Halk Hikayeleri Dersi 3. Ünite Sorularla Öğrenelim
Halk Hikayelerinin Anlatıldığı Bölgeler Ve Halk Hikayesi Anlatıcıları
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
İlk metinleri çok daha sonra yazıya geçirilmiş olan halk hikayeleri arasında hangileri sayılabilir?
Halk hikâyeciliğinin geçmişini XVI. yüzyıla kadar götürsek de, ilk hikâye metinleri çok daha sonra yazıya geçirilmiştir. Âşık Garip, Tahir ile Zühre, Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin, Leyla ile Mecnun, Arzu ile Kamber, Hurşit ile Mahımihri daha sonraki dönemlerde yazıya geçen halk hikâyelerinden sadece birkaç tanesidir.
Doğu Anadolu Bölgesi’nden derlenen metinlerin bulunduğu arşivler nelerdir?
Bugün Doğu Anadolu Bölgesi’nden derlenen metinler büyük ölçüde özel arşivlerdedir. Pertev Naili Boratav, İlhan Başgöz, Şükrü Elçin, Muhan Bali, Bilge Seyidoğlu, Saim Sakaoğlu, Ahmet Edip Uysal, Ensar Aslan, Ali Berat Alptekin, Fikret Türkmen, Mustafa Cemiloğlu, Dilaver Düzgün, özel halk hikâyesi arşivine sahip olan araştırıcılardan bazılarıdır.
Erzurum’da halk hikâyesi anlatıcıları kimlerdir?
Doğu Anadolu Bölgesi’nin önemli şehirlerinden olan Erzurum’da halk hikâyesi anlatıcıları meddahlar ve âşıklardır.
Âşık Sümmanî'nin anlattığı hikayeler nelerdir?
Anlattığı hikâyelerden bazıları Sümmanî ile ilgili olarak hazırlanan kitaplarda yayımlanmıştır. Sümmanî, Şubat 1915 tarihinde vefat etmiş olup mezarı köyündedir. Bildiği rivayet edilen hikâyeler şunlardır: Kerem ile Aslı, Latif Şah, Sevdakâr Şah, Sümmanî ve Gülperi, Tufarganlı Âşık Abbas ve Gülgez Peri.
Âşık Mıktat'ın anlattığı hikayeler nelerdir?
Mıktat, çok sayıda halk hikâyesinin musannifi veya anlatıcısıdır: Köroğlu hikâyesinin Ayvaz Kolu, Bağdat Kolu, Cığa Kolu, Gürcistan Lezgi Ahmet Kolu, Halep Kolu, Hasan Bey-Dağıstan Kolu, Hasan Paşa Silistre Kolu, Kayser Kolu, Kenan Kolu, Kırım Kolu, Köroğlu’nun Amcası Kolu, Köroğlu’nun Bidayeti ve Ayvaz Kolu, Kösenin Kolu, Telli Nigar Kolu Mıktat’ın anlattığı hikâyelerdir.
Behçet Mahir'in anlattığı hikayeler nelerdir?
Behçet Mahir'in anlattığı hikâyeler şunlardır: Âşık Garip, Davudoğlu Süleyman, Derdi Yok ile Zülfi Siyah, Eba Müslim Horasanî, Ebu Ali Sina, Emrah ile Selvi, Erzurumlu Mahirî Baba, Eşref Bey, Ferhat ile Şirin, Firdevs Şah, Firuz Şah, Hamzaî Sahip-gıran, Hâtem-i Tâi, İmam Ali’nin Gan Galesi Cengi, Kerem ile Aslı, Kirmanşah, Köroğlu (Köroğlu’nun on dört kolunu bilmektedir), Lâtif Şah, Leylâ ile Mecnûn, Nebî Han, Nemrut Han, Seyfülmüluk, Sümmanî, Sürmeli Bey, Şah İsmail, Şahoğlu Şah Abbas ile Deli Murat, Tahir ile Zühre, Temimdarî, Timurlenk, Yaralı Mahmut, Yusuf ile Züleyha, Zaloğlu Rüstem.
Âşık Mevlüt İhsanî'nin anlattığı hikayeler nelerdir?
Âşık Mevlüt İhsanî'nin anlattığı ve tasnif ettiği hikâyeler şunlardır: Arzu ile Kamber, Bedrî Sinan ile Mahperî, Bey Böyrek, Böyle Bağlar, Esmer Hanife, Ferhat ile Şirin, Firuz Şah, Garip Senem, Hüseyin Baykara, Kerem ile Aslı, Kirmanşah, Köroğlu’nun Bağdat
Kolu, Köroğlu’nun Dağıstan Kolu, Köroğlu’nun Oltu Kolu, Köroğlu’nun Silistre Kolu, Küçük Ali ile Züleyha, Kürşat Bey ile Elmas Hanım, Mahide ile Nizam, Sail Bey, Tahir ile Zühre, Ülker Sultan, Yaralı Mahmut, Zafer Bey ile Mahifiruz.
Sicilleme nedir?
Sicilleme diğer adıyla şeki, mısrası sayısı 10’dan az olmamak üzere tek ya da daha
fazla bentten oluşan, hece ölçülü, övgü, yergi, yaşam, öğüt gibi çeşitli konulardaki, özellikle atışmalarda, Kars ve yöresi âşıklarının fasıl kısmında söylediği bir şiir biçimidir. Sicilleme: Diğer adıyla şeki, mısrası sayısı 10’dan az olmamak üzere tek ya da daha fazla bentten oluşan, hece ölçülü, övgü, yergi, yaşam, öğüt gibi çeşitli konulardaki,
özellikle atışmalarda, Kars ve yöresi âşıklarının fasıl kısmında söylediği bir şiir biçimidir.
Halk Hikâyeleri ve Halk Hikâyeciği adlı kitap kim tarafından yazılmıştır?
1940’lı yıllarda Ardahan'ın Posof ilçesinde askerlik yapan Pertev Naili Boratav, o yıllarda tespit ettiği halk hikâyelerini daha sonraki yıllarda değerlendirerek Halk Hikâyeleri ve
Halk Hikâyeciği adlı bir kitap yazmıştır. Bu kitaptaki gelenekle ilgili bilgilerin büyük çoğunluğu bu bölgedeki derlemelerden yararlanılarak hazırlamıştır.
Sabit Ataman (Âşık Müdamî) hangi hikayeleri anlatmıştır?
Sabit Ataman'ın anlattığı ve tasnif ettiği halk hikâyeleri şunlardır: Arslan Bey, Asuman ile Zeycan, Âşık Garip, Böyle Bağlar, Celali ve Mehmet Bey, Dürrü Gılan, Ercişli Emrah, Gül ile Ali Şir, Hasta Hasan, Kara Gelin, Keloğlan, Kerem-Erzincan Bağları, Kirmanşah,
Köroğlu (Altı kolunu bilmektedir), Leyla ile Mecnun (Arapça, Farsça ve Türkçe olarak üç dilde anlatmaktadır.), Mahzunî, Namuslu Kız, Öksüz Vezir, Şah İsmail, Tahir Mirza, Tufarganlı Abbas, Yahudi Kızı, Yahya Bey Dilgem, Yaralı Mahmut, Yaralı Top.
Kars’ın halk hikâyeciği geleneğinin önemi nereden gelmektedir?
Kars’ın halk hikâyeciği geleneği bakımından önemi büyük ölçüde Kafkaslara açılan kapı olması ile tabiat şartlarıdır. Bir başka husus da Dede Korkut Hikâyeleri’nde anlatılan coğrafyanın bu bölge ile ilgisi olmasıdır. Eğer destandan halk hikâyesine geçişin ilk basamağını oluşturan eser bu coğrafyada oluşmuşsa onun mirasçıları diyebileceğimiz halk hikâyeleri de bu bölgede kök salmış olmalıdır.
Kars’ta âşıklık ve halk hikâyeciliği geleneğinin gelişmesinde düğünlerin rol oynamasındaki temel sebep nedir?
Kars’ta âşıklık ve halk hikâyeciliği geleneğinin gelişmesinde bu yöredeki düğünler de etkili olmuştur. Kars ve çevresindeki düğünlere âşıklar katılmakta, şiirlerinin yanında hikâyeler de anlatmaktadırlar. Ayrıca şehir merkezinin yanı sıra ilçe ve köylerdeki kahvelerde de misafir âşıklar söz ve sazın yanında hikâye de anlatmışlardır. Bu ve buna benzer sebeplerden dolayı XIV. yüzyıldan günümüze âşıklık ve halk hikâyeciliği geleneğinin en canlı olduğu yer Kars olmuştur.
Şeref Taşlıova (Âşık Taşlıova) hangi hikayeleri anlatmıştır?
Aşık Taşlıova'nın anlattığı ve tasnif ettiği hikâyeler şunlardır: Âşık Garip, Bağdat ile Hafız, Cihan ve Abdullah, Diligam Yahya Bey, Emir ile Sümbül, Emrah ile Selvi, Eşref Bey, Gülistan ile Süleyman, Hüseyin ile Mahmiri, İbrahim ile Hayrinisa (Hayransa), İrfanî ile Türkmen Kızı, Kenan ile Hanzade, Kerem ile Aslı (Erzincan Bağları), Kırk Çeşmeli Şehir, Kirmanşah, Köroğlu’nun Bağdat Kolu, Köroğlu’nun Bolubey Kolu, Köroğlu’nun Erzurum Kolu, Köroğlu’nun Gaziantep Kolu, Köroğlu’nun Hasanbey Kolu, Köroğlu’nun Hasanpaşa Kolu, Köroğlu’nun Keloğlan Kolu, Köroğlu’nun Kocabey Kolu, Köroğlu’nun Oltu Kolu, Köroğlu’nun Tokat Kolu, Lâtif Şah, Necip ile Telli, Salman Bey, Sevdakâr Şah, Sürmeli Bey, Tahir ile Zühre, Yaralı Mahmut, Zaman Bey (Zaman ile Salatın).
Murat Çobanoğlu (Âşık Çobanoğlu) yetişmesinde etkili olan kişiler kimlerdir?
Murat Çobanoğlu’nun âşıklıktaki ustası babası Gülistan Çobanlar’dır. O, babasından saz çalmasını, âşık makamlarını ve âşıklık geleneğinin yolunu yordamını öğrenmiştir. Babasının dışında Şavşatlı Deryamî, Kağızmanlı Cemal Hoca, Arpaçaylı Hamit İlhamî ve Ardanuçlu Efkârî onun yetişmesinde etkili olan diğer âşıklardır.
Van ilinin halk hikâyeciliği nasıl gelişmiştir?
Van ilinin halk hikâyeciliği ile ilgisi Ercişli Emrah ile Selvi Han hikâyesinden kaynaklanmaktadır. Bölgenin İran’a yakın olması geçmişte İran Şahı Şahoğlu Şah
Abbas’ın Van Kalesi’ni kuşatması, yolu üzerindeki Erciş’ten Selvi Han’ı götürmesi
bölge insanını etkilemiştir. Yine Kerem ile Aslı hikâyesinde Erzurum, Ağrı, Erciş ve Muş’un ayrı bir yeri vardır. Halk hikâyesi anlatıcılarının bazılarına göre Köroğlu da Van ilinin Muradiye ilçesindendir. Bölgenin iklim yapısı, tabiat şartlarının zorluğu gibi hususlar da dikkate alınınca halk hikâyelerinin bölgede kök salmasının sebepleri daha iyi ortaya çıkmaktadır.
Gaziantep ilinin halk hikâyeciliği nasıl gelişmiştir?
Daha çok Gaziantep ilimizin Nizip ilçesinde yaşayan Barakların göçleri, yerleştikleri bölgelerdeki komşularıyla olan kavgaları zamanla kısa hikâyeli türkülere konu olmuştur. Bu türkülü hikâyeler bölgede yetişen âşıklar arasında yayılmış daha sonra da Barak meclislerinde anlatılmıştır. Barak hikâyelerini, Değirmenci Recep, Sait Uzunarslan, Dertli İbrahim, Ümitcan İlhan, vb. anlatmaktadır.
Barak türküleri ve hikâyelerinin anlatıldığı yere ne ad verilir?
Barak türküleri ve hikâyelerinin anlatıldığı yere barak odası denir.
Çukurova bölgesi hikayeciliğinin özellikleri nelerdir?
Doğu Anadolu Bölgesi’nde büyük uzun soluklu halk hikâyeleri anlatılırken, Çukurova yöresinde de kısa hikâyeli türküler anlatılmaktadır. Yörede, bu tür hikâyelere bozlak adı verilmektedir. Çukurova yöresinde bozlak okumada öne çıkan kalıp sözler bozlağın kime ait olduğunu belirlemede bir ölçüdür: Bozlaklar; Ahey, Eyy’le başlarsa Karaca Oğlan’a, Aydost’la başlarsa Dadaloğlu’na ve Heyhey’le başlarsa Köroğlu’na aittir. Bölgede, Türkü çağırmak yerine Karaca Oğlan çağırmak deyimi kullanılır. Bunun genellikle, uzun hava okumak / bozlak okumak anlamına geldiği bilinir.
Halk hikayeleri yurdumuzun en çok hangi bölgesinde anlatılmaktadır?
Halk hikâyeleri daha çok yurdumuzun Doğu Anadolu Bölgesi’nde anlatılmaktadır.
Diğer bölgelerimizde de anlatılıyorsa da, Doğu Anadolu gibi yaygın değildir. Ayrıca,
Doğu Anadolu Bölgemizin dışında halk hikâyesi anlatanlar da oralara Doğu Anadolu Bölgemizden göçen âşıklardır.
Ahmetce (Ahmet Cihan)'ın hikayeciliği nasıldır?
Asıl işi çiftçilik olan Ahmetçe 1970’li yıllara kadar hikâyelerini anlatma imkânı bulmuştur. Uzun kış gecelerinde davet edildiği köylerde, kendisini dinlemeye gelenlere hikâyeli türküler okumuştur. Hikâyelerini anlattığı sırada, sesinin tonunu arttırır, konuşmasını anlaşılır hâle getirir, anlattığı olaylara çok çabuk kendisini adapte eder. Bütün bu hususlar da onun hikâye tekniğini oluşturur. Ahmetce, saz çalmasını bilmemektedir, bu sebepten saz yerine bir değnek alır ve onun saz çalar gibi yaparak türkülerini okur.
Ahmetce (Ahmet Cihan)'ın anlattığı hikayeler nelerdir?
Ahmetce (Ahmet Cihan)'ın anlattığı başlıca hikayeler Karac Oğlan, Dadaloğlu, Hürüoğlu Abdurrahman bozlaklarıdır.