Bilim Felsefesi Dersi 6. Ünite Özet
Bilimsel Teorilerin Gelişimi
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Bilim tarihi, bilimsel bilgiler dağarcığının zaman içinde büyüdüğünü ve kabul edilen bilimsel teorilerin zaman içerisinde değişip geliştiğini göstermektedir. Bilim felsefesinde, teorilerin gelişimine ilişkin birbirine zıt iki görüş bulunmaktadır:
- Birikimsel Gelişim Görüşleri: Bir teorinin yerine gelen daha gelişmiş olan yeni teori eski teoriyi kapsar.
- Devrimsel Gelişim Görüşleri: Yeni teori, yerine geçtiği eski teori ile bağdaşmaz ve yeni teorinin kabul edilmesi eski teorinin ret edilmesi anlamına gelir.
Yukarıda belirtilen yaklaşım çerçevesinde birikimsel gelişim görüşleri olarak Ernest Nagel’in indirgemeci gelişim görüşü ile Imre Lakatos’un bilimsel araştırma programlarına dayalı gelişim görüşü; devrimsel gelişim görüşü olarak da Thomas S. Kuhn’un bilimsel devrimli gelişim görüşü ele alınacaktır.
Nagel'in İndirgemeci Gelişim Görüşü
Nagel'in indirgemeci gelişim görüşünde, bir teorinin yerine geçen ikinci bir teorinin birincisinden daha gelişmiş olması, birinci teorinin onun yerine geçen ikinci teoriye indirgenmesi veya başka bir deyişle ikinci teorinin birinci teoriyi indirgemesi demektir. İndirgeyen teoriye indirgeyen teori, indirgenen teoriye ise indirgenen teori adı verilmektedir. Yeni bir teorinin eski teoriyi indirgemesinin üç koşulu vardır. Bu koşullardan ilk ikisi biçimsel koşullar, sonuncusu da olgusal koşul olarak nitelendirilir:
- Koşul 1: İndirgenen teorinin postulatlarında geçen her terim, indirgeyen teorinin postulatlarında da geçmelidir.
- Koşul 2: İndirgenen teorinin her postulatı, indirgeyen teorinin postulatlarından tümdengelimsel çıkarımla türetilebilmelidir.
- Koşul 3: İndirgeyen teori, indirgenen teoriden bağımsız olarak pekiştirilmelidir. Yani indirgeyen teori pekiştirilmiş bir teori olmalıdır.
Genel olarak indirgemeci gelişimde, indirgeyen teori, indirgenen teoriyi, teorilerin sözdizimsel yaklaşımında birleştirici biçimde, teorilerin anlambilimsel (semantik) yaklaşımında ise nedensel-düzeneksel biçimde açıklar. Fakat indirgeyen teorinin indirgenen teoriyi açıklaması her indirgemeci gelişim örneğinde ortaya çıkmayabilir, keza açıklayıcı olmayan indirgemeci gelişim örnekleri ortaya çıkmıştır.
Lakatos'un Bilimsel Araştırma Programlarına Dayalı Gelişim Görüşü
Lakatos, herhangi bir bilim dalında ardı ardına ortaya konulan teoriler dizisini ele alarak, gelişen teori dizisi (progressive series) ile yozlaşan teori dizisi (degenerative series) ayrımına gitmiştir. Lakatos'un teori gelişimi görüşünde, verilen bir teori dizisinde (birincisi dışında) her teori bir önceki teoriden daha gelişmiş ise, bu teori dizisine gelişen teori dizisi adı verilir.
(1) ile ifade edeceğimiz ? 1 , ... , ? i-1 , ? i , ... , ? n şeklindeki aynı bilim dalında ardı ardına ortaya konulan n tane teoriden oluşan bir dizi olsun. Sözü geçen (1) dizisinde ? 1 teorisinden ? 2 teorisine geçiş, genel olarak da ? i-1 ’ den ? i ’ye geçiş (i = 1, ... , n - 1), bir teori değişimi olayıdır. Bu değişim olayının ardı ardına gelmesi bir teori değişimi süreci ni oluşturur. Böyle bir süreci oluşturan her teori değişimi bu sürecin bir adımını oluşturur. Eğer teori dizisindeki bir sonraki teori bir önceki teoriden daha gelişmiş ise geçiş adımı gelişme adımı dır. Bir önceki teori bir sonraki teoriden gelişmiş ise geçiş adımı bir yozlaşma adımı dır. Bütün adımları bir gelişme olan teori değişimi sürekli gelişim anlamına gelir.
Lakatos'un görüşünde, bir teori dizisine ait her teorinin postulatlar kümesi, temel hipotezler kümesi ile yardımcı hipotezler kümesinin birleşimidir. Dizideki tüm teorilere ortak olan temel hipotezler kümesine, teori dizisinin katı çekirdeği, dizideki her teorinin yardımcı hipotezler kümesine de o teoriye özgü koruyucu kuşak denir. ? 1 , ..., ? i-1 , ? i , ..., ? n biçimindeki (1) ile ifade edilen bir teori dizisinin aynı bir bilimsel araştırma programı uyarınca bir gelişen teori dizisi olması aşağıdaki şekilde tanımlanır:
Tanım 1: (1) teori dizisi teorik olarak gelişen bir dizidir ancak ve ancak aşağıdaki koşullar yerine gelirse:
- ? 1 , ? 2 , ? 3 , ? 4 teorilerinin tümüne ortak olan postulatlar vardır. Bu ortak postulatların kümesi ? ile gösterilir. Buna göre ? kümesi, her ? i teorisinin postulatlarının bir alt kümesidir.
- (1) teori dizisine ait her ? i teorisinin postulatlar kümesi, ? temel hipotezler kümesi ile ? 1 ' olarak gösterdiğimiz yardımcı hipotezler kümesinin birleşimidir.
- i = 2, ... , n olduğunda, ? i-1 teorisinden türetilen ve daha önce yanlışlanmış olan her öndeyi, ? i teorisinden de türetilebilir. Bir de ? i-1 teorisiyle açıklanan her olgu ? i teorisi tarafından en azından yaklaşık olarak açıklanabilmelidir.
- i = 2, ... , n olduğunda, ?i teorisinden yeni ve beklenmeyen bir olgunun öndeyisi türetilebilmelidir.
Tanım 2: (1) teori dizisi deneysel olarak gelişen bir dizidir ancak ve ancak aşağıdaki koşullar yerine gelirse:
- (1) teori dizisi teorik olarak gelişen bir dizidir.
- i = 2, ... , n olduğunda, ? i teorisinden türetilip yeni ve beklenmeyen olgular ifade eden öndeyilerden en az biri (yanlışlanmaya karşı) dayanaklı olmalıdır.
Hem teorik hem de deneysel olarak gelişen bir teori dizisine gelişen teori dizisi denir. Her deneysel olarak gelişen dizi, tanımı gereği aynı zamanda teorik olarak da gelişen dizi olduğundan, gelişen dizi ile deneysel olarak gelişen dizi ifadeleri eşanlamlıdır.
Bir teorinin hipotezlerinden tümdengelimsel olarak türetilen bir önermenin değillemesi gözlem ve/veya deneyle doğrulanmış bir gözlem önermesi ise, bu önermenin dile getirdiği olguya sözü geçen teoriye ilişkin bir anomali denir. Başka bir deyişle, bir teori ile gözlem ve/veya deney arasındaki aykırılığa anomali adı verilir.
Tanım 3: A olgusu, (1) teori dizisine ait ? i teorisinin karşılaştığı bir anomalidir ancak ve ancak şu iki koşul yerine gelirse:
- A bir yalın olgu olup, "A" gözlem ve/veya deneyle doğrulanmış bir gözlem önermesi veya A bir deneysel yasa ve "A" tümevarımsal çıkarımla pekiştirilmiş bir yasa önermesidir.
- A olgusunu ifade eden "A" önermesinin değillemesi olan "A" önermesi teorisine ait hipotezlerden tümdengelimsel çıkarımla türetilir.
Bir teori dizisini yönlendiren bilimsel araştırma programı, teori dizisinin ortak katı çekirdeği ile bu programın negatif ve pozitif yordamlarından oluşur. Yordam (heuristic) yöntemsel kuralları ifade eder. Yordamı oluşturan kurallar kesin olmayıp yalnızca yönlendirici olan kurallardır. Yordam, negatif yordam ile pozitif yordam olarak ikiye ayrılır. Negatif yordam, teori dizisinin katı çekirdeğini anomalilerden, yani yanlışlayıcı olgulardan korumayı amaçlayan yöntemsel kurallardır. Pozitif yordam ise, teori dizisini oluşturan teorilere özgü olan koruyucu kuşakların adım adım ortaya konulmasını yönlendiren yöntemsel kurallardır.
Negatif yordam şu kurallarla dile getirilebilir. ? i-1 teorisi (i = 2, ... , n), A gibi bir anomali ile karşılaşırsa:
- ? katı çekirdeğine ait hiçbir temel hipotez, A anomalisi tarafından yanlışlanmış sayılmamalıdır.
- A anomalisinin ? i-1 koruyucu kuşağına ait en azından bir yardımcı hipotezi yanlışladığı kabul edilmelidir.
Kuhn'un Bilimsel Paradigma Değişikliğine Dayalı Devrimsel Gelişim Görüşü
Kuhn'un ortaya koyduğu görüşte, bir bilim dalında belli bir zamanda bilim insanları topluluğunca kabul edilen teori bir bilimsel paradigma tarafından yönlendirilir. Kuhn'un bilimsel paradigma kavramı teorinin yasaönermeleriyle birlikte, bunları yönlendiren yöntem kurallarından meydana gelir. Dolayısıyla Kuhn'un ortaya koyduğu bu kavram Lakatos'un "bilimsel araştırma programları" kavranmasına benzer. Fakat Kuhn'da bilimsel paradigma (bilimsel araştırma programının tersine) dolaysız olarak teoriyi değil de, teoriyi kabul eden bilim insanlarını yönlendirir. Teorinin yönlendirilmesi, ancak dolaylı olarak bilim insanları topluluğu aracılığıyla gerçekleşir.
Kuhn'un "Disipliner matriks" olarak adlandırdığı bilimsel paradigma kavramı, sembolik genellemeleri, metafizik ilkelerini, modelleri, bilimsel değerleri ve örnek problem çözümleri öğelerini içerir:
- Sembolik Genellemeler: Tümel-koşullu önermeler ya da denklemler biçiminde sembolleştirilmiş veya böyle sembolleştirilebilen yasa-görünümlü önermelerdir. Kuhn'un bilimsel paradigmasının bilimsel genellemeleri, Lakatos'un bilimsel araştırma programındaki katı çekirdeği ile koruyucu kuşakların karşılığıdır. Yani bir bilimsel paradigmanın sembolik genellemeleri, temel hipotezler, yardımcı hipotezler ve bunlardan türetilen yasaönermelerinde oluşur.
- Metafizik İlkeler ve Modeller: Bilim dalının konusu olan varlıkları belirten metafizik ilkeler ve modeller de bilimsel paradigmada yer alır. Örneğin klasik kinetik gaz paradigmasında, moleküllerin varlığı ilkesi bir metafizik ilkedir. Bir tek-atomlu gaz kitlesini oluşturan molekül topluluğunu, birbirleriyle esnekçe çarpışan bilardo topu topluluğuna benzetmek bir model oluşturur.
- Bilimsel Değerler: Herhangi bir bilim dalındaki alternatif teoriler arasında hangisinin daha gelişmiş olduğunu belirten ölçütlerdir: Dakiklik (accuracy), tutarlılık (consistency), kapsamlılık (scope), yalınlık (simplicity) ve verimlilik (fruitfulness).
1. Seçilen teori dakik olmalı, yani teoriye dayanarak türetilen öndeyiler ile gözlem ve deney sonuçları arasında uyum olmalıdır.
2. Seçilen teori tutarlı olmalı, yani hem teorinin önermeleri arasında hem de söz konusu teorinin önermeleri ile aynı zamanda kabul edilen başka bilim dallarına ilişkin teorilerin önermeleri arasında çelişki olmamalıdır.
3. Seçilen teori kapsamlı olmalı, yani teoriden yeni ve beklenmeyen olguların öndeyisi türetilebilmelidir.
4. Seçilen teori yalın olmalıdır, yani teori, birbiriyle ilişkisiz görünen karmaşık olgular arasında yalın bir düzenlilik ortaya koymalıdır.
5. Seçilen teori verimli olmalıdır, yani teori ilgili bilim insanlarına yeni problem ve araştırma alanları sağlamalıdır - Örnek Problem Çözümleri: Bilimsel paradigmanın son bileşeni, paradigmanın içerdiği teoriye dayanarak elde edilmiş örnek niteliğindeki bilimsel problem çözümleridir.
Bilim insanlarınca kabul edilmiş paradigmanın içerdiği teori belli bir zaman aralığında başarılı bir biçimde kullanılıp bir birikimsel gelişim gösterir. Söz konusu birikimsel gelişim sürecine, ilgili bilimsel paradigma çerçevesindeki olağan bilim, bu sürecin içinde yer aldığı zaman aralığına da olağan bilim dönemi denir. Bu dönemde bilim insanları tek paradigmayı rakipsiz olarak kabul ederler.
Olağan bilim problemleri üç çeşide ayrılır:
- Olgu-toplama problemleri: İlgili nesne dizgelerinin doğasını belirten özelliklerin gözlem ve/veya deneyle saptanması problemleridir. Bilimsel paradigmanın konusuna giren nesne dizgesi türlerinin doğası, bu türlere özgü belirlenmiş özellikler aracılığıyla belirtilir.
- Teori sınama problemleri: Bunlar teoriyi sınamaya yarayan olguları saptama problemleridir. A deneysel olarak saptanan bir olgu olduğunda, A'yı dile getiren "A" öndeyiönermesi ilgili ? teorisinden türetilirse A olgusu ? teorisini pekiştirir.
- Teori-geliştirme problemleri: Bilimsel paradigmanın içerdiği teorinin birikimsel gelişimine yol açan etkinlikler deneysel ve teorik olarak ikiye ayrılır:
• Deneysel teori-geliştirme problemlerinin iki çeşidi vardır: a) Teoride geçen sabitlerin değerlerinin deneysel olarak ölçülmesi, b) Teoriye ilişkin deneysel yasaların deneye dayanarak ortaya koyulması.
• Teorik teori-geliştirme problemleri: Olağan bilim döneminin başında kabul edilen sembolik genellemeler genellikle teorinin uygulamaları için yeterince elverişli değildir. Aynı temel yasalar olağan bilim döneminin sonraki aşamalarında daha elverişli, ama aynı zamanda öncekilerle eşdeğer olan, farklı sembolik genellemelerle ifade edilir. Böyle bir değişiklik, teorinin bir açımlamasını sağlar.
Olağan bilim döneminde, bilimsel paradigmanın içerdiği teori er geç anomalilerle karşılaşır. Anomalilerin ortaya çıkması ise aşağıdaki üç şıktan birine yol açar:
- Bilimsel paradigma kısmen değiştirilerek anomali giderilir.
- Bilimsel paradigma hiçbir değişime uğramayıp anomali giderilemeden geriye kalır.
- Bilimsel paradigma ret edilip, bilimsel devrimle yerine geçen bilimsel paradigmada anomali giderilir.
Giderilebilen anomalide , yeni ve beklenmeyen bir olgunun buluşu söz konusudur. Bilimsel buluş, olağan bilim etkinliği değil de olağandışı bilimin etkinliği sayılır. Bu etkinlik yıkıcı-yapıcı (destructive-constructive) paradigma değişikliğine yol açar. Yıkıcı yönü, teorinin bazı yardımcı hipotezlerinin reddine yol açmasıdır. Yapıcı yönü ise, olağan bilim döneminde olağandışı etkinliği yoluyla bir gelişim süreci üretmesidir.
Bazı anomalileri, paradigmanın içerdiği teori çerçevesinde gidermek olanaksızdır. A olgusunun ? teorisi için giderilemez anomali olması, A'yı dile getiren "A" önermesi ile ? 'nın temel hipotezlerinin bir arada tutarsız olması demektir. Böyle bir anomali, giderilemez anomali olarak adlandırılır.
Olağan bilim döneminde giderilemeyen anomaliler gelişim sürecinde göz ardı edilir, gelişim süreci sonlanınca, bunların varlığı artık bilim insanlarınca göz ardı edilemez. Olağan bilim döneminin sonunda, giderilemez anomalilerin artması, çözüm bekleyen olağan bilim problemlerinin azalması, yeni bilimsel buluşların azalması ve bütünüyle durması, bilimsel paradigmaya ve onun içerdiği teoriye olan güveni sarsar. Böylece olağan bilim dönemi kapanır ve bunalım dönemi başlar. Bunalım döneminde anomalileri ad hoc (amaca özel) hipotezlerle giderme girişimleri ortaya çıkar. Ad hoc hipotez , anomali olarak bilinen bir olguyu açıklayacak biçimde kurgulanmış olup hiçbir yeni öndeyi veya açıklamaya katkısı olmayan hipotez demektir. Bilim insanları bu amaçla teorilerinde değişiklikler yaparlar. Ancak, Lakotos’un deyimiyle, teorinin katı çekirdeğini oluşturan temel hipotezler bunalım döneminde de bilim insanlarının çoğunluğunca korunurlar.
Herhangi bir bilim dalında bilimsel devrim, kabul edilmiş olan ve olağan bilim döneminden sonra bunalım dönemine girmiş eski bilimsel paradigmanın, bilim insanları topluluğunca ret edilip yerine eskisiyle hiç bağdaşmayan yeni bir bilimsel paradigmanın kabul edilmesi demektir. Bilimsel devrim yıkıcı-yapıcı bir değişimdir. Yıkıcı yönü, eski teorinin temel hipotezlerinin, en azından bazılarının, reddine yol açmasıdır. Yapıcı yönü ise, kabul edilen yeni teorinin ret edilen eski teoriden daha gelişmiş olmasıdır.
Kuhn, bilimsel devrimin (devrimsel gelişim sürecinin) bütünsel olduğunu, bilimsel terimlerde anlam değişimine yol açtığını belirtmiştir.