklar ile ilgili kararlar işletmenin çalışma sermayesine yönelik olup işletmenin likiditesi üzerine odaklanmıştır.
Sermaye bütçelemesi nedir?
Duran varlıklar yani uzun vadeli aktifler ile ilgili yatırım kararlarına “sermaye bütçelemesi” adı verilmektedir. Sermaye bütçelemesi uzun vadeli yatırımların planlanması, seçilmesi ve yönetilmesini kapsamaktadır.
Finanslama kararlarının kapsamı nedir?
Finansal yönetimin en önemli konularından biri de işletmenin varlıklarını hangi kaynaklar ile Finanse edeceğidir. Finans yöneticisi bu aşamada bilançonun sağ tarafındaki kaynaklarla ilgilenecektir. Bu bölümde, yer alan yabancı kaynak ile öz kaynağın hangi kaynaklardan elde edilebileceği, maliyeti, riski ve bilanço içindeki oranları üzerinde duracaktır. Ayrıca işletmenin nasıl bir kâr dağıtma (temettü) politikası izleyeceğini değerlendirecektir. Tüm bu bilgiler işletmenin iyi bir Finansman planı yapmasını sağlayacaktır.
Finansman açısından yabancı kaynak ve öz kaynak arasındaki fark nedir?
Finanslama kararında işletme yöneticilerinin daha az risk ve daha fazla getiri (veya daha az maliyet) ilkesine göre hareket edeceği varsayılır. Genel olarak yabancı kaynağın işletme için daha az maliyetli olduğunu, buna karşılık daha fazla risk taşıdığını unutmamak gerekmektedir. Özkaynağın ise daha yüksek bir maliyet (fırsat maliyeti) olmasına rağmen daha düşük bir riski vardır.
İşletmenin kredili satış ve tahsilat ile ilgili kararları niçin Finansal yönetimi ilgilendirmektedir?
İşletmelerin kredili satış ile tahsilat politikaları, varlıklarını yönetme kararı ile ilgilidir. İşletmeler değerlerini artırmak için bazen satışlarında ortalama vadeyi artırabilir, bu durumda işletmenin satışları artarken tahsilat riskleri yükselebilir. Bazen de daha sıkı bir tahsilat politikası ile müşterilerini azaltabilirler ya da vadeleri kısabilirler. Bu durumda da işletmenin satış hacmi azalırken, riskleri düşecektir. İşletme ile ilgili özel durumlar kadar, genel ekonominin durumu da bu kararları etkileyecektir.
İşletmenin amaçları nelerdir?
Bir işletmenin çeşitli amaçları vardır. Bunlardan başlıcaları:
- Kâr maksimizasyonu,
- Büyümek,
- Süreklilik,
- İşletme değerinin artırılmasıdır.
İşletmenin temel amacı nedir?
Bir işletmenin temel amacı, işletmenin mevcut hissedarlarının servetlerini artırmaktır. Diğer bir ifade ile işletme değerini maksimize etmektedir. Günümüzde yatırımcılar daima şirketlere ortak olarak yatırım yaptıklarında hisse senetlerinin değerinin yükselmesini beklerler. Hissedarın serveti için en iyi gösterge hisse senedinin piyasa fiyatıdır. Bu piyasa fiyatı işletmenin yatırım, Finansman ve varlıkların yönetilmesine yönelik politikalarının bir sonucu olarak oluşmaktadır.
Hisse senedinin piyasa değeri hangi faktörlerden etkilenmektedir?
Genellikle hisse senedinin piyasa değeri şu faktörlerden etkilenmektedir:
- Hisse senedi başına şimdiki ve gelecekteki muhtemel gelirler,
- Bu gelirlerin riski, zamanlaması ve süresi,
- İşletmenin temettü politikası,
- Hisse senedinin piyasa değerini etkileyen diğer faktörler.
Hissedarların memnun olmadığı bir işletmenin piyasa değeri neden düşecektir?
Hissedarların memnun olmadığı bir işletmenin piyasa değeri düşecektir. Çünkü memnun olmayan hissedarlar o senedi satacaktır. Sonuç itibari ile
- Kâr maksimizasyonu bazen işletmeye zarar verebilir (örneğin, bakım onarımı geciktirme, hazine bonosu almak için hisse senedi çıkarmak, işletme varlıklarını satmak vb.).
- Riski ihmal eder.
- Beklenen getirilerin zamanlama ve süresini dikkate almaz.
- Temettü dağıtmamayı teşvik eder.
Kâr maksimizasyonu niçin işletmenin temel amacı olarak kabul edilmez?
Genellikle bir işletmenin amacının kâr olduğunu söylemektedir. Ancak kâr kavramının nasıl tanımlandığı açık değildir. Kâr çok çeşitli biçimlerde hesaplanabileceği gibi, bazen vergi nedeni ile işletmelerin kârdan kaçınma çabası da vardır. Ancak bir Finans yöneticisi bu konuda daha objektif değerlendirme yapabilme kapasitesine sahiptir. Elde edilen kâr faaliyet kârı mıdır yoksa faaliyet dışı kârlar da dikkate alınmalı mıdır? İşletme elindeki gayrimenkulleri satarak veya bakım onarım işlerini erteleyerek de kârını artırabilir. Bu durumda işletmeye zarar verilerek işletmenin kârları artırılmıştır. Ayrıca elde edilen kâr karşılığında ne kadar riske girildiği yanıtı da belli değildir. Diğer taraftan faaliyetlerden elde edilen tahsilatın zamanlaması konusu da kâr maksimizasyonu amacı içinde açık değildir. Yalnızca hisse senedi ihraç ederek ya da hazine bonosuna yatırım yaparak bu amaca ulaşmak mümkündür.
Vekalet teorisi nedir?
Vekâlet Teorisi Jansen and Meckling tarafında 1976 yılında ortaya konulmuş olup hissedarlar ile yöneticiler arasındaki ilişkileri açıklamaktadır. Teoriye göre yöneticiler işletmenin birer vekili olarak kabul edilmektedir. Vekil bir başkası adına onun verdiği yetki ile çalışan kimsedir. Vekâlet teorisi, yöneticilerin bir vekil gibi hissedarların adına hareket ederken, hissedarlar ile çıkarlarının zaman zaman çakıştığını öne sürmektedir. Hissedarların temel yaklaşımı, yöneticilerin kendi menfaatlerini korumasını beklemesi, diğer bir ifade ile işletme değerini maksimize etmesi yönündedir. Buna göre, hissedarların bakış açısına göre, temsilcilerin temel görevi hissedarların zenginliğini maksimize etmektir ya da işletmenin hisse senetlerinin fiyatlarının artırılmasıdır. Ancak doğal olarak işletme yöneticileri de kendi çıkarları peşinde koşmakta ve daha yüksek maaş ve ikramiyeler arzu etmektedir. Burada sorulması gereken temel soru, hissedarların yöneticileri nasıl denetleyeceği ve onları hissedarların çıkarları doğrultusunda nasıl çalıştırılacağıdır. Hissedarlar yöneticileri denetlemek için bazı maliyetlere katlanırlar. Bu maliyetler hem yöneticilerin denetimini hem de teşvikini içermektedir. Vekâlet teorisi bu maliyetlere vekâlet maliyeti ismini vermiştir.
Vekâlet teorisine göre hissedarların katlanmak zorunda olduğu vekâlet maliyetleri nelerdir?
Vekâlet maliyeti denetim, teşvik, bonus ve hisse senedi opsiyonu gibi maliyetleri içermektedir.
Kurumsal yönetişim nedir?
Günümüzde hissedar yönetici ilişkilerinin daha sağlıklı işleyebilmesi ve işletmenin verdiği kararlardan ortakların, hükümetlerin ve Finansal piyasaların kolayca haberdar olabilmesi ve işletmelerin kararlarında etik standartlarına uygun kararlar verebilmesi için son yıllarda kurumsal yönetişim olarak adlandırılan kurallar işletmelerde uygulanmaya başlamıştır.
Kurumsal yönetişimin amacı nedir?
Şirketlerin hesap verebilirliğini artırarak hissedar-yönetici ilişkilerinde ortaya çıkabilecek sorunları azaltabilmektir.
Finansal yönetimin örgüt içindeki yeri nedir?
Finansman ya da Finansal yönetim bölümü çoğunlukla genel müdüre veya CEO’ya bağlı bir genel müdür yardımcısı tarafından yönetilmektedir. Finansal yönetim fonksiyonu örgütün diğer fonksiyonları ile doğrudan ilişkilidir. Hazırlayacağı mali tablolar ile onların performanslarını değerlendirirken, tüm üretim, pazarlama ve insan kaynakları ile ilgili kararların işletme değeri ve riskine etkilerini değerlendirir.
Şahıs işletmesi nedir?
Eğer bir kimse bir işletmenin sahibiyse ve işletmeyi kendi adına yönetiyorsa o yapıya şahıs işletmesi denilmektedir. Kişiler bir ruhsat alarak işletmeyi çalıştırma imkanına sahiptir. Bunun için vergi dairesine başvurmak ve sosyal güvenlik kurumuna kaydolması yeterlidir.
Şahıs işletmesi şeklindeki örgüt yapılarının yararları nelerdir?
Bu tip örgüt yapılarının yararları şunlardır:
- İşletmeyi kurmak basit ve masrafsızdır.
- İşletme kurumlar vergisi ödemez, yalnızca işletme sahibi gelir vergisine tabidir. Bu türün sakıncaları şunlardır:
- Şahıs işletmelerinde büyük miktarlarda sermaye temin etmek zordur.
- Şahıs işletmelerinde, işletme sahibi işletmenin borçları açısından sınırsız bir sorumluluğu vardır.
- İşletmenin ömrü, işletmenin sahibinin ömrü ile sınırlıdır. Bu nedenlerden dolayı şahıs işletmeleri genellikle küçük işletmelerdir. Ancak işletmenin faaliyetleri genişledikçe şahıs işletmeleri, anonim şirket statüsüne dönebilirler.
Adi ortaklık nedir?
Borçlar Kanunu’na göre düzenlenen adi ortaklık, şahıs işletmelerinin özelliklerini taşımaktadır. Bu tip işletmelerde, işletmeye ortak olan iki ya da daha fazla kişinin işletmenin borçlarına karşılık, sınırsız bir sorumlulukları vardır. Büyük miktarlarda sermaye toplamanın zor olduğu adi ortaklıklarda işletmenin ömrü ortakların iş birliğine ve ömrüne bağlıdır. Adi ortaklıklar şahıs işletmesinde olduğu gibidir. Benzer avantaj ve sakıncalara sahiptirler.
Kollektif ortaklık nedir?
Bu tür şirketlerde adi ortaklıkta olduğu gibi, asgari bir sermaye koyma zorunluluğu da yoktur. İki ve daha çok kişi tarafından, bir ticari işletmeyi müşterek ticaret unvanı altında işletmek amacı ile bir anlaşma ile kurulan kollektif ortaklıkta şirket alacaklarına karşı ortakların tümünün sorumluluğu sınırsız ve zincirlemedir. Kollektif şirket, ortakların kişiliğinden ayrı bir kişiliğe sahiptir. Bu kişilik, şirket ana sözleşmesinin ticaret siciline tescil ile kazanılmaktadır. Şirketin ömrü ortakların iş birliğine bağlıdır. Bu kuruluş biçimi çok iyi anlaşan ve servetleri arasında farklılıklar olmayan kimseler arasında daha iyi kurulabilmektedir.
Komandit ortaklık nedir?
Bu tür ticari yapı Türk Ticaret Kanunu’nda şöyle tanımlanmaktadır. “Ticari bir işletmeyi bir ticaret unvanı altında işletmek amacıyla kurulan ve şirket alacaklılarına karşı ortaklardan bir ya da birkaçının mesuliyeti tahdit edilmemiş ve diğer ortak veya ortakların mesuliyeti muayyen bir sermaye ile tahdit edilmiş olan şirkettir”. Komandit şirketlerin en farklı niteliği, ortakların bir kısmının sorumluluğunun sınırlı, bir kısmının sorumluluğunun da sınırsız olmasıdır. Bu şekilde doğrudan ticaretle uğraşmadan kazanç elde etmek imkanı sağlandığı gibi, ticari yeteneği ve bilgisi olup, yeterli sermayesi olmayan kimseler için de ticaretle uğraşma olanağı elde edilmiş olur.
Limited ortaklık nedir?
“İki veya daha fazla hakiki ve hükmi şahıs tarafından bir ticaret unvanı altında kurulup ortaklarının mesuliyeti koymayı taahhüt ettikleri sermaye ile mahdut ve esas sermayesi muayyen olan” ortaklık olarak TTK’de tanımlanan limited ortaklık en az iki en çok 50 ortak arasında kurulabilmektedir. Tahvil ihraç edemeyen limited ortaklıkta, ortaklar sadece koydukları payla sorumlu olduklarından bir sermaye şirketidir.
Limited ortaklıklar, büyük ticari işletmeler için zorunlu organizasyonlara ihtiyaç göstermeyen küçük ve orta büyüklükteki işletmeler olup şirket olduklarında, şahıs şirketlerinden biraz daha masraflı olmalarına rağmen göreceli olarak ucuz ve kolay şekilde kurulmaktadırlar. Bu şirketlerin ortaklarının sınırlı sorumlulukları vardır.
Anonim ortaklık nedir?
Bir unvana sahip, esas sermayesi muayyen ve paylara bölünmüş olan ve borçlarından dolayı yalnız malları ile mesul olan ortaklık olarak tanımlanan anonim şirket, bugünün ticari dünyasında en önemli işletme yapısıdır.
Anonim şirketler orta ve büyük ölçekli şirketler için uygun yapılardır. Sermaye piyasası mevzuatına göre BIST’te halka açılabilmek için anonim şirket statüsünde olmak gerekmektedir.
Anonim ortaklıkların faydaları nelerdir?
Bu tür yapıların faydaları şunlardır:
- Tüzel bir kişiliği olduğu için sınırsız ömrü vardır.
- Şirket ortaklığı kolayca hisse senetleri vasıtası ile el değiştirebilmektedir.
- Ortakların işletmeye koydukları sermaye ile sınırlı bir sorumlulukları vardır.
Anonim ortaklıkların sakıncaları nelerdir?
Sakıncaları da şunlardır:
- Şirket kazançları kurumlar vergisine tabidir. Birçok ülkede hisse senedi sahipleri temettü gelirleri için de kişisel gelir vergisi öderler. Böylece çifte vergilendirme söz konusu olmaktadır.
- Anonim şirket kurmanın birtakım giderleri vardır. Ayrıca şirket kurulabilmesi için bazı bürokratik işlemler gerekmektedir.
Finansal sistem nasıl çalışır?
Finansal sistem, fonların artık durumu olan birimlerden (SSU) açık durumu olan birimlere aktarımı (DSU) ile ilgilenmektedir. Fazla gelirin, açık durumda olanlara aktarımı, borç vermek veya ortak olmak yolu ile olmaktadır. Borç söz konusu olduğunda, DSU’lar SSU’lara yazılı bir borç senedi ile belirli bir oranda faiz vermeyi kabul etmektedir. Böylece DSU bu parayı kullanmanın imtiyazını elde edecektir. Burada SSU gelirinin altında para harcamakla bir ödül kazanmakta, DSU ise gelirinin üstünde harcama yaptığı için ceza ödemektedir ki biz bu ödül ya da cezayı faiz olarak adlandırıyoruz.
İşletmenin faaliyetini yürüttüğü Finansal çevre hangi kuruluşlardan oluşmaktadır?
İşletmenin faaliyetini yürüttüğü Finansal çevre, daha çok sermaye piyasasını kapsayan doğrudan Finanslama ve daha çok banka ve benzeri kuruluşların yer aldığı dolaylı Finansman kuruluşlarından oluşmaktadır.
Finansal sistemde para transferinin ne şekillerde yapılabilir?
Finansal sistemde para transferinin iki temel yolu vardır:
- Doğrudan Finanslama,
- Dolaylı Finanslama.
Broker nedir?
Fon arz ve talebinde bulunanları bir komisyon karşılığında bir araya getiren, kendi nam ve hesaplarına işlem yapmayan kurumlardır. Bugün ülkemizde hisse senetleri piyasasında aracılık yetkisi olan yaklaşık 80 menkul kıymetler aracı kurumu vardır. Bu kurumlar %1’den daha küçük bir komisyonla hisse senedi alım satımına aracılık eder.
Dealer nedir?
Kendi nam ve hesaplarına da işlem yapabilen aracı kurumlardır. Bunlar Şyatlar ucuz olduğunda alım, yüksek olduğunda da satım yaparak piyasanın daha etkin çalışmasını sağlamaktadırlar. Bu kuruluşlar piyasaya likidite sağlayarak piyasada fiyat oluşumunun daha sağlıklı olmasını sağlarlar. Bu kuruşlara piyasa yapıcısı da denilmektedir (market maker). Böylece yatırımcılar diledikleri zaman, kolayca piyasaya girebilecekleri gibi dilediklerinde de kolayca ellerindeki Finansal varlıkları satarak piyasadan çıkabilirler. Bugün ülkemizde hisse senedi ve tahvil piyasalarında bankalar, portföy yönetim şirketleri veya yatırım fonları gibi bir çok kuruluş bu işlevi yapmaktadır. Dealerların olmadığı bir piyasada nakit para sıkıntısı olacağından, böyle bir piyasanın sağlıklı olacağını öne sürmek mümkün değildir.
Yatırım Bankası/Bankeri nedir?
Yatırım Bankası/Bankeri: Yeni menkul kıymet ihraç eden kuruluşların menkul kıymetlerini halka arz edebilmeleri için danışmanlık ve aracılık yapan kuruluşlardır. Yatırım bankaları veya bankerleri bir şirket halka açıldığında şirketin halka arz edeceği menkul kıymetin piyasada satılabileceği fiyatı belirler ve menkul kıymetlerin satılabilmesi için gayret sarfeder.
Dolaylı Finansmanın kurumları hangileridir?
- Mevduat Kabul Eden Kurumlar,
- Ticari Bankalar,
- Yardımlaşma Sandıkları,
- Sigorta Şirketleri ve Sosyal Güvenlik Kurumları,
- Hayat Sigortası Şirketleri,
- Elementer Sigorta Şirketleri,
- Sosyal Güvenlik Kurumları,
- Diğerleri:
- Yatırım Fonları,
- Yatırım Ortaklıkları,
- Finansman Şirketleri,
- Finansal Kiralama Şirketleri,
- Faktoring Şirketleri
Bankaların ekonomik faaliyetler içindeki temel görevi nedir?
Bankaların ekonomik faaliyetler içindeki temel görevi fon talep edenlerle, fon arz edenler arasında aracılık yapmaktır. Kısaca mevduat toplayarak kredi yaratmak bankaların asli görevidir. Genellikle çok yaygın bir devlet denetimi altında faaliyet göstermektedirler.
Sigorta kurumlarının amacı ve kaynak sağlama yöntemleri nelerdir?
Sigorta kurumları, insanları ve kurumları hayatın risklerine karşı korumak amacı ile düzenledikleri sigorta poliçelerini satarak kaynak sağlamaktadır. Bu tür kurumlar kişilerle yaptıkları sigorta anlaşmaları sonucu doğan dönemsel nakit akımlarına sahiptir. Bu tür sigortalar genellikle “hayat sigortası” ile “kaza ve mal sigortası” olarak ikiye ayrılmaktadır. Hayat sigortaları, işletmeler için daha düşük riske sahipken, kaza ve mal sigortaları daha yüksek risklerle karşı karşıyadır. Sigorta şirketleri, elde ettikleri fonları para ve sermaye piyasalarında değerlendirmektedir.
Yatırım Fonları ve Yatırım Ortaklıklarının faaliyet alanları nelerdir?
Yatırım Fonları ve Yatırım Ortaklıkları küçük yatırımcının menkul kıymet borsalarına girmelerini kolaylaştıran düzenlemelerdir. Yatırım fonları banka, sosyal güvenlik kurumları, sigorta şirketi veya aracı kurum gibi şirketler tarafından kurulan birer mal varlıklarıdır. Toplanan fonları, fon yöneticisi profesyonel bir anlayışla, çeşitleme ilkelerine uyarak, bilimsel yöntemlerle yatırıma yönlendirmekte ve böylece bireysel yatırımcılardan daha iyi bir şekilde fonları yönetmektedir. Yatırım fonları hisse senetlerine yönlendirebileceği gibi, tahvil, bono veya döviz gibi araçlara da yönlendirebilmektedir. Fona yatırım yapan bireysel yatırımcılar da ellerindeki fon katılma belgesinin değerinin değişmesi ile bu fonlardan getiri elde edebilmektedirler.
Yatırım Ortaklıkları ise bir şirket yapısı içinde kurulmuşlardır. Bu şirketler de yatırımcılara hisse senedi satarak elde ettikleri fonları uzmanlar vasıtası ile menkul kıymet borsalarında ve gayrimenkul piyasalarında yatırıma dönüştürür. Yatırımcılar sahip oldukları hisse senedinin değerinin artması ile getiri elde edeceklerdir.
Finansal piyasaları nasıl sınıflandırabiliriz?
Finansal piyasalar çeşitli kriterlere göre sınıflandırılabilmektedir. Finansal literatürde en çok yapılan sınıflandırmalar şu şekildedir:
- Para Piyasası / Sermaye Piyasası
- Birincil Piyasa / İkincil Piyasa
- Örgütlü Piyasa / Tezgâh Üstü Piyasa
- Spot Piyasa / Vadeli Piyasa
Finansal piyasalarda kullanılan başlıca yatırım araçları hangileridir?
Finansal piyasalarda kullanılan başlıca Finansal yatırım araçları şu şekilde sınıflandırılmaktadır:
Para Piyasası Araçları
- Hazine Bonosu,
- Repo,
- Varlığa Dayalı Menkul Kıymet (VDMK),
- Mevduat Sertifikası,
- Finansman Bonosu,
- Euro dolar,
Sermaye Piyasası Araçları
- Devlet Tahvili,
- Şirket Tahvilleri,
- Hisse Senedi.
Hisse senedi sahiplerinin sahip oldukları haklar nelerdir?
Hisse senedi sahiplerinin sahip oldukları haklar şunlardır:
- Şirket Kârından Pay Alma Hakkı,
- Yeni Pay Alma Hakkı (Rüçhan Hakkı),
- Tasfiye Bakiyesine Katılma Hakkı,
- Şirket Yönetimine Katılma Hakkı,
- Oy Hakkı,
- Bilgi Alma Hakkı.