Tanzimat Dönemi Türk Edebiyatı 2 Dersi 3. Ünite Sorularla Öğrenelim
Tanzimat Dönemi Türk Edebiyatında Tiyatro-Iı (İkinci Kuşak)
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Tanzimat edebiyatında birinci kuşağın sosyal konuları ele almasının sebebi nedir?
Tanzimat edebiyatı bir yenileşme hareketi ve yeni bir medeniyet dairesine girişin ifadesi olduğu için sosyal bir yapıya sahiptir. Bu sebeple başlangıçta bütün köklü değişiklik hareketlerinde olduğu gibi Tanzimat Dönemi’nde de sosyal konular tercih edilir, eser verenler sosyal davalara hizmet eder. Tanzimat edebiyatının birinci kuşağı eserlerini faydacı ve öğretici bir çizgide kaleme alır. Tiyatro türündeki eserler de sosyal bir yapıya sahiptir.
Recaizâde Mahmut Ekrem'in tiyatro eserlerini yazınız.
Recaizâde Mahmut Ekrem dört tiyatro eseri yazar. Afîfe Anjelik (1870) ve Atala yahut Amerika Vahşileri (1873) konusunu Batı’dan aldığı ilk iki tiyatro eseridir. Vuslat yahut Süreksiz Sevinç (1874) ile Çok Bilen Çok Yanılır’ın (1874) konularını ise kendi toplumumuzun yaşantısından alarak yazar. Ekrem, edebiyat dünyasına birkaç şiirini
saymazsak tiyatro yazarak girer. Hatta yayımladığı ilk kitabı bir tiyatro eseri olan Afife
Anjelik’tir.
Tanzimat ile edebiyatımıza giren Batılı tarzdaki tiyatro türü, ilk başta örnek sıkıntısı çeker. Bu sıkıntıyı gidermek için sanatçılar hangi yönteme başvurmuşlardır?
Tanzimat ile edebiyatımıza giren Batılı tarzdaki tiyatro türü, ilk başta örnek sıkıntısı çeker. Bu sebeple Batı edebiyatındaki örnekleri gerek konu bakımından gerekse teknik bakımından acemice taklit edilir. Recaizâde Mahmut Ekrem de yazdığı ilk tiyatro eserlerinde bu doğrultuda Batılı örneklerden konu ve teknik bakımından faydalanır. Yazdığı ilk iki tiyatro eserinin konuları da bu yüzden Batı’dan alınmıştır.
Recaizâde Mahmut Ekrem ilk oyunu olan Afîfe Anjelik’in konusu hakkında bilgi veriniz.
Recaizâde Mahmut Ekrem ilk oyunu olan Afîfe Anjelik’in konusunu Geneviéve de Barabant efsanesinden alır. Dolayısıyla Afîfe Anjelik konusu yabancı bir hayattan alınmış dört perdelik bir melodramdır. Eserin şahıs kadrosunda yer alan kişilerin isimleri de yabancıdır. Oyunda kocası savaşa giden yeni evlenmiş bir kontese göz koyan saray bakıcısının kötü emelleri ele alınır. Kont savaşa giderken kontesi bu saray bakıcısına emanet etmiştir. Saray bakıcısı kontese sahip olmak ister ama bunda başarılı olamaz. Çünkü kontes iffetini korur. Emeline ulaşamayan saray bakıcısı kontesi öldürmeyi dahi düşünür fakat ona iftira atma yolunu tercih eder. Bu iftira konta bir mektup ile ulaştırılır. Kont kendisine gönderilen mektuptan hareketle durumun aslını öğrenmeden eşini boşar. Saray mensuplarının çevrilen entrikalardan haberdar olması kontesi idamdan kurtarır. Kontes hapiste dünyaya getirdiği kızı ile kendisini dağlara vurur. Savaştan döndükten sonra işin aslını öğrenen kont yaptıklarına çok pişman olur ve o da kendisini ava verir. Bir gün avlanırken bir kız çocuğu ile kontesi görür. Kız çocuğunun kendi kızı olduğunu öğrenir ve af dileyerek kontes ile barışırlar. Mutlu bir hayat yaşamaya kaldıkları yerden devam ederler.
Recaizâde Mahmut Ekrem de ilk yerli oyunu olan Vuslat’ın konusunu Namık Kemal'in hangi tiyatro eserinden alır?
Recaizâde Mahmut Ekrem de ilk yerli oyunu olan Vuslat’ın konusunu Namık Kemal’in Zavallı Çocuk oyunundan alır. Diğer yerli eseri Çok Bilen Çok Yanılır ise Binbir Gündüz Hikâyeleri’nden alınmadır.
Abdülhak Hâmit Tarhan en çok hangi türde eser vermiştir?
Abdülhak Hâmit, kırk kadar eserinin yirmi beşini –yarım kalan Kanuni’nin Vicdan
Azabı’nı da ilave edersek- tiyatro eseri olarak yazmıştır.
Abdülhak Hâmit'in tiyatro eserlerinin sahnelenmeye uygun olmamasının sebebi nedir?
Seyirciden okuyucuya kayan muhatabın ilk ve en büyük olumsuz tarafı hiç şüphesiz anlaşılmaya hizmet eden “sahne dili”nin göz ardı edilmesidir. Abdülhak Hâmit, bundan sonra eserlerinde yer verdiği şahısları kendi dilleriyle konuşturmayacak, bütün şahısların yerini bizzat kendisi alacaktır. Bütün eserlerinde anlaşılmaktan uzak ağır bir dil kullanan, sanatkârane söyleyiş peşinde koşan bir şairin, yani Abdülhak Hâmit’in kendisini görürüz. Hükümdarı, uşağı, kadını, erkeği, eğitimlisi, eğitimsizi hep Abdülhak Hâmit’in sanatkârane üslubu ve ağdalı diliyle konuşur.
Abdülhak Hâmit, hangi oyunundan sonra tiyatro eserlerini oynanmak için değil okunmak için yazmaya başlar?
Abdülhak Hâmit, Sabr u Sebat’tan sonra tiyatro eserlerini oynanmak için değil okunmak için yazmaya başlar. Duhter-i Hindû’da da bunu alenen dile getirir.
Abdülhak Hâmit hangi tiyatro eserlerinde Namık Kemal etkisindedir?
Abdülhak Hâmit, Macera-yı Aşk, Sabru Sebat ve İçli Kız isimli eserlerinde Namık Kemal’in etkisindedir.
Namık Kemal’in Zavallı Çocuk, Recaizâde Mahmut Ekrem’in Vuslat isimli eserlerinin bir benzeri olan Abdülhak Hâmit eserinin adı nedir?
Namık Kemal’in Zavallı Çocuk, Recaizâde Mahmut Ekrem’in Vuslat isimli eserlerinin bir
benzeri de İçli Kız’dır.
Abdülhak Hâmit'in ilk kez duraksız kafiyeli hece ölçüsünü deneyerek yazdığı tiyatro eserinin adı nedir?
Konusu Pierre Corneille’in Le Cid isimli eserinden alınarak yazılan beş fasıllık ilave fasıllarla dokuz fasıllık dram olan Nesteren, Abdülhak Hâmit’in şekil arayışlarının bir ürünü olarak yayımlanır. Hâmit, ilk kez duraksız kafiyeli hece ölçüsünü deneyerek bu eserini kaleme alır. Le Cid’in adaptasyonudur desek yeridir. Benzerlikler şaşırtıcı düzeydedir.
Abdülhak Hâmit Tarhan'ın İngiliz-Hint konulu eserlerinin adı nedir?
İngiliz-Hint grubunda yer alan Duhter-i Hindû, Finten, Yabancı Dostlar ve Cünûn-ı Aşk’ın ortak noktası İngilizlerin sömüren, Hintlilerin de sömürülen olarak (Yabancı Dostlar hariç) ele alınmasıdır. Abdülhak Hâmit, büyükelçi olarak uzun yıllar Londra’da bulunmuş ve İngilizleri yakından tanıma fırsatına sahip olmuştur.
Abdülhak Hâmit'in Türk edebiyatına egzotizmi getiren bir eserinin adı nedir?
Hindistan’a gitmeden konusu Hindistan’da geçen bir oyun yazan Abdülhak Hâmit, bu eseri antikacıdan aldığı bir Hintli kız biblosunun kendisine ilham ettiğini belirtir. Beş fasıllık bir dram olan bu oyun, Türk edebiyatına egzotizmi getiren bir eser olmuştur. Piyes, İngiliz sömürge subayı ile bir Hintli kızın aşkını konu alır.
Abdülhak Hâmit’in İngiliz toplumunu başarılı şekilde anlattığı bir eserinin adı nedir?
Finten, Abdülhak Hâmit’in İngiliz toplumunu başarılı şekilde anlattığı bir eserdir.
Abdülhak Hâmit’in kitaplaşmamış, tefrika hâlinde dergi sayfalarında kalan iki eserinin adı nedir?
Cünun-ı Aşk ve Liberte Abdülhak Hâmit’in kitaplaşmamış, tefrika hâlinde dergi sayfalarında kalan iki eseridir.
Bir görüntü, bir yaşantı veya bir davranışı figüratif simgelerle gösterme veya anlatma
sanatına ne ad verilir?
Alegori: Bir görüntü, bir yaşantı veya bir davranışı figüratif simgelerle gösterme veya anlatma sanatı. Alegoride anlatılanlardan çıkarılan ilk ve açık anlamın dışında okuyucunun sezgi yoluyla yorumlayarak bulabileceği gizli anlamlar vardır.
Abdülhak Hâmit'in hürriyetin bir millet için ne derecede elzem bir şey olduğunu göstermek için yazdığı eserinin adı nedir?
Üç fasıllık bir dram olan Liberte, Abdülhak Hâmit’in baştan sona kadar alegorik mahiyette yazdığı manzum bir eseridir. Hâmit, eserini hürriyetin bir millet için ne derecede elzem bir şey olduğunu göstermek için yazdığını belirtir.
Sami Paşazâde Sezai tiyatro yazmaya kimlerin tesiriyle başlar?
Sami Paşazâde Sezai, tiyatro yazmaya Namık Kemal, Recaizâde Mahmut Ekrem ve Abdülhak Hâmit’in tesirinde başlar.
Muallim Naci'nin yazdığı tek tiyatro eserinin adı nedir?
Muallim Naci, tiyatroya önem verir ve onu milletlerin ilerlemesine katkı sağlayacak bir mektep olarak görür. Tiyatroya okula devam eder gibi devam edilmesi gerektiğine inanır (Çetin, 2006, s. 670). Bu düşünceleri ile Namık Kemal’in tiyatro anlayışını devam ettirdiğini söyleyebiliriz. Yazdığı tek oyun Heder’de Osmanlı bürokrasisinin hantal yapısı içerisinde “heder” olup giden genç bir şairin trajedisini anlatır.
Muallim Naci'nin, doğru bildiklerini söylemekten çekinmeyen bir devlet memurunun haksız yere sürgün edilmesini ve genç bir şair olan oğlunun da memuriyeti sırasında amirlerinden gördüğü kötü muameleyi ele aldığı eserinin adı nedir?
Heder’de Muallim Naci, doğru bildiklerini söylemekten çekinmeyen bir devlet memurunun haksız yere sürgün edilmesini ve genç bir şair olan oğlunun da memuriyeti sırasında amirlerinden gördüğü kötü muameleyi ele alır. Çok iyi bildiği bürokrasinin işleyişini ve liyakat yoksunu yöneticilerin haksız uygulamalarını sahneye taşımak istemiştir.