XVIII. Yüzyıl Türk Edebiyatı Dersi 2. Ünite Sorularla Öğrenelim
Mahalli-Folklorik Üslup Temsilcileri-I
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Nedim’in diğer şairlerle olan şairlik ilişkileri nedir?
Nedim, başta Fuzulî olmak üzere pek çok usta şaire nazire söylemiştir. Nevâyî’nin bir gazelini tanzir etmiş ve ayrıca Çağatayca üç beyitli bir manzume söylemiştir. Razî, Neşatî Dede ve Tıflî’nin gazellerine tahmis; Nedim-i Kadîm ile İzzet Ali Paşa’nın şiirlerine taş-tir yazmış; Enverî, İbrahim Paşa ve Sultan Ahmet’in mısra ve beyitlerini tazmin etmiştir. Ayrıca, “gibi” redifli kasidesinde İran şairlerine âdeta meydan okuyan Nedim, Türk şairlerinden kasidede Nef’î’yi; gazelde Bakî ve Yahya’yı; mesnevi tarzında Atayî’yi ve rubaide ise Haletî’yi beğendiğini söylemiştir Özellikle ilk kasidelerinde Nefî etkisine sonuna kadar açık olan Nedim, gazelde de kendisini Bakî’nin mirasçısı sayar. Döneminin şairlerinden Arif Efendi, İzzet Ali Paşa ve Razî gibi şairlere birer beytinde yer verir. Devrin diğer şairleri ile birlikte Nedim de Namî mahlasıyla şiirler söyleyen Safevi elçisi Mur-tazakulu Han’a nazireler söyler. Divan edebiyatı geleneği içerisin-de belirginleşen bütün arayışlar, tecrübeler ve hatta kimi zaman tali bir duyarlık olarak kalıp genelleşmeyen denemeler Nedim’in dikkatini çeker. O, bütün bu tecrübelere ve divan şiirinin kaynaklarına kayıtsız kalmaz. Onun divan şiirine getirdiği yenilik, asırlarca süren dağınık tecrübelerin zaferidir.
Nedim in şiirlerindeki yenilik arzusunu sergileyen bir dörtlük örnekleyiniz.
Sevdiğim cemâlin çünkim göremem Çıkmasın hayâlin dil-i şeydâdan Hâk-i pâye çünki yüzler süremem Alayım peyâmın bâd-ı sabâdan
Nedimane nedir? Bu tarzın özelliği nasıldır?
XVIII. yüzyılın başında gazelde hikemî tarzın büyük temsilcisi Nâbî’nin, kasidede Nef’î’nin etkisinin revaçta olduğu şiir ortamına ilk adımını atan Nedim, çok geçmeden Nedimane denilen yeni bir tarz geliştirmiştir. Bu tarzın esasını; söyleyiş mükemmelliği, yerlilik arzusu ve Nedim’e özgü edâ oluşturur.
Nedimin şiirlerindeki tarzı nasıldır?
Nedim, şiir lügati zengin olmayan şairlerdendir. Bulduğu bir imajı veya hoşuna giden benzetme unsurlarını tekrar tekrar kullanır. Onun asıl kudreti dili kullanmadaki ustalığında saklıdır. Konuşma dilinden gelen söyleyişleri kullanmadaki dehası ve ahengi sağlamadaki titiz işçiliği onu çağdaşlarından ayırır. Kafiye, redif ve vezin kullanımındaki başarısı, şiirlerinde ritmik akışkanlığın sağlanmasında etkili olmuştur. Redif ve kafiye kullanımında geleneğe bağlı olan şairin ara sıra Türkçe kelime ve eklerle yaptığı kafiyelerdeki doğallık, daha önceki şairlerde az rastlanan bir özelliktir. Nedim aruzun musikisini yakalayan ve şiirinde âdeta bir ahenk unsuru olarak kullanan divan şairlerinden biridir. Şiirlerinin bestelenmeye elverişli bir yapısı vardır. Onun için şairin yaşadığı dönemden başlayarak musammatları ve gazelleri bestelenmiştir. Nedimane denilen tarzın önemli özelliklerinden bir diğeri, yerlilik merakıdır. Nedim, divan şiirinde Necatî’yle belirginleşen, Bakî ve Şeyhülislam Yahya gibi şairlerin eserlerinde mükemmelleşen mahallileşme deneyiminin XVIII. yüzyıldaki en büyük temsilcisidir Onun, şiirlerinde halk edebiyatına yakınlaşması, İstanbul hayatından sahneler sunması, gerçek hayattan alınan unsurları kullanması, günlük dilden gelen konuşma kalıplarına ve deyimlere yer vermesi yerlilik arzusunu gösteren unsurlar olarak görülmektedir.
Nedimin ölümü ile ilgili ileri sürülen şeyler nelerdir?
İsyan sırasında Nedim’in akıbetinin ne olduğu konusunda değişik iddialar ileri sürülmüştür. Kaynaklarda şairin, söz konusu isyanı takip eden günlerde illet-i vehimeden veya içkiye düşkünlüğü nedeniyle titreme hastalığından öldüğüne dair bilgiler kayıtlıdır. Güvenilir biyografi müelliflerinden Süleyman Sadettin, Nedim’in ihtilal esnasında korkudan evinin damına çıktığını ve oradan düşerek öldüğünü söylemektedir. Bu acı akıbet, şairin belki de son bir kurtuluş ümidiyle evinin damına çıktığını veya linç edilerek öldürülen dedesi Mülakkab Mustafa Efendinin yaşadığı tecrübenin tekrar edilmesine imkan vermemek için ölümü tercih ettiğini akla getirmektedir. Ancak kesin olan bir şey vardır; o da şairin ihtilal sırasında öldüğüdür.
Sahaifü’l-Ahbar nedir?
Lale Devrinde (1718-1730) teşekkül ettirilen tercüme heyetlerinde görev alan Nedim, Müneccimbaşı Ahmet Âşıkî (ö.1702)’nin Camiü’d-Düvel adlı Arapça eserini Türkçe’ye çevirerek Sahaifü’l-Ahbar adını vermiştir. Nedim’in on yılda tamamlayarak (1720-1730) İbrahim Paşa’ya sunduğu bu çeviri, 1285 yılında İstanbul’da basılmıştır.
Mahallileşme eğilimleri ile ilgili neler söylenebilir?
mahallileşme eğilimlerinin bütüncül bir yapı oluşturduğu söylenemez. Halk zevkinin klasik şiir tarihindeki en önemli dönemeçlerinden biri olan Sabit, yazdığı hezellerle onu çok daha ölçüsüzce takip eden Kuburizade Hevayî ve onlardan sonra yetişerek bu cereyanı estetik zirvesine ulaştıran Nedim, XVIII. yüzyılda mahallileşme eğilimini belli ölçülerde yönlendiren üç isimdir. Nedim’in incelik ve coşkusu, sanat değeri bakımından kendisine yakışır bir takipçi yetiştirememiş olsa da dönemi şairlerinden Vahid Mahtumî ve İzzet Ali Paşa’da ana hatlarıyla yaşamaya devam eder. Hevayî ve Sabit’in üslupları ise iç içe geçerek Sürurî, Kânî ve Enderunlu Fâzıl üzerinde etkili olur. Ayrıca mahallileşmenin sayılan isimlerle perçinlenen dil ve söyleyiş özelliklerini, sınırlı sayıda örnekle de olsa yüzyılın hemen tüm şairlerinde görmek mümkündür.
XVI. yüzyıldan itibaren divan şiirinde görülen yerlilik arzusu nasıl tanımlanır?
Günlük hayat sahnelerinin, konuşma kalıplarının ve mahalli konuların şiire yansıması biçiminde tanımlanır.
Gel ey fasl-ı bahârân mâye-i ârâm u hâbımsın Enîs-i hâtırım kâm-ı dil-i pür-ıztırâbımsın dizelerinin çevirisi nedir?
nedir? Cevap: Ey bahar mevsimi, gel! Dinlenme ve uykumun esasısın. Zihnimin arkadaşı, ıstırap dolu gönlümün arzususun şeklindedir.
Nedim Divanı nedir?
Nedim Divanı: Nedim’e asıl şöhretini kazandıran eseri, divanıdır. Şairin hayattayken divan tertip edip etmediği bilinmemektedir. bulunan Nedim Divanı nüshasının, müellif hattı olduğuna dair iddialar da gerçeği yansıtma-maktadır. Nedim Divanı’nın bilinen en eski tarihli nüshası, 1149 yılında istinsah edildiği tahmin edilen ve Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi Y.13 numarada kayıtlı olan nüshadır. Nedim Divanı’nın yurt içi ve yurt dışındaki kütüphanelerde kırk beş kadar yazma nüshası vardır.
XVIII. yüzyılda Türkçeyi şiirin yapısında ve ses örgüsünde kullanılması nasıl olmuştur?
Osmanlı şairleri, şiirin teknik yapısında ve ses örgüsünde de artık Türkçeyi keşfetmişlerdir. Geleneğin en önemli ahenk unsurları olan kafiye ve redif, Türkçeye kapılarını ardına kadar açar. “…olaldan ben bana”, “…ne dersin sözün nedir” vb. Türkçe söz öbeklerinden oluşan uzun redifler çoğalır. İkilemelerin redif olarak kullanımı yaygınlaşır, daha önce pek rastlanmayan “… çalar çarpar”, “… açılır kapanır” ya da “… ister istemez” gibi zarif örnekler görülür. Fakat şiir sesinin yerlileşmesi yolunda önemli bir adım olan bu gelişme kimi şairlerin sorumsuzca yenilik arayışları yüzünden bazen zevksiz sonuçlar doğurur. Yukarıda örnekleri sıralanan güzel redifler, yerlerini “hıkır hıkır, şıkır şıkır, fıkır fıkır, tıkır tıkır, çıkır çıkır” benzeri bayağılıklara bırakır; “… köçeklik, eteklik, bebeklik, nemeklik, zenbereklik, eşeklik, çiçeklik” türünden zorlama, zevksiz kafiyeler görülmeye başlar.
Nedimin yaşam biçimi ve şairliği arasındaki ilişkiler nelerdir?
Modern Türk edebiyatında eserinden çok, fantastik ögelerle süslenmiş yaşama biçimiyle hatırlanan ve eleştirilen divan şairlerinin başında Nedim gelir. Popüler tarihçiliğin ve ideolojik bakış açısıyla geçmişi yeniden kurma çabalarının bir sonucu olarak Lale Devri ve Nedim genellikle bir yönüyle öne çıkarılır. Oysa ne Lale Devri sadece eğlenceden ibarettir ne de Nedim’in şiirleri. Nedim’in eserlerinde Lale Devrinin bütün özelliklerini bulmak mümkündür. Her ne kadar Nedim, modern Türk şairlerince şiirlerinden yapılan alıntılar, göndermeler ve çağrışımlarla en çok hatırlanan divan şairlerinden biri olsa da bu algılama biçimi onun şiiriyle tam olarak örtüşmez. Bu algılama biçiminde Nedim, Lale Devrinin müstesna şairidir. İstanbullu ve hatta Beşiktaşlı oluşu, bir elinde gül bir elinde câm (=kadeh) olmak üzere dünyadan kâm almak için Sadabad seyrine çıkışı, güzellerle senli benli konuşması ve hayatın bin bir güzelliğini tatmasına rağmen bu dünyanın ona da kalmayışı söz konusu edilir. Lale Devri ve Nedim’e dair oluşan bu imaj, sanat ve edebiyat çevrelerince de paylaşılır.
Tuğra çekmiş dest-i kudret kaşına Cefâ takmış siyah perçem başına Taze girmiş on üç on dört yaşına Gül fidanım henüz bulmuş çağını Şirin esmer şimdi bulmuş çağını Şiiri hangi kuralla yazılmıştır ve hangi şairin şiiridir?
Hece vezniyle yazılmıştır. Şeyh Galip’in şiiridir.
Yukarıdaki dizeleri nasıl açıklarız?
Kaside bahar mevsimine seslenişle başlamaktadır. Sözlüklerde biri Farsça diğeri Arapça olmak üzere iki tane bahar kelimesi vardır. Mevsim anlamında kullanılanı Farsça, kokulu çiçekler anlamında kullanılanı ise Arapçadır. Dolayısıyla Nedim’in burada hitap ettiği, mevsim anlamında kullanılan ‘bahar’ kelimesinin çoğuludur. Kelimenin çoğulunu, vezin gereği yahut bahar mevsimine özlemini vurgulamak isteğinden dolayı tercih etmiş olabilir. Bahar mevsimi tam manasıyla bir sevgili yahut hasretle beklenen bir insan gibi tasavvur edilmiştir.
Dehân-ı gonceyi bâz et zebân-ı sûseni ter kıl Şikest-i tevbeye dahl edene hâzır-cevâbımsın dizelerinin açıklamasını nasıl yaparız?
Goncanın ağzını açmak, susamın dilini ıslatmak görevlerini yüklenen ilkbaharın, açıkça söylenmediği hâlde şarap içmeyi telkin ettiği sezdirilmektedir (teşhis). Goncanın ağzı açılınca gül olur, susamın dili ıslatılınca yaprak açar. Susamın dili ifadesiyle anlatılmak istenen, susamın yaprağıdır. Beyitte sözü edilen tövbesini bozanlar; kış mevsiminde şaraba tövbe edenlerdir. Yani âşıklar, şairler hülasa rintlerdir. Onlara sataşan ancak zahit olabilir. Bu bakımdan zahide bahar mevsiminden daha iyi bir cevap olamaz.
Gülüm şöyle gülüm böyle demekdir yâra mu‘tâdım Seni ey gül sever cânım ki cânâna hitabımsın dizelerinde mu‘tâd anlamı nedir?
mu‘tâd : âdet olunmuş, alışılmış anlamına gelir.
Açıl ey fasl-ı dey sen gülsitanlardan açılsın gül Terennüm eyle bülbül mutrıbım çengim rebabımsın dizelerinin açıklaması nasıldır?
Beyitte şair kış mevsimine seslenerek gül bahçelerinden uzaklaşmasını, yani baharın gelmesi için zemin hazırlamasını istemektedir (teşhis). Açılmak kelimesi farklı anlamlarda kullanılarak cinas yapılmıştır. Kış açılır, uzaklaşırsa bahar gelecek ve gül açılacaktır. Bülbül de bahçede dem çekecektir. Bülbüle, sen şakımaya başla; benim çalgıcım da çalgım da sensin diyen şair, musiki ile ilgili kavramları bülbülün şahsında bir araya getirmektedir.
Yukarıdaki dizelerin çevirisi nasıldır?
Ey servi! Yüce, yüksek anlam gibi gülistandan görün. Doğrusu bu düzgün boyunla en güzel beytimsin. Şeklindedir.
XVIII. yüzyıldaki mahallileşmenin göstergeleri nelerdir?
XVIII. yüzyılda mahallileşmenin göstergelerinden biri divan şairlerinin hece ölçüsüne rağbet etmeleridir. Daha önceki yüzyıllarda klasik geleneğe bağlı birkaç şair tarafından ancak birkaç manzumede denenen hece vezni, mahallileşmenin bu yüzyıldaki en belirgin göstergesi olur.
Nedim’in öz geçmişi ile ilgili neler söylenebilir?
Asıl adı Ahmet’tir. İstanbulludur. Evinin Beşiktaş’ta olduğuna dair şiirlerinde kendisinin verdiği bilgiyi belgeler de destekler (Erünsal 2009: 255-274). 1681 yılında dünyaya geldiği tahmin edilmektedir. Annesi Saliha Hatun, İstanbul’un fethinden itibaren devlet hizmetinde bulunan Karaçelebizadeler ailesindendir. Babası Kadı Mehmet Efendi ise Sultan İbrahim devri (1640-1648) kazaskerlerinden Merzifonlu Mustafa Muslihittin Efendi’nin oğludur. Ahmet Nedim iyi bir eğitim görmüş; döneminin klasik ilimlerini tahsil etmiş, Arapça ve Farsça’yı bu dillerde şiir yazacak kadar öğrenmiştir. Tahsilini tamamladıktan sonra Şeyhülislam Ebezade Abdullah Efendi’nin de bulunduğu bir jüri tarafından yapılan sınavda başarılı olarak müderris olmuştur ..Nedim 1702-1703 yılına tekabül eden tarih manzumesini dikkate alırsak artık çıraklık safhasını aşmış bir şairdir. Meslek hayatında da çabuk ilerler. Müderrislikten Mahmut Paşa Mahkemesi naipliğine getirilir. 1729’da Sahn Medreseleri müderrisliğine yükselir.
Gülistândan nümâyan ol çü ma‘nâ-yı bülend ey serv Bu mevzûn kadd ile hakkâ ki beyt-i intihaımsın dizelerinde nümâyan, ve intihâb kelimelerinin anlamları nedir?
nümâyan : görünen, meydanda, intihab : seçme, seçim; en güzel anlamına gelir.
Ne hâletdir sana bakdıkça ey cû ömrüm eksilmez Meger zencîr-bend-i pây-i ömr-i pür-şitâbımsın dizelerinin anlamı nasıldır?
Bahçedeki çiçekler ve ağaçlarla ilgili tasavvurlarından sonra sıra şairin bahçede akmakta olan suyla ilgili izlenimlerine gelir. Bir inanışa göre suya çok bakan insanın ömrü kısalır. Nedim, bu inanıştan hareketle bahçedeki akarsuyun akışını bir zincire benzetir (teşbih). Hızlı giden ömür bu zincirle bağlanmıştır. Pür-şitâb ve pây kelimelerinden hareketle ömrün hızlı koşan bir at şeklinde tasavvur edildiği tahmin edilebilir.
Hudâ ayırmasın biri birinden izz ile dâ’im Du‘âma sûz-bahş ol ey kalem çeşm-i pür-âbımsın dizelerinin yüklendiği anlamı belirtiniz.
Kasidenin dua bölümü bu beyitle başlar. Birbirine uyumlu padişah ve vezir için yapılan duanın etkili olabilmesi için şair, kaleminden yardım istemektedir. Kalemin yaş dolu göze benzetilmesinin sebebi, kalemin ucundaki mürekkeple kirpiklerin ucundan dökülen gözyaşı arasındaki biçim benzerliğinin yanı sıra gözyaşı dökerek yapılan duanın kabul edileceğine dair inanıştır.
Gelüp ikbâl ile devlet desin dergâhına her gâh Penâhım melce’im ümmîdgâhımsın me’âbımsın dizelerinin çevirisi nasıldır?
İkbal ile devlet her zaman senin huzuruna gelip “dayanağım, sığınağım, umut kaynağım, barınağımsın” desin şeklindedir.
Yukarıdaki dizelerdeki anlatım içeriği nasıldır?
Gül, çiçeklerin padişahıdır (teşbih-i beliğ). Gül bahçesi onun tahtıdır. Bülbül ona hizmet etmekle görevli bir kişidir (teşhis). Bu beyit, methiyeye geçişi sağlamak için hazırlanmış bir girizgâhtır. Gül bahçesi-gül-bülbül üçlüsü, Osmanlı sarayı-III. Ahmet-İbrahim Paşa üçlüsünü simgelemektedir. Bu temsilî istiareyle şair, methiyeye geçiş için güzel bir zemin oluşturur. Bundan sonra gelen dört beyitte sadrazamın padişah hakkında söyledikleri yer alır. Şair, hakim bakış açısıyla kurguladığı bu kısımda anlatıcı konumundadır.
Bu gün gülşende gördüm kim oturmuş pâdişâh-ı gül Durup hidmetde bülbül der ki şâh-ı kâm-yâbımsın dizelerinin çevirisi nasıldır?
Bugün gül bahçesinde gül padişahını oturmuş, bülbülü de ayakta onun hizmetine hazır bir şekilde ‘sen benim muradına ermiş şahımsın’ derken gördüm şeklindedir.
Yukarıdaki dizelerin çevirisi nedir?
Benim bütün ikbalim senin feyzin, senin lütfunladır. Ben bir zerreyim, sen devlet ile güneşimsin. Şeklindedir.
Senin lûtfun senin feyzinledir hep cümle ikbâlim Ki ben bir zerreyim sen devlet ile âftâbımsın dizelerinde feyz, ikbâl, âftâb kelimelerinin anlamı nedir?
feyz : bolluk, verimlilik, çoğalma ikbâl : birine doğru dönme; baht; mutlu olma âftâb : güneş; güneş ışığı; güzel yüz; şarap tır.
Zihî devlet o sadr-ı muhterem derse eğer bir kez Mu‘ammer ol Nedîmâ şâ‘ir-i mu‘ciz-hitâbımsın. Dizelerinindeki anlatılanlar nelerdir?
Şair, kendisini sadrazama yakın görmektedir. O sadrazam bir gün Nedim’in şairlik kudretini takdir eden ifadeler kullanırsa bu onun için erişilmez bir mutluluk olacaktır. Dolaylı da olsa şair, kendisinin mucize gibi sözler söylediğini ima ederek yeteneğinin farkında olduğunu göstermektedir. Şeklinde Nedim şiirlerinden birkaç örnek verilebilir.
XVIII. yüzyılda mahallîleşme kim ile özdeşleşir?
XVIII. yüzyılda mahallîleşme, Nedim’in adı ile özdeşleşir.
Mahallîleşmenin XVIII. yüzyıldaki en be?lirgin göstergesi nedir?
XVIII. yüzyılda mahallîleşmenin göstergelerinden biri de divan şairlerinin hece ölçüsüne rağbet etmeleridir. Daha önceki yüzyıllarda klasik geleneğe bağlı birkaç şair tarafın?dan ancak birkaç manzumede denenen hece vezni, mahallîleşmenin bu yüzyıldaki en be?lirgin göstergesi olur.
Îran-zemîne tuhfemiz olsun bu nev gazel
İrgürsün Isfahan’a Sitanbul diyârını
NedimNedim`in bu sözlerinden neyi çıkarırız?
Nedim, muhtemelen Safevi elçisi Namî’nin İstanbul ziyare?ti vesilesiyle yazdığı gazelinde “Bu yeni gazel, İran toprağına armağanımız olsun. İstanbul diyarını Isfahan’a eriştirsin.” diyerek daha gerçekçi temellendirmelerle Fars şairlerine meydan okur.
Asrın heceyi en fazla kullanan şairi kimdir?
Enderun’da yetişen şairlerden Vahit Mahtumî asrın heceyi en fazla kullanan şairidir.
XVIII. yüzyılda mahallîleşme eğilimini belli ölçülerde yönlendiren üç ismi yazınız.
Halk zevkinin klasik şiir tarihindeki en önemli dönemeçlerinden biri olan Sabit, yazdığı hezellerle onu çok daha ölçüsüzce takip eden Kuburizade Hevayî ve onlardan sonra yetişerek bu cereyanı estetik zirvesine ulaştıran Nedim, XVIII. yüzyılda mahallîleşme eğilimini belli ölçülerde yönlendiren üç isimdir.
Hevayî ve Sabit’in üslupları ise iç içe geçerek hangi şairleri etkilemiştir?
Hevayî ve Sabit’in üslupları ise iç içe geçerek Sürurî, Kânî ve Enderunlu Fâzıl üzerinde etkili olur.
Osmanzade Taip gibi bazı şairler Nedim’ den mülakkabzade diye bahsetmelerinin sebebi nedir?
Kazasker Muslihittin Efendi bazı kötü alışkanlıklarından ötürü ulema ve halk tara?fından sevilmediği için kendisine çirkin lakaplar takılmış, Mülakkap Mustafa Efendi diye tanınmıştır. Dedesine takılan lakaplardan ötürü Osmanzade Taip gibi bazı şairler Nedim’ den mülakkabzade diye bahsetmişlerdir.
İbrahim Paşa’yı takdir eden, öven şairler içinde en başarılı olan kimdir?
İbrahim Paşa’yı takdir eden, öven şairler arasında en başarılısı Nedim`dir.
Nedim`in mezar kitabesinde ölümüne düşürülmüş tarih beyti yazınız.
Şairin kabri Üsküdar Karacaahmet Mezarlığının Miskinler kısmındadır. Mezar kitabesinde ölümüne düşürülmüş şu tarih beyti yazılıdır:
Revâ ola düşerse fevtine işbu du’â târih
Nedîm ola nedîm-i şâh-ı ceyş-i enbiyâ yâ Rab
Nedimin gelişirdiği yeni tarz nedir? Özellikleri nelerdir?
XVIII. yüzyılın başında gazelde hikemî tarzın büyük temsilcisi Nâbî’nin, kasidede Nef ’î’nin etkisinin revaçta olduğu şiir ortamına ilk adımını atan Nedim, çok geçmeden Nedimane denilen yeni bir tarz geliştirmiştir. Bu tarzın esasını; söyleyiş mükemmelliği, yerlilik arzusu ve Nedim’e özgü edâ oluşturur.
Nedim`i çağdaşlarından ayıran özelliği nedir?
Nedim, şiir lügati zengin olmayan şairlerdendir. Bulduğu bir imajı veya hoşuna giden ben?zetme unsurlarını tekrar tekrar kullanır. Onun asıl kudreti dili kullanmadaki ustalığında saklıdır. Konuşma dilinden gelen söyleyişleri kullanmadaki dehası ve ahengi sağlamadaki titiz işçi?liği onu çağdaşlarından ayırır.
Nedim`in şiirlerinde yerlilik arzusunu gösteren unsurlar nelerdir?
Şiirlerinde halk edebiyatına yakınlaşması, İstanbul hayatından sahneler sunması, gerçek hayattan alınan unsurları kullanması, günlük dilden gelen konuşma kalıplarına ve deyimlere yer vermesi yerlilik arzusunu gösteren unsurlar olarak görülmektedir.
Nedim hangi şairlerin gazellerine tahmis, hangilerinin şiirlerine taştir yazmıştır?
Razî, Neşatî Dede ve Tıflî’nin gazellerine tahmis; Nedim-i Kadîm ile İzzet Ali Paşa’nın şiirlerine taş-tir yazmış; Enverî, İbrahim Paşa ve Sultan Ahmet’in mısra ve beyitlerini tazmin etmiştir.
Nedim’i “tâze-zebân” sıfatıyla nitelendiren şair kimdir?
Eserini 1134/1722’de tamamlayan Salim’in, Nedim’i “tâze-zebân” sıfatıyla nitelendirmesi dikkate değer bir husustur.
XIX. yüzyılın ilk yarısında Nedim’in en büyük takipçisi kimdir?
XIX. yüzyılın ilk yarısında Nedim’in en büyük takipçisi Enderunlu Vasıf’tır.
Tanzimat edebiyatının hangi önde gelen siması Nedim’i Türk dilinin en büyük şairi sayar?
Tanzimat edebiyatının önde gelen simalarından Namık Kemal, Nedim’i Türk dilinin en büyük şairi sayar.
Nedim Divanı’nın bilinen en eski tarihli nüshası hangisidir?
Nedim Divanı’nın bilinen en eski tarihli nüshası, 1149 yılında istinsah edildiği tahmin edilen ve Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi Y.13 numarada kayıtlı olan nüshadır.
Nedim’in on yılda tamamlayarak (1720-1730) İbrahim Paşa’ya sunduğu çeviri nedir?
Lale Devri’nde (1718-1730) teşekkül ettirilen tercüme heyetlerinde görev alan Nedim, Müneccimbaşı Ahmet Âşıkî (ö.1702)’nin Camiü’d-Düvel adlı Arapça eserini Türkçe’ye çevirerek Sahaifü’l-Ahbar adını vermiştir. Nedim’in on yılda tamamlayarak (1720-1730) İbrahim Paşa’ya sunduğu bu çeviri, 1285 yılında İstanbul’da basılmıştır.
Nedim’in de içinde bulunduğu tercüme heyetince çevrilen eser nedir?
Aynî Tarihi: Bedrettin Mahmut bin Ahmet (ö.1451) tarafından yazılan Ikdu’l-Cüman fi Tarihi Ehli’z-Zaman adlı yirmi dört ciltlik İslam tarihi, Nedim’in de içinde bulunduğu tercüme heyetince çevrilmiştir. Fakat Nedim’in mütercimler arasında yer aldığı bilindiği hâlde hangi bölüm veya kısımları tercüme ettiği henüz bilinmemektedir.
¨Kef-i zer-pâşı dest-i Ca‘fere söyler ve hak söyler
Ki ben sahrâ-yı bî-pâyân-ı cûdum sen serâbımsın¨
Kef, kef, zer-pâş, dest, bî-payân, cûd kelimelerinin anlamlarını yazıp beyti çeviriniz.
kef : köpük
kef : el ayası
zer-pâş : altın saçan
dest : el, fayda, zafer, mevkî; kuvvet; tarz
bî-payân : sonsuz
cûd : cömertlik
İbrahim Paşa’nın altın saçan avucu, Cafer’in eline; “ben cömertliğin uçsuz bucak?sız çölüyüm, sen serabımsın”, der ve doğru söyler.