aofsoru.com

Çocuk Gelişiminde Alan Çalışmaları Dersi 1. Ünite Özet

Çocukların Farklı Alanlardaki Gelişimleri

Giriş

Her insan aynı gelişim dönemlerini geçirmekle birlikte, kalıtım ve çevrenin etkisiyle farklı gelişir. Gelişim çok yönlü, sürekli ve karmaşık bir süreçtir. Birey farklı yaşlarda farklı gelişim özellikleri gösterir. Gelişimin en hızlı olduğu dönem doğum öncesi dönemdir.

Gelişim dönemleri her birey için değişmez bir sıra izler. Gelişim dönemleri doğum öncesi dönem, bebeklik, erken çocukluk, orta çocukluk ve ergenlik olarak sıralanır.

Bu ünitede, döllenmeden başlayarak ergenlik döneminin sonuna kadar olan süreçte çocuğun fiziksel, bilişsel, duygusal ve sosyal gelişim özellikleri betimlenmeye çalışılmıştır.

Doğum Öncesi, Yenidoğan ve Bebeklik Döneminde (0-2 Yaş) Gelişim

Doğum öncesi dönem yumurta ve spermin birleşmesiyle başlar ve normal koşullarda ortalama 38 haftalık bir sürenin sonunda bebeğin doğumu ile sona erer. Döllenmiş yumurta zigot, embriyo ve fetüs olmak üzere üç süreçten geçer.

Doğum Öncesi Gelişimin Evreleri: Zigot evresi döllenmeden sonraki iki haftalık süreçtir ve şekilsiz hücre kümelerinin gelişimini içerir. Hücre farklılaşması bu dönemde başlar. Gelişen bireyin önemli doku ve organlarına dönüşecek özelleşmiş hücreler zigot evresinde oluşur. Döllenme ile spermde bulunan 23 kromozom ile yumurtada bulunan 23 kromozom birleşerek 46 kromozomlu döllenmiş yumurta hücresi oluşur. Bu döllenmiş yumurta hücresine zigot adı verilir. Döllenme sonrasında zigot, fallop borusundan rahime doğru ilerler. Bu süreçte hızlı bir şekilde bölünerek hücre sayısı artar. Bu hücre kümesine blastosist adı verilir. Blastosist rahime ulaştığında rahim duvarına tutunur ve bölünme sürecini rahimde de sürdürür.

Blastosistin rahim duvarına yerleşmesi ile “embriyo” evresi başlar. Embriyo evresi döllenmeden sonraki ikinci haftada başlar ve yaklaşık olarak sekizinci haftanın sonuna kadar devam eder. Tüm ana organlar ve yapıları bu evrede oluşur ve işlev görmeye başlar. Bu dönemde plasenta ve göbek kordonu da gelişir. Plasenta, besinlerin anneden embriyoya akışına izin veren yumuşak bir dokudur. Göbek kordonu da besinleri taşıyan ve embriyoyu yaşama bağlayan yapıdır. Gelişen organizmanın etrafında sıvı dolu bir kese olan amniyon oluşur. Amniyon kesesinin içindeki sıvı, embriyonun rahat hareket etmesini sağlar ve onu tehlikelerden korur. Bu evrede gelişim çok hızlıdır ve bu evre gelişim açısından oldukça kritiktir.

Son aşama olan fetüs evresi, sekizinci haftanın sonundan başlayarak doğuma kadar devam eder. Bu evrede, embriyo evresinde oluşan bedensel sistemler ve organlar gittikçe büyür ve gelişir. Organların çoğu bu döneme kadar oluştuğundan fetüs evresi, önceki evrelere göre daha az kritik bir aşamadır. Ancak annenin sağlığı ve beslenmesinin kötü olması birtakım riskler oluşturabilir. Bu evre doğum ile sonlanır.

Doğum Öncesi Gelişimi Etkileyen Faktörler: Genetik faktörler ve çevresel faktörler olarak iki grupta incelenebilir. Genetik faktörler, bebeğin genetik özelliklerini belirleyen genetik şifreleri içeren kromozom ve genlerdir. Kromozom ve genlerde var olan ya da sonradan oluşan bozukluklar bebeğin atipik gelişimine neden olmaktadır. Doğum öncesi gelişimi etkileyen çevresel faktörler ise annenin hamilelikte geçirdiği hastalıklar, beslenme, annenin duygusal durumu, kan uyuşmazlığı, ilaçlar ve kimyasal maddeler, sigara, alkol ve annenin yaşı olarak sıralanabilir.

Doğum Öncesi Dönemde Atipik Gelişim: Doğum öncesi dönemde genetik faktörlere ya da çevresel faktörlere bağlı olarak atipik gelişim görülmektedir. Anne karnında beklenenden daha az büyüme potansiyeli gösteren ya da büyümesi geri kalan fetüslerde “rahim içi büyüme kısıtlılığı” olarak isimlendirilen patolojik durum söz konusudur. Rahim içi büyüme kısıtlılığının nedenlerinin başında annenin damar hastalıkları, rahim içi enfeksiyonlar, alkol ve sigara kullanımı gelmektedir. Özellikle annenin beslenme durumu iyi değilse risk daha artmaktadır. Genetik faktörlerin ve kromozom anomalilerinin de fetüsün büyümesini etkilediği bilinmektedir.

Doğum öncesinde oluşan genetik bozukluklar, cinsiyete bağlı bozukluklar, kromozom hataları, annenin geçirdiği hastalıklar, çevresel tehlikeler, bağımlılık yapan maddeler ve annenin yaşı atipik gelişime neden olabilmektedir.

Yenidoğan ve Bebeklik Döneminde (0-2 Yaş) Gelişim: Doğumu izleyen ilk iki yılı kapsar. Bu dönemde bebek yetişkin bakımı olmadan varlığını sürdüremeyeceğinde, yetişkinlere bağlıdır. Bu dönem içinde dil, sembolik düşünce, duygusal devinimsel koordinasyon gibi etkinlikler gerçekleşir.

Doğum öncesi dönemden sonra, fiziksel gelişim in en hızlı olduğu dönem doğumdan sonraki ilk yıldır. Bir yaşın sonunda bebek, doğum boyunun yaklaşık yarısı kadar uzar. İki yaşına kadar ise doğumdaki boyunun üçte ikisine ulaşır. Ağırlık artışı yine ilk yılda çok hızlıdır. Bebek, altı aylıkken doğumdaki kilosunun yaklaşık iki katına, bir yaşında üç katına, iki buçuk yaşında ise dört katına ulaşır.

Çocuğun fiziksel büyüklüğü arttıkça vücut bölümleri farklı oranlarda büyür. Bu değişiklikler gelişimde “baştan ayağa” ve “yakından uzağa” ilkeleriyle açıklanır. Baştan ayağa ilkesine göre doğum öncesi süreçte baş, vücudun diğer bölümlerine oranla çok daha hızlı gelişir. Doğumda, baş tüm vücut uzunluğunun dörtte birine sahipken bacaklar üçte birini oluşturur. 2 yaşında ise baş vücudun beşte birini oluştururken bacaklar yarısını oluşturur. Yakından uzağa ilkesine göre, büyüme gövdenin merkezinden dışarı doğru gerçekleşir. Doğum öncesinde; ilk olarak baş, göğüs ve gövde, daha sonra kollar ve bacaklar ve son olarak da ayaklar gelişir. Bebeklik döneminde, kollar ve bacaklar, eller ve ayaklara göre daha önde büyümeye devam eder.

Bebeğin fiziksel gelişimindeki dönüm noktaları şöyle sıralanabilir:

  • 1 ay: Başını kaldırır, yatak ya da yerden çenesini kaldırabilir.
  • 2 ay: Göğsünü yatak ya da yerden kaldırabilir.
  • 2,5 ay: Yetişkin yardımı ile ayakta durabilir.
  • 3 ay: Nesnelere ulaşmaya çalışır, çoğunlukla yakalayamaz.
  • 6 ay: Nesnelere uzanır ve yakalar.
  • 6,5 ay: Tek başına oturabilir.
  • 8 ay: Yetişkin yardımı ile ayakta durur.
  • 9 ay: Mobilyalara tutunarak ayakta durur.
  • 10 ay: Emekler.
  • 11 ay: Yetişkin yardımı ile yürür, tek başına ayakta durabilir.
  • 12 ay: Tek başına yürür.
  • 13 ay: Merdiven tırmanabilir.
  • 26 ay: Merdiven basamaklarından iki ayağını aynı basamağa koyarak inebilir.

Bebekler doğumdan itibaren, doğuştan getirdikleri özellikleri ve yaşadıkları çevrenin kendilerine sunduğu deneyimler ile dünyayı anlamaya çalışırlar. Bu anlama çabası bazı bilişsel gelişim süreçlerini gerektirir. Yaşamın ilk iki yılını Piaget “Duyusal Motor Dönem” olarak isimlendirir. Bu dönemde bebekler duyusal deneyimleri ile dünyayı anlamaya çalışırlar. Duyusal motor dönem, duyuların kullanılmasıyla başlar. Altıncı aydan itibaren motor yetenekler, daha sonra ikinci yılda ise bu birincil yeteneklerin koordinasyonu başlar.

Piaget, Duyusal Motor Dönemi kendi içinde altı aşamada açıklar:

  1. Refleks şemaları (doğum-1 ay)
  2. Birincil döngüsel tepkiler (1-4 ay)
  3. İkincil döngüsel tepkiler (8-12 ay)
  4. İkincil döngüsel tepkilerin koordinasyonu (8-12 ay)
  5. Üçüncül döngüsel tepkiler (12-18 ay)
  6. Zihinsel temsiller (18-24 ay)

Bebeklik döneminde gelişmesi beklenen bilişsel becerilerden en önemlisi nesne sürekliliğidir. Nesne sürekliliği; nesne ya da olayın doğrudan görülmediği, işitilmediği ya da dokunulmadığı halde devam edip var olduğunu anlama olarak tanımlanır. Nesne sürekliliğinin aylara göre gelişimi aşağıda belirtilmiştir:

  • I. ve II. Aşama (0-4 ay): Gözlerinin önünden nesne alındığında dikkat/farkındalık/ilgi kaybolur. Nesneyi aramaz.
  • III. Aşama (4-8 ay): Saklanan nesnelerin sürekliliğini fark etmeye başlar. Tamamen saklı nesneleri aramaz.
  • IV. Aşama (8-12 ay): Saklanan nesnelerin saklandığı yeri hatırlar. İlk saklanan yerde araştırır, ikinci yerde aramaz.
  • V. ve VI. Aşama (12-24 ay): Bilgi ve performansı koordine eder. Karmaşık saklama sürecini algılar. İki farklı yerde saklansa bile saklanan nesneleri bulur. Nesne sürekliliğini tamamen kazanır.

Dil gelişimi açısından bebekler dili diğer seslerden ayırt edebilme ve farklı işleme anlamına gelen konuşma algısı ile doğarlar. Bununla birlikte, bebekler dili konuşabildiklerinden çok daha önce anlamaya başlarlar. Bu dili anlama yeteneğine alıcı iletişim denir.

Bebek ilk sözcüklerini söylemeden önce, dikkatli bir biçimde yetişkinlerin konuşmalarını dinler ve konuşmaya benzer sesler çıkarır. İkinci ayda ünlü sesler çıkarmaya başlar ki bunlar “oo, ıı,..” tipi bir ses olduğundan “cıvıldama” olarak isimlendirilir. Sonraki aylarda bu seslere ünsüz sesler eklemeye başlar ve altıncı ayda agulama başlar. Bunlar, “bababababa” ya da “nanananana” gibi ünlü-ünsüz birleşimi seslerdir. İlk yılın ikinci yarısında anladığı sözcüklere verdiği tepkilerle “tek sözcük dönemi” başlar. Bebek öğrendiği sözcükleri tek tek sıralayarak iletişim kurar. 18-24 aylık dönem ise “iki sözcüklü cümleler dönemi”dir. Bebek iki sözcüğü bir araya getirerek basit cümleler kurmaya başlar, “anne ayakkabı”, “daha kurabiye” gibi bildiği sözcükleri ardarda söyleyerek anlamlı bütünler oluşturur.

Bebek gelişiminde duygusal ve sosyal gelişim de önemli yer tutar. Erikson’a göre bebeklikteki kritik önemdeki duygusal çatışma güven ve güvensizlik arasındadır. Bebek, önce onun bakımıyla ilgilenen kişiyle daha sonra da diğer insanlarla güvene dayalı ilişkiler kurar. Ancak, gereksinimleri zamanında ve yeterince karşılanmayan istismar ya da ihmal edilmiş bir bebek, yaşamının başındaki bu duygusal çatışmayı olumlu bir biçimde çözemez.

İlk yıllarda oluşacak güvenin temelini bağlanma oluşturur. İlk yılın ikinci yarısından itibaren bebekler gereksinimlerine karşılık veren tanıdık insanlara bağlanırlar. Bebeklik döneminde başkalarıyla bağ kurmak “bağlanma” olarak isimlendirilir. İlk yıllarda bebeğin annesine olan duygusal bağı sonraki ilişkinin temelini oluşturur. Ancak, sonraki gelişim yalnızca bu bağlanmadan değil, devam eden ebeveyn-çocuk ilişkisinden etkilenir.

Bebeğin tüm gelişim alanları göz önüne alınarak atipik gelişim göstergeleri şu şekildedir: Uzun süreli sakinleştirilemeyen ağlamalar, bazı reflekslerin olmaması, düşük doğum ağırlığı, kavrama, oturma ya da yürümede ciddi sorunlar, görsel ve işitsel uyarıcılara yanıt verememe, tanıdık kişilere ve nesnelere ilişkin zayıf bellek, bir yaşında söylenenlere tepki vermeme, iki yaşında yalnızca tek sözcüklü cümle kurma, 18. aydan sonra ebeveynlere yapışma ve ayrılmama, akranlarına ve yetişkinlere ilgisizlik, az sayıda sosyal davranış, çok az sözel ifade.

Bebeğin gelişimi gözlendiğinde, yukarıda sözü edilen durumlarla karşılaşıldığında mutlaka bir çocuk gelişimi uzmanına ya da çocuk doktoruna danışmakta yarar vardır.

Erken Çocukluk Döneminde (2-6 Yaş) Gelişim

Bu dönem bebekliğin bitiminden ilkokula başlama süreci arasında kalan bölümdür. Bu dönemde kazanılan belirgin özellikleri çocuğun kendi kendine giyinebilme, beslenebilmesi ve temizliğini yapabilmesi gibi öz denetim becerileri ile temel güven duygusu, bağımsızlık ve girişkenlik gibi sosyal becerileri oluşturur.

Fiziksel Gelişim: 2-6 yaş döneminde fiziksel gelişim hızı, 0-2 yaşa göre azalmıştır. Bu dönem temel hareketler dönemidir. Temel hareket becerileri, iki yaşta kaba bir şekilde ortaya çıkar. Çocuk, bedeninin hareket yeteneğini fark edip keşfettiğinde, bu konuda çaba gösterir ve hareketleri zamanla kontrollü ve uyumlu olmaya başlar. Çocuklar için hareket etmek, dünyayı tanıma, bilgi edinme ve anlama becerilerinin temelini oluşturur. Koordinasyon becerisi kazanırlar ve özgüvenleri gelişir. Okul öncesi dönemin sonunda çocuklar gösterdikleri fiziksel gelişim özellikleri doğrultusunda aşağıdaki kaba motor becerileri gösterirler:

  • Ayak değiştirerek merdivenden inip çıkabilir.
  • Düz ve dairesel çizgiler yaparak yürüyebilir.
  • Merdivenlere, tırmanma duvarına tırmanırken ayak değiştirebilir.
  • Durabilir, başlayabilir, koşarken aniden yön değiştirebilir.
  • Engellerin üzerinden zıplayabilir.
  • Tek ayak üzerinde ileri zıplayabilir.
  • Bisiklet gibi oyuncakların pedallarını kullanarak sürebilir.
  • Dizini bükerek, ileri ve geri salınarak nesnelere tekme atabilir.
  • Kendi başına salıncakta sallanabilir.

İnce motor becerilerine bakıldığında ise aşağıdaki gibi sıralanabilir:

  • Çatal kaşıkla yemek yiyebilir.
  • Kıyafetlerini giyebilir ve ayakkabılarını kendisi çıkarabilir.
  • Parmak boyası yapabilir.
  • Kil gibi yoğurma maddeleri ile heykel yapabilir.
  • Makasla kesebilir.
  • Yapboz parçalarını doğru yere yerleştirebilir.
  • İnsan kafasını ve yüzünü çizebilir.
  • Duyu organları ile ellerini kollarını koordineli olarak kullanabilir.

Bilişsel Gelişim: Piaget’e (1952) göre okul öncesi yıllar bilişsel gelişimde bir geçiş dönemidir. 2-6 yaş aralığı Piaget’nin Bilişsel Gelişim Kuramının ikinci aşaması olan “İşlem Öncesi Dönem”dir. İşlem öncesi dönemin özellikleri algı temelli düşünce, tek boyutlu düşünce (odaktan uzaklaşamama), sınıflama, tersine çevrilmezlik, korunum, sembolik oyun, benmerkezcilik, animizm olarak sıralanır. Algı temelli düşünce; çocuğun nesnelerin görünümlerini ve seslerini olduğundan farklı algıladığı ve bu yanlış algıyı düzeltmek için mantığını kullanmadığı düşünme tarzıdır. Tek boyutlu düşünce (odaktan uzaklaşamama); çocuğun bir tek olguya ya da duruma odaklanması, birden fazla fikir ya da etkinliği koordine etmekte zorlanmasıdır. Sınıflama; çocuk bu dönemde nesneleri tek bir özelliğe göre sınıflayabilir. Tersine çevrilmezlik; çocuğun düşüncelerinin yönünü tersine çevirmede güçlük yaşamasıdır. Korunum; çocuk bu yaşta fiziksel görünümü değişse de nesnenin özelliklerinin ve miktarının aynı kaldığını ifade eden korunum kavramını henüz kazanmamıştır. Sembolik oyun; sembollerin var olmayan bazı şeylerin yerine kullanılmasını ifade eder. Benmerkezcilik; çocuk hâlâ benmerkezci düşünceye sahiptir ve başkalarının duygu ve düşüncelerini anlamakta güçlük çeker. Animizm; çocuğun cansız varlıklara canlıymış gibi anlam yükleyip onlarla etkileşime girmesidir.

Dil Gelişimi: 2-5 yaş arası dil gelişiminde en hızlı ilerlemenin görüldüğü dönemdir. Çocuk 2 yaşında basit düz cümleler kurarken, dönemin sonunda 6 yaşına geldiğinde olumsuz cümle, soru cümlesi, emir cümlesi gibi üst düzey söz dizimi yapılarını kullanır. Bu dönemde çocuğun sözcük dağarcığı oldukça genişler.

Ahlak Gelişimi: Ahlak gelişimi kuramları vicdanın erken çocuklukta şekillenmeye başladığını ortaya koyar. Çoğu kuram çocuğun ahlakının yetişkinler tarafından dışsal biçimde kontrol edildiği konusunda hemfikirdir. Zamanla vicdan içsel standartlar tarafından düzenlenir. Piaget (1932), küçük çocukların benmerkezcilikten uzaklaştıkça ahlak duygusu edindiklerini ifade etmiştir. Bu dönemdeki çocuklar ön ahlaklıdırlar, ahlaki karar verirken ya da oyun oynarken belli kurallara uymazlar.

Duygusal ve Sosyal Gelişim: Erken çocukluk dönemi çocuğun kendisine, başkalarına ve tüm dünyaya ilişkin olumlu duygularının oluştuğu dönemdir. Duygusal açıdan sağlıklı çocuk, hem akranlarıyla hem de yetişkinlerle daha kolay iletişim kurar. Bu yaş döneminde girişimcilik özelliği ön plana çıkar. Bu dönemde çocuğa aile içinde, okul ortamında ve sosyal çevrede sunulan olanaklar çocuğun sosyal gelişimini ve sosyal becerilerini doğrudan etkiler.

Erken çocukluk döneminde tüm gelişim alanları göz önüne alınarak atipik gelişim göstergeleri şu şekilde sıralanabilir: Koordinasyon, denge ve kas gücü eksikliği, zayıf el-göz koordinasyonu, 4 yaşında makas, yapboz parçaları ve çizme aletlerini tutamama, karalama döneminde kalma, 4 yaşında öz denetim becerileri için başkasına bağımlı olma, somut nesneleri kullanarak problem çözememe, konuşma, resim çizme gibi sembolik yeteneklerde gecikme, sınıflandırma ve eşleştirme etkinliklerinden hoşlanmama, zayıf telaffuz, sınırlı sözcük dağarcığı, 4 yaşında bir ya da iki sözcüklü cümle kurma, bir yetişkinin kitap okumasına dikkat eksikliği, yazıyı resimlerden ayırt edememe, akran etkileşiminden kaçınma, suçluluk ve yetersizlik duygusu, saldırgan davranışlar, uyumsuz oyun davranışları ve sürekli yalnız başına oynamayı tercih etme.

Orta Çocukluk Döneminde (6-11 Yaş) Gelişim

Altı yaştan on bir yaşa kadar süren bu dönem ilkokul dönemine denk gelir. Çocuktan okuma yazma ve aritmetik gibi temel becerileri kazanmaları beklenir. Ayrıca, sosyal çevresine uyum sağlamaya çalışan çocuk için başarılı olmak önem kazanır. Anne babadan bağımsız hâle gelir ve öz denetim kazanmaya başlar.

Fiziksel Gelişim: İlkokul yıllarında fiziksel büyüme oranı büyük ölçüde yavaşlar. Bu yaştaki çocuklar genellikle yılda ortalama 5 cm uzarlar ve 1,8 kg alırlar. Başlangıçta erkekler kızlardan daha uzun ve ağır olmasına rağmen, bu dönemin sonlarına doğru aradaki fark kapanır. Bu gelişimsel dönemin en önemli olayı diş kaybıdır. Bu yaştaki çocuklar bebek dişlerini kaybederler ve yerine kalıcı dişleri gelir.

Bilişsel Gelişim: Piaget’nin Bilişsel Gelişim Kuramına göre 6-11 yaş aralığı “Somut İşlemler Dönemi” olarak isimlendirilir. Bu dönemde çocuk korunum kavramını kazanır. Aynı zamanda, birden fazla özelliğe göre sınıflama ve sıralama yapabilir. Ayrıca, bu dönemde alansal akıl yürütme becerisi gelişir.

Dil Gelişimi: Okul çağında ilk yıllarda sözcük edinme oranı yavaşlar. Çocuk bu dönemde bildiği sözcüklerin anlamları genişletir ve düzenler. Bu dönemde edebî dil kullanımı gelişmeye başlar. Çocuk konuşurken mecaz anlamdan, mizahtan, atasözleri ve deyimlerden yararlanır. Aynı zamanda, anlatım ve sohbet becerisinin gelişimine dayalı olarak betimleme ve açıklama yapar.

Ahlak Gelişimi: Çocuk okul yıllarında, ahlaki kurallarla ilgili esnek bir anlayış oluşturur. Piaget ilkokul yıllarında pek çok çocuğun ahlaki gerçekçilik duygusu gösterdiğini savunur. Bu evrede, ahlaki kararlar ve oyunlar değişmeyen kurallara bağlıdır. Bu yaşlarda doğru ve yanlışlar, anne babalar, diğer yetişkinler ve Allah gibi otorite figürlerinden gelen ve değişmeyen kurallara göre belirlenir.

Duygusal ve Sosyal Gelişim: Bu dönemde ön plana çıkan ve çocuktan kazanmasını beklediğimiz davranışlardan biri yeterlilik duygusudur. Yeterli olduğunu gören/kabul eden çocuğun kendine güveni gelişir. Özgüven gelişimiyle birlikte çocuk kendini değerlendirmeyi ve geliştirmeyi öğrenir. Ayrıca bu yaşlarda cinsiyet kimliği ve etnik kimlik algısıyla birlikte kimlik oluşumu gelişir.

6-11 yaş aralığında tüm gelişim alanları göz önüne alınarak atipik gelişim göstergeleri şu şekildedir: Koordinasyon, denge ve kas gücü eksikliği, çok aktif, dürtüsel ve kontrol edilemeyen davranışlar, kalem, kitap, makas gibi gereçleri tutma yetersizliği, kendine yetebilme becerisinde zayıflık, giyinirken, tuvalet ihtiyacını giderirken yardıma gereksinim duyma, tamamladığı aşamaları geriye doğru tekrarlamada başarısızlık, basit olayların sebeplerini açıklayamama, geleneksel zekâ testlerinde 70’den aşağıda puan almak, derslerde düşük performans gösterme, yaşına göre üstün zihinsel ya da sanatsal yeteneğe sahip olma, sınırlı sözcük dağarcığı, sosyal problemleri çözmede dili kullanamama, toplumsal açıdan uygun olmayan bir dil kullanma, 8 yaşına kadar okuyamama, aşağılık duygusu hissetme, bir işi bağımsız olarak bitirememe, kaygı ve çekingenlik, yakın arkadaşın olmaması, problemleri saldırganlıkla çözme.

Ergenlik ve Son Çocukluk Döneminde (11-18 Yaş) Gelişim

Bu dönem çocukluktan erken yetişkinliğe yöneldiği dönemdir. Bu dönemde fiziksel gelişim yeniden hızlanırken, somut düşünceden soyut düşünceye geçiş gerçekleşir. Dönemin en önemli gelişim görevi, ergenin kendine özgü bir kimlik oluşturabilmeyi başarmasıdır.

Fiziksel Gelişim: Ergenlik döneminin tüm aşamaları her bireyde aynı sırayı izlemesine karşın zamanlaması bireyden bireye değişebilir. Bu yaşlarda kızlarda menstruasyon döngüsü başlar. Hızlı fiziksel ve fizyolojik değişimler, vücut yapısında farklılıklara neden olur. Önce eller ve ayaklar büyür, sonra kollar ve bacaklar, daha sonra da beden gelişir. Meydana gelen bu hızlı değişme, ergenin vücut koordinasyonunu sağlayamamasına neden olur.

Bilişsel Gelişim: Ergenlik, Piaget’nin Bilişsel Gelişim Kuramına göre “Soyut İşlemler Dönemi”dir. Bu dönemde ergen, kendini dünyanın merkezinde gibi hisseder ve bu nedenle yine benmerkezci düşünce hakimdir. Ergenlik dönemi boyunca mantıksal ve soyut düşünce en üst düzeydedir. Bu dönemin başında, benmerkezcilik ön plandadır ve ergen kendisine odaklanmıştır. Ergenliğin sonlarında ise, ergen tüm potansiyelini sosyal çevresini genişletmeye, din ve politika gibi konulara yönlendirir.

Dil Gelişimi: Ergenlik döneminde akran ilişkileri ve sosyal etkileşim için ergen dilini etkili biçimde kullanır. Bu dönemde, özellikle karşı cinse ilginin artması ile dilin etkili kullanımı ve kendini doğru ifade etme önem kazanmıştır.

Ahlak Gelişimi: Piaget’e göre ahlak gelişiminin son evresi ahlaki görecelik duygusu bu döneme denk gelir. Bu son evrede, ahlaki yargılamalar yapılırken bağlam ve amaçlar dikkate alınır. Bu görüşe göre kurallar insanlar tarafından yapılmıştır ve daha iyi bir amaç için değiştirilebilir.

Duygusal ve Sosyal Gelişim: Çocukluk dönemiyle karşılaştırıldığında, ergen kendisiyle ilgili daha karmaşık bir algıya sahiptir. Çünkü başkalarının onu nasıl algıladığı ve değerlendirdiğini anlamaya çalışır. Bu dönemde gelişen özfarkındalık, çevresinde önem verdiği bireylerden aldığı dönütler ve onlarla geliştirdiği etkileşimle güçlenir. Ebeveynlerle yaşanan ciddi problemler genellikle ergenliğin ilk yıllarında daha fazla görülür. Bu dönemde, aynı zamanda karşı cinsle olan iletişim ve etkileşim ergenin duygusal ve sosyal yaşamını oldukça önemli ölçüde etkiler. 11-18 yaş aralığında atipik gelişim göstergeleri şu şekildedir: Akranlarıyla sağlıklı iletişim kuramama, kilo alma korkusu ile yemekten uzaklaşma, aşırı kilo alma, obezite, aşırı iştahsızlık, cinayet ve intihara eğilim, sağlıksız ve korunmasız cinsel yaşam sonucu hamilelik ya da hastalıklar.


Yukarı Git

Sosyal Medya'da Paylaş

Facebook Twitter Google Pinterest Whatsapp Email