Engelli Bakımı ve Rehabilitasyonunu Planlama Dersi 4. Ünite Sorularla Öğrenelim
Bakım Ve Rehabilitasyon Planı Geliştirmede Birey Ve Aile
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
İyi bir bakım planı için ne gerekmektedir?
Yetersizliği olan bireylerin bakım hizmetinden en iyi şekilde yararlanması, iyi bir bakım planı ile ilişkilidir. İyi bir bakım planı hazırlamak içinse bireylerin sahip olduğu bireysel özelliklerin ve gereksinimlerin göz önünde bulundurulması ve bunlara ilişkin bilgi toplanması gerekmektedir. Bakım planını hazırlamada gerekli olan bilgiler öncelikli olarak bireyden ve bununla birlikte bireyin ailesinden toplanmalıdır.
Bakım planını hazırlamada gerekli olan bilgiler öncelikli olarak hangi kaynaktan temin edilir?
Bakım planını hazırlamada gerekli olan bilgiler öncelikli olarak bireyden ve bununla birlikte bireyin ailesinden toplanmalıdır. Çünkü aileler yetersizliği olan bireyin doğumundan itibaren yaşamlarına tanıklık etmekte dolayısıyla bireye yönelik en kapsamlı bilgi kaynağı haline gelmektedirler. Ayrıca aileler bireye bakım hizmeti sunacak olan ekibin bir parçasıdır. Aileler hem bakımın planlanmasında hem de sunulmasında sürecin aktif katılımcıları olmalıdır. Bu nedenle uzman/bakım elemanlarının ailelerin özelliklerini bilmesi ve aileleri anlaması bu süreçlerinin başarılı bir şekilde gerçekleştirilmesi için önemlidir.
Aile kavramını tanımlamak neden zordur?
Aile kavramı kültürel farklılıklardan, aynı kültürde olsa bile tarihsel süreçle birlikte toplum içinde meydana gelen değişimlerden etkilenmektedir. Hatta aynı kültür ve zamanda olsa bile aileyi oluşturan bireylerin özellikleri aile üzerinde etkili olmaktadır. Bu nedenle aile kavramını tanımlamak oldukça zordur.
Ülkemizde ailenin hukuksal zeminde tanımı nedir?
Ülkemizde ailenin hukuksal zeminde tanımı Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu tarafından yapılmıştır. Bu tanıma göre aile “bir toplumdaki hukuki temele dayalı evlilik ve akraba bağlılığı (anne, baba, çocuklar, büyükanne ve büyükbaba ile yakın akrabalar) oluşmuş, aynı mekânda yaşayan en küçük toplumsal kurum” olarak ifade edilmektedir.
Ailenin herhangi bir durum karşısında verdiği tepkileri açıklarken göz önünde bulundurulması gereken etken nedir?
Aile içinde bulunulan toplumun özelliklerinden bağımsız değerlendirilememektedir. Bu nedenle ailenin herhangi bir durum karşısında verdiği tepkileri açıklarken yaşadığı toplumun özellikleri göz önünde bulundurulmalıdır.
Çocuk gelişimi temelinde aile yaşam döngüsü Galinsky tarafından nasıl sınıflanmaktadır?
Aileler, yaşam döngüsü içerisinde çocuklarının gelişimiyle bağlantılı aşamalar sergiler. Ailelerin gelişim aşamalarında gösterdiği duygular, beklentiler, davranışlar yetersizliği olan çocuğa sahip olma karşısında verdiği tepkilerle bağlantılıdır. Çocuk gelişimi temelinde aile yaşam döngüsü Galinsky (1987) tarafından imgeleme, bakım, otorite, rehberlik, bağlılık ve ayrılış olarak sınıflanmaktadır.
İmgeleme nedir?
İmgeleme, ailenin doğacak olan çocukları ile ilgili kurduğu hayaller, çocuklarının geleceği ile ilgili planları ve düşünceleridir. Bu aşama hamilelikten çocuğun doğumunu kadar olan süreci kapsamaktadır.
Bakım hangi aşamaya verilen addır?
Bakım, çocuk ve aile bireyleri arasındaki bağlanmanın gerçekleştiği dönemdir. Çocuğun doğumuyla birlikte bakım dönemi başlar.
Otorite aşamasının tanımı nedir?
Otorite, aile bireylerinin çocuğa, toplum kurallarını anlamasında ve öğrenmesinde yardım ettiği aşamadır.
Rehberlik aşamasının tanımı nedir?
Rehberlik aşamasında ise aile çocuğun toplumsal gerçekliği anlamasına yardımcı olmaktadır. Bu aşama ise okul öncesinden ergenliğe kadar devam etmektedir.
Bağlılık döneminin tanımı nedir?
Bağlılık, çocuk ve ailenin etkileşimlerini karşılıklı olarak düzenlediği dönemdir.
Ayrılış aşamasının tanımı nedir?
Çocuk gelişimi temelinde aile yaşam döngüsünün son aşaması olan ayrılış aşaması ise çocuğun kendi başına yaşamaya başladığı dönemi içermektedir.
Aile çocuk sahibi olmaya karar verdiği andan itibaren ne tür tepkiler verir?
Aile yaşam döngüsü incelendiğinde ailenin aldığı en önemli kararlardan biri çocuk sahibi olmaktır. Aile çocuk sahibi olmaya karar verdiği andan itibaren doğacak çocuklarıyla ilgili hayaller kurar, beklentiler geliştirir. Gelecekte nasıl bir ebeveyn olacağını düşünür. Bu düşünce ve hayalleri yakınları ile paylaşır. Bu beklenmedik durum ailenin çeşitli duygusal tepkiler vermesine neden olur.
Ailenin çocuk sahibi olmaya karar verdiği andan itibaren göstereceği tepkilerin düzeyini belirleyen etken nedir?
Ailenin çocukları ile ilgili kurduğu hayaller ve bunları yakınları ile paylaşma yoğunluğu ailenin göstereceği tepkilerin düzeyini etkiler.
Çocuğun sahip olduğu yetersizliğin türü ve derecesi neyi etkiler?
Çocuğun sahip olduğu yetersizliğin türü ve derecesi ailenin çocuk gelişimi temelinde aile yaşam döngüsü aşamalarından geçiş süresi üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Diğer bir ifadeyle, ailenin çocuğun doğumunu takip eden aşamalarda ilerlemesi, çocuğun yetersizlikten kaynaklı ihtiyaçlarının düzeyine bağlıdır.
Ailenin, aile yaşam döngüsünde bir aşamada uzun süre kalması. ya da bazı durumlarda sürekli bir şekilde o aşamada kalmasının sebebi nedir?
Çocuğun sahip olduğu yetersizlik türü ve derecesine göre aile bir aşamada uzun süre kalabilmektedir. Ya da bazı durumlarda sürekli bir şekilde o aşamada kalabilmektedir. Bu durum, yetersizliği olan çocuğa sahip bir ailenin yaşam döngüsünün farklı zamanlarında bakıcılık görevlerinin farklı olacağı anlamına gelmektedir. Özellikle ailede normal gelişim gösteren bir çocuk varsa bu farklılık daha belirgin fark edilecektir.
Çocuğun yetersizlikten etkilenme derecesinin artması beraberinde neyi getirir?
Çocuğun yetersizlikten etkilenme derecesi arttıkça bakıma gereksinimi de artmaktadır. Bu nedenle çocuk bağımsızlığını sağlayamayarak aileye daha bağımlı hale gelmektedir. Bu durumun ailenin yetersizliğe uyum sürecini ve yaşamını daha fazla zorlaştıracağını söylemek yanlış olmayacaktır.
Ailenin yetersizliğe karşı verdiği tepkiler üzerinde ve yetersizliğe uyum sürecinde çeşitli etkenler etkili olmaktır. Bu etkenler nelerdir?
Ailenin yetersizliğe karşı verdiği tepkiler üzerinde ve yetersizliğe uyum sürecinde çeşitli etkenler etkili olmaktır. Bu etkenler arasında ailenin kültürel yapısı, sosyoekonomik statüsü, coğrafi yerleşimi, dini inanışları, yaşam algıları, ailenin büyüklüğü, sağlık, kişilik özellikleri, çocuğun cinsiyeti, yetersizlik türü ve derecesi gösterilebilir.
Ailelerin yetersizliğe karşı verdiği tepkiler ve uyum süreci birbirinden farklıdır. Bunun sebebi nedir?
Ailelerin yetersizliği olan çocuğa sahip olduğunda gösterdiği tepkiler ve yetersizliğe uyum sağlamaları yani kabul etmeleri birçok etkenden etkilenebilmektedir. Her aile sahip olduğu bu özelliklere göre yetersizliği olan çocuğa sahip olmaktan farklı seviyede etkilenir. Bu nedenle ailelerin yetersizliğe karşı verdiği tepkiler ve uyum süreci birbirinden farklıdır.
Ailelerin yetersizliğe uyum sürecini açıklayan modeller nelerdir?
Ailelerin yetersizliğe uyum sürecini anlamamızda bize yardımcı olacak modeller bulunmaktadır. Bu modeller; Aşama modeli ve Bütünleyici yaklaşım örnek gösterilebilir. Bu iki model bize ailenin yetersizliğe karşı verdiği tepkiler ve uyum süreci hakkında bilgi sağlayacaktır.
Aşama modeli nedir?
Ailelerin yetersizliğe karşı gösterdiği tepkileri açıklayan modeller arasında en bilineni aşama modelidir. Aşama modeli ailenin uyum sürecini aile temelinde açıklamaktadır.
Aşama modelinin aşamaları nelerdir?
Aşama modeli; a) şok, inanmama ve yadsıma, b) öfke ve içerleme, c) pazarlık, d) depresyon ve umutsuzluk ve e) kabul olmak üzere beş aşamadan oluşmaktadır.
Şok, inanmama ve yadsıma aşaması hangi dönemde oluşur?
Şok, inanmama ve yadsıma aşaması: Bu aşama ailelerin yetersizliği olan çocuğa sahip olduğunu öğrendiği dönemdir. Yetersizliği olan çocuğa sahip olmak aileler için beklenmedik bir durumdur. Aile kurduğu hayallerin tersi bir durumla karşılaşır. Bu nedenle aile yetersizliği öğrendiğinde şok yaşar. Aile bu durum karşısında aşırı üzüntü duyar ve kendini çaresiz hisseder. Aileler genellikle bu duygularla birlikte utanç ve suçluluk duyguları yaşar. Aile çocuğunun yetersizliğe sahip olmasından dolayı kendini suçlar. Yaşadığı bu duygulardan kaçmak için yetersizliğe inanmaz. Yetersizliği yok sayar yani yetersizliği yadsır.
Öfke ve içerleme aşamasında ne tür etkiler ortaya çıkar?
Aile bu aşamada çocuğunun yetersizliği olduğunu söyleyen doktorlara, uzmanlara karşı öfke duyar. Kendisine yapılan yardım tekliflerini reddeder. Aynı zamanda aile çevresinde normal çocuğa sahip kişilere de içerler. Çevresindeki kişilere duyduğu öfke sonucunda çevresinden de olumsuz tepkiler alır. Tüm bunların sonucunda ise aile “neden ben/biz” sorularını kendine sormaya başlar.
Pazarlık aşamasında ortaya çıkan tepkiler nelerdir?
Bu aşamada aile çocuğunun yetersizliği ortadan kaldırmanın yollarını arar. Aile bunun için doktor, uzman, sihirli güçleri olduğuna inanılan kişilerle pazarlık yapar. Hatta Tanrı ile bile pazarlığa girişir. Aile için önemli olan çocuğunun normal hale gelmesi olduğunu için aile herkesle anlaşmaya girebilir. Bu nedenle bu aşamanın ailenin maddi ve manevi sömürüye en açık olduğu aşama olduğu söylenebilir. Çünkü bu aşamada aile yetersizlik tanısını ortadan kaldıracağını ya da tedavi edeceğini iddia eden kişilere yatırım yapmaya oldukça açıktır. Bu noktada ailenin sınırlı kaynağını boşa harcamaması için doğru bilgiye ulaşması ve gereksinimlerini güvenilir kurumlardan sağlaması oldukça önemlidir.
Depresyon ve umutsuzluk aşamasında oluşabilecek etkiler nelerdir?
Aile tüm çabalarına rağmen yetersizliğin ortadan kalkmadığını fark eder. Tüm yaşadıklarının sonucunda gerçek ile yüzleşir. Aile artık geleceğe yönelik planlarını değiştirmesi gerektiğinin ve sahip olacağı çocuğa yönelik kurduğu hayaller ve beklentilerin gerçekleşmeme ihtimalinin farkındadır. Aile bu gerçekliğin sonucunda depresyon yaşar. Fakat aile bu aşamada gerçeğin farkında olmasından dolayı gerekli yardımlara ulaşabilir. Eğer aile doğru ve uygun yardımlara ulaşabilirse bu aşamadan oldukça karlı çıkabilir ve kabul aşamasına geçebilir. Fakat tüm ailelerin kabul aşamasına geçebildiğini söylemek yanlış olacaktır.
Ailelerin kabul aşamasında sergilediği temel özellikler nelerdir?
Son aşama olan kabul aşaması ailenin yetersizliği olan çocuğu ailenin bir ferdi olarak kabul ettiği aşamadır. Ailelerin kabul aşamasında sergilediği temel özellikler şu şekilde sıralanabilmektedir:
- çocuğun yetersizliğinden daha çok, güçlü oldukları yönlerine odaklanırlar,
- aile yetersizliğe ilişkin doğru bilgilere sahiptir ve doğru hizmetlere ulaşmak için yeterli bilgiye sahiptir,
- aile içindeki düzenlemelerde çözüm odaklı etkileşim kurar,
- aile gelecek planlarını özel gereksinimi olan çocuklarını da düşünerek yapar. Fakat bu planı tamamen yetersizliği olan çocuk üzerine planlamamaya dikkat eder,
- aile sosyal ortamlara tam katılım sağlar ve sosyal çevresi ile sağlıklı etkileşim halindedir,
- aile fertlerinin psikolojik iyi olma hali mevcuttur,
- aile fertlerinin tümünün ihtiyaçlarının giderilmesi, kendilerini geliştirmeleri ve yaşama aktif bir şekilde katılmalarının sağlanması için kaynaklar eşit bir şekilde kullanır.
Bütünleyici Yaklaşım (Sosyal Çevre Modeli) nedir?
Yetersizliğin aile üzerindeki etkilerini incelemek amacıyla geliştirilen yaklaşımlardan biri bütünleyici yaklaşımdır. Bütünleyici yaklaşım, aileyi içinde yaşadığı toplumun her bir sistemi ile birlikte değerlendirilmesi gerektiğini belirtir. Bu yaklaşımın temeli Urie Bronfenbrenner tarafından geliştirilen sosyal çevre modeline dayanmaktadır.
Sosyal çevre modeli (ekolojik model), çevreyi nasıl ele alır?
Sosyal çevre modeli (ekolojik model), çevreyi birbirinden farklı sistemler olarak ele alır. Bu sistemlerin her biri birbiriyle karşılıklı etkileşim halindedir ve bireyin gelişimini doğrudan ya da dolaylı olarak etkilemektedir. Merkezde bireyin bulunduğu sistemler yakından uzağa doğru bireyi çevrelemektedir.
Sosyal çevre modeline göre bireyi çevreleyen sistemler nelerdir?
Bu modele göre bireyi çevreleyen dört sistem bulunmaktadır. Bunlar; mikrosistem, mezosistem, ekzosistem ve makrosistem olarak adlandırılmaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken merkezdeki bireyi çevreleyen sistemlerin diğer bir değişle çevrelerin ya da ortamların birbiri ile etkileşim halinde olduğu ve birbirlerini etkilediğidir. Bu etkinin düzeyi ise merkezden uzaklaştıkça azalmaktadır.
Sosyal çevre modelinde merkezdeki birey üzerinde doğrudan etkisi olan ortamlara ne denir?
Merkezdeki birey üzerinde doğrudan etkisi olan ortamlar mikrosistem olarak adlandırılmaktadır. Bu ortamlar ev, okul, eğitim ortamı gibi fiziksel ve anne-baba, kardeş, öğretmen, uzman/bakım elemanı, akraba, gibi sosyal çevrelerden oluşmaktadır. Birey bu çevrelerle birebir yüz yüze karşılıklı etkileşim halindedir. Bu nedenle birey üzerinde en çok etkisi olan sistem mikro sistemdir.
Mezosistem nedir?
Mezosistem bireyin içinde yer aldığı ortamlar diğer bir değişle mikrosistemi oluşturan ortamlar arasındaki karşılıklı ilişkileri içermektedir. Bakım personeli ve ebeveynler, akrabalar ve ebeveynler arasındaki etkileşim mezosistem olarak gösterilebilir.
Ekzosistem nedir?
Ekzosistem ise hukuk sistemi, iş hayatı, komşular gibi resmi ve resmi olmayan toplumun temel kurumlarını içermektedir. Ekzosistem birey üzerinde doğrudan bir etkiye sahip değildir. Fakat bireyin yaşamını doğrudan oluşturan ve etkileyen ortamlar üzerinde dolaylı bir etkiye sahiptir.
Makrosistem nedir?
Makrosistem dini inanç, kültür ve kültürün getirdiği değerleri içermektedir. Makrosistem birey üzerinde doğrudan etkili olmasa bile bireyin yaşadığı toplumun kültürel yapısı, inanç sistemi, ekonomik refahı gibi özellikler üzerinde etkili olmaktadır.
Yetersizliği olan çocuğun ihtiyaç duyduğu bakım düzeyi neye göre değişmektedir?
Yetersizliği olan çocuğun gelişim seviyesi ailenin bakım sorumluluğunun değişmesine neden olmaktadır. Çocuğun ihtiyaç duyduğu bakım düzeyi yetersizlik türü ve şiddetine göre çeşitlenmektedir. Bu nedenle ebeveynler üzerindeki bakım taleplerini belirlemek oldukça zordur. Bununla birlikte, yetersizliği olan çocuğa sahip olmak sosyal, ekonomik, duygusal, psikolojik ve fiziksel problemleri de beraberinde getirmektedir. Bu problemler ailenin bakım rolleri üzerinde etkili olmaktadır.
Ailelerin bakım sürecinde yaşadığı mevcut durum düşünüldüğünde, aile gereksinimleri nelerdir?
Ailelerin bakım sürecinde yaşadığı mevcut durum düşünüldüğünde, aile gereksinimleri; bilgi-eğitim gereksinimi, duygusal destek gereksinimi, bakım gereksinimi, maddi gereksinimler ve aile işlevlerine ilişkin gereksinimler olarak sıralanabilmektedir.
Kültürel özelliklerin farkında olmanın önemi nedir?
Kültürel özelliklerin farkında olmak bakım hizmetlerinin planlanması ve sürdürülmesinde gerekli düzenlemelerin yapılması için önemlidir.
Aileler neden bilgi-eğitim gereksinimi duyarlar?
Ailelerin yetersizlikle nasıl başa çıkacakları, yasal haklarının neler olduğu, mevcut hizmetlerden nasıl yararlanacakları ile ilgili bilgi gereksinimleri vardır. Aileler hem kendi hem de çocuklarının haklarını savunabilmek, çocuklarına hayatları boyunca sağlanacak hizmetleri bilmek ve bu süreçte yer almak için bilgi ve desteğe gereksinim duymaktadır.
Aileler neden duygusal destek gereksinimine ihtiyaç duyar?
Aileler bakım sürecinde yalnız olmadıklarını bilmek ve hissetmek istemektedir. Bu durumda aileler yaşadığı duyuları, düşünceleri, sorunları paylaşabileceği kişilere gereksinim duymaktadır.
Aileler neden bakım gereksinimlerine ihtiyaç duyarlar?
Anne-babaların bakım gereksinimi olan bireyin bakım sorumluluklarının yanı sıra hem kendisine hem de günlük yaşam sorumluluklarına zaman ayırabilmek için bakım gereksinimi olan çocuklarının bakımıyla ilgili desteğe gereksinim duymaktadır.
Ailelerin bakım sürecinde yaşadığı mevcut durum düşünüldüğünde ailelerin maddi gereksinime ihtiyaç duyma sebebi nedir?
Yetersizliği olan bireyin gereksinimleri ile birlikte artan maddi yükten kaynaklı olarak aileler maddi desteğe gereksinim duymaktadır. Ayrıca yukarıda belirttiğimiz gibi ailenin iş kaybı yaşaması da maddi gereksinimlerini attırmaktadır.
Aile işlevlerine ilişkin gereksinimler nelerdir?
Anne babaların aile içindeki iletişim ve etkileşimleri sağlıklı bir şekilde sürdürme konusunda gereksinimleri vardır. Anne babalar, bakım gereksinimi olan çocuklarının yanı sıra normal gelişim gösteren çocuklarına karşı olan sorumluluklarını yerine getirmek, gün içerisindeki etkinlikleri planlamak, kendi aralarında yaşadıkları sorunları çözmek gibi birçok konuda desteğe gereksinim duymaktadır. Kısacası anne-babaların, aile içerisinde yaşadıkları rol çatışmaları konusunda desteğe gereksinimi vardır.
Bakım planı hazırlama aşamasının ilk adımı nedir?
Bakım planı hazırlama aşamasının ilk adımı bilgi edinme sürecidir. Bakım gereksinimi olan bireye yönelik bilgilerin yetersizlik türü ve derecesine göre öncelikli olarak bireyin kendisinden elde edilmesi bununla birlikte aile görüşlerinin alınması oldukça önemlidir. Çünkü aileler bireyin doğumundan itibaren bireyin yaşamına eşlik etmekte ve yaşam merkezlerinin bir parçası olmaktadırlar. Aileler, bakım gereksinimi olan çocuklarının sahip olduğu rahatsızlıklar, kullandığı ilaçlar, geçirdiği hastalıklar, aldığı ya da almakta olduğu eğitimler, sevdiği ya da sevmediği yiyecekler, etkinlikler gibi birçok bilgiye sahiptir. Bu nedenle, aileler yetersizliği olan bireyin geçmiş ve mevcut yaşantısına ilişkin kapsamlı bilgiye sahiptir. Bu anlamda, aileler bireye ilişkin bilgi almada birincil veri kaynağını oluşturmaktadır.
Ailelerle kurulacak iletişimin etkili bir şekilde gerçekleşmesi için uzman/bakım elemanının hangi beceriye sahip olması gerekmektedir?
Ailelerle kurulacak iletişimin etkili bir şekilde gerçekleşmesi için uzman/bakım elemanının kişiler arası iletişim becerilerine sahip olması gerekmektedir.
Kişilerarası iletişim becerilerinin temelinde ne yer almaktadır?
Kişiler arası iletişim becerilerinin temelinde ise dinleme becerileri ve karşılıklı güven duygusunun geliştirilmesi yer almaktadır.
Dinleme becerileri kaç şekilde gerçekleşir?
Dinleme becerileri aktif ve pasif dinleme olarak iki şekilde gerçekleşir.
Pasif dinleme nedir?
Pasif dinleme, göz kontağı kurma, ailenin anlattıklarına ilişkin not alma, zaman zaman baş sallayarak görüş birliğinin ifade edilmesi ve gülümseme biçimde sözel olmayan davranışlardır.
Aktif dinleme nedir?
Aktif dinleme ailenin anlattıklarını yorumlama, değerlendirme, anlatılanlara veya sorulanlara cevap verme ve gerek duyuldukça soru sorma gibi sözel davranışları içermektedir.
Bakım planlamasında bilgi öncelikle nereden sağlanmalıdır?
Bakım planlamasında yetersizlik türü ve derecesine bağlı olarak bilgiler öncelikle bireyin kendisinden sağlanmalıdır.
Bakım planlaması için bir görüşmeye başlamadan önce yapacağınız en temel hazırlık nedir?
Bakım planlaması için bir görüşmeye başlamadan önce üzerinde düşünülmesi gereken bazı unsurlar vardır. Görüşmelere başlamadan yapacağınız en temel hazırlık, hem bir insan olarak hem de bakım planlanmasında rol alan bir uzman/bakım elemanı olarak kendi hislerinizin farkında olmanızdır. Kendi hislerinizin farkında olmanız ve bu farkındalığınızı arttırmanız bireye yardımcı olmak için önemlidir.
Bakım planlamasının yapılacağı kişi ve süreçteki seçenekler hakkında bilgi sahibi olmak neden önemlidir?
Yapılan görüşmenin içeriği görüşülen bireyin özelliklerine göre değişebilir. Bu nedenle yapılacak görüşmeler zorlu olabilir. Bu nedenle gerekli bilgilere sahip olarak görüşmelere hazırlıklı gidilmelidir.
Aile kavramına yönelik yapılan tanımların çağlara göre değişiklik göstermesinin nedeni nedir?
Tarihsel süreç içerisinde aile kavramının ne zaman ortaya çıktığına yönelik kesin kanıtlar bulunmamaktadır. Buna rağmen çok eskilere dayandığı söylenebilir. Bu durum aile kavramına yönelik yapılan tanımların çağlara göre değişiklik göstermesine yol açmıştır. Diğer bir değişle, yaşanılan dönemin kültürel ve ekonomik yapısı aile kavramının farklı şekillerde tanımlanmasında etkili olmuştur. Bu nedenle ailenin evrensel ve tek bir tanımını yapmak mümkün değildir.
Çocuk gelişimi temelinde aile yaşam döngüsü Galinsky (1987) tarafından nasıl sınıflandırılmıştır?
Çocuk gelişimi temelinde aile yaşam döngüsü Galinsky (1987) tarafından a) imgeleme, b) bakım, c) otorite, d) rehberlik, e) bağlılık ve f) ayrılış olarak sınıflanmaktadır.
Ailelerin yetersizliğe uyum sürecini anlamamızda bize yardımcı olacak modeller nelerdir?
Her aile sahip olduğu bu özelliklere göre yetersizliği olan çocuğa sahip olmaktan farklı seviyede etkilenir. Bu nedenle ailelerin yetersizliğe karşı verdiği tepkiler ve uyum süreci birbirinden farklıdır. Ancak ailelerin yetersizliğe uyum sürecini anlamamızda bize yardımcı olacak modeller bulunmaktadır. Bu modellere A) Aşama modeli ve B) Bütünleyici yaklaşım örnek gösterilebilir.
Ailelerin yetersizliğe karşı gösterdiği tepkileri açıklayan modeller arasında en bilineni aşama modeli kaç aşamadan oluşmaktadır?
Ailelerin yetersizliğe karşı gösterdiği tepkileri açıklayan modeller arasında en bilineni aşama modelidir (Özen, 2012). Aşama modeli; a) şok, inanmama ve yadsıma, b) öfke ve içerleme, c) pazarlık, d) depresyon ve umutsuzluk ve e) kabul olmak üzere beş aşamadan oluşmaktadır.
Aşama modelinde ailelerin kabul aşamasında sergilediği temel özellikler nelerdir?
Son aşama olan kabul aşaması ailenin yetersizliği olan çocuğu ailenin bir ferdi olarak kabul ettiği aşamadır. Ailelerin kabul aşamasında sergilediği temel özellikler şu şekilde sıralanabilmektedir: a) çocuğun yetersizliğinden daha çok, güçlü oldukları yönlerine odaklanırlar, b) aile yetersizliğe ilişkin doğru bilgilere sahiptir ve doğru hizmetlere ulaşmak için yeterli bilgiye sahiptir, c) aile içindeki düzenlemelerde çözüm odaklı etkileşim kurar d) aile gelecek planlarını özel gereksinimi olan çocuklarını da düşünerek yapar. Fakat bu planı tamamen yetersizliği olan çocuk üzerine planlamamaya dikkat eder, e) aile sosyal ortamlara tam katılım sağlar ve sosyal çevresi ile sağlıklı etkileşim halindedir, f) aile fertlerinin psikolojik iyi olma hali mevcuttur, g) aile fertlerinin tümünün ihtiyaçlarının giderilmesi, kendilerini geliştirmeleri ve yaşama aktif bir şekilde katılmalarının sağlanması için kaynaklar eşit bir şekilde kullanır.
Bütünleyici yaklaşımın temeli olan sosyal çevre modeli kim tarafından geliştirilmiştir?
Yetersizliğin aile üzerindeki etkilerini incelemek amacıyla geliştirilen yaklaşımlardan biri bütünleyici yaklaşımdır. Bütünleyici yaklaşım, aileyi içinde yaşadığı toplumun her bir sistemi ile birlikte değerlendirilmesi gerektiğini belirtir. Bu yaklaşımın temeli Urie Bronfenbrenner tarafından geliştirilen sosyal çevre modeline dayanmaktadır.
Sosyal çevre modeline göre bireyi çevreleyen kaç sistem bulunmaktadır?
Sosyal çevre modeli (ekolojik model), çevreyi birbirinden farklı sistemler olarak ele alır. Bu sistemlerin her biri birbiriyle karşılıklı etkileşim halindedir ve bireyin gelişimini doğrudan ya da dolaylı olarak etkilemektedir. Merkezde bireyin bulunduğu sistemler yakından uzağa doğru bireyi çevrelemektedir. Bu modele göre bireyi çevreleyen dört sistem bulunmaktadır. Bunlar; mikrosistem, mezosistem, ekzosistem ve makrosistem olarak adlandırılmaktadır.
Bireyin üzerinde doğrudan etkisi olan mikrosistem ortamlar nelerdir?
Merkezdeki birey üzerinde doğrudan etkisi olan ortamlar mikrosistem olarak adlandırılmaktadır. Bu ortamlar ev, okul, eğitim ortamı gibi fiziksel ve anne-baba, kardeş, öğretmen, uzman/bakım elemanı, akraba, gibi sosyal çevrelerden oluşmaktadır. Birey bu çevrelerle birebir yüz yüze karşılıklı etkileşim halindedir. Bu nedenle birey üzerinde en çok etkisi olan sistem mikrosistemdir.
Mezosistem ortamın içinde bulunan bireyler kimlerdir?
Mezosistem bireyin içinde yer aldığı ortamlar diğer bir değişle mikrosistemi oluşturan ortamlar arasındaki karşılıklı ilişkileri içermektedir. Bakım personeli ve ebeveynler, akrabalar ve ebeveynler arasındaki etkileşim mezosistem olarak gösterilebilir. Örneğin; yetersizliği olan çocuğun ebeveynleri ile bakım sunan personel arasındaki fikir uyuşmazlığı, çocuğa sunulacak desteğin niteliğini etkileyebilmektedir. Ya da bakım personeli ve çocuk arasındaki uyumsuzluk ailenin kaygılarını arttırabilecektir.
Ekzosistem için verilebilecek örnekler nelerdir?
Ekzosistem ise hukuk sistemi, iş hayatı, komşular gibi resmi ve resmi olmayan toplumun temel kurumlarını içermektedir. Ekzosistem birey üzerinde doğrudan bir etkiye sahip değildir. Fakat bireyin yaşamını doğrudan oluşturan ve etkileyen ortamlar üzerinde dolaylı bir etkiye sahiptir. Örneğin; yasal zeminde bakım gereksinimi olan bireye sunulacak hizmetlerin ve desteklerin planlamasına yönelik alınacak kararlar ve sağlanacak ekonomik destekler bireyin ailesini olumlu ya da olumsuz şekilde etkileyecektir.
Makrosistem için verilebilecek örnekler nelerdir?
Makrosistem dini inanç, kültür ve kültürün getirdiği değerleri içermektedir. Makrosistem birey üzerinde doğrudan etkili olmasa bile bireyin yaşadığı toplumun kültürel yapısı, inanç sistemi, ekonomik refahı gibi özellikler üzerinde etkili olmaktadır. Örneğin; ailenin yaşadığı toplumun yetersizliğe bakış açısı ailenin yetersizliği nasıl değerlendireceğini etkileyebilmektedir. Bu durum ailenin yetersizliği olan bireye sahip olduğunda vereceği tepkiler ve kabul düzeyinde dolaylı bir etkiye yol açabilecektir.
Yetersizliği olan çocuğa sahip olmak hangi problemleri de beraberinde getirmektedir?
Yetersizliği olan çocuğun gelişim seviyesi ailenin bakım sorumluluğunun değişmesine neden olmaktadır. Çocuğun ihtiyaç duyduğu bakım düzeyi yetersizlik türü ve şiddetine göre çeşitlenmektedir. Bu nedenle ebeveynler üzerindeki bakım taleplerini belirlemek oldukça zordur. Bununla birlikte, yetersizliği olan çocuğa sahip olmak sosyal, ekonomik, duygusal, psikolojik ve fiziksel problemleri de beraberinde getirmektedir.
Ailelerin bakım sürecinde yaşadığı mevcut durum düşünüldüğünde ailelerin ortaya çıkan aile gereksinimlerini nelerdir?
Ailelerin bakım sürecinde yaşadığı mevcut du-rum düşünüldüğünde, aile gereksinimleri; bilgi-eğitim gereksinimi, duygusal destek gereksinimi, bakım gereksinimi, maddi gereksinimler ve aile işlevlerine ilişkin gereksinimler olarak sıralanabilmektedir.
Bakım planı hazırlama aşamasının ilk adımı nedir?
Bakım planı hazırlama aşamasının ilk adımı bilgi edinme sürecidir. Bakım gereksinimi olan bireye yönelik bilgilerin yetersizlik türü ve derecesine göre öncelikli olarak bireyin kendisinden elde edilmesi bununla birlikte aile görüşlerinin alınması oldukça önemlidir. Çünkü aileler bireyin doğumundan itibaren bireyin yaşamına eşlik etmekte ve yaşam merkezlerinin bir parçası olmaktadırlar. Aileler, bakım gereksinimi olan çocuklarının sahip olduğu rahatsızlıklar, kullandığı ilaçlar, geçirdiği hastalıklar, aldığı ya da almakta olduğu eğitimler, sevdiği ya da sevmediği yiyecekler, etkinlikler gibi birçok bilgiye sahiptir.
Kişiler arası iletişim becerilerinin temelini oluşturan etkenler nelerdir?
Ailelerle kurulacak iletişimin etkili bir şekilde gerçekleşmesi için uzman/bakım elemanının kişiler arası iletişim becerilerine sahip olması gerekmektedir. Kişiler arası iletişim becerilerinin temelinde ise dinleme becerileri ve karşılıklı güven duygusunun geliştirilmesi yer almaktadır.
Aileler ile iletişim kurarken dikkat edilmesi gereken noktalar nelerdir?
Görüşme sırasında dikkat edilecek noktaları kısaca toparlamak gerekirse, ebeveyni dikkatli bir şekilde dinleyerek anlattıklarını anlamaya çalışmak, tep- kilerinizi açık bir şekilde ifade ederek fakat bunu yaparken ailenin mevcut durumla baş edebilme sınırını aşmamak diğer bir değişle ailelerle tartışmamaya dikkat etmek önemlidir. Aileye konuşması sırasında saygı duymanız ve çocuklarına karşı hissettikleri duyguları anlamaya çalışmanız ve bunları ifade etmelerine fırsat vermeniz iletişim kurmak için önemlidir. Son olarak konuşmaya odaklanarak çocuğun gereksinimlerini anlamaya çalışmanız ve yaşanan sorunların kimsenin suçu olmadığını bu süreçte aile ile işbirliği içinde çocuğa yardım edeceğinizi aileye belirtmeniz ve hissettirmeniz önemlidir.
Farklı Kültürden Aileler ile İletişim kurarken dikkat edilmesi gereken husus nedir?
İletişim kurulan birey, aile üyelerinden biri ya da bakım gereksinimi olan yetersizliğe sahip birey olabilir. Burada unutulmaması gereken farklı kültürlerin farklı özellikleri olduğu ve bunun bireylerin hem kişilik özelliklerine hem de sosyal yaşamlarındaki sözlü ve sözsüz davranışlarına etki edebileceğidir.
Bakım planlaması için bir görüşmeye başlamadan önce yapacağınız en temel hazırlık nedir?
Bakım planlaması için bir görüşmeye başlamadan önce üzerinde düşünülmesi gereken bazı unsurlar vardır. Görüşmelere başlamadan yapacağınız en temel hazırlık, hem bir insan olarak hem de bakım planlanmasında rol alan bir uzman/bakım elemanı olarak kendi hislerinizin farkında olmanızdır. Kendi hislerinizin farkında olmanız ve bu farkındalığınızı arttırmanız bireye yardımcı olmak için önemlidir.
Bakım planlaması için bir görüşmeye başlarken dikkat edilmesi gereken noktalar nelerdir?
Tablo 4.1 Görüşmeye başlarken dikkat edilmesi önerilen noktalar
İletişimi kimin başlatacağı mevcut şartlara göre değişebilir. |
Süreçte kişisel tercihlerin rolünü unutmayın. |
Bireyle görüşmeyi başlatmak üzere bir açılış hazırlayın. |
Uygun bir ortam hazırlayın. |
Uygun destek hizmetlerini düzenleyin. |
Kültürel özelliklerin farkında olun. |
Kişiye kimleri sürece dahil etmek istediğini sorun. |
Görüşmeye başladığınızda bireye tepki verebilmesi için zaman tanıyın. |
Bakım planlamasının yapılacağı kişi ve süreçteki seçenekler hakkında bilgi sahibi olun. |
Bakım planlanması için görüşme sürecinde dikkat edilmesi önerilen noktalar nelerdir?
Tablo 4.2 Görüşme sürecinde dikkat edilmesi önerilen noktalar
Anladığınızı varsaymayın. Sorun. |
Dikkatli Dinleyin. |
İletişim Becerilerinizi Geliştirin. |
İyi bir yaşama ilişkin değerleri ve inançları keşfedin. |
Kararların kayıt altına alınmasıyla ilgili kararların verilmesi. |
Kişilerin tercihlerini gerektiğinde gözden geçirin. |