Etik Dersi 2. Ünite Sorularla Öğrenelim
Etik Tarihinde Ana Yaklaşımlar
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Mutluluk sorununu ilk ele alan filozof kimdir?
Mutluluk sorununu ilk ele alan filozof Demokritos’tur.
Demokritos’un etiğin doğuşuna kaynaklık eden düşünceleri nelerdir?
Atomculuğun temsilcisi olarak bilinen Demokritos yaşamla ilgili sorunlara da eğilmiş bu konularda da görüşler belirtmiştir. insan ve yaşamla ilgili sorunlara da eğilmiş, olaylar, durumlar karşısında ,başka kişilerle ilişkilerimizde doğru tavrın, doğru durumun ne olması gerektiği üzerine düşünmüştür. Bu bakımdan insanın yaşamla olan bağı konusunda önemli düşünceler ortaya koymuştur.
Demokritos’a göre mutluluk nedir?
Demokritos’a göre mutluluk ruhun sürekli iyi olma halinde olmasıdır.
Demokritos’a göre yaşamda insanın yapacağı en doğru, en iyi şey nedir?
Demokritos’a göre yaşamda insanın yapacağı en iyi şey hayatı olabildiği kadar çok neşeyle ve olabildiği kadar az sıkıntıyla geçirmektir
Yaşamı mutlu geçirmek için Demokritos’a göre neler yapılmalıdır?
Bunun gerçekleşebilmesi için de Demokritos, öncelikle duygulanımları yenmeyi önerir. Burada duygulanımlar, kişinin, yaşananlar ve olan bitenler karşısında içine düştüğü duygu durumlarıdır. Bize dıştan gelen etkiler karşısında içine girdiğimiz bu ruh durumları, mutluluğun koşulu olan iç sarsılmazlığımızı bozan başlıca etkendir. İkinci olarak yapılması gereken şey, ruhta hiçbir korkuya, kaygıya, boş kuruntuya, tutkuya yer vermemektir .İyi ve mutlu yaşam için yapılacak üçüncü şey, ölçülü ve dingin şekilde yaşamayı başarmaktır. Bütün bunlar için yapılacak son ve en önemli şey ise, aklı ve düşünme gücünü geliştirmektir. Akıl ve düşünme gücü, duygulanımlar karşısında bağımsız olmayı hazlar arasında doğru seçim yapabilmeyi, acıdan kaçınabilmeyi sağlar. Burada mutluluk ile haz arasında bir ilgi olduğu görülmektedir. Demokritos, haz derken, duyusal hazdan çok düşünsel hazza önem vermiştir. Ona göre mutluluğun yurdu ne sürülerdir, ne de altın. Demokritos, iyi yaşam için mutluluğa önem ve öncelik vermektedir, çünkü kendi deyişiyle söylenirse mutluluk da ruhundur, mutsuzluk da ve ruh, mutlu-mutsuz varlığın durağıdır Burada, mutluluk, kaba ve gelişi güzel hazza değil, ruhun iyi durumda olmasına bağlıdır. Elbette mutluluk için haz önemlidir. Ama onun anladığı anlamda mutluluk için gereken hazzı, anlık ve gelip geçici şeylerde değil, kendi ifadesiyle ölümlü olmayan şeylerde aramak gerekir. Demokritos bunu kendi sözleriyle şöyle dile getirmiştir: Büyük hazlar güzel eserlerin temaşasından doğarlar
Sokratesçi okullardan Kyrene Okulunun Temel düşünceleri nelerdir?
Yaşamda haz, başlı başına ve kendisi için amaçtır, dolayısıyla haz, iyidir. iyi nedir? sorusunun yanıtı, iyi, hazdır diye verilir. Haz, yaşamdaki en temel şeydir ve canı varlığın yaşamının ana amacıdır. Dolayısıyla bir canlının aslen yönelmesi söz konusu olan tek şey hazdır Bu durumda bir canlı için yalnızca haz iyidir. Yani haz başlı başına, kendisi için istenmeye değer olan bir şeydir. Diğer şeylerin hepsi hazzı sağladıkları, haz verdikleri ölçüde iyidir. Onları istenmeye değer kılan şey, hazza ulaşmayı sağlıyor olmalarıdır. Bu durumda doğru ya da mutlu yaşamın ölçüsü şöyle ifade edilebilir: Haz sağlayan, hazzı getiren şey iyidir, acı veren şey ise kötüdür. Bunun dışında kalan şeyler ise kayıtsız kalınması, ilgi gösterilmemesi gereken şeylerdir. Böylece Aristippos’a, dolayısıyla Hazcı Okula göre iyiyi belirleyen şey, hazdır. Burada haz derken anlaşılan şey, o anda duyulan, o anda elde edilen hazdır. O an da duyulan haz ise, maddesel, yani duyusal niteliktedir. Bu haz, düşünsel ya da ruhsal, yani iç dünyamıza ilişkin hazdan daha önceliklidir. Mutlu yaşam için hazzı temel alan bu anlayışa göre hazzın nereden geldiği önemli değildir. Çünkü haz, her durumda, her koşulda iyi olduğu için her haz iyidir. Bu noktada Hazcı Okulun Sofistlerin bilgi görüşünden etkilendiği söylenebilir.
Epikouros’un haz hakkındaki düşünceleri nelerdir?
Epikouros hazzı yaşamda ana amaç olarak görür. Haz, bütün eylemlerimizin yöneldiği şeydir. Çünkü bütün canlılar doğal olarak hazza yönelir, acıdan kaçar. Böylece Epikouros’a göre de insan için iyi olan tek şey, yalnızca hazdır; kötü olan tek şey ise, acıdır. Haz, doğal olarak iyi olduğundan, Epikouros da beden hazlarına ya da duyusal, başka deyişle maddî hazlara öncelik verir. Bu hazlardan vazgeçilmesi söz konusu değildir. Çünkü hiçbir haz kötü değildir ve hazzın kendisi kötü olmadığından hazdan kaçınmak gerekmez. Ancak, hazzı doğuran, haz veren kimi fleyler hazdan çok, kötülük getirebileceğinden haz elde etmenin ölçüsü gözden kaçırılmamalıdır. Ayrıca, iyi ve mutlu bir yaşam, doğru eylem için gereken hazzın, düşünsel ya da ruhsal, yani iç dünyamızda, başka deyişle gönlümüzde yaşadığımız haz olduğunu belirtir. Bundan dolayı Epikouros’un hazcılığı, Kyrene okulunun ve Aristippos’un haz anlayışından farklıdır. Epikouros, hazzın iyi olduğunu ve mutluluk için gerekli olduğunu düşünmekle birlikte, her türlü hazza yönelmeyi doğru bulmaz. Haz derken onun anladığı şey, acısızlık durumudur.
Epikouros’un erdem hakkındaki düşünceleri nelerdir?
Mutluluk için temelde hazzı benimseyen Epikouros, aynı zamanda erdemi de önemser. Ama erdemin kendisini amaç olarak görmez. Çünkü ona göre, erdemi kendisi için istemek bir şey ifade etmez. İnsanı mutlu yapan şey, erdemin kendisi değil, verdiği hazdır ancak. Dolayısıyla mutlu yaşamın koşulu hazdır. Yaşamda amaç veya istenen şey mutluluk olduğuna göre, insanın temelde yönelmesi veya amaçlaması gereken şey, olabildiğince haz elde etmektir.
Mutluluk ve hazzı temel alan anlayış Eskiçağda sürekliliğini neden koruyamamıştır?
Mutluluk ve hazzı temel alan anlayış Eskiçağda sürekliliğini korumamıştır. Çünkü iyi yaşamı hazda görmenin doğurduğu kimi sorular, filozofları hazza dayalı mutluluk anlayışı ve buna dayanan eylemler üzerinde düşünmeye yöneltmiştir. Hazza dayalı mutluluk anlayışı Sokrates ve Platon tarafından sıkı bir şekilde eleştirilmiştir. Sokrates, bütün insanlara mutlu bir yaşam sağlamaya elverişli yaşayışı ve ruh durumunun ne olduğu sorusundan yola çıkarak bu anlayışı her yönden irdelemiştir.
Faydayı temel alan yaklaşımın birbirini tamamlayan üç ana kavramı nelerdir açıklayınız?
Faydayı temel alan yaklaşımın birbirini tamamlayan üç ana kavramı şunlardır: İnsan eylemlerinde ve yapılan işlerde elde edilen fayda, bu eylemler ve işlerden insana sağlanan refah ve elde edilen sonuçtur. İnsan eylemleri için bunların dışında bir doğruluk ölçütü aramak gereksizdir. Fayda ile hazzı birleştiren bu anlayış, 18. yüzyıldan itibaren Etik alanında olduğu kadar Psikoloji alanında da benimsenen bir anlayış olmuştur. Hazcılığın Psikolojide benimsenmesi, hazzın kaçınılmaz olduğu düşüncesine dayanır. İnsan doğal olarak hazza yönelir ve haz elde etmek ister. Bu durumda, eylemlerimizi belirleyen temel etmen hazdır ve hazza yönelmek de kaçınılmazdır. Hazzın doğal ve kaçınılmazlığı noktasına dayanan hazcılık, bu özelliğine bağlı olarak Psikoloji alanında tartışmasız kabul gören bir anlayış olmuştur. Buna karşılık, ele aldığı konuyu daima bütününde kavramak isteyen felsefî soruşturma için etik tarihinde doğal olarak tartışmalı bir görüş konumunda yer almıştır.
Erdemi temel alan yaklaşımı temsil eden filozoflar kimlerdir?
Erdemi temel alan yaklaşımı temsil eden filozoflar Sokrates, Platon, Aristoteles’tir.
Faydayı temel alan yaklaşımın temelleri hangi filozof tarafından atılmıştır?
Faydayı temel alan yaklaşımın temelleri Jeremy Bentham tarafından atılmıştır. daha sonra James Mill ile John Stuart Mill tarafından geliştirilmiştir.
Mill fayda kavramını nasıl açıklamış ve savunmuştur?
Faydacılık, insan eylemlerinin değerinin, sağladıkları fayda ile ölçülmesi ve değerlendirilmesi gerektiğini savunmaktadır. Burada fayda kavramının önemi, Mill’in vurguladığı şekliyle şudur: İnsanın eskiden de bugün de hep yüz yüze olduğu temel bir soru olarak iyi ve mutlu yaşamın ne olduğu veya iyi ve mutlu şekilde nasıl yaşanabileceği sorusuyla ilgili olarak, iyi ile kötüyü ayırt edebilmenin ölçüsünü fayda kavramından yakalamak mümkündür. Mill’e göre bu kavramı doğru anlamak ve önemsemek gereklidir. Çünkü iyinin ne olduğunun belirlenebilmesi için Eskiçağdan beri çaba gösterilmiş, ama bu kavram hakkında o gün söylenenden daha öte ve daha açık bir şey ortaya konamamıştır Bundan dolayı Mill, eylemlerimizin doğruluğunu bize verdikleri mutlulukla ölçmenin uygun olduğunu ileri süren faydacılığı benimsemiş ve iyinin ne olduğunu bilmek için de en yüksek mutluluğu ölçü saymayı bir çıkış yolu olarak görmüştür.
Faydayı temel alan yaklaşıma göre bir eylemin iyi yada doğru olması nelere bağlıdır?
Faydacı anlayışa göre bir eylem, sağladığı fayda ölçüsünde iyi ya da doğru olur. Eylemin değeri için fayda dışında bir ölçüt aramaya da gerek yoktur. Burada fayda kavramının içeriğini oluşturan haz ya da mutluluk düşüncesinin yanında, 19. yüzyıl sanayi toplumunun koşullarının etkisiyle refah düşüncesinin de eklendiğini belirtmek uygun olur.
Hazcı Okula göre iyiyi belirleyen haz, ne tür bir hazdır?
Burada haz derken anlaşılan şey, o anda duyulan, o anda elde edilen hazdır. O anda duyulan haz ise, maddesel, yani duyusal niteliktedir. Bu haz, düşünsel ya da ruhsal, yani iç dünyamıza ilişkin hazdan daha önceliklidir.
Demokritos’a göre yaşamda insanın yapacağı en doğru ve en iyi şey nedir?
Demokritos’a göre yaşamda insanın yapacağı en doğru ve en iyi şey, hayatı olabildiği kadar çok neşeyle ve olabildiği kadar az sıkıntıyla geçirmektir
Demokritos’a göre mutluluk için gerekli olan haz nasıl olmalıdır?
Mutluluk için gereken haz, anlık ve gelip geçici şeylerde değildir. Hazzı, ölümlü olmayan şeylerde aramak gerekir. Demokritos bunu kendi sözleriyle şöyle dile getirmiştir: “Büyük hazlar güzel eserlerin temaşasından doğarlar.”
Etiği “metafizik” yönlerinden arındırıp, “meta” bir alan olarak kurmak isteyen felsefecilerin genel görüşü nedir?
Etik, felsefenin bir alanı olarak düşünülmüş, ama “metafizik” olma sakıncasına karşı önlem alınmak istenmiş; bu amaçla da etiği “meta/üst” bir düşünsel etkinlik olarak konumlandırma arayışına gidilmiştir.
Önde gelen sofistlerden biri olan Protagoras, “Her bir şey bana nasıl görünürse benim için böyledir, sana nasıl görünürse yine senin için de öyle” sözüyle neye vurgu yapmaktadır?
Protagoras bu sözüyle her şeyin ölçüsünün insan olduğunu belirtmiştir.
Sokrates’e göre erdemin ne olduğunu bilmek neden önemlidir?
Sokrates’e göre erdemin ne olduğunu bilmek önemlidir. Çünkü “doğru” olanı yapmak ve “adil” olmak ya da “iyi” yaşamak için erdemin bilgisi gereklidir. Burada erdem, özel türde bir bilgi olarak görülmektedir. İnsanın yaşamla bağını “doğru” şekilde kurması, kurabilmesi, başka deyişle “doğru” veya “adil” kişi olarak davranabilmesi, farklı özellikte bir bilgiyle, yani erdemin bilgisiyle mümkündür. Bu bilgi ile eyleyen, karar ve eylemlerini bu bilgiye dayandırarak ortaya koyabilen kişi, “iyi” olanı görür ve bunu yapmak ister, kötü olandan ise uzak kalır.
İnsan eylemlerinin ve yapılan işlerin doğruluğunu belirleyici olarak faydayı temel alan yaklaşımın birbirini tamamlayan ana kavramları nelerdir?
İnsan eylemlerinin ve faydayı temel alan yaklaşımın birbirini tamamlayan üç ana kavramı; • İnsan eylemlerinde ve yapılan işlerde elde edilen fayda, • Bu eylemler ve işlerden insana sağlanan refah ve • Elde edilen sonuçtur.
Aristoteles’in etik görüşünün temelinde ne vardır?
Aristoteles’in etik görüşünün temelinde; • Erdem ve • Erdemin bilgisi vardır.
“Etik sorunlar bir yönüyle ‘anlam’ ve ‘temellendirme’ sorunları olmakla birlikte, etiğin bir bilgi alanı olması ve etik yargıların da bilgisel olması söz konusu olabilmektedir. Bu noktada etik yargılarını temellendirmenin olanaklı olduğu kabul edilmekte ve etiğe bilgi alanı olma şansı verilmektedir.” görüşünü savunan felsefeciler kimlerdir?
İlgili görüşü savunan felsefeciler; • R. M. Hare, • S. E. Toulmin, • K. Baier, • W. Frankena ve • K. Nielsen’dir.
Felsefede etiğe, bir bilgi alanı olarak yer vermek neden doğru değildir?
Eylemler bakımından doğrunun veya yanlışın, iyinin veya kötünün ne olduğu gibi sorularla uğraşmak “metafizik” veya “anlamsız” önermeler ortaya koymaya götürür. Bu tür kavramlarla ilgili olarak felsefenin yapabileceği şey, yalnızca bunların anlamlarının ne olduğunu, kullanıldıkları çeşitli bağlamlarda neyi ifade ettiklerini belirlemek olabilir.
Meta yaklaşımda, etik ile ilgili tartışmalı konular nelerdir?
Meta yaklaşımda; • Değerlerin insandan bağımsız şekilde var olup olamayacağı, • İnsanın iç dünyası bakımından etik durumunun ne olduğu, • Örneğin eylemlerinde hangi güdülerin, psikolojik etkenlerin belirleyici olabildiği gibi bazı tartışmalı konulara yer verildiği görülmektedir.
Etiğin bir bilgi alanı olmadığını, olamayacağını; dolayısıyla felsefe dışında tutulması gerektiğini savunan felsefeciler kimlerdir?
İlgili düşünceyi savunan düşünürler arasında öne çıkan isimler; • H. Reichenbach, • A. J. Ayer ve • R. Carnap’tır. Bu düşünürler, benimsedikleri “yeni felsefe” anlayışı içinde, etik önermelerin bilgi önermeleri olmadıklarını, bunların yalnızca “duygu ifadeleri” veya “buyruk yargıları” olduklarını göstermeye çalışmışlardır.
Platon, “Devlet (Politeia)” kitabında iyi ve mutlu yaşam için, doğru eylem için kilit noktası olarak neyi görür?
İnsanın toplumda ve kamu işlerinde doğru eylemde bulunmasının, iyi ve mutlu yaşamasının olmazsa olmaz koşulu olarak gördüğü adalet üzerinde durur. Çünkü adaleti araştırmak, iyi ve mutlu yaşam için gereken doğru eylemde bulunabilme konusunda gereken erdemin bilgisini ortaya koyabilmek için ilk ve temel çıkış noktasıdır.
Etikteki yaklaşımlar dikkate alındığında hangi etik yaklaşımın etiğin bir bilgi alanı olarak kurulmasında belirleyici olduğu söylenebilir?
Eskiçağdan günümüze izlenen ana çizgiyi yansıtan dört yaklaşım içinde erdemi temel alan yaklaşımın, etiğin bir bilgi alanı olarak kurulmasında belirleyici olduğunu söylemek mümkündür.
İyi ve mutlu yaşam için temel bir erdem olarak adalet neyi sağlayan üst bir erdemdir?
Bir kişinin veya yönetsel bir birliğin adil olmasını sağlayan bilgelik, cesaret ve ölçülülük erdemlerinin bütünlüğünü sağlayan üst bir erdemdir.
Diogenes’e göre mutlu ve iyi bir yaşam için ne gereklidir?
Bir fıçı içinde yaşadığı söylenen Diogenes, Kynik Okulun düşüncelerini en uç noktada uygulayan bir örnektir. Ona göre bilgi, yalnızca insanın erdemli olmasına yardımcı olduğu için değerlidir. Bunun dışında teorik bilginin hiçbir önemi yoktur. Mutlu ve iyi bir yaşam için besin ve barınma gibi temel gereksinimlerin karşılanması yeterlidir. Bunun dışında kalan şeyler ve toplumun bağlayıcı kuralları erdemli yaşamayı engelleyen şeylerdir.
Eskiçağda Sokrates, Platon ve Aristoteles’in hangi özellikleri etiğin bir bilgi alanı olarak kurulmasını ve gelişmesini sağlamıştır?
Eskiçağda Sokrates, Platon ve Aristoteles, erdem üzerinde önemle duran filozoflar olmakla birlikte, onların etikteki çıkış noktaları bundan farklıdır. Çıkış noktalarındaki farklılıktan dolayı bu filozoflar etiğin bir bilgi alanı olarak kurulmasını ve gelişmesini sağlamışlardır.
Erdemi temel alan yaklaşımı temsil eden ana filozoflar kimlerdir?
Erdemi temel alan yaklaşımı temsil eden ana filozoflar; • Sokrates, • Platon ve • Aristoteles’tir.
İnsanın bilgi ortaya koyabilmesinin temel koşulu olarak düşünme ve duyumlama ya da algılama edimlerinden duyumlamanın yanıltıcılığını tartışmaya açan Sofist yaklaşım, kendinden etkilenenleri iyi ve doğru eylemin ölçüsünü nerede aramaya yönlendirmiştir?
Yaşam sorunları karşısında Sofistleri ve Sofistlerden etkilenen düşünürleri, iyi ve doğru eylemin ölçüsünü yararlı olanda, mutlu yaşamanın ölçüsünü de hazda aramaya götürmüştür. Bu kimseler doğru olanı belirleyen ölçünün onun sağladığı fayda olduğunu benimsemiştir.
Etiğin başlangıçtaki temel soruları neler olmuştur?
Yaşamla ilgili soru ve sorunlara eğilen filozoflar ilkin insan için “mutlu” ve “iyi” yaşamın nasıl olabileceği üzerinde durmuşlardır. “İyi” ve “mutlu” yaşamın nasıl olabileceği, dolayısıyla da iyinin ve mutluluğun ne olduğu soruları, etiğin başlangıçtaki temel soruları olmuştur. Etik tarihi, mutluluk ve hazzı sorgulayan bir yaklaşımla başlamıştır.
Etikteki ana yaklaşımlar nelerdir?
Etik tarihine bakıldığında etikteki dört ana yaklaşım; • Mutluluk ve hazzı temel alan yaklaşım, • Erdemi temel alan yaklaşım, • Faydayı temel alan yaklaşım ve • Metaetik yaklaşımıdır.
Mill’e göre faydacılık nedir?
Mill’in belirlediği gibi anlamak kaydıyla faydacılık, insan eylemlerinin değerinin, sağladıkları fayda ile ölçülmesi ve değerlendirilmesi gerektiğini savunmaktadır. Burada fayda kavramının önemi, Mill’in vurguladığı şekliyle şudur: İnsanın eskiden de bugün de hep yüz yüze olduğu temel bir soru olarak “iyi” ve mutlu” yaşamın ne olduğu veya iyi ve mutlu şekilde nasıl yaşanabileceği sorusuyla ilgili olarak, iyi ile kötüyü ayırt edebilmenin ölçüsünü fayda kavramından yakalamak mümkündür. Mill’e göre bu kavramı doğru anlamak ve önemsemek gereklidir.
Mutluluk sorununu ilk kez ele alan ve insan ve yaşamla ilgili sorunlara da eğilmiş; olaylar, durumlar karşısında, başka kişilerle ilişkilerimizde “doğru” tavrın, “doğru” duruşun ne olması gerektiği üzerine düşünmüş filozof kimdir?
İnsanın yaşamla olan bağı konusunda da önemli düşünceler ortaya koymuş olan bu filozof Demokritos’tur (M.Ö. 460/70-370).
Etik soru ve sorunlar karşısında faydayı temel alan yaklaşım, sanayi toplumuyla gelen refah düşüncesiyle de yakından ilişkilidir. Eskiçağdaki hazza bağlı mutluluk düşüncesinin yerini burada ne almıştır?
Eskiçağdaki hazza bağlı mutluluk düşüncesinin yerini burada refah ve refahın iyi olduğu düşüncesi almıştır.
Metaetik yaklaşımının etik tarihinde hangi açılardan önemli bir aşama olduğu söylenebilir?
Etik tarihinde yapılan tartışmalara, etik ve ahlâk sorunları olarak araştırılan konulara üst bir bakış sağlaması ve bu alanda ortaya konan düşüncelerin, görüşlerin, anlayışların dil ve anlam yönünden ele alınarak temellerinin sorgulanması önemlidir. Bu bakımdan metaetik yaklaşımının, 20. yüzyılda etiğin gelişimine etik sorunların yeniden gündeme alınması ve bu sorunların tartışmaya açılması yönünde katkı getirdiği söylenebilir.
İyi ve mutlu yaşam için hazzı temel alan yaklaşımın ilk örneği, Sokratesçi Okullardan Kyrene Okuludur. Bu okulun kurucusu Aristippos’tur (MÖ. 435-355). Hazcı Okul ya da Hedonizm adıyla da bilinen bu okulun savunduğu temel düşünce ne olmuştur?
Yaşamda haz, başlı başına ve kendisi için amaçtır, dolayısıyla haz, iyidir. “İyi nedir?” sorusunun yanıtı, “iyi, hazdır” diye verilir. Haz, yaşamdaki en temel şeydir ve canlı varlığın yaşamının ana amacıdır. Dolayısıyla bir canlının aslen yönelmesi söz konusu olan tek şey hazdır. Bu durumda bir canlı için yalnızca haz iyidir. Yani haz başlı başına, kendisi için istenmeye değer olan bir şeydir. Diğer şeylerin hepsi hazzı sağladıkları, haz verdikleri ölçüde iyidir. Onları istenmeye değer kılan şey, hazza ulaşmayı sağlıyor olmalarıdır. Bu durumda doğru ya da mutlu yaşamın ölçüsü şöyle ifade edilebilir: Haz sağlayan, hazzı getiren şey iyidir, acı veren şey ise kötüdür. Bunun dışında kalan şeyler ise kayıtsız kalınması, ilgi gösterilmemesi gereken şeylerdir.
İnsanın ölçülülüğü bilmesini ve bulmasını sağlayacak olan yanı düşünme yetisi ve aklıdır. Akıllı olmak neyi sağlar?
Akıllı olmak, elinde olanın değerini bilmeyi ve bundan sevinç duymayı, elinde olmayan şeyleri istemek, bunların peşine düşmek yanılgısından kurtulmayı sağlar. Burada “akıllı olmak”, düşünmeyle ulaşılan bir durum, kişilerin haz veya duygulardan gelen aşırılıklara kapılmamaları durumudur. Bu yüzden Demokritos’un anladığı anlamda “mutluluk” (eudaimonia) ve “ruh iyiliği” (euthymia), “yığınlarda” bulunmaz.
Kynik Okul nedir?
Sokrates’ten önce Sofist Gorgias’ın öğrencisi olan Antisthenes’in, büyük hayranlık duyduğu Sokrates’in ölümünden sonra Kynosarges Gymnnasion’unda kurduğu okuldur. “Kynik” sözcüğünün Kynosarges adından geldiği söylenmektedir. Ama “kynik” sözcüğünün daha çok, Yunancada “köpek” anlamına gelen “kyon”dan geldiği, dolayısıyla “kynik” dendiğinde bunun, “köpek gibi olan”, “köpek tutumunda olan”, “köpeksi” gibi anlamları ifade ettiği belirtilmektedir.
Stoa Okuluna göre bir doğa varlığı olarak insandaki temel yatkınlık, temel güdü nedir?
Tüm canlılarda görülen kendini koruma güdüsüdür. Bu güdü, canlı varlıkları, kedine uygun olana yöneltir, kendine uygun şekilde yaşaması için gereken şeyleri aramaya iter.
Kant’ın etik görüşünün ana kavramları nelerdir?
18. yüzyıldan sonra etik araştırmalarda erdem kavramının yerine başka kavramlar öne çıkmıştır. Kant’ın etik görüşünün ana kavramları; • Yasa, • Ödev, • Özgürlük ve • İyi isteme kavramlarıdır.
Etik tarihinde, “iyi” ya da “mutlu” yaşamın ve “doğru eylemin” bilgi ile olan ilişkisini doğrudan ele alan ilk filozof kimdir?
Etik tarihinde, “iyi” ya da “mutlu” yaşamın ve “doğru eylemin” bilgi ile olan ilişkisini doğrudan ele alan ilk Sokrates’tir. Bundan dolayı Sokrates, etiğin kurucusu sayılmaktadır.
Faydayı temel alan anlayışın tarihsel gelişimi nasıl olmuştur?
Faydayı temel alan anlayış, 18. yüzyılda başlayan yeni eğilimlerde kendini gösteren bir anlayış olmakla birlikte, temellerini Eskiçağdan alır. Bu yaklaşımın köklerinin Eskiçağda, Kyrene Okulunda görülen haz ve hazza bağlı mutluluk düşüncesine ve Sofistlerin erdem anlayışına dayandığı söylenebilir. Faydacılık adıyla bilinen bu yaklaşımın temelleri Jeremy Bentham (1748-1832) tarafından atılmış; daha sonra James Mill (1773-1836) ile John Stuart Mill (1806-1873) tarafından geliştirilmiştir.
Stoa Okulu nedir?
Atina’da resimlerle süslü, sütunlu kubbeli bir yapı olan Stoa Poikile’de, Kıbrıslı Zenon tarafından açılmıştır. Adını da bu anlama gelen Stoa sözcüğünden almıştır. Eskiçağdaki okullar arasında büyük bir okul olan Stoa Okulu üç döneme ayrılır: • Eski Stoa Dönemi, • Orta Stoa Dönemi ve • Roma veya İmparatorluk Dönemi.
İoanna Kuçuradi günümüzde etiği normlar ortaya koyan bir alan olarak gören anlayışı neden eleştirmektedir?
İoanna Kuçuradi normlarla uğraşmanın ayrı bir iş olduğunu, bunun da bir felsefe alanı olarak etiğin ancak küçük bir kısmını oluşturduğunu vurgulamaktadır. Etiğin bu kadar yoksullaştırılmaması yani sınırlandırılmaması gerektiğini ifade etmektedir.
Demokritos’a göre ölçülü olunmazsa ne gibi olumsuz sonuçlar ortaya çıkar?
Kişi, ölçülü olmayı bilmezse aşırılıklara düşer, duyusal hazların veya duyguların etkisinde kalır ve doğru olanı göremez. Duyusal hazlar hem çekicidir hem de kalıcı değildir. Bunun için ruhu kolayca aşırılıklara götürür, onu sarsar ve dinginliğini bozar. Bundan dolayı, “doğru” ve “iyi” yaşam ya da mutluluk için ölçülülük gerekir.
Erdemi temel alan yaklaşımda filozofların öncelikli sorusu ne olmuştur?
Doğrudan doğruya iyi veya mutlu yaşamın ne olduğu değil, bu anlamda mutluluğu veren, sağlayan temel kazanım olan erdemin ne olduğu sorusudur.
Erdemi temel alan yaklaşımı temsil eden ana filozoflara göre ölçülülüğün ne gibi bir önemi vardır?
Ölçülülüğün, dolayısıyla da erdemin ne olduğunun bilinmesi iyi ve mutlu yaşam için mutlaka gereklidir. Bu bilgi iki bakımdan önemlidir. • Birincisi, ölçülülüğü ve ölçüsünü bilmeden bir hazza yönelmek iyi ve mutlu yaşam yerine hatalara ve mutsuzluğa götürebilir. Ölçülülükle ilgisi açıklığa kavuşmayan bir haz anlayışının yaşamda iyi olana, doğru olana ve dolayısıyla mutluluğa götüreceği çok tartışmalıdır. İşte bu noktada etik, tam da bir bilgi alanı olarak işbaşındadır. • Erdemin bilgisiyle ilgili ikinci önemli nokta da şudur: Erdemin ve ölçülülüğün ne olduğu bilinmeden hazza yönelmek, göreceli bir anlayış içinde keyfiliği öne çıkarabilir ve bunun uygulamadaki sonuçları, kişileri iyi ve mutlu yaşam yerine tersi bir duruma götürebilir.
Etik tarihinde Ortaçağ, neden hazzı ve buna bağlı mutluluğu temel alan yaklaşımın hiç benimsenmediği bir dönem olmuştur?
Ortaçağın kendine özgü varlık, dünya ve insan anlayışından dolayı etik sorular ve sorunlarla genel olarak ilgilenilmemiştir.
Gorgias’ın, bilginin göreceliği ile ilgili görüşü nedir?
Gorgias, hiçbir şeyin var olmadığını, var olsa bile bilinemeyeceğini, bilinebilse bile bu bilginin başkasına iletilemeyeceğini belirtmiştir.
Metaetik yaklaşımın ortaya çıkışı nasıl gerçekleşmiştir?
Bu yaklaşım, 20. yüzyılda öne çıkan “yeni felsefe” arayışları, “yeni bir felsefe” kurma çabaları içinde kendini göstermiştir. Etikte “meta” yaklaşım, bu felsefe anlayışının ürünüdür. Çünkü yeni felsefe anlayışı geliştirme çabaların en fazla etkilediği alan felsefenin ilk ve temel bir dalı olan etik olmuştur. Felsefenin neyi ya da neleri bilme konusu yapabileceğiyle ilgili bu arayışta, etiğin bir bilgi alanı olma durumu sorgulama konusu yapılmıştır.
Demokritos’a göre mutluluğun yolu nedir?
Demokritos, öncelikle “duygulanımları” (pathe) yenmeyi önerir. Burada duygulanımlar, kişinin, yaşananlar ve olan bitenler karşısında içine düştüğü duygu durumlarıdır. • Bize dıştan gelen etkiler karşısında içine girdiğimiz bu “ruh durumları”, mutluluğun koşulu olan iç sarsılmazlığımızı bozan başlıca etkendir. • İkinci olarak yapılması gereken şey, ruhta hiçbir korkuya, kaygıya, boş kuruntuya, tutkuya yer vermemektir. • İyi ve mutlu yaşam için yapılacak üçüncü şey, ölçülü ve dingin şekilde yaşamayı başarmaktır. • Bütün bunlar için yapılacak son ve en önemli şey ise, aklı ve düşünme gücünü geliştirmektir.
Epikouros iyi ve mutlu bir yaşam, doğru eylem için gereken hazzın nasıl olması gerektiğini belirtmektedir?
Epikouros, iyi ve mutlu bir yaşam, doğru eylem için gereken hazzın, düşünsel ya da ruhsal, yani iç dünyamızda, başka deyişle gönlümüzde yaşadığımız haz olduğunu belirtir.
Max Scheler, Nicolai Hartmann ve İoanna Kuçuradi hangi kavramlara dayalı bir etik görüş ortaya koymuştur?
Max Scheler ve Nicolai Hartmann, “değerler” kavramına; İoanna Kuçuradi ise etik ilişkilerde “değer” ve “değerler” kavramlarına dayalı bir etik görüş ortaya koymuştur.
Ortaçağ’da üstünde durulmayan haz ve hazza dayalı mutluluk kavramları daha sonra ne zaman ve neden popülerlik kazanmıştır?
Yeniçağda, o günün toplumsal koşullarında duyulan gereksinimle hazzı ve hazza dayalı mutluluğu temel alan yaklaşım yeniden canlandırılmıştır. Rönesans ve ardından gelen evre, insanın yeniden kendini araştırmaya ve kendiyle ilgili sorunlara yöneldiği bir evredir. İnsanın, yeniden kendine yönelmesiyle, kendini bu dünyaya ait bir varlık olarak kendi gerçekliğinde ele almasıyla, doğal olarak kimi etik sorular da tartışmaya açılmıştır. Bu evrede hazcı anlayış yeni bir biçim kazanarak faydacılık adıyla bilinen yaygın görüşün oluşumunda etkili olmuştur. Jeremy Bentham’ın başlattığı bu yeni hazcılık, James Mill ve John Stuart Mill tarafından fayda ilkesiyle birleşerek faydayı temel alan yaklaşıma kaynaklık etmiştir.
Descartes, felsefe öğrenmenin gerekliliğini nasıl açıklamaktadır?
Felsefesiz yaşamak, açmayı denemeden, gözü kapalı yaşamaktır; üstelik gözümüzün görüp orta yere serdiği tüm nesneleri görmenin ve bu yolla renkler ile ışığın güzelliğini tatmanın verdiği beğeni, felsefenin bulup meydana çıkardığı nesnelerden edinilen bilginin verdiği sevinçle ölçülemez.
Epikouros, haz ile birlikte aynı zamanda erdemi de önemser. Ama erdemin kendisini amaç olarak görmez. Bunun nedeni nedir?
Çünkü ona göre, erdemi kendisi için istemek bir şey ifade etmez. İnsanı mutlu yapan şey, erdemin kendisi değil, verdiği hazdır. Dolayısıyla mutlu yaşamın koşulu hazdır. Yaşamda amaç veya istenen şey mutluluk olduğuna göre, insanın temelde yönelmesi veya amaçlaması gereken şey, olabildiğince haz elde etmektir.
Erdemle ilgili araştırmasında Aristoteles hangi tür erdemler olduğunu belirtmiştir?
Düşünce erdemleri ve karakter erdemleri veya etik erdemler olmak üzere iki tür erdem olduğunu ortaya koymuştur. Bu erdemlerden; • Düşünce erdemleri “daha çok eğitimle oluşur ve gelişir, bu nedenle de deneyim ve zaman gerektirir”, • Karakter erdemleri ya da etik erdemler ise “alışkanlıkla edinilir, adı da bu nedenle küçük bir değişiklikle alışkanlıktan (ethos’tan) gelir”.
Metaetik, etik soruları nasıl bir bakış açısıyla ele alır?
Metaetik, etik soruları; • “Çözümleyici” ve • “Eleştirel” bir bakışla ele alır. Etik alanında yer alan yargıların, ahlâklılıkla ilgili dilsel ifadelerin dil ve anlam yönünden incelenmesi, bunların bilgi olup olmadıklarının belirlenmesi; bu alanda bilgi ortaya konup konamayacağının tartışılması bu yaklaşımın ana özelliği olarak araştırma çerçevesini belirlemektedir.
Faydacı bakış açısına göre bir eylemi doğru veya uygun kılan şey nedir?
O eylemin olabildiğince çok sayıda insan için en yüksek düzeyde mutluluk sağlıyor olmasıdır. Faydacı anlayışa göre bir eylem, sağladığı fayda ölçüsünde iyi ya da doğru olur. Eylemin değeri için fayda dışında bir ölçüt aramaya da gerek yoktur. Burada fayda kavramının içeriğini oluşturan haz ya da mutluluk düşüncesinin yanında, 19. yüzyıl sanayi toplumunun koşullarının etkisiyle “refah” düşüncesinin de eklendiğini belirtmek uygun olur.
Mantıksal, bilgikuramsal veya anlambilimsel sorunlar yönünden ele alınması ve bu yönden yanıtlanması gereken sorular nelerdir?
İlgili sorunlar yönünden ele alınması ve bu yönden yanıtlanması gereken sorular; • “Ahlâksal olarak doğru veya iyi ifadelerinin işlevi” veya • “Etik yargıların ve değer yargılarının nasıl geçerli kılınabileceği, nasıl temellendirilebileceği”; • “Ahlâklılığın” ne olduğu veya • “Özgür”, “sorumlu” gibi sözcüklerin ne anlama geldikleri gibi sorulardır.
Metaetik neden etik tarihinde ele alına gelmiş sorulara doğrudan doğruya yönelmez?
Çünkü bu yaklaşımın dayandığı felsefe anlayışı, felsefeyi bir “konu dili”, deneysel olanla ilgili bir etkinlik olarak değil, bir “üstdil”, bir “meta” etkinlik, “meta” düşünme işi olarak görmektedir.
Metaetik yaklaşımda etik ve ahlâkla ilgili soruların nasıl ele alınması gerekir?
Metaetik yaklaşımda etik ve ahlâkla ilgili soruların; • Mantıksal, • Bilgikuramsal veya • Anlambilimsel sorunlar yönünden ele alınması ve bu yönden yanıtlanması gerekir.
Faydacılığın yanıtlamak istediği ana soru nedir?
"İyi ve mutlu bir yaşam için ne şekilde eylemek doğru olur? Eylemlerimizin değerini belirleyen ölçü ne olmalıdır ki iyi ve mutlu yaşama ulaşabilelim?” sorusudur.
Eski Çağ’da etik konusunun ele alındığı okullar hangileridir?
Sokratesçi Okullar, Stoa Okulu ve Epikouros Okulu.
Eski Çağ’da erdem üzerinde duran filozoflar kimlerdir?
Eski Çağ’da Sokrates, Platon ve Aristoteles de erdem üzerinde önemle duran filozoflardır.
Eski Çağ’da okullar etik anlayışını hangi sorularla açıklamışlardır?
Eski Çağ’da adı geçen okulların etik anlayışları, “İyi ve mutlu yaşamak, erdemli olmak için ne yapmak gerekir?” sorusuyla ilgi içinde ortaya konmuştur. Başka deyişle, bu okullar, iyi ve mutlu yaşam için, erdemli olmak gerektiği noktasından hareketle, nasıl erdemli olunabileceği sorusuna yönelmişlerdir. Dolayısıyla bu okulların yaklaşımında, felsefî bilgiye dayalı etik bir görüşün ortaya konmasından çok, “iyi ve mutlu yaşam” için “doğru” bir ölçünün belirlenmesi söz konusu olmuştur.
Kant, Max Scheler, İonna Kuçuradi ve Nicolai Hartmann etik görüşlerini hangi kavramlarla ortaya koymuşlardır?
Kant’ın etik görüşünün ana kavramları, “yasa”, “ödev”, “özgürlük” ve “iyi isteme” kavramlarıdır. Max Scheler ve Nicolai Hartmann, “değerler” kavramına, İoanna Kuçuradi ise etik ilişkilerde “değer” ve “değerler” kavramlarına dayalı bir etik görüş ortaya koymuştur.
Mutluluk sorununu ilk ele alan filozof kimdir?
Mutluluk sorununu ilk ele alan filozof Demokritos’tur.
Demokritos, insanın yaşamla olan bağı konusunda düşüncelerini nasıl ortaya koymuştur?
Demokritos, insan ve yaşamla ilgili sorunlara da eğilmiş; olaylar, durumlar karşısında, başka kişilerle ilişkilerimizde “doğru” tavrın, “doğru” duruşun ne olması gerektiği üzerine düşünmüştür. Bu bakımdan insanın yaşamla olan bağı konusunda önemli düşünceler ortaya koymuştur.
İyi ve mutlu yaşam için hazzı temel alan yaklaşımın ilk örneği nedir?
İyi ve mutlu yaşam için hazzı temel alan yaklaşımın ilk örneği, Sokratesçi Okullardan Kyrene Okuludur. Bu okulun kurucusu Aristippos’tur (MÖ. 435-355). Hazcı Okul ya da Hedonizm adıyla da bilinen bu okulun savunduğu temel düşünce şudur: Yaşamda haz, başlı başına ve kendisi için amaçtır, dolayısıyla haz, iyidir. “İyi nedir?” sorusunun yanıtı, “iyi, hazdır” diye verilir. Haz, yaşamdaki en temel şeydir ve canlı varlığın yaşamının ana amacıdır.
Mutluluk ve hazzı temel alan anlayış Eski Çağ’da nasıl değerlendirilmiştir?
Mutluluk ve hazzı temel alan anlayış Eski Çağ’da sürekliliğini korumamıştır. Çünkü iyi yaşamı hazda görmenin doğurduğu kimi sorular, filozofları hazza dayalı mutluluk anlayışı ve buna dayanan eylemler üzerinde düşünmeye yöneltmiştir. Hazza dayalı mutluluk anlayışı Sokrates ve Platon tarafından sıkı bir şekilde eleştirilmiştir. Sokrates, “bütün insanlara mutlu bir yaşam sağlamaya elverişli yaşayış ve ruh durumunun ne olduğu” sorusundan yola çıkarak bu anlayışı her yönden irdelemiştir.
Erdemi temel alan yaklaşım etik tarihinde nasıl benimsenmektedir?
Etik tarihinde bu yaklaşımın, hazzı ve hazza dayalı mutluluğu temel alan yaklaşıma karşı çıkan ve genellikle onu eleştiren bir bakışla ortaya koyulan görüşler tarafından benimsendiği görülmektedir.
Erdemi temsil eden yaklaşımı ele alan filozoflar kimlerdir?
Erdemi temel alan yaklaşımı temsil eden ana filozoflar Sokrates, Platon, Aristoteles’tir.
Kynik Okul, adını nereden almaktadır?
Kynik Okul, Sokrates’den önce Sofist Gorgias’ın öğrencisi olan Antisthenes’in, büyük hayranlık duyduğu Sokrates’in ölümünden sonra Kynosarges Gymnnasion’unda kurduğu okuldur. “Kynik” sözcüğünün Kynosarges adından geldiği söylenmektedir. Ama “kynik” sözcüğünün daha çok, Yunancada “köpek” anlamına gelen “kyon”dan geldiği, dolayısıyla “kynik” dendiğinde bunun, “köpek gibi olan”, “köpek tutumunda olan”, “köpeksi” gibi anlamları ifade ettiği belirtilmektedir.
Platon, erdemin ne olduğu sorusunu nerede ele almıştır?
Platon, önce erdemin ne olduğunu bilmek istediğinden, Protagoras ve Menon adlı diyaloglarında “erdem nedir?” sorusunu ele almış; erdemin bilme, araştırma ve öğrenme/öğretme konusu olup olamayacağını irdelemiştir.
Stoa Okulu nerede ve kim tarafından açılmıştır?
Stoa Okulu, Atina’da resimlerle süslü, sütunlu ve kubbeli bir yapı olan Stoa poikile’de Kıbrıslı Zenon tarafından açılmıştır.
Stoa Okulu kaç döneme ayrılır?
Eski Çağ’daki okullar arasında büyük bir okul olan Stoa Okulu üç döneme ayrılır: Eski Stoa Dönemi, Orta Stoa Dönemi ve Roma veya İmparatorluk Dönemidir.
18. yüzyıl “insan” çerçevesinde nasıl bir dönemdir?
Varlık ve insan anlayışı bakımından Rönesans'ın devamı olan 18. yüzyıl, insan ve insan eylemleriyle ilgili sorunları insanın kendinden yola çıkarak ele alma çabalarının yaygınlaştığı bir dönemdir.
Faydayı temel alan yaklaşımın kökleri nereye dayanır?
Faydayı temel alan anlayış, 18. yüzyılda başlayan yeni eğilimlerde kendini gösteren bir anlayış olmakla birlikte, temellerini Eski Çağ’dan alır. Daha önce de değinildiği gibi bu yaklaşımın köklerinin Eski Çağ’da, Kyrene Okulu’nda görülen haz ve hazza bağlı mutluluk düşüncesine ve Sofistlerin erdem anlayışına dayandığı söylenebilir. Faydacılık adıyla bilinen bu yaklaşımın temelleri Jeremy Bentham (1748-1832) tarafından atılmış; daha sonra James Mill (1773-1836) ile John Stuart Mill (1806-1873) tarafından geliştirilmiştir.
Faydacı bakış açısına göre bir eylemin değeri nasıl belirlenir?
Faydacı bakış açısına göre bir eylemin değeri, sağladığı fayda ile belirlenir. Bir eylemi doğru veya uygun kılan şey, o eylemin olabildiğince çok sayıda insan için en yüksek düzeyde mutluluk sağlıyor olmasıdır.
Mill, fayda kavramını nasıl belirlemiştir?
Mill’in belirlediği gibi anlamak kaydıyla faydacılık, insan eylemlerinin değerinin, sağladıkları fayda ile ölçülmesi ve değerlendirilmesi gerektiğini savunmaktadır. Burada fayda kavramının önemi, Mill’in vurguladığı şekliyle şudur: İnsanın eskiden de bugün de hep yüz yüze olduğu temel bir soru olarak “iyi” ve mutlu” yaşamın ne olduğu veya iyi ve mutlu şekilde nasıl yaşanabileceği sorusuyla ilgili olarak, iyi ile kötüyü ayırt edebilmenin ölçüsünü fayda kavramından yakalamak mümkündür. Mill’e göre bu kavramı doğru anlamak ve önemsemek gereklidir. Çünkü iyinin ne olduğunun belirlenebilmesi için Eski Çağ’dan beri çaba gösterilmiş, ama bu kavram hakkında o gün söylenenden daha öte ve daha açık bir şey ortaya konamamıştır. Bundan dolayı Mill, eylemlerimizin doğruluğunu bize verdikleri mutlulukla ölçmenin uygun olduğunu ileri süren faydacılığı benimsemiş ve iyinin ne olduğunu bilmek için de en yüksek mutluluğu ölçü saymayı bir çıkış yolu olarak görmüştür. Böylece faydacı anlayışa göre bir eylem, sağladığı fayda ölçüsünde iyi ya da doğru olur. Eylemin değeri için fayda dışında bir ölçüt aramaya da gerek yoktur. Burada fayda kavramının içeriğini oluşturan haz ya da mutluluk düşüncesinin yanında, 19. yüzyıl sanayi toplumunun koşullarının etkisiyle “refah” düşüncesinin de eklendiğini belirtmek uygun olur.
Metaetik yaklaşımı ne zaman ortaya çıkmıştır?
20. yüzyılda öne çıkan “yeni felsefe” arayışları, “yeni bir felsefe” kurma çabaları içinde kendini göstermiştir.
Etiğin felsefe dışında tutulması gerektiğini savunan düşünürler kimlerdir?
Etiğin felsefe dışında tutulması gerektiğini savunan düşünürler arasında öne çıkan isimler, H. Reichenbach, A. J. Ayer ve R. Carnap’tır. Bu düşünürler, benimsedikleri “yeni felsefe” anlayışı içinde, etik önermelerin bilgi önermeleri olmadıklarını, bunların yalnızca “duygu ifadeleri” veya “buyruk yargıları” olduklarını göstermeye çalışmışlardır (Tepe, 1992: 3). Bu durumda etikten, doğrulanabilen veya yanlışlanabilen bilgi önermeleri ortaya koymasını beklemek boşunadır.
Metaetik, etik tarihinde ele alına gelmiş sorulara nasıl yönelmiştir?
Metaetik, etik tarihinde ele alınagelmiş sorulara doğrudan doğruya yönelmez. Çünkü bu yaklaşımın dayandığı felsefe anlayışı, felsefeyi bir “konu dili”, deneysel olanla ilgili bir etkinlik olarak değil, bir “üstdil”, bir “meta” etkinlik, “meta” düşünme işi olarak görmektedir. Bu durumda etik, iyi, doğru, erdemli, mutlu yaşam gibi yaşama dünyasıyla ilgili soruları araştıran bir alan olamaz. Eylemler bakımından doğrunun veya yanlışın, iyinin veya kötünün ne olduğu gibi sorularla uğraşmak “metafizik” veya “anlamsız” önermeler ortaya koymaya götürür.
Metaetik, etik soruları nasıl ele almaktadır?
Metaetik, etik soruları “çözümleyici” ve “eleştirel” bir bakışla ele alır. Etik alanında yer alan yargıların, ahlaklılıkla ilgili dilsel ifadelerin dil ve anlam yönünden incelenmesi, bunların bilgi olup olmadıklarının belirlenmesi; bu alanda bilgi ortaya konup konamayacağının tartışılması bu yaklaşımın ana özelliği olarak araştırma çerçevesini belirlemektedir.