XVIII. Yüzyıl Türk Edebiyatı Dersi 6. Ünite Sorularla Öğrenelim
Xvııı. Yüzyılda Klasik Ve Hikemi Üslup
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Fıtnat Hanım şiirlerinde genel olarak hangi konuları işlemiştir?
Fıtnat Hanım’ın şiirleri kendi kadın hassasiyetini yansıtmaktan uzak hikemi ve aşıkane söyleyişlerden ibarettir. Kanaatkar olmak, dünya malı ve mevkilerine önem vermemek, felekten şikayet şiirlerinin başlıca konularını oluşturmaktadır.
Hoca Neşet’in yetiştirdiği şairlere örnekler veriniz.
Şeyh Galip, Pertev, Arif, Beylikçi İzzet, Ali Efendi, Arif Mehmet, İhsan, Neyyir, Ferri, Niyaz gibi bazı devrinin tanınmış isimleri, Hoca Neşet’in meclisine devam eden şairlerdendir. Neşet, etrafında toplanan şairleri, Hint üslubunun önemli temsilcileri Saib ve Şevket gibi şairlere yönlendirmiş ve birçoğunun mahlasını da kendisi vermiştir.
Nazîm hangi özelliği ile ön plana çıkmış bir şairdir?
Nazîm, Enderun’da yetişen şairlerden birisidir. 5 ayrı Divan tertip etmiştir ve bestekarlığının yanında iyi bir icracıdır. Şairin en önemli özelliği edebiyatımızın en çok naat söyleyen şairi olmasıdır. İkinci ve üçüncü divanları yalnızca naatlardan meydana gelmektedir.
Beylikçi İzzet Bey neden öldürülmüştür?
Divan-ı Hümayun’a katip olarak giren İzzet, padişahla ters düşmesi sebebiyle genç yaşta öldürülmüştür. Kaynaklarda, öldürülme sebebi olarak kendisine verilen görevlerle ilgili cüretkar, alay yollu konuşmaları gösterilmektedir. Divanı, genç yaşta öldürülmesi nedeniyle ölümünden sonra Seyyid Resai tarafından tertip edilmiş, S. Mehmed Nail tarafından da biyografisi eklenerek bastırılmıştır.
Esrar Dede’yi dönemin ilginç şairlerinden birisi yapan özelliği nedir?
Esrar Dede, Şeyh Galip’in edebiyat dünyasına kazandırdığı ilginç simalardan birisidir. Şairlik yeteneği Mevleviliğe intisabından sonra gün yüzüne çıkan Esrar Dede, üç yıl gibi kısacık bir süreye bir çok eser sığdırmayı başarmış, benzerine ender rastlanabilecek bir şairdir.
Nahifi neden “taze-gûy” olarak adlandırılmıştır?
Nahifi’nin taze gûy yani yeni soluklu bir şair olarak nitelendirilmesi, daha çok bestelenen ve Yunus tarzından söylediği şiirlerinden kaynaklanmaktadır.
Hoca Neşet’in en önemli eseri hangisidir?
Neşet, asrın önde gelen isimleri arasında yer almakla birlikte yazdığı şiirlerle de dikkat çekmiştir. Dinitasavvufi içerikli bir çok mensur eseri olan şairin en önemli eseri hayatta iken 1785-86’da talebesi Pertev tarafından tertip edilen Divanı’dır.
İlhami mahlasıyla şiirler yazan III. Selim neden döneminin kayda değer şair padişahları arasında yer almaktadır?
Sûz-ı dil-ârâ makamının mucidi olan İlhami, sanat ve sanatkara verdiği önemle tanınmış, reformist, hassas ruhlu bir padişahtır. Kaynaklarda bestekarlığının şairliğinden üstün olduğu söylenmektedir. Aynı zamanda iyi bir Mevlevi olan padişah, Şeyh Galip’le yakın bir dostluk kurmuştur. Şair, hikemi ve aşıkane şiirlerinden çok kafes ardından veliahtlık günlerinde yaşadığı ıstırabı, kasveti, saltanat yıllarında yaşadığı buhranları lirik bir dille ifade ettiği şiirleriyle dikkat çekmiştir.
İlhamî mahlasıyla şiirler yazan padişah kimdir?
Dönemin şair padişahları içinde anılmaya değer tek isim İlhami mahlasıyla şiirler söyleyen ve şimşirlik kasrındaki kafes hayatını ve saltanat yıllarında yaşadığı ıstırapları içtenlikle dile getirdiği hasbihal türü şiirleriyle dikkat çeken III. Selim’dir.
Beliğ kimdir?
Beliğ, asrın daha çok mesnevileri, olgunluk döneminde kaleme aldığı biyografik eserleri ve tarihleriyle dikkat çeken şairlerden birisidir. Kaynaklarda nüktedan, zarif, her makama uygun bir manzume yazmaya muktedir iyi bir musikişinas olarak tanıtılmıştır. Şairin küçük hacimli mesnevileri, gençlik dönemine ait türünün sıradan örneklerindendir. Divanı ise elimizde yoktur. Tarihleri ve mecmualardaki gazelleri, onun klasik estetiğin inceliklerine vakıf bir şair olduğunu göstermektedir. Şiirlerinde mahalli söyleyişler bakımından zengin, külfetsiz bir söyleyişi vardır.
Nevres-i Kadim hangi özellikleri ile ön plana çıkmış bir şairdir?
Nevres, yaşadığı zorlukları ve sıla hasretini dile getirdiği lirik şiirleri ile tanınan bir şairdir. Şairliğinin yanında bir çok mensur eseri olan iyi bir münşi ve hattat olan Nevres, küçük yaşlarda İstanbul’a gelmiş ve hayatının önemli bir kısmını Hekimoğlu Ali paşa’nın maiyetinde katiplik yapmakla geçirmiştir. Çağdaşı üstat şairlerin izinde yazdığı şiirleriyle de kendisini gösterme fırsatı bulmuştur. Mizaç itibariyle içten, dilini sakınmayan açık sözlü bir insandır. Bu sebeple, atandığı görevlerden duyduğu memnuniyetsizliği, insanların riyakarlığını eleştirmekten çekinmemiştir. Fakat bu tavrı I. Mahmud devrinde şair Haşmet’le birlikte sürgüne gönderilmesine sebep olmuştur. Şiirlerinin bir çoğu itinadan yoksundur. Sürgün yıllarında kaleme aldığı hasret yüklü lirik manzumeleri onu devrinde kendisine özgü olmayı başarmış şairler arasına dahil etmiştir. Ancak sürgüne gönderilen diğer şairler gibi döneminde hak ettiği yeri alamamıştır.
Nahifi döneminde neden büyük bir üne kavuşmuştur?
Nahifi, dini-tasavvufi duygularını lirik bir dille ifade eden kendisine has bir söyleyişe sahip üstat şairlerden birisidir. Lale Devri’nde dini-tasavvufi bir neşve ile yazdığı lirik şiirleri ve bilhassa Mesnevi tercümesi ile büyük şöhrete kavuşmuş, devrin en verimli şairlerinden birisidir. Sanat ve mazmun kaygısından uzak, manevi zevklerini zarif ve güçlü bir dille ifade ettiği şiirleriyle asrın önde gelen şairleri arasına girmeyi hak etmiş bir şairdir.
Kami mesnevilerinde hangi konuları işlemiştir?
Kami mesnevilerinden ikisini Bağdat’taki kadılık yıllarında yazmıştır. Tuhfetü’z-Zevra’da Bağdat’ta gömülü bulunan meşhur şahsiyetler; Kami’nin Bağdat kadılığı sırasında kaleme aldığı Behcetü’l-Feyha’da ise Bağdat Valisi Hasan Paşa’nın asi Arap aşiretleriyle mücadeleleri anlatılmıştır. Yer yer yörenin güzelliklerinin de tasvir edildiği mesnevide yöresel sözcük ve benzetmelerle süslenmiş, sanat kaygısından uzak bir üslup kullanılmıştır. Firuzname ise bir padişahla azat ettiği kölesinin karısı Gülruh arasında geçen yasak aşkı anlatan orijinal bir aşk mesnevisidir.
Kami’nin bilinen en önemli eserleri hangileridir?
Asıl adı Mehmed olan fakat daha çok Edirneli Efendi, Edirnevi Çebi olarak bilinen şairin en önemli eseri Divanı’dır. Eserin 15 yazma nüshası bilinmektedir. Manzum, mensur bir çok eser kaleme alan şairin Tuhfetü’z-Zevra, Behçetü’l-Feyha, Firuz-name adlı küçük hacimli manzum mesnevileri ile mensur Mahamü’lFukaha adlı Hanefi fakihlerle ilgili Arapça eseri ve yine fıkıhla ilgili Farsça’dan tercüme ettiği Nefisetü’lUhreviyye’si vardır.
Şeyhülislam İshak Efendi hakkında bilgi veriniz.
Lale Devri şairlerinden olan İshak Efendi lale düşkünlüğünün dışında devrin coşkusuna ilgi göstermeyen şairlerden birisidir. Devrinde, batini çizgilerden uzak bir tasavvuf anlayışına sahip, büyük bir bilgin olarak tanınmıştır. Damad İbrahim Paşa’nın etrafındaki alim ve şairler arasında yer alan şair asıl şöhretini I. Mahmud döneminde kazanmıştır. Divanı’nı da onun adına tertip etmiştir. İshak, dini-tasavvufi bir neşve ile kaleme aldığı gazelleriyle tanınmıştır. Divan dışında dini içerikli bir mesnevisi ve mensur eserleri vardır.
Klasik üslubun en önemli temsilcileri kimlerdir?
Klasik üslubun en önemli temsilcileri Kâmî ve Nahifî’dir. Fakat Nahifî, Nazîm ve Enis Dede ile birlikte, dini-tasavvufi duyarlılıkla kaleme aldığı şiirleriyle bu üslup içerisinde farklı bir yönelişi temsil etmektedir.
Pertev şiirin anlamını nasıl tasvir etmektedir?
Pertev, Nâyab için yazdığı mahlasnamesinde renkli, sanatlı, derin anlamlar ve mazmunlarla yüklü, girdaba benzeyen şiirlerin hayal ve anlamı örteceğini, şiirin akan su gibi okuyucuyu yormayan, akıcı bir üslupla yazılması gerektiğini söylemiştir. Ona göre sadece zevk ve sefa şiir için yeterli değildir. Onda insanı etkileyen, hassas duygular da olmalıdır. Çünkü şiir kalbe ait bir maceradır.
Nevres hangi eserleri ile ünlüdür?
Nevres’in Türkçe ve Farsça Divanları ile Bedir savaşını anlatan Gazve-i Bedir adlı manzum bir mesnevisi ile Münşe’at, Tarihçe-i Nevres, Vekayi-i Tebriz, Mebaligu’l-Hikem, Terceme-i Tarih-i Cihangir Şah adlı mensur eserleri bulunmaktadır.
Mahlasname nedir? Açıklayınız.
Mahlasname klasik şiirde, mahlası olmayan bir şaire, sevip saydığı usta konumundaki bir şairin mahlas vermek üzere kaleme aldığı şiirlerdir. Mahlas vermek üzere yazıldığı gibi mahlas değiştirmek amacıyla da yazılır. Türk edebiyatında en fazla mahlasname yazan şair Hoca Neşet’tir.
Sakıp Dede hangi özellikleri ile dikkat çeken bir şairdir?
Mevlevilikle ilgili biyografik eserleriyle tanınan Sakıp Dede, sanatını tamamen Mevleviliğin değerini anlatmaya adadığı didaktik şiirleriyle dikkat çeken bir şairdir. Mevlevi şeyhleri ve tanınmış dervişlerin biyografilerinden oluşan üç ciltlik Sefine-i Nefise-i Mevleviyan adlı eseriyle Mevleviler arasında oldukça meşhur olan Sakıb, hayata tamamen Mevlevihane penceresinden bakan bir şair olmuştur. Onda Mevlevilik bir neşve olmaktan çıkmış, bir amaç haline gelmiştir. Divanında devlet adamlarına yazılan bir methiyeye rastlanmamaktadır. Bu özellikleriyle Sakıb tam bir mutasavvıf şair olmakla birlikte, kullandığı dil ve üslup itibariyle onlardan ayrılmaktadır. Şiirleri baştan sona hikmetli sözler, nasihatler ve dini-tasavvufi öğütlerle doludur.
Vehbi’nin en önemli eserleri hangileridir?
Vehbi’nin Divanı dışındaki eserlerinin en önemlisi III. Ahmet’in çocuklarının sünnet düğünü ile Sultan Mustafa’nın kızı Ayşe Emetullah Sultan’ın evlenme merasimlerinü günü gününe anlattığı, yer yer manzum parçalar da içeren mensur Surname’sidir. Bu eser İstanbul’un mahalli hususiyetleri, örf ve adetlerini yansıtan bir vesika niteliğindedir.
Hoca Neşet’in önemi neyden kaynaklanmaktadır?
Hoca Neşet, şairliğinden ziyade birçok önemli şahsiyetin yetişmesine katkıda bulunması ve yazdığı mahlasnameleri ile büyük bir şöhrete kavuşan, devrin renkli şahsiyetlerinden birisidir. Şair, hayatını Mesnevi okutmaya ve gençlere farsça öğretmeye adamıştır. Bu sebeple şair, devrinde şairliğinden ziyade verdiği dersler ve yetiştirdiği talebeler ile tanınmıştır.
Kami gazel ve kasidelerinde nasıl bir üslup kullanmıştır?
Kami’nin gazellerinde, Türkçe kelime ve deyimler ve zarif hayallerle süslü bir üslup hakimdir. Kasidelerinde ise daha külfetli ve ağır bir dil kullanmıştır. Nedim’in kazandığı şöhretle geri plana düşmekle birlikte, zarif ve nükteli şiirleriyle dönemin üstat şairleri arasında girmeyi başarmıştır.
Kami şiirlerinde hangi özellikleri ile ön plana çıkmış bir şairdir?
Kami, latife ve hiciv söylemenin oldukça rağbet gördüğü bir dönemde şiiri ciddiye alan, klasik estetiğin sırlarına vakıf olmuş bir şairdir. Ona göre birkaç beyit söylemekle şair olunamaz. Önemli olan söz vadisinin büyülü güzelini bulmaktır. Kami, bir gazel şairi olmakla birlikte divanında kaside, tarih, lügaz ve matlalar önemli bir yer tutmaktadır. Kasidelerinde Nefi etkisi bariz bir şekilde görülmektedir. Devrinin imar faaliyetleri, çeşitli düğün ve ölümlerle ilgili yazdığı bir çok tarihi vardır. Şair asıl kudretini kaside ve kıtalardan ziyade gazellerinde göstermiştir. Divanında her harften gazele yer veren dönemin nadir şairlerinden birisidir. Şair, Lale devri eğlencelerine, folklorik ve hikemi şiire ilgi göstermemiş, klasik üsluba bağlı aşıkane şiirler yazmıştır.
Klasik edebiyatta en fazla ön plana çıkmış olan kadın yazar kimdir?
Tanzimat yazarlarınca “Hanımefendi Hazretleri” ve “Şairler Kraliçesi” gibi lakaplarla anılan Fıtnat Hanım klasik edebiyattaki kadın şairlerin en meşhurudur.
Esrar Dede’nin en önemli eseri hangisidir?
Esrar Dede, daha çok Tezkire-i Şu’arâ-yı Mevleviyyesi’yle tanınmakla birlikte en önemli eseri Divanı’dır.
Hikemi üslup klasik üsluptan hangi özelliği ile ayrılmaktadır?
Hikemi üslup, klasik üsluptan duygu ve sesin yerine, fikri ve manayı ön plana çıkarmasıyla ayrılmaktadır.
XIX. Yüzyılda kadın şair sayısının artmasının temel nedeni nedir?
Bu yüzyılda kadın şairlerin sayısının artmasının en önemli nedeni kuşkusuz sosyal ve kültürel hayattaki ve de zihniyet dünyasındaki değişimdir.
Hikmetli söyleyişin en önemli isimleri kimlerdir?
Hikmetli söyleyişin önemli isimleri arasında Raşit, Seyyit Vehbi, Münif ve Koca Ragıp Paşa öne çıkan isimlerdir.
Raşit hangi özellikleri ile ön plana çıkmıştır?
Raşit, asrın önemli tarihçilerinden birisidir. Reis-i Şairan Taip’in Seyit Vehbi ile birlikte şiir ülkesinin padişahı olmaya layık gördüğü isimlerden birisidir. Lale Devri’nde Damat İbrahim Paşa’nın en yakınındaki isimlerden birisi olan şair Patrona isyanı sonrasında bir süre sürgün hayatı yaşamıştır. Dönemin Nabi takipçileri içerisinde en güçlü şairlerden birisidir. Şairin asli unsuru fikirdir. Ona göre şiire ruh veren fikir/anlam olmakla birlikte nükte de ihmal edilmemelidir. Çünkü sadece fikirden ibaret nükteden yoksun şiir pejmürde kıyafetli bir güzelden farksızdır. Bir çok şiiri hikemi şiirin üstadı olan Nabi’ye nazire olarak yazılmıştır. Lale Devri’nin coşkusunu en yakından yaşayan şairlerden biri olmakla birlikte bu dönemle ilgili olarak birkaç tarih dışında başka şiir yazmamıştır. Raşit, diğer Nabi taklitçilerinden farklılaşarak şiirlerine kendi özelliklerini aksettirebilen, kusursuz bir söyleyişe sahip bir şair olmuştur.
Hikemi üslubun ön plana çıkmasında neler etkili olmuştur?
Hikemi şiirin rağbet görmesinde Nabi’nin güçlü, akıcı üslubu etki etmiştir. Bunun yanında sosyal ve siyasi hayattaki aksaklık ve huzursuzlukların had safhaya çıkması da önemli düzeyde etki etmiştir.
Fıtnat Hanım gazellerini kime nazire olarak yazmıştır?
Divanındaki 59 gazelden bir kaçı hariç hepsi, başta babası Es’at Efendi olmak üzere, Ç. Asım, Ragıp Paşa, Haşmet, Nabi, Raşit, Nedim ve kardeşi M. Şerif Efendi’ye nazire olarak yazılmıştır.
Enis Dede kimdir?
Tanınmış bir Mevlevi şeyhi olan Enis Dede devrin meşhur mutasavvuflarından biri olmakla birlikte, gerek şekil ve üslup gerekse hayal bakımından klasik şiir anlayışını benimseyen bir şairdir. Küçük yaştan itibaren tasavvuf muhitlerinde yetişen Enis Dede yaklaşık elli yıl süreyle Edirne Mevlevihanesini’nin şeyhlik makamında kalmıştır. Ömrünü Mevlana ve Mesnevi’yi okumaya ve okutmaya adayan şair, sanatını da Mevleviliğin hizmetine vererek Peygamber’e beslediği samimi sevgisini, ilahi aşkı, hakikat aleminin sırlarını dile getirmeye çalışmıştır. Tek eseri olan küçük hacimli Divanı’nın üçte ikilik bir kısmı kaside şeklinde yazılan naatlardan meydana gelmektedir.
XVIII. yüzyıl divan şiirinde klasik üslubun durumu nasıldır?
Klasik üslup, XVIII. asırda büyük bir rağbet görmüş ve önceki asırdan itibaren hikemî, bediî (Sebk-i Hindî) ve mahallî (folklorik) üsluptan da beslenerek, bu yüzyılda daha renkli bir görünüm kazanmıştır. Anlamdan ziyade sese önem veren, sanat kaygısından uzak, nükteli, açık ve zarif bir söyleyişe yaslanan klasik üslup, bu asırda kadim zevki temsil eder.
Divan şairleri XVIII. yüzyılda neden klasik üsluba yönelmişlerdir?
Mahallî üslubun yüzeyselliğine ve Sebk-i Hindî’nin aşırı zihnîliğine tepki gösteren şairler bu yüzyılda, Bakî ve Şeyhülislam Yahya’da en güzel ifadesini bulan klasik üsluba dönmeyi yeğlemişlerdir.
Pertev'e göre klasik üslup nasıl bir tarzdır?
Pertev’e göre bu tarz söyleyiş “tarz-ı hasen” yani güzel, gönle ve kulağa hoş gelen bir tarzdır.
Klasik üslubun XVIII. yüzyıldaki temsilcileri kimlerdir?
Klasik üslubun bu asırdaki en önemli temsilcileri Kâmî ve Nahifî’dir. Fakat Nahifî, Nazîm Yahya, Sakıp Dede ve Enis Dede ile birlikte, dinî-tasavvufi duyarlılıkla kaleme aldığı şiirleriyle bu üslup içerisinde farklı bir yönelişi temsil ederler. Ayrıca Şeyhülislam Yahya ve Neşatî’yi üstat kabul eden Esrar Dede gibi Mevlevi şairler ile Nevres-i Kadim, Pertev ve Beylikçi İzzet de bu asırda klasik üslup çizgisinde kalan şairlerdir.
Klasik üslup içerisinde farklı bir yönelişi temsil eden şairler kimlerdir?
Nahifî, Nazim, Enis Dede ve Sakıp Dede dinî-tasavvufi duyarlılıkla kaleme aldıkları şiirleriyle klasik üslup içerisinde farklı bir yönelişi temsil ederler. Bunlar içinde şair olarak en güçlüsü Nahifî’dir.
Nedim ve Şeyh Galib'ten sonra XVIII. yüzyılın en büyük şairi kimdir?
Lale Devri şairlerinden olan Nahifî (ö. 1115/1738?), dinî-tasavvufi bir neşve ile yazdığı lirik şiirleri ve bilhassa Mesnevi tercümesi ile büyük bir şöhrete kavuşmuş, devrin en verimli şairlerinden biridir. İki Divanı vardır ve Nedim ve Şeyh Galip’ten sonra da dönemin en büyük üçüncü ismidir.
XVIII. yüzyılın önemli şairlerinden olan Nazîm kimdir?
Edebiyatımızda naat şairi ve büyük bir bestekâr olarak tanınan Nazîm (ö. 1139 / 1727), Enderun’da yetişen şairlerden biridir. Nazim, 5 ayrı Divan tertip etmiştir. Şair, bestekârlığının yanında aynı zamanda iyi bir icracıdır. Fakat 500’e yakın bestesinden günümüze sadece 6’sı ulaşabilmiştir.
XVIII. yüzyıl şairlerinden olan Enis Dede kimdir?
Tanınmış bir Mevlevi şeyhi olan Enis Dede (ö. 1146 / 1733), devrin meşhur mutasavvıflarından biri olmakla birlikte, gerek şekil ve üslup, gerekse hayal bakımından klasik şiir anlayışını benimseyen bir şairdir.
XVIII. yüzyıl şairlerinden olan Sakıp Dede kimdir?
Mevlevilikle ilgili biyografik eseriyle tanınan Sakıp Dede (ö. 1148 / 1735), sanatını tamamıyla Mevleviliğin değerini anlatmaya adadığı didaktik şiirleriyle dikkati çeken bir şairdir. Mevlevi şeyhleri ve tanınmış dervişlerin biyografilerinden oluşan üç ciltlik Sefîne-i Nefîse-i Mevleviyân adlı eseriyle Mevleviler arasında oldukça meşhur olan Sakıb (Mustafa), hayata tamamıyla Mevlevihane penceresinden bakan bir şairdir.
XVIII. yüzyıl divan şairlerinden Kâmî kimdir?
Asıl adı Mehmed olan, fakat daha çok Edirneli Efendi, Edirnevî Çelebi lâkabıyla tanınan şair Edirne’de doğmuştur ve İbrahim Gülşenî’nin oğludur. İstanbul’daki çeşitli medreselerde müderrislik, Bağdat, Mısır ve Galata’da kadılık görevlerinde bulunan Kâmî, humma (sıtma) hastalığından İstanbul’da ölmüştür. En önemli eseri Divanı’dır. Manzum, mensur birçok eser kaleme alan şairin, Tuhfetü’z-Zevra, Behçetü’l-Feyha, Firuz-name adlı küçük hacimli manzum mesnevileri ile mensur Mehamü’l-Fukaha adlı Hanefî fakîhlerle ilgili Arapça eseri ve yine fıkıhla ilgili Farsçadan tercüme ettiği Nefisetü’l- Uhreviyye’si vardır. Kâmî, lâtife ve hiciv söylemenin oldukça rağbet gördüğü bir dönemde, şiiri ciddiye alan, klâsik estetiğin sırlarına vâkıf bir şairdir. Ona göre birkaç beyit söylemekle şair olunamaz. Önemli olan söz vadisinin büyülü güzelini bulmaktır.
XVIII. yüzyıl divan şairlerinden Nevres-i Kadim kimdir?
Mahlastaşı Osman Nevres’ten ayırmak için Kadim unvanıyla anılan Abdürrezzak Nevres, yaşadığı zorlukları ve sıla hasretini dile getirdiği lirik şiirleriyle tanınan bir şairdir. Şairliğinin yanında aynı zamanda birçok mensur eseri olan iyi bir münşi ve hattat olan Nevres, küçük yaşlarda İstanbul’a gelmiş ve hayatının önemli bir kısmını Hekimoğlu Ali Paşa’nın maiyetinde kâtiplik yapmakla geçirmiştir. Türkçe ve Farsça Divanları ile Bedir savaşını anlatan Gazve-i Bedir adlı manzum bir mesnevisi vardır. Bunların dışında Münşe’at, Tarihçe-i Nevres, Vekayi-i Tebriz, Mebaligu’l-Hikem, Terceme-i Tarih-i Cihangir Şah adlı mensur eserleri vardır. Mizaç itibariyle içten, dilini sakınmayan açık sözlü bir insandır. Bu sebeple atandığı görevlerden duyduğu memnuniyetsizliği, insanların riyakârlığını eleştirmekten çekinmemiştir. Fakat bu tavrı, I. Mahmud devrinde şair Haşmet’le birlikte sürgüne gönderilmesine sebep olmuştur. Sıkıntılı bir hayat süren şair, ikinci defa sürüldüğü Bursa’da ölmüştür.
XVIII. yüzyıl divan şairlerinden Esrar Dede kimdir?
Esrar Dede, Şeyh Galib’in edebiyat dünyasına kazandırdığı, klasik şiirin ilginç simalarından biridir. Şairlik yeteneği Mevleviliğe intisabından sonra gün yüzüne çıkan Esrar yani gerçek adıyla Mehmed, üç yıl gibi kısacık bir süreye birçok eser sığdırmayı başarmış, benzerine ender rastlanabilecek bir şairdir. Arapça ve Farsça’nın yanında, Latin, İtalyan ve Rum dillerini de bilen şairin, Lügat-i Talyan adlı yarım kalmış küçük bir sözlük tercümesi vardır. Esrar’ın, birçok dil bilmesi ve şiirlerindeki Hristiyanlıkla ilgili motiflerin fazlalığı onun mühtedilerden (din değiştiren) olabileceğini akla getirmekle birlikte, bu konuda yeterli bir bilgi yoktur. Esrar, daha çok Tezkire-i Şu’arâ-yı Mevleviyye’siyle tanınmakla birlikte, sanat hayatı bakımından en önemli eseri Divanı’dır.
Divan şairlerinden Nâbî'nin Hikemi üslup üzerindeki etkisi nasıldır?
Dönemin en çok takipçi bulan şairlerinin başında Nabî’nin gelmesi sebebiyle, bu asırda klasik üsluptan duygu ve sesin yerine, fikri ve manayı öne çıkarması bakımından ayrılan hikemî (tebliğî, didaktik) üslup, en verimli çağını yaşamıştır. Hikemi şiirin rağbet görmesinde, Nabî’nin etkisinin yanında sosyal ve siyasi hayattaki aksaklık ve huzursuzlukların had safhaya çıkmasının da önemli bir etkisi vardır.
Hikemî üslubun en önemli temsilcileri kimlerdir?
Hikmetli söyleyişin en önemli isimleri, Raşit, Seyyit Vehbî, Münif ve Koca Ragıp Paşa’dır. Sünbülzade Vehbî ve Neylî ise hikemî şiirlerinin yanında Nedim vadisinde de şiirler söyleyen şairlerdir. Bu üslubun diğer temsilcileri ise, Dürrî, Âtıf, Asım, Hazık, Naşit, Salim, Rahmî, Fıtnat, Şeyhülislam Es’at, Ratip, Haşmet ve Fıtnat’tır.
XVIII. yüzyıl şairlerinden Koca Ragıp Paşa kimdir?
Bu asrın Nedim ve Şeyh Galip’ten sonra akla gelen ilk isimlerden biri olan Koca Ragıp Paşa aynı zamanda devrin büyük devlet adamlarından ve bilge şahsiyetlerinden biridir. Devlet adamlığı ve şairliğinin yanında, ilim, kültür ve imar faaliyetlerine verdiği önemle tanınmıştır. Kendi adına Laleli’de bir kütüphane yaptırmış ve bütün eserlerini buraya vakfetmiştir. Evini de, Fıtnat Hanım, Çelebizade Asım ve Haşmet gibi birçok önemli şair ve şahsiyetin toplandığı bir meclis hâline getirmiştir. Vakarlı, olgun kişiliğini sanatına da yansıtmış, mahallî üsluptan ziyade klasik estetiğe bağlı kalarak hikemi şiirleriyle Nabî’yi takip etmiştir. Olaylara hikmet gözüyle bakmış, bunları tasannudan uzak güçlü, açık bir dille ifade etmeye çalışmıştır. Şiirleri, olgun kişiliğinden ve engin hayat tecrübesinden süzülüp gelen hikmet yüklü beyitlerle doludur. Ragıp, güçlü, pürüzsüz ve açık bir söyleyişe sahiptir. Ragıp’ta, Nabî’deki çok yönlülük ve derinlik yoktur ancak yine de atasözleri ve deyimler bakımından şiirinin zenginliği anlatımını güçlü kılmıştır. Ragıp Paşa, hayattayken divanını tertip etmemiş ve şiirleri daha sonra Müstakimzade’nin himmetiyle toplanmıştır. Çok sayıda eseri olmakla birlikte, edebî bakımdan Divanı’ndan sonraki en önemli eseri Mecmua’sıdır.
XVIII. yüzyıl divan şairlerinden Fıtnat Hanım'ın Tanzimat yazarlarında konulan lakapları nelerdir?
Tanzimat yazarlarınca “Hanımefendi Hazretleri” ve “Şairler Kraliçesi” gibi lakaplarla anılan Fıtnat Hanım (ö. 1194 / 1780) , klasik edebiyattaki kadın şairlerin en meşhurudur.
XVIII. yüzyıl divan şairlerinden Fıtnat Hanım kimdir?
Diğer kadın şairler gibi, kültürlü, seçkin bir aileden gelen Fıtnat yani gerçek adıyla Şerife Zübeyde, kendini iyi bir şekilde yetiştirmiş, nüktedan, açık sözlü bir şairdir. Koca Ragıp Paşa ve Haşmet’le arasında geçtiği rivayet edilen kaba ve müstehcen latifeler, onun devrin geleneksel kalıplarını zorlayan bir kadın olduğunu düşündürmektedir. Divanı’nın 31 yazma ve 4 matbu nüshasının olması, devrin çok okunan şairlerinden biri olduğunu göstermektedir.
XVIII. yüzyıl divan şairlerinden Fıtnat Hanım'ın üslubu nasıldır?
Şiirleri, kendi kadın hassasiyetini yansıtmaktan uzak hikemî ve âşıkane söyleyişlerden ibarettir. Kanaatkâr olmak, dünya malı ve mevkilerine önem vermemek, felekten şikâyet şiirlerinin başlıca konusudur. Onun, külfetsiz, akıcı, zarif bir söyleyişi vardır. Fakat kudretli bir şair olmaması sebebiyle şiirleri duygu ve hayal derinliğinden yoksundur.
Harabâtı görenler her biri bir hâletin söyler
Safâsın nakl eder rindân u zâhid sıkletin söyler
Koca Ragıp Paşa'nın yukarıdaki beytinde ne anlatılmak istenmiştir?
Meyhaneyi görenlerin her biri bir özelliğinden bahseder. Rintler, onun safasını, zahitler ise sıkıntılarını anlatır.
Gazelin konusu, insanların dış dünyayı mizaçlarına göre farklı şekillerde algılamasıdır. Şair, bu farklılıktan ortaya çıkan tezadın hikmeti üzerinde durmaktadır. “Harâbât”, şarabın yasak olması sebebiyle virane yerlerde içilmesi sebebiyle meyhane anlamında kullanılır. Tasavvufi olarak ise, tekke ve gönül anlamına gelir. Meyhane, özü ve sözü bir olan rintler için sefa, işin şeklinde kalan özüne vâkıf olamayan zahitler içinse sıkıntı kaynağıdır. “Harâbât”ın, hem “sıklet” hem de “sefa” kaynağı olmasında tezat sanatı vardır.
Olurdı nokta kondurmak o mihre belki hâl-âsâ
Görünseydi felekde ayda bir bâri hilâl-âsâ
Kâmî'nin yukarıdaki beytinde ne anlatılmak istenmiştir?
O güneş gibi güzel sevgili, ayda bir bile hilal gibi gökyüzünde görünseydi, belki ona bir ben gibi bir nokta kondurmak mümkün olurdu.
Beyitte, güneş gibi ışıl ışıl, göz alıcı bir güzelliğe sahip olan sevgiliyi görebilmenin imkânsızlığı anlatılmaktadır. Güneşe de ışığı sebebiyle bakmak güçtür. Ay her gece görünmez. Eskiden, takvimdeki ay başı hilalinin görünmesiyle bilinirdi. Dolayısıyla ramazanlar ve bayramlar da hilalin görünmesiyle başlardı. Hilal veya yeni ay, ayda bir gökyüzünde görünürken, sevgili için bu bile imkânsızdır. Ayın üzerinde kara lekeler, sevgilinin yüzündeki benlere benzetilmektedir (teşbih). Sevgili ayda bir de olsa görünse, ona bir kez
olsun ona bakabilmek yani bir “nokta kondurmak” mümkün olacaktır.