Çocuk, Bilim Ve Teknoloji Dersi 2. Ünite Sorularla Öğrenelim
Bilimin Doğası Ve Öğretimi
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Milli Eğitim Bakanlığı hazırlanan fen eğitimi programının vizyonunu ne olarak belirlemiştir?
MEB hazırlanan fen eğitimi programının vizyonunu, “bütün öğrencilerin araştıran, sorgulayan, etkili kararlar verebilen, problem çözebilen, kendine güvenen, iş birliğine açık, etkili iletişim kurabilen, sürdürülebilir kalkınma bilinciyle yaşam boyu öğrenen; fen bilimlerine ilişkin bilgi, beceri, olumlu tutum, algı ve değere; fen bilimlerinin teknoloji toplum-çevre ile olan ilişkisine yönelik anlayışa ve psikomotor becerilere sahip bilim okuryazarı bireyler” olarak yetiştirilmesi şeklinde belirlemiştir (MEB, 2013)
Bilim okuryazarlığı nedir?
Bilim okuryazarlığı toplumun daha verimli ve üretken bir şekilde yaşayabilmesi için bilime ilişkin bilinmesi gereken temel kavramlar ve konulardır.
Bilimin doğası ile ne ifade edilmektedir?
Bilimin doğası ile bilimin epstemolojisi (felsefesi), sosyolojisi, metodolojisi (bilme yolu olarak bilim veya bilimsel bilgi) ve de bilimsel bilginin gelişiminin doğasında var olan değerler ve inançlar (bilimsel tutum) ifade edilmektedir.
Uluslararası Fen Eğitim Standartlarına yönelik hazırlanan belgelerde bilimin doğasına ilişkin ortaya çıkan ortak özellikler nelerdir?
İlgili ortak özellikler şöyle sıralanabilir:
• Bilimsel bilgi uzun süreli olmasına rağmen değişebilir yapıdadır.
• Bilimsel bilgi tamamıyla olmasa da büyük ölçüde gözleme, deneysel kanıtlara, rasyonel (mantıklı) görüşlere ve şüpheciliğe dayalıdır.
• Bilim yapmak için tek bir yol yoktur. Bu nedenle evrensel, adım adım bir bilimsel yöntemden söz edilemez.
• Bilim, doğal olguları açıklama girişimidir.
• Kanunlar (yasa) ve teoriler bilimde farklı işlevlere sahiptir.
• Bu nedenle öğrenciler teorilerin daha fazla kanıtla yasaya dönüşmeyeceğini fark etmelidirler.
• Tüm kültürlerden insanlar bilime katkı sağlarlar.
• Yeni bilgiler açıkça ve anlaşılır bir şekilde raporlaştırılmalıdır.
• Bilim insanının doğru kayıt tutması, diğer bilim insanlarının (akran) görüşlerini alması ve ürettiği işin tekrarlanabilirliğine ihtiyaç vardır.
• Gözlemler teorilere dayalıdır.
• Bilim insanları yaratıcıdır.
• Bilim tarihi hem evrimsel ve hem de devrimsel bir özelliği ortaya koyar.
• Bilim, sosyal ve kültürel geleneklerin bir parçasıdır.
• Bilim ve teknoloji birbirini etkiler.
“Bilimsel bilginin” özellikleri nelerdir?
Bilimsel bilginin özellikleri şöyle sıralanabilir:
• Değişebilir.
• Deney ve gözlemlerden elde edilmiş kanıtlara dayanır.
• Özneldir.
• Kısmen insanların çıkarımlarının, hayal güçlerinin ve yaratıcılıklarının bir ürünüdür.
• Sosyal ve kültürel yapı ile iç içedir.
Bilim insanlarının hangi özellikleri bilimsel süreçlerin tasarlanmasında ve bilimsel bilgiye ulaşılmasında önemli bir role sahiptir?
sahiptir? Cevap: Bilim insanlarının yaratıcılıkları ve hayal güçleri bilimsel süreçlerin tasarlanmasında ve bilimsel bilgiye ulaşılmasında oldukça önemli role sahiptir.
“Gözlem” terimi ile ne ifade edilmektedir?
Gözlemler, gözlemcilerin üzerinde kolayca fikir birliğine varabilecekleri, doğal olgular hakkında duyular aracılığıyla ya da duyuların uzantılarıyla doğrudan erişilebilen betimsel anlatımlardır.
Kanun nedir?
Gözlenebilen olgular arasındaki ilişkileri açıklayan betimsel ifadelerdir.
Teori nedir?
Gözlenebilir olgular ya da olgulardaki sistemler için yapılan çıkarımsal açıklamalardır.
Bilim okuryazarlığının en temel bileşenlerinden biri olan bilimin doğasının anlaşılmasının katkıda bulunduğu noktalar nelerdir?
İlgili noktalar şöyle sıralanabilir:
• Bireylerin bilimi, bilimin ürünlerini ve günlük yaşamda karşılaşılan bilimsel metodolojiyi anlamasına;
• Bireylerin bilimle ilgili sorunlar hakkındaki tartışmalar yapabilmesine ve karar verme süreçlerine katılmasına;
• Bireylerin bilimsel kültüre önem vermelerine;
• Bireylerin bilimsel toplumun normlarını kavramalarına ve
• Fen bilimleri konu alanının daha etkin bir şekilde anlaşılmasına katkıda bulunduğu öne sürülmüştür
Bilimin doğasının öğretimi için ortaya çıkan farklı eğitsel yaklaşımlar nelerdir?
Bilimin doğasının öğretimi için ortaya çıkan üç farklı eğitsel yaklaşım;
• Tarihsel yaklaşım,
• Dolaylı yaklaşım ve
• Doğrudan-yansıtıcı yaklaşımdır.
Bilimin doğasının öğretimi için ortaya çıkan üç farklı eğitsel yaklaşımdan biri olan tarihsel yaklaşım nedir?
Tarihsel Yaklaşım, bilimin doğasının bilim tarihi aracılığı ile öğretilmesini önermektedir. Bu yaklaşımda, bilim sosyal bir gelenek gibi nitelendirilir. Bilim ve teknolojinin gelişiminin, sosyal ve tarihsel bağlamda bilimsel fikirlerin üretilmesinin bilime olan etkisi üzerinde durularak bireylerin bilimin doğası konusundaki anlayışlarının geliştirilmesi amaçlanmaktadır
Bilimin doğasının öğretimi için ortaya çıkan üç farklı eğitsel yaklaşımdan biri olan dolaylı yaklaşım nedir?
Dolaylı yaklaşım bireylerin aldıkları fen eğitimi boyunca bilimin doğasına herhangi bir vurgu yapılmaksızın bir yan ürün olarak öğreneceklerini kabul eder. Rowe, Lavson, Haukoos, Penck, Gabel, Rubba ve Franz gibi birçok fen eğitimcisi tarafından savunulan bu yaklaşım, fen dersler sırasında bilimsel süreç becerilerinin kullanılmasıyla bilimin doğasına ilişkin bir anlayış kazanılacağını önermektedir. Dolaylı yaklaşıma örnek olarak programda yer alan fen konularını bilimin doğasına herhangi bir özel vurgu yapmaksızın işlenmesi gösterilebilir.
Dolaylı yaklaşımın karşısında duran araştırmacıların yaklaşımı etkilediğini düşündükleri temel varsayımlar nelerdir?
Dolaylı yaklaşımın karşısında duran araştırmacıların yaklaşımı etkilediğini düşündükleri iki temel varsayım vardır:
• Bunlardan ilki, bilimin doğasının öğrenilmesinin bilişsel bir öğrenme çıktısı olarak değil duyuşsal bir öğrenme çıktısı olarak algılanmasıdır.
• Diğeri ise bilimin doğasının bilimsel süreç becerileriyle fen etkinliklerinde kazanılacak bir yan ürün olarak görülmesidir.
Oysaki bilimin doğasına yönelik doğrudan vurgu yapılmamasının bireylerin bu alanda anlayışlarının geliştirilmesinde etkili olmadığı ve bilimin doğasının ana öğrenme çıktısı olarak ele alınmasının gerekliliği vurgulanmaktadır.
Bilimin doğasının öğretimi için ortaya çıkan üç farklı eğitsel yaklaşımdan biri olan doğrudan-yansıtıcı yaklaşım nedir?
Bilimin doğası öğretiminde kullanılan bir diğer yöntem olan doğrudan yansıtıcı yaklaşım, bilimin fen eğitimi süresince bir yan ürün olarak kazanılmasından ziyade bilimin doğasının fen etkinliklerinde özellikle vurgulanmasının ve etkinlik sonrası yapılan tartışmalarla da pekiştirilmesinin gerekliliğini savunur. Doğrudan yansıtıcı yaklaşım, fen konularını içeren etkinlikler ve tartışmalar aracılığıyla ya da fen konularını içermeyen doğrudan bilimin doğasına ilişkin özelliklere vurgu yapan
etkinlikler ile bireylerin dikkatinin bu konuya çekilmesini içerir.
Doğrudan-yansıtıcı yaklaşımdaki doğrudan sözcüğü ile ne ifade edilmektedir?
Doğrudan-yansıtıcı yaklaşımdaki doğrudan sözcüğü ile bilimin doğasının önemi, bilişsel bir öğrenme çıktısı olduğu ve bu yüzden amaçlı ve istendik bir şekilde öğretim sürecinde açıkça vurgulanmasının gerekliliği ifade edilmektedir.
Bilim insanının genel özellikleri nelerdir?
insanının genel özellikleri nelerdir? Cevap: Bilim insanının genel özellikleri şunlardır:
• Meraklı,
• Sorgulayıcı,
• Açık fikirli,
• Gözlemci,
• Yaratıcı ve hayal gücüne sahip,
• İletişimci (diğer bilim insanlarıyla iletişim içindedir),
• Problem çözebilen,
• Eleştirel düşünen,
• Keşfetmeye ve öğrenmeye isteklidir.
Çocuklar ile bilim insanı arasındaki benzerlikler nelerdir?
Çocukların doğal dünyayı anlama çabaları düşünüldüğünde bilim insanlarının belirtilen özelliklerinden birçoğunu taşıdıkları görülmektedir. Çocukların keşfetmeye ve öğrenmeye yönelik çabaları, bitmeyen soruları ve merakları, yaptıkları gözlem ve çıkarımları ve de yaratıcılık ve hayal güçler onları küçük birer bilim insanı yapmaktadır.
Erken çocuklukta bilimin doğasının öğretiminin önemi nedir?
Bilimin doğası eğitiminin gerekliliğinin yanı sıra bu eğitimin erken yaslardan başlanarak gerçekleştirilmesi de önem taşımaktadır. Erken çocukluk eğitiminin bireylerin gelişimlerindeki rolü günümüzde sıklıkla vurgulanan bir konudur. Gelişim ve öğrenmenin çok hızlı olduğu bu dönemde gerçekleştirilen eğitimin bireylerin bilişsel, sosyal-duygusal gelişiminde önemli bir rolü olduğu, erken yaslarda kazanılan bilgi, beceri ve tutumların bireylerin yaşamlarının temelini oluşturduğu belirtilmektedir.
Bilimin doğasına ilişkin bilgilerin erken yaştan itibaren vurgulanmasının katkıları nelerdir?
vurgulanmasının katkıları nelerdir? Cevap: Bilimin doğasına ilişkin bilgilerin erken yaşlardan itibaren vurgulanması öğrencilerin bilime olan ilgisini artırır, bilimsel uğraşın ne olduğuna ilişkin anlayışlarını geliştirir, bilimle ilgili daha bilgili kararlar alabilen vatandaşlar yetiştirilmesine katkı sağlar. Bunun yanı sıra bilimin doğasına fen öğretim programında yer verilmesi öğretmenlerin fen derslerini destekler ve geliştirir. Ayrıca erken yıllarda bilimin doğasını anlamaya yönelik yaşantılar sunulmasının çocukların ileriki yıllarda hem bilimin doğasına hem de fen konularına ilişkin daha iyi kavramsal anlayış ve bilimsel altyapı geliştirmelerine yardımcı olduğu bilinmektedir. Bu nedenle çocukların küçük yaslardan itibaren bilimin doğasına vurgu yapılan eğitsel uygulamalarda yer almaları, bu etkinlikler süresince söz konusu edinimlerin ve anlayışların gelişiminin incelenmesi oldukça önemlidir.
Bilimin doğasına ilişkin verilen etkinlikleri belirlerken nelere dikkat edilmelidir?
Bilimin doğasına ilişkin verilen etkinlikler bilimin doğasına ilişkin anlayışlarınız yeterli düzeyde olduğunda kolaylıkla uygulayabilirsiniz. Fakat etkinliklerin hedeflerine uygun bir şekilde gerçekleşmesi için dikkat edilmesi gereken nokta hedef kitlenizin gelişimine, hazır bulunuşluğuna dikkat ederek etkinlikler üzerinde gerekli uyarlamaları yapmaktır.
Bilimin ortak özellikleri nelerdir ?
- Bilimsel bilgi uzun süreli olmasına rağmen değişebilir yapıdadır.
- Bilimsel bilgi tamamıyla olmasa da büyük ölçüde gözleme, deneysel kanıtlara, rasyonel (mantıklı) görüşlere ve şüpheciliğe dayalıdır.
- Bilim yapmak için tek bir yol yoktur. Bu nedenle evrensel, adım adım bir bilimsel yöntemden söz edilemez.
- Bilim, doğal olguları açıklama girişimidir.
- Kanunlar (yasa) ve teoriler bilimde farklı işlevlere sahiptir. Bu nedenle öğrenciler teorilerin daha fazla kanıtla yasaya dönüşmeyeceğini fark etmelidirler.
- Tüm kültürlerden insanlar bilime katkı sağlarlar.
- Yeni bilgiler açıkça ve anlaşılır bir şekilde raporlaştırılmalıdır.
- Bilim insanının doğru kayıt tutması, diğer bilim insanlarının (akran) görüşlerini alması ve ürettiği işin tekrarlanabilirliğine ihtiyaç vardır.
- Gözlemler teorilere dayalıdır.
- Bilim insanları yaratıcıdır.
- Bilim tarihi hem evrimsel ve hem de devrimsel bir özelliği ortaya koyar.
- Bilim, sosyal ve kültürel geleneklerin bir parçasıdır.
- Bilim ve teknoloji birbirini etkiler.
Bilimsel bilginin özellikleri nelerdir ?
Bilimsel bilgi;
• Değişebilir
• Deney ve gözlemlerden elde edilmiş kanıtlara dayanır
• Özneldir
• Kısmen insanların çıkarımlarının, hayal güçlerinin ve yaratıcılıklarının bir ürünüdür • Sosyal ve kültürel yapı ile iç içedir.
Bilimin doğasına öğretimine ilişkin yaklaşımlar nelerdir ?
- Tarihsel yaklaşım
- Dolaylı yaklaşım
- Doğrudan-yansıtıcı yaklaşım
Bilimin doğasının öğretiminde tarihsel yaklaşım nasıl tarif edilir ?
Tarihsel Yaklaşım, bilimin doğasının bilim tarihi aracılığı ile öğretilmesini önermektedir. Bu yaklaşımda, bilimi sosyal bir gelenek gibi nitelendirilir. Bilim ve teknolojinin gelişiminin, sosyal ve tarihsel bağlamda bilimsel fikirlerin üretilmesinin bilime olan etkisi üzerinde durularak bireylerin bilimin doğası konusundaki anlayışlarının geliştirilmesi amaçlanmaktadır.
Blimin doğası öğretimde dolaylı yaklaşım nasıl açıklanabilir ?
Dolaylı yaklaşım bireylerin aldıkları fen eğitimi boyunca bilimin doğasına herhangi bir vurgu yapılmaksızın bir yan ürün olarak öğreneceklerini kabul eder. Rowe, Lavson, Haukoos, Penick, Gabel, Rubba ve Franz gibi birçok fen eğitimcisi tarafından savunulan bu yaklaşım, fen dersleri sırasında bilimsel süreç becerilerinin kullanılmasıyla bilimin doğasına ilişkin bir anlayış kazanılacağını önermektedir. Dolaylı yaklaşıma örnek olarak programda yer alan fen konularını bilimin doğasına herhangi bir özel vurgu yapmaksızın işlenmesi gösterilebilir.
Bilimin doğasının öğretiminde doğrudan- yansıtıcı yaklaşım nasıl açıklanır ?
Doğrudan-yansıtıcı yaklaşım ile didaktik bir öğretim yöntemi olan doğrudan öğretim ifade edilmemektedir. Doğrudan-yansıtıcı yaklaşımdaki doğrudan sözcüğü ile bilimin doğasının önemi, bilişsel bir öğrenme çıktısı olduğu ve bu yüzden amaçlı ve istendik bir şekilde öğretim sürecinde açıkça vurgulanmasının gerekliliği ifade edilmektedir. Yalnız, doğrudan-yansıtıcı yaklaşım, fen kavramları ile ilişkilendirilen ve ilişkilendirilmeyen olmak üzere iki farklı şekilde kullanılabilir. Fen kavramları ile ilişkilendirilmiş doğrudan-yansıtıcı yaklaşımın benimsendiği bilimin doğası öğretiminde, bilimin doğasına ilişkin kapsanacak özellikler öğretilecek fen kavramları ile bütünleştirilerek, bu kavramların kazandırılması sürecinde açıkça vurgulanır. Fen kavramları ile ilişkilendirilmemiş doğrudan-yansıtıcı yaklaşımında ise bilimin doğasının özelliklerine herhangi bir fen kavramına gönderme yapılmaksızın doğrudan öğretimi söz konusudur.
Bilim insanın genel özellikleri nasıl sıralanabilir ?
Bilim insanı
• Meraklı
• Sorgulayıcı
• Açık fikirli
• Gözlemci
• Yaratıcı ve hayal gücüne sahip
• İletişimci (diğer bilim insanları ve toplumla iletişim içindedir) • Problem çözebilen
• Eleştirel düşünen
• Keşfetmeye ve öğrenmeye isteklidir.
Bilimin doğasını ve özelliklerini hangi farklı disiplinler çalışmaktadır ?
Bilimin doğası; eğitim, felsefe, tarih, sosyoloji gibi farklı disiplinlerden bilim insanlarının uzun yıllardır üzerinde çalıştığı bir konudur. Bilimin doğası ile bilimin epistemolojisi (felsefesi), sosyolojisi, metodolojisi (bilme yolu olarak bilim veya bilimsel bilgi) ve de bilimsel bilginin gelişiminin doğasında var olan değerler ve inançlar (bilimsel tutum) ifade edilmektedir. fakat bu oldukça genel bir ifadedir. Bilim felsefecileri, bilim tarihçileri ve bilim sosyologları bilimin doğasını kendi disiplinlerinin sınırlarında çizdikleri ve farklı boyutlarıyla ele aldıkları için bilimin doğasının ne olduğuna ilişkin ortak ve kesin bir tanımda hem fikir olmadıklarını söylemek hatalı olmaz.
Bilimin bilginin değişebilir doğası nasıl açıklanabilir ?
Bilimsel bilgi güvenilir ve uzun süreli olmasına rağmen sanılanın aksine, asla tam olarak kesin ve mutlak doğru değildir. Bilimsel bilgi değişime ve yenilenmeye açıktır. Başka bir ifade ile bilimsel bilgi aynı zamanda hem güvenilir hem de değişebilir yapıdadır.
Bilimin kanıta dayalı doğası nasıl açıklanır ?
Bilim, dış dünyanın gözlemine dayalıdır ve bilimsel iddiaların doğruluğu olguların gözlenmesine başvurularak oluşturulmuştur. Bilim insanları bilimsel bilgi üretmek için kanıta ihtiyaç duyarlar. Bu kanıtlar, doğal dünyanın gözlenmesi ve yapay olarak oluşturulan deneyler sonucu elde edilen verilerle ve bu verilerin yorumlanmasıyla üretilir.
Bilimin öznel doğası nasıl açıklanabilir ?
Bilimsel bilgi, öznel ya da teori tabanlıdır. Bilim insanları ne kadar nesnel (objektif) ol- maya çalışırlarsa çalışsınlar tamamıyla nesnel gözlemler ve yorumlarda bulunmaları, ön yargılardan kaçınmaları pek mümkün değildir. Çünkü bilim insanları da tıpkı bizler gibi birer insandır ve çeşitli görüşleri, yaşantıları, eğitim alt yapıları, inançları vb. vardır. Bu nedenle bilim insanlarının çalışmalarını, teorik bilgilerin yanı sıra çalışma alanına ilişkin öznel fikirleri, inançları, mevcut bilgileri, eğitimleri, eğilimleri, deneyimleri ve beklentileri gibi birçok faktör etkiler. Bilim insanları bilimsel bir olguya ilişkin çalışırlarken bu özelliklerinden ayrılamazlar.
Bilimsel bilginin yaratıcı doğası nasıl açıklanabilir ?
Bilimsel bilgi doğanın ve evrenin gözlenmesi ve/veya deneysel çalışmaların sonucu elde edilse de insana ait bir ürün olduğu için hayal gücü ve yaratıcılığı da içerir. Sanılanın aksine bilim tamamıyla rasyonel/akılcı ve sıralı bir etkinlik değildir. Bilim, gerçek anlamda yaratıcılık gerektiren teorik bilgilerin ve açıklamaların keşfini içerir. Bilim insanları bilimsel bilginin elde edilmesi sürecinde planlama safhasından verilerin yorumlanmasına kadar geçen tüm süreçlerde yaratıcılıklarını ve hayal güçlerini kullanırlar.
Bilimin sosyal ve kültürel doğası nasıl açıklanabilir ?
Bilim içinde bulunulan kültür bağlamında gerçekleştirilen bir insan aktivitesidir. Bilimin uygulayıcıları da içinde bulunulan kültürün birer parçasıdır ve bu nedenle bilim içinde geliştiği kültürü izler, etkiler ve aynı zamanda o kültürün birçok unsurundan ve düşünsel yapısından etkilenir. Bu unsurlara örnek olarak sosyal yapı, güç yapısı, politika, sosyo ekonomik faktörler, felsefe ve din verilebilir fakat söz konusu değişkenler bunlarla da sınırlı değildir.
Bilimde gözlemler nasıl tarif edilir ?
Bilim; gözlemler ve bu gözlemlerden elde edilen çıkarımlarla ilişkilidir. Bu nedenle gözlem ve çıkarımı ayırt etme becerisine sahip olmak oldukça önemlidir. Gözlemler, göz- lemcilerin üzerinde kolayca fikir birliğine varabilecekleri, doğal olgular hakkında duyular aracılığıyla ya da duyuların uzantılarıyla doğrudan erişilebilen betimsel anlatımlardır. Örneğin, zeminden daha yüksek bir yerden bırakılan nesneler zemine düşme eğiliminde- dirler. Bunun tam aksine çıkarımlar olgular hakkında doğrudan duyular aracılığı ile erişilemeyen açıklamalardır.
Bilimin doğasının anlaşılmasına neler katkıda bulunmuştur ?
-
Bireylerin bilimi, bilimin ürünlerini ve günlük yaşamda karşılaşılan bilimsel metodolojiyi anlamasına;
-
Bireylerin bilimle ilgili sorunlar hakkındaki tartışmalar yapabilmesine ve karar verme süreçlerine katılmasına;
-
Bireylerin bilimsel kültüre önem vermelerine;
-
Bireylerin bilimsel toplumun normlarını kavramalarına ve
-
Fen bilimleri konu alanının daha etkin bir şekilde anlaşılmasına katkıda bulunduğu öne sürülmüştür.
Erken çocuklukta bilimin doğası ve öğretimi nasıl olmalıdır ?
Bilimin doğası eğitiminin gerekliliğinin yanı sıra bu eğitimin erken yaşlardan başlanarak gerçekleştirilmesi de önem taşımaktadır. Erken çocukluk eğitiminin bireylerin gelişimlerindeki rolü günümüzde sıklıkla vurgulanan bir konudur. Gelişim ve öğrenmenin çok hızlı olduğu bu dönemde gerçekleştirilen eğitimin bireylerin bilişsel, sos- yal-duygusal gelişiminde önemli bir rolü olduğu, erken yaşlarda kazanılan bilgi, beceri ve tutumların bireylerin yaşamlarının temelini oluşturduğu belirtilmektedir. Çünkü küçük yaşta elde edilen bu kazanımlar yaşamın ileriki yıllarında farklı öğrenme yaşantılarına temel oluştururlar. Erken çocukluk dönemi bireylerin ve toplumun geleceğini şekillendirmede de oldukça önemlidir ve bu dönemde gerçekleştirilen eğitim geleceğe yapılan yatırım olarak değerlendirilmektedir. Bu iki nokta göz önünde bulundurulduğunda erken yıllarda çocuklara bilimin doğasını anlamaya yönelik ortamların sunulması, bilim okur yazarı bir toplumun oluşması için en temel adımlardan biri olarak görülmelidir.
Çocukların doğal dünyayı anlama çabaları nasıl gerçekleşir ?
Çocukların doğal dünyayı anlama çabaları düşünüldüğünde bilim insanlarının belirtilen özelliklerinden bir çoğunu taşıdıkları görülmektedir. Çocukların keşfetmeye ve öğrenmeye yönelik çabaları, bitmeyen soruları ve merakları, yaptıkları gözlem ve çıkarımları ve de yaratıcılık ve hayal güçleri onları küçük birer bilim insanı yapmaktadır. Bilgi edinmeye, keşfetmeye ve öğrenmeye yönelik tüm süreçlerde doğru rehberlik ve cesaretlendirme ile çocuklar dünyanın gözlemlenebilir bir yer olduğuna, hayal gücü ve mantık eşliğinde keşifte bulunabileceklerine ve kendilerinin de bilim insanı olabileceklerine ilişkin bir algı geliştirirler.
Teoriler ve kanunlar arasındaki fark nasıl açıklanabilir ?
Genel olarak kanunlar gözlenebilen olgular arasındaki ilişkileri açıklayan, betimsel ifadelerdir. Buna karşılık teoriler gözlenebilir olgular ya da olgulardaki sistemler için yapılan çıkarımsal açıklamalardır. Örneğin, Gazların Kinetik Moleküler Teorisi, Boyle’nin Yasasını açıklamaya hizmet eder.
Bilim okuryazarlığı en temel bileşeni nedir ?
Bilim okuryazarlığının en temel bileşenlerinden biri ise bilimin doğası hakkında bir anlayışa sahip olmaktır.
Bilimsel bilginin değişebilir doğasına bir örnek ile açıklayınız ?
M.Ö.400’lü yıllarda Democritus, atomu maddenin bölünmeyen en küçük parçası olarak tanımlamıştı. Yıllar içerisinde yapılan bilimsel çalışmalar ışığında, farklı bilim insanları atom modeline ilişkin farklı görüşler öne sürmüşlerdir. Bu görüşler ortaya koyulduğu tarihlerde kabul görürken, zaman içerisinde değişmiştir. Bu- gün ise bilim insanlarının yaptığı çalışmalar ve elde ettikleri veriler ışığında atomun bölünebilir atom altı parçacıklardan oluştuğunu biliyoruz.