Çocuk, Bilim Ve Teknoloji Dersi 5. Ünite Özet
Fen Öğretimindeki Temel Kuram, Yaklaşım Ve Yöntemler
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Giriş
Erken çocukluk döneminde verilen etkili bir fen eğitimi çocukların bilişsel, duyuşsal, psikomotor, sosyal, dil, sorgulama, öz-düzenleme, bilimsel süreç becerileri gibi pek çok becerinin kazandırılmasına ve geliştirilmesine yardımcı olur. Bunun yanı sıra, fen bilimine karşı olumlu tutum geliştirmelerini sağladığı gibi gelecekteki akademik başarılarına da olumlu olarak yansımaktadır.
Erken çocukluk döneminde fen eğitimi yaparak ve yaşayarak öğrenmeyi esas alan; projeler, oyunlar, gösteri deneyleri, inceleme gezileri ve diğer öğretim yöntemleriyle harmanlanarak verilmelidir. Fen içeriğini çocuklar bilimsel süreci uygulamaya geçirerek keşfederler ve kavrarlar.
Erken Çocuklukta Düşünme ve Öğrenmeye İlişkin Başlıca Kuram ve Yaklaşımlar
Seviyelerine uygun olarak sunulan etkinlikler sayesinde çocuklar fene karşı olumlu tutum geliştirirler. Bu dönemde daha çok somut materyallerle sunulan, çocuğun yaratıcılığını geliştiren, bilimsel süreç becerilerini kullanabilecekleri fen etkinlikleri tavsiye edilmektedir. Ancak, çocukların seviyelerinin üzerinde sunulan veya pasif bir biçimde sadece dinleyici oldukları etkinlikler onların fen ve doğa konularından soğumalarına ve olumsuz tutum geliştirmelerine neden olabilir.
Okul öncesi dönemde fen öğrenimi kapsamında şu kuram ve yaklaşımlara yer verilmiştir:
1. Piaget ve Bilişsel Gelişim Kuramı: Biyoloji, felsefe ve çocuk psikolojisi alanlarında uzman olan Jean Piaget (1896-1980) uzun yıllarını çocukların öğrenme süreci ve bilginin nasıl oluştuğunu anlamaya ayırmıştır. Bilişsel gelişim kuramı olarak adlandırdığı kurama göre bilgi çocuktan bağımsız oluşamaz. Piaget çocukların öğrendikleri bilgiyi üçe ayırmaktadır:
a. Fiziksel bilgi: Fiziksel bilgi, çocuğun çevresindeki nesnelere yönelik bilgidir ve duyu organları sayesinde kazanılabilir. Örneğin; okul öncesi dönemdeki çocuklar duyu organlarını kullanarak oyun bloklarının sert olduğunu, küp şeklinde olduğunu, farklı renk ve büyüklükte olduklarını söyleyebilirler.
b. Mantıksal / matematiksel bilgi: Fiziksel bilgiden daha soyuttur ve olgular arasındaki ilişki ve bağları anlamayı gerektirir. Örneğin, blokların rengi ve şekli gibi özellikler fiziksel bilgiyi oluştururken blok kümelerinin yerleri değişse de sayılarının değişmediğini söylemek mantıksal/matematiksel bilgi, olarak değerlendirilir. Bu tür bilgi, duyuları kullanmanın ötesinde akıl yürütmeyi gerektirir.
c. Sosyal bilgi: Piaget, kültürel çevre içerisinde başka insanlardan edinilen bilgi türüne sosyal bilgi adını vermiştir.
Piaget’e göre öğrenmenin gerçekleşmesi için başlangıçta dengede olan bilişsel yapının bozulması, ardından, özümleme ve düzenleme yoluyla daha üst düzey bir yapının oluşması gerekmektedir. Özümleme, yapılan gözlemlerin zihindeki şemalar bakımından değerlendirilmesidir. Şema, çevredeki olay, olgu ve varlıklara dair zihindeki algı çerçevesidir. Düzenleme ise karşılaşılan yeni olay, olgu ve varlıklar sonucu zihnindeki şemaları düzenleyerek yeni şemalar oluşturulmasıdır.
Piaget çocuktaki bilişsel gelişimi 4 döneme ayırır:
- Duyusal dönem
- İşlem öncesi dönem
- Somut işlem dönemi
- Soyut işlem dönemi
2. Vygotsky ve Sosyokültürel Kuram: Bireyin gelişiminin sosyal ve kültürel bağlamdan ayrı düşünülemeyeceğini, bireyi anlamak için önce içinde yaşadığı kültürü anlamak gerektiğini savunur. gelişim temelde yaş ile değil, kültürel değişimlerle yakından ilişkilidir. Çocuklar önce çevrelerindeki anne, baba gibi yaşça büyük bireyleri gözlemleyerek ve birlikte etkinlikler yaparak yeni bilgi ve beceriler kazanırlar. Bunlar genellikle içinde bulundukları kültürün önem verdiği bilgi, beceri ve tutumlardır. Dilde ustalık kazanan bir çocuğun gelişim potansiyeli oldukça yüksektir. Eğiticinin görevi burada çocuğun zorlandığı konularda başlarda destek vermek, daha sonra bu desteği kademeli olarak çekmek, böylece çocuğa daha fazla sorumluluk vermektir. Nihai hedef ise çocuğun söz konusu görevi eğiticinin yardımı olmadan tamamlamasıdır.
3. Bruner ve Buluş Yoluyla Öğrenme: Bruner öğrenme faaliyetlerinin öğrencilerin aktif katılımıyla gerçekleştirilmesini önermektedir. Öğrenci kendi çabalarıyla, buluş¸ yaparak bilgiye ulaştığı zaman kendine güven duygusu gelişir, öğrenmeye yönelik içsel motivasyonu artar ve bilginin daha kalıcı olması sağlanır. Bruner’e göre buluş¸ yoluyla öğrenme öğrencilerin seviyesi ve konunun zorluğuna göre üç türlü gerçekleştirilebilir. Bunlar:
- Bağımlı buluş yolu
- Yarı-bağımlı buluş yolu
- Serbest buluş yoluyla öğrenmedir.
Bruner de çocuğun bilişsel gelişimini dönemlere ayırmıştır. Bunlar:
- Eylemsel dönem
- İmgesel dönem
- Sembolik dönem
4. Montessori Yaklaşımı: İtalyan doktor ve aynı zamanda eğitimci olan Maria Montessori, çocukları gözlemleyip onlara sorular sorarak tamamen onların istekleri ve tercihleri doğrultusunda bir öğretim yaklaşımı geliştirmiştir. Buna göre, her çocuk tektir ve özeldir. Her çocuğun kendine özgü bir öğrenme stili ve ritmi vardır. Montessori okullarında çocuklar, özgür tercihler yaparak istedikleri konuyu istedikleri zaman öğrenebilirler; istedikleri kadar tekrar yapabilirler; erken öğrenenler yeni bir konuya geçebilirler. Bu okullarda geleneksel kağıt-kalem sınavları ile not sistemi bulunmamaktadır. Montessori okullarında materyal setleri beş¸ temel öğrenme alanına yönelik olarak hazırlanmıştır:
- Günlük yaşam aktiviteleri
- Duyular
- Dil
- Matematik
- Kültür
Montessori ‘ye göre çocukların yaşadıkları bu doğal deneyimler fen öğretimi için mükemmel fırsatlardır. Çocuklar yeni bir şeyin adını öğrenmeden veya resmini görmeden önce ona dokunabilmeli, farklı duyu organlarıyla algılayabilmelidir. Çocuklar beş¸ duyu organını kullanarak çevresindekileri tanıyıp anladığında, daha etkili öğrenmeler gerçekleşir.
5. Reggio Emilia Yaklaşımı: Reggio Emilia okullarının felsefesi temel olarak sorgulamaya ve problem çözmeye dayanmaktadır. Dolayısıyla reformcu fen öğretiminin amaçlarıyla uyuşmaktadır. Reggio Emilia okullarında dört temel unsur vurgulanmaktadır:
- Öğrenci merkezli eğitim
- Bütünleşik program ve proje yaklaşımı
- Öğrenci-öğretmen ilişkisi
- Öğrencilerin performans ve ürünlerinin belgelenmesi
6. Waldorf Yaklaşımı: Waldorf programını geliştiren Rudolf Steiner, çocukların gelişimini Piaget’in tanımladığı dönemlere benzer üç döneme ayırmıştır:
- 0-7 yaş
- 7-14 yaş
- 14 yaş ve üzeri
Waldorf yaklaşımının genel amacı çocuklara fiziksel, ruhsal ve bilişsel yönden hitap ederek onların benlik algılarının gelişimini sağlamaktır. Ayrıca yaratıcılık ve analitik düşünme becerilerinin gelişimi de hedef alınmıştır. Waldorf okullarında çocukların zayıf yönleri değil güçlü yönleri vurgulanır. Programda sanat, müzik, ritim ve dil öğretimi bir bütün oluşturmaktadır.
Waldorf okullarının programında sanat ve müziğin özel bir yeri vardır. Çocuklar küçük yaşlardan itibaren resim ve heykel yapmaya, örgü örüp dikiş¸ dikmeye, ağaç işleriyle ilgilenmeye başlarlar. Ayrıca, üflemeli, yaylı ve vurmalı çalgılar çalmaya başlarlar. Diğer okul türlerinden farklı olarak dans, müzik ve rol oynama yöntemlerine öğretim esnasında sık sık başvurulur. Bunun amacı çocuktaki uyum ve ahenk algısını geliştirmektir. Bahçecilik, yemek pişirme, sınıf dışında gözlem ve etkinliklere de zaman zaman programda yer verilir. Çocukların gelişimleri açısından zararlı unsurlar içerdiği ve onları pasif kıldığı gerekçesiyle medya araçlarına çok fazla başvurulmaz. Öğrencilerin değerlendirilmesi portfolio ve görüşmeler yoluyla nitel olarak yapılır.
Erken Çocuklukta Fen Öğretim Yöntemleri
Erken çocukluk döneminde çocuklar çevrelerinde olup bitene karşı yoğun bir merak duygusu içindedirler. Sürekli sorular sorup iletişim kurarak olay ve olguları kavramaya çalışırlar. Öğrenmeye ve araştırma yapmaya son derece açıktırlar. Öğretmenler bu merak duygusundan faydalanarak çocukları fen öğrenme konusunda cesaretlendirebilir, soru sormaya ve araştırma yapmaya teşvik edebilir. Okul öncesi dönemde fen öğretimi soyut ve anlaşılması güç bazı kavramları içermesine rağmen öğrenci merkezli öğretim yöntemleri sayesinde çocukların anlayabileceği gibi somut hâle getirilebilir. Onların bu süreçte çevreyi daha iyi anlayıp fen ve doğa ile ilgili öğrenmelerini kolaylaştıracak bazı öğretim yöntemleri belirlenmiştir. Bu yöntemler:
1. Proje Yaklaşımı: Proje yaklaşımı çocukların belli bir konu üzerinde detaylı ve derinlemesine inceleme yapıp sonuca ulaşmalarını hedef alan bir yaklaşımdır. Proje yaklaşımı çocukların gözlem yapma, veri toplama, çıkarım yapma, hipotez kurma, deney yapma gibi pek çok bilimsel süreç becerisini kullanmasına fırsat tanıdığı gibi; takım çalışması, sorumluluk bilinci, çevreye karşı duyarlılık, karar verme gibi yeteneklerinin de gelişimine katkı sağlar. Okul öncesi dönem çocukları ile yapılan proje çalışmalarında şu hususlara dikkat etmekte yarar vardır:
- Proje konularına mümkünse birlikte karar verilmeli
- Çocuklarla birlikte planlama yapılmalı
- Mümkün olduğunca çocukların gözlem yapma, veri toplama, deney yapma gibi bilimsel süreç becerilerini kullanacakları nitelikte konular seçilmeli
- Öğretmenler konuyla ilgili bilgi sahibi olarak öğrencileri yönlendirebilmeli
- Çocuklar gruplar halinde veya bireysel çalıştırılabilmeli
- Çocukların kendi sorularını oluşturabilmeleri için fırsat verilmeli
- Projenin gelişimi takip edilmeli
- Proje sonuçları sergiler yardımı ile tüm okulla ve ailelerle paylaşılmalı.
2. Planlama: Öğrencilere uygun bir konu belirlenerek Konuyla ilgili kavramlar, öğrenilmek istenen şeyler, toplanması gereken veriler, kullanılacak malzemeler, yapılacak geziler, bilgi toplanacak kişi ve kaynaklar, projenin süresi ve projenin kaç kişiyle yürütüleceği tespit edilir.
3. Uygulama: Projenin uygulamaya döküldüğü, çocuğun aktif bir biçimde araştırma yaptığı aşamadır. Bu aşamada çocuklar verileri anlamlandırmaya ve yorumlamaya başlarlar, sonuca dair tahminler yaparlar.
4. Sonuçlandırma: Toplanan bilgiler birleştirilerek bir sonuca ulaşılır. Sunum için çizim, fotoğraf, grafik veya drama yönteminden faydalanılabilir.
3E/5E Öğrenme Halkası
Öğrenme halkası modeli, yapılandırmacı öğrenme kuramına dayalı olarak geliştirilen, öğrencinin içeriği tanıması, anlaması ve bilimsel süreç becerilerini kullanmasını sağlayan bir modeldir.
Öğrenme halkası, ilk kullanıldığı dönemlerde 3E (Exploration-Explanation-Elaboration) şeklinde adlandırılmıştır. Bunlar sırasıyla Keşfetme-AçıklamaDerinleştirme’dir.