Halk Masalları Dersi 2. Ünite Sorularla Öğrenelim
Masallarla İlgili Temel Kavramlar
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Kavramların temel özellikleri nelerdir ve kavramları öğrenmek neden önemlidir?
Kavram bilgisi analitik ve eleştirel düşünce zincirinin başlangıcıdır. Kavramlar ilk bakışta karmaşık ve içinden çıkılamaz görünebilir. Ancak düşünce sisteminizde anlamlarını yerli yerine koymaya başladığınızda kuramsal tartışmalara nüfuz etmeniz kolaylaşacaktır. Kimi zaman birbirinin yerine kullanılan kavramların sadelikle anlaşılabilmesi için kavramların tanımlarını ve bu tanımlar etrafında gelişen tartışmaların kavranması önemlidir. Birbirine benzer kavramlar arasındaki farkları görebilmek önemlidir. Bu nedenle kavramsal tartışmaların da takip edilebilmesi gerekir. Masalarla ilgili akademik tartışmaları takip edebilmek ve için masal ve masal çalışmaları ile ilgili kavramları bilmeniz önemlidir. Bir konuyu layıkıyla kavrayabilmek için temel kavramların bilinmesinde fayda vardır. Bu nedenle okuduğunuz konuyu anlayabilmeniz için derinleşmenizi sağlayacak kavramları öğrenmek gerekir
Masal kelimesinin tarihsel kökeni nedir?
Umay Günay Elazığ Masalları ve Propp Metodu adlı eserinde “masal” kelimesinin Arapça “mesel” kelimesinin anlamının ve söylenişinin değişmesinden türediği bilgisini vermiş ve Türkçe ve Osmanlıca sözlüklerde yer aldığını aktarmıştır. Günay ayrıca “mesel” kelimesinin “halk dilinde yaygın ve benimsenen öğüt” anlamına geldiğini ve bu türün 19. yüzyıldan beri masal adıyla anıldığını, bu döneme kadar Türkiye’de bu türün adının “kıssa, destan, hikâye, mesel” olarak geçtiğini ifade etmiştir
Masal nedir?
Stith Thompson da The Folktale adlı eserinde masalı motif veya epizot silsileleri içeren belirli bir uzunluktaki anlatılar olarak tanımlamış ve belirli bir mekâna veya belirli karakterlere sahip olmayan masalın gerçek dışı bir dünyada olağanüstülüklerle dolu olduğunu belirtmiştir. Saim Sakaoğlu ise Masal Araştırmaları’nda masalı kahramanlarından bazıları hayvanlar ve tabiatüstü varlıklar olan, olayları masal ülkesinde cereyan eden, hayal mahsulü olduğu hâlde dinleyicileri inandırılabilen bir sözlü anlatım türü olarak tanımlamıştır.
Motif nedir?
Motif bir masaldaki en küçük unsur olup bu unsur gelenekte sürekli bir varoluş gücüne sahiptir. Bu güce sahip olabilmek için bu unsur görülmemiş ve çarpıcı bir özelliğe sahip olmak zorundadır. Alman masal araştırmacısı Max Lüthi tarafından ise motif şu şekilde tanımlanmıştır: “Kendisi gelenekte koruma gücüne sahip olan hikâye etmenin en küçük unsurudur”
Motifle eşanlamlı olarak kullanılan terimler nelerdir?
Motif kavramı her ne kadar Stith Thompson tarafından gündeme getirilmiş olsa da farklı pek çok araştırmacı bu kavram üzerinde düşünmüş ya da farklı adlandırmalar yapmışlardır. Stith Thompson tarafından “motif ”, Propp tarafından “fonksiyon”, Veseleovskijz tarafından “tem” olarak adlandırılan bu terim masalın en küçük yapı unsuru olarak tanımlanmıştır.
Stith Thompson’un sınıflandırmasına göre motifler kaç gruba ayrılır? Açıklayınız.
Stith Thompson motiflerin üç gurupta incelenebileceğini söyler. Birinci gurupta yer alanlar tanrılar; olağanüstü hayvanlar, cadılar, devler ve periler gibi şahane yaratıklar ve hatta gözde olan en küçük çocuk veya hain üvey anne gibi gelenek tarafından bilinen insan karakterlerini de içine alan masalların aktörleridir. İkinci gurupta ise bir hareketin arkasındaki büyülü objeler, olağanüstü görenekler, acayip inanmalar ve benzeri gibi unsurlar yer alır. Üçüncü gurupta da; tek tek olaylar yer alır.
Motifin kullanımı ve tiple motif arasındaki ayrım nedir?
“Anlatmaya ait motifler bazen çok basit kavramlardan oluşup geleneksel anlatmalarda devamlı şekilde yer alırlar. Bunlar periler, cadılar, devler, ejderhalar, hain üvey anneler, konuşan hayvanlar vb. gibi görülmemiş yaratıklar olabilir. Motifler şahane dünyaları içine alırlar ki orada büyü her zaman güçlüdür. Büyü ise görülmemiş fiziki meydana gelişler ve oluşlardır. Bir motif özü itibariyle kısa ve basit bir anlatma da olabilir. Motif, seyirci hâlindeki dinleyiciye yeteri kadar çarpıcı gelen veya onları cezbedecek kadar şaşırtıcı olan bir oluşumdur.” Stith Thompson motifi bu şekilde kısaca ifade ettikten sonra, bir masaldaki her şeyin motif terimi ile ifade edilemeyeceğini, bir unsurun motif olabilmesi için farklı bazı özelliklere sahip olması gerektiğini de şöyle açıklar: “motif terimi çok esnek bir şekilde bir masaldaki herhangi bir unsur için kullanıldığında kesinlikle unutulmamalıdır ki geleneğin bir parçası olabilmek için, bir unsur insanların onu hatırlayacağı ve tekrar edeceği geleneğe has bir özelliğe sahip olmak zorundadır. Sahip olunan bu özellik sıradan ve bayağı bir özellik değil, farklılığı gösteren bir özelliktir.” Karışıklığı önlemek için Stith Thompson oldukça güzel bir örnekle bu durumu açıklar: “Masalda bir anne olmak motif değildir. Hain üvey anne ise bir motif olabilir, çünkü o en azından görülmemiş bir şey olarak düşünülmüştür. Hayatın gelişigüzel olayları motif değildir.”
Masallarda tip nedir?
Dundes tip kavramının üç farklı anlam önerdiğini dile getirmiştir. Dundes bu anlamlardan birincisinin motiflerin birbirlerine özel bir şekilde bağlanmasıyla oluşması, ikincisinin herhangi bir masal tipinin diğer bir masal tipi karşısında benzersiz bir yapıda olabilmesi ve üçüncüsünün bir masal tipinin kendini değişik varyantlarda gösteren bir Cookie Cutter platonik form veya modeli gibi algılanabilmesi olduğunu belirtmiştir. Dundes ayrıca bir başka deneme olan “The folelts World”da ise Honti’nin meseleyi tamamen berraklaştırdığına ve tip kavramını sadece ideal bir yapı olarak ifade ettiğine dikkat çekmiştir.
Masallarda motif ile tip arasındaki fark nedir?
Bir motif ve masal tipi arasındaki farkı gösteren anahtarın biri de bir masal tipinin bütün versiyonlarının arasında bağlantı olup kuşaktan kuşağa aktarılarak kalıtım yoluyla günümüze ulaşmasıdır. Bu tiplerin aynı kökenden geldiğini kanıtlar, oysa bu özellik motif başlığı altında toplanan anlatılar için her zaman geçerli olmayabilir.
Urform kavramı neyi ifade etmektedir?
Tarihî Coğrafi Fin Kuramı temsilci ve takipçileri tarafından kullanılan bu kavram 19. ve 20. yüzyıl halk bilimi tartışmalarının temel taşıdır. Kuramın temsilcileri Julius Krohn ve Kaarle Krohn’un Halk Bilimi Yöntemi kitabında urform, kök biçim olarak tanımlanmıştır ve temel yapı (urform, asıl yapı, ilk örnek) ile örnek yapı arasındaki bağlantıya bakarak söz konusu geleneğin yayılma ve gelişme rotasının keşfedilebileceği belirtilmiştir. Temel yapısına karar verilen bir folklor unsurunun ise daha sonra ana vatanına da karar verilebileceği ifade edilmiştir. Urform arayışı bugün her ne kadar çağdaş halk bilimciler tarafından modası geçmiş olarak görülse de hâlen masalların evrim ağacı üzerinde çalışan araştırmacılara rastlamak mümkündür.
Varyant (eş metin) kavramı neyi ifade etmektedir?
Varyant meselesi sözlü kültürün can damarlarından birisidir. Sözlü kültür ürünleri kuşaktan kuşağa aktarılırken coğrafyaya, inanca, dile ve bireye göre çeşitlenir. Öcal Oğuz Türk Dünyası Halk Biliminde Yöntem Sorunları adlı kitabında varyant terimini, Türk folklor araştırmalarında kazandığı anlam bakımından, asıl metinden az - çok uzaklaşmış, çeşitlenmiş metin olarak tanımlamaktadır. Öcal Oğuz “Türk Dünyası Folklorunda Yeni Yöntem Arayışları” başlıklı makalesinde ise Türk dünyasının çeşitli coğrafi alanlarında çeşitli boyları arasında yaşatılan her ürünün müstakil olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiş ve bu metinleri karşılaştırırken “varyant” terimi yerine “eş metin” terimini önermiştir. Varyant teriminin daha dar bir bölgede bir “eş metin”in farklı kişilerce ortaya konulan nüanslı anlatımında tercih edilmesi gerektiğine dikkat çekmiştir. Ayrıca Oğuz “Türk Halkbilimi Çalışmalarında Eşmetin (Varyant) ve Benzer Metin (Versiyon) Sorunu” başlıklı makalesinde ise “varyant” yerine önerdiği “eş metin” kelimesinden “birbirinin aynı metin” anlamı çıkarılmaması gerektiğini, “eş metin”in birbiriyle yan yana geldiğinde uyumsuzluk göstermeyen uygun bir beraberlik ve “eşitlik” sergileyen metinler için kullanılan bir terim olduğunu ifade etmiştir.
Versiyon (benzer metin) nedir?
Versiyon kavramı da tıpkı varyant gibi sözlü kültür ürünleri için önemlidir. Öcal Oğuz “Türk Halkbilimi Çalışmalarında Eşmetin (Varyant) ve Benzer Metin (Versiyon) Sorunu” başlıklı makalesinde “versiyon” terimi yerine “benzer metin” terimini önermiştir. Oğuz, benzer metin teriminin daha dar anlatım çevrelerinde daha çok birbirine benzeyen metinler için kullanılması gerektiğini ve aynı metnin her anlatımının benzer metin olarak ele alınabileceğini ifade etmiştir. Oğuz burada aynı masalın iki ayrı masalcıdan dinlendiğinde bile farklı metinlere dönüştüğünü vurgulamak istemiştir.
Ekotip nedir?
Tarihî-Coğrafi Fin yönteminin takipçilerinden C. von Sydow, Fin okulunun temel kavramı olan ur-formu eleştirmiş ve bu terim yerine “oicotypes” (ekotip) kavramını ilk kez 1927’de öne sürmüştür. Bu terim, botanikte bir bitkinin yerli veya bölgesel tipine verilen isimden alınmıştır. Sözcük Yunanca’da ev anlamına gelen “oikos” kökünden türemiştir ve aynı kök “ekonomy” (ekonomi) ve “ecology” (ekoloji) gibi İngilizce sözcüklerde de bulunur. Sydow, nasıl bir bitki farklı bölgelerdeki farklı iklim ve toprak koşullarına uyum sağlıyorsa halk masallarının da aynı şekilde bir bölgeden, ülkeden diğerine hareket ettikçe o bölgenin yerel özelliklerini alacağını söylemiştir. Sydow’a göre “ekotip” karşılaştırmalı yöntemin mantıksal bir uzantısıdır. Bir halk masalının yerli versiyonunun veya baladın nasıl yegâne olduğunu, onu başka yerlerdeki versiyonlarıyla karşılaştırmadan kimsenin bilemeyeceğini belirtmiştir.
Masallarda formel/kalıp söz/tekerleme kavramı neyi ifade etmektedir?
Saim Sakaoğlu Masal Araştırmaları adlı kitabında masalların belirli yerlerinde kullanılan, hemen her usta anlatıcı tarafından kullanılmak istenen, asıl olayların başlamasından önce kullanılan ve yine asıl olayın bitmesinden sonra da devam eden, unutma ve yanlışlık gibi sebeplerle biraz bozulmuş görülse bile aslında bir kalıptan çıkmış gibi görünen sözlere “formel” yani “kalıp söz” adının verildiğini ifade etmiştir. Ayrıca Sakaoğlu formeli kısaca masalın bünyesinde muayyen vazifelere ve muayyen bir şekle sahip olan kalıplaşmış ifadeler olarak tanımlamıştır. Bu bilgilere ek olarak formellerin masalın metnine ondan ayrılamayacak kadar sıkı bir şekilde bağlandığını, masal içinde yerlerinin değiştirilemeyeceğini ve bir formelin her masalda kullanılmasının şart olmadığını fakat bazılarının mutlaka kullanılması gerektiğini belirtmiştir.
Formeller kaça ayrılmaktadır? Sınıflayınız.
Sakaoğlu formelleri şu şekilde sınıflandırmıştır:
1) Başlangıç (Giriş) Formelleri
a. Sade Giriş Formelleri
b. Tekerlemeli Giriş Formelleri
2) Bağlayış (Geçiş) Formelleri
3) Benzer Durumlarda Kullanılan Formeller
4) Bitiş Formelleri
5) Çeşitli Formel Unsurlar
Formeller, kalıp sözler ya da tekerlemelerin işlevleri nelerdir?
Boratav, Tekerleme adlı eserinde tekerlemeyi halk anlatı türünde farklı biçimlere, halk masallarına yani oldukça uzun gerçeküstü ya da gerçek olabileceği kabul edilebilecek masallara, saatlerce hatta geceler boyu okunan düşsel anlatılar olan hikâyelere, en iyi uyarlanan biçimsel süs olarak tanımlamıştır. Boratav, tekerlemenin anlatının başında yer aldığında giriş işlevi üstlendiğini, kısa kalıplaşmış sözlerle olsun belli uzunlukta bir anlatıyla olsun dinleyiciyi olağanüstü bir dünyaya sokmadan önce bilgilendirdiğini ve haberli kıldığını belirtmiştir. Ayrıca Boratav tekerlemelerin masalın içinde, özellikle atlanması gereken büyük zaman dilimleri ve mekânların bulunduğu yerlerde bölümleri birbirine bağladığını, anlatıya gülünç unsurlar katarak gerginliği giderdiğini, havayı yumuşattığını, masalın sonunda ise yarıda kalmış hikâyeyi bağlamaya yarayan bir düğüm işlevi gördüğünü dile getirmiştir. Bu bilgilere ek olarak kahramanların daha çok uzun süre yaşayacakları ve masalın artık onların kaderleriyle ilgilenmeyeceği durumlarda anlatıcının bir tür sonuç oluşturan kalıp sözlerle ya da kısa bir hikâyeyle onlara yer değiştirttiğine değinen Boratav, böylelikle tekerlemeye özgü gülünç unsurlar ve fantezilerle olağanüstü geçmişi, gerçek şimdiye bağladığına dikkat çekmiştir.
Sayı formeli nedir? Örneklendiriniz.
Saim Sakaoğlu Masal Araştırmaları adlı kitabında formelleri incelerken “Çeşitli Formel Unsurlar” başlığı altında masal anlatıcısının masalın muhtelif yerlerine sayı bildiren formelleri eklemek suretiyle ifadeye kuvvet kazandırmak istediğini ifade etmiş ve örnek olarak “3 kız kardeş, 7 başlı dev, 40 katır 40 satır, 7 gün 7 gece” formellerini vermiştir.
Arketip nedir?
Carl Gustav Jung Dört Arketip adlı kitabında arketipi daha antik çağda bile kullanılan ve Platon’un “idea”sıyla eşanlamlı bir kavram olarak tanımlamaktadır. Jung, günümüzde insanın diğer canlılardan farklı olmadığını, her hayvan gibi onun da önceden biçimlenmiş, türüne uygun bir psikeye sahip olduğunu üstelik de keskin gözlemlerin de ortaya koyduğu üzere, belirgin ailevi özellikler taşıdığı varsayımından yola çıkmak durumunda olduğumuzu ifade etmiştir. Jung psişik olan her şeyin önceden biçimlenmiş olduğu için psikenin tek tek işlevlerinin özellikle de bilinçdışı eğilimlerden kaynaklananların da önceden biçimlenmiş olduğuna değinmiştir. Bunların en önemlisinin ise yaratıcı fantezi olduğunu belirtmiş ve ‘ilkimgeler’in fantezi ürünlerinde görünür hâle geldiğini ve arketip kavramının özel uygulama alanını da burada bulduğunu dile getirmiştir. Jung ayrıca arketiplerin yalnızca gelenek, dil ve göçlerle yaygınlaşmadığın; her zaman ve her yerde herhangi bir dış etkenden bağımsız olarak kendiliğinden yeniden ortaya çıkabileceklerini de ifade etmiştir.
Jung’un üzerinde çalıştığı dört arketip nelerdir?
Jung’un bahsettiği arketipler:
(1)Anne Arketipinin Psikolojik Yönleri
(2) Yeniden Doğuş Üzerine
(3) Masallarda Ruhun Fenomenolojisi Üzerine
(4) Hilebaz Figürünün Psikolojisi Üzerine’dir.
Masalda tem kavramı nedir?
Tem, masalın konusuna işaret etmektedir.
Masallarda epik yasalar Olrik’e göre nelerdir?
Olrik’e göre masallarda epik yasalar şunlardır:
- Giriş ve Bitiş Kuralı
- Yineleme Kuralı
- Üçler Kuralı
- Bir Sahnede İki Kuralı
- Zıtlık Kuralı
- İkizler Kuralı
- İlk ve Son Durumun Önemi Kuralı
- Anlatının Her Zaman Tek Bir Çizgi Üzerinde Olma Kuralı
- Kalıplaştırma Kuralı
- Büyük Tablo Sahneleri Kuralı
- Anlatı Mantığı Kuralı
- Tek Entrika Kuralı
- Epik Birlik Kuralı
- İdeal Epik Birlik Kuralı
- Dikkati Baş Kahraman Üzerine Toplama Kuralı
Olrik’in epik yasaları nasıl eleştirilmiştir?
Olrik’in epik yasaları metin dışı unsurları göz ardı etmesi nedeniyle eleştirilmiştir.
Thompson’ın motif indeksi çalışmasının genel özellikleri nelerdir?
Motiflerle ilgili olarak en geniş ve en önemli çalışmayı, Stith Thompson yapmıştır. S. Thompson’ın ilk baskısı 1932-36 yıllarında yapılan Motif Index of Folk Literature adlı çalışması altı cilttir. S. Thompson, 23 ana başlık altında topladığı motifleri, kendi aralarında da alt başlıklar hâlinde tasnif etmiştir. Bu motif kataloğunun ikinci baskısı 1955-58 yılları arasında yapılmış, yeni kataloglardan yararlanılarak zenginleştirilmiştir. Kısaca Motif Index olarak adlandırılan eserin ilk beş cildi, her biri bir harfle ifade edilen konulara ayrılmıştır. Altıncı cilt ise diğer ciltlerde yer alan kavramların ve kaynakların alfabetik indeksine ayrılmıştır. 1. ciltte 50 sayfalık bir giriş bulunmaktadır. Girişte çalışmanın gayesi, çalışmanın plânı, kullanılan malzemeler ve indeksin kullanımına yönelik pratik bilgiler yer almaktadır. Halk Edebiyatı Motif İndeksi (The Motif Index of Folk Literature) adlı altı ciltlik çalışmasında, çeşitli dünya anlatılarında tespit ettiği motifleri alfabetik olarak sıralamış, altıncı ciltte ise konu ve kavramların dizinini vermiştir.
Türk masallarının sınıflandırılmasına ilişkin ilk eserin adı ve yazarı kimdir?
Türk masallarının sınıflandırılması konusunda ilk deneme, Wolfram Eberhard ve Pertev Naili Boratav tarafından yazılan Türk Masal Tipleri Kataloğu’dur.
Aktif ve pasif geleneksel taşıyıcılar nedir?
Carl Wilhelm Von Sydow “Coğrafya ve Masal Ekotipleri” başlıklı makalesinde folklorun aktarımıyla ilgili bilgilere yer vermiş ve bir halk masalı veya şarkısının tam olarak nasıl bir yerden başka yere geçeceği konusuna değinmiştir. Von Sydow bu bağlamda folklorun geleneğin insan taşıyıcıları olmaksızın kendiliğinden aktarıldığını söyleyen mekanik, süper organik teorilere karşı çıkmıştır ve folklorun bir bireyden diğerine aktarıldığını düşünmüştür. Özel olarak ise Von Sydow geleneğin insan taşıyıcılarını, “aktif geleneksel taşıyıcılar” ve “pasif geleneksel taşıyıcılar” diye ikiye ayırmıştır. Aktif geleneksel taşıyıcıların bir toplumda masalları birebir anlatan, şarkılar söyleyenler olarak tanımlarken pasif geleneksel taşıyıcıları, aktif geleneksel taşıyıcıları dinleyenler olarak tanımlamıştır. Bu bilgilere ek olarak pasif geleneksel taşıyıcıları tüm yaşamları boyunca duyan fakat asla uygulamayanlar olarak nitelendirmiştir.
Pançatantra nedir? Önemini açıklayınız.
Panchatantra’nın ortaya çıkış tarihi bilinmemekle birlikte M.Ö. 200’lü yıllarda yazıya geçirildiği düşünülmektedir. ‘Fabl’ tarzında masal içeren bu kitabın Vişnu Şarman adlı bir bilgin tarafından yazıldığı düşünülmekte ve Hindistan krallarından birinin üç oğlunu ahlâki ve siyasi konularda bilinçlendirmesi için bu bilgini görevlendirdiğini ve onun da bu masalları yazdığı söylenmektedir. Yuri M. Sokolov, Folklor: Tarih ve Kuram adlı eserinde masallardaki konuların benzerliğinin Mitoloji Okulu veya Hint-Avrupa karşılaştırmalı dilbiliminin takip ettiği usuller kullanılarak yani ortak dilden gelen çeşitli halkların akrabalığı ile açıklamanın mümkün olmadığının anlaşılması ile bazı yeni derlemelerin yapılması gerektiğini ifade etmiştir. Bu yeni derlemelerden birini de Alman oryantalisti Theodor Benfey’in yaptığını belirtmiştir. Benfey’in 1859 yılında M. Ö. III. yüzyıl Hint hikâyelerinden oluşan Pançatantra’yı (Beş Kitap) yayınladığını ve Benfey’in kitabının Almanca çevirisine halk biliminin gelişmesinde önemli bir dönüm noktası olacak geniş bir önsöz eklediğini dile getirmiştir. Bu bilgilere ek olarak Sokolov, Benfey’in Sanskrit (Hint) masalları ile Avrupa ve Avrupa dışındaki diğer masallar arasındaki şaşırtıcı benzerliği işaret ettiğine, Benfey’e göre bu benzerliğin halkların akrabalığından değil; aralarındaki tarihî kültürel bağların, ödünçlemesinden kaynaklandığını belirttiğine dikkat çekmiştir. Bu nedenle Avrupa masal araştırmaları tarihinde Pançatantra birçok kuramın inceleme alanı içine girmiş önemli bir kitaptır.
Riga-Veda nedir? Açıklayınız.
Hintlerin en eski kutsal metinleri olan Vedaların ilk bölümüdür. 1028 ilahi içeren Rigveda tanrılara şükür ve saygı içeren yazılardan oluşan on ciltlik bir eserdir.
Binbir Gece Masalları adlı eser hakkında bilgi vererek önemini açıklayınız.
Saim Sakaoğlu Masal Araştırmaları adlı kitabının “Arap Masalları” bölümünde incelediği Binbir Gece Masalları‘nın (Elf Leyle ve’l-Leyle) masal alanının en önemli külliyatı olduğunu ifade etmiş ve kadınların sadakatsizliği üzerine kurulan bu külliyatın bin bir gece boyunca, sabahın ilk ışıkları doğuncaya kadar anlatıldığını belirtmiştir. Yazarı bilinmemekle birlikte bilinmeyen, tanınmayan pek çok yazarı olduğunu dile getiren Sakaoğlu, Türkçe’ye yapılan en eski çevirisinin 1429’da yapıldığına dikkat çekmiş ve Abdi adlı bir kişinin Sultan II. Murad’a (1421-1451) Camasbnâme diye adlandırılan bölümün çevirisini sunduğunu ifade etmiştir. Cezayirli Ahmed Nazif ’in dört cilt üzerine planladığı ve ilki 1842’de tamamlanan külliyatının son derece değerli olduğunu belirten Sakaoğlu, pek çok kere kısmen veya özetler hâlinde yapılan çevirilerin sonuncusunu 16 cilt hâlinde Âlim Şerif Onaran tarafından 1992-1993 yıllarında yayımlandığını ifade etmiştir.
Binbir Gündüz Masalları eseri hakkında bilgi veriniz.
Saim Sakaoğlu Masal Araştırmaları adlı kitabının “İran Masalları” bölümünde incelediği Binbir Gündüz Masalları‘nın (Elfü’n-Nehar ve’n-Nehar) âdeta Binbir Gece Masalları‘na nazire olarak yazıldığını ve erkeklerin sadakatsizliğinin günler boyunca anlatıldığını belirtmiştir. Bu külliyatın ilk Türkçe çevirisinin Ahmed Raşid tarafından yapıldığını ve Fransızca’dan dört cilt olarak yaptığı çeviriyi 1867-1871 yılları arasında yayımladığını dile getiren Sakaoğlu, diğer bir çevirisinin ise Fransızca’dan Ahmed Hami ve üç arkadaşı tarafından 1873 yılında yapıldığını belirtmiştir.
Fıkra nedir?
Umumiyetle gerçek hayat hadiselerinden hareketle, hisse kapmayı hedef tutan ve temelinde az çok nükte, mizah, tenkid ve hiciv unsuru bulunan sözlü, kısa, mensur hikâyelerdir.
Geleneksel fıkralarla günümüz fıkralarını karşılaştırınız.
Geleneksel fıkralarda güldürme ön planda yer alır ve az sayıda fıkranın düşündürme ve eğitme işlevi vardır. Günümüzün modern fıkralarında ise düşündürme oranı artmıştır; hatta bazı fıkraların algılanabilmesi için kısa bir zaman diliminin geçmesi gerekmektedir. Bu durumda geleneksel fıkraların dinleyicileri aynı anda güldürebildiği, ancak modern fıkraların bazılarında, açık olmayan nüktesinin dinleyicilerle kısa zaman aralıklarıyla algılanmakta olduğu, gülme olayının dışa vurulmasının da aralıklarla gerçekleştiği söylenebilir.
Mit nedir?
Eliade, Mitlerin Özellikleri adlı kitabında mitlerin kutsal bir öyküyü anlattığını, en eski zamanda, başlangıçtaki masallara özgü zamanda olup bitmiş bir olayı anlattığını belirtmiştir. Bir başka deyişle ise mitin doğaüstü varlıkların başarıları sayesinde, ister eksiksiz olarak bütün gerçeklik, yani kozmos olsun isterse onun yalnızca bir parçası (sözgelimi bir ada, bir bitki türü, bir insan davranışı, bir kurum) olsun, bir gerçekliğin nasıl yaşama geçtiğini anlattığını dile getirmiştir. Ayrıca Eliade, mitin her zaman bir yaratılış öyküsüne işaret ettiğini belirtmekle birlikte bir şeyin nasıl yaratıldığını, nasıl var olmaya başladığını anlattığını ve gerçekten olup bitmiş, tam anlamıyla ortaya çıkmış olan şeyden söz ettiğini ifade etmiştir. Mitlerdeki kişilerin ise doğaüstü varlıklar, başlangıçtaki o eşsiz zamanda yaptıkları ile tanınanlar olduğuna dikkat çeken Eliade, mitlerin onların yaratıcı etkinliğini ortaya koyduğunu, yaptıklarının kutsallığını (ya da yalnızca doğaüstü olma özelliğini) gözler önüne serdiğini belirtmiştir. Sonuç olarak Eliade, mitlerin kutsal ya da doğaüstü olan şeyin, dünyaya çeşitli, kimi zaman da heyecan verici akınlarını betimlediğini ve işte dünyayı gerçek anlamda ‘kuran’ ve onu bugün içinde bulunduğu duruma getirenin de kutsalın bu akını olduğunu vurgulamıştır.
Hikaye nedir?
Şükrü Elçin Halk Edebiyatına Giriş adlı kitabında Arap dilinde başlangıçta “kıssa” ve “rivâyet” olarak düşünülen, sonraları eğlendirmek maksadı ile taklit manasında kullanılan hikâyeyi, gerçek veya hayalî birtakım vak’aların, maceraların hususî bir üslupla, sözle nakil ve tekrarı olarak tanımlamıştır. Ali Berat Alptekin Halk Hikâyelerinin Motif Yapısı adlı eserinde ise halk hikâyesini göçebelikten yerleşik hayata geçişin ilk mahsullerinden olan aşk, kahramanlık gibi konuları işleyen, kaynağı Türk, Arap-İslam ve Hint-İran olan, büyük ölçüde âşıklar, meddahlar tarafından anlatılan nazım-nesir karışımı anlatmalar olarak tanımlamıştır.
Bilmece nedir?
Bilmeceler eşya, insan, hayvan, bitki, doğa ve inanışla ilgili bilgilerin üstü kapalı olarak anlatılması ve onun ne olduğunun düşünülerek bulunmasını hedefleyen çoğu kalıplaşmış sözlerdir. Genelde bilmece olarak söylenmesine karşın asal, elçim, masal, mat, tapmaca, bulmaca, bilmeli, jumbak, tabışka, tabışmak, yomak gibi adlarla ifade edilmektedir. Divan-ü Lügatit Türk’te de bilmece kavramı ve ona yakın kavramları ifade eden tabuz, tabuzgu, neng, tabuz gok, tabzuğ, tabuzgu, tapzugug kelimeleri bulunmaktadır. Bilmeceler, tabiat unsurları ile bu unsurlara bağlı hadiseleri; insan, hayvan ve bitki gibi canlıları; eşyayı; akıl, zekâ veya güzellik nevinden mücerret kavramlarla dini konu ve motifleri vb. kapalı bir şekilde yakın uzak münasebetler ve çağrışımlarla düşünce, muhakeme ve dikkatimize aksettirerek bulmayı hedef tutan kalıplaşmış sözlerdir.
Masal kelimesi nereden gelmektedir?
Umay Günay Elazığ Masalları ve Propp Metodu adlı eserinde “masal” kelimesinin Arapça “mesel” kelimesinin anlamının ve söylenişinin değişmesinden türediği bilgisini vermiş ve Türkçe ve Osmanlıca sözlüklerde yer aldığını aktarmıştır. Günay ayrıca “mesel” kelimesinin “halk dilinde yaygın ve benimsenen öğüt” anlamına geldiğini ve bu türün 19. yüzyıldan beri masal adıyla anıldığını, bu döneme kadar Türkiye’de bu türün adının “kıssa, destan, hikâye, mesel” olarak geçtiğini ifade etmiştir
Elazığ masalları ve propp metodu adlı kitap kime aittir?
Umay Günay Elazığ Masalları ve Propp Metodu adlı eserinde “masal” kelimesinin Arapça “mesel” kelimesinin anlamının ve söylenişinin değişmesinden türediği bilgisini vermiş ve Türkçe ve Osmanlıca sözlüklerde yer aldığını aktarmıştır.
Stith Thompson'a göre masal tanımlanır?
Stith Thompson da The Folktale adlı eserinde masalı motif veya epizot silsileleri içeren belirli bir uzunluktaki anlatılar olarak tanımlamış ve belirli bir mekâna veya belirli karakterlere sahip olmayan masalın gerçek dışı bir dünyada olağanüstülüklerle dolu olduğunu belirtmiştir.
Masalların en küçük yapı unsuru nedir?
Motif kavramı her ne kadar Stith Thompson tarafından gündeme getirilmiş olsa da farklı pek çok araştırmacı bu kavram üzerinde düşünmüş ya da farklı adlandırmalar yapmışlardır. Stith Thompson tarafından “motif ”, Propp tarafından “fonksiyon”, Veseleovskijz tarafından “tem” olarak adlandırılan bu terim (Günay, 2011: 700) masalın en küçük yapı unsuru olarak tanımlanmıştır. Stith Thompson The Folktale adlı eserinde motifi şu şekilde açıklamıştır: “Motif bir masaldaki en küçük unsur olup bu unsur gelenekte sürekli bir varoluş gücüne sahiptir. Bu güce sahip olabilmek için bu unsur görülmemiş ve çarpıcı bir özelliğe sahip olmak zorundadır”
Stith Thopson motifleri kaç grupta inceler?
Stith Thompson motiflerin üç gurupta incelenebileceğini söyler. Birinci gurupta yer alanlar tanrılar; olağanüstü hayvanlar, cadılar, devler ve periler gibi şahane yaratıklar ve hatta gözde olan en küçük çocuk veya hain üvey anne gibi gelenek tarafından bilinen insan karakterlerini de içine alan masalların aktörleridir. İkinci gurupta ise bir hareketin arkasındaki büyülü objeler, olağanüstü görenekler, acayip inanmalar ve benzeri gibi unsurlar yer alır. Üçüncü gurupta da; tek tek olaylar yer alır
Stith Thompson'a göre tip ile motif arasında ne fark vardır?
Stith Thompson, Standart Dictionary of Folklore, Mythology and Legend adlı sözlükte yer verilen tanımında, motifin kullanımı ve tiple motif arasındaki ayrımın ne olduğu konusunda şunları söyler: “Anlatmaya ait motifler bazen çok basit kavramlardan oluşup geleneksel anlatmalarda devamlı şekilde yer alırlar. Bunlar periler, cadılar, devler, ejderhalar, hain üvey anneler, konuşan hayvanlar vb. gibi görülmemiş yaratıklar olabilir. Motifler şahane dünyaları içine alırlar ki orada büyü her zaman güçlüdür. Büyü ise görülmemiş fiziki meydana gelişler ve oluşlardır. Bir motif özü itibariyle kısa ve basit bir anlatma da olabilir. Motif, seyirci hâlindeki dinleyiciye yeteri kadar çarpıcı gelen veya onları cezbedecek kadar şaşırtıcı olan bir oluşumdur.” Stith Thompson motifi bu şekilde kısaca ifade ettikten sonra, bir masaldaki her şeyin motif terimi ile ifade edilemeyeceğini, bir unsurun motif olabilmesi için farklı bazı özelliklere sahip olması gerektiğini de şöyle açıklar: “motif terimi çok esnek bir şekilde bir masaldaki herhangi bir unsur için kullanıldığında kesinlikle unutulmamalıdır ki geleneğin bir parçası olabilmek için, bir unsur insanların onu hatırlayacağı ve tekrar edeceği geleneğe has bir özelliğe sahip olmak zorundadır.
Alman masal araştırmacısı Max Lüthi motifi nasıl tanımlar?
Alman masal araştırmacısı Max Lüthi tarafından ise motif şu şekilde tanımlanmıştır: “Kendisi gelenekte koruma gücüne sahip olan hikâye etmenin en küçük unsurudur” (Sakaoğlu, 2010: 15). Saim Sakaoğlu masalların yapısını oluşturan ve “motif ” adını verdiğimiz unsurların masal incelemeleri açısından önemine dikkat çekmiş ve her masalın en az bir motifli olması gerektiğini hatırlatmıştır (Sakaoğlu, 2010: 15). Umay Günay, motifi masal geleneğinde devamlılık gösteren, masalın en küçük elementi olarak tanımlamış ve bir masalın en az bir motiften meydana geldiğini, birden fazla motifi ihtiva eden masalların da olduğunu belirtmiştir (Günay, 2011: 21).
Urform nedir?
Tarihî Coğrafi Fin Kuramı temsilci ve takipçileri tarafından kullanılan bu kavram 19. ve 20. yüzyıl halk bilimi tartışmalarının temel taşıdır. Kuramın temsilcileri Julius Krohn ve Kaarle Krohn’un Halk Bilimi Yöntemi kitabında urform, kök biçim olarak tanımlanmıştır ve temel yapı (urform, asıl yapı, ilk örnek) ile örnek yapı arasındaki bağlantıya bakarak söz konusu geleneğin yayılma ve gelişme rotasının keşfedilebileceği belirtilmiştir (Krohn, 2004: 37). Temel yapısına karar verilen bir folklor unsurunun ise daha sonra ana vatanına da karar verilebileceği ifade edilmiştir (Krohn, 2004: 95). Urform arayışı bugün her ne kadar çağdaş halk bilimciler tarafından modası geçmiş olarak görülse de hâlen masalların evrim ağacı üzerinde çalışan araştırmacılara rastlamak mümkündür.
Urform kuramının temsilcileri kimlerdir?
Tarihî Coğrafi Fin Kuramı temsilci ve takipçileri tarafından kullanılan bu kavram 19. ve 20. yüzyıl halk bilimi tartışmalarının temel taşıdır. Kuramın temsilcileri Julius Krohn ve Kaarle Krohn’un Halk Bilimi Yöntemi kitabında urform, kök biçim olarak tanımlanmıştır ve temel yapı (urform, asıl yapı, ilk örnek) ile örnek yapı arasındaki bağlantıya bakarak söz konusu geleneğin yayılma ve gelişme rotasının keşfedilebileceği belirtilmiştir
C. von Sydow, urformu neden eleştirmiş ve onun yerine hangi kavramı önermişti?
Tarihî-Coğrafi Fin yönteminin takipçilerinden C. von Sydow, Fin okulunun temel kavramı olan ur-formu eleştirmiş ve bu terim yerine “oicotypes” (ekotip) kavramını ilk kez 1927’de öne sürmüştür. Bu terim, botanikte bir bitkinin yerli veya bölgesel tipine verilen isimden alınmıştır. Sözcük Yunanca’da ev anlamına gelen “oikos” kökünden türemiştir ve aynı kök “ekonomy” (ekonomi) ve “ecology” (ekoloji) gibi İngilizce sözcüklerde de bulunur. Sydow, nasıl bir bitki farklı bölgelerdeki farklı iklim ve toprak koşullarına uyum sağlıyorsa halk masallarının da aynı şekilde bir bölgeden, ülkeden diğerine hareket ettikçe o bölgenin yerel özelliklerini alacağını söylemiştir. Sydow’a göre ‘‘ekotip” karşılaştırmalı yöntemin mantıksal bir uzantısıdır. Bir halk masalının yerli versiyonunun veya baladın nasıl yegâne olduğunu, onu başka yerlerdeki versiyonlarıyla karşılaştırmadan kimsenin bilemeyeceğini belirtmiştir (von Sydow, 2010: 62).
Formel nasıl tanımlanır?
Saim Sakaoğlu Masal Araştırmaları adlı kitabında masalların belirli yerlerinde kullanılan, hemen her usta anlatıcı tarafından kullanılmak istenen, asıl olayların başlamasından önce kullanılan ve yine asıl olayın bitmesinden sonra da devam eden, unutma ve yanlışlık gibi sebeplerle biraz bozulmuş görülse bile aslında bir kalıptan çıkmış gibi görünen sözlere “formel” yani “kalıp söz” adının verildiğini ifade etmiştir (Sakaoğlu, 2010: 57). Ayrıca Sakaoğlu formeli kısaca masalın bünyesinde muayyen vazifelere ve muayyen bir şekle sahip olan kalıplaşmış ifadeler olarak tanımlamıştır. Bu bilgilere ek olarak formellerin masalın metnine ondan ayrılamayacak kadar sıkı bir şekilde bağlandığını, masal içinde yerlerinin değiştirilemeyeceğini ve bir formelin her masalda kullanılmasının şart olmadığını fakat bazılarının mutlaka kullanılması gerektiğini belirtmişti
Saim Sakaoğlu formelleri nasıl sınıflandırır?
A. Başlangıç (Giriş) Formelleri
1. Sade Giriş Formelleri, 2. Tekerlemeli Giriş Formelleri
B. Bağlayış (Geçiş) Formelleri
C. Benzer Durumlarda Kullanılan Formeller
D. Bitiş Formelleri
E. Çeşitli Formel Unsurlar
Formel yerine tekerleme kavramını öne süren kimdir?
Formel yerine tekerleme kavramını öneren Pertev Naili Boratav ise Tekerleme adlı eserinde tekerlemeyi halk anlatı türünde farklı biçimlere, halk masallarına yani oldukça uzun gerçeküstü ya da gerçek olabileceği kabul edilebilecek masallara, saatlerce hatta geceler boyu okunan düşsel anlatılar olan hikâyelere, en iyi uyarlanan biçimsel süs olarak tanımlamıştır. Boratav, tekerlemenin anlatının başında yer aldığında giriş işlevi üstlendiğini, kısa kalıplaşmış sözlerle olsun belli uzunlukta bir anlatıyla olsun dinleyiciyi olağanüstü bir dünyaya sokmadan önce bilgilendirdiğini ve haberli kıldığını belirtmiştir.
Carl Gustav Jung Dört Arketip adlı kitabında bahsettiği bu dört arketip nelerdir?
Jung’ın bahsettiği dört arketip ise şunlardır:
1. Anne Arketipinin Psikolojik Yönleri
2. Yeniden Doğuş Üzerine
3. Masallarda Ruhun Fenomenolojisi Üzerine
4. Hilebaz Figürünün Psikolojisi Üzerine
Olrik'in kural olarak belirlediği epik yasalar nelerdir?
1. Giriş ve Bitiş Kuralı
2. Yineleme Kuralı
3. Üçler Kuralı
4. Bir Sahnede İki Kuralı
5. Zıtlık Kuralı
6. İkizler Kuralı
7. İlk ve Son Durumun Önemi Kuralı
8. Anlatının Her Zaman Tek Bir Çizgi Üzerinde Olma Kuralı
9. Kalıplaştırma Kuralı
10. Büyük Tablo Sahneleri Kuralı
11. Anlatı Mantığı Kuralı
12. Tek Entrika Kuralı
13. Epik Birlik Kuralı
14. İdeal Epik Birlik Kuralı
15. Dikkati Baş Kahraman Üzerine Toplama Kuralı
Stith Thompson'ın belirlediği motiflerin başlıkları nelerdir?
A. Mitolojik Motifler
B. Hayvanlar
C. Yasak (Tabu)
D. Sihir (Büyü)
E. Ölüm
F. Olağanüstülükler (Harikuladelikler)
G. Devler
H. Denemeler (Sınama, İmtihan Etme)
J. Akıllılar ve Aptallar
K. Aldatmalar
L. Talihin (Kaderin) Tersine Çevrilmesi
M. Geleceği Belirleme
N. Şans ve Kader/Talih
P. Toplum
Q. Ödüller ve Cezalar
R. Tutsaklar (Esirler) ve Kaçaklar
S. Anormal Zulümler
T. Cinsiyet
U. Hayatın Tabiatı
V. Din
W. Karakter Özellikleri
X. Mizah
Z. Çeşitli Motifler
Antti Aarne’nin tip kataloğuna göre masallar nasıl sınıflandırılır?
I. Hayvan Masalları (1-299)
II. Günlük (Asıl) Masallar (300-1199)
III.Anekdotlar ve Şakalar (1200-1999)
Türk masallarının sınıflandırılması konusunda ilk denemeleri yapan kimdir?
Metin Ekici, Türk masallarının sınıflandırılması konusunda ilk denemenin Wolfram Eberhard ve Pertev Naili Boratav tarafından Türk Masal Tipleri Kataloğu (Typen Türkischer Volksmärchen; TTV) adıyla yayınlandığını belirtmiştir
Typen Türkischer Volksmärchen'e göre; Türk masalları nasıl sınıflandırılmıştır?
TTV’de masallar 23 başlık altında toplanmıştır:
A. Hayvan Masalları 1-22 (22 tip)
B. Hayvan ve İnsan 22-33 (11 Tip)
C. Hayvan veya Bir Ruh, Bir İnsana Yardım Eder. 34-82 (49 Tip)
D. Tabiatüstü Bir Ruh veya Hayvanla Evlenme 83-109 (27 Tip)
E. İyi Ruhla veya Evliyalarla Yaşama 110-122 (13 Tip)
F. Kaderin Hâkimiyeti 123-142 (20 Tip)
G. Rüya 143-145 (3 Tip)
H. Kötü Ruhlarla Yaşama 146-168 (23 Tip)
İ. Sihirbazlar 169-184 (16 Tip)
J. Bir Kız Sevgili Bulur 185-196 (12 Tip)
K. Bir Erkek Sevgili Bulur 197-222 (25 Tip)
L. Fakir Kız Zenginle Evlenir 223-238 (16 Tip)
M. Kıskançlık ve İftira 239-255 (17 Tip)
N. Hor Görülen Koca Kahramandır 258-259 (3 Tip)
O. Zina ve Baştan Çıkarma 259-280 (22 Tip)
P. Acaip İcraat ve Olaylar 281-289 (8 Tip)
Q. Acaip Davalar 289-301 (13 Tip)
R. Realist Masallar 302-310 (9 Tip)
S. Acaip Tesadüfler 311-316 (6 Tip)
T. Komik Hikâyeler 317-322 (6 Tip)
U. Aptal ve Tembel Erkekler ve Kadınlar 323-338 (16 Tip)
V. Hırsız ve Dedektif 339-349 (11 Tip)
W. Akıllı, Hilekâr veya Cimri Erkek ve Kadınlar 350-378 (11 Tip)
Binbir gece masalları hangi konu üzerine yazılmıştır?
Saim Sakaoğlu Masal Araştırmaları adlı kitabının “Arap Masalları” bölümünde incelediği Binbir Gece Masalları‘nın (Elf Leyle ve’l-Leyle) masal alanının en önemli külliyatı olduğunu ifade etmiş ve kadınların sadakatsizliği üzerine kurulan bu külliyatın bin bir gece boyunca, sabahın ilk ışıkları doğuncaya kadar anlatıldığını belirtmiştir. Yazarı bilinmemekle birlikte bilinmeyen, tanınmayan pek çok yazarı olduğunu dile getiren Sakaoğlu, Türkçe’ye yapılan en eski çevirisinin 1429’da yapıldığına dikkat çekmiş ve Abdi adlı bir kişinin Sultan II. Murad’a (1421-1451) Camasbnâme diye adlandırılan bölümün çevirisini sunduğunu ifade etmiştir. Cezayirli Ahmed Nazif ’in dört cilt üzerine planladığı ve ilki 1842’de tamamlanan külliyatının son derece değerli olduğunu belirten Sakaoğlu, pek çok kere kısmen veya özetler hâlinde yapılan çevirilerin sonuncusunu 16 cilt hâlinde Âlim Şerif Onaran tarafından 1992-1993 yıllarında yayımlandığını ifade etmiştir