Çocuk Gelişiminde Program Dersi 4. Ünite Sorularla Öğrenelim
Sosyal Dezavantajlı Çocuklar İçin Gelişimsel Destek Programları
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Dezavantajlılık nedir?
Dezavantajlılık günlük yaşamda sıkça kullanılan
ve içinde bulunulan kimi durumların değerlendirilmesini
sağlayan bir durum olarak ifade edilebilir. İyi ve kötü
yönleri, yararları ve zararları vb. karşılaştırmalar
yapılması gerektiğinde, avantajları ve dezavantajları neler
olabilir şeklinde düşünülür.
Bir çocuk için sosyal dezavantajlı denildiğinde bu ne
anlama gelir?
Bir çocuk için sosyal olarak dezavantajlı
denildiğinde o çocuğun başka bir sosyal yaşamdaki diğer
bir çocuğa göre dezavantajlı olduğu anlatılmaya
çalışılmaktadır.
Bir çocuğun sosyal dezavantajlı olması durumunda,
ailesi hakkında ne tür çıkarımlar yapabiliriz?
Sosyal açıdan dezavantajlı çocuklar, sorularına
yanıt veren ve onları soru sormaya teşvik eden; kelime
haznesini kelimelerle, sıfatlarla ve zarflarla genişleten;
dünyaya ait görüşünü savunma ve açıklama hakkı ve
gereksinimi tanıyan aile sohbetinden yoksundurlar.
Okuma örneği oluşturan; çeşitli renklerde, boyutlarda
oyuncaklar ve oyun araçları, elini ve zekâsını kullanarak
becerisini zorlayan nesneler sunan bir aile ortamından
yoksundurlar. Çok okuyan, çocuğuna okuyan; eğitimin
değerli olduğuna yönelik inançlarını gösteren; okuldaki
başarıları için onu ödüllendiren anne ve babadan
yoksundurlar
Sosyal olarak dezavantajlı grubu oluşturan kişilerin
taşıdığı özellikler nelerdir?
Sosyal olarak dezavantajlı grubu oluşturan kişiler şu özellikleri taşır (Havighurst, 1965):
- Bu gruplar gelir düzeyi olarak toplumun en altında yer alırlar.
- Kırsala dayalı bir geçmişe sahiptirler. Toplumun büyük çoğunluğunda sosyal ve ekonomik ayrımcılığa uğramaktadırlar.
- En çok büyük şehirlerde görülmelerine karşın çok yüksek gelirli topluluklar dışında her yerde bulunmaktadırlar.
- Kırsal alanda sayıları oldukça fazladır
UNESCO (2010) dezavantajlı bireyleri hangi
kategorilere göre ayırmaktadır? Açıklayınız
UNESCO (2010) dezavantajlı bireyleri; grupsal, yoksullukla ilişkili, konumsal ve bireysel farklar olmak üzere dört kategori altında incelemektedir:
- Grupsal: Etnisite, dil, din, ırk ve yerliliği kapsamaktadır.
· Yoksullukla ilişkili: Sosyoekonomik statü ve gelir yoksulluğunu kapsamaktadır. - Konumsal: Yaşanılan yerin kentsel ya da kırsal bölge oluşu ile göçmenlik statüsünü ifade etmektedir. · Bireysel farklar: Eğitilebilirlik ve özel eğitim gereksinimini ifade etmektedir.
Sokak çocuklarının önemli bir kısmının suça itilen
çocuklar grubuna girmesinin sebebi nedir?
Sokakta yaşamanın doğal uzantısı olarak suç
işleme ve sürekli çetelerde yer alarak suçlu olma kavramı
yaşanmaktadır. Başka bir deyişle bu çocukları ayıran bir
sınır yoktur. Çocuk dayak yemiş ve şiddet görmüşse,
istismara maruz kalmışsa sokağa kaçar. Bu durumda
çocuk sokakta suçla tanışır. Daha doğrusu çeteler hâlinde
yaşayan çocukların arasına karışmak zorunda kalır. Tek
başına yaşaması olanaklı değildir. Bu durumda suça
karışması kaçınılmaz duruma gelir.
Sosyal dezavantajlı çocukların genellikle sergilediği
davranışlar nelerdir?
Sosyal dezavantajlı çocuklar genellikle şu davranışları sergilemektedir:
- Okuldan kaçma,
- Alkol, madde kullanma,
- Suç işleme ya da suç işleme eğilimi içinde olma,
- Şiddet eğilimi gösterme,
- Sokakta çalışma,
- Evden kaçma,
- Kendine zarar verme.
Günümüzde dünyada çocuk işçiliğinin en kötü
biçimleri nelerdir?
Günümüzde dünyada çocuk işçiliğinin en kötü
biçimleri “kölelik, cinsel sömürü, yasa dışı etkinlikler ve
tehlikeli işler” kapsamında değerlendirilen etkinlikleri
içermektedir. Çocuğun sağlık, güvenlik ve ahlaki gelişimi
açısından zararlı olan işler kapsamında sokakta
çalışan/çalıştırılan ya da sokakta yaşayan çocuklar da bu
kategori içerisinde yer almaktadır.
Genel olarak çocuk işçiliğinin temel nedenleri
nelerdir?
Genel olarak çocuk işçiliğinin temel nedenleri;
yoksulluk, göç, nüfus fazlalığı, geleneksel bakış açısı,
eğitim olanaklarının yetersizliği gibi etmenleri
içermektedir.
Çocukların istihdam edildikleri ekonomik etkinlik
kolları sırasıyla nelerdir?
Çocukların en yoğun istihdam edildikleri
ekonomik etkinlik kolu ise tarımdır. Bu sektörü sırasıyla
imalat, hazır giyim, metal, çimento, tekstil, ağaç işleri,
ticaret, hizmet sektörleri izlemektedir.
Ülkemizde çocukların yoğun olarak çalıştığı kayıt dışı
işler nelerdir?
Ülkemizde çocuklar ayakkabı boyacılığı,
otoparkçılık, oto cam siliciliği, kâğıt, pet şişe, kutu
toplama işleri gibi kayıt dışı işlerde de yoğun olarak
çalışmaktadırlar.
Ailelerin yoksul olması nasıl çocukları çalışma
yaşamına itmektedir?
Yapılan araştırmalar çocuk iş gücünün en önemli
nedeninin yoksulluk olduğunu ortaya koymaktadır.
Yoksul olan aileler, gelirlerinin büyük bir bölümünü
beslenmeye harcadıkları için çocuklarının kazanmış
olduğu para onların eğitim almasından daha değerlidir.
Başka bir deyişle ailelerin asgari düzeyde geçinmeye
yetecek kadar bütçeye sahip olmamaları, çocuklarının okul
masrafını karşılayamamalarına, onların eğitimlerine
devam edememelerine ve çalışma yaşamına itilmelerine
neden olmaktadır.
Ailelerin eğitim düzeyinin düşük olmasının çocuk iş
gücünün en önemli nedenlerinden biri olmasının sebebi
nedir?
Çocuk iş gücünün en önemli nedenlerinden biri
de çalışan çocukların ailelerinin eğitim düzeylerinin düşük
olmasıdır. Bu durum, çocuk yetiştirme ve çocuk
sorumluluğu konusunda ailelerin eksik bilgi düzeyi ve
bilinçsizliğinden kaynaklanmakta ve bu nedenle çocuklar
geleneksel yöntemlerle yetiştirilmektedir. Eğitim
düzeyinin yetersizliği anne-babaların “çocuk
sorumluluğunu” tam anlamıyla kavrayamamasına yol
açmaktadır. Aileler, çocuklar üzerinde para kazanması
gerektiğine yönelik baskı kurmaktadır. Bununla birlikte
eğitimsiz aileler, çocuğun çalışmasının şimdiki ve
gelecekteki tehlikelerini kestirememektedirler.
Göç kavramının çocuk işçiliğine etkileri nelerdir?
Göç kavramı Türkiye’de çalışan çocuk ya da
çocuk işçiliği sorununu besleyen etmenlerden biridir.
Köyden şehire göç eden aileler, köyde tarım sektörü ile
uğraşmayı bırakıp şehire taşınmaktadır. Şehire yerleşen
aileler, şehirlerde zorunlu olarak ya sanayi ya da hizmet
sektöründe kendilerine iş olanağı bulabilmektedirler.
Bunun sonucunda köyden şehire göç eden ailelerin
şehirdeki iş sektörleri için niteliksiz iş gücü ortaya
çıkmaktadır. Niteliksiz iş gücü beraberinde yoksulluğu
getirmektedir. Köyden şehire yaşanan göç ve buna bağlı
olarak ortaya çıkan yoksulluk, çocukların eğitimden
uzaklaşmalarına ve çalışma yaşamına atılmalarına neden
olmaktadır.
Sokak çocuğu nedir?
Atauz (1998) sokak çocuğunu; yaşamı ve yaşam
kaynakları için sokağı kendine mekân edinmiş, sorumlu
yetişkin gözetiminden ve yönlendirmesinden yoksun olan,
henüz yetişkinliğe ulaşmamış herhangi bir kız ve erkek
çocuk olarak tanımlamaktadır.
“Sokaktaki çocuklar” ile “sokağın çocukları”
arasındaki fark nedir?
“Sokaktaki çocuklar” ya da “sokakta çalışan
çocuklar” deyimi; ailesinden giderek daha az destek alan,
ailesinin geçim sorumluluğunu sokaklarda ve pazarlarda
çalışarak paylaşan çocukları kapsar. Bu çocuklar için aile
ortamı; oyun, kültürel etkinlik ve günlük yaşam mekânı
olma özelliğini kaybetmiştir. Bu çocuklar için sokaklar,
günlük etkinliklerin gerçekleştiği mekânlara dönüşmüş
olmakla birlikte, çocukların çoğu akşamları evlerine
dönmektedir. Aileleri ile olan ilişkileri zayıflasa da
çocukların ev ya da aileye olan bağlılıkları devam
etmektedir. “Sokağın çocukları” ise günlük geçim
mücadelesinde ailelerinden hiçbir destek almayan, yalnız
başlarına yaşayan, küçük bir grubu tanımlamaktadır. Bu
çocuklar genellikle “terkedilmişler” olarak
adlandırılmaktadır. Bu çocuklar güvensizlik duygusu,
istenmeme, şiddete maruz kalma gibi nedenlerle ailelerini
terk etmiş, evle olan bağları kopmuş ve bu nedenlerle
aileden uzaklaşmış bir gruptur.
Sokakta çalışan çocukların maruz kaldıkları çeşitli
şiddet, ihmal ve istismar edilme durumlarının sebep
olduğu durumlar nelerdir?
Başkalarına şiddet uygulama, evden-okuldan
kaçma, okulda başarısızlık, madde kullanma, madde
bağımlısı olma, sokaktaki suçlu gruplarına katılma,
psikolojik ve sosyal problemler yaşama gibi
olumsuzlukların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
Çocuklar, ailelerinin ve kendilerinin içinde bulunduğu
olumsuz koşullardan dolayı sokakta, evde ve okulda
şiddete maruz kalarak küçük yaşlarda şiddeti
öğrenmektedir. Böylece çocukların bir kısmı, yaşadıkları
şiddetin etkisiyle şiddetin çocukları olmaktadır.
. Aile Araştırma Kurumunun aile içi şiddetin çocuklar
üzerinde etkileri konusunda bulguları nelerdir
- Şiddet uygulanan hanelerin %74.5’inde çocuklar şiddete şahit olmaktadırlar.
- Şiddeti gözlemleyen çocukların gösterdikleri tepkilerin içinde en sık rastlananı %54’lük bir oranla ‘korku’dur.
- Örneklemin %8.4’ü çocukların yaşının henüz bir şey anlayamayacak kadar küçük olduğunu belirtmiştir.
- Çocukların %16.4’ü tepkilerini ‘babayı sevmemek’ şeklinde göstermektedir.
- Şiddete tanıklık eden çocukların %6.9’u hiç ses çıkartmamaktadır.
- Çocukların %4.9’u içlerine kapanmakta ve %4.9’u ise saldırgan davranışlara yönelmektedir
Bozuk aile düzeninin çocukların suç işlemesi üzerinde
etkisi nedir?
Bozuk aile düzeninden kaynaklanan suçlulukta,
çocuğa birtakım kötü davranış örnekleri aşılanır. Çocuk,
aile ve yakın çevresinin kusurlu yanlarını benimser ve ana
dilini öğrendiği gibi bunları da öğrenir
Çocukları suç işlemeye iten etmenler nelerdir?
Çocukları suça sürükleyen etmenlerin değişik
kaynakları olabilir: Aile, akran grubu, okul, toplumun
sosyal ve ekonomik politikaları, eğitim, sağlık, sosyal
refah sistemi, çocuk adalet sistemi, medya, toplum ya da
kişinin bireysel özellikleri bunlardan kimileridir.
. Anneden yoksunluğun çocuk üzerinde etkileri nelerdir?
Annenin varlığına karşın, çocuğa yeterince sevgi
iletememesini de içine alan anneden yoksunluk
beraberinde endişe, aşırı sevgi gereksinimi, güçlü bir
intikam duygusu ve bunlardan doğan suçluluk davranışı
bunalımını getirebilir. İç dünyasındaki zorlukları bu tür
tepkilerle ortaya koyan çocuğun sinir sisteminde
bozukluklar, davranış ve kişilik yapısında dengesizlikler
görülür.
Perry (2001) hangi özelliklere sahip çocukların şiddete
başvurma bakımından risk altında olduğunu belirtmiştir?
- Saldırgan ve tepkisel olanlar, dürtülerini kontrol edemeyenler,
- Okulda sosyal etkinliklere katılmayıp dışarıda kalanlar,
- Derslerinde sorun yaşayan başarısız öğrenciler,
- Parçalanmış ailelerden gelenler ve çocuğa nasıl davranması gerektiğini yeterince bilmeyen anne ya da babası olanlar,
- Evde şiddete uğrayan ya da şiddete şahit olanlar,
- Geçmişinde istismara uğrayanlar
Yuvalarda yetişip de okul çağında ve daha sonraki
yıllarda izlenen çocuklarda bulunan ortak yanlar
nelerdir?
İlk göze çarpan durum, genel bir ilgisizlik ve
çevreyi umursamazlıktır. İnsanlarla rahat iletişim
kuramazlar, merak ve girişkenlikleri azalmıştır, kolay
arkadaşlık kuramazlar, öğrenmeye karşı ilgisiz kalırlar ve
okulda çok başarısız olurlar. Anlatım ve öğrenim
yetenekleri sınırlıdır. Düşünceleri ve kavramaları zayıftır.
Kısacası, zekâları donuk, duygusal tepkileri de sınırlıdır.
Sevgiye susamışlardır. Birçoğu kavgacı ve saldırgan olur.
Bunların içinden yetişkin çağda suça yönelenler çıkar.
Maccoby’nin, alt sosyoekonomik düzeydeki ailelerle
üst sosyoekonomik aileler arasında çocuk yetiştirme
yöntemleri bakımından ortaya farklar nelerdir?
- Alt sosyoekonomik düzeydeki aileler otorite sağlamada itaate ve saygıya vurgu yaparken üst sosyoekonomik düzeydeki aileler çocukta merak ve bağımsızlığı vurgulamaktadırlar.
- Alt sosyoekonomik düzeydeki aileler daha otoriter olma ve güce dayalı disiplin yöntemleri kullanma eğilimi gösterirken üst sosyoekonomik düzeydeki aileler daha hoşgörülü ya da esnek bir tutum sergilemektedirler.
- Üst sosyoekonomik düzeydeki aileler çocuklarıyla daha fazla konuşmakta ve daha etkili bir dil kullanmaktadırlar.
- Üst sosyo-ekonomik düzeydeki aileler çocuklarına daha fazla sıcaklık ve şefkat göstermektedirler.
Kısıtlı dil uygulayan bir aile çocuğa hangi özelliklerde
bir dil ortamı sunar?
- Kısa, gramer olarak basit, çoğunlukla tamamlanmamış cümlelerin bulunduğu,
- Basit ve tekrarlı bağlaç kullanıldığı (böylece, o hâlde, çünkü),
- Bilgisel içerikte anlam kaymasına yol açılan,
- Sıfat ve zarfların tekrarlı ve az kullanıldığı,
- Kişi zamirinin sık kullanıldığı,
- Neden ve sonucun şaşırılarak kesin anlam içeren cümlelerin üretilemediği ifadelerin sık kullanıldığı, · Bir önceki konuşma dizisinin pekiştirilmesi gerekliliğine işaret eden çok sayıda ifade ve sözcük grubu bulunan “Olmaz mıydı? Anlıyorsun ya? Biliyorsun ya?” vb. anlayışın sergilendiği,
- İmalı anlam içeren bir dilin kullanıldığı.
Özenli bir dil uygulayan bir aile çocuğa hangi
özelliklerde bir dil ortamı sunar?
- Doğru gramer ve söz diziminin kullanıldığı,
- Mantıksal değişimlerin ve vurgunun özellikle farklı bağlaç ve yan cümlecikler kullanımıyla gramer olarak karmaşık cümle oluşturularak iletildiği,
- Mantıksal ilişkileri gösteren edatların sık kullanıldığı, “Ben” şahıs zamirinin sık kullanıldığı,
- Deneyimin düzenlenmesinde olasılıklara işaret eden bir dil kullanıldığı.
Evde kısıtlı dil öğrenen çocuk, okulda ne tür
zorluklarla karşılaşır?
Evde kısıtlı dil öğrenen çocuğun, öğretmen
tarafından kullanılan ve öğretilen özenli dilin olduğu
okulda zorluklar yaşaması olasıdır ayrıca okulda beklenen
özenli dili öğrenmemesi durumunda okulda ilerlediği süre
içerisinde çocuğun yaşadığı bu zorluk tahminen artacaktır.
Diğer taraftan, erken yıllardan itibaren özenli dil deneyimi
olan çocuk, göreceli olarak okulda daha rahat olacaktır
çünkü çocuğun dili ve ona ait düşünce biçimini
geliştirmeye devam edeceği düşünülmektedir.
Sosyoekonomik düzeydeki yetersizliğin çocuk
üzerindeki etkisi nedir?
Ekonomik yönden yetersiz ailelerin çocukları
kendilerini diğer arkadaşları arasında pek rahat
hissetmediklerinden toplumdan kaçan, anti-sosyal kişilik
geliştirirler. Uzun süre yeterli ve dengeli beslenememe,
içten ve sıcak bir çevreden yoksun olarak büyüme çocukta
güvensizlik duygusunu geliştirir. Bu güvensizlik
genellikle aşırı endişe ve ürkeklik duygusunu yerleştirir.
Çocuk çevresindeki sosyoekonomik durumları daha iyi
olan kimselerle kendisini karşılaştırdığı ve onlara göre
kendisine bir yer belirlediği için aşağılık duygusuna
kapılır ve kişiliği bunun etkisiyle gelişir. Bunlara ek olarak
bu çocukların yaşadıkları yerlerin havalandırma ve
aydınlatma yetersizlikleriyle, sağlık koşulları yönünden
görülen eksiklikler doğrudan fiziki yapıyı ve dolayısıyla
kişiliği olumsuz yönde etkiler ve topluma uyum sağlamayı
güçleştirir.
SODES ile ne hedeflenmiştir?
SODES ile sosyal kalkınmanın gerçekleştirilmesi
ve sosyal refahın artırılması için yoksulluk, göç ve
kentleşme gibi sosyal sorunların çözümüne yönelik yerel
dinamiklerin harekete geçirilmesi hedeflenmiştir. Bu
çerçevede SODES kapsamında, istihdam edilebilirliğin
artırılması, sosyal içermenin sağlanması ile kültürel,
sanatsal ve sportif etkinliklerin desteklenmesi
öngörülmüştür.
SODES kapsamında hazırlanan projeler hangi
kurumlar tarafından hazırlanmakta ve yürütülmektedir?
SODES kapsamında yer alan projeler; valilikler
bünyesindeki kamu kuruluşları, il özel idareleri,
belediyeler, köylere hizmet götürme birlikleri,
üniversiteler, meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluşları
tarafından hazırlanmakta ve yürütülmektedir.
SODES projeleri ile çocuklara ve gençlere yönelik
gerçekleştirilen etkinlikler nelerdir?
Bu çerçevede çok sayıda çocuğun kültür, sanat ve
spor etkinliklerine yönlendirilerek yeteneklerinin farkına
varmaları sağlanmış, ücretsiz SBS/ÖSS kursları, kitap
okuma kampanyaları, etüt uygulamaları, kız çocukları için
eğitim bursları yoluyla çocuklar için eğitimde fırsat eşitliği
sağlanmaya çalışılmış ve öğrenci gezileri yoluyla
çocukların ülkemizin doğal ve tarihî güzelliklerini tanıma
fırsatı elde etmeleri sağlanmıştır.
SODES kapsamında gerçekleştirilen etkinliklerde
özellikle seçilen kesimler nelerdir?
Bu etkinliklerde özellikle şehirlerin kenar
mahallelerinde ya da kırsal alanda yaşayan, eğitim ya da
kültürel etkinliklere erişimde sorunlarla karşılaşan yoksul
aile çocukları ile sokakta çalışan ya da madde bağımlısı
vb. risk altındaki çocuklar, hedef gruplar olarak
belirlenmiş ve etkinlikler genel olarak bu kesimlere
yönlendirilmiştir.
Yeni Nesil Sporcularımız projesinin amacı nedir?
Akçakale ilçesinde spor tesislerini geliştirmek ve
tesislerde sosyal kültürel ve sportif etkinlikler
düzenleyerek ilçe halkının var olan yetenekleri ve sporcu
potansiyelini ortaya çıkarmaktır.
Yeni Nesil Sporcularımız projesi kapsamında neler
gerçekleştirilmiştir?
Proje kapsamında:
- 3 adet spor kursu düzenlenmiş,
- 100 kişi spor kurslarında eğitim görmüştür.
- 1 adet konferans düzenlenmiş, konferansa 3000 kişi katılmıştır.
- 3000 adet spor malzemesi alınmıştır. 5 adet kültürel/sanatsal etkinlik yapılmış, 2000 kişi etkinliklere katılmıştır.
- 270 kişilik çok amaçlı salon düzenlenmiştir.
- Folklor ekibi kurularak malzeme alımı yapılmış ve 2 adet folklor kursu açılmıştır.
Merder Etüt Merkezi Projesi’nin amacı nedir?
Amacı; kenar semtlerde yaşayan ve şehir
merkezindeki eğitim olanaklarından yoksun başarılı
gençlerin önünü açmak, onların yükseköğrenime geçişini
sağlamak ve bu amaçla ücretsiz olarak üniversiteye
hazırlık kursu düzenlemektir.
Merder Etüt Merkezi Projesi kapsamında neler
yapılmıştır?
Proje kapsamında:
- 60’ı kız 65’i erkek toplam 125 öğrenciye ücretsiz olarak üniversiteye hazırlık kursu verilmiştir.
- 14 öğretmen ve 4 personel olmak üzere toplam 18 kişi sigortalı olarak istihdam edilmiştir.
- Harran Üniversitesine gezi ve 10 adet kişisel gelişim semineri düzenlenmiştir.
- Toplamda 18.500 TL tutarında eğitim materyali dağıtılmıştır.
- Proje sonunda 32 tanesi lisans, 18 tanesi ön lisans olmak üzere 50 öğrenci üniversiteye yerleşmiştir.
Gelecek Vaat Eden Gençler (Çöp Toplayan Çocuklar)
Projesi’nin amacı nedir?
Amacı; çöp toplayan çocukları bilinçlendirmek,
onları suçlardan ve suç ortamlarından uzak tutarak sosyal
bir birey hâline getirmek, onların sağlıklarını korumak ve
eğitimlerine devam etmelerini sağlamak, onlara mesleki
eğitim vermektir.
Gelecek Vaat Eden Gençler (Çöp Toplayan Çocuklar)
Projesi kapsamında neler gerçekleştirilmiştir?
Proje kapsamında:
- 2 dalda (garsonluk-kaynak) mesleki eğitim verilmiştir.
- 33 çocuk mesleki eğitim kurslarına katılmıştır.
- 1 kültürel kurs (müzik) verilmiş, kültürel kurslara 12 çocuk katılmıştır.
- 1 adet seminer verilmiş ve 50 kişi seminere katılmıştır.
- Sokakta çalışan çocuklar ve ailelerine yönelik 3 adet öğrenci gezisi yapılmış ve öğrenci gezilerine toplam 115 kişi katılmıştır.
- 16 yaşın altındaki çocukların eğitime devam etmesi sağlanmış, diğer çocuklar meslek kurslarına yönlendirilmiştir.
Sokaktan Okula Okuldan Hayata Projesi’nin amacı
nedir?
Amacı; Gaziantep’in göç alan kenar
mahallelerinde yaşayan dezavantajlı çocuklara eğitim ve
rehberlik hizmeti vererek bunları topluma yararlı birer
birey olarak kazandırmaktır.
Sokaktan Okula Okuldan Hayata Projesi kapsamında
neler yapılmıştır?
Proje kapsamında:
- 3 eğitim merkezi kurulmuştur.
- 914 çocuk belirlenmiş, bunlara ders kitapları ve testler dağıtılmış ve eğitim merkezinde SBS kursu eğitimi verilmiştir.
- Yaz tatilinde 643 öğrenciye gerek kötü alışkanlıklardan uzak tutmak gerek yeni ders yılına hazırlık amaçlı kurslar düzenlenmiştir.
- SBS sınavında başarılı olan 50 öğrenciye ödül olarak 5 günlük yurt içi gezisi yapılmıştır.
Sosyal olarak dezavantajlı grubu oluşturan kişilerin özellikleri nelerdir?
Sosyal olarak dezavantajlı grubu oluşturan kişiler şu özellikleri taşır (Havighurst, 1965):
- Bu gruplar gelir düzeyi olarak toplumun en altında yer alırlar.
- Kırsala dayalı bir geçmişe sahiptirler.
- Toplumun büyük çoğunluğunda sosyal ve ekonomik ayrımcılığa uğramaktadırlar.
- En çok büyük şehirlerde görülmelerine karşın çok yüksek gelirli topluluklar dışında her yerde bulunmaktadırlar. Kırsal alanda sayıları oldukça fazladır.
UNESCO (2010) dezavantajlı bireyleri hangi kategoriler altında incelemektedir ve bu kategoriler neyi ifade etmektedir?
UNESCO (2010) dezavantajlı bireyleri; grupsal, yoksullukla ilişkili, konumsal ve bireysel farklar olmak üzere dört kategori altında incelemektedir:
- Grupsal: Etnisite, dil, din, ırk ve yerliliği kapsamaktadır.
- Yoksullukla ilişkili: Sosyoekonomik statü ve gelir yoksulluğunu kapsamaktadır.
- Konumsal: Yaşanılan yerin kentsel ya da kırsal bölge oluşu ile göçmenlik statüsünü ifade etmektedir.
- Bireysel farklar: Eğitilebilirlik ve özel eğitim gereksinimini ifade etmektedir.
Sosyal dezavantajlı çocukların genellikle sergiledikleri davranışlar nelerdir?
Sosyal dezavantajlı çocuklar genellikle şu davranışları sergilemektedir:
- Okuldan kaçma,
- Alkol, madde kullanma,
- Suç işleme ya da suç işleme
eğilimi içinde olma, - Şiddet eğilimi gösterme,
- Sokakta çalışma,
- Evden kaçma,
- Kendine zarar verme
Perry (2001) hangi özelliklere sahip çocukların şiddete başvurma bakımından risk altında olduklarını belirtmektedir?
Perry (2001) aşağıdaki özelliklere sahip çocukların şiddete başvurma bakımından risk altında olduklarını belirtmektedir (Akt. Taşdelen, vd. 2014):
- Saldırgan ve tepkisel olanlar, dürtülerini kontrol edemeyenler
- Okulda sosyal etkinliklere katılmayıp dışarıda kalanlar,
- Derslerinde sorun yaşayan başarısız öğrenciler,
- Parçalanmış ailelerden gelenler ve çocuğa nasıl davranması gerektiğini yeterince
bilmeyen anne ya da babası olanlar, - Evde şiddete uğrayan ya da şiddete şahit olanlar,
- Geçmişinde istismara uğrayanlar
Hangi davranışları sergileyen öğrencilerin şiddetin yakın işaretlerine sahip oldukları söylenebilir?
Aşağıdaki davranışları sergileyen öğrencilerin de şiddetin yakın işaretlerine sahip oldukları söylenebilir:
- Arkadaşları ya da aile bireyleriyle fiziksel olarak ciddi boyutlarda kavga etmek,
- Eşyalara ciddi oranda zarar vermek,
- Nedeni basit gibi görünen olaylar karşısında bile şiddetli biçimde öfkelenmek,
- Ölümcül şiddet uygulayacağına ilişkin ayrıntıları belirtilen tehditler etmek,
- Ateşli, kesici silah ve diğer tehlikeli aletlere sahip olmak ya/ya da bunları kullanmak,
- Kendini yaralayacağına ya da intihar girişiminde bulunabileceğine ilişkin tehditlerde bulunmak.
Maccoby'nin alt sosyoekonomik düzeydeki ailelerle üst sosyoekonomik düzeydeki aileler arasında çocuk yetiştirme yöntemleri bakımından ortaya koyduğu temel farklar nelerdir?
Maccoby, alt sosyoekonomik düzeydeki ailelerle üst sosyoekonomik düzeydeki aileler arasında çocuk yetiştirme yöntemleri bakımından dört temel fark ortaya koymuştur (Akt.:Koçak ve Tepeli, 2006):
- Alt sosyoekonomik düzeydeki aileler otorite sağlamada itaate ve saygıya vurgu yaparken üst sosyoekonomik düzeydeki aileler çocukta merak ve bağımsızlığı vurgulamaktadırlar.
- Alt sosyoekonomik düzeydeki aileler daha otoriter olma ve güce dayalı disiplin yöntemleri kullanma eğilimi gösterirken üst sosyoekonomik düzeydeki aileler daha hoşgörülü ya da esnek bir tutum sergilemektedirler.
- Üst sosyoekonomik düzeydeki aileler çocuklarıyla daha fazla konuşmakta ve daha etkili bir dil kullanmaktadırlar.
- Üst sosyoekonomik düzeydeki aileler çocuklarına daha fazla sıcaklık ve şefkat göstermektedirler.
Kısıtlı dil uygulayan bir aile çocuğa hangi özellikleri olan bir dil ortamı sunar?
Bernstein, çocuklarının zihinsel gelişimiyle ilişkili olarak ailelerin dil davranışları üzerinde çalışmıştır. İki biçim ya da tür dil bulunmaktadır. Birinci türdeki dil “kısıtlı”, ikinci türdeki dil de “özenli” dildir. Kısıtlı dil uygulayan bir aile çocuğa şu özellikleri olan bir dil ortamı sunar (Akt.: Havighurst, 1965):
- Kısa, gramer olarak basit, çoğunlukla tamamlanmamış cümlelerin bulunduğu,
- Basit ve tekrarlı bağlaç kullanıldığı (böylece, o hâlde, çünkü),
- Bilgisel içerikte anlam kaymasına yol açılan,
- Sıfat ve zarfların tekrarlı ve az kullanıldığı,
- Kişi zamirinin sık kullanıldığı,
- Neden ve sonucun şaşırılarak kesin anlam içeren cümlelerin üretilemediği ifadelerin sık kullanıldığı,
- Bir önceki konuşma dizisinin pekiştirilmesi gerekliliğine işaret eden çok sayıda ifade ve sözcük grubu bulunan “Olmaz mıydı? Anlıyorsun ya? Biliyorsun ya?” vb. anlayışın sergilendiği,
- İmalı anlam içeren bir dilin kullanıldığı.
Özenli bir dil uygulayan bir aile çocuğa hangi özellikleri olan bir dil ortamı sunar?
“Özenli” bir dil uygulayan aile çocuğa şu özellikleri içeren bir dil ortamı sunar:
- Doğru gramer ve söz diziminin kullanıldığı,
- Mantıksal değişimlerin ve vurgunun özellikle farklı bağlaç ve yan cümlecikler kullanımıyla gramer olarak karmaşık cümle oluşturularak iletildiği,
- Mantıksal ilişkileri gösteren edatların sık kullanıldığı,
- “Ben” şahıs zamirinin sık kullanıldığı,
- Deneyimin düzenlenmesinde olasılıklara işaret eden bir dil kullanıldığı.
Sosyal açıdan dezavantajlı çocuk ne demektir?
Sosyal açıdan dezavantajlı çocuk, yetkin ve doyurucu bir yaşam sürmek için geçerli yetiştirilme süreci kesintiye uğramış çocuktur.
Türkiye'de genel olarak çocuk işçiliğinin temel nedenleri nelerdir?
Türkiye’de çocukların çalışmasının temel nedenleri ile çocuk çalışması konusunda uluslararası düzeyde yapılan çalışmaların sonuçları, büyük oranda birbiriyle benzerlik göstermekte ve genel olarak çocuk işçiliğinin temel nedenleri; yoksulluk, göç, nüfus fazlalığı, geleneksel bakış açısı, eğitim olanaklarının yetersizliği gibi etmenleri içermektedir (Tor, 2010).
Sokak çocuğu neyi ifade etmektedir?
Atauz (1998) sokak çocuğunu; yaşamı ve yaşam kaynakları için sokağı kendine mekân edinmiş, sorumlu yetişkin gözetiminden ve yönlendirmesinden yoksun olan, henüz yetişkinliğe ulaşmamış herhangi bir kız ve erkek çocuk olarak tanımlamaktadır.
Sokaktaki çocuklar ve sokağın çocukları arasındaki fark nedir?
“Sokaktaki çocuklar” ya da “sokakta çalışan çocuklar” deyimi; ailesinden giderek daha az destek alan, ailesinin geçim sorumluluğunu sokaklarda ve pazarlarda çalışarak paylaşan çocukları kapsar. Bu çocuklar için aile ortamı; oyun, kültürel etkinlik ve günlük yaşam mekânı olma özelliğini kaybetmiştir. Bu çocuklar için sokaklar, günlük etkinliklerin gerçekleştiği mekânlara dönüşmüş olmakla birlikte, çocukların çoğu akşamları evlerine dönmektedir. Aileleri ile olan ilişkileri zayıflasa da çocukların ev ya da aileye olan bağlılıkları devam etmektedir. “Sokağın çocukları” ise günlük geçim mücadelesinde ailelerinden hiçbir destek almayan, yalnız başlarına yaşayan, küçük bir grubu tanımlamaktadır. Bu çocuklar genellikle “terk edilmişler” olarak adlandırılmaktadır. Bu çocuklar güvensizlik duygusu, istenmeme, şiddete maruz kalma gibi nedenlerle ailelerini terk etmiş, evle olan bağları kopmuş ve bu nedenlerle aileden uzaklaşmış bir gruptur.
Aile Araştırma Kurumunun aile içi şiddete maruz kalan çocukların olası tepkileri ve kişilik özelliklerine ilişkin bulguları nelerdir?
Aile içi şiddetin doğrudan kurbanları olan çocukların olası tepkileri ve kişilik özellikleri ise şiddeti uygulayanlara derin bir nefret yoğunlaşmasıyla belirginleşmektedir. Aile Araştırma Kurumunun bulguları bu önermeyi doğrulamaktadır:
- Şiddet uygulanan hanelerin %74.5’inde çocuklar şiddete şahit olmaktadırlar.
- Şiddeti gözlemleyen çocukların gösterdikleri tepkilerin içinde en sık rastlananı %54’lük bir oranla ‘korku’dur.
- Örneklemin %8.4’ü çocukların yaşının henüz bir şey anlayamayacak kadar küçük olduğunu belirtmiştir.
- Çocukların %16.4’ü tepkilerini ‘babayı sevmemek’ şeklinde göstermektedir.
- Şiddete tanıklık eden çocukların %6.9’u hiç ses çıkartmamaktadır.
- Çocukların %4.9’u içlerine kapanmakta ve %4.9’u ise saldırgan davranışlara yönelmektedir.
Çocuğun sağlıklı bir ruhsal ve toplumsal gelişme gösterebilmesinin önemli ve öncelikli koşulu nedir?
Çocuğun sağlıklı bir ruhsal ve toplumsal gelişme gösterebilmesinin önemli ve öncelikli koşullarından biri, ailede tutarlı bir disiplinin uygulanması ve belli ölçüde bir otoritenin, denetimin varlığı ile olmaktadır. Öte yandan sert ve aşırı otoriter bir baba, çocukta olumsuz tutumların oluşmasına ve onun uyumsuz bir birey olmasına yol açabilmektedir.
Hangi davranışları sergileyen öğrencilerin şiddetin yakın işaretlerine sahip oldukları söylenebilir?
Aşağıdaki davranışları sergileyen öğrencilerin de şiddetin yakın işaretlerine sahip oldukları söylenebilir:
- Arkadaşları ya da aile bireyleriyle fiziksel olarak ciddi boyutlarda kavga etmek,
- Eşyalara ciddi oranda zarar vermek,
- Nedeni basit gibi görünen olaylar karşısında bile şiddetli biçimde öfkelenmek,
- Ölümcül şiddet uygulayacağına ilişkin ayrıntıları belirtilen tehditler etmek,
- Ateşli, kesici silah ve diğer tehlikeli aletlere sahip olmak ya/ya da bunları kullanmak,
- Kendini yaralayacağına ya da intihar girişiminde bulunabileceğine ilişkin tehditlerde bulunmak.
GAP Eylem Planının hazırlanma amacı nedir?
990’lı yıllardan sonra küreselleşme süreci ile birlikte gündeme gelen yerelleşme olgusu gerek yerel yönetimlerin gerekse yereldeki sivil toplumun ve diğer aktörlerin iş birliğiyle çok ortaklı yapıların etkin olmasını gündeme taşımıştır. Bu çerçevede; her bir bölgenin ihtiyaçlarını, potansiyellerini ve önceliklerini dikkate alan ve tüm bölgelerin ekonomik ve sosyal kalkınmasını birlikte hedefleyen bir politika önem kazanmıştır.
Bu kapsamda, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde ekonomik büyüme, sosyal gelişme ve istihdam artışı sağlayarak bölgede yaşayan vatandaşların refah, huzur ve mutluluğunun artırılması amacıyla, 2008–2012 yılları arasında mevcut bölgesel kalkınma projelerini tamamlamak üzere GAP Eylem Planı hazırlanmıştır.
GAP 1. Eylem Planının önemli hedeflerinden biri nedir?
1. Eylem Planının önemli hedeflerinden biri, kırsaldan şehire göç, yoksulluk ve işsizlik gibi alanlarda yaşanan sorunlar ve değişen sosyal yapının doğurduğu yeni gereksinimlere yanıt verebilmek üzere bölgedeki sosyal yatırım gereksinimini karşılayabilmek ve bölgenin sosyal göstergeler bakımından ülke ortalamalarını yakalayabilmesini sağlamaktır.
GAP Eylem Planında, Sosyal Destek Programı'nın (SODES) oluşturulma amacı nedir?
GAP Eylem Planında “sosyal gelişmenin sağlanması” önemli bir bileşen olarak kurgulanmış ve bu bileşen altında; sosyal sermayeyi geliştirmek, insanların refah düzeyini yükseltmek, daha huzurlu yaşamalarını sağlamak ve bireyleri daha donanımlı duruma getirmek üzere insan odaklı bir bakış açısıyla Sosyal Destek Programı (SODES) oluşturulmuştur.
Yoksulluk kültürünü önlemeye çalışan, kişileri bir değer olarak kabul edip onlara kendilerini ifade edecekleri becerilerini geliştirip yeteneklerini açığa çıkartacakları fırsatlar sunmayı hedefleyen sosyal politika uygulamaları kapsamında SODES ile sosyal kalkınmanın gerçekleştirilmesi ve sosyal refahın artırılması için yoksulluk, göç ve kentleşme gibi sosyal sorunların çözümüne yönelik yerel dinamiklerin harekete geçirilmesi hedeflenmiştir.
SODES'in 2008 ve 2009 yıllarında uygulandığı iller hangileridir?
SODES 2008 ve 2009 yıllarında Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yer alan Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Kilis, Mardin, Siirt, Şanlıurfa ve Şırnak illerinde uygulanmıştır.