Öğretimde Planlama Ve Değerlendirme Dersi 5. Ünite Özet
Erken Çocuklukta Ölçme Ve Değerlendirme
- Özet
Erken Çocuklukta Değerlendirmenin Amaçları
Erken çocuklukta değerlendirme, çok fazla değişkenden etkilenen ve farklı amaçlara hizmet eden bir süreçtir. Erken çocuklukta değerlendirmenin amaçları:
- Tarama Değerlendirmesi
- Öğretimi Değerlendirme
- Tanılayıcı Değerlendirme
- Program Değerlendirme
Tarama Değerlendirmesi Tarama çalışmaları çocukların öğrenme düzeyindeki ya da gelişimlerindeki olası sorunları belirlemek amacıyla kullanılan değerlendirme türüdür. Tarama ölçekleri daha fazla değerlendirmeye ihtiyaç duyulan geniş çocuk kitlelerini kolayca ve hızla belirleyebilmek için uygulanır. Tarama amaçlı kullanılan ölçme araçlarının (örneğin bir test ya da envanterin) niteliğini belirleyen iki önemli parametre vardır: Duyarlılık ve seçicilik. Duyarlılık bir testin çocukların belirli bir yetersizliğini doğru olarak belirleme yeteneğidir. Örneğin bir test %100 duyarlılık oranına sahipse o test gelişimsel yetersizliği olan bütün çocukları doğru olarak belirleyebilmektedir. Seçicilik bir testin sadece gelişimsel bozukluğu olan çocukları belirleyebilme yeteneğidir. Yüzde yüz seçicilik değerine sahip bir test sadece gelişimsel geriliği olan bireyleri belirlerken normal gelişim gösteren çocukları bu sınıflandırmanın dışında bırakabilmektedir.
Öğretimi Değerlendirme Erken çocukluk eğitiminde değerlendirme yapmanın en önemli nedeni çocukların gelişimini ve öğrenme deneyimini desteklemektir. Öğretimi değerlendirme, adından da anlaşılacağı gibi, çocuk eğitiminde kullanılan öğretim programıyla (müfredatla) doğrudan ilişkilidir. Değerlendirmeyle öğretim programındaki kazanımlara hangi düzeyde ulaşıldığı belirlenir. Bu kazanımlar da her ülkenin ilgili kurumları tarafından farklı yaş grubundaki çocukların sahip olması beklenen ülke standartları doğrultusunda belirlenir. Öğretimin değerlendirilmesinde öğretmenlerin neyi, nasıl ve hangi sıklıkla ölçmeleri gerektiğini ve ulaşılacak verileri nasıl kullanacaklarını bilmesi gerekir. Çocukların öğrenmelerine ilişkin anlamlı verileri toplayan sürekli ve sistematik bir ölçme planı oluşturulmalıdır. Öğretimin değerlendirilmesi konusunda öğretmenlere yardımcı olacak temel uygulama önerileri:
1. Öğretimin değerlendirilmesi amacıyla gerçekleştirilen ölçme uygulamaları sık aralıklı ve süreklidir ve sonuçları sınıftaki öğretimi iyileştirmek için kullanılır. 2. Öğretimi değerlendirmenin daha doğru ve geçerli olması için birden çok kaynaktan ve birden çok yöntemle veri toplanmalıdır. 3 . Ölçme yöntemleri sınıftaki öğretimin sürekliliğine benzer bir yapı izlemeli ve sınıfla ev verilerini birleştirmelidir. 4. Ölçme araçlarındaki maddeler anlamlı ve işlevsel becerileri ölçmeli ve mutlak olmalıdır. 5. Öğretimi değerlendirme araçları mantıksal bir öğretim sıralamasını izlemelidir. 6 . Ölçme araçları geçerli ve güvenilir olmalıdır. 7. Ölçme araçları ve süreçleri kültürel ve dil gelişimsel olarak uygun olmalıdır.
Tanılayıcı değerlendirme çocukların gelişimlerine, bilgi düzeylerine ve becerilerine yönelik derinlemesine bilgiye ulaşmak amacıyla ayrıntılı soruların yanıtlandığı kapsamlı bir süreçtir. Gelişim ve öğrenmeye ilişkin yapılan bu tür değerlendirmeyle çocuklardaki olası öğrenme güçlükleri ya da gerilikleri belirlenmeye çalışılır. Buna ek olarak tanılayıcı değerlendirmenin ikinci temel işlevi de özel eğitime ihtiyaç duyan ve erken müdahale gerektiren çocukların belirlenmesidir. Kolay bir biçimde uygulanan tarama testlerinde çocukların içinden sadece daha ileri değerlendirmeye alınması gerekenler belirlenir ve bu az sayıdaki çocuklara tanılama testleri de uygulanır. Tanılama sonucunda çocuğun ve velinin hayatında önemli değişiklikler meydana gelecektir. O nedenle bu süreç yoğun uzmanlık gerektirir ve dikkatle uygulanmalıdır. MEB tarafından RAM’larda sunulan tanılama uygulamalarının ilkeleri de şu şekilde belirtilmiştir (MEB, 2015b):
a) Erkenlik ilkesi: Tanılama mümkün olduğunca erken yaşta yapılır.
b) Bütünlük ilkesi: Tanılama çok yönlü, bireyin tüm gelişim öyküsü değerlendirilerek yapılır.
c) Çeşitlilik ilkesi: Tanılama sürecinde uygulanan tekniklerde, yöntemlerde, disiplinlerde çeşitlilik esastır.
d) Süreklilik ilkesi: Tanılama süreci farklı disiplin alanlarındaki uzmanlarca sürekli değerlendirilir.
e) Yeterlilik ilkesi: Tanılamada bireyin yeterliyetersiz olduğu yönler birlikte değerlendirilir.
f) İşbirliği ilkesi: Tanılama sürecinde aile, okul ve uzmanlar işbirliği içinde çalışır.
g) İsteklilik ilkesi: Tanılama sürecinin her aşamasında ailenin ve gerektiğinde bireyin görüşü alınarak katılımı sağlanır.
h) Gizlilik ilkesi: Tanılama sürecinin her aşamasında birey ile ailenin görüş ve onayları alınmadan hiçbir açıklama yapılmaz.
Program değerlendirme çocukların sergilediği bilgi ve becerilere dayalı olarak bir programının niteliğinin belirlenmesi sürecidir. Bu değerlendirmeyle öğretmen ve diğer personelin nitelikleri, aile katılımının etkililiği, mezun öğrencilerin performansları ve sınıf uygulamaları gibi değişkenler incelenerek bir programın etkililiği ve verimliliği belirlenir. Program değerlendirmede kullanılan ölçümleri genel olarak niceliksel ve niteliksel ölçümler olarak iki gruba ayırabiliriz: Niceliksel ölçümler, günde ve yılda kaç saat eğitim verildiği, eğitim personelinin sahip olduğu nitelikler (eğitim düzeyi vb.), sınıfların yapısı, çalışma saatleri, bina ve bahçenin özellikleri gibi değişkenleri kapsar. Niteliksel ölçümler ise çocuk ve ailelere yönelik hizmetlere odaklanan gelişimsel ve eğitsel çıktılar, fiziksel ortamın nitelikleri, aile katılımı ve hizmetlerden duyulan memnuniyet gibi değişkenleri kapsar. Program nitelikleri farklı şekillerde sınıflandırılabilse de genel olarak fiziksel özellikler, sosyal göstergeler ve öğrenmeye ilişkin doğrudan ölçümler olarak üç başlık altında toplanabilir.
Fiziksel özellikler, ölçülmesi en kolay olan nitelik grubudur. Bu kategoride çocuk, aile ve sunulan hizmete ilişkin veriler kapsanır. Sosyal göstergeler ise erken çocuklukta gelişim ve eğitim ile ilişkisi olabileceği düşünülen ailenin gelir düzeyi, ailenin eğitim düzeyi, içinde yaşanılan topluluğun (mahalle, kasaba, il ya da ülke vb.) yapısı ve sağlık hizmetlerine erişim gibi dolaylı değişkenleri kapsar. Doğrudan ölçümler de çocukların belirlenen hedef ve kazanımlara hangi düzeyde ulaştığını belirleyen testleri kapsar. Her bir çocuktan toplanan veri okul çapında, bölgesel ya da ulusal değerlerin hesaplanmasında kullanılır. Program değerlendirme konusunda özen gösterilmesi gereken temel uygulama önerileri: 1. Program hedefleri değerlendirmenin temelini oluşturur. 2. Program değerlendirme sürecinin ilk aşaması paydaşların belirlenmesidir. 3. Program değerlendirme amacıyla toplanan tüm veriler beklenmeyen yönde çıksa da kullanılır. 4. Program değerlendirme verileri hiçbir zaman bireysel olarak bir çocuğun değerlendirilmesinde kullanılmaz ve her zaman grup olarak tüm çocuklara ilişkin kararların verilmesinde kullanılır. 5. Bir programın niteliğine karar verirken sadece bağıl değerlendirme tabanlı standart testlerin sonuçları kullanılmaz. 6. Mantık modeli genellikle kabul gören etkili bir değerlendirme yöntemidir. 7. Program değerlendirme amacıyla kullanılan ölçme araçları yansız, geçerli ve güvenilir olmalıdır. 8. Program değerlendirme amacıyla kullanılacak veri toplama araçlarının kullanımından önce mutlaka gerekli eğitim ve destek sağlanmalıdır.
Erken Çocuklukta Ölçme Ve Değerlendirmenin Temel İlkeleri
Erken çocuklukta ölçme ve değerlendirme yaparken ilk olarak göz önünde bulundurulması gereken etmen çocuk gelişimi bilgisidir. Gerçekleştirilecek her türlü ölçme ve değerlendirme çalışmasında çocukların gelişim özellikleri bilinerek uygun ölçme süreçleri kullanılmalıdır. Bu özellikler: 1. Gelişim ve öğrenme alanlarının tümü önemlidir. 2. Gelişim ve öğrenme aşamalıdır. 3. Gelişim ve öğrenme aşamaları çocuktan çocuğa farklı hızlardadır. 4. Gelişim ve öğrenme, olgunlaşma ve deneyimin sonucudur. 5. Erken çocukluktaki deneyimler öğrenme ve gelişim üzerinde çok etkilidir. 6. Gelişim giderek daha karmaşık, öz denetimli ve sembolik hâle gelir. 7. Çocuklar en fazla gelişimi kendilerini güvende hissettiklerinde gösterir. 8. Gelişim ve öğrenme birden fazla sosyal ve kültürel bağlamda ve birden fazla sosyal ve kültürel unsurdan etkilenerek gerçekleşir. 9. Çocuklar pek çok farklı yolla öğrenir. 10. Oyun, çocukların öz yönelimini, dilî gelişimini, bilişsel gelişimini ve sosyal becerilerini geliştiren önemli bir araçtır. 11. Gelişim ve öğrenme çocuklar var olan yeterlilik düzeyinin üstünde zorlandıklarında gerçekleşir. 12. Çocukların deneyimleri onların motivasyon ve öğrenmeye yaklaşımlarını belirler.
ABD merkezli Ulusal Erken Çocukluk Eğitimi Derneği’ne göre okulöncesi eğitim sınıflarında mutlaka göz önünde bulundurulması gereken uygulamalar: 1. Bir bütün olarak çocuk. 2. Programın bireyselleştirilmesi. 3. Çocuk tarafından başlatılan etkinliklerin önemi. 4. Öğrenme aracı olarak oyun. 5. Esnek ve uyarıcı sınıf ortamları. 6. Bütünleştirilmiş program. 7. Yaparak öğrenme. 8. Çocuklara seçenek sunma. 9. Çocuğun bireysel olarak ve programın bir bütün olarak sürekli ölçülmesi. 10. Velilerle işbirliği. Görüleceği gibi erken çocukluk eğitimi alanında uzmanların görüş birliğine vardığı temel ilkelerden biri de çocuğun bireysel olarak ve programın bir bütün olarak sürekli ölçülmesidir. Belirtilen bu özelliklere sahip ölçme değerlendirme etkinliklerinin göstergeleri:
- Ölçme çalışmalarını etik ilkeler yönlendirir.
- Ölçme araçları sadece belirtilen amaçlar için kullanılır.
- Ölçme etkinlikleri çocukların yaşına ve diğer gelişimsel özelliklerine uygundur.
- Ölçme araçları mesleki kalite ölçütleriyle uyumludur.
- Ölçülen alanlar/yeterlikler gelişimsel ve eğitsel olarak anlamlıdır.
- Ölçmeyle elde edilen bilgiler ve kanıtlar öğrenmeyi iyileştirmek için kullanılır.
- Ölçme çalışmalarında uzun zaman dilimlerinde toplanmış kanıtlar kullanılır.
- Tarama çalışmaları mutlaka sürecin devamında takip edilir.
- Bireysel olarak uygulanan bağıl değerlendirmeye dayalı testlerin kullanımı sınırlandırılmıştır.
- Erken çocukluk eğitimi kurumlarının çalışanları ve aileler ölçme konusunda bilgilidir.
Erken Çocuklukta Ölçme Ve Değerlendirmeye İlişkin Temel Kavramlar
Erken çocukluk döneminde gerçekleştirilecek ölçme çalışmalarıyla bireysel olarak her bir çocuk ya da bir bütün olarak belirli yaş gruplarındaki tüm çocuklar hakkında veri toplarız. Bu açıdan yaklaşıldığında ölçme ve değerlendirme etkinliklerini normatif ve idiyografik olarak ikiye ayırmak mümkündür. İdiyografik ölçme çalışmaları, bireysel farklılıkların da dikkate alındığı araştırma yöntemleridir. Bu tür ölçme çalışmaları informal ölçme olarak da adlandırılır. İdiyografik ölçme yöntemlerinin başlıcaları gözlem, görüşme, portfolyo ve durum çalışmasıdır. Normatif ölçme çalışmaları, bireylerin ortak yönlerini dikkate alarak yapılan araştırmalardır. Bu tür ölçme çalışmaları formal ölçme olarak da adlandırılır. Erken çocukluk dönemine ilişkin ortak evrensel özellikler belirlenmeye çalışılır. Normatif ölçme araçlarının başlıcaları zekâ testleri, hazırbulunuşluk testleri, gelişimsel tarama testleri ve başarı testleridir. Erken çocukluk eğitimi alanında çalışan uzmanlar ve öğretmenler ise standart testlerin kullanımına karşı çıkarak bu testlerin uygulanmasının çocukların gelişimsel özelliklerine uygun olmadığını belirtmişlerdir. Alanda gerçekleştirilen bilimsel araştırmalar da standart testlerin uygulanması sırasında erken çocukluk çağındaki çocukların tırnak yeme, ağlama ve testi tamamlamayı reddetme gibi çok çeşitli stres belirten davranışlar sergilediğini belirlemiştir. NAEYC tarafından 1992 yılında sadece çocuk gelişimine uygun ölçme yöntemlerine ilişkin yayınlanan raporda (Potansiyele Erişmek: Uygun Öğretim Programı ve Ölçme.
Ölçme, çocukları etkileyen eğitim kararlarının dayanağı olarak çocukların çalışmalarının ve bu çalışmaları nasıl gerçekleştirildiklerinin gözlenmesi, kaydedilmesi ve belgelenmesidir. Ölçme bir süreçtir; ölçme eğitimde karar alma için kullanılan bir araçtır ve ölçme sonuçları tek bir çocuk ya da bir grup çocuk için kullanılabilir.
Değerlendirme ise bir yargıda bulunma sürecidir. Ölçme sonucunda ulaşılan verileri bir ölçütle karşılaştırarak elde edilen ölçümün değeri hakkında karar verme sürecidir. Başka bir deyişle, değerlendirme , ölçme sonucunda ulaşılan verilere bir anlam yükleyerek değer verme işlemidir. Mutlak değerlendirme, bir çocuğun başarısının daha önceden belirlenmiş ve açıkça ifade edilmiş beceri ölçütlerine göre değerlendirildiği yaklaşımdır. Çocuğun neyi bildiği ve neleri yapabildiği ölçülür ve sonuçlar ölçüt olarak kabul edilmiş olan bilgi ve beceri grubuna erişim düzeyine göre yorumlanır. Çocuklar neleri öğreneceklerini bildikleri için daha iyi motive olur. Veliler de çocuklarının hangi becerileri sergilemesi gerektiğini bildikleri için çocuklarının yıl içindeki gelişimini daha etkin biçimde izleyebilir ve okulla bu konuda işbirliği yapabilir. Siz erken çocukluk uzmanları da mutlak değerlendirme yaklaşımıyla bir ölçme aracı hazırlamak için Okulöncesi Eğitimi Programında (MEB, 2013) sosyal ve duygusal, motor, bilişsel, dil gelişimi ve öz bakım alanları için sıralanan kazanımları kullanabilirsiniz. Kısaca, mutlak değerlendirmenin üstünlüklerini şu şekilde özetleyebiliriz:
- Nesneldir.
- Adildir.
- Çocuğun zaman içindeki gelişimini izlenebilmesini sağlar.
- Çocuk için özelleştirilmiş öğretim destek programı oluşturulabilmesini sağlar.
- Hedef kazanımlar önceden belirlendiği için öğrenciye ve veliye rehberlik eder.
Bağıl değerlendirme , bir çocuğun başarısının aynı grupta yer aldığı diğer çocuklarla karşılaştırıldığındaki sırasına göre yorumlandığı değerlendirme yaklaşımıdır. Bağıl değerlendirmede belirlenmiş ölçütlere erişme düzey değil sıralama önemlidir. Bağıl değerlendirme için kullanılan ölçme araçlarının görece ucuz olması, uygulama kolaylıkları, büyük gruplara uygulanabilmesi, geçerli ve güvenilir olması gibi üstünlükleri vardır. Uzmanlar tarafından hazırlanmış ve ayrıntılı istatistik testlerle biçimlendirilmiş testler bir öğretmen tarafından hazırlanan sınavdan ya da gözlemden daha geçerli ve güvenirdir.
Erken Çocuklukta Kullanılan Otantik Ölçme Yöntemleri
Çocukları tanımak için yapılan ölçme çalışmalarının sonuçları erken çocukluk eğitiminin yönlendirilmesi için önemli sonuçlar doğurmaktadır. O nedenle ölçme işlemi gerçekleştirilirken gerekli özen gösterilmelidir. Bu aşamada bir ölçme değerlendirme sisteminin etkililiği için amaca uygun ölçme yönteminin seçilmesi çok büyük önem taşır. Ölçme sonucunda verilecek değerlendirme kararlarının isabetli olabilmesi ancak uygun ölçme yönteminin seçilmesi ve bu yöntemin doğru biçimde uygulanmasıyla mümkün olacaktır. Doğrudan ölçme bir yetişkin tarafından her çocuğa aynı koşullarda aynı yöntemle soruların sorulduğu standart ölçme yöntemidir. Çocuklar arasında karşılaştırma yapılabilmesi için her çocuğun standart bir sürece tabi tutulması gerekmektedir. Doğrudan ölçme çalışmalarında daha önce tartışılan standart testler kullanılır ve büyük çocuk gruplarının değerlendirilmesinde kullanılır. Zekâ testleri, gelişimsel tarama testleri, bir yetersizliği belirlemek için kullanılan tanılama testleri ve okula hazırbulunuşluk testleri doğrudan ölçme örnekleridir. Doğrudan ölçümlerin temel sınırlılıkları:
- Çocuk testlerdeki soru türüne alışık olmayabilir.
- Çocuk aynı konuda uzun süre odaklanamayabilir.
- Çocuğun dil/iletişim becerileri uygun cevabı vermeye yetmeyebilir; konuşarak anlatmak yerine yaparak göstermek çocuğa daha uygun olabilir.
- Seçeneklerin nasıl kullanılması gerektiği çocuk için belirsizlik yaratabilir. Örneğin seçeneklerden en doğru olanı belirlemek bir çocuk için anlamsız olabilir.
- Testi uygulayan yetişkinin çocukla ilişkisi çocuğun yanıtlarını olumsuz etkileyebilir. Çocuk tanımadığı birine karşı bildiği yanıtları bile doğru ifade etmekte zorlanabilir.
- Bazı kültürlerde doğrudan sorgulamak kaba ya da uygunsuz karşılanabilir.
- Anlamlı bir bağlam ya da örnek içine yerleştirilmeden sunulan soruları anlamak çocuk için zor olabilir.
- Çocuğun devam ettiği okul ya da sınıftan kaynaklanan ölçme hataları gözlenebilir. Örneğin bir sınıftaki öğretmen daha fazla doğrudan sorular kullanıyorsa o öğretmenin öğrencileri testte daha başarılı olacaktır.
Otantik ölçme ise öğretmen ya da çocuk gelişimi uzmanı tarafında çocukların doğal performanslarını sergilediği ev, sınıf ya da oyun alanı gibi doğal ortamlarda gözlenmesine ve ürünlerinin incelenmesine dayalı çocuk gelişimine uygun ölçme türüdür.
Erken Çocuklukta Kullanılan Ölçme Yöntemleri
Erken çocukluk döneminde çocuk gelişimine uygun olarak kullanılması önerilen ve en sık kullanılan ölçme yöntemi gözlemdir. Gözleme dayalı olarak gerçekleştirilen ölçmenin amacı öğretimi yönlendirmek ve velilerle iletişim sağlamaktır. Gözlem aracılığıyla çocukların fiziksel, duyuşsal, bilişsel ve sosyal alanlardaki gelişimi takip edilebilir ve çocuğa ilişkin eğitsel kararlar verilirken söz konusu sonuçlardan yararlanılabilir. Gözleme dayalı ölçme öğretim programının önemli bir parçasıdır ve sınıf içi etkinliklerle uyumludur.
Anekdot Kaydı
Anekdot bir çocuğun yaşamındaki kayda değer olaylara ilişkin yapılan gözlemleri betimlemek üzere alınan kısa notlardır. Nesnel gözlem, anekdot kaydının ilk bölümünde yargı ya da değerlendirme belirten ifadeler kullanılmadan sadece gözlemlenen davranışın tanımlanmasıdır. Ne görüyor ve duyuyorsanız onunla ilgili ifadeler içeren gözlem notlarıdır. Öznel gözlem ise çocuğun gözlediğiniz davranış ve olayına yönelik çocuğun duygu ve düşüncelerine yönelik yaptığınız yorumlar ve değerlendirmelerdir. Doğru yapılandırılmış bir anekdot kaydı, ilk elden gözlenen bir olayın/eylemin kısa, açık, anlaşılır ve yargı içermeyen betimlemelerinden oluşmalıdır. Bir başka deyişle bu bölüm, nesnel gözlem notudur. Anekdot kaydında olay/davranışa yönelik açıklamalara ek olarak gözlemcinin yargı ve değerlendirmelerini içeren yorumlara ve önerilere yer verilmelidir. Bu yargılar kısaca öğretmenin öznel gözlem leri olarak adlandırılır.
Sistematik Gözlem Formu
Sistematik gözlem formları, çocuğun belirli bir alandaki gelişimini izlemek için önceden tasarlanmış, planlı gözlem sonuçlarının tutulduğu değerlendirme araçlarıdır. Anekdot kayıtlarından farklı olarak sistematik gözlem formlarını tutmak düzenli ve planlı bir süreç gerektirir. Anekdot kayıtları için önceden planlama yapılmasına gerek yoktur ve genelde bir çocuğun gelişim aşamalarında belirleyici ve kritik olabileceği düşünülen bir durumla karşılaşıldığında yararlanılır. Sınıftaki tüm çocuklar için en az haftada bir sistematik gözlem formu doldurmaya özen gösterilmelidir. Bir gözlem formu aşağıdaki bilgilerin mutlaka içermelidir:
- Çocuğun Adı
- Yaş (ay)
- Gözlem Tarihi
- Gözlem Saati
- Gözlem Yeri
Zamana Dayalı Örneklem Alma: Daha önceden belirlenen önemli olay/davranışların belirli bir zaman diliminde gözlenerek kaydedilmesi yöntemi zamana dayalı örneklem alma olarak adlandırılır. Burada, belirlenen davranış(lar)ın çocuk tarafından ne sıklıkta ve ne uzunlukta yapıldığını kaydetmek önemlidir. Gözlemci önceden hangi davranış(lar)ı, hangi zamanlarda gözleyeceğini ve gözlem sonuçlarını ne şekilde kaydedeceğini planlamalıdır. Özellikle bu tip gözlemlerde sadece bir çocuğa ve belirli bir davranışa odaklanılır ve diğer davranışlar dikkate alınmaz. Davranışların hangi sıklıkla gözleneceği ve kaydedileceği önemli bir konudur. Olaya Dayalı Örneklem Alma: Daha önceden belirlenen davranış(lar)ı gerçekleştiği anda gözleme ve kaydetme yöntemine olaya dayalı örneklem alma adı verilir. Bu tip gözlem için herhangi bir sınırlama olmamasına rağmen genellikle bu gözlem yöntemi sorun olduğu düşünülen davranışların ve nedenlerinin araştırılmasında ve çözüm önerileri sunulmasında yararlanılır. Özellikle belirlenen davranış sadece belirli ortamlarda yineleniyorsa zamana dayalı örneklem alma yerine olaya dayalı örneklem alma kullanılmalıdır. Denetim listeleri, önceden belirlenmiş yeterliklere sahip olunup olunmadığını veya çocuğun belirli strateji, tutum veya davranışları sergileyip sergilemediğini belirlemek için gözlemci tarafından işaretlenerek kullanılan araçlardır. Denetim ya da kontrol listesi belli bir zamanda çocukta gözlemlenmesi önemli olan belirli beceri, davranış, strateji, süreç veya tutumların sıralandığı listeleridir. Gözlemci, belirlenen davranışları gözleme fırsatı bulduğu anda veya sonrasında denetim listesinde bulunan ifadeleri işaretler.
Derecelendirme ölçekleri, değerlendirilmek istenen beceri, davranış ya da özelliğin farklı düzeylerini/derecelerini belirlemek için kullanılan gözleme dayalı araçlardır. Değerlendirilmek istenen özelliğin farklı düzeyleri bir başka deyişle dereceleri olduğundan bu ölçme aracın adı derecelendirme ölçeği olarak belirlenmiştir. Tıpkı denetim listelerindeki gibi derecelendirme ölçeklerinde de gözlem sonuçları sayısal verilere dönüştürülebilir. Derecelendirme ölçekleri, denetim listesindeki gibi gözlem anında doldurulabileceği gibi daha önceden yapılmış gözlemlere dayanarak da işaretlenebilir. Ancak yapılan bilimsel çalışmalar, bu ölçeklerin gözlem anında doldurulmasının ölçeğin güvenirliğini artırdığını göstermektedir. Değerlendirme tablosu (rubrik), bir davranış ya da ürünün farklı düzeylerini/derecelerini betimsel olarak değerlendirmek amacıyla kullanılan gözleme dayalı bir araçtır. Okulöncesi eğitimde değerlendirme tabloları genellikle çocuğun performansını ya da ürünlerini değerlendirmek amacıyla kullanılabilir. Derecelendirme ölçeğinde olduğu gibi değerlendirme tablosunda da bir duruma, beceri ya da ürüne ilişkin farklı düzeyleri yansıtan açıklamalar bulunur. Ancak aralarındaki en temel fark, düzeylerin sayısal olarak değil ayrıntılarıyla betimlenerek nitel bir biçimde belirtilmesidir. Bir değerlendirme tablosunda bulunan iki temel öge (1) davranış ya da ürünün gözlendiği özellik ve (2) bu özelliğin farklı derecelerini betimleyen tanımlayıcılardır. Gözlemde Geçerlik ve Güvenirlik: Ölçülmek veya gözlemlenmek istenilen özellik, davranış veya becerinin ölçülüp ölçülmediği gözlem ya da aracın geçerliğini yansıtır. Bu konuda üç tür geçerlilikten söz edilebilir: Kapsam, Yapı ve Ölçüt geçerliği. Kişinin ölçmek ve gözlemek istediği özelliği gerçekte gözleyip gözlemediği, bir diğer deyişle gözlem notlarının veya kayıtların amaçlanan konuyu yansıtma derecesi aracın kapsam geçerliğini ifade eder. Yapı geçerliği ise ölçülmek istenen özelliğin doğru ve yeterli biçimde ölçülebilme gücünü ifade eder. Gözleme dayalı ölçümlerin güvenirliği ise iki şekilde gerçekleştirilir: Gözlemciler arası tutarlık ve gözlemlerin tekrarlanabilirliği. Gözlemciler arası tutarlık için birden fazla sayıda gözlemcinin gözlem sürecine dahil edilmesi gerekir. Gözlemcilerin aynı kişiyi veya nesneyi gözlemlemeleri beklenir ve tutarlık ölçümde gözlemcilerin aynı durum için yaptıkları gözlemlerin ne ölçüde birbirleriyle uyuştuğu belirlenir.
Erken Çocuklukta Ölçmenin Uygulama Aşamaları
Uygulamaya hazırlık, uygulama ve izlemedir (Çizelge 5.5 Erken çocuklukta Ölçme Uygulama Aşamaları).