aofsoru.com

Temel Bakım ve Rehabilitasyon 1 Dersi 7. Ünite Özet

Engelli Bireyler İçin Sağlığı Koruma, Sürdürme Ve Güvenlik

Giriş

Türkiye ve dünyadaki engelli sayısı, nüfusun yaşlanması ve kronik hastalıklardaki artış nedeniyle her geçen gün artmaktadır. Engelli bireylerde basit bir hastalık, sağlığın çabuk bozulmasına ve başka insanların bakımına ihtiyaç duymalarına neden olabilir. Mevcut hastalıklarına rağmen engelli bireyler de sağlıklı beslenerek, düzenli spor yaparak ve sağlık kontrollerini aksatmadan yaşamını sağlıklı bir şekilde sürdürebilirler.

Engelli bireylerin tamamı, toplumun kalan bölümüyle benzer sağlık bakım hizmetlerine ihtiyaç duyar. Ancak sağlığın teşviki ve geliştirilmesi ile ilgili faaliyetler nadiren engelli bireyleri kapsar. Engelli bakım hizmetleri düşünüldüğünde, sağlığın korunmasının yanı sıra, engelli bireylerin güvenliğinin sağlanması da büyük bir önem taşır. Güvenlik, zarar verici etmenlerden ve bunun sonucundaki istenmeyen olaylardan korunma durumudur.

Sağlığın Korunması ve Sürdürülmesi

Dünya Sağlık Örgütüne (World Health Organisation; WHO) göre sağlık ‘Kişinin, fiziksel, mental ve sosyal olarak iyi olma hali’ olarak ifade edilmektedir. ICF, sağlık ve sağlıkla ilişkili bileşenleri;

  • ‘Vücut Fonksiyonları ve Yapıları’ ile
  • ‘Aktivite ve Katılım’ başlıklarında ele alır.

Vücut yapıları: Organlar ve uzuvlar gibi vücudun anatomik yapılarıdır.

Vücut fonksiyonları: Sindirim, görme, hareket etme gibi vücut sistemlerinin gerçekleştirdiği fizyolojik görevlerdir.

Bozukluklar: Vücut yapıları ve fonksiyonlarındaki olumsuzluk ve problemleri ifade eder.

Aktivite: Bir iş ya da eylemin kişi tarafından yerine getirilmesidir.

Katılım: Yaşama karışmaktır.

Aktivite limitasyonu: Bireylerin aktiviteleri yerine getirirken yaşadığı zorluklardır.

Katılımda kısıtlılık: Bireylerin hayata karışırken yaşayabileceği sorunlardır.

Temelde engelli bireylerin sağlıklarını korumaları ve devam ettirmeleri;

  • Kişisel ve
  • Çevresel faktörlere bağlıdır.

Kişisel faktörler, bireyin kendisine ait özelliklerdir ve kişinin mevcut sağlık durumundan ya da hastalığından bağımsızdır. Çevresel faktörler, kişinin yaşadığı fiziksel, sosyal ve tutumsal ortamı içine alır.

Çevresel faktörler;

  • Bireysel ve
  • Sosyal faktörler olmak üzere ikiye ayrılır.

Sağlığın korunması ve sürdürülmesi, sağlık hizmetlerinin temel görevidir ve toplumda yaşayan bireylerin kendi sağlıkları üzerinde kontrol sahibi olmalarını gerektirir. Sağlığı koruma programları hükûmetler tarafından yürütülür.

Önleme sağlığın korunmasındaki en temel basamaktır. Önleme, bir olay veya durumun oluşma veya gelişme ihtimalini azaltmak veya ortaya çıkması durumunda kaynaklanabilecek zararı en aza indirmek için gerçekleştirilen eylemlerdir. Önleme;

  • Birincil,
  • İkincil ve
  • Üçüncül koruma olmak üzere üç aşamada gerçekleştirilir.

Birincil koruma, belirli bir hastalık için potansiyel olarak risk altında olan sağlıklı bireylere odaklanır.

İkincil korunma, hastalığın erken dönemde tespit ve tedavi edilmesini içerir.

Üçüncül koruma, daha önceden var olan bir hastalığın ilerlemesini ve ortaya çıkaracağı zararların azaltılmasını hedefler.

Engelliliğin önlenmesi her zaman halk sağlığı uygulamalarının odağı olmuştur ancak engellilik normal hayatın bir parçasıdır ve temel hedef engellilikten çok engelli bireylerin sağlığını korumak ve teşvik etmek olmalıdır.

“Engelliler ve Sağlıklı İnsanlar 2010” a göre engelli bireylerde sağlığın devam ettirilmesi dört ana koşula bağlıdır. Bu koşullar;

  • Sağlıklı bir çevrenin ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarının desteklenmesi,
  • İkincil sağlık sorunlarının yani komplikasyonların önlenmesi,
  • Engelli bireylerin sağlıklarını korumaya ve iyileştirmeye yönelik ihtiyaçları hakkında bilinçlendirilmesi ve
  • Sosyal aktivitelere katılımının teşvik edilmesidir.

“Engelliler ve Sağlıklı İnsanlar 2020” ise sağlığın sosyal belirleyicilerine odaklanır ve bunu beş başlık altında ele alır:

  • Ekonomik denge,
  • Eğitim,
  • Sağlık ve Sağlık Hizmetleri,
  • Muhit ve İnsan Ürünü Çevre,
  • Sosyal ve Toplumsal Katılım.

‘Engelliler ve Sağlıklı İnsanlar 2020’’ye göre Engelli bireyler ve toplumun diğer üyeleri arasında sağlık alanındaki eşitsizliğin kaldırılması için verilen öneriler aşağıda maddeler halinde verilmiştir:

  • Toplumların ulaşılabilir olması konusunda cesaretlendirilmesi,
  • Toplum yaşamının özendirilmesi,
  • Çevredeki engellerin kaldırılması,
  • Engelli bireylere uygun sağlık hizmetlerinin sağlanması,
  • Eğitim ve iş fırsatlarının verilmesi,
  • Sosyal katılımın geliştirilmesi,
  • Gerekli teknoloji ve yardım araçlarına ulaşımın sağlanması,
  • Engelli bireylerin, halk sağlığı veri toplama çalışmalarına dahil edilmesi,
  • Engelli bireylerin sağlığı sürdürme faaliyetlerine dahil edilmesi,
  • Sağlık çalışanlarının engellilik ile ilgili bilgi düzeylerinin geliştirmesi için eğitim olanaklarının arttırılması.

Günümüzde yaşamı tehdit eden pek çok kronik hastalık kişilerin sağlık davranışları ile yakından ilişkilidir. Engelli bireylerin, sağlıklarını devam ettirebilmeleri için sağlıklı bir yaşam tarzını benimsemeleri ve günlük hayatlarında sağlığı destekleyen davranışlarına yer vermeleri gerekmektedir.

Sağlık davranışları; sağlığın korunması, iyileştirilmesi ve geliştirilmesi ile ilgili davranış kalıpları, eylemler ve alışkanlıklar olarak tanımlanmaktadır.

Morbidite, hastalığa yakalanma oranıdır. Mortalite ise hastalığa bağlı ölüm oranıdır.

Fiziksel Aktivite

Fiziksel aktivite, iskelet kasları tarafından ortaya çıkarılan ve enerji harcanmasını gerektiren herhangi bir bedensel hareket olarak tanımlanır. Egzersiz ve fiziksel aktivite birbirinden farklı iki kavramdır. Egzersiz; planlı, yapılandırılmış ve tekrarlı olarak sağlığı ve fiziksel uygunluğu geliştirmek amacıyla gerçekleştirilen bir fiziksel aktivite şeklidir. Her egzersiz fiziksel bir aktivite olmasına rağmen, her fiziksel aktivite egzersiz değildir

Fiziksel uygunluk; sağlıklı olmak ve günlük yaşam aktivitelerini gerçekleştirmek için, vücut sistemlerinin birlikte çalışma yeteneği olarak tanımlanır.

Düzenli fiziksel aktivite, bedensel, ruhsal ve sosyal sağlığın devam ettirilmesinde önemli bir unsurdur. Yetersiz fiziksel aktivite, tüm dünyadaki ölüm nedenleri arasında dördüncü sırada yer almaktadır.

Dünya Sağlık Örgütü, yetişkin bireylerin haftada en az 150 dakika orta şiddetli veya 75 dakika yüksek şiddetli bir aerobik fiziksel aktivite programına katılmalarını önermektedir. Buna, haftanın en az iki günü, kas kuvvetlendirme aktivitelerinin eklenmesi önerilmektedir.

Engeli olmayan bireyler ile karşılaştırıldığında, engelli bireylerin fiziksel aktivite düzeyleri oldukça sınırlıdır. Engelli bireylerin fiziksel olarak aktif bir hayat sürmelerini olumsuz yönde etkileyen unsurların ortaya çıkarılıp düzeltilmesi önem taşır.

Obezitenin Önlenmesi

Obezite, vücutta sağlığı bozacak miktarlarda yağ birikmesidir. Obezite, günümüzde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki en önemli sağlık sorunlarından biri hâline gelmiştir.

Obezite yetişkinlerde, vücut kütle indeksinin (VKİ) hesaplanması ile belirlenir. Vücut kütle indeksi; vücut ağırlığının (kg), boy uzunluğunun (m) karesine bölünmesi ile elde edilir. Vücut kütle indeksi 25’in üzerinde olan bireyler kilolu, 30’un üzerinde olan bireyler de obez olarak adlandırılır.

Engelli bireylerde obezite riski sağlıklı yaşıtları ile karşılaştırıldığında daha fazladır. Engelli bireylerin sağlıksız beslenmeleri ve fiziksel aktivite düzeylerinin az olmasına etki eden faktörler aşağıda sıralanmıştır:

  • Sağlıklı yiyecek seçeneğinin olmaması,
  • Çiğneme ve yutma problemleri,
  • Kilo alımına ya da iştahta değişikliklere neden olan ilaçlar,
  • Kişinin egzersiz yapmasına engel olan kişisel ve çevresel koşullar,
  • Ekonomik zorluklar,
  • Aile ve sosyal desteğin yetersiz olması.

Sağlıklı ve Dengeli Beslenme

Vücudun büyümesi, yenilenmesi ve çalışması için gerekli olan enerji ve besin ögelerinin her birinin yeterli miktarda alınması ve vücutta uygun bir şekilde kullanılmasına ‘yeterli ve dengeli beslenme’ denir. WHO’nun beslenme ile ilgili önerileri şöyle sıralanabilir:

  • Mümkünse mevsiminde ve çiğ olarak, günde en az 400 gram sebze ve meyve tüketin.
  • Diyetinizde bakliyatlara ve ceviz, badem gibi gıdalara yer verin.
  • Toplam enerjinin %10’undan azını rafine şekerlerden alın.
  • Toplam enerjinin %30’undan azını yağlardan alın. Doymuş yağlara oranla doymamış yağları tercih edin.
  • Günlük tuz tüketimini 5 gramın altına indirin.
  • Paketli gıdalardan mümkün olduğunca kaçının.
  • Yeterli miktarda sıvı tüketin.

Madde Bağımlılığının Önlenmesi

Engelli bireylerdeki madde bağımlılığının oranı genel popülasyondan 2-4 kat daha fazladır. En fazla kullanılan maddeler sigara ve alkoldür. Sigara ve alkol kullanımı kronik pek çok hastalığa ve erken ölümlere yol açan, engellenebilir bir risk faktörüdür.

Madde bağımlılığı, engelli bireylerin kronik hastalıklara yakalanma ihtimalini arttırmasının yanı sıra, tıbbi bakımlarını da olumsuz yönde etkiler. Özellikle alkol kullanan engelli bireylerin doktorlar tarafından verilen sağlık önerilerine uyma ihtimalleri oldukça zayıftır.

Stresle Başa Çıkma

Stres, kişinin yaşamdaki değişik durumlara, değişimlere ve gereksinimlere fiziksel, zihinsel ve duygusal olarak tepki verme yeteneği olarak adlandırılır. Stres, vücudun normal savunma mekanizmasıdır. Ancak, uzun süreli strese maruz kalmak doku hasarına yol açarak, ağrı, mide ve bağırsak problemleri, yüksek tansiyon, kalp krizi, obezite, astım, diyabet, depresyon ve Alzheimer gibi pek çok hastalığa zemin hazırlar. Engelli bireylerin stresle başa çıkma yeteneklerinin geliştirilmesi, gevşeme tekniklerinin öğretilmesi, fiziksel aktivite düzeyinin arttırılması ve sosyal desteğin sağlanması bu hastalıkların önlenmesinde büyük önem taşır.

Güvenlik

Güvenlik, insan hayatındaki en önemli unsurlarından bir tanesidir. Güvende olmak çoğunlukla bir kişinin zarar göreceği durumları engelleme becerisi ile ilişkilidir. Engelli bireylerde, hareket etme, görme, işitme, anlama ve karar verme yeteneklerinde bozukluklar mevcuttur. Bu durum bireylerin çevre ile olan etkileşimine ve dolayısıyla güvenlik becerilerinin gelişimine engel olur.

Engelli bireylerin, güvenliğini geliştirmeyi hedefleyen uygulamalar iki noktaya odaklanır:

  • Potansiyel olarak zararlı etmenlerin belirlenmesi ya da tahmin edilmesi ile önceden önlem alınması,
  • Kişinin çevresinde bulunan ve kendisine zarar verebilecek etmenlerden nasıl korunacağının öğretilmesi.

İnsanlarda güvenlik becerilerinin gelişimi, yaş ve gelişim, yaşam şekli, hareketlilik düzeyi ve sağlık koşulları, duyusal-algısal değişiklikler, kognitif farkındalık, duygusal durum, iletişim becerileri ve güvenlik farkındalığı gibi çok sayıdaki faktörden etkilenir.

Yaş ve Gelişim

Kişi, doğumdan itibaren çevreyi değerlendirmeye ve çevre ile ilgili bilgi sahibi olmaya başlar. Bu beceriler yaşla beraber artar. Zamanla bilgi ve tecrübedeki artış ile beraber neyin güvenli ve neyin potansiyel olarak tehlikeli olduğunu öğrenerek, bunlara karşı savunma stratejileri geliştirebilirler. Yaşlı insanlarda durum daha farklıdır. Yaşlanma ile beraber, kişilerin hareket yeteneklerinde çeşitli derecelerde kayıplar ve görme-işitme gibi duyularında azalma meydana gelir.

Yaşam Şekli

Kişilerin yaşam şekli, güvenliklerini etkileyen önemli bir unsurdur. Örneğin; güvenli olmayan ve suç oranı yüksek bir yerde yaşamak, güvenli olmayan iş koşulları, risk alan bir karakter yapısı kaza ve yaralanma ihtimalini arttırır.

Hareketlilik ve Sağlık Durumu

Felç, kas zayıflığı ve denge bozukluğu nedeniyle hareket kabiliyeti azalan veya bozulan kişiler, kazalara ve yaralanmalara karşı daha büyük bir risk altındadır.

Duyusal-Algısal Değişiklikler

Çevrede olan uyarıların, duyular yoluyla alınması ve algılanması güvenliği korumak için hayati bir rol oynar. Görme, işitme, dokunma, koku ve tat alma duyularında bozukluk olan bireylerde yaralanma riski daha fazladır

Bilişsel Farkındalık

Farkındalık, çevresel uyarıların anlaşılması ve buna uygun cevapların oluşturulabilmesi için önem taşır. Örneğin, hafif derecede zihin bulanıklığı yaşayan bir hasta nerede yaşadığını unutup kaybolabilir.

Duygusal Durum

Aşırı duygusal durumlar, çevresel tehlikeleri algılama yeteneğini değiştirebilir. Örneğin; stres, kişinin konsantrasyonunu azaltarak tehlikelerin farkına varılmasını zorlaştırır. Depresyondaki kişiler daha yavaş düşünürler ve çevresel uyarılara daha yavaş tepki verirler.

İletişim Becerisi

İletişim becerisi azalmış kişilerin yaralanma riski daha fazladır. Konuşma yeteneği bozulmuş hastalar, dil bariyeri olanlar ve okuma yazma bilmeyenler bu kişilere örnektir.

Güvenlik Farkındalığı

Güvenliğin sağlanması için bilgi sahibi olmak gereklidir. Bulunulan ortamdaki tehlike yaratabilecek unsurların bilinmesi önlem alınmasını ve acil durum planlarının yapılmasını mümkün kılar. Tanıdık olmayan bir çevre, tanıdık olmayan alet ve malzemeler kaza ve yaralanma riskini arttırır.

Belirli Tehlikeleri Önleme

Haşlanma ve yanıklar: Haşlanma sıcak su veya su buharı nedeniyle oluşan yanıklardır. Yanıklar termal, kimyasal, elektriksel veya radyoaktif etmenlere bağlı olarak oluşabilir. Yanıklar en çok duyu bozukluğu olan engelli bireyler için bir risk faktörüdür.

Yangınlar: Yangın hem hastaneler hem de evler için önemli bir risk faktörüdür. Engelli bireyler yangın anında ne yapmaları gerektiği konusunda bilgilendirilmelidir.

Düşmeler: Düşmeler her yaş grubunda görülebilir ancak bebekler, yaşlılar ve engelli bireyler düşme ve ciddi yaralanmaya daha yatkındır. Düşmelerin büyük bir kısmı evde meydana gelir

Boğulma: Solunumun kesintiye uğraması nedeniyle oluşan oksijen yetersizliğine bağlı olarak meydana gelir. Özellikle yemek yerken, yutma problemi olan hastalar için yaşamı tehdit eden ciddi bir risk faktörüdür. Bu nedenle engellinin bakımını yürüten kişinin Heimlich manevrası ile ilgili bilgi sahibi olması gerekir (S:155, Şekil 7.2).

Zorbalık: Engelli bireyler, fiziksel yetersizlikleri, yargılama becerilerinin zayıf olması ve toplumsal becerilerindeki eksiklikler nedeniyle sömürülmeye karşı daha açık ve savunmasızdırlar. Bu nedenle şiddet ve istismara engelli olmayan bireylere göre daha fazla maruz kalırlar. Buna ‘zorbalık’ denir. Engelli bireylerin zorbalıkla en sık karşılaştıkları yerler hastane ve evleridir.

Engelli bireylerin en sık karşılaştığı durumlar şöyledir:

  • Fiziksel şiddet,
  • Cinsel istismar dahil her tür cinsel şiddet,
  • Duygusal istismar, sözlü saldırılar veya aşağılama,
  • Tıbbi bakım da dahil olmak üzere günlük yaşam içindeki kişisel ihtiyaçların ihmal edilmesi.

İş yeri güvenliği: Engelli çalışanlar, aynı işi yapan diğer çalışanlarla benzer risklere maruz kalırlar. Ancak engelli bireyler mevcut durumlarından dolayı ek risklerle de karşı karşıya kalabilirler. Ülkemizde, 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 30. maddesine göre 50 ve üzerinde işçi çalıştıran iş yerlerine engelli birey çalıştırma zorunluluğu getirilmiştir.

Acil durumlar: Engelli bireylerin güvenliklerinin devam ettirilmesi, bazı önleyici tedbirlerin alınmasına ve acil durum planlarının yapılmasına bağlıdır. Engellilerin özellikle yangın, doğal afet gibi durumlarda veya trafik kazalarında ne yapacaklarını bilmeleri, ciddi yaralanma ve ölüm riskini önemli bir ölçüde azaltmaktadır. İhtiyaç duyulan durumlarda, temel ilk yardım tekniklerini uygulayabilmeleri için gerekli eğitim verilmelidir. Acil durumlarda arayacakları telefon numaralarının öğretilmesi önemlidir.


Yukarı Git

Sosyal Medya'da Paylaş

Facebook Twitter Google Pinterest Whatsapp Email