Çağdaş Türk Romanı Dersi 7. Ünite Sorularla Öğrenelim
Gelenekçi Romanın Gelişimi Ve Özellikleri
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Gelenek ve gelenekçi kavramlarını açıklayınız.
Anane sözcüğüyle eş anlamlı olarak kullanılan gelenek kavramı bir toplumda, bir toplulukta eskiden kalmış olmaları dolayısıyla saygın tutulup kuşaktan kuşağa iletilen, yaptırım gücü olan, kültürel kalıntılar, alışkanlıklardır. Gelenekçi sözcüğü ise geleneklere bağlı kimse anlamındadır.
Yenilikçi ve gelenekçi kavramları arasındaki farklılıklar nelerdir?
Sanat ve edebiyatta, içinde doğup büyüdüğü toplumu değiştirme ve dönüştürme çabası sergileyenler olduğu gibi, mensubu bulunduğu toplunun gelenek adı altında toplanan değerlerine, motif ve öğelerine bağlı tavır sergileyenler de vardır. Yenilikçi ve gelenekçi kavramları bu farklı tavırları karşılamak için kullanılır. Yenilikçi tavrın arkasında, toplumun değerlerine sırt çevirme, gelenekçi tavrın arkasında ise toplumun değerlerini yüceltme kaygısı vardır.
Edebiyat ile gelenek arasında nasıl bir ilişki vardır?
Edebiyatta gelenekçilik, toplumun kültür değerlerine ilişkin farkındalık oluşturmaya yöneliktir. Dinden, tarihten ve yaşama tarzından gelen ritüeller bunlar arasındadır. Dinî ve millî karakterli geleneklerden de söz edilebilir. Bayramlaşma, konuk ağırlama, ikramda bulunma, el öpme, imeceye katılma, nişan töreni yapma, yeme içme, zanaatla uğraşma gibi günlük hayatın pratik alışkanlıkları yanında aile, musiki, mimari, tasavvuf, şehitlik, gazilik gibi derin yapıda karşılığını bulan unsurlarda vardır.
Gelenekçi roman nedir?
Toplumun kültürel değerlerini kurmacanın dünyasına taşıyan romanlara gelenekçi roman denir. Gelenekçi roman, aileyi ve aile içi değerleri yücelten bir anlayışı temsil eder.
Toplumun değerleriyle barışık, hatta bu değerlere sıkı sıkıya bağlı olan tarihten, yaşama tarzından, inançlardan gelen unsurları edebi metne yansıtan roman türü nedir?
Gelenekçi roman.
Klasik olay kurgusuna rastlanılması, dün-bugün-yarın şeklindeki kronolojik zamanın kullanılması, milli ve İslami duyarlıktan beslenmesi gibi özellikleriyle diğer roman türlerinden farklıdır. Yukarıda bahsedilen roman türü nedir?
Gelenekçi roman.
Söz konusu kültür unsurlarının oluşturduğu yaşama tarzını öne çıkarmak ve milli ruhu temsil eden kahramanlar üzerinden ifade etmek amacıyla kaleme aldığı romanı Yeni Turan’dır. Yukarıda söz edilen yazar kimdir?
Halide Edip Adıvar.
Safiye Erol’un ilk romanının adı nedir?
Kadıköyü’nün Romanı.
Batmayan Gün İnsan ve Şeytan, Yolcu Nereye Gidiyorsun ve İbrahim Efendi Konağı gibi eserlerin yazarı kimdir?
Samiha Ayverdi.
Hüseyin Nihal Atsız’ın eseri olan roman, bir yandan devlet geleneğimize ışık tutarken, diğer yandan Anadolu’da kurduğumuz yeni kültür ve medeniyeti anlatmaktadır. Yukarıda bahsedilen romanın adı nedir?
Deli Kurt.
1950’li yıllarda çok partili hayata geçişin getirdiği sosyal ve siyasal değişimlerin edebiyat alanına yansıması nasıl olmuştur?
1950’lerin özgür ve demokratik ortamında mistik/metafizik yaklaşımların önü açılır. Önce şiirle kendini ifade imkanı bulan islami söylem, daha sonra roman ve hikayeyi de kullanmaya başlar. Batılılaşma macerasının, kendini inkâr biçiminde ve kayıtsız şartsız teslimiyet düzeyinde algılanması, kimi aydınlar tarafından sorgulamaya tabi tutulur. Toplumun kalp ve zihin bulanıklığına çözüm arayışları, üzeri küllenmiş kültürel değerleri hatırlama ve yeniden hayata katma çabalarını doğurur. Modern hayata karşılık geleneksel hayat da yaşama şansı bulur. Bir yanda modern yaşama tarzı, diğer yanda geleneksel yaşama tarzı, üçüncü grupta da modern yaşama tarzıyla geleneksel yaşama tarzını sentezleyen bir anlayış hüküm sürmeye başlar.
Korkunç Yıllar (1956) ve Yurdunu Kaybeden Adam (1957) adlarıyla iki cilt halinde yayımlanan romanın orjinal adı nedir ve yazarı kimdir?
Cengiz Dağcı’nın Sadık Turan’ın Hatıraları adıyla yazdığı hacimli romandır.
Türkiye’de siyasal, sosyal çalkantıların, ideolojik kamplaşmaların görüldüğü 1960’lı yıllarda Türk edebiyatında nasıl bir değişim görülmektedir?
Yaşanan sosyal değişimler ve zihniyet oluşumları edebiyat alanında da etkisini göstermeye başlar. Türkiye’de roman başlangıçtan itibaren hep Batılı değerlerin anlatım aracı olarak görülmüştür. 1960’lı yıllardaki içerik değişimi, toplumun öncelikle dinî hayatındaki özgürleşmeyle doğrudan ilgilidir. Dinin temel kaynaklarına daha rahat ulaşabilen, okudukları ve dinledikleriyle hayatını düzenlemeye çalışan kitle, bunları hikaye ve roman aracılığıyla paylaşmanın da yollarını arar. Yalnızca dini duyarlık değil, milli duyarlık da romanın diliyle daha özgürce ifade edilmek ister. İslami söylem, bir çatışma düzleminde ortaya çıkar. Geleneksel hayatı kuran değerler dizgesi ile öykünmeden öteye geçemeyen yanlış batılılaşma anlayışı arasında çatışma vardır. Varlığın maddeden ibaret olmadığı düşüncesi, dünya ve dünya ötesini dengeleme arayışı, insanı yücelten erdemlere ulaşma ideali, aşkın metafizik boyutta algılanması, hidayete erme, nefis terbiyesi gibi alternatif yaklaşımlar romana girer.
Tarık Buğra’nın kaleme aldığı konusu Kurtuluş Savaşı’nın bir Anadolu kasabasından görünüşü olan romanın adı nedir?
Küçük Ağa.
Abbas Sayar, Bahaeddin Özkişi, Tahir Kutsi Makal, Emine Işınsu, Hasan Kayıhan, Sevinç Çokum gibi yazarların ortak özelliği nedir?
1970’li yılların çalkantılı ortamında dini ve milli değerlere yönelik romanlar kaleme alan yazarlardır.
Sevinç Çokum, Karanlığa Direnen Yıldız ve Deli Zamanlar romanları ile okurlara ne anlatmaktadır?
Karanlığa Direnen Yıldız (1996) ve Deli Zamanlar (2000) romanları, 1960’lı ve1970’li yıllar Türkiye’sinden kesitler sunar. Yazarın bir geçit olarak tanımladığı bu dönem, ideolojik bağlanmaların ötesinde insan unsuru çevresinde tasvir edilir. Yazar, Cumhuriyet’in halkın kültür değerlerinde gerçekleştirdiği değişimin, öznel ve kişisel tasarruflarla aşırılığa kaçtığını düşünür. Batılı değerlere bütünüyle karşı olmamakla birlikte, ölçüsüz ve tutarsız değişiklikleri onaylamaz. Ölçüsüzlük, bunalım doğurur. Bir örneğini İncenaz’ın temsil ettiği genç kuşaklar, iç dünya ile dış dünya arasında çelişkiler yaşar. 1970’li yıllar için kullanılabilecek yerli olan ya daolmayan haller bir ideolojik tavır olarak ortaya çıkarken, 1980’li yıllarda arada kalan kuşaklar Amerikanlaşma biçiminde ortaya çıkan tutumlar sergilemeye başlar. Bu, yönetimin kültür alanında bilinçli bir tercih yapamamış olmasıyla doğrudan ilişkilidir. Topluma hakim olan popüler kültür, kültürsüzlüğün bir yansımasıdır.
Yoklar, Zincir, Uyanmak, Acı Su, Gurbet Ölümleri, Beyler Aman, Dönüş romanlarıyla dini ve milli unsurları harmanlayarak gelenekçi bir yazar portresi çizen yazar kimdir?
Hasan Kayıhan.
1970’li yıllarda gelenekçi tarihi romanın temsilcisi olan yazarlar kimlerdir?
Mustafa Necati Sepetçioğlu ve Yavuz Bahadıroğlu.
Mustafa Necati Sepetçioğlu’nun kaleme aldığı Osmanlı devletinin kuruluş yıllarının hikayesini anlatan eserlerin adları nedir?
Konak (1974), Çatı (1974), Üçler Yediler Kırklar (1975)
12 Eylül İhtilali gelenekçi edebiyat romanlarında nasıl bir etki yaratmıştır?
İslami çevrelerde baskıcı yönetime tepki sonucu popüler romanın bir alt türü olarak değerlendirilebilecek hidayet romanları hızla çoğalmıştır. Öte yandan tarih bilinci aşılamaya yönelik romanlarda da artış görülmüştür. Dini ve milli değerleri bir terkip halinde romanın dünyasına taşıyan yazarlar da vardır. Tarihi roman vadisinde 1970’li yıllardan gelen Mustafa Necati Sepetçioğlu ve Yavuz Bahadıroğlu’na 1980’li yıllarda Mehmet Niyazi (Özdemir) de katılır. İdealize edilmiş tarihi kişilikleri rol model olarak okuyucuya sunmaları, bu dönem gelenekçi tarihî romanlarının ortak özelliklerinden biridir.1980’li yıllarda değerler dünyasını medeniyetler çatışması içinde ele alan Mustafa Miyasoğlu ve Rasim Özdenören, tarihi çerçevede yorumlayan Mehmet Niyazi (Özdemir), milli duygularla telif eden Osman Çeviksoy, tasavvuf düşüncesi ve klasik kültürle ilişkilendiren Nazan Bekiroğlu, İskender Pala ve Sadık Yalsızuçanlar gelenekçi roman yazarlarına eklenecek imzalardır.
Hikâye yazarı olarak tanınan Rasim Özdenören’in yayınlanmış tek romanı nedir?
Gül Yetiştiren Adam.
Genç kuşaklara sağlam bir tarih bilinci kazandırmak amacıyla Ölüm Daha Güzeldi, Yazılmamış Destanlar Çanakkale Mahşeri,YemenAhYemen!,Plevne romanlarını kaleme alan yazar kimdir?
Mehmet Niyazi (Özdemir)
Osman Çeviksoy’un romanlarının genel konusu nedir?
Yazar, romanlarında Anadolu insanının ait olduğu coğrafyada ve bu coğrafyanın dışında da yaşadığı sevinçleri ve hüzünleri dile getirir. Anadolu insanını, aidiyet kavramı, göç olgusu, gurbet duygusu kimi romanlarda ise en önemli temel güç olarak karşımıza çıkarır.
Nun Masalları (1997) adlı hikaye kitabıyla edebiyat dünyasına giren akademisyen yazar kimdir?
Nazan Bekiroğlu.
İlk romanının adı Babil’de Ölüm İstanbul’da Aşk olan akademisyen yazarın adı nedir?
İskender Pala.
Babil’de Ölüm İstanbul’da Aşk, Katre-i Matem ve Şah Sultan eserlerini kaleme alan yazar kimdir?
İskender Pala.
Sadık Yalnızuçanlar’ın geleneksel bir roman ya da çağdaş bir menkıbe olarak tanımladığı eserinin adı nedir?
Gezgin.
"Gelenek" kelimesi Türkçe sözlükte nasıl tanımlanmaktadır?
“Gelenek”, Türkçe Sözlük’te “Bir toplumda, bir toplulukta eskiden kalmış olmaları dolayısıyla saygın tutulup kuşaktan kuşağa iletilen, yaptırım gücü olan, kültürel kalıntılar, alışkanlıklar” biçiminde tanımlanır.
Gelenekçi romanın ayırıcı özellikleri nelerdir?
GELENEKÇİ ROMANIN ÖZELLİKLERİ
Gelenekçi romanın ayırıcı özellikleri şöyle sıralanabilir:
• Gelenekçi roman, toplumun değerleriyle barışık, hatta bu değerlere sıkı sıkıya bağlıdır.
• Gelenekçi roman, romantik bir tavrın takipçisidir.
• Tarihten, yaşama tarzından, inançlardan gelen unsurlar edebî metne yansır.
• Gelenekçi romanlarda klasik olay kurgusuna rastlanır.
• Gelenekçi romanlarda dün-bugün-yarın şeklindeki kronolojik zaman kullanılır.
• Gelenekçi romanlarda genellikle ilahi (hâkim/tanrısal) bakış açışına rastlanır.
• Gelenekçi romanlarda estetik anlayışı etik kaygılar yönlendirir.
• Gelenekçi romanlar, millî ve İslami duyarlıktan beslenir.
• Gelenekçi romanlarda, popüler roman vadisinde değerlendirilebilecek örneklere rastlanır.
• Yerel ağızların kullanıldığı görülür.
• Romanlarda olay, verilmek istenen mesajı öne çıkaracak biçimde kurgulanır.
• Gelenekçi romanlar, millî, İslami, tarihî roman gibi nitelemelerle karşımıza çıkabildiği gibi bazen millî-tarihî, bazen İslami-tarihî, bazen de millîİslami-tarihî nitelikte örnekler olarak okuyucuya sunulabilir.
Gelenekten beslenen romanların ilk örneklerine ne zaman rastlanmaktadır?
Gelenekten beslenen romanların ilk örneklerini Mehmet (Mizancı) Murad’ın (1854-1917) Turfanda mı Yoksa Turfa mı? (1891) ve Halide Edib Adıvar’ın ((1884-1964) Yeni Turan (1912) romanlarına kadar götürmek mümkündür. Her iki roman da millî ütopyalar üzerine kurulur.
Mehmet Murad, Turfanda mı Yoksa Turfa mı romanını neden yazmıştır?
Mehmet Murad, Turfanda mı Yoksa Turfa mı romanını Batılılaşmanın getirdiği etkiyle din, dil, tarih, ahlak, gelenek gibi değerlerin sarsılmasına engel olmak, bu konuda halkı bilinçlendirmek için yazar.
Halide Edib Adıvar Yeni Turan adlı kitabını neden yazmıştır?
Halide Edib Adıvar, Yeni Turan’ı söz konusu kültür unsurlarının oluşturduğu yaşam tarzını öne çıkarmak ve millî ruhu temsil eden kahramanlar üzerinden ifade etmek amacıyla kaleme alır.
Samiha Ayverdi'nin (1906-1993) ilk romanı nedir?
Medeniyet değişimini ele alan ve bu değişimin aile içinde sebep olduğu çözülmeleri kişilerin ruh derinliklerine inerek işleyen Samiha Ayverdi'nin (1906-1993), konusunu Firavunlar Dönemi’nden alan ilk romanı Aşk Bu İmiş’dir.
1950'li yıllarda hem anlatım hem de içerik bakımından gelenekçi roman sayılabilecek örnekler veren yazar kimdir?
1950’li yıllarda Cengiz Dağcı (1920-2011), hem anlatım hem de içerik bakımından gelenekçi roman sayılabilecek örnekler verir.
1960’lı yıllarda gelenekçi romanın ilk isimlerinden biri kimdir?
1960’lı yıllarda gelenekçi romanın ilk isimlerinden biri Münevver Ayaşlı’dır (1906-1999). Ayaşlı, Pertev Beyin Üç Kızı (1968), Pertev Beyin İki Kızı (1969), Pertev Beyin Torunları (1976), romanlarıyla konak hayatı içinde geleneksel Türk ailesinin resmini çizer.
Gelenekçi romanın ilk nitelikli örnekleri kime aittir?
Gelenekçi romanın ilk nitelikli örnekleri, Tarık Buğra’nın kalem ürünleridir. Çınaraltı dergisinde yayımlanan ve yazarın ilk eseri Akümülatörlü Radyo’nun romana dönüşmüş hâli olan Yalnızlar’dan başlayarak 1980’li yıllara uzanan en önemli isim Tarık Buğra (1918-1994)’dır.
1970’li yılların çalkantılı ortamında dinî ve millî değerlere yönelme ihtiyacı romanda da kendini gösterir. Bu dönemde hangi yazarların kaleminden çıkan örnekler, gelenekçi roman olarak ele alınabilir?
1970’li yılların çalkantılı ortamında dinî ve millî değerlere yönelme ihtiyacı romanda da kendini gösterir. Abbas Sayar, Bahaeddin Özkişi, Tahir Kutsi Makal, Emine Işınsu, Hasan Kayıhan, Sevinç Çokum gibi yazarların kaleminden çıkan örnekler, gelenekçi roman vadisinde ele alınabilir.
Abbas Sayar hangi romanlarıyla Anadolu merkezli hayatı, insanı ve tabiatı tasvir eder?
Abbas Sayar (1923-1999) Yılkı Atı (1970), Çello (1972), Can Şenliği (1974), Dik Bayır (1977), Tarlabaşı Salkım Saçak (1987) romanlarıyla Anadolu merkezli hayatı, insanı ve tabiatı tasvir eder.
1940’lı yıllarda başlayan gelenekçi tarihi romanın ilk örnekleri nelerdir?
1940’lı yıllarda Hüseyin Nihal Atsız’ın Bozkurtların Ölümü (1946) ve Bozkurtlar Diriliyor (1949) romanlarıyla başlayan gelenekçi tarihî roman, 1970’li yıllarda yeni temsilcilerini bulur.
1970’li yıllarda yeni temsilcilerini bulan gelenekçi tarihi romanın ilk akla gelen isimleri kimlerdir?
1940’lı yıllarda Hüseyin Nihal Atsız’ın Bozkurtların Ölümü (1946) ve Bozkurtlar Diriliyor (1949) romanlarıyla başlayan gelenekçi tarihî roman, 1970’li yıllarda yeni temsilcilerini bulur. Mustafa Necati Sepetçioğlu ve Yavuz Bahadıroğlu bu çizgide ilk akla gelen isimlerdir.
“Çağımızın Dede Korkut’u” olarak anılan yazar kimdir?
“Çağımızın Dede Korkut’u” olarak anılan Mustafa Necati Sepetçioğlu (1932-2006), Kilit (1971), Anahtar (1973), Kapı (1973) romanlarıyla Türklerin Malazgirt kapısından Anadolu coğrafyasına giriş serüvenini hikâye eder. Selçuklularla başlattığı tarihî roman çizgisini Osmanlılar’la sürdürür ve 20. yüzyıla dek getirir. Milliyetçi bir söylemin yer aldığı romanlarda Türk insan tipi ve karakteristiği, gelenek, görenek ve ülkü birliği, duygu ve kültür planında inşa edilmiş “biz” kavramı çevresinde anlatının dünyasına girer.
1970’li yıllardan itibaren tarihî romanda dinî ve millî değerleri öne çıkaran, 1972’de yazdığı Sunguroğlu romanıyla tarihî roman vadisine adım atan, millî ve manevi değerleri tarihî roman aracılığıyla topluma kazandırmaya çalışan yazar kimdir?
Yavuz Bahadıroğlu (1945-), 1970’li yıllardan itibaren tarihî romanda dinî ve millî değerleri öne çıkaran bir imzadır. 1972’de yazdığı Sunguroğlu romanıyla tarihî roman vadisinde adım atan Bahadıroğlu, millî ve manevi değerleri tarihî roman aracılığıyla topluma kazandırmaya çalışır. Buhara Yanıyor (1974), Elvedâ Buhara (1975), Malazgirt’te Bir Cuma Sabahı, Kırım Kan Ağlıyor, Şehzade Selim (1976), Sel (1977), Köprübaşı (1979), Mavi Yıldız (1980), Endülüs’e Veda (1981), Cem Sultan 1-2, Dördüncü Murad 1-2 (1982), Merhaba Söğüt(1990) gibi tarihî romanları yanında Yolbaşı, Boşlukta Yürümek (1979),Keşmekeş, Yürek Seferi, Uzaklar Yakındır gibi güncel toplumsal romanlarında da geleneksel değerlere bağlılığı dile getirir.
1980'li yıllarda popüler romanın bir alt türü olarak değerlendirilebilecek “hidayet romanları”nın hızla çoğalma sebebi nedir?
12 Eylül İhtilali ülkede asayiş ve düzeni sağlamakla birlikte toplumda kırılmalara da yol açmış, dinî ve millî kimlikler üzerinde olumsuz etkiler yapmıştır. İslami çevrelerde baskıcı yönetime tepki sonucu popüler romanın bir alt türü olarak değerlendirilebilecek “hidayet romanları” hızla çoğalmıştır. Öte yandan tarih bilinci aşılamaya yönelik romanlarda da artış görülmüştür. Dinî ve millî değerleri bir terkip hâlinde romanın dünyasına taşıyan yazarlar da vardır.
1980’li yıllarda gelenekçi roman yazarlarına eklenen isimler kimlerdir?
1980’li yıllarda değerler dünyasını medeniyetler çatışması içinde ele alan (ilk eserlerini 1970’li yıllarda veren) Mustafa Miyasoğlu ve Rasim Özdenören, tarihî çerçevede yorumlayan Mehmed Niyazi (Özdemir), millî duygularla telif eden Osman Çeviksoy, tasavvuf düşüncesi ve klasik kültürle ilişkilendiren Nazan Bekiroğlu, İskender Pala ve Sadık Yalsızuçanlar gelenekçi roman yazarlarına eklenecek imzalardır.
Hikâye yazarı olarak tanınan, yayımlanmış tek romanı Gül Yetiştiren Adam’da (1979) dindar kimliği sezdirilen kahramanın modernleşme, yanlış Batılılaşma ve kültürel yozlaşma karşısında kendi değerlerine sadık kalma çabasını hikâye eden yazar kimdir?
Hikâye yazarı olarak tanınan, bu alanda Hastalar ve Işıklar (1967), Çözülme (1973), Çok Sesli Bir Ölüm (1974), Çarpılmışlar (1977), Denize Açılan Kapı (1984), Kuyu (1979), Hışırtı (2000), İmkânsız Öyküler(2010) gibi eserler veren Rasim Özdenören (1940-), yayımlanmış tek romanı Gül Yetiştiren Adam’da (1979) dindar kimliği sezdirilen kahramanın modernleşme, yanlış Batılılaşma ve kültürel yozlaşma karşısında kendi değerlerine sadık kalma çabasını hikâye eder.
Eski edebiyatın anlatma formlarından yararlanarak divan kültüründen beslenen tezli romanlar kaleme alan, ilk romanı Babil’de Ölüm İstanbul’da Aşk olan yazar kimdir?
Bir başka akademisyen yazar İskender Pala (1957-), eski edebiyatın anlatma formlarından yararlanarak divan kültüründen beslenen tezli romanlar kaleme alır. İlk romanı Babil’de Ölüm İstanbul’da Aşk (2003) bilimkurgu, mesnevi ve postmodern romanın kesiştiği bir eserdir.
Metinleri, hikmet çevresinde kurgulayan, geleneği şimdiki zamana taşıyarak yeniden yorumlayan, Gezgin’de (2004) arif, veli ve bilge İbni Arabi’nin hikâyesini anlatırken zaman zaman menkıbe diliyle roman dilini birleştiren yazar kimdir?
Sadık Yalsızuçanlar’ın metinleri, hikmet çevresinde kurgulanır. Geleneği şimdiki zamana taşıyarak yeniden yorumlar. Gezgin’de (2004) arif, veli ve bilge İbni Arabi’nin hikâyesini anlatırken zaman zaman menkıbe diliyle roman dilini birleştirir. Gezgin, yazarın deyişiyle “geleneksel bir roman ya da çağdaş bir menkıbe” olarak tanımlanabilir.