Estetik ve Sanat Felsefesi Dersi 3. Ünite Sorularla Öğrenelim
Sanat Epistemolojisi, Sanat Ontolojisi Ve Sanat Etik İlişkisi
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Tek bilgi türünün geleneksel anlamda kullanılan bilgi olduğu kabul edilebilir mi?
Hayır, sanat epistemolojisi araştırmaları farklı bilgilenme yollarının da olabileceğini, kabul edilebilecek tek bilgi türünün geleneksel anlamda kullanılan önermesel bilgi olmadığını ortaya koyuyor.
Sanatı bilgi kaynağı olarak ele alan ilk filozoflar kimlerdir?
Sanatı bilgi kaynağı olarak ele alan ilk filozoflar, Platon ve Aristoteles’tir.
Ilımlı ahlakçılık ve özerkçilik arasındaki ortak ve farklı noktalar nelerdir?
Ilımlı özerkçilik ve ılımlı ahlakçılığın ortak görüşü kimi yapıtlarla ilgili ahlaki yargıya varılabileceği düşüncesidir. Ayrıldıkları nokta ise ılımlı ahlakçıların sanat yapıtları ile ilgili varılan bu ahlaki yargıların bazen aynı zamanda estetik değerlendirmeler de olduğunu kabul etmeleri, ılımlı özerkçilerin ise bu aynı yargıların her zaman için estetik alanın dışında kaldığını kabul etmeleridir.
Epistemoloji tarihinde en sık yapılan tanım hangisidir?
Epistemoloji tarihinde en sık yapılan bilgi tanımı gerekçelendirilmiş doğru inançtır. Bu tanım önermesel bilgi tanımı için geçerlidir.
Empirik inançlar kavramını kim ortaya atmıştır?
Empirik inançlar kavramını, Novitz ortaya atmıştır.
Sanatın etik değerlendirmesinin ortaya koyduğu iki karşıt felsefi görüş hangileridir?
Sanatın etik değerlendirmesinin ortaya koyduğu iki karşıt felsefi görüş; • Ahlakçılık (moralizm) ve • Özerkçilik (otonomizm)’tir. Ahlakçılık, sanatın estetik değerinin ahlaki değerince belirlenmesi ya da ona indirgenmesi gerektiğini savunur. Özerkçilik ya da estetikçilik ise ahlaki kategorilerin sanata uygulanmasının uygunsuz olduğu görüşündedir. Bu görüşe göre sanat eserleri yalnızca estetik ölçütlere göre değerlendirilmelidir.
Eğer bilgi olarak sadece önermesel bilgi kabul edilirse karşımızı nasıl bir sonuç çıkar?
Bu durumda “Sanat bilginin kaynağı olabilir mi?” ve “Sanat bize bir şeyler öğretebilir mi?” sorularına genel olarak iki ayrı yanıt verilebilir: • Bir grup düşünür, sanattan bir şeyler öğrenildiğini, sanatın dünya hakkındaki algımızı değiştirebileceğini, (Worth 2003), sanatın bir içgörü ya da farkındalık kaynağı olarak kabul edilebileceğini iddia eder. • İkinci grup düşünür ise bilginin “gerekçelendirilmiş doğru inanç” olarak yapılan geleneksel tanımı doğrultusunda sanatın ya da sanat deneyiminin bilginin üretiminde gerekli şartları yerine getirmediğini iddia eder. Bu ikinci gruptaki düşünürler sanatın doğru inanç bildiremeyeceğini ya da bildirse bile bu inançları gerekçelendiremeyeceğini söyler (John 2001: 417). Bu gruptaki kimi düşünürler sanatın doğrularla bir ilgisinin olmamasından ötürü bilgi üretemeyeceği iddiasındadırlar. Nitekim onlara göre sanat, olgu sağlayamadığı ya da argüman ortaya koyamadığı için herhangi bir şey de öğretemeyecektir (Worth 2003).
Empatik inanç kavramı nasıl açıklanır?
“Empatik inançlar” deneyimsel inançlarımızın gerekçelendirilmeleri için kullanılmış bir kavramdır. Bu görüşe göre deneyimsel inançların gerekçelendirilmeleri sahip olduğumuz daha geniş deneyim kavramımız ile desteklenebilir. empatik inançlar geçmiş ya da gelecek deneyimlerimizde bir temel bulabilirlerse ya da onlarla bağdaşırlarsa bu durumda “empatik bilgi” yerine geçerler.
Sanatın ahlaki bilgi sağlaması ile ilgili olarak öne sürülebilecek diğer bir argüman olan yorumcuların sanat eserleri üzerindeki rolü nedir?
Sanat eserleriyle ilgili deneyimlerimiz yapılan yorumlar aracılığı ile bilgilenmediğimiz sürece yetersiz olabilir. Kullanılan teknikleri, niyetleri, yapıtın ahlaki önemini tartışılan yorumlar sayesinde biz de sorgulamaya, dikkatle incelemeye, düşüncelerimizde daha derine gitmeye eğilimli oluruz.
Pek çok sanat eserini takdir edebilmek ve zevk alabilmek için ne gerekir?
Pek çok sanat eserini takdir edebilmek ve zevk alabilmek için anlamak şarttır.
Platon’a göre sanatçılar eserlerini nasıl üretirler ve bu durumu nasıl değerlendirmektedir?
Sanatçılar yalnızca görüntülerle yetinebilen, görüntülerden yola çıkarak etkinlikte bulunan kişilerdir. Gerçeği yansıtmadıkları için de “öğrettikleri” şeyler yanlış şeyler olmaktadır.
Gerçek nesneler dünyasının kopyasının üretilmesine, yani gerçek olmayan nesneler dünyasına taşınmasına ne ad verilir?
Soruda tanımlanan, benzetme yani mimesis’tir.
Platon’a göre sanat bilgi ilişkisi sonuç olarak nasıldır?
Platon’a göre sanat bir şeyler öğretmesine rağmen gerçek bir bilgi kaynağı olamaz.
Platon ve Aristoteles arasında sanat konusundaki ayrılık hangi noktadadır?
Platon gibi Aristoteles’te sanatın kişinin ahlaki gelişimine etkisi olduğunu kabul eder ancak ondan farklı olarak bu etkinin olumsuz değil olumlu olacağını düşünür.
Sanatın bilgi ürettiği kabul edilir ise bu önermesel bilgi midir?
Sanatın bilgi ürettiği kabul edilir ise bu üretilen bilgi önermesel bilgi olamaz ve gerekçelendirilmiş doğru inanç tanımı sanatın ürettiği bilgi için geçerli olamaz.
Platon’un eserlerinde geçen eidola kavramını açıklayınız.
Platon, aynanın içinde görünen nesnelere eidola adını vermiştir. Eidola, görüntü’dür, gerçek nesnelerin görüntüsü.
Sanatın etik eleştirisi nedir?
Sanatın etik eleştirisi, sanatın yorumlanması ve değerlendirilmesinde etik unsurların dâhil edilmesi (Peek 2005) ya da bir eserin sanatsal açıdan değerlendirilirken etik statüsü ya da değerinin dikkate alınması eleştirisidir (Giovannelli 2007: 117).
“Sanat sanat içindir” sözü hangi görüşe aittir?
Aşırı özerkçiliğin sloganı “sanat sanat içindir” sözüdür.
Sanatın etik eleştirisi ile ilgili yeni çalışmalar nelerdir?
Bunlar ılımlı ahlakçılık ile ılımlı özerkçilik adlarını almışlardır. Konuyla ilgili çalışmalar artık sanat Yapıtlarının ahlaki değerlendirmelerinin yapılıp yapılamayacağı üzerine değil daha çok bu tür değerlendirmelerin estetik değerlendirmeler olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceği üzerine eğilmektedir.
Poetika adlı eserinde Aristoteles’in geliştirdiği görüş nedir?
O görüş Katharsis’tir. Buna göre izleyici oyunu seyrederken kahramanla özdeşleşir ve onun içine düştüğü ruhsal çatışmaları bizzat yaşar (Poetika VI, 2).
Felsefenin temel alanları ile sanat felsefesi nasıl bir ilişki içinde incelenir?
Sanat epistemolojisi, sanat ontolojisi ve sanatın etik ile olan ilişkisi bağlamında incelenmektedir.
Sanatın bize bir şeyler öğretebileceğini, sanat hakkında bir şeyler bilebileceğimizi, sanatın dünya hakkındaki algımızı, anlayışımızı değiştirebileceğini, sanatın kendimizle ilgili kimi şeylerin değişmesine neden olabileceğini ve sanatın bilginin kaynaklarından biri olabileceğini düşünürler kimlerdir?
Çoğunlukla sanatın bilişsel değerinin olduğunu savunan düşünürler bu durumu savunmaktadırlar.
Ontoloji (varlıkbilim) genel olarak nasıl tanımlanmaktadır?
Ontoloji (varlıkbilim) genel olarak varlıkları, bu varlıkların ne tür birer varlık olduğunu araştıran alanın adıdır.
Sanat eserlerinden hangileri çoklu varlıklar sınıfına dâhildir?
Pek çok kopyası ve gösterimi olan eserler çoklu varlıklar sınıfına girmektedir.
Ilımlı özerkçiliğin aşırı özerkçilikten farkı nedir?
Bu görüşün aşırı özerkçilikten farkı ahlaki kusur ya da üstünlüğün belirli sanat biçimlerinin içeriğinde bulunabileceğini ve kimi durumlarda sanat eserleriyle ilgili verilen ahlaki yargıların yerinde olabileceğini kabul etmesidir. Aşırı özerkçiler sanat yapıtları ile ilgili ahlaki tartışma ve değerlendirmelerin hiçbir zaman uygun olmadığını savunurlarken, ılımlı özerkçiler yalnızca sanat yapıtlarının estetik boyutunun özerk olduğunu iddia ederler.
Empati kavramı nasıl tanımlanır?
Empati; insanın kendisini karşısındakinin yerine koyarak, onun duygu ve düşüncelerini anlamak ve hissetmektir.
Posner’in ahlakçılığı eleştirerek ileri sürdüğü estetikçiliği savunan üç neden nelerdir?
Posner’in ahlakçılığı eleştirerek ileri sürdüğü estetikçiliği savunan üç neden şöyle sıralanabilir: • Edebi eserlere tutulmak bizi daha iyi vatandaş ya da daha iyi insan yapmaz. • Edebi eserlerde karşılaştığımız ve hatta yazarın da katıldığı ahlaken kötü olan görüşlerden soğumamalıyız. • Yazarın ahlaki nitelik ya da görüşleri eserlerine değer biçmemize etki etmemelidir.
Soyut varlık görüşü nedir?
Bir kısım ya da tüm sanat yapıtlarını soyut varlıklar olarak kabul eden görüştür.
Platon sanatsal etkinlikleri ne şekilde değerlendirmiştir?
Platon’a göre sanatsal etkinlikler insanların dengesiz bir ruha ve dolayısıyla kötü bir karaktere sahip olmalarına yol açmasından ötürü zararlı şeylerdir.
Hayal gücünün bir bilgi kaynağı olarak ele alınabileceği fikrine karşı çıkan felsefi akım hangisidir?
Hayal gücünün bir bilgi kaynağı olarak ele alınabileceği fikrine karşı çıkan felsefi akım; • Usçular ya da rasyonalistler ve • Deneyimciler ya da empiristlerdir.
Epistemolojik bağlam içerisinde bu neye karşılık gelmektedir?
Epistemolojik bağlam içerisinden söyleyecek olursak sanatçılar doxa ile yani sanılarla ilgilenirler. Tüm görünüşlerin arkasında yatan ve akılla ulaşılan rasyonel bilgi yani episteme ile sanatçının bir ilgisi yoktur.
Platon sanatçıları nasıl tanımlar?
Platon’a göre sanatçılar, herhangi bir şeyin taklidini o şey hakkında herhangi bir bilgiye sahip olmadan yapabilen kişilerdir (Worth 2003).
Romantizm akımı hangi dönem bir tepki olarak çıkmıştır?
Romantizm akımı Aydınlanma Dönemine tepki olarak ortaya çıkmıştır.
Sanat ontolojisi nasıl tanımlanır?
Sanat ontolojisi ile uğraşanlar da sanat yapıtlarının varlık çeşitliliği içerisinde nerede yer aldıklarını yani bir sanat yapıtının ne tür bir şey/varlık olduğunu araştırırlar (Rohrbaugh 2005: 241). Başka bir deyişle sanat yapıtlarının genel olarak varlıklar içerisindeki yerinin irdelendiği alana sanat ontolojisi adı verilir.
Sanat ontolojisinin en temel sorusu nedir?
“Bir sanat yapıtı ne tür bir varlıktır?” sanat ontolojisinin en temel sorusudur.
Bir şeyin tanımı vermek ne demektir?
Bir şeyin tanımını vermek tanımlanan şeyin diğer tüm şeylerden ayırt edecek şekilde sınırını çizmeyi gerektirir. Bu çoğunlukla gerek ve yeter koşulların araştırılmasıyla aynı şeydir.
Sanat etik ilişkisi araştırılırken karşımıza çıkan sorular hangileridir?
Sanat etik ilişkisi araştırılırken karşımıza çıkan sorular şöyle sıralanabilir: • “Etik açıdan şüpheli olan sanat yapıtlarına maruz kalmak izleyicisini ahlaken bozar mı?” • “Bazı sanat yapıtlarının etik açıdan kötü olmaları sansürlenmelerini gerektirir mi?” • Sanat yapıtlarını belirli şekillerde koruma anlamında ahlaki yükümlülüklerimiz var mıdır?” • “Estetik yargılarla ahlaki yargılar arasında (nesnel ya da öznel olmaları gibi) yapısal bir paralellik var mıdır?” • “Sanat yapıtlarının etik kusur ya da üstünlükleri aynı zamanda onlardaki estetik kusur ya da üstünlükler midir?”
Sanat ve nesneleri adlı eseri kim ne zaman yazmıştır?
Sanat ve Nesneleri eserini, Richard Wollheim 1980’de yazmıştır.
Felsefenin temel alanları nelerdir?
Felsefenin temel alanları; • Epistemoloji, • Ontoloji ve • Etiktir.
Sanat epistemoloji hangi ilişkiyi ele alır?
Sanat epistemolojisi sanatın bilgi ile olan ilişkisi incelenir. Bu aynı zamanda sanatın bilişsel değerinin olup olmadığının yapıldığı sorgulamadır.
Etik eleştiri ile ilgili tartışmaların odak noktası nedir?
Etik eleştiriyle ilgili tartışmaların odak noktasında aslında estetik olanı ne kadar dar ya da geniş tanımladığımız bulunmaktadır.
Bilişsel olarak uyarmak ifadesi neyi açıklamaktadır?
“Bilişsel olarak uyarmak”tan anlaşılan şey, kişinin bilinçli yaşamını harekete geçiren “düşünceler, duygular, algılar ve arzular” gibi etkinliklerdir.
Ortak neden argümanı kimler tarafından savunulmaktadır?
Ortak neden argümanı ılımlı ahlakçılar tarafından savunulmaktadır.
Fiziksel nesne görüşü nedir?
Fiziksel nesne görüşü, sanat yapıtlarının sadece fiziksel nesneler olduğunu savunan görüştür.
Varlık kategorileri içerisinde neler bulunur?
Varlık kategorileri içerisinde şunlar bulunur: • Fiziksel ve zihinsel varlıklar (fiziksel ve zihinsel ontolojik kategorileri); • Somut ve soyut varlıklar (somut ve soyut ontolojik kategorileri) ve • Tümel ve tikel varlıklar (tümel ve tikel ontolojik kategorileri).
Tip-örnek kuramının ortaya çıkardığı zorluklar nelerdir?
Tip-örnek kuramı ile ilgili bir güçlük tiplerin soyut varlıklar olmalarından dolayı somut örnekleri gibi nedensel etkileşime girememeleridir. Tipler soyut varlıklar oldukları için doğrudan doğruya algılanamazlar, yalnızca düşüncede kavranabilirler. Bir yapıtın tipi ile örnekleri aynı yüklemlere sahiptir. Kısacası buradaki sorun soyut varlıklarla somut varlıkların aynı özelliklere sahip olmalarının nasıl olanaklı olduğu sorunudur.
Sanat yapıtları neden sadece boyanmış tuvaller ya da ses dizileri değillerdir?
Çünkü bunlar yalnızca sanatçının izleyenlerin yapıtını yaratırken ki gibi yaşadığı hayali deneyimi yeniden kurabilmeleri için yardımcı olmak üzere sağlayabileceği araçlardır.
Ortak neden argümanın savunduğu temel nokta nedir?
Bu argümana göre kimi durumlarda bir yapıtın ahlaki olarak kusurlu olmasının nedeni ile yapıtın estetik açıdan kusurlu olmasının nedeni aynı nedendir.
Romantizm akımı neyi ön plana çıkarmıştır?
Bu dönem düşünürlerin aklın önemini vurgulamak yerine akla ek olarak ya da aklın üstünde sezgi, hayal gücü ve duygulara önem verdiklerini görürüz.
Aşırı özerkçilik nasıl tanımlanır?
Aşırı özerkçiliğe göre sanata yalnızca saf estetik özellikler açısından yaklaşılmalıdır. Bu saf özellikler sanat yapıtının kendisinde bulunduğuna inanılan özelliklerdir. Buna göre sanata ahlaki ya da toplumsal kimi değerler açısından yaklaşmak sanat yapıtlarını yanlış değerlendirmektir.
Sanat epistemolojisi temelde hangi soruları sormak demektir?
Bu tartışma alan› içerisinde olmak demek en temelde şu iki soruyu sormak demektir: • “Sanat bilginin kaynağı olabilir mi?”, • “Sanat bize bir şeyler öğretebilir mi?”
Sanatın etik ile ilişkisi genelde hangi temelde yapılmaktadır?
Sanatla etik arasındaki ilişkiyi araştıran çalışmalar genel olarak sanatın etik eleştirisi adı altında yapılmaktadır.
Hayali varlık adı verilen görüşün temel savunusu nedir?
Hayali varlık görüşü adı verilen görüş; fiziksel nesne görüşüne özellikle iki açıdan karşı çıkmıştır: • Birincisi, sanat yapıtlarının yaratılmalarında fiziksel nesnelerden farklı olarak hayal gücü şarttır. Üstelik bu şart yeterli bile olabilir. Buna göre bir besteci bir müzik parçasını herhangi bir şekilde kâğıda dökmeden yalnızca “kafasının içinde” yaratabilir. • İkincisi, bir sanat yapıtı yalnızca bir müziğin seslerini duyarak ya da bir resmin renklerini görerek algılanmaz. Sanat yapıtını görebilmek için kesinlikle hayal gücü gerekir. Bu hayal gücü örneğin, duyulan sesleri tamamlayabilir ya da düzeltebilir ve eğer gürültü varsa bu gürültüyü duyulan seslerden ayırabilir. Böylelikle yalnızca sanatçının değil aynı zamanda izleyicinin de hayal gücünü kullanması gerekir.
Öğrenme ve etkilenme arasındaki fark nedir?
Öğrenme bilgi ile alakalı iken etkilenme daha çok ruh halleri, yaşam duruşu ile ilgilidir. Bu anlamda etkilenmek daha kişisel düzeyde kalır. Sanattan bir şeyler öğrendiğimizi söylediğimizde ise ne öğrendiğimizin ve bunu nasıl öğrendiğimizin bir anlamda hesabını vermek durumunda kalırız.
Özerkçilik ve Estetikçilik görüşleri nasıl tanımlanmaktadır?
“Özerkçilik” denildiğinde estetik değerin başka değerlerden (örneğin etik değerlerden) “özerk” olduğu vurgusu yapılmaktadır. “Estetikçilik” denildiğinde ise bu görüşün sanat eserlerinin biçimsel özellikler gibi saf estetik özelliklerine vurgu yapılmaktadır. Bu görüşte olanlara göre estetik değer tüm değerlerin üstünde bir değerdir.
Sanat ve nesneleri adlı eserinde Richard Wollheim hangi düşünceyi savunmaktadır?
Edebi yapıtların ve müziğin fiziksel nesneler ya da bu nesnelerin bir sınıfı olmadıklarını söyleyerek bu tür yapıtların tipler olduğunu ve kopyalarının ya da gösterimlerinin de bu yapıtların örnekleri olduğunu öne sürmüştür.
Sanatın ilkeleri adlı eseri kim ne zaman yazmıştır?
Sanatın İlkeleri adlı eseri Collingwood 1938’de yazmıştır.
Aşırı ahlakçılık kısacası nasıl bir görüştür?
“Aşırı ahlakçılık, bir sanat eserinin estetik değerinin ahlaki değeriyle belirlendiği görüşüdür.” Bu görüşün en uç savunulan şekli bütün estetik değerleri ahlaki değerlere indirger.
Sanat eserlerinden hangileri tekil varlıklar sınıfına dâhildir?
Sanat eserlerinin sanatçının yaratıcı ve hayali eylemleri sayesinde belirli bir zamanda, belirli bir kültür içerisinde ve belirli tarihsel koşullar altında yaratılmış şeyler olmaları ve bir kere yaratıldıktan sonra pek çok insan tarafından görülebilecek, duyulabilecek ya da okunabilecek olan değişmez ve dayanıklı kamu varlıkları olmaları onların tekil varlıklar olduklarının göstergesidir.
Ilımlı ahlakçılık aşırı ve ılımlı özerkçilikten hangi noktalarda ayrılır?
Ilımlı ahlakçılık aşırı özerkçiliğe karşıt olarak kimi sanat eserlerinin ahlaki değerlendirmesinin yapılabileceğini ve ılımlı özerkçiliğe karşıt olarak da kimi durumlarda bir yapıtın ahlaki kusur ya da üstünlüğünün yapıtın estetik değerlendirmesinde rol oynayabileceğini savunur.
Collingwood hangi yıllarda yaşamış ve nerelidir?
Collingwood 1889 yılında doğmuş, 1943 yılında ölmüş İngiliz asıllı bir filozoftur.
Collingwood, Sanatın İlkleri adlı eserinde hangi görüşü ortaya atmıştır?
Collingwood, Sanatın İlkeleri adlı eserinde hayali varlık adı verilen bir görüşü savunmuştur.
Sanatı bir bilgi kaynağı olarak ele almanın kaç yolu vardır
Sanatı bir bilgi kaynağı olarak ele almanın birkaç yolu bulunmaktadır: • Birincisi sanatı bilişsel uyarım kaynağı olarak görmektedir. • İkinci bir yolu, sanatın deneyimsel bilgi sağladığını ileri sürmektir. • Üçüncü yolu da sanatın ahlaki bilgi sağladığını öne sürmektir. Sanat yapıtları içerisinde özellikle edebi yapıtların ahlaki bilgi sağladığı iddia edilir. Bu bilgi hem önermesel terimlerle ifade edilebilen ahlaki doğruların bilgisidir hem de nasıl yaşayabileceğimizin, arkadaşlarımız nasıl davranabileceğimizin, ahlaki kararlarımızı nasıl alabileceğimizin bilgisidir. • Sanatın bilgi kategorilerini şekillendirmede rolünün olduğunu öne sürmektir. Bu görüşe göre örneğin “kavramsal bilgi” kategorisi yeniden şekillenebilir. Kimi düşünürler (Hagberg ve Wilson gibi) sanatın bize kavramsal bilgi sağladığı görüşünü savunmuşlardır.
Sanat epistemolojisi ne anlama gelir?
Sanatın bilgi ile olan ilişkisinin irdelendiği alana genel olarak sanat epistemolojisi adı verilir. Başka bir deyişle sanat epistemolojisi, sanatın bilgi ile arasındaki ilişkiyi araştıran alandır. Bu aynı zamanda sanatın bilişsel değerinin olup olmadığının yapıldığı sorgulamadır. Bu tartışma alanı içerisinde olmak demek en temelde şu iki soruyu sormak demektir: “Sanat bilginin kaynağı olabilir mi?”, “Sanat bize bir şeyler öğretebilir mi?”
Platon sanat-bilgi ilişikisine nasıl yaklaşır?
Platon’un görüşü oldukça ilginç bir görüştür ve epistemolojik-ontolojik öğretisi içerisinde yerini alır. Ona göre sanatsal etkinlikler insanların dengesiz bir ruha ve dolayısıyla kötü bir karaktere sahip olmalarına yol açmasından ötürü zararlı şeylerdir. Sanatçılar, herhangi bir şeyin taklidini o şey hakkında herhangi bir bilgiye sahip olmadan yapabilen kişilerdir. Platon’a göre sanat bir şeyler öğretmesine rağmen gerçek bir bilgi kaynağı olamaz.
Aristoteles sanatın kişinin ahlaki karakterinin gelişimini etkilemesi konusuna nasıl yaklaşmıştır?
Aristoteles hocası Platon’un sanatın kişinin ahlaki karakterinin gelişimini etkilemesi görüşüne katılmıştır. Ne var ki Aristoteles kişinin karakteri üzerindeki bu etkilenmenin olumsuz değil olumlu olduğunu iddia etmiştir.
Romantik Dönemde sanat-bilgi ilişkisine nasıl yaklaşılmıştır?
Romantik Döneme baktığımızda ise Romantizmin Aydınlanma Dönemine bir tepki olarak ortaya çıkmasından ötürü bu dönem düşünürlerin aklın önemini vur gulamak yerine akla ek olarak ya da aklın üstünde sezgi, hayal gücü ve duygula ra önem verdiklerini görüyoruz. Bu görüş bilgilenmenin, dünyayı deneyimleme, anlama ve kurmanın tek bir yolunun olmadığını göstermeye çalışmıştır. Romantik lere göre sanat dünyayı sayısız şekilde tasvir edebilir. Sanat doğruları bilimlerin gittiği yoldan ortaya koymasa da bize dünyayı farklı şekillerde anlayabilmemiz için bir kavrayış verebilir.
Bilişsel sıfatı ne anlama gelir?
Sanatın sağlayabileceği deneyimsel bilgiye nasıl örnek verebiliriz?
Örneğin pek çok kurgusal eser âşık olmanın ne anlama geldiği konusunda bize pek de yardımcı olmayabilir. Edebi yapıtlar kurgu olduklarından aktardıkları deneyimler de gerçeklikle örtüşmek durumunda olmaz. Söz gelimi, iyinin ve kötünün olmadığı bir dünya, aşkın dünyamızdan çok farklı bir anlama geldiği bir başka dünya, kadın erkek cinsiyetleri yerine tek bir cinsiyetin olduğu bir dünya, çocukların küçüklükten itibaren ortak anne ve babalar tarafından yetiştirildiği bir dünya kurgulanabilir.
Novitz "Empatik inançlar" kavramı ile neyi ifade etmek istemiştir?
Empatik inançlar deneyimsel inançlarımızın gerekçelendirilmeleri için kullanılmış bir kavramdır. Bu görüşe göre deneyimsel inançların gerekçelendirilmeleri sahip olduğumuz daha geniş deneyim kavramımızla desteklenebilir. Daha geniş olan deneyim kavramından anlaşılan şey geçmiş ya da gelecek deneyimleri mizin de dâhil edilmesidir. Eğer edindiğimiz empatik inançlar geçmiş ya da gele cek deneyimlerimizde bir temel bulabilirlerse ya da onlarla bağdaşırlarsa bu du rumda “empatik bilgi” yerine geçerler.
Sanat ahlaki bilgi sağlayabilir mi?
Sanat yapıtları içerisinde özellikle edebi yapıtların ahlaki bilgi sağladığı iddia edilir. Bu bilgi hem önermesel terimlerle ifade edilebi len ahlaki doğruların bilgisidir hem de nasıl yaşayabileceğimizin, arkadaşlarımıza nasıl davranabileceğimizin, ahlaki kararlarımızı nasıl alabileceğimizin bilgisidir. Sanat yapıtlarını ahlaki etkinliğin örnekleri olarak görebiliriz. Bu örnekler bize sorumlu birer ahlaki eyleyen olabilmemiz için beceri geliştirebilmemiz anlamında ahlaki bil gi sağlarlar.
Sanat bilgi kategorilerini şekillendirebilir mi?
Sanatı bilgi kaynağı olarak ele alabilmenin olanaklı yollarından biri de sanatın bilgi kategorilerini şekillendirmede rolünün olduğunu öne sürmektir. Bu görüşe göre örneğin “kavramsal bilgi” kategorisi yeniden şekillenebilir. Kimi düşünürler (Hagberg ve Wilson gibi) sanatın bize kavramsal bilgi sağladığı görüşünü savunmuşlardır.
Ontoloji ne anlama gelir?
Ontoloji (varlıkbilim) genel olarak varlıkları, bu varlıkların ne tür birer varlık olduğunu araştıran alanın adıdır. Ontolojiyle uğraşan düşünürler gerçekliğin geniş bir haritasını sunarlar. Bu harita içerisine kimi zaman birbiriyle örtüşen kimi zaman da birbirinden bağımsız varlık türleri ya da kategorileri girer.
Sanat ontolojisinin en temel soruları nelerdir?
Sanat ontolojisinin en temel sorusu olan “Bir sanat yapıtı ne tür bir varlıktır?” sorusu etrafında ayrıntılı olarak sorulabilecek sorular şunlardır: “Sanat yapıtları fiziksel nesneler midir?”; “Sanat yapıtları ideal türler midir?”; “Sanat yapıtları hayali varlıklar mıdır?”; “Sanat yapıtları sanatçının ya da izleyicinin zihinsel hâlleriyle nasıl bir ilişki içerisindedir?; “Sanat yapıtlarının fiziksel nesnelerle nasıl bir ilişkisi vardır?”; “Sanat yapıtlarının soyut olan görsel, işitsel yapılarla ya da dilsel yapılarla nasıl bir ilişkisi vardır?”; “Yapıtlar hangi şartlar altında varlığa gelirler, varlıklarını sürdürürler ve varlıklarını sonlandırırlar?”
Sanat yapıtları sadece fiziksel nesneler olarak görülebilir mi?
Sanat ontolojisindeki yaygın görüşlerden biri sanat yapıtlarının sadece fiziksel nesneler olduğunu savunan görüştür. Bu görüşe kısaca fiziksel nesne görüşü adı verilir. Bu görüşe göre sanat yapıtlarının ontolojik statüsü sopaların, taşların, mermer parçalarının statüsünden daha az ya da daha çok karmaşık değildir.
Tip-örnek kuramına nasıl bir örnek verebiliriz?
Tip-örnek kuramı olarak geçen bu görüşü anlayabilmek için alfabemizden bir örnek verelim: “A” harfinin Türkçenin alfabesinin ilk harfi olduğunu söylediğimizde sözünü ettiğimiz bir harf tipidir. fiimdi buraya içinde alfabemizin ilk harfinin üç kez geçtiği bir sözcük yazalım: Ankara. Bu sözcükte sözünü ettiğimiz harf tipinin ise üç örneği geçmektedir.
Sanatın etik değerlendirmesinde ahlakçılık ve özerkçilik neyi ifade eder?
Ahlakçılık (moralizm) ve özerkçilik (otonomizm) (estetikçilik). Ahlakçılık, sanatın estetik değerinin ahlaki değerince belirlenmesi ya da ona indirgenmesi gerektiğini savunur. Özerkçilik ya da estetikçilik ise ahlaki kategorilerin sanata uygulanmasının uygunsuz olduğu görüşündedir. Bu görüşegöre sanat eserleri yalnızca estetik ölçütlere göre değerlendirilmelidir.
Aşırı ahlakçı görüşün savunucuları arasında kimi örnek verebiliriz?
Aşırı ahlakçılığın en tipik savunucusu on dokuzuncu yüzyıl Rus yazarlarından Leo Tolstoy’dur. Sanatın toplum içerisindeki ahlaki öneminin estetik değeri için zorunlu olduğuna vurgu yapan Tolstoy sanatın insan yaşamındaki hizmet ettiği amaca göre tanımlanması gerektiğini de iddia etmiştir. Sanatın hizmet ettiği amaç da tüm toplumlarda var olan dini bilinç temelinde insanlığın birliği ve kardeşliğidir. Bu amaca uygun yaratılan yapıtlar “iyi sanat”, bu amaçla hiç ilgisi olmayacak şekilde yaratılmış yapıtlar ise “kötü sanat” tır.
Aşırı özerkçilik neyi ifade eder?
Aşırı özerkçiliğe göre sanata yalnızca saf estetik özellikler açısından yaklaşılmalıdır. Bu saf özellikler sanat yapıtının kendisinde bulunduğuna inanılan özelliklerdir. Buna göre sanata ahlaki ya da toplumsal kimi değerler açısından yaklaşmak sanat yapıtlarını yanlış değerlendirmektir. Aşırı özerkçiliğin sloganı “sanat sanat içindir” sözüdür. Anlaşılacağı üzere bu sözün gerçekleşmesi ancak sanatın toplumsal kılıfından çıkartılmasıyla olanaklıdır.
Aşırı özerkçiliğin tipik temsilsi olarak kimi örnek verebiliriz?
Aşırı özerkçiliğin en tipik temsilcilerinden biri on dokuzuncu yüzyılda yaşamış olan ‹rlandalı yazar ve şair Oscar Wilde’dır. Wilde’ın görüşüne göre edebi eserlerde ahlakla ilgili konular ele alınsa dahi bu işlenen konuların sanatın estetik değeriyle bir alakası bulunmamaktadır. Ahlaki konular hiçbir zaman izleyicinin ya da eleştirmenin sanat yapıtına yaklaşımını etkilememelidir. Dorian Gray’in Portresi (1968) adlı yapıtının önsözünde Oscar Wilde sanatın amacının sanatçıyı gizleyerek sanatı ortaya dökmek olduğunu; hiçbir sanatçının aslında bir şey kanıtlamak istemediğini; hiçbir sanatçıda “ahlaki eğilim” bulunmadığını ve eğer bir sanatçı ahlaki eğilime sahipse bunun bağışlanmaz bir yapmacıklık olduğunu söylemektedir.
Ilımlı özerkçiliğin aşırı özerkçilikten farkı nedir?
Aşırı özerkçiler sanat yapıtlarıyla ilgili ahlaki tartışma ve değerlendirmelerin hiçbir zaman uygun olmadığını savunurlarken ılımlı özerkçiler yalnızca sanat yapıtlarının estetik boyutunun özerk olduğunu iddia ederler. Ilımlı özerkçiler açısından bu şu anlama gelmektedir: Kimi sanat yapıtları hem ahlaki hem de estetik olarak değerlendirilebilir ancak yapıtın ahlaki değerlendirmesinin estetik değerlendirmesiyle bir ilgisi yoktur. Eğer bir sanat yapıtı ahlaki bir boyut içeriyorsa bile ılımlı bir özerkçi bu ahlaki boyutun yapıtın estetik boyutundan tamamen bağımsız olduğunu söyleyecektir.
Sanat yapıtlarının eğitimsel gücünden söz edilebilir mi?
Etik eleştiri konusuyla ilgili önemli bir tartışma da sanat yapıtlarının eğitimsel gücünün olup olmadığı tartışmasıdır. Özerkçiler, yapıtlardan bir şey öğrenilmediğini, öğrenilse bile bu öğrenilenlerin herkesin bildiği gerçekler olduğunu öne sürerler. Örneğin, kimse Dostoyevski’nin Suç ve Ceza’ sını okuyarak cinayetin kötü bir şey olduğunu öğrenmez. Hatta cinayetin kötü bir şey olduğunu bilmenin Suç ve Ceza’nın gerektiği gibi anlaşılabilmesinin bir önkoşulu olduğu bile iddia edilebilir. Noe¨l Carroll gibi ılımlı ahlakçılar bu iddiaya karşı çıkarak sanat yapıtlarının ahlaki eğitim verdiğini öne sürmüşlerdir.
Ortak neden argümanı neyi ifade eder?
Ilımlı ahlakçıların kullandığı argümanlardan biri “Ortak Neden Argümanı” adıyla bilinir. Bu argümana göre kimi durumlarda bir yapıtın ahlaki olarak kusurlu olmasının nedeni ile yapıtın estetik açıdan kusurlu olmasının nedeni aynı nedendir.