Çağdaş Felsefe 2 Dersi 5. Ünite Sorularla Öğrenelim
Levinas
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Emmanuel Levinas'ın 1930 yılında yayımlanan ilk kitabının ismi nedir?
"Husserl’in Fenomenolojisinde Görü Kuramı"dır.
Levinas, Hitlerizmin Felsefesi Üzerine Bazı Düşünümler (1934) ve Kaçış Üzerine (1935) denemelerinde hangi konuları ele almıştır?
Hitlerizmin Felsefesi Üzerine Bazı Düşünümler'de, Levinas Avrupa kültüründe ırkçı faşizme neyin zemin hazırlamış olabileceğini sorgulamakta; Kaçış Üzerine'de, "aşkınlık" sorusunu genellikle ait olduğu mistisizm bağlamından kopararak yeni bir tarzda ortaya koymakta ve tartışmaktadır.
Levinas'ın felfesi düşüncesinin temelindeki unsurlar nelerdir?
İkinci Dünya Savaşı boyunca Levinas askeri bir çalışma kampında (Stalag) esir olarak tutulmuştur. Karısı ve kızı Fransa’da arkadaşı Maurice Blanchot’nun yardımları sayesinde savaş boyunca saklanmışlardır. Onlar dışındaki tüm ailesi kamplarda öldürülen altı milyon Yahudi arasında bulunmaktadır. Levinas’ın felsefi düşüncesi bir felâketin geleceği ön hissiyle başlar ve en önemli ürünlerini Avrupa’nın bağrında bir soykırımın olabilmesinin yol açtığı felsefi sorgulama içinde verir.
Levinas felsefesinin en önemli mihenk taşları hangi eserlerdir?
Zaman ve Başka (1947), Bütünlük ve Sonsuz (1961) ve Olmaktan Başka Türlü veya Özün Ötesinde (1974).
Heidegger’in yaklaşımında Levinas’ı etkileyen şey nedir?
Varlık ve Zaman’ın yaptığı bilinç felsefesi eleştirisi, insanın varlığını, özne-nesne karşıtlığının ötesine geçen bir biçimde, “dünyada olma”yı temel alarak çözümlemesi, duygulanımı varoluşsal bir tarzda, bir varlık deneyimi olarak yeniden düşünme girişimidir.
Levinas hangi eserinde, 1930-1940 yılları arasında Heidegger’in düşüncesini tanıtan yazılar kaleme almıştır?
Husserl ve Heidegger’le Birlikte Varoluşu Keşfederken isimli eserinde.
Levinas’ın düşüncesinin güzergâhını ne oluşturmaktadır?
Levinas’ın felsefi düşüncesinin güzergâhı ilk kez 1935’te karşımıza çıkan aşkınlık sorusunun yeniden sorulması ve ona çeşitli yollardan yanıtlar aranması çerçevesi içine yerleştirilebilir.
Levinas'ın "Zaman ve Başka", "Varoluştan Varolana" isimli eserlerinin özellikleri nelerdir?
Levinas’ın Heidegger düşüncesine duyduğu hayranlık, Heidegger’in nasyonel sosyalist partiye üye olduğunu öğrenmesinden sonra yerini bu düşüncenin ikliminden çıkma arayışına bırakacaktır. Bu arayış 1947-48 yıllarında kaleme alınan Zaman ve Başka ve Varoluştan Varolana adlı kısa eserlerde belirgin bir biçimde kendisini gösterir. Bu eserlerde aşkınlık sorusu, bu kez "dışkınlık" (excendance, dışarı doğru aşkınlık) terimi kullanılarak yeniden sorulur, eros yoluyla veludiyet (babanın doğurganlığı) aşkınlığı vücuda getirip somutlaştıran tecrübeler olarak okunur.
Levinas, Bütünlük ve Sonsuz isimli eserinde aşkınlığı nasıl ifade etmektedir?
Bütünlük ve Sonsuz’da aşkınlığın biçimsel ifadesi “metafizik arzu”nun mutlak başkayla kurduğu ilişkidir. Levinas bunu Descartes’ta bulduğu sonsuz fikriyle tarif eder. Bu ilişki başkasıyla yüzyüze ilişkide, yani etik ilişkide somutlaşır. Bu eserde Levinas özneyi içkinlikten aşkınlığa doğru bir hareket olarak anlatır. Ben’in aşkınlığını çeşitli başkalıklarla ilişkileri göz önüne alarak derece derece betimler. Bu ilişkiler içinde ben bütünden ayrılır, kendisini toparlayıp özdeşleşir, benin kimliği bu özdeşleşmeden ileri gelir. Başkalıklarla ilişkinin en son derecesi, başkasıyla etik ilişkidir. Bu ilişkide başkasının yüzü tarafından sorgulanan ben kendinden çıkar, bir daha geri dönmemecesine başka’ya gider.
Levinas'ın Olmaktan Başka Türlü eseri ile Bütünlük ve Sonsuz arasındaki en önemli fark nedir?
Olmaktan Başka Türlü’nün Bütünlük ve Sonsuz’dan pek çok önemli farkı vardır. Bunlardan en önemlisi, Levinas’ın dili, anlamı, ifadeyi, söyleyişi, duyarlığı, etik özneliği, etik ilişkinin yapısını yeniden düşünüyor olmasıdır. Bu kez aşkınlığın imkânı, "yerine geçme (substitution) olarak düşünülen etik ilişkide somutlaşır. Etik ilişkide özne "biri diğeri için"dir.
Levinas felsefesinde etik kavramının yeri nedir?
Etik Levinas’ın düşüncesinin başından beri belirleyici bir izlek olmadığı hâlde, güzergâhının sonunda Levinas etiğin filozofu, etiğin anlamını yeniden düşünen bir filozof hâline gelmiştir. Dahası, Levinas’a göre Tanrı fikrinin de anlamı başkasıyla ilişkide bulunur. Böylece Levinas Tanrı’yı felsefeye ontolojinin sorunlarıyla değil, etiğin muamması yoluyla sokar. Levinas’a göre etik, siyaset ve Tanrı’nın anlamı evrensel yasa ve kurallarla ilgili meselelere indirgenerek çözümlenemez, adalet her türlü evrenselliğin tekillikle sınanmasını gerektirir.
Levinas'ın hangi eseri varlığın dayanılmaz ağırlığı ve eziciliği deneyiminin betimlenmesiyle başlar?
Kaçış Üzerine isimli eserinde.
1947-48 yılları arasında Levinas aşkınlık sorunsalını nasıl belirginleştirmiştir?
Varlıktan çıkmak, varlığın tümden kaybı veya ölmek değil, bir ayağını varlıkta tutarak başka’ya doğru gitmek ve bir daha kendine geri dönmemektir. Bu dönemde Levinas Batı felsefesinin “başka”ya karşı alerjik, tekçi bir düşünce olduğu saptamasını yapmıştır. O hâlde aşkınlığın imkânı her neyse, Batı felsefesini çoğulculuğa açan bir imkân olarak görülecektir. Ben’in kendinden çıkması ve başkaya gitmesi, ben’in kendisini kaybedip başkada eridiği mistik bir deneyimi tarif etmez, ben’in hem kendisi hem de başkası olduğu bir durum, önce tekçiliği ortadan kaldıracak, sonra da bizi ikicilik yoluyla çoğulculuğa taşıyacaktır.
Hipostaz ne demektir?
Levinas Zaman ve Başka’da ben’in fenomenolojik kökenini anonim varoluşa geri dönerek anlatır. Bir özneye ait olmayan, anlamlı bir dünya ortaya çıkarmayan süreçlerden (örneğin uykusuzluk tecrübesi) bir ben’in kendi varoluşunu üstlenerek ortaya çıkması olayına Levinas "hipostaz" adını verir.
Hangi eser Levinas’ın dikkatini Alman İdealizminde sonlu ile sonsuzun ilişkisinin nasıl yeniden düşünüldüğüne, özellikle de Hegel’in bu ilişkiyi nasıl ele aldığına çekmiştir?
Franz Roseinzsweig’ın Kefaret Yıldızı adlı eseri.
Levinas’ın Bütünlük ve Sonsuz eserinin temel stratejisi nedir?
1957’de “Felsefe ve Sonsuz Fikri” adlı yazısında Levinas, Hegelci sonsuzun karşısına Descartes’ta bulduğu sonsuz fikrini çıkarır. Hegelci bütünselleştirici sonsuza Descartesçı sonsuz fikrinin bize sunduğu yapıyla direnilebileceği fikri, Bütünlük ve Sonsuz’un temel stratejisini oluşturur. Bu eserde amacı bütünselleştirici bir sonsuzun karşısına, bütünselleştirmeye direnen bir başkayla ilişki olarak sonsuzu çıkarmaktır.
Bütünlük ve Sonsuz’da Levinas, Descartes’ın sonsuz fikrine ilişkin yapıyı yeni bir bağlama taşımak suretiyle hangi düşünürlerle hesaplaşmaktadır?
Heidegger ve Hegel’le hesaplaşmaktadır. Heidegger sonlu sonsuz ilişkisi bakımından, Hegel’in değil Kant’ın bir takipçisi sayılabilir. O da Kant gibi bir sonluluk düşünürüdür.
Sonsuz fikrinin Levinas felsefesindeki karşılığı nedir?
Sonsuz fikri bize Levinas’ın “aşkınlık” dediği şeyin yapısını sunar. Aşkınlık, Bütünlük ve Sonsuz’da “metafizik” olarak adlandırılmıştır. Bütünlük ve Sonsuz ontoloji ile metafiziği birbirinden ayırt eder.
Levinas Bütünlük ve Sonsuz eserine hangi görüşle başlar?
Metafizik arzu”dan söz ederek başlar.
Levinas’ın “metafizik arzu” dediği şey nedir?
Metafizik, dünyada olmakla yetinmeyip başkaya doğru gitmeye çalışan arzudur. Metafizikçinin Başka’ya duyduğu arzu, bir ihtiyaç gibi tatmin olmaz; duyduğu açlıktan beslenir. Levinas’a göre insan yalnızca tatmin edilebilen ihtiyaçları olan bir varlık değildir. Onda, metafizik arzu da ortaya çıkabilir. İhtiyaç bir eksikliktir ancak metafizik arzu insandaki eksiklikten değil, ondaki bir şeyin sürekli aşırılığından, fazlalığından, taşmasından, kabına sığamayışından doğar.
Levinas’a göre adalet nedir?
Adalet Levinas’a göre ilkin “yasaların uygulanması”, “insanlar arasında eşitliğin tesis edilmesi”, “evrensel eşitlik ilkesi” değildir, adalet eşitlikten önce kökensel bir deneyime, yüzün konukseverce kabul edildiği bir konuşma deneyimine dayanır.
Levinas Bütünlük ve Sonsuz’da adlandırdığı “yeninin gerçek deneyimi” neyi ifade etmektedir?
Başkaya duyulan metafizik arzu Levinas’a göre başkasıyla etik ilişkide somutlaşır. Başkasıyla etik ilişki, “yüz yüze ilişki” bir konuşma ilişkisidir. Levinas Bütünlük ve Sonsuz’da başkasının yüzünün anlam ifade etmesi olayına “yeninin gerçek deneyimi” adını verir. “Anlamın (signification) ilksel olgusu yüzde kendisini ifade olarak üretir.” Anlam kökensel bir olay olarak, ilk kez yüz yüze ilişkide ortaya çıkar. Başkasının yüzünün anlam ifade etmesi Sonsuz’dur; çünkü yüzün konuşarak anlam ifade etmesi bendeki temsili, anlam vermeyi, kurucu bilinci ve hatta vücuda gelmiş bilinci aşar.
Etiğin ontolojiyi öncelemesinin anlamı nedir?
Levinas yüz yüze ilişkide bilincin kendiliğindeliğinin, ben’in özgürlüğünün sorgulanmasının imkânını bulur. Başkası beni sorgular ve keyfi özgürlüğümün hesabını vermemi talep eder. Bundan böyle ben kendimi kendi özgürlüğüme bırakamam, başkası benim kavramlarımı sorguladıkça, ondan öğrenir ve kendime karşı eleştirel bir mesafe alırım. Bilgi ancak aynı zamanda başkasından gelen eleştiriye açık olduğu sürece olgunun bilgisidir. Zihnin kendini sorgulaması ve eleştiri, onun kendi kökeninin ötesine, öncesine gitmesi, özgürlüğün yaratılmış olduğuna tanık olması demektir. Başkası tarafından sorgulanan özgürlük haklılığı kurmak, keyfiliğini ortadan kaldırmak için ontoloji yapar, bilgisini temellendirmeye çalışır. Etiğin ontolojiyi öncelemesi bu anlama gelir.
Bütünlük ve Sonsuz’un temel odağı nedir?
Bütünlük ve Sonsuz’un sorusu aşkınlık sorusu olduğu hâlde, odağı “etik ilişki” adı verilen ilişkidir.
Levinas’a göre dünyanın anlamının kökeni nedir?
Etik ilişki “yüz yüze” ilişkidir. Yüz görülen bir biçim, kavranan bir nesne değildir. Yüz bana bakar ve konuşur, bana bir görülme deneyimi yaşatır ve konuşmasıyla dünyayı yeniden anlamlandırır. Dünyanın anlamının kökeni, yüz yüze ilişkidir.
Levinas’a göre toplumsallığı kuran ilksel ilişki nedir?
Levinas, toplumu birbirinden bağımsız bireylerin bir sözleşme yaparak oluşturdukları bir bütün olarak düşünen liberal anlayışı reddeder. Toplumun özünde veya kökeninde başkasıyla ilişki vardır. Bununla beraber, Levinas ben ile başkası arasındaki yüz yüze ilişkiyi etik ile politikanın kesiştiği ilişki olarak yorumlar. “Başkasının gözlerinden üçüncü bana bakar.” Bunun anlamı, başkasının çağrısına onun ihtiyaçlarını karşılayarak yanıt verdiğimde ona tanıdığım ayrıcalığın başkaları tarafından haklı bir biçimde sorgulanabilecek oluşudur.
Bütünlük ve Sonsuz ile Olmaktan Başka Türlü arasındaki en önemli benzerlik nedir?
Levinas’ın etiğin temelinin özgürlük olduğu kabulünü reddetmesidir.
Kant’ın etiğin öznesine yaklaşımı ile Levinas’ın yaklaşımı arasındaki başlıca fark nedir?
Kant’a göre özgürlüğümün tek kanıtı, sadece ahlak yasasına saygı duyduğum için eyleyebiliyor olmamdır. Ahlak yasasının özü özgürlüktür. Levinas’a göre ise etik ben’in özgürlüğünün bir kanıtı olamaz. Özgürlük bencilliği aştığı, evrenselde temellendiği zaman dahi başkası üzerinde bir hâkimiyet kuruyor olabilir. Her yasa kendi stalinizmi tarafından tehdit edilir. Memurun görmediği gözyaşları her zaman vardır. Kant’ın etiğin öznesine yaklaşımı ile Levinas’ın yaklaşımı arasındaki başlıca farklardan biri budur.
Olmaktan Başka Türlü’de etik özne nasıl tanımlanmaktadır?
Olmaktan Başka Türlü’de etik özne, etik ilişkiye özgür girmez, zaten çoktan başkasının “rehinesi” olmuştur. Rasyonel seçimler yapan bir özne değildir bu, başkasıyla takıntılıdır. Yani başkasıyla ilgilenmemek, onu düşünmemek bu öznenin elinde değildir. Elinden geleni fazlasıyla yaptığı hâlde, hiçbir suçu olmadığı halde suçlanmakta, tekrar tekrar kendisine geri fırlatılmaktadır. Etik özne zulüm gören, mazlum bir özne olarak tarif edilir. Etik ilişkide mesele artık sadece başkasının ihtiyaçlarını karşılamak onu doyurmak, giydirmek değildir, onun yerine geçmek, onunla özdeşleşecek, töz değiştirecek kadar onun durumunun içerdiği sıkıntıyı yaşamak ve gördüğü şiddetin nesnesi hâline gelmektir. Etik ilişkide etik özne “biri-diğeri-için”dir. Bu öznenin sorumluluğunun bir sınırı yoktur, sorumluluklarını yerine getirdikçe yerine yenileri, daha da ağırları gelir.
Levinas annelikte ne görüyor?
Olmaktan Başka Türlü'de Levinas, anneliği etik öznenin sorumluluğunun somutlaştığı bir figür olarak ele alır. Annelik ona göre kendi varlığıyla ve özgürlüğüyle ilgilenmenin ötesine geçmek, zulüm gördüğü başkasından kaçmak yerine ondan sorumlu olmaya devam etmektir. Buradaki anne huysuz, kaprisli, belki de hasta bir çocuğun, çok zor koşullarda ona bakmak için uğraşan yapayalnız annesi gibidir.
Levinas'a göre etik özne nasıl bir işleve sahiptir?
Levinas, toplumsal barışın imkânını bu öznellikte buluyor. Toplumsal barışın gelebilmesi için zulüm devam ettiği, şiddet bilfiil sürdüğü halde mazlumun kendisini zalimden de sorumlu olarak görmesi gerekir. Levinas zulüm görene etik öznelikte bir ayrıcalık tanır. Sadece o yerine geçmenin ne olduğunu bilir, başkaca herkes yerine geçme hakkında kulaktan duyma fikirlerle yetinecektir.