İş ve Yaşamda Motivasyon Dersi 8. Ünite Özet
Yaratıcılık Ve Motivasyon
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Giriş
Yaratıcılık günlük yaşamımıza uzak bir kavram değildir aksine sürekli günlük yaşamın bizzat içerisindedir. Yaratıcılık yolunda ilk adım motivasyonla ilgilidir. İstek ve motivasyon yaratıcılığın ilk hareketini ve yöneleceği hedefi belirler ve bu süreçte istenileni sürekli canlı tutar. yaratıcılığa yönelik tutku, ilgi ve isteği sağlamada içsel motivasyon önemlidir. Soruna ilişkin meydan okuma ve çözüme ulaşma hazzına yönelik istek, içsel motivasyonun gücünü arttırmaktadır.
Öte yandan insanların kendilerini sorun çözme yolunda nasıl motive edecekleri de ayrıca yaratıcılık gerektiren bir konudur. Bu aşamalarda farklı düşünen, farklı bakış açıları üreten kişilerin sorun çözme ve hedefe ulaşma anlamında da yaratıcılık içeren farklılıklar üretebildiğini söylemek mümkündür.
Yaratıcılık
Yaratıcılık (creativity) kavramı Latince “creare” sözcüğüyle eş anlamlı olup, doğurmak, yaratmak, meydana getirmek anlamında kullanılır. Yaratma ise yoktan var etme olabileceği gibi, bilinen şeylerden yararlanarak yepyeni şeyler üretmek ya da daha önce rastlanmamış kombinasyonlar ortaya çıkartmak da olabilir.
Yaratıcılık sadece sanat ve bilimde değil, hayatın her alanında karşımıza çıkar. En basit iş ortamlarında bile büyük farklılıklar yaratmanın anahtarı olan yaratıcılık, aslında hayatın ve hayatta kalmanın en önemli kaynağıdır.
Yaratıcılık konusundaki çalışmaları ile ünlenen bilim adamlarının başında gelen Paul Torrance Kore Savaşı ve II. Dünya Savaşı’nda görev alan askerlerle yaptığı çalışmalar sonucunda yaratıcılığın askerlerin sadece beklenmedik sorunlarının çözümünde işe yaramamış olduğunu, adaptasyonun şart olduğu durumlarda da motivasyon kaynağı olarak işlev gördüğünü saptamıştır. Torrance’ın ulaştığı bu bulgular, 1963 yapımı ve tümüyle gerçek olaylara dayanan “Büyük Kaçış” (The Great Escape) adlı Amerikan yapımı bir sinema filmine de konu olmuştur.
Paul Torrance bu deneyiminden sonra yaratıcılık kavramını ana çalışma alanı olarak belirlemiş ve günümüzde yaygın olarak kullanılan yaratıcılık testini geliştirmiştir (Torrance’ın Yaratıcı Düşünme Testi). Torrance’a göre yaratıcılık; sorunlara, bozukluklara, bilgi eksikliğine, kayıp öğelere, uyumsuzluğa karşı duyarlı olma; güçlüğü tanımlama, çözüm arama, tahminlerde bulunma veya eksikliklere ilişkin denenceler geliştirme, bu denenceleri değiştirme ya da yeniden sınama, daha sonra da sonucu başkalarına iletmektir.
Yaratıcı Sürece İlişkin Kuramlar
Literatürde rastlanan kuramların büyük kısmı; bilim, sanat veya iş hayatı gibi farklı alanlarda görülen yaratıcılığın bir ya da bir grup sürecin incelenmesi sonucu ortak bir şekilde açıklanabileceğini savunurlar.
Psikoanalitik Yaratıcı Düşünce Kuramı: Sigmund Freud çalışmalarının belli kısımlarında yaratıcılığa değinmesine rağmen, psikoanalitik kuram içerisinde yaratıcılığı daha kapsamlı bir biçimde ele alan bilim adamları Ernst Kris ve Lawrence Kubie olmuştur. Kubie’ye göre korku, suçluluk ve benzeri nörotik kişilik özellikleri yaratıcı üretimi sınırlandırmaktadır. Ünlü reklamcı Luke Sullivan iş yaşamında korkunun motivasyon öğesi olarak da çalışmaya başladığını savunur. Torrance ise “Guiding Creative Talent” adlı kitabında Kubie ile tam zıt bir görüşte yer alarak, bireyin günlük yaşamdaki stresten uzaklaşabilmek ve psikolojik rahatsızlıklardan korunabilmek için yaratıcılığa ihtiyaç duyduğunu söyler.
Gestalt Kuramı: Gestalt kuramını benimseyen bilim adamları yaratıcılık yerine “üretken düşünme” ve “sorun çözme” kavramlarını tercih ederler. Gestaltcılara göre yapısal doğruluk, parça doğruluktan daha önemlidir ve sorunun yapısal yönü, çözüm üretici yeniden yapılandırma sürecinin en önemli kriteridir.
Çağrışım Kuramı: Fikirler arasındaki çağrışımların düşünmenin temeli olduğunu savunan görüşe göre yaratıcılık, bu çağrışımların sayısına ve alışılmamış olmasına göre değer kazanır. Kuramın en bilinen teorisyenlerinden olan ve “uzak çağrışım testi”ni geliştirmiş olan Sarnoff Mednick yaratıcı süreci; “çağrışım elemanlarını ya ihtiyaç duyulan çözümlere ya da bir şekilde yararlı çıktılara dönüştürecek kombinasyonların oluşturulması” olarak tanımlar. Çağrışımsal düşünme, yaratıcılık gerektiren durumlarda sıkça kullanılan beyin fırtınası yöntemlerinden de biridir.
Algısal Kuram: Algısal kurama göre yaratıcılık, güdülenmeyle ve dış dünyayla ilişki kurma ihtiyacıyla doğrudan bağlantılıdır.
İnsancıl (Humanistic) Kuram: Carl Rogers ve Abraham Maslow tarafından savunulan görüşe göre; yaratıcılık belli zümrenin ya da seçilmiş insanların sahip olduğu olağanüstü bir güç değildir. Her insan kendi içinde yaratıcıdır ama bu yaratıcılık toplumsal yaşantı içerisinde sınırlandırılabilmektedir. Yaratıcılık kavramı; bir ürün, bir karakter, bir etkinlik, bir süreç ve bir tutum olarak değerlendirilir.
Bilişsel Gelişimsel Kuram: Bu kuram, bireyin konu üzerindeki bilgi düzeyinin yaratıcılığının boyutları açısından önemini vurgular. Birey ne denli bilgiliyse ortaya çıkarttığı ürün de o kadar yaratıcı olacaktır.
Yaratıcı Süreç
Yaratıcılığı ve yaratıcı çıktıyı etkileyen onlarca kriter olmasına rağmen, yaratıcı süreç genellikle benzer bir patikadan ilerleyerek yol alır. Yaratıcı sürecin aşamaları şunlardır:
- Yaratıcılığın ilk aşamasını “zihinsel geviş getirme” olarak adlandırmak mümkündür.
- İkinci aşama “arıtma” olarak adlandırır.
- Üçüncü aşamada yaratıcılar fikirlerini “kuluçka”ya bırakarak bir uyku hali içine girerler.
- “Aydınlanma” ya da “doğum” aşaması, nihayet sezgi ve hayal gücünün daha önceki akılcı çözümlemeyle karışması, bir bileşime ulaşmasıdır. Yorucu bir süreçten geçen yaratıcı birey emeklerinin karşılığını almıştır.
Yaratıcı Kişilik Özellikleri
Yaratıcı bireylerin karakteristik kişilik özelliklerini belli başlıklar altında toplamak mümkündür.
- Sorunlara Karşı Duyarlı Olmak
- Alternatif Üretebilmek
- Esnek Düşünebilmek
- Özgün Düşüncelere Sahip Olmak
- Meraklı Olmak
- Duygularını ve Bilinçaltını Açığa Vurabilmek
- Yaratıcılık Konusunda Yüksek İsteğe Sahip Olmak
- Başarısızlıktan Korkmamak
- Sabırlı Olmak
- Geniş Perspektifte Bilgiye Sahip Olmak
- Hayal Kurma Gücüne Sahip Olmak
- Çözümleme ve Bileşim Yeteneğine Sahip Olma
- Belirsizliğe Karşı Esnek Olmak
- Yüksek Sezgi Gücü ve Seçicilik Düzeyine Sahip Olmak
Yaratıcılığı Etkileyen Faktörler
Bireylerin yaratıcılığı, kişilik özelliklerinden bağımsız değişkenlerle de yakından ilişki içerisindedir. Bu değişkenleri belli bazı başlıklar altında sıralamak mümkündür.
Yaratıcılık ve Yaş: Amerikan İç Savaşı dönemlerinde bu konuyla ilgilenen bir doktor olan George Beard; zihinsel yeteneklerin yaşla orantılı bir ters U eğrisi üzerinde oynadığını, kırklı yaşlardan hemen önce zirveye ulaşan yeteneğin, bu yaştan sonra düşüşe geçtiğini iddia etmiştir. Elbette bu görüşü desteklemeyen örnekler de vardır. Bazı eğitimler sonucunda ileri yaşlardaki bireylerde yaratıcılığın sabit tutulabildiği, hatta artırılabildiği saptanmıştır.
Yaratıcılık ve Deneyim: Deneyimin yaratıcılığa olan etkisi ince bir çizgi üzerinde yol alır. Yaratıcı bireyin deneyim eksikliği, üzerinde çalışılan projenin arzu edilen etkinlikte gerçekleşmesini engelleyebilirken, konu üzerinde fazla deneyimli olmak da ortaya çıkan sonucun yaratıcı kalitesini olumsuz yönde etkileyebilmektedir.
Yaratıcılık ve Zeka: Genel inanışa göre, bireyin zeka seviyesinin yüksekliği aynı zamanda yüksek yaratıcılığı da sahip olduğunun göstergesidir. Bu görüş, IQ testinin geliştirildiği 1905 yılından 1950’ye kadar geniş bir kabul görmüştür. Paul Torrance’ın da aralarında bulunduğu bilim adamları; IQ testine göre 120 skorun üstünde bir zekanın yüksek yaratıcılıkla ilişkisinin bulunmadığını saptamışlardır. Yaratıcı başarılarıyla ünlü kişiler ile yapılan araştırmalar bu bulguyu desteklemiş, düş gücü canlılığının var olan klasik zeka testlerine yansımadığı ispat edilmiştir.
Yaratıcılık ve Zamanlama: Belli zaman sınırı içinde çalışması istenen grupla, zaman açısından daha serbest bırakılan diğer bir grubun karşılaştırdığı araştırmanın sonucunda da; esnek iş teslim tarihine sahip grubun daha yaratıcı işler ürettiği saptanmıştır. Yaratıcı insanların önemli özelliklerinden olan özgürlük ve özerklik, iş teslim zamanlamaları konusuyla ciddi bir çatışma içindedir.
Yaratıcılık ve Alkol-Uyuşturucu Maddeler: Gerçek bir yaratıcının alkol ve uyuşturucu maddelere ihtiyaç duymayacağı son derece açıktır.
Yaratıcılık ve Çalışma Ortamı: Hemen her türlü işin daha yaratıcı bir şekilde yapılabileceği savı doğrultusunda, çalışma ortamlarının bireylerin yaratıcı ürünlerinin kalitesi üzerinde önemli etkileri olduğu söylenebilir.
Yaratıcılık ve Sorun Çözme
Yaratıcılık konusundaki çalışmaları ve kitaplarıyla tanınan Edward De Bono (1998) tarafından geliştirilen tekniklerden hareket ederek, çeşitli sorun türlerine ne tarz düşünsel çözümler üretmek gerektiğini, bazı yöntem başlıkları altında incelenebilir;
Rutin Yöntem: Bazı sorunlar son derece yaygın ve sıradandır. Dolayısıyla çözümleri de uzun zaman önce geliştirilmiştir. Pek çok kez doğruluğu kanıtlanmış bir çözüm veya süreci uygulamak, o sorunu ortadan kaldırmak için son derece uygundur. Bu sayede masraflardan ve zamandan tasarruf etmek, gereksiz gerilimlerden korunmak da mümkündür.
Bilgisel Yöntem: Rutin yöntemde hangi durumda ne yapacağınız keskin çizgilerle belirlenmiştir ve gerçekleştireceğiniz eylemin riskleri minimize edilmiş durumdadır. Ne yazık ki hayatta her şey bu denli net değildir. Elde edilecek sonuç için bilgilerin aydınlattığı yol izlenecektir.
Pratik Yöntem: Bazen kestirmeden sonuca ulaşmanız ve üstesinden gelmeniz gereken durumlar olur. Pratik olmanız ve etkin şekilde soruna çözüm üretmeniz gerekecektir. İnisiyatif kullanmanız ve aktif şekilde soruna eğilmeniz büyük önem taşır. Pratik yöntemin bir diğer özelliği ise esnekliktir. Sorunu sürekli izleyerek, geliştirilen çözümün etkililiğini kontrol etmek kalıcı bir başarının temel anahtarı olacaktır.
Kriz Durumu Yöntemi: Kriz durumu yöntemi önceden hazırlıklı olunmayan ani bir krize çözüm bulmak üzerine kuruludur. Bu tür durumlarda yaratıcı düşünme büyük bir rol üstlenir. Kısa zamanda etkin çözüm üretmek için öncelikle paniklemeden tehlikeyi olabildiğince azaltmak gerekir. Çözüme yönelik fikirler üreyip hayata geçirildikçe, çok dikkatli bir izleme süreci de yürütülmelidir. Kriz yeni krizleri doğurabilir bir yapıya sahipse olaya daha geniş bir açıdan bakılmaya çalışılmalıdır. Kriz durumlarında olaya ne denli odaklanılırsa, başarı şansı da o kadar artar.
Empatik Yöntem: Empati; kişinin karşısındakinin duygu ve düşüncelerini anlayarak duyarlı bir yaklaşım içinde olmasıdır şeklinde tanımlayabiliriz. Daha farklı bir deyişle, insanların bazı duyguları nasıl ve ne sebeple hissettiğini anlama becerisidir empati. Bireyin, diğer kişilerin duygularına önem vermesi ve bu duygularla ilgili olması için, empatik bir düşünce sistemine sahip olması gerekir. Empatik yöntemin önemi reklamcılık sektörü üzerinden verilen örneklerle daha iyi kavranabilir.
Yaratıcılık ve sorun çözme başlığı altında incelediğimiz yöntemlerin tek başlarına kullanılmaları gerekmez. Sorunun özelliklerine göre yukarıda bahsettiğimiz yöntemleri beraber kullanabilir, üreteceğiniz çözümleri daha etkili kılabilirsiniz.