Halk Edebiyatına Giriş 2 Dersi 5. Ünite Sorularla Öğrenelim
Tekke Ve Tasavvufi Halk Edebiyatı Geleneği
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Türkler hangi yüzyılda İslamiyeti kabul etmişlerdir?
Türkler IX. yüzyıldan itibaren İslâmiyeti kabul etmeye başlamışlardır. Türklerin çok büyük bir kısmı XII. yüzyılda İslâmiyeti kabul etmiştir.
Türkler İslamiyeti kabul ettikten sonra ortaya çıkan sosyo-kültürel kurumlar hangileridir?
Bu süreçte ve özellikle XII. yüzyıldan sonra Türk sosyo-kültürel yapısı içinde ortaya çıkan ve onu yönlendiren dinamiklere sahip iki sivil ve sosyo-kültürel kurum vardır. Bunlardan biri “medrese” diğeriyse “tekke”dir. Bu iki önemli sivil sosyo-kültürel kuruma XVI. yüzyılın son çeyreğinden itibaren “kahvehane”ler eklenecektir.
Tekkeler kuruldukları yere ve büyüklüklerine göre hangi adları almışlardır?
Tekkeler kuruldukları yerlere, büyüklük küçüklüklerine ve işlevlerine göre “dergâh”, zaviye”, “hangâh”, olarak adlandırılmışlardır.
Medrese öğrencilerine ne ad verilir?
Medrese, eğitim ve öğretimin merkezi ve kültürel hayatın kaynağı konumundaydı. Medreselere giden öğrencilere “softa” adı verilirdi.
Tekke öğrencileri kimler tarafından eğitilirlerdi?
Öğrenciler medreselerdeki en yüksek makam olan “müderris”ler (profesör) tarafından eğitilirlerdi.
Medreselerden kimler yetişmiştir?
Din adamları, hakimler, savcılar ve bilginler buradan yetişirlerdi.
Medreselerin eğitim dili nedir?
Medresenin eğitim dili Arapçadır. Medreselerden yetişmiş ünlü bilginlerin büyük bir çoğunluğu eserlerini Arapça olarak kaleme almışlardır.
Medreselerde hangi dilin öğrenilmesi hoş karşılanmazdı?
Medrese, “Her kim öğrenir ise lisân-ı Fârisi / südûr eder ondan dinin yarısı” (Kim Farsça öğrenirse, dinin yarısı gider) diyerek Farsça öğrenmeye karşı savaş açmışsa da, edebiyata meraklı bilginler özellikle de Mevlevi meşrep olanlar Farsçayı da öğrenmiş ve öğretmişlerdir.
Medreseden yetişen edebiyata meraklı bilginlerin verdiklere eserlere ne ad verilmektedir?
Şeriat (İslâm hukuku) esaslarının öğretiminin hakim olduğu medreselerden yetişen edebiyata meraklı bilginler Arap ve Fars edebiyatlarından tür, şekil, aruz ve mevzularıyla birlikte mazmunlar da alarak meydana getirdikleri manzum ve mensur eserlere “Divan Edebiyatı” veya“Eski Türk Edebiyatı” ya da “Klasik Edebiyat” gibi adlar verilmektedir.
Tekkelerde ne tür insanlar yetiştirilir?
Tekkeler ise medreselerin dışında ve tamamen başka dinamiklerle kurulan ve evrilerek gelişen, esasen dinî çevreler olmakla birlikte medrese mezunu bilginlerle kıyaslanamayacak derecede serbest düşünceli insanlar yetiştiren yerlerdir.
Tekkelerdeki en büyük makam kimlerindir?
Tekkelerdeki en yüksek makam şeyhlerindir. Müritler şeyhlerden el alırlar onların gözetim ve denetimleri altında yetişmeye çalışırlardı.
Zikir çekmek nedir?
Tarikatin icra töresine göre belli bir ezgiyle belirli sayıda kalıplaşmış dini ifadeleri topluca tekrar etmek.
Tarikatlarda belli gecelerde yapılan etkinlikler nelerdir?
Tarikatlara katılmış insanlar belirli gecelerde şeyhlerinin başkanlığında toplanarak o tarikatın yol ve yöntemlerine uyarak “zikir çekerler” veya ilahiler söylerler, törenlerde çeşitli ritüel ve pratik leri gerçekleştirirler, helva sohbetleri yaparlar, Karagöz-Hacivat oyunları seyrederek ve kıssahanların okuduğu kıssaları dinleyerek eğlenirlerdi.
Mevlivihanelerde neler yapılırdı?
Mevlevihanelerde raks (dans) ve musiki ön planda yer tutardı. Mevlevihanelerde (Mevlevi tekkeleri) en büyük zevk, mesnevî okuyuculardan (mesnevihan) Mesnevi dinlemek, ney (üflemeli bir çalgı) ve kudümün (vurmalı bir çalgı) eşliğinde “sema” yapmaktır.
Bektaşi tekkelerinde yapılan törenler nelerdir?
Bektaşi tekkeleriyse neredeyse kayıtsızlık olarak nitelendirilebilecek olağanüstü bir hoş görüyle ve yaşam sevincini ön planda tutan tasavvufî bir neşeyle doludur. Bektaşi ayin ve törenleri de diğer tarikatlardan farklıdır. Bu tarikatta da, bağlamayla çalınan musikinin ve “semah” olarak adlandırılan dinîritüel mahiyetindeki raksın son derece önemli bir yeri vardır.
Tekke ve Tasavvufi Halk Edebiyatı Geleneği nedir?
Tarikatlar ve tekkelerindeki ortak amaca yönelik ortak yaşayış, anlayış ve yorumlayışların dışa vurumu, ortak bir edebî anlayışı da ortaya çıkarmıştır. Zamanla bu yeni edebî anlayışın tür ve şekil özellikleri gelenekselleşerek kalıplaşmıştır. Büyük bir kısmı doğrudan ayin ve törenlerde okunmaya ve eşliklerinde tarikata has ritüel ve pratiklerin (ayin ve duaların) yapılması için üretilmiş olan ve bu tür sosyo-kültürel bağlamlarda tüketilen manzum ve mensur edebî ürün ve süreçlerin tamamı “Tekke ve Tasavvufî Halk Edebiyatı Geleneği” olarak adlandırılır.
Hoca Ahmed Yesevi kimdir ve ne yapmıştır?
XII. yüzyılda, Türkistan’ın Yesi şehrinde, Hoca Ahmed Yesevî İslâm iman, ahlak ve faziletini tasavvufî prensipler olarak yaşayıp bunları “hikmet” adını verdiği ve Türklerin yüzyıllardır kullandıkları geleneksel şiir şekillerinde göçerevli geniş kitlelere tanıtıp yaymıştır. Hoca Ahmed Yesevî, tekke kurumu etrafında odaklanan yepyeni bir yaşayış biçimi başlatan; yol, yöntem kurucu bir mürşit ve mutasavvıftır.
Yesevilik nedir?
Hoca Ahmed Yesevî’nin kurduğu düşünüş ve yaşayış yolu “Yesevîlik” adı ve şekliyle yayılmış ve tasavvuf çoğunlukla bu adla bilinmiştir.
Tekke ve Tasavvufi Halk Edebiyatının bilinen ilk şairleri kimlerdir?
Yesevîliğin kurucusu Hoca Ahmed Yesevî ile onun Hakim Süleyman Ata gibi halifeleri, Tekke ve Tasavvufî Halk Edebiyatı geleneğinin bilinen ilk şairleridir. Bu bağlamda bu şairleri Yusuf Has Hacib, Kaşgarlı Mahmud ve Edib Ahmed Yügneki’nin ortaya çıkış zeminini hazırlayanlar arasında görmek gerekir. Özellikle de Edip Ahmed Yügneki’yi, Yesevî’yle benzeşen bir oluş içinde bulunan ve onun çağdaşı olan bir başka “Hak âşığı” olarak düşünmek mümkündür.
Tekke ve Tasavvufi Halk Edebiyatının ilk şairleri ozan-baskı edebiyatından nasıl etkilenmişlerdir?
Ozan-baksı edebiyat geleneğinden alınan bu geleneksel unsurlar arasında sanatçı kişiliğe geçişi sağladığına inanılan rüya motifi veya ilahî bir ilhamla eser yaratma inancı; hece ölçüsü, bu ölçüyle yaratılan koşuk/koşma adıyla bilinen dörtlüklerin esas olduğu nazım şekilleri; şiirleri müzik eşliğinde ve gerektiğinde irticalen icra ve hatta bu icralara eşlik eden raks (dini dans) sayılabilir.
Tekke ve Tasavvufi Halk Edebiyatının ilk şairleri Arap ve Fars edebiyatından nasıl etkilenmişlerdir?
Arap ve Farslardan aruz ölçüsü ve almaya değer gördükleri nazım tür ve şekilleriyle de bu yeni edebî geleneği zenginleştirmişlerdir.
Mutasavvıf Şairlerin en büyük yenilikleri ve amaçları nedir?
Türk kültür tarihinde yeni bir olgu ve görüngü olarak ortaya çıkan bu mutasavvıf şairlerin en büyük yenilikleri teleolojiktir. Teleolojik “amaç veya edim bilim” olarak Türkçeleştirilirse de bu bağlamda söz konusu şairlerin eserlerini yaratış ve icra ediş amaçları olarak tanımlayabiliriz.Buna göre, Hoca Ahmed Yesevî ve takipçileri olan şâirler ki onlar “Âşık” olarak adlandırılmayı yeğlediler- anlatım tutumlarını iman ve inançlarını propaganda etmeyi (irşad ve tebliğ) amaçlayan bir anlayış ve yorumlayışta yoğunlaştırdılar. Bunların amacı, Hz. Muhammed’in İslâmı anlatıp tebliğ etmede “İyilikleri emredip kötülüklerden sakındırmayı” temel ilke olarak göstermesinden hareketle hikmet veya şiir söylemekten maksat İslâm iman, ahlak ve faziletini tebliğ etmek, onları bilmeyen insanlara ulaştırmaktır. Bu olgu, irşat yani karanlıkla eş anlamlı olan “küfrü” aydınlatma ve belli yol ve yöntemlerle kendini rafine edip kalp ve kararını temizleyen insanların bu hâl ve hâller için yapacağı iç yolculuklara uygun vasıflarla donatmak demektir.
Kam ve eren nedir?
Kam, Tanrı ve tanrısalla iletişime geçebilen, bilinen, sıradan, olağan dünya şartlarını “aşkın” kişi demektir. Türk sosyo-kültürel bağlamında Tanrı ya da tanrısal eren atalarca “seçilen” bu kişiler manevi olarak atalar arasında yer alan ulu kamlar tarafından yetiştirilir ve insanlara iyilik yaparak topluma hizmet ederek erdemle donanır ve olağanüstü nitelikler gösterebileceği yüce vasıflara ererek, erginleşir “eren” olur.
Dede Korkut ve kazak rivayetleri ile erenlik arasındaki bağ nedir?
Oğuz rivayetlerinde, Peygamberin yanına giderek ashaba dâhil olma gibi birkaç dinî motifle İslâmileşmiş olarak karşımıza çıkan Dede Korkut budur. Bunun daha eski veya arkaik özellikleriyle karşılaştığımız Kazak rivayetlerinde ise çalgılar ve havalaricat eden, ömrü boyunca ölümden kaçmaya çalışan filozofik özellikleri ağır basan mitolojik bir kahramanla karşılaşıyoruz ki bu kamlık veya şamanlık zemini üzerinde yükselen erdemli bir kahraman daha doğrusu “eren”den başka bir şey değildir.
Türk Tekke ve Tasavvufî Halk Edebiyatı ve Kültür Geleneği nedir?
Kendinden önceki edebî gelenekten bu aldıklarının üzerine evrensel Allah inancını, Hz. Muhammed’in onun kulu ve elçisi olduğu bilincini ve Kur’an-ı Kerim’in indirilen son kitap, İslâmın Allah katında tek hak din olduğu öğretisini ve bütün bunları içeren şekliyle İslâmın amentüsünü ve o dönemin İslâm medeniyeti bilgi, bilim, sosyo-kültürel değerleri ve teknolojisini yanyana koyarak oluşturduğu terkibin (sentezin) adı: Türk Tekke ve Tasavvufî Halk Edebiyatı ve Kültür Geleneği’dir.
Tekke ve Tasavvufi Edebiyat geleneğinde hangi kültürün etkileri vardır?
Tekke ve Tasavvufî Halk Edebiyatı geleneği hem sözlü kültür hem de yazılı kültür ortamlarında üretilmiş eserlere sahiptir. Bu nedenle de bir yönüyle yazılı diğer yönüyle de sözlü edebiyat özellikleri gösterir. Bu durum bu edebiyat geleneğinin diline de yansımış gibidir.
Tekke ve Tasavvufî Halk Edebiyat türünün dili, Halk Edebiyatına yakınsa nasıl özellikler içerir?
Genel olarak bu edebiyat geleneğinin dili Halk Edebiyatı ürünlerinde kullanılan dile yakınsa da onda yüksek tahsili olmayan orta seviyedeki halkın kullandığı Arapça ve Farsça kelimelere de rastlanır. Bu edebiyat geleneğinin kendine has bir nazım şekli, vezni ve kâfiye sistemi yoktur.
Tekke ve Tasavvufî Halk Edebiyatında hangi nazım şekilleri kullanılır?
Tekke ve Tasavvufi Halk Edebiyatında Divan Edebiyatının aruzlu nazım şekilleriyle ozanbaksı ve âşık tarzı geleneklerin heceli nazım şekilleri kullanılır. Özellikle de eserlerinin geniş halk kitlelerince daha iyi anlaşılmasını isteyen mutasavvıf (tasavvuf öğretisini takip eden) şairler heceli şekillerden “koşma”yı çok daha fazla kullanmışlardır. Nazım birimi olarak da tercih edilen nazım şekline bağlı olarak beyit veya dörtlük yer alır.
Aruzla yazılan şiirlerde mutasavvıf şairler hangi nazım şekillerini ve kalıplarını kullanmışlardır?
Aruzla yazılan şiirlerinde mutasavvıf şâirler kaside, gazel, mesnevi, murabba, kıt’a, tuyuğ, tercî-i bend, terkib-i bend, müstezat gibi nazım şekillerini kullanmışlardır.
Bu geleneğin aruzla yazılan nazım biçimlerinde genellikle aruzun “mefâ’îlün/ mefâ’îlün / fa’ûlün”, “mef ’ûlü / mefâ’îlü / mefâ’îlü / fa’ûlün”, “mef ’ûlü / fâ’ilâtü / mefâ’îlü / fâ’ilün”, “fâ’ilatün / fâ’ilatün / fâ’ilatün / fâ’ilün” ve “fâ’ilatün / fâ’ilatün / fâ’ilün” kalıpları kullanılmıştır.
Tekke ve Tasavvufî Halk Edebiyatı geleneğinde hangi aruz hataları görülmektedir?
Tekke ve Tasavvufî Halk Edebiyatı geleneğinde aruzla yazılan şiirlerde aruz hatalarına çok sık rastlanılır. Bu edebiyatı meydana getiren şairlerin çoğunun çok fazla eğitim görmemiş olduğu düşünülürse, bu doğal bir sonuçtur. Bu tür aruz hataları çoğunlukla Türkçe kelimelerin kısa hecelerinin vezin gereği uzatılmasıyla ortaya çıkan “imâle” ve aynı şekilde Arapça ve Farsça kelimelerdeki uzun hecelerin vezin gereği kısaltılması sonucu ortaya çıkan “zihâf”lardır.
Hece ile meydana getirilen Tekke ve Tasavvufi Halk Edebiyatı şiirlerinde daha çok kaçlı hece ölçüleri kullanılmıştır?
Hece ile meydana getirilen Tekke ve Tasavvufi Halk Edebiyatı şiirlerinde daha çok yedili, sekizli ve onbirli hece ölçüleri kullanılmıştır. Yedili şiirlerde duraklar bazen 4+3=7 bazen de 3+4=7 olabilir. Sekiz heceli şiirler de bazen 4+4=8 bazen de duraksızdır. Onbirli şiirlerde ise 6+5=11 veya 4+4+3=11 bazen de duraksız mısralar yer almaktadır.
Tekke ve Tasavvuf geleneğinin şiirleri hangi sazlar eşliğinde icra edilmektedir?
Tekke ve Tasavvuf geleneğinin şiirleri de ozan-baksı edebiyat geleneğinde olduğu gibi kopuz, ney ve benzeri geleneksel çalgılar ve ezgiler eşliğinde icra edilmişlerdir.
Tekke ve Tasavvufî Halk Edebiyatı geleneğinde şiirler kaç türe ayrılır?
Tekke ve Tasavvufî Halk Edebiyatı şiir geleneğinde meydana getirilen şiirleri “Allah” hakkında yazılan türler, “Peygamber” hakkında yazılan türler, “din ve tasavvuf büyükleri” hakkında yazılan türler ve “dini inançlar ve tasavvufî düşünceler” hakkında yazılan türler olarak dörde ayırmak mümkündür.
Allah hakkında yazılan türler nelerdir?
Bu türlerin adları ve bu türlerde ele alınan temel konular Tevhid (Allah’ın birliği, yüceliği ve sıfatlarını konu edinen), İlahi (Tanrı’yı öven ve ona yalvarma konulu), Âyin (Mevlevî tarikatının ilahileri), Tapuğ (Gülşenî tarikatının ilahileri), Nefes (Alevi-Bektaşîlerin ilahileri), Durak (Halvetîlerde iki fasıl arası okunan ilahiler), Cumhur (Mevlevî ve Bektaşi dışındaki tarikatlerde ilahiye verilen ad), Münacat (Allah’a yakarış, esirgenmeyi, bağışlanışı, dua konu edinen) ve Esma-i Hüsna (Tanrı’nın esasen 99 olan sonradan yapılan eklemelerle 1001’e çıkarılan en güzel ve şerefli adlarını ve kapsadıkları vasıflarını işleyen) şeklinde sıralanabilir.
Peygamber hakkında yazılan türler nelerdir?
Bu türlerin adları ve bu türlerde ele alınan temel konular Na’t (Hz. Muhammed’i övmek ona duyulan saygı ve sevgi konulu), Sîretü’n-Nebi (Hz. Peygamberin doğumdan ölümüne kadar hayatını, erdemlerini konu edinen), Mucîzât-ı Nebi (Hz. Muhammed’in gösterdiği mucize ve kerâmetleri konulu), Hicret-nâme (Hz. Muhammed’in Mekke’den Medine’ye göç etmesini konu edinen), Mirac-nâme (Hz. Muhammed’in Miraca çıkması konulu) Mevlid (Hz. Muhammed’in doğumu başta olmak üzere hayatını konu edinen), Hilye (Hz. Peygamber ve diğer peygamberlerle, dört halifenin iç ve dış güzellikleri konulu), Gevher-nâme (Allah’ın birliğini, Peygamberin ahlakını konu edinen) ve Dolap-nâme (Su dolaplarının yapıldığı ağacın kişileştirilmesi yoluyla onların ağzından Tanrı aşkının ifade edilmesi konulu) şeklindedir.
Din ve tasavvuf büyükleri hakkında yazılan türler nelerdir?
Bu türlerin adları ve bu türlerde ele alınan temel konular Medhiye (Dört halifeyi, ashab-ı kirâmı, velileri övmeyi konu edinen), Mersiye (Tekke ve tasavvuf ulularının ölümü konulu) ve Maktel-i Hüseyin (Hz. Muhammed’in torunu Hz. Hüseyin’in Kerbelâ’da şehit edilişini konu edinen) şeklinde sıralanabilir.
Dini inançlar ve tasavvufi düşünceler hakkında yazılan türler nelerdir?
Vücut-nâme (insanınyaratılışını konu edinen), Nasihat-nâme (İnsanlara öğüt vermeyi, yol gösterme konulu), İbret-nâme,(kötü bir olaydan ders alma ve kötülükten arınma konulu), Fazilet-nâme (Hz. Peygamber ve dört halifenin davranışlarındaki yücelik ve erdemleri konu edinen) Fütüvvet-nâme (Esnaf teşkilatının uyması gereken dürüstlük ve terbiye konulu), Gazavat-nâme (Din düşmanlarıyla yapılan savaşları konu edinen), Mansur-nâme (Büyük mutasavvıf Hallac-ı Mansur’un hayatı ve kerametleri konulu) Minber-nâme (Hatiplerin minberden bildiklerini halka anlatmalarını konu edinen), İstihrac-nâme (Geleceğe ait herhangi bir olayın üstü kapalı bir biçimde bildirilmesi konulu), Nevruziye (Nevruz günü ve kutlamaları özellikle de Hz. Ali’nin doğumu konulu) Tahassür-nâme (Tasavvuftan habersiz geçen ömre duyulan üzüntüyü konu edinen), Tarikat-nâme (Tarikatların yöntem ve yollarını konu edinen), Nutuk (Tarikatın gelenek-görenek ve âdetleri konulu), Hikmet (İslâmiyetin esasları, tasavvufun incelikleri konulu), Devriye (İnsan ruhunun Allah’tan çıkıp yine Allah’a varacağı düşüncesini konu edinen), Şathiye (ciddi bir düşünce veya duyguyu, iğneleyici ve alaylı bir biçimde anlatan şiirler), Medednâme (Ehl-i Beytten ve On İki İmam’dan yardım isteyip yalvarma konulu), Selamnâme (Âli-Âba, On İki İmam, Hacı Bektaş Veli’nin erdem ve güzelliklerini konu edinen) Düstur (Alevi-Bektaşi tarikatinin gelenek ve göreneklerini, âdetlerini anlatan nefesler), Düvazimam (On İki İmamı ve sahip oldukları üstün özellik ve erdemleri konulu şiirler), Kıyamet-nâme (Kıyamet günü ve özellikleri konulu) ve Şefâat-nâme (Mahşer gününde Hz. Muhammed ve diğer peygamberlerce sahip çıkılmayı ve aracılıklarıyla affa uğramayı sağlamayı konu edinen) şeklinde sıralanabilir.
Tekke ve Tasavvufî Halk Edebiyatı geleneği çevresinde oluşan düzyazı ürünlerinin dili nasıldır?
Tekke ve Tasavvufî Halk Edebiyatı geleneği çevresinde oluşan düzyazı (mensur) ürünleri, geniş halk kitleleri olan okuyucuyu hedefleyen sade nesir dilinde meydana getirilmiştir.
İslâmiyet sonrası Türk edebiyatının mensur ilk dinî tasavvufî örnekleri nelerdir?
İslâmiyet sonrası Türk edebiyatının mensur ilk dinî tasavvufî örnekleri arasında Kur’an tefsirleri, hadis kitapları, evliya menkıbeleri, yarı efsanevî İslâm tarihleri, fütüvvet-nâmeler, menâkıp-nâmeler, halk kitapları, fetih-nâmeler, tarihî olayları konu edinen destanî özelliklere sahip gazavat-nâmeler gibi eserler yer alır.
Menâkıp-nâme'lerin ilk örneği hangi destandır?
Bunların ilk örneklerinden birisi yeni dinin kitleler hâlinde kabul edilmesini konu edinen “Satuk Buğra Han Destanı”dır. Türk evliya menakıpnâmelerinin ilk örneği de kabul edilen bu destan aynı zamanda İslâm içerikli ilk Türk epik destanlarındandır.
Tekke ve Tasavvufî Halk Edebiyatı geleneği çevresinde oluşturulan mensur ve manzum eserler daha çok hangi konuları işlemektedirler?
Tekke ve Tasavvufî Halk Edebiyatı geleneği çevresinde oluşturulan mensur, manzum-mensur karışık ve manzum eserler çoğunlukla Anadolu ve Balkanlar’ın Türkleşmesini ve İslâmlaşmasını konu edinirler. Bu anlatılar geniş halk kitlelerini aydınlatmak üzere kaleme alınmışlardır.
Cenk-name nedir?
Anadolu’da XIII. yüzyıldan itibaren Türk toplumunun sosyokültürel yapısı ve dünya görüşüne uygun olarak tercüme ve adapte etmek suretiyle Türk edebiyatında oluşturulan eserlerdir. Kaynağını Arap ve Fars edebiyatlarından alan ancak Türk destan geleneğinin ölçütleri ve icra töresine göre oluşturulan Cenk-nâmeler manzum, mensur ve manzum-mensur karışık olarak meydana getirilmişlerdir. Cenk-nâmelerin konusu Hz. Ali, atı Düldül, kılıcı Zülfikâr, Hz. Ali’nin oğlu Muhammed Hanefi etraflarında gelişen olaylarda gösterilen kahramanlıklarıdır. Çoğunlukla manzum örneklerine rastlanılan “Kesikbaş Hikâyeleri” de Hz. Ali’nin etrafında oluşmaları nedeniyle bu gruba girmektedir
Battal-name nedir?
İslâm ordularının Bizans Devleti’ne karşı yaptıkları savaşlarda gösterdiği başarılarla ün kazanan bir Arap Emiri olarak kabul edilen Battal Gazi etrafında oluşan epik destan nitelikli anlatıların yer aldığı menkabeler (dinî efsaneler) mecmuasıdır. Bu anlatılarda Battal Gazi’nin efsanevi hayatı Anadolu’ya yerleşen Türklerin gözüyle manzum ve mensur olarak yansıtılmıştır. Battal-nâme Türk halkı arasında büyük bir şöhret kazanarak yakın zamanlara kadar okunup anlatılmıştır.
Gazavat-nâme nedir?
Tek bir savaşın veya bir savaşlar silsilesinin anlatıldığı “gazanâme” veya “gazavat-nâme”ler de ağırlıklı olarak tekke çevrelerinde meydana getirilmiş eserlerdendir.
Fetih-nâme nedir?
Bir şehrin veya bir kalenin alınmasını anlatan eserlerdir. Taşıdıkları tarihsellik özellikleriyle tarihe kaynaklık ederler.
Tekke ve Tasavvufî Halk Edebiyatındaki nesir türlerinin adları nelerdir?
Cenk-nâme, Hamza-nâme, Ebû Müslim-nâme, Battal-nâme, Danişmend-nâme, Saltuk-nâme, Menâkıp-nâme, Gazavat-nâme, Fetih-nâme, Fütüvvet-nâme, Fıkralar, Şerhler, Tevarihler.
XII. yüzyılda Türk Tekke ve Tasavvufî Halk Edebiyatının temsilcileri kimlerdir?
XII. yüzyılda geleneği başlatan Hoca Ahmed Yesevî, Edip Ahmed Yügneki ve Hakim Süleyman Ata en önemli temsilcilerdir.
XIII. yüzyıl Anadolu merkezli bir mutasavvıf şairler kimlerdir?
XIII. yüzyılda Anadolu’da yaşayan ve eserleri günümüze gelen şair mutasavvıflar başta Mevlâna Celaleddin Rumî olmak üzere, Hacı Bektaş Veli, Sultan Veled, Ahmed Fakih, Şeyyâd Hazma ve Yunus Emre şeklinde sıralanabilir.
XIV. yüzyılda Anadolu’da yaşayan şair mutasavvıflar kimlerdir?
XIV. yüzyılda Anadolu’da yaşayan ve eserleri günümüze gelen şair mutasavvıflar Abdal Musa, Kaygusuz Abdal, Sâid Emre, Elvân Çelebi’dir.
XV. yüzyılda Anadolu’da yaşayan şair mutasavvıflar kimlerdir?
XV. yüzyılda Anadolu’da yaşayan eserleri veya tesirleri günümüze gelen şâir mutasavvıflar olarak Hacı Bayram Veli, Akşemseddin, Eşrefoğlu Rûmî, Kemal Ümmî, Emir Sultan, Rûşenî ve İbrahim Tennûrî sayılabilir.
XVI. yüzyılda Anadolu’da yaşayan şair mutasavvıflar kimlerdir?
XVI. yüzyılda Anadolu’da yaşayan eserleri veya tesirleri günümüze gelen mutasavvıflar arasında İbrahim Gülşenî, Ahmed Sârban, Bursalı Muhyiddin Üftade, Şah İsmail Hatayî, Pir Sultan Abdal, Kul Himmet, ve Muhyiddin Abdal’ı sayabiliriz.
XVII. yüzyılda Anadolu’da yaşayan şair mutasavvıflar kimlerdir?
XVII. yüzyılda Anadolu’da yaşayan eserleri veya tesirleri günümüze gelen mutasavvıflardan bazıları Adem Dede, Elmalılı Sinan Ümmî, Niyazi-i Mısrî, Oğlanlar Şeyhi İbrahim Efendi, Kul Nesimî, Âşık Virânî, Nakşî-i Akkirmanî’dir.
XVIII. yüzyılda Anadolu’da yaşayan şair mutasavvıflar kimlerdir?
XVIII. yüzyılda Anadolu’da yaşayan eserleri veya tesirleri günümüze gelen mutasavvıflardan bazıları Bursalı İsmail Hakkı, Erzurumlu İbrahim Hakkı, Mahdum Kulu, Neccarzade Şeyh Rıza, Cemalî, Üsküdarlı Haşim, Kul Şükrü, Nasuhi, Senâyî, Mehdî, Mahvî’dir
XIX. yüzyılda Anadolu’da yaşayan şair mutasavvıflar kimlerdir?
XIX. yüzyılda Anadolu’da yaşayan eserleri veya tesirleri günümüze gelen mutasavvıflardan bazıları Seyranî, Türabî, Salih Baba, Bitlisli Müştak Baba’dır
XX. yüzyılda Anadolu’da yaşayan şair mutasavvıflar kimlerdir?
XX. yüzyılda Anadolu’da yaşayan eserleri veya tesirleri günümüze gelen mutasavvıflardan bazıları Edib Harabî, Mehmed Nuri, Yozgatlı Hüzni, Âşık Molla Rahim, Derûnî, Sıtkı, Zeynel Uslu Baba’dır.