Modern Felsefe 1 Dersi 6. Ünite Sorularla Öğrenelim
Fransız Aydınlanma Filozofları
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Fransızca yazılımıyla le phlilosophe kimlere denilmekteydi?
Aydınlanmacı düşünceler aydınlar, gazeteciler vb. kişiler aracılığıyla kamuya açık merkezlerde üretilerek, tartışılarak halka ulaştırılmaya başlanmıştır. Bu kültür aydınlanmasının öncüleri aktivist yanları da ağır basan filozoflar grubudur. Bu kişilere Fransızca yazılımıyla le phlilosophe deniyordu.
“Aydınlanma Felsefesi” ne anlama gelmektedir?
18. yüzyıl dar anlamda aydınlanma çağı olarak adlandırılır ve bu dönem felsefesine de “aydınlanma felsefesi” denir.
18. yüzyılda yaşamış, Fransa’daki aydınlanma düşünürleri içerisinde kimler yer almaktadır?
Bu dönemin başlıca düşünürleri arasında; Bayle, Montesquieu, Voltaire,Condillac, Helvetius, Diderot, d’Alambert, Lametrie, d’Holbach ve Cabanis adlarını sayabiliriz. Rosseau’nun da yerini bu dönemde göstermemiz gerekir.
Aydınlanma düşüncesinin içeriği nedir?
Aydınlanma düşüncesi, din ve geleneksel düşünce ve uygulamaların baskısından kurtularak insanın her alanda kendi aklının ışığında davranma ve sorun çözme kararlılığını anlatmaktadır.
Aydınlanma düşünürlerinin Tanrı ve din ile ilgili görüşleri genel olarak hangi yöndeydi?
Dine karşı olan tutumları, daha çok dinsel kurumların yozlaşmış ve çağ dışı kalmış uygulamalarından kaynaklanıyordu. Tanrı kavramını tümüyle dışlayanların olmasına karşın, evrenin bir ilk ilkesi olarak inancı temsil eden deist bir yaklaşıma ya da bir akıl dinine inananlar da vardı. Dinsel dogmaların, batıl inanışların ve akıl dışılıkların insan yaşamından uzaklaştırılması, insana onurluca bir yaşam kapılarını açan temel hak ve özgürlükleri için mücadele sürecine girilmesi, aydınlanma döneminin en temel yönelimidir.
Aydınlanma çağının ve aklı temsil eden bilimin yol göstericiliğine güvenmiş olarak bireyler, aydınlar ve düşünürlerin ana yurdu neresidir?
Soruda bahsedilen düşünürlerin ana vatanı Fransa’dır.
Aydınlanma düşünürlerine göre aklın kullanımı ne şekilde gerçekleşmekteydi?
Onlar için felsefede aklın kullanımı, doğuştan, düşüncelerden ya da kendiliğinden açık ilk ilkelerden türeyen büyük felsefi sistemlerin kurulması anlamına gelmiyordu. Aydınlanma düşünürlerine göre aklın kullanımı, fenomenlerin kendilerine gitmek, gözlem yoluyla onların yasa ve nedenlerini öğrenmekti.
Asıl adı Francois Marie Arouet (1694-1778) olan filozof, tarihçi, oyun/roman yazarı ve şair kimliğiyle bilinen ve aydınlanma döneminin bir tür hümanisti olarak görülen, aydınlanma tinini en iyi temsil eden düşünür kimdir?
Soruda bahsedilen düşünür, Voltaire’dir.
. Voltaire’n Tanrı hakkındaki görüşleri ne şekildedir?
Kendisi gerçekte bir tanrı tanır idi. Tanrı’nın varoluşuna duyduğu inancı sonuna dek sürdürmüştür ama O’nun dünyayla ilişkisi hakkındaki görüşleri zamanla değişmiştir.
Aoltaire’in ruh kavramına ilişkin görüşleri nasıldı?
Voltaire, maddi olmayan bir tözsel varlık olarak ruh kavramını gereksiz bir varsayım olarak görüyordu. “Tinsel ruh” gibi terimlerin yalnızca bilgisizliğimizi örten sözcükler olduğunu ileri sürmüştür. Duygusal ruh diye bir şey olmadığını, onun yerine organların devinimlerinin bulunduğunu öne sürüyordu. Bunun yanında zihinsel ruhlar dediği şeyler için de iyi bir açıklama bulmuş değildir. Ancak inanç yoluyla bunların bilinebileceğini öne sürer.
Voltaire’in Metafizik Üzerine İncelemesi’nde Tanrı’nın varoluşuna ilişkin öne sürdüğü uslamlamalar nelerdir?
Voltaire iki uslamlama öne sürer: • Birincisi nedensellikten oluşur yani; evrenin bilinçli bir planlamanın sonucu olarak oluşturulduğu, bu planlamayı yapan bir zekânın bulunduğu, bunun da Tanrı olduğudur. • İkincisi ise olumsallıktan uslamlamadır. Ancak daha sonra Voltaire, bu uslamlamayı bir tarafa bırakarak kendini birincisiyle sınırlamıştır.
D’Alambert’in metafizik konusuna ilişkin görüşleri ne yöndedir?
D’Alambert’in metafizik konularla hiçbir ilgisi yoktur. O’na göre metafiziksel anlamda şeylerin özüyle ilgilenmek bize hiçbir şey sağlamaz. Şeylerin niçinlerini ve nedenlerini bilemeyiz.
Voltaire’in özgülüğe ilişkin görüşleri nedir?
Voltaire’in politik özgürlükten anladığı ilk elde bir düşünce ve ifade özgürlüğü idi. Bu açıdan öncelikle ilgilendiği grup filozofların özgürlük kazanımlarıydı. Halk egemenliğini geliştirme anlamında bir özgürlükçü ya da demokrat değildi. Kendisi baskıcı otoriteden nefret ediyor, bilimsel ve ekonomik ilerleme için zorunlu gördüğü hoşgörüyü savunuyor, filozofların etkisiyle aydınlanmış, iyiliksever bir tek erkin idaresini savunuyordu. Onun gerçek düşmanı kral değil, din sınıfı idi.
Voltaire’in “istenç özgürlüğü” kavramına ilişkin görüşleri nasıldı?
İstenç özgürlüğü ile ilgili olarak; eğer güdülerimiz varsa, istencimiz bu güdüler tarafından belirlenir, bu güdüler zihnin ya da içgüdünün son sözüdür. İstencimiz değil ama eylemlerimiz özgürdür; davranma gücünü bulduğumuzda davranmakta özgürüzdür.
Fransız aydınlanmasının yazınsal simgesi durumunda olan ve aydınlanma sürecinin temel düşünce ve ideallerini yansıtan büyük kültür hazinesi Ansiklopedi’nin değişmez editörü olarak kendisine özgün bir yer yapan düşünür kimdir?
Soruda bahsedilen düşünür, Denis Diderot’tur.
Helvetius’a göre iyi bir eğitim sisteminin kurulmasındaki en büyük engel nedir?
Din adamları sınıfı ve hükümetlerin çoğunun yetersiz oluşlarıdır.
Helvetius’un politik despotizme karşı olan eleştirileri nedir?
Monarşik despotizm, hem erdemi hem de dehayaratıcılığı öldürmektedir.
Helvetius’a göre ahlakın en temel ilkesi nasıl ifade edilmektedir?
“Kamu iyiliği en yüksek yasadır” şeklinde dile getirilebilir.
Condillac’ın tüm ruhsal olguların dönüşmüş duyumlar olduklarını gösterme girişimini sürdürmüş olan, Anlık Üzerine adlı temel yapıtı bulunan Fransız düşünür kimdir?
Soruda bahsedilen düşünür, Claude Adrien Helvetius’tur.
Montesquieu’ya göre devletin kaç yönetim biçimi vardı ve bunların içerikleri nelerdir?
Montesquieu; • Cumhuriyetçi, • Monarşik ve • Despotik olmak üzere üç yönetim biçimi olduğunu düşünmektedir. Montesquieu’ya göre, cumhuriyet yönetimi demokratik bir nitelikte olabilir. Bu durumda halkın istenci yönetim erkini elinde tutuyordur. Cumhuriyet bir aristokrasi şeklinde de olabilir. Monarşi yönetiminde prens, devleti belli yasalarla uyum içinde yönetir. Despotik bir devletteyse temel yasalar yoktur. Bu şekilde yönetilen ülkelerde dinin etkisi fazladır. Cumhuriyetçi hükümetin etik ilkesi yurttaşlık erdemi, monarşik hükümetinki onur, despotizminki ise korkudur. Yasaların belirlenmesinde iklimin ve ekonomik koşulların da önemli etkileri olduğu, Montesquieu’nun temel tezlerinden biridir.
Diderot’un dine ilişkin benimsediği görüşler ne şekilde gelişmiştir?
Diderot doğal dinlerin belli bir tarihte ortaya çıkıp belli bir zamanda yok olacaklarını, oysa bunların tümünün temeli olan doğal dinin her zaman varlığını sürdüreceğini savunmaktaydı. Dinler ölümlü insanların tanıklığına dayanırken, doğal din Tanrı’nın içimize yazdığı tanıklığa dayanır. Bunları söyleyen Diderot bir zaman sonra bu görüşü bırakıp insanlara her türlü dinin boyunduruğundan kurtulmaları gerektiğini söylüyordu. En sonunda doğanın tüm parçaları tek bir bireyi, bütünü ya da tümü oluştururlar diyordu. Belki bu yaklaşımların geleneksel dinlerle hiçbir ilişkisi olmadığını söylemek, onun bu alandaki görüşüne bir tutarlılık getirmektedir.
Yeni felsefi ve bilimsel düşünce ve bilgileri Avrupa’ya yayma amacını gütmüş ve bunu büyük ölçüde başarmış olan Ansiklopedi eserine kimler katkıda bulunmuştur?
Diderot ve d’Alembert editörlüğünde yazılan Ansiklopedi eserine katkı verenler içinde; Voltaire, Holbach, Helvetius, Montesquieu ve ekonomist Turgot da bulunuyordu.
Montesquieu’nun özgürlük hakkındaki görüşleri ne şekildedir? Kendisi bu konuda nasıl girişimlerde bulunmuştur?
Montesquieu’nun kuramında önemli bir nokta özgürlük kavramıdır: kendisi tam bir özgürlük yandaşıydı. Despotizme karşı olduğu için özgürlükçü anayasanın en iyisi olduğuna inanıyordu. Özgürlük, yasaların izin verdiği herşeyi yapma hakkıdır. O’na göre politik özgürlük, güçlerin ayrılığı ilkesini gerektirir. Buna göre yasama, yürütme ve yargı güçleri kesinlikle birbirinden ayrılmalıdır. Özgürlüğe ilişkin bu belirlemelerine İngiliz anayasasını incelemesi sonucu ulaşmıştır. O’nun bu görüşleri Amerika ve Fransa’da önemli etkiler yaratmış, özellikle 1791 Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi’nde politik özgürlüğe ilişkin görüşleri önemli ölçüde belirleyici olmuştur.
Diderot metafizik ve etik bakımından nasıl görüşe sahip olan bir filozoftur?
Diderot metafizik açıdan maddeci, etik açıdansa idealistti. Didero etik idealler ile tinsel bir ruha inanç arasında hiçbir özsel ilişki olmadığını öne sürmüştür. Diderot doğal ahlak yasalarının temelinin aklın a priori buyrukları değil, insan doğası olduğunu savunmaktaydı.
Montesquieu’nun Tanrı hakkındaki görüşleri ne yöndedir?
Montesquieu’ya göre insanı fiziksel varlığına dayanan doğal yasalar, her türlü pozitif yasayı önceler. Kendisi kutsal yasaları da kabul ederdi. Tanrı dünyanın yaratıcısı ve koruyucusu olarak fiziksel dünyayı yaratan yasaları belirlemiştir. Kendi ifadesine göre “Tüm pozitif yasalara öncü olan doğa yasalarıdır. Bunların kökeni insanın fiziksel varlığıdır”.
D’Alambert hangi yönü ile pozitivizmin öncülerinden biri olarak görülmektedir?
Bilimsel felsefe açısında, şeylerin özüne nüfuz edebilme yeteneğinde olup olmadığımız bütünüyle ilgisiz bir sorundur. Bilimsel felsefenin görevi fenomenleri metafizik anlamda değil, sistematik anlamda betimlemek ve ilişkilendirmektir.Bu görüşleriyle d’Alambert pozitivizmin öncülerinden biridir.
Matematikçi ve bilim adamı olması nedeniyle diğer Ansiklopedi yazarlarına göre daha az kuşku ve saldırı altında kalan, 1759’da Felsefe’nin Öğeleri’ni yayımlayan düşünür kimdir?
Soruda bahsedilen düşünür, Jean le Rond d’Alambert’tir.
Rousseau’ya göre insanı hayvandan ayıran özellikler nasıl betimlenmektedir?
O’na göre hayvan ve insan arasındaki türsel ayrımı oluşturan şey akıldan çok özgürlüktür. İnsan bu özgürlük bilinciyle ruhunun tinselliğini de sergilemiş olur. Çünkü duyusallığı, mekaniği, algı temelinde düşünce edimini az çok açıklayabilir. Ama seçme ediminde seçimin bilincinde olmak, sadece tinsel olan ve mekanik yasalarla açıklanamayan bir özsel ayrımdır. İnsanı hayvandan ayıran bir başka nitelik, insanın kendisini geliştirme ve yetkinleştirme yetisidir. O’na göre ilkel doğa durumundaki insan iyidir.
En ünlü çalışması olarak kabul edilen Toplum Sözleşmesi ve Emile başlıklı eğitim üzerine kitabı bulunan, Ansiklopedi’de yayımlanan makalesinde ilk kez “genel istenç” adlı düşüncesini dile getiren ünlü düşünür kimdir?
Soruda bahsedilen düşünür,Jean Jaques Rousseau’dur.
Rousseau düşünceleriyle hangi filozofları etkilemiştir?
Reid oldukça ayrıntılı bir sağduyusal ilkeler dökümü yapmıştır. Bu ilkeler temelinde dışımızda yer alan varlıkları algıladığımız biçimiyle bildiğimiz ya da kavradığımız ana sav olarak karşımıza çıkar. Üstelik biz onları algılamadığımız zamanlarda da onlar vardır. Bu yaklaşıma salt realizm denebilir. Eğitime ilişkin görüşleri Basedow, Pestalozi ve Froebel gibi büyük eğitim kuramcıları tarafından kabul görmüştür. Politik kurama ilişkin görüşleri 1789 Fransız İnsan Hakları Bildirgesinde ifadesini bulmuştur. Düşünceleriyle Kant, Schiller, Herder ve Goethe gibi büyük Alman düşünürleri de etkilenmiştir. Kant halk kitlelerine duyarlı olmayı Rousseau’dan öğrendiğini belirtmektedir.
D’Alambert’in ahlak konusuna ilişkin görüşleri ne şekildedir?
O’na göre ahlak öteki insanlara karşı ödevimizin bilincinde olmaktır. Ahlak ilkelerinin tümü gerçek çıkarımız ve toplumsal ödevlerimizi yerine getirme arasındaki doğru ilişki ve dengeyi kurmaya yöneliktir.
Rousseau Eşitsizlik Üzerine Söylev’de mülkiyet hakkına ilişkin hangi görüşlerini belirtmiştir?
O’na göre, bir parça toprağı çitle çevirdikten sonra “burası benimdir” diyen ve kendisine kolayca inanan bireyleri bulan ilk insan, uygar toplumun gerçek kurucusu olmuştur. Bu gelişmenin sonucunda mülkiyet ortaya çıkmış, eşitlik yok olmuş, ormanlar tarlalara dönüşmüş, tahıl üretimine koşul olarak kölelik ve sefalet ortaya çıkmıştır.
Rousseau’nun kamusal erdem kavramında vurgulamak istediği fikir nedir?
Kamusal erdem derken, başlıca yurtseverlik erdemini düşünmektedir. O’na göre bilimin ruhu, yurtseverliğin de aleyhinedir. Çünkü bilim kişisi genelde bir dünya yurttaşı olmaya doğru yönelir. Oysaki yurtsever kendi toplumu ile çok güçlü ilişki içindedir.
Rousseau’ya göre insandaki ben sevgisi ne demektir?
Rousseau’ya göre insandaki ben sevgisi onun en temel duygusudur; bu duygu ilkeldir, içgüdüseldir, tüm geri kalanlar bu duygunun türleridir. Bu duygu bencillikle karıştırılmamalıdır. Ben sevgisi kendi içinde düşünüldüğünde her zaman iyi, her zaman doğa düzeniyle uyum içindedir. Şefkat duygusu her bireydeki ben sevgisinin şiddetini yumuşatarak türün sürdürülmesine katkıda bulunur ve doğa durumunda şefkat yasaları ahlak ve erdemliliğin yerine geçer. Şefkat ben sevgisinin türevidir. Rousseau, ben sevgisinin yalın bir sevgi olmadığını da belirtir. Çünkü insan hem düşünme hem de duyu yeteneği olan bileşik bir varlıktır.
Rousseau’ya göre duyunç ne anlama gelmektedir?
Duyusallığın istemi bedenin iyiliğine eğilimliyken, düşünme yetisinin isteği düzen sevgisi tarzında ruhun iyiliğine ve gelişimine eğilimlidir. Bu yönden olan gelişime Rousseau duyunç adını vermektedir.
Rousseau kendi toplumsal reform ilkelerini hangi yapıtında açıklamıştır?
Rousseau kendi toplumsal reform ilkelerini,Toplum Sözleşmesi adlı ünlü yapıtında açıklamıştır.
Rousseau’nun ünlü yapıtı olan Toplum Sözleşmesi’nde genel olarak hangi düşünceler ele alınmıştır?
Burada insanlığın uygar yaşama geçişin kötü sonucu olarak kaybettiği özgürlüğünü ve etik değerlerini yeniden kazanabileceği bir hükümet biçimi olarak demokratik yönetim biçimi üzerinde düşünmekte ve irdelemeler yapmaktadır. O’na göre devlet, yurttaşların özgürlük ve eşitlik için doğuştan vazgeçilmez hakları ve kendi yazgılarını belirleme güçleri yoluyla katıldıkları bir toplumsal sözleşme üzerine dayalı politik bir örgüttür. Bireylerin özgür olma hakkı sadece toplumun ahlak istenci ile sınırlanabilir. Rousseau’nun genel istenç kuramı, demokrasi düşüncesinin temelidir. Egemenlik sadece halkındır, kararlar oylama yoluyla demokratik bir biçimde alınmalıdır. Ancak kişi bencil çıkarları için değil, yarar için oy vermelidir. Ancak o zaman genel istenç gerçekleşir
Rousseau’nun “genel istenç” kavramı ne ifade etmektedir?
Rousseau devlet ve aile arasında ayrım yaparak işe başlar. Aile “bir istenci olan ahlaksal bir varlık” olarak betimlenir. “Bu genel istenç her zaman bütünün ve her bir parçanın iyiliğine yönelik olduğuna göre yasaların da kaynağıdır; devletin bütün üyeleri için, birbirleriyle ve onun ilişkilerinde haklı ya da haksız olanın kuralını oluşturur”. Sonuç olarak en genel istenç, her zaman o denli de en haklı olandır: Devletin genel istenci, içerisindeki herhangi bir topluluğun genel istencinden daha genel olarak, egemen olmalıdır; çünkü daha haklıdır ve evrensel bir iyiye yöneliktir. Halka dayalı hükümetin en önemli kuralı her şeyden önce genel istenci izlemektir. Erdemlilik, tüm tikel istençleri genel istenç ile uyumlu kılmaktan başka bir şey değildir. Yasa koyucunun birincil görevi, yasaları genel istence uygun olarak çıkarmaktır. Genel istenç kamu yararına en haklı olan yandadır. Rousseau’nun sonul düşüncesi, insanların yüreklerine kazınmış ve ona uygun davranıldığında insanlara mutluluk ve esenlik getiren bir doğal ahlak yasası kavramı bulunduğudur.
Rousseau’nun kültürü oluşturan sanat, bilim gibi kavramlara ilişkin eleştirileri ve nedenler nelerdir?
Rousseau, sanatların ve bilimlerin insanları çok daha kötü yapmak için dikkate değer değişiklikler ürettiğine inanmaktadır. Modern yaşam biçimi herkesi konuşmada, giyimde, tutumda moda olanı izlemeye zorladı, kendi doğamızı izlemeye izin vermedi ve çok geçmeden olduğumuz olarak görünmeye cesaret edemez bir duruma geldik. Rousseau, eleştiri oklarını insanların lüks düşkünlüğüne ve politikanın ekonomik görünümlerine vurgu yapan yöneticilere de yöneltir. Çünkü para her şeyi satın almasına karşın, ahlakı ve yurttaş olmayı satın alamamaktadır. Rousseau, sanatlarda ve bilimlerde ilerlemenin daima ahlakta bir düşüşe ve toplumun sonunda çöküşüne götürdüğüne, tarihten seçtiği birtakım örneklerle de desteklemeye çalışır. O’na göre istikrarlı bir toplum, çoğunluğun kendi düşünce ve davranışları için kural olarak kabul ettikleri bir fikirler ya da değerler dizisi üstünde yükselir. Rousseau’ya göre toplumları bir arada tutan bilgi değil, inançtır.
18. yüzyıl, felsefe yönünden nasıl adlandırılmaktadır?
18. yüzyıl dar anlamda Aydınlanma Çağı olarak adlandırılır ve bu dönem felsefesine de Aydınlanma Felsefesi denir.
18. yüzyılın, ‘insan’ bağlamında önemi nedir?
İnsan için bu dönemde kuramsal ve pratik bağlamları içinde bilinçli bir aydınlanma çabası dikkati çekmektedir. Aydınlanma düşüncesi, din ve geleneksel düşünce ve uygulamaların baskısından kurtularak insanın her alanda kendi aklının ışığında davranma ve sorun çözme kararlılığını anlatmaktadır.
Aydınlanma düşünürlerine göre aklın kullanımı nasıldır?
Aydınlanma düşünürlerine göre aklın kullanımı, fenomenlerin kendilerine gitmek, gözlem yoluyla onların yasa ve nedenlerini öğrenmekti.
Aydınlanma Çağı’nın başlıca düşünürleri kimlerdir?
Başlıca aydınlanma düşünürleri Bayle, Montesquieu, Voltaire, Condillac, Helvetius, Diderot, d’Alembert, Lametrie, d’Holbach Cabanis ve Rousseau’dur.
Voltaire, Locke’tan hangi yönde etkilenmiştir?
Voltaire, oldukça etkilendiği Locke’un deneyci görüşlerinin Fransa’da yayılmasına yardımcı olmuş, onun toplumsal ve politik görüşlerinin çoğunu benimseyerek bireysel özgürlük kazanımı için Kilise ve devlet kurumuna karşı savaşmıştır.
Voltaire, Tanrı’nın varoluşunu hangi uslamlarla açıklamıştır?
Voltaire, Metafizik Üzerine İnceleme’sinde Tanrı’nın varoluşu üzerine iki uslamlama öne sürer. Birincisi nedensellikten yola çıkan uslamlamadır. Burada dünya bir saate benzetilir: zamanı göstermek üzere işleyen bir saati gören kişinin, onun zamanı göstermek amacıyla bir usta tarafından yapılmış olduğu sonucunu çıkarması gibi, doğanın gözleminden de onun zihin sahibi bir yaratıcı tarafından yapılmış olduğu sonucu çıkarılmalıdır. Eş deyişle evrenin bilinçli bir planlamanın sonucu olarak oluşturulduğu, bu planlamayı yapan bir zekânın bulunduğu bunun da Tanrı olduğudur. İkinci uslamlama ise olumsallıktan uslamlamadır: Bu, doğadaki şu ya da bu özellikleri taşıyan şeylerin zorunlu bir nedeni olmalıdır düşüncesini içerir, çünkü bu olumsal şeylerin başka türlü değil de böyle olmalarını isteyen bir yaratıcı tin bulunmalıdır; bu da Tanrı’dır.
Voltaire, ruh kavramını nasıl görmekteydi?
Voltaire, maddi olmayan bir tözsel varlık olarak ruh kavramını gereksiz bir varsayım olarak görmekteydi.
Voltaire, baskıcı otoriteden nefret ederek neyi savunuyordu?
Voltaire, baskıcı otoriteden nefret ediyor, bilimsel ve ekonomik ilerleme için zorunlu gördüğü hoşgörüyü savunuyor, filozofların etkisiyle aydınlanmış iyiliksever bir tek erkin idaresini savunuyordu.
Montesquieu’ya göre yönetim biçimleri nelerdir?
Montesquieu’ya göre cumhuriyetçi, monarşik ve despotik olmak üzere üç yönetim biçimi vardır.
Montesquieu’ya göre politik özgürlük neyi gerektirir?
Montesquieu’ya göre politik özgürlük, güçlerin ayrılığı ilkesini gerektirir. Buna göre yasama, yürütme ve yargı güçleri kesinlikle birbirlerinden ayrılmalıdır.
Helvetius’a göre ahlakın en temel ilkesi nedir?
Helvetius’a göre ahlakın en temel ilkesi “Kamu iyiliği en yüksek yasadır.” biçiminde dile getirilebilir.
Diderot, doğal dinlerle ilgili neyi savunmaktaydı?
Diderot, doğal dinlerin belli bir tarihte ortaya çıkıp belli bir zamanda yok olacaklarını, oysa bunların tümünün temeli olan doğal dinin her zaman varlığını sürdüreceğini savunmaktaydı.
Diderot, metafizik ve etik açılarından nasıl nitelendirilir?
Diderot metafizik açıdan maddeci, etik açıdansa idealisttir.
Diderot, doğal ahlak yasalarının temelinde ne olduğunu savunmaktadır?
Diderot, doğal ahlak yasalarının temelinin aklın a priori buyrukları değil, insan doğası olduğunu savunmaktadır.
Rousseau’ya göre istikrarlı bir toplum nasıl yükselir?
Rousseau’ya göre istikrarlı bir toplum, çoğunluğun kendi düşünce ve davranışları için kural olarak kabul ettikleri bir fikirler ya da değerleri dizisi üstünde yükselir.
Rousseau’ya göre hayvan ve insan arasındaki ayrımı oluşturan nedir?
Rousseau’ya göre hayvan ve insan arasındaki türsel ayrımı oluşturan şey akıldan çok özgürlüktür.
Hobbes ve Rousseau, insanın doğal durumunu nasıl betimler?
Hobbes, insanın doğal durumunun bir savaş ortamı olduğunu savunurken Rousseau, insanın özündeki iyiliğe dikkat çekti ve doğal durumu bir tür özgürlük ve iyilik durumu olarak betimledi.
Rousseau’ya göre uygar toplumun kurucusu kimdir?
Rousseau’ya göre bir parça toprağı çitle çevirip “Burası benimdir.” diyen ve insanları buna ikna edebilen ilk insan, uygar toplumun kurucusudur.
Rousseau’ya göre genel istenç nedir?
Rousseau’ya göre genel istenç, insanlardan oluşan bir topluluğun ortak istenci olarak her zaman bütünün ve onun her bir parçasının korunmasına ve iyiliğine yöneliktir ve bu özelliğiyle yasaya kaynaklık eder.
Rousseau’ya göre insanın en temel duygusu nedir?
Rousseau’ya göre insanın en temel duygusu “ben” sevgisidir. Geri kalan tüm duygular bu ilksel duygunun değişkileridirler.
Rousseau, devleti nasıl açıklamaktadır?
Rousseau’ya göre devlet, yurttaşların özgürlük ve eşitlik için doğuştan, vazgeçilmez hakları ve kendi yazgılarını belirleme güçleri yoluyla katıldıkları bir toplumsal sözleşme üzerine dayalı politik bir örgüttür.