Gelişimsel Yetersizliklerin Bakım ve Rehabilitasyonu Dersi 4. Ünite Özet
Gelişimsel Yetersizliği Olan Bireylerin Bakım Ve Rehabilitasyonunda Beslenme
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Bazı Gelişimsel Yetersizlik Türlerinde Beslenme
Beslenme; vücudumuzun düzenli çalışması için gerekli olan besin ögelerinin (karbonhidrat, protein, yağ, vitamin, mineral, su) vücuda alınması ve bir dizi metabolik işlem sonucunda uygun şekilde vücutta kullanılmasıdır. Yeterli ve dengeli beslenme ise; vücudumuzun en iyi şekilde çalışması için besin ögelerinin uygun miktarlarda tüketilmesi anlamına gelmektedir. Kötü beslenme (malnutrisyon) ise günlük yaşamda başkasına bağımlılığın ve hastalıklara yakalanma riskinin yükselmesi; motor fonksiyonların ise düşmesi anlamı taşımaktadır. Yetişkinler ile bebek ve çocukların beslenme gereksinimleri farklı olduğu gibi yetersizliği olan bireylerin de beslenme özellikleri doğal gelişim gösteren bireylerin beslenme gereksinimlerinden farklılık gösterebilmektedir. Yeterli ve dengeli beslenme diğer hastalıklardaki gibi gelişimsel hastalıkların da tedavi sürecinde büyük önem taşımaktadır.
Otistik Spektrum Bozuklukları
Otistik Spektrum Bozukluğu (OSB) olan çocuklarda en sık karşılaşılan beslenme sorunlarının başında besin seçimi gelmektedir. Besin seçimi; besinin çeşidine, dokusuna (pütürlü veya püre olması gibi), ısısına, tadına, rengine ve kokusuna göre besin ayırt etmek anlamına gelmektedir. Alanyazında OSB tanısı olan çocukların OSB tanısı al- mamış çocuklara kıyasla yaklaşık %60 daha fazla besin seçiminde bulunduğunu belirtilmiştir. Besin seçimi beraberinde besin reddetme durumunu da getirmektedir. OSB olan çocuklar bazen besinleri tüketmeyi ağzını kapatarak veya tükürerek reddeder. OSB olan çocuklarda besin seçimine ilişkin sıklıkla karşılaşılan bazı durumlar; daha önce denenemedikleri yiyecekleri tadarken rahatsız olma (neofobi), ambalajlarını daha önceden bildikleri besinlere daha fazla ilgi gösterme, besinlerin hep aynı şekilde (aynı tabak vb.) sunulmasını isteme, belirli renkteki yiyeceklere karşı aşırı istek duyma, yemek yenilen ortamın çevresel faktörlerinden çabuk etkilenme, kalabalık içinde yemek yemekten rahatsız olma ve susadıklarının ve acıktıklarının farkında değilmiş gibi görünme şeklinde sıralanabilir. Anlaşılabileceği gibi OSB olan çocuklar diğer bütün alanlarda olduğu gibi beslenme konusunda da farklılıklara karşı direnç gösterirler. Bu nedenle anlayışlı olup beslenme alışkanlıklarına yavaş yavaş müdahale etmek doğru bir hareket olacaktır.
Doğal gelişim gösteren çocuklarda olduğu gibi OSB olan çocukların besin seçimi değerlendirilirken büyüme ve gelişmenin normal olup olmadığı, besin ögelerinin dengeli alınıp alınmadığı göz önünde bulundurulmalıdır. OSB olan çocukların beslenme durumunu iyileştirebilmek üzere öncelikle beslenmeye ilişkin altta yatan sorunlar tespit edilip önce onlar ortadan kaldırılmalıdır. Bu süreçte çocukların belirli bir öğün düzeni bulunmasına özen gösterilmelidir. Çocuğun yeniliklere önceden aşina olması sağlayabilmek üzere çeşitli sembol ve fotoğraflardan yararlanılarak yemek listeleri, öğün saatleri ve öğünlerin nerede yeneceği planlanabilir. Sağlıklı beslenmeye ilişkin hikâye anlatımı veya oyun etkinlikleriyle çocukların beslenme alışkanlıklarını değiştirmek denenebilir.
Fiziksel Yetersizlikler
Serebral Palsi
Beslenme yetersizliği, serebral palsi olan çocuklarda yaygın görülmekte ve yaşam kalitelerini etkilemektedir. Alanyazında serabral palsili çocuklarda beslenme güçlüğü görülme sıklığının %30 ile %80 arasında değişmekte olduğunu belirtilmiştir. Beslenme sorunları serebral palsi olan çocuklarda bebeklik döneminde emme güçlükleri ile başlayıp çocukluk döneminde de devam etmektedir. Bu çocuklarda besleme süreleri uzun olabilmekle birlikte yeterli beslenmenin sağlanması pek mümkün olmamaktadır.
Serabral palsisi olan bireylerin beslenme durumunu etkileyen faktörlerin başında motor becerilerindeki yetersizlik nedeniyle besine ulaşma konusunda başkalarına bağımlı olmaları gelmektedir. Kendini ifade etmekte yaşadıkları problemler nedeniyle acıktıklarını, susadıklarını ve besin tercihlerini söylemede güçlük yaşamaktadırlar. Oral motor fonksiyon bozuklukları ve sindirim sistemine ilişkin durumlar da besin alımının ye- tersizliği ile sonuçlanabilmektedir. Besin alımının yetersizliğine bağlı olarak da genel sağlık durumunda bozulma, büyüme geriliği ve toplam vücut yağ yüzdesinde düşüş gözlenmektedir.
Serebral palsisi olan çocuklarda beslenme oral yolla tam olarak sağlanamamaktadır. Bu nedenle çiğneme ve yutma işlemlerini içermeyen, hazır besinin direk sindirim sistemine verilme yolları olan gastrostomi (besleme tüpünün direk mideye bağlanması) veya jejunostomi (besleme tüpünün direk ince bağırsağa bağlanması) beslenmeye destek amaçlı kullanılabilmektedir.
Kistik Fibrozis
Kistik fibrosiz genellikle çocukluk çağında ortaya çıkan kalıtsal bir hastalıktır. Bu hastalık bireyin dış salgı bezlerinin yer aldığı organları tuttuğu için organların salgılarında değişiklikler görülür Sindirim sistemi salgılarının değişikliği ise besinlerin tam sindirilmemesine dolayısıyla da karın şişliği, gaz, ishal gibi durumların görülmesine neden olur.
Kistik fibrosizin tıbbi beslenme tedavisi bireyin kişisel özellikleri göz önüne alınarak bir diyetisyen tarafından planlanmalıdır.
Tip 1 Diyabet (Şeker Hastalığı)
Tip 1 diyabet kan şekerini düzenleyen hormonlardan biri olan insülinin vücutta çok az üretilmesi veya hiç üretilememesi sonucunda ortaya çıkmaktadır. Genellikle çocukluk çağında ağız kuruluğu, ağırlık kaybı, yorgunluk, sık idrara çıkma, açlık hissi gibi bulgular ile ortaya çıkmaktadır. Tip 1 diyabetli çocuklarda dışarıdan insülin enjekte edilmesi zorunlu bir tedavi yöntemidir. İnsülin doz ayarlaması ile beslenme ve fiziksel aktivite düzeni uyum içerisinde planlanmalıdır. Öğünlere uygun şekilde insülin dozunun ayarlanması için mutlaka bireylere eğitim verilmelidir.
Epilepsi
Alanyazında dirençli epilepsisi olan çocukların ketojenik diyete uymaları sonucunda geçirdikleri nöbet sayısının düştüğünü gösteren bulgular yer almaktadır. Ketojenik diyet; yüksek yağ, düşük karbonhidrat içeren ve vücutta açlığa benzer bir mekanizma oluşturan beslenme tedavisidir. Ancak ketojenik diyetin avantajlarının yanı sıra bulantı, kusma, ishal, kabızlık, kolesterol yüksekliği, açlık, hepatit ve böbrek taşı gibi olası yan etkileri söz konusudur. Bu nedenle hangi bireye ne zaman ve ne süre ile ketojenik diyetin uygulanacağı mutlaka multidisipliner bir ekip tarafından planlanmalıdır.
Zihinsel Yetersizlikler
Zihinsel yetersizliği olan çocuklar beslenmeye ilişkin yeterliliğe sahip olmayabilmektedir. Bu duruma ek olarak sindirim sistemi problemlerinin varlığı çocuğun beslenme durumunu olumsuz etkileyebilmektedir. Down Sendromu seslenmeye ilişkin problemlerinin en sık görüldüğü zihinsel yetersizlik türüdür. Down Sendromu olan bebek ve çocuklar düşük kas tonusu, küçük ağız boşluğu, kavisli damak ve geç çıkan dişler sebebiyle beslenmeye ilişkin problemler yaşayabilmektedir. Bu bebeklerin bazıları anne sütü ile beslenme ve ek besine geçiş sürecini başarıyla sürdürürken bazı bebekler bu süreçte birçok problemle karşılaşabilmektedir. Beslenmeye ilişkin sorun yaşayan bebeklerde ise beş yaşına kadar büyüme-gelişme geriliği görülebilmektedir.
Down Sendromu olan çocukların ergenlik ve yetişkinlik döneminde ise en sık karşılaştığı beslenmeye ilişkin sorun obezitedir. Bu bireylerde obezitenin sık görülmesinin sebepleri arasında beslenmeye ilişkin faktörler, fiziksel aktivite yetersizliği, tiroit bezinin çalışmasının yavaşlaması ve bazal metabolizma hızının düşüklüğü yer almaktadır. Çocukluk döneminden itibaren sağlıklı beslenme düzeninin oluşturulması ile obezitenin ve obeziteye bağlı gelişebilen kronik hastalıkların önlenmesi sağlanabilmektedir. Genel olarak Down Sendromlu bireylerde beslenmeye ilişkin karşılaşılan diğer durumlar; kabızlık, ishal, çölyak, GÖRH ve besin alerjileridir.
Gelişimsel Yetersizliklerde Çocukların Sıklıkla Karşılaşılan Beslenmeye İlişkin Sorunlar Problemleri
Gelişimsel yetersizliklerde bazı beslenme sorunlarıyla daha sık karşılaşılmaktadır. Gelişimsel yetersizliği bulunan çocukların sıklıkla karşılaştığı beslenme sorunları
(a) emme/çiğneme/yutma güçlükleri, gastroözafageal reflü (GÖRH), ishal (diyare), kabızlık (konstipasyon), çölyak (gluten enteropatisi), besin alerjileri ve obezite olarak sıralanabilir. Bu problemler nedeniyle bireylerin beslenme durumları olumsuz etkilenebilmektedir.
Emme / Yutma / Çiğneme Güçlükleri
Gelişimsel yetersizliği olan bebekler, kas fonksi- yonlarındaki bozulmaya bağlı olarak anne sütünü emmede zorluk çekebilmektedir. Bu gibi durumlarda anne sütünün sağılıp kaşık yardımıyla verilmesi bir çözüm olabilmektedir. Gelişimsel yetersizliği bulunan çocuklarda emme inhibisyonu geç gerçekleşiyor olması bebeğin ek besine geçiş sürecini zorlaştırmaktadır.
Yutmanın dört temel aşamasından herhangi birinin eksikliği veya tam olarak gerçekleştirilememesi durumu yutma bozukluğu olarak tanımlanmaktadır. Gelişimsel yetersizliği olan çocuklarda oral motor fonksiyonlarının ve sinir sisteminin yetersizliği anatomik anomalilere, oral- duyusal bozukluklara, yutma veya çiğneme güçlüklerine neden olmaktadır. Yutma güçlüğü çeken çocukların beslenmesinde sıvı veya püre kıvamındaki besinler tercih edilmektedir. Ancak bu sağlıklı beslenme için yeterli değildir.
Gastroözofageal Reflü Hastalığı (GÖRH)
GÖRH, mide içeriğinin yemek borusuna veya sindirim sisteminin daha yukarı kısımlarına geri gelmesi olarak tanımlanmaktadır. Hastalığın en sık gözlenen belirtileri karın ağrısı, sürekli ağlama, huzursuzluk, kusma, aşırı geğirme ve yutma güçlüğüdür. Uzun dönemde ise kansızlık, büyüme-gelişme geriliği gibi beslenme sorunlarına neden olabilmektedir. Emzirme tekniğini değiştirilmesi, bebeği/çocuğu dik pozisyonda beslenmesi ya da oturması mümkün değilse yatağın baş kısmının yükseltilerek yatırılarak beslenmesi, bebeği/çocuğu sık sık ama azar azar beslenmesi önerilmektedir.
Çölyak (Gluten Enteropatisi)
Çölyak hastalığı bireylerde glutene karşı kronik alerjik hassasiyet olarak tanımlanmaktadır. Gluten sağlıklı bireylerde sindirilebilirken, çölyaklı bireylerde gluten içeren besin tüketildiğinde bağırsaklarda kendiliğinden iltihabi süreç başlar. Genellikle karın ağrısı, ishal, büyüme-gelişme geriliği, ağlama, huzursuzluk ve kansızlık ile kendine belli eder. Bazı vakalarda ise hiçbir belirti gözlenmez. Çölyak hastaları için yaşam boyu glutensiz beslenme gerektiğinden buğday, arpa, çavdar içeren bütün besinler ve bu besinlerle hazırlanmış bütün yiyecek ve içecekler beslenme tedavisinden çıkarılır. Alanyazında otistik spektrum bozukluğu ve down sendromu olan bireylerde çölyak görülme sıklığının diğer bireylere göre daha yüksek olduğu belirtilmiştir.
Besin Alerjileri
Besin alerjisi belirli bir besine karşı vücudun geliştirdiği reaksiyon olarak tanımlanır ve çocuklarda sıklıkla karşılaşılan alerji tiplerinin başında gelmektedir. Genellikle ishal, kusma, karın ağrısı gibi sindirim sistemi bulguları ile deride döküntü veya deride kızarıklık şeklinde kendini belli eder. Bazı durumlarda öksürük, göğüste hırıltı da görülebilir. Vücudun reaksiyon gösterdiği besinin belirlenip diyetten çıkarılmalıdır. Besin alerjilerinin tespit edilmemesi bireyin sağlığı için büyük risk taşırken aynı zamanda bireydeki gelişimsel geriliğin artmasına da neden olabilmektedir. Çünkü söz konusu alerjiler bireyde fiziksel şikâyetler nedeniyle beslenme isteksizliği görülmesi veya bireyin sosyal ortamlardan kendini izole etmesi ile sonuçlanabilmektedir.
Obezite
Obezite vücuttaki yağ kütlesinin yağsız kütleye oranının aşırı artması olarak tanımlanmaktadır. Uyku bozuklukları, hipertansiyon, tip 2 diyabet, kalp-damar hastalıkları, ortopedik bozukluklar ve beklenen yaşam süresinin kısalması ile obezite yakından ilişkilendirilmektedir. Alanyazında Down Sendromu veya OSB olan ergenlerde aşırı kilolu olma ya da obez olma riski diğerlerine kıyasla yüksek olduğu belirtilmektedir. Obeziteye karşı sağlıklı beslenme kuralları benimsenmeli ve sağlıklı beslenme yaşam tarzı hâline getirilmelidir. Fiziksel duruma göre uygun olan egzersizler desteklenmelidir. Bu sayede bağırsak hareketliliği artacak ve konstipasyon önlenmiş olacaktır.
İshal (diyare) ve kabızlık (konstipasyon) da gelişimsel yetersizliği olan bireylerde sıklıkla görülen beslenme sorunlarının arasında yer almaktadır. Kişide ishal (diyare) durumunda su ve mineral dengesini sağlamak için oral sıvı tedavisi yapılmalıdır. Bu karışım evde hazırlanabileceği gibi ticari formu eczanelerden temin edilerek tüketilebilir. Su tutucu kraker, patates, pirinç gibi besinler tüketilmelidir. Aşırı yağlı besinlerden uzak durulmalıdır. Bu nedenle besinleri pişirirken kızartma yerine haşlama, buğulama tercih edilmelidir. Kabızlık (konstipasyon) yaşanması durumunda ise diyetin posa içeriği arttırılmalıdır. Posa içeriği yüksek besinlerin başında kuru- baklagiller, sebze ve meyveler gelmektedir. Günlük su tüketimi önerilen miktarları karşılamalıdır.