Felsefe Dersi 8. Ünite Özet
Eğitim Felsefesi
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Giriş
Eğitim felsefesi, eğitimin ne olduğunu tartışan, onu belirleyen faaliyetleri ve eğitim alanını meydana getiren kavramları sorgulayıp çözümleyen bir yandan da eğitimin amaçlarını ele alan felsefe disiplinidir.
Eğitim felsefesi, Yunan filozofları Sokrates ve Platon’la başlar. Eğitim felsefesini belirleyen unsurların bazıları aşağıda sıralanmıştır:
- Öğrenci/eğitilen insan
- Öğretmen/eğiten kişi
- Öğretim içeriği/müfredat
- Eğitim faaliyetinin kendisi ve amaçları
- Eğitim yoluyla kazandırılan değer ve tutumlar
Eğitim felsefesinin de tıpkı felsefenin kendisi gibi, epistemolojik, ontolojik, etik ve politik boyutları vardır. Ayrıca eğitim felsefesinin yine felsefenin kendisi gibi, bütünleştirici, analitik ve eleştirel yönleri vardır. Eğitim felsefesinin bütünleştirici boyutu, kuşatıcı bir takım eğitim teorileriyle ortaya çıkan klasik eğitim felsefesinde cisimleşir. Eğitim felsefesinin analitik boyutu, eğitim alanında geçen kavramların analiziyle meşgul olan analitik eğitim felsefesinde cisimleşir. Eleştirel eğitim felsefesi ise, statükoyu koruma, mevcut baskıcı yapıları devam ettirme amacına hizmet eden eğitim anlayışlarını eleştirir.
Eğitim felsefesinde, özellikle yirminci yüzyılda çok belirgin hale gelecek şekilde üç temel yönelim/eğilim bulunmaktadır.
- Klasik eğitim felsefesi
- Analitik eğitim felsefesi
- Eleştirel eğitim felsefesi
Klasik Eğitim Felsefesinde Temel Akımlar
Klasik eğitim felsefesi, Antik Yunan’dan başlayıp yirminci yüzyılın ortalarına kadar filozoflar tarafından hayata geçirilmiştir. Klasik eğitim filozofları,
- İdealizm
- Realizm
- Natüralizm
- Pragmatizm
- Egzistansiyalizm
benzeri genel felsefi sistem ya da akımların eğitim alanındaki temsilcileridir.
İdealist eğitim felsefesi , birtakım ahlaki amaçlar üzerine yükselir ve eğitimi çoğu zaman ahlakın bir aracı haline getirir. Böylece eğitim, doğallıkla etiğin, hatta siyaset felsefesinin bir aracı haline gelir. Bu yaklaşımın en önemli temsilcileri Sokrates, Platon ve Kant’dır.
İdealizmin eğitim teorisi karşılığını daimicilik eğitim kuramında bulur. Daimicilik, insanoğlunun entelektüel ve manevi potansiyelinin gelişimiyle yakından ilgili olan eğitim kuramıdır. Bu kuram, insanlara hemen her yerde kalıcı bir önem ve değere sahip olan şeylerin öğretilmesi gerektiğini, öğretilmesi gereken bu şeylerin de sürekli olarak değişen olgulardan ziyade, insanı insan yapan kalıcı değerler, evrensel ilkeler ve ezeli-ebedi fikirler olduğunu iddia eder.
Daimiciler, eğitimi bir bilgi aktarma süreci, bir talim veya meslek eğitimi olarak görmez. Öğrencilerin hakikati arayan ve hakikate göre yaşayan insanlar haline gelmesini amaç edinir. Okul, idealistlere göre, söz konusu koruma ve aktarma faaliyetinin kitlesel ve kurumsal olarak hayata geçirildiği yer olmak durumundadır. İdealist eğitimin müfredatında öncelikle felsefe, matematik, tarih, teoloji ve sanat benzeri temel disiplinler yer alır. İdealizmin eğitim metodolojisi, hakikatin bilgisine ulaşma noktasında, diyalektik bir sorgulama ve hakikatin aranmasında öğretmenin rehberliğinde diyalog yöntemine dayanır. Eğitim anlayışı, öğretmen merkezlidir.
Realist eğitim felsefesi , zihinden bağımsız bir dış dünyanın varlığını kabul eden felsefe görüşüdür. Bu görüşün eğitim alanındaki en önemli temsilcisi Aristoteles olmuştur.
Realist anlayışın eğitim teorisi karşılığını özcülük eğitim kuramında bulur. Özcülük, eğitime düşen şeyin insanı akademik bilgi ve karakter gelişiminin özsel unsurlarıyla donatmak, okulun en temel misyonunun da insanlık kültürünün temel unsurlarını aktarıp korumak olduğunu savunan kuramdır.
Realist eğitim felsefesinde okul, uzman öğretmenlerle donatılmış, öncelikli amacı öğrencilere sağlam ve sistematik bilgiyi aktarmak ve araştırma kültürü temin etmek olan eğitim kurumudur. Okulun sosyalleştirme veya meslek kazandırma benzeri toplumsal amaçları da olabileceğini kabul eder. Realist eğitimin müfredatında doğa bilimlerine ağırlık verilir. Realist eğitim anlayışı bilim türlerinin, konularının farklılığından ötürü, farklı yöntemleri olması gerektiğini savunur. Öğretmen, realist anlayışta, bir bilim adamı veya araştırmacıdan ziyade, bir öğretici ya da eğiticidir. Realist eğitim felsefesi de konu ve öğretmen merkezli bir eğitim anlayışı benimser.
Natüralist eğitim felsefesi, eğitimi anlama, eğitimin amaçlarını belirleme noktasında doğaya, doğanın ayrılmaz bir parçası olan insan doğasına bakılması gerektiğini belirtir. Bu görüşün en önemli temsilcileri, on altıncı yüzyıldan itibaren İngiliz filozoflar Bacon, Locke esas olarak da Fransız Aydınlanmasının düşünürü Rousseau olmuştur.
Natüralist eğitim felsefesi, öğretmen ya da konu merkezli bir eğitimden ziyade, ilk kez öğrenci merkezli bir eğitim anlayışı söz konusudur. En temel ve önemli amaç, modern dünyayı, gelenekten veya geçmişten bağımsız olarak bütün yönleriyle kurup şekillendirecek olan bireyin yetiştirilmesi veya kendisini gerçekleştirmesinin sağlanmasıdır. Natüralist eğitim felsefesi standart ve değişmez bir eğitim programı/müfredata sahip değildir. Bununla birlikte iki versiyonu vardır.
- Bilim ağırlıklı versiyonu.
- Ahlak, felsefe ve edebiyat ağırlıklı versiyonu.
Eğitimin formel bir eğitimden ziyade, çocuğun doğal biyolojik süreçlerine uygun olarak hayata geçirilmesi gereken bir süreç olduğunu dile getiren natüralizm, onun okullara ve kitaplara bağlı olmadığını ileri sürer. Natüralizm, öğrenme bağlamında, çocuğun kendi etkinliği yoluyla öğrenmesine önem verdiği için, öğretim yöntemleri bakımından da geçmişten radikal bir kopuşu ifade eder. Natüralist eğitim felsefesi, öğretmenin esas itibarıyla gözlemci ve öğrenmeyi kolaylaştırıcı olması gerektiğini savunur.
Pragmatist eğitim felsefesi , eğitimin bireysel yönüne olduğu kadar, sosyal boyutuna da önem verir. Bireyin sağlıklı gelişimine olduğu kadar, toplumun demokratik ilkeler doğrultusunda inşasına da katkı yapar. Yirminci yüzyılın başlarında ABD’li filozoflar Charles Sanders Pierce, William James ve John Dewey tarafından geliştirilmiştir.
Pragmatist anlayışın eğitim kuramı, ilerlemecilik ve yapılandırmacılıktır. Pragmatist eğitim felsefesi, insanların özellikle bilimsel yöntemi kullanarak, kültürü yeniden yaratma, değişmenin doğrultusunu belirleme ve bu süreç üzerinden de kendilerini ve geleceklerini şekillendireceğini düşünür. Pragmatist anlayışta eğitimin hem muhafazakâr hem de liberal bir boyutu vardır. Toplumun değerlerini ve bilgisini koruyup kuşaktan kuşağa aktarırken bir yandan da bireyi ve toplumu dönüştürür.
Pragmatist eğitim anlayışı, eğitim ve okulun, okul sonrası gerçek hayata bir hazırlık olarak görülmesine karşı çıkar. Pragmatist eğitim felsefesinde okul eylemle bilgiyi, teoriyle pratiği bir araya getiren bir mekândır. Rousseau’yla başlayan çocuk/öğrenci merkezli eğitim felsefesi geleneğinin doruk noktasını oluşturur.
Egzistansiyalist eğitim felsefesi , nesnel hakikat çağında unutulan öznel hakikate dönüşün önemine vurgu yaparken bireyden hareket eder. Klasik eğitim felsefesinde yirminci yüzyılda etkili olan yaklaşımlardandır. Ahlaklılığın kişiliğin en temel karakteristiği ya da en önemli potansiyeli olduğu inancıyla, esas olarak ahlak üzerinde yoğunlaşır; sahiciliğe ve kendiliğindenliğe verdiği büyük önemle moral eğitimi öne çıkartır.
Egzistansiyalist eğitim:
- Hümanist bir karaktere sahip olmakla birlikte, aşırı bireyci bir eğitim anlayışı ortaya koymaz.
- İnsanı, doğruları ve normları kavramsal olarak bilen salt bir bilgi varlığı olarak görmez.
- Eğitimi, sadece belli türden bilgilerin aktarılması olarak değerlendirmez.
Egzistansiyalist eğitim anlayışında en yüksek amaç, öğrenciyi kendisine döndürmek, varoluşunun farkına vardırmak, bireyin varoluşunun tüm yükü ve sorumluluğunu üzerine almasını sağlamak ve bir kişisel kimlik bilinci kazanarak kaderinin belirleyicisi olmasını temin etmektir. Egzistansiyalist eğitimde genel amaç, gerçek anlamda eğitimli bir kişi idealine bağlı olarak beş alt başlık altında ifade edilir. Bu genel amaçlar aşağıda sıralanmıştır:
- Kişinin daha sahici olması amaçlanmaktadır.
- Kişinin daha manevi bir şekilde yaşaması amaçlanmaktadır.
- Kişinin eleştirel bir bakış açısına sahip olması amaçlanmaktadır.
- Kişinin bir kişisel kimlik duygusu oluşturması amaçlanmaktadır.
- Kişinin başkalarına karşı empatik bir bilinç geliştirmesi amaçlanmaktadır.
Analitik eğitim felsefesi
Analitik eğitim felsefesi, kavram analizi yöntemi aracılığıyla ve bu arada felsefenin diğer yerleşik disiplinlerinde elde edilen bulgulardan da yararlanarak eğitime ilişkin sistematik bir soruşturma işiyle uğraşır. Yirminci yüzyılın ikinci yarısının hemen başında ortaya çıkmıştır.
Analitik eğitim felsefesi açısından eğitimin iki temel yönü olmak durumundadır:
- Hem ahlaki ve teknik değerleri aktarmakla, uygun bilgi ve becerileri bir yandan kazandırıp bir yandan da dönüştürmekle ilgili normatif bir sistemdir.
- İdari bir sistem olarak söz konusu değerleri ifade etmek yanında, tarihsel koşullar tarafından yaratılmış büyük ölçekli sosyal ve kültürel üstyapıları yansıtan okullardan oluşur.
Analitik felsefecilere göre eğitim terimi, üç farklı şekilde kullanılır.
- Sosyolojik kullanımı: Sadece çocuğu sosyalleştirici, onun kültürlenmesini temin eden pratik ya da uygulamalara vurgu yapılır.
- Kurumsal kullanımı: Bir kimsenin okullardan ya da formel eğitim kurumlarından aldığı etkilerin bir sonucu olan gelişimine gönderme yapar.
- Entelektüel aydınlanmayı temel alan kullanımı: Bilgisel gelişimi, moral gelişim ve uygun bir karakter formasyonuyla tamamlamaya çalışır.
Analitik eğitim felsefesinin ilgilendiği diğer önemli bir konu da eğitimin amaçları yani eğitimsel faaliyetler sonunda varılması istenen hedeflerdir. Eğitimin amaçları genel olarak iki grup altında incelenmektedir. Bu amaçlar aşağıda sıralanmıştır:
- Özsel (asli) amaçlar/Bireysel amaçlar
- Araçsal (arızi) amaçlar/Kamusal amaçlar
Eğitimin özsel amaçlarından eğitim özünden bireyin kendi gelişimi için istenir. Eğitimin özsel amaçları modern eğitim anlayışını da temsil etmektedir. Özsel amaçlar arasında özgürleşme, özerklik, eleştirel düşünme, ahlak eğitimi başta gelmektedir.
Eğitimin araçsal amaçlarından eğitimin bireyden ziyade toplumu gözeten amaçları anlatılmak istenir. Eğitimin özsel amaçları eğitim dışındaki başka bir amaca katkıda bulunmaktadır. Eğitimin araçsal amaçları arasında iyi yurttaş yetiştirme, kalifiye eleman yetiştirme gibi amaçlar anlaşılmaktadır.
Eğitimin işlevleri, eğitim teriminin farklı kullanım biçimleri ve eğitimin amaçları, aydınlanma anlamında eğitimin belirleyici unsurlarına veya temel ölçütlerine götürür. Analitik eğitim felsefesinin incelediği diğer önemli bir konu da eğitimli kişinin özellikleri ya da tanımlanmasıdır. Eğitimi belirleyen en temel ölçütler aşağıda sıralanmıştır:
- Değer ölçütü. Eğitimli insanın değer sahibi insan olduğudur.
- Değer ölçütü. Eğitimli insan bilgi sahibi insan anlamına gelmektedir.
- Usul ölçütü. Eğitimli insanın belli bir kavrayışa ve bilişsel bir perspektife sahip olması, doğru ve uygun yöntemleri kullanmasını ifade etmektedir.
Eleştirel Eğitim Felsefesi
Eleştirel eğitim felsefesi, yirminci yüzyılda, klasik ve analitik eğitim felsefesine bir tepki olarak doğmuştur. Aslında eleştirel eğitim felsefesi, klasik ve analitik eğitim felsefelerinin bir sentezi gibidir. Eleştirel eğitim felsefesi bir yanıyla negatif/yıkıcı, diğer yanıyla ise pozitif/kurucudur.
Eğitim felsefesi bir yanıyla analitiktir. Yani bulanıklıkları ve belirsizlikleri gidermeye çalışır. Ancak eleştirel eğitim felsefesi eleştiri ve analizle yetinmez. Mevcut eğitimin yerine konulması gereken eğitimin nasıl olması gerektiğini söyler. Bu ikinci boyutuyla normatiftir. Eleştirel eğitim felsefesinin temel amacı gerçek bir demokratik toplum için eğitimin çerçevesini belirlemek ve oturtmaktır. Bu amaçla hem eleştirel bir dil kullanır hem de bir imkân dili kullanır.
Eleştirel eğitim felsefesi anlayışının özgün karşılığı eleştirel pedagojidir. Eleştirel pedagojinin en önemli ismi Paolo Freire’dir. Freire’ye göre eğitimin, asli veya özsel bir değeri olmayıp insanı/ kişileri özgürleştiren, özgür ve adil bir toplum için araçsal bir değeri vardır.
Eleştirel pedagoji insan eğitiminin zor ve karmaşık bir iş olduğunu kabul eder. Ancak eleştirel eğitim felsefesine göre günümüz eğitim sistemi bir kriz içindedir.
Eleştirel eğitim felsefesi günümüz eğitim anlayışı meslek edindirme ile eş anlamlı hale gelmesini ve eğitimde tekniğe ve akılcılığa çok fazla vurgu yapılmasını eleştirir. Eleştirel eğitim felsefesi eğitimden meslek edindirmenin anlaşılmasından sebebi olarak kapitalist sömürü düzenini sorumlu görür. Eleştirel eğitim felsefesine göre aklın doğaya hükmetmek için kullanılması gerekmesine karşın akıl insanlara hükmetmek için kullanılmaktadır.
Eleştirel eğitim felsefesine göre eğitim özünde politik bir etkinliktir. Güç sahipleri ve çıkar grupları eğitimi pratiklerini kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmektedir. Eleştirel eğitim felsefesine göre toplum tabakalara ayrılmış sınıflardan oluşmaktadır. Günümüz dünyası bu sınıflar arasındaki ilişkilerden oluşmaktadır. Günümüz eğitim sistemi ise söz konusu hâkimiyet ilişkilerini koruyup yeniden üretmek üzere tasarlanmıştır. Eleştirel pedagoji, önce mevcut yapıyı ve adaletsiz hâkimiyet ilişkilerini bütün çıplaklığıyla gözler önüne sermeyi amaçlar, sonra da onun gerçek demokrasiye ve adalete hizmet edecek şekilde dönüştürülmesi için uğraşır.
Freire’ye göre klasik eğitim anlayışı baskıcı ve otoriterdir. Bu otoriter eğitim anlayışına “bankacı eğitim anlayışı” adını veren Freire, onun mevcut düzenin daha adil ve demokratik bir düzen doğrultusunda değişmesine katkıda bulunmak, insanları özgürleştirmek gibi bir amacının olmadığını dile getirir.
Klasik eğitim anlayışı, toplumdaki egemen güçlerin tahakkümünü devam ettirmeyi amaçlar. Tahakkümü devam ettirmenin en etkili yolu bilinç kontrolüdür. Bilinç kontrolü ise eğitim yolu ile gerçekleşir. Eğitim anlayışını “ezilenlerin pedagojisi” olarak nitelendiren Freire, gerçek eğitimin bireylere hayatta işe yarayacak bilgiler sunması gerektiğini, sosyal güçleri tanıtması gerektiğini, eleştirel bir bilinç oluşturması gerektiğini savunur.
Freire, eğitimi öğretmen ve öğrenci arasında iki yönlü bir süreç olarak görür. Ona göre bilgi öğretmen ve öğrencinin ortak ürünü olmalıdır. Öğrenciler bir diyalog süreci içinde eleştirel bakabilmeyi öğrenmeli, eylemleri yolu ile dünyayı etkileyebileceklerinin fakına varmalı ve yaşadıkları toplumu dönüştürebilmelidir.