Uluslararası Sosyal Politika Dersi 5. Ünite Sorularla Öğrenelim
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün Kurallar Düzeni, İçerik, Uygulama ve Denetim
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
1919-2012 yılları arasındaki 93 yıllık dönemde, çok kapsamlı ve zengin bir kurallar düzeni oluşturan örgüt nedir?
Uluslararası Çalışma Örgütü, 1919-2012 yılları arasındaki 93 yıllık dönemde, çok kapsamlı ve zengin bir kurallar düzeni oluşturdu.
Uluslararası çalışma örgütünün oluşturduğu bu kurallar nelerden etkilendi?
Kurallar, yaklaşım ve içerik olarak, değişen dış çevre koşullarından, savaşlardan, ekonomik krizlerden ve siyasal gelişmelerden etkilendi.
UÇÖ sözleşmelerinden 8’i, 1990’lı yılların ortalarında başlayan bir süreç sonunda kabul edilen 1998 Bildirgesi’yle ne olarak nitelendirilmiştir?
UÇÖ sözleşmelerinden 8’i, 1990’lı yılların ortalarında başlayan bir süreç sonunda kabul edilen 1998 Bildirgesi’yle temel insan hakları sözleşmeleri olarak nitelendirildi.
UÇÖ metinleri hangi dilde hazırlanır? Bir öncelik sırası söz konusu mudur?
Sözleşmelerin resmi metinleri: UÇÖ sözleşmelerinin resmi metinleri, İngilizce ve Fransızcadır. Her iki dildeki sözleşme metni, aynı ölçüde geçerlidir; birinin ötekine üstünlüğü ya da önceliği yoktur.
UÇÖ sözleşme metinlerinin çevirileri arasında fark olması durumunda hangi yol izlenir?
Denetim organları, iki orijinal metin arasında çelişki bulunması durumunda, daha ileri ve geniş haklar içerdiğini düşündüğü sözleşme metnini temel almaktadır.
UÇÖ sözleşmelerinin üçüncü resmi dili nedir?
UÇÖ sözleşmelerinin üçüncü resmi dili, İspanyolca’dır.
Türkiye’nin UÇÖ sözleşmelerinin çevirilerine ilişkin tutumları nedir?
Genel Müdür, ilgili hükümetlerin isteği üzerine, sözleşme ve tavsiyelerin ulusal (kendi dillerine) çevirilerini hazırlatabilir. Türkiye’de, ne işçi ve işveren örgütleri ne de hükümet, sözleşme ve tavsiyelerin çevirisi konusunda herhangi bir çaba göstermiştir. Yalnızca onaylananlar sözleşmelerin Türkçe çevirileri vardır. Bu çevirilerden bazılarında, sözleşmelerdeki hakları daraltan ve anlam kayması yaratan hatalar vardır. Sözleşmeler, orijinal metinlere ve denetim organlarının kararlarına göre anlaşılmalı ve yorumlanmalıdır.
Üye devletlerin UÇÖ anayasasına göre öngörülen yükümlülükleri nelerdir?
İlgili yükümlülükler şöyle sıralanabilir: • UÇK’nin kapanmasından itibaren bir yıl içinde, sözleşmeyi onaya yetkili makama sunma. Olağanüstü durum varsa, bu süre en çok 18 aydır. Buradaki amaç, yetkili makamın sözleşmeyi yasaya dönüştürmesi ya da başka nitelikte önlemler almasıdır. Ancak sözleşmeyi yetkili makama sunma yükümlülüğü, onayın zorunlu olduğu anlamına gelmez. Onay için her hangi bir süre de söz konusu değildir. • Aldığı önlemler, yani yetkili makama sunma, yetkili makam ve kararı konularında Genel Müdür’e bilgi verme. Bu bilgilerin, üçlü danışma gereği, en çok temsil yeteneği bulunan işçi (çalışan) ve işveren örgütlerine de iletilmesi gerekir. • Onay işlemi tamamlandığında, onayı Genel Müdür’e bildirme. Sözleşme kurallarını gerçekleştirip yaşama aktarmak için gerekli önlemleri alır. Gerekli önlemler, yasal düzenlemeler ve/ya da toplu iş sözleşmeleri ile alınabilir. Önemli olan, sözleşme kurallarının fiilen uygulanmasının sağlanmasıdır.
UÇÖ’de sık rastlanan bir yöntem olmayan protokol nedir?
Protokol, bir sözleşmenin kısmen gözden geçirilmesine ilişkin bir belgedir. Sözleşmeler gibi, ilgili sözleşmeyi onaylayan devletin onayına açıktır. Protokol, UÇÖ’de çok sık başvurulan bir yöntem değildir. Esin kaynağı, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’dir. Beş sözleşmeye ilişkin protokol kabul edildi.
UÇÖ’de onaya sunma yükümlülüğü nedir?
Üye devletin UÇK’nin kabul ettiği sözleşmeyi onaya sunma yükümlülüğü, onay zorunluluğu anlamına gelmez. Ancak devletler, onaya sunma yükümlülüğünü bir formalite saymamalıdır. UÇÖ, onay girişiminde bulunma yükümlülüğünün sonuçsuz kalması durumunda da, onaydan bağımsız bir denetim olanağı öngörmüştür.
İç hukuk alanında onay nedir?
İç hukuk alanında onay, Anayasamızın öngördüğü iki işlemle gerçekleşir ve sözleşme iç hukuk alanında bağlayıcılık kazanır.
Uluslararası hukukta onay nedir?
Uluslararası hukukta onay, iç hukuktaki onaydan sonra yerine getirilmesi gereken uluslararası bir işlem ve yükümlülüktür. Sözleşme, uluslararası kamu hukuku alanında bu onayla varlık kazanır. Üye devlet bununla UÇB Genel Müdürü’ne onayladığı bir sözleşmeyi uygulama yükümlülüğü üstlendiğini bildirir. Onay belgesinin UÇB’ye gönderilmesiyledir ki, onay uluslararası hukukta etkilerini doğurur. Bildirim yapılmamışsa, onay yalnızca iç hukuk açısından geçerli bir işlem olarak kalır.
Tip kurallar nedir?
Sözleşmelerin onay koşulları, yürürlüğe girmesi, feshedilmesi, onayların üye devletlere bildirilmesi ve gözden geçirilmesi konuları, her sözleşmenin son maddelerinde yer alan benzer tip kurallar ile düzenlenmiştir. Son maddelerde, onay işleminin tesciline ve yapılması gereken başka işlemlere ilişkin kurallar da vardır.
Sözleşmelerin feshinde geçerlik ne zaman gerçekleşir?
Fesih, bir devlet yetkilisinin imzasını taşıyan ve UÇB Genel Müdürü’ne gönderilen özel bir yazıyla, yazılı bildirimle gerçekleşir. Yazıda, feshedilecek sözleşme açıkça belirtilmelidir. Fesih, Genel Müdür’ün tescil etmesinden bir yıl sonra geçerli olur.
Hükümetin sözleşmeyi feshetmeden önce, karşılaşılan sorunlar ve çözümü için işçi ve işveren örgütlerine danışması zorunluluğu hangi sözleşmede yer alır?
144 sayılı sözleşme
UÇÖ’nün sözleşme ve tavsiyeleri konusunda üç kümeli sınıflandırma maddeleri nelerdir?
Üç kümeli sınıflandırma maddeleri kısaca şöyle açıklanabilir: • Temel haklara ilişkin sözleşmeler: Bunlar; teknik ya da program nitelikli olabilir. Karşılıklı bağımlılığı ve bölünmezliği kuşku götürmeyen 8 sözleşmede güvenceye bağlanan temel insan haklarıyla ilgilidir. • Çalışma koşulları ve sosyal güvenlik ile ilgili teknik kurallar içeren sözleşmeler: Bunlar, doğal olarak çoğunluğu oluşturur. Sözleşmelerin esnekliği konusundaki tartışmalar, temelde bu kurallara ilişkindir. Kabul edilmesinde en çok itirazlarla karşılaşılan yeni kurallar (sözleşmeler), bu kümedekilerdir. • Sendikal ortakların rolüne vurgu yapılan program nitelikli sözleşmeler: Bunlar, hemen yerine getirilmesi gerekli yükümlülükler içermeyen ve temelde özendirici olan sözleşmelerdir. Erişilecek amaçlar saptanarak, hukuksal nitelik taşımayan yol ve yöntemlerle aşamalı biçimde uygulamaya konulması öngörülür. İstihdam, mesleksel eğitim ya da ayrımcılığa karşı savaşım konularıyla ilgili sözleşmeler, bu kümeye örnek oluşturur.
UÇÖ’de öncelikli sözleşme ne anlama gelmektedir?
UÇÖ sözleşmelerinden 4’ü, öncelikli sözleşmeler olarak nitelendirildi. Bu sözleşmeler için de, temel insan hakları sözleşmelerinde olduğu gibi, iki yılda bir rapor sunma yükümlülüğü öngörüldü. 2008 Bildirgesi ise, aynı 4 sözleşmeyi yönetişim sözleşmeleri olarak nitelendirdi. Türkiye, bu sözleşmelerden yalnızca 129 sayılı olanı onaylamadı.
Çalışma kurallarının konularına göre 22 başlıktan oluşan daha ayrıntılı bir sınıflandırmanın maddeleri nelerdir?
İlgili maddeler şöyle sıralanabilir: • Sendika özgürlüğü, toplu pazarlık ve çalışma ilişkileri, • Zorla çalıştırma, • Çocuk çalışmasının kaldırılması, • Fırsat ve işlem eşitliği, • Üçlü danışmalar, • İş yönetimi ve teftişi, • İstihdam politikası ve istihdamın geliştirilmesi, • Mesleksel yönlendirme ve eğitim, • İstihdam (iş) güvenliği (güvencesi), • Ücretler, • Çalışma süresi, • İş güvenliği ve sağlığı, • Sosyal güvenlik, • Analığın korunması, • Sosyal politika, • Göçmen işçiler, • Deniz/Gemi adamları, • Balıkçılar, • Limanlarda çalışma, • Yerli halklar ve kabileler, • Özel işçi kategorileri, • Son maddeler hakkındaki sözleşmeler.
UÇÖ’ün kural üretme etkinliğinin genel çizgileriyle değerlendirilmesinde, birbirini tamamlayan iki ölçüt nedir?
UÇÖ’nün kural üretme etkinliğinin genel çizgileriyle değerlendirilmesinde, birbirini tamamlayan iki ölçüt temel alınabilir. Bunlar; sayısal ve niteliksel ölçütlerdir.
Özendirici sözleşme nedir?
Genel amaçları belirlemekle yetinen özendirici sözleşmeler, bu amaçlara ulaşmaya özgü yöntemler konusunda onaylayan devletlere geniş bir serbestlik tanır.
Özendirici sözleşmeler niteliğinde olan sözleşme örnekleri nelerdir?
Örneğin; • Ücret Eşitliği (100), • Ayrımcılık (111) ve • İstihdam Politikası (122) sözleşmelerinde bu teknik kullanıldı.
Sosyal Devlet Döneminde izlenen süreçler nasıl açıklanabilir?
Bu dönemde de, ivedi çalışma koşullarını iyileştirmeye yönelik koruyucu yasama etkinliği sürdü. Ancak uluslararası sosyal korumanın kapsamı, hem kişiler ve hem de konular yönünden genişledi. Sorunlar, daha geniş bir bakış açısıyla ele alındı. Bazı konularda ilk dönemde kabul edilen bazı sözleşmeler gözden geçirildi. Kimi konularda da, özellikle gelişmekte olan ülkeleri amaçlayan yeni belgeler kabul edildi. Koruyucu yasama etkinliği, çalışma ve hatta yaşam koşullarını düzeltmenin ötesinde, kimi temel insan haklarının korunmasına ve geliştirilmesine de yöneldi.
UÇÖ’ye Nobel Barış Ödülü ne zaman verilmiştir?
1919’da kurulurken siyasal ve sosyal barış arasındaki yaşamsal bağlantıyı vurgulayan UÇÖ’ye, kuruluşunun 50. yılına denk düşen 1969 yılında, 10 Aralık İnsan Hakları Uluslararası Günü Nobel Barış Ödülü verildi.
Dünya İstihdam Programı’nın öncelikleri nelerdir?
İstihdam politikası alanında ilk küresel planlama girişimi olan Dünya İstihdam Programı’nı başlatmıştı. Bu program, işsizlik ve gizli işsizliğin yoksulluğun temel nedenlerinden olduğunu ve kalkınmanın önündeki en büyük engeli oluşturduğunu düşünen Genel Müdür Morse’un önceliklerinden biriydi.
Küreselleşmeye sosyal yanıt dönemi ne zaman başlamaktadır?
Küreselleşmeye sosyal yanıt dönemi 1985 yılında başlamaktadır.
Yumuşak hukuk (soft law) kavramının 2012’deki en iyi örneği nedir?
Yumuşak hukuk (soft law) kavramının 2012’deki en iyi örneği, Sosyal Korumanın Ulusal Temel Çerçevesi Tavsiyesi’dir.
Küreselleşmeye sosyal yanıt döneminde niteliksel yönden yapılan düzenlemeler nelerdir?
Bu dönemde kabul edilen sözleşme ve tavsiyelerin önemli bir bölümü, küreselleşmenin (ve post fordist üretim biçimlerinin) yarattığı yeni istihdam biçimleri için uluslararası alt sınır getiren düzenlemelerdir. Kısmi zaman çalışma (1994) ve evde çalışma (1996) ile ilgili sözleşme ve tavsiyeler, bunun en önemli örnekleridir. Bir başka örnek, 2006’da kabul edilen 198 sayılı İş İlişkisi Tavsiyesi’dir. Bu tavsiye, taşeron çalışmayla ilgili sözleşme ve tavsiye girişiminin başarısız sonuçlanması üzerine kabul edildi.
Küreselleşmenin olumsuz sosyal sonuçlarıyla ilgili kabul edilen belgeler nelerdir?
Küreselleşmenin olumsuz sosyal sonuçlarıyla doğrudan bağlantılı sorunlara ilişkin olarak da, şu belgeler kabul edildi: • Borcunu ödeyemez durumdaki işverenlere karşı işçi alacaklarının korunması sözleşmesi (1992), • Özel istihdam acenteleri sözleşmesi (1997), • Yapısallaşan işsizlik sorununu küçük ve orta ölçekli işletmeleri destekleyerek yaratılacak istihdam olanaklarıyla çözmeyi amaçlayan tavsiye (1998). Kabul edilen sözleşmeler arasında; • Çocukların çalıştırılmasının yasaklanmasına (1999) ve • Ev emekçilerinin korunmasına (2011) yönelik 182 ve 189 sayılı sözleşmeler de vardır. Öte yandan 2006’da da, Örgüt’ün eylem araçlarının tümünün seferber edilmesini öngören iş sağlığı ve güvenliği alanında özendirici çerçeve sözleşme (187) ve tavsiye (197) kabul edildi. Bu dönemde, uluslararası çalışma kuralları bütününün etkisini, uyumunu ve etkinliğini artırma ve denetim süreçlerini iyileştirme çabaları yoğunlaştırıldı.
Çalışmaya İlişkin Temel Haklar ve İlkeler İle İzlenmesi UÇÖ Bildirgesi ne zaman kabul edilmiştir?
Çalışmaya İlişkin Temel Haklar ve İlkeler İle İzlenmesi UÇÖ Bildirgesi, 18 Haziran 1998’de kabul edilmiştir.
Çalışmaya İlişkin Temel Haklar ve İlkeler İle İzlenmesi UÇÖ Bildirgesi nedir?
Bildirge, UÇÖ’nün Soğuk Savaş sonrasında, özellikle 1994’ü izleyen yıllarda çeşitli organları çerçevesinde sürdürdüğü ekonominin ve ticaretin küreselleşmesine, yarattığı olumsuz sosyal sonuçlara verdiği bir yanıttır. Ekonomik küreselleşmenin, asgari bir sosyal kurallar temeline dayanması, ekonomik büyüme ile sosyal ilerleme arasında bağ kurulması ve ekonomik gelişmeye sosyal gelişmenin de eşlik etmesi gerektiği düşüncesinin sonucudur. Küreselleşmenin derinleştirdiği sosyal adaletsizlik ve eşitsizliklere karşı çıkmanın önkoşulu, UÇÖ sözleşmelerinden kimilerinin uygulanmasını sağlamak ve yaygınlaştırmaktır.
Hakça Bir Küreselleşme İçin Sosyal Adalet UÇÖ Bildirgesinde dört stratejik hedef nedir?
İlgili dört stratejik hedef şöyle sıralanabilir: • İstihdamın geliştirilmesi; • Sosyal koruma önlemleri alınması ve güçlendirilmesi; • Sosyal diyalog ve üçlülüğün geliştirilmesi; • Temel çalışma haklarına saygı gösterilmesi ve uygulamaya konulması.
Dünya İstihdam Paktının beş ana başlığı nedir?
Dünya İstihdam Paktının beş ana başlığı şöyle sıralanabilir: • Krize insanca çalışmaya dayalı bir yanıt; • Ekonominin yeniden canlanmasını ve kalkınmayı geliştirmeyi amaçlayan ilkeler; • İnsanca çalışmaya dayalı yanıtlar. Bunlar, şu alt başlıklar altında sıralanabilir: • İstihdam yaratılmasını hızlandırmak, istihdamı ayağa kaldırmak ve işletmelerin yaşayabilirliğini sağlamak; • Sosyal koruma sistemlerini güçlendirmek ve kişileri korumak; • Uluslararası çalışma normlarına saygı gösterilmesini güçlendirmek; • Sosyal diyalog (toplu pazarlık, önceliklerin sayımını yapmak ve eylemi uyarmak); • İzlenecek yol: Hakça ve sürdürülebilir bir küreselleşmeyi yerleştirmek; • ILO’nun eylemi.
Dünya İstahdam Paktının, ulusal ve uluslararası politikaları yönlendirme amacıyla önerdiği önlem ve politikalar nelerdir?
İlgili önlem ve politikalar şöyle sıralanabilir: • Kadın ve erkek çalışanları olabildiğince işinde tutmak; • İşletmeleri ve özellikle küçük ve orta boy işletmeleri desteklemek; • Yeşil istihdamı da kapsamak üzere, özellikle yüksek yoğunluklu istihdam sektörlerinde yatırımları ve istihdam yaratılmasını desteklemek; • Krizden etkilenen kişi ve aileleri ve özellikle en elverişsiz konumda olanları ve kayıt dışı ekonomi çalışanlarını korumak ve bunu, kendilerine bir gelir, sürekli yaşama araçları ve emeklilik ikramiyesi güvencesi sağlayacak biçimde sosyal koruma sistemlerini güçlendirerek yapmak; • Çalışanları, bugün ve yarın gereksinme duyacakları yeteneklerle donatmak.
Dünya İstihdam Paktının öngördüğü ve amaçladığı önlemler yelpazesi maddeleri nelerdir?
İlgili önlemler yelpazesi maddeleri şöyle sıralanabilir: • İstihdamı özendirmek (uzun süreli işsizlik ve kayıt dışı istihdamın artması riskini azaltmak, tam istihdam ile verimli istihdamı ve insanca çalışmayı kriz karşıtı politikaların odağına yerleştirmek); • Sosyal korumayı yaygınlaştırmak; • Uluslararası çalışma kurallarına saygı göstermek; • Sosyal diyaloğu geliştirmek; • Hakça bir küreselleşmeyi biçimlendirmek.
DİP (Dünya İstaihdam Paktı) ve temel insan hakları’nın vurguladığı ortak noktalar nelerdir?
2008 Bildirgesi gibi Dünya İstihdam Paktı da, zorla çalıştırmanın kaldırılmasına, eşitlik ve ayrımcılık yasağına, sendikal hak ve özgürlüklere ve çocukların çalıştırılmasının kaldırılmasına vurgu yaptı.
İnsanca çalışma paradigması bağlamında, UÇÖ’ün gelecek yıllardaki politikalarına kılavuzluk etmesi ve uluslararası rolünü belirlemesi gereken dört stratejik hedef nedir?
İlgili dört stratejik hedef şöyle sıralanabilir: • Emeğin haklarını (çalışmaya bağlı insan haklarını), • İstihdamı, • Sosyal korumayı • Sosyal diyaloğu geliştirmek.
UÇÖ’de denetimin gerçekleştirildiği iki özel organ nedir?
Denetimin gerçekleştirildiği iki özel organ şunlardır: • Sözleşme ve Tavsiyelerin Uygulanması Uzmanlar Komisyonu (Uzmanlar Komisyonu) ve • Sözleşme ve Tavsiyelerin Uygulanması Konferans Komisyonu (Konferans Komisyonu/Uygulama Komisyonu/Aplikasyon Komitesi).
Uzmanlar komisyonunun görevi nedir?
Hukuka uygunluk denetimi yapar. Bu nedenle, üçlü yapıda değildir. Yetkin, bağımsız ve uzman kişilerden oluşur. Rapora dayalı, onay koşullu denetimin ilk aşamasında görev yapar.
Uzmanlar komisyonu denetim görevini yerine getirirken hangi yöntemi kullanır?
Uzmanlar Komisyonu, 1969 yılından beri, denetim işlevini yerine getirirken doğrudan ilişki yöntemine de başvuruyor. Doğrudan ilişki, onayladığı sözleşmeyi uygulama ya da anayasal yükümlülükleri yerine getirme konusunda çok önemli özel güçlüklerle karşılaşan hükümetlerle kurulur. Böylece, doğrudan bilgiler edinme olanağı sunmayan genel denetimin eksiklikleri giderilir.
Sendika özgürlüğü komitesi nedir?
Kasım 1951’de kurulan ve 1952’de de çalışmaya başlayan SÖK, yakınmalara dayalı özel denetim mekanizmasının temel organıdır. Başlangıçta iki görevi vardı: • Yakınmaların YK’ce daha kapsamlı biçimde incelenmeye değer olup olmadığını belirlemek ve • İncelenmeye değer görülmesi durumunda da, yakınmanın SÖAUK’ye gönderilmesi için ilgili hükümetin olurunu elde etmeye çaba göstermek.
1998 bildirgesi ile denetim sistemlerinde varılan yeni aşama nasıl açıklanabilir?
1998 Bildirgesi’yle, denetim sistemlerinde yeni bir aşamaya varıldı. Onaydan bağımsız ve raporlar temeline dayalı olarak işletilen ve iki ayrı yoldan gerçekleştirilen bir izleme sistemi kuruldu. Yakınmalara dayalı özel denetimin kapsamı genişletildi, ama niteliği değiştirildi.
Temel hak ve ilkeleri geliştirme stratejilerinde göz önünde bulundurulması gereken noktalar nelerdir?
Göz önünde bulundurulması gereken ilgili noktalar şöyle sıralanabilir: • Tüm üye devletlerin; ekonomik, siyasal ve sosyal bağlamlardan bağımsız biçimde, temel çalışma hak ve ilkelerine tam olarak saygı göstermeleri gerekir; • Sendika özgürlüğüne ve fiili toplu pazarlık hakkının tanınmasına saygı gösterilmesi, öteki temel hak ve ilkelerin uygulanması için kaçınılmazdır; • Dört temel hak ve ilkenin uygulamada ilerlemesi için bunları birbirinden ayırmayan uyumlu bir strateji gerekir; • Hükümetlerin siyasal iradesi çok önemlidir; • Mevzuat ve uygulamayı aynı zamanda değerlendirmek gerekir; • Hükümetler ve sosyal ortaklar, bu hak ve ilkelere bağlı sorunların varlığını kabul etmelidir; • Ulusal düzeyde diyaloğa dayalı bir yaklaşım gerekir; • İşçi ve işveren örgütlerini, geliştirme ve uygulamaya koyma sürecinin tüm aşamalarına katmak gerekir.
Uluslararası Çalışma Örgütünün Sözleşme ve Tavsiyelerinin diline ilişkin sistemini anlatınız.
Sözleşme ve tavsiyelerin kabul edilen İngilizce ve Fransızca metinleri, resmi metinlerdir. Bu kural, 1919’dan beri değişmedi. Her iki metin, aynı ölçüde geçerlidir. Denetim organları, iki orijinal metin arasında çelişki bulunması durumunda, daha ileri ve geniş haklar içerdiğini düşündüğü sözleşme metnini temel almaktadır.
Sözleşmeler, UÇÖ’nün üçüncü resmi dili olan İspanyolca olarak da hazırlanır. Genel Müdür, ilgili hükümetlerin isteği üzerine, sözleşme ve tavsiyelerin ulusal (kendi dillerine) çevirilerini hazırlatabilir. Türkiye’de, ne işçi ve işveren örgütleri ne de hükümet, sözleşme ve tavsiyelerin çevirisi konusunda herhangi bir çaba göstermiştir. Yalnızca onaylananlar sözleşmelerin Türkçe çevirileri vardır. Bu çevirilerden bazılarında, sözleşmelerdeki hakları daraltan ve anlam kayması yaratan hatalar vardır. Sözleşmeler, orijinal metinlere ve denetim organlarının kararlarına göre anlaşılmalı ve yorumlanmalıdır.
Uluslararası Çalışma Örgütüne üye devletlerin sözleşmelere ilişkin yükümlülükleri nelerdir, anlatınız.
UÇÖ Anayasası’na göre, sözleşme ve tavsiyeler ile protokoller, kabul edilmelerinden sonra onaylanması için üye devletlere gönderilir. Ancak, tavsiyelerin onaylanması söz konusu değildir. Sözleşmelerin kabul edilmesindeki ilk temel amaç, UÇÖ’ye üye devletlerce onaylanarak iç hukuk düzenlerinde hukuksal bağlayıcılık kazandırılmasıdır. Bunun ilk adımıysa, kabul edilen sözleşmenin üye devletlere gecikmeden gönderilmesidir.
Üye devletlerin, UÇÖ Anayasası’nda öngörülen yükümlülükleri şunlardır
(bkz. Şekil 5.1.):
• UÇK’nin kapanmasından itibaren bir yıl içinde, sözleşmeyi onaya yetkili makama sunma. Olağanüstü durum varsa, bu süre en çok 18 aydır. Buradaki amaç, yetkili makamın sözleşmeyi yasaya dönüştürmesi ya da başka nitelikte önlemler almasıdır. Ancak sözleşmeyi yetkili makama sunma yükümlülüğü, onayın zorunlu olduğu anlamına gelmez. Onay için her hangi bir süre de söz konusu değildir.
• Aldığı önlemler, yani yetkili makama sunma, yetkili makam ve kararı konularında Genel Müdür’e bilgi verme. Bu bilgilerin, üçlü danışma gereği, en çok temsil yeteneği bulunan işçi (çalışan) ve işveren örgütlerine de iletilmesi gerekir.
• Onay işlemi tamamlandığında, onayı Genel Müdür’e bildirme. Sözleşme kurallarını gerçekleştirip yaşama aktarmak için gerekli önlemleri alır. “Gerekli önlemler”, yasal düzenlemeler ve/ya da toplu iş sözleşmeleri ile alınabilir. Önemli olan, sözleşme kurallarının fiilen uygulanmasının sağlanmasıdır.
UÇÖ'ya üye ülkelerde sözleşmelerin onaylanmaması durumunda ne olur, anlatınız.
Yetkili makamın sözleşmeyi onaylamaması durumunda, üye devletin ilkece başka bir yükümlülüğü yoktur. Ancak, onaylanmayan sözleşmeler (ve onaylanması söz konusu olmasa da, tavsiyeler) için, YK’nin kararlaştıracağı uygun aralıklarla mevzuatın ve uygulamanın durumu konusunda rapor sunulur.
Üye devletlerin bu yükümlülüğü, biçimsel bir yükümlülük değildir. Onaya yetkili makama sunulması ve yetkili makamın onayı tartışarak olumlu ya da olumsuz bir karar vermesi gerekir.
Uluslararası Çalışma Örgütünün sözleşmelerinin onaylanması ve yürürlüğe girmesi sürecini anlatınız.
UÇÖ sözleşmeleri, ilkece onaylayan bir devlet için onu yürürlüğe koyma, gereklerini yerine getirme, kurallarını iç hukuka aktarma ve bu amaçla da uygulamada gerekli önlemleri alma konularında hukuksal yükümlülük doğurur. Onay, onaylayan devlet için somut ve olumlu eylemde bulunmayı, yürürlükte olan yasalarda uyum sağlayıcı değişiklik ve düzenlemeler yapılmasını gerektirir.
Öncelikle, onay işleminin iç hukuk ile uluslararası hukuk alanında farklı anlamları olduğunu unutmamak gerekir. İç hukuk alanında onay, Anayasamızın öngördüğü iki işlemle gerçekleşir ve sözleşme “iç hukuk” alanında bağlayıcılık kazanır.
Uluslararası hukukta onay ise, iç hukuktaki onaydan sonra yerine getirilmesi gereken uluslararası bir işlem ve yükümlülüktür. Sözleşme, uluslararası kamu hukuku alanında bu onayla varlık kazanır. Üye devlet bununla UÇB Genel Müdürü’ne onayladığı bir sözleşmeyi uygulama yükümlülüğü üstlendiğini bildirir. Onay belgesinin UÇB’ye gönderilmesiyledir ki, onay uluslararası hukukta etkilerini doğurur. Bildirim yapılmamışsa, onay yalnızca iç hukuk açısından geçerli bir işlem olarak kalır.
Sözleşmelerin onay koşulları, yürürlüğe girmesi, feshedilmesi, onayların üye devletlere bildirilmesi ve gözden geçirilmesi konuları, her sözleşmenin son maddelerinde yer alan benzer “tip kurallar” ile düzenlenmiştir. Son maddelerde, onay işleminin tesciline ve yapılması gereken başka işlemlere ilişkin kurallar da vardır. Buna göre; Genel Müdür, onayları kaydeder, tescil eder. Tescil tarihinden 12 ay sonra sözleşme uluslararası hukukta yürürlüğe girer.
Uluslararası Çalışma Örgütünde sözleşmelerin feshi nasıl gerçekleşir, anlatınız.
Sözleşmenin feshi, onaylanmış bir sözleşmeden doğan hukuksal ve anayasal yükümlükleri sona erdiren bir işlemdir. Fesih, bir devlet yetkilisinin imzasını taşıyan ve UÇB Genel Müdürü’ne gönderilen özel bir yazıyla, yazılı bildirimle gerçekleşir. Yazıda, feshedilecek sözleşme açıkça belirtilmelidir. Fesih, Genel Müdür’ün tescil etmesinden bir yıl sonra geçerli olur. Hükümet sözleşmeyi feshetmeden önce, karşılaşılan sorunlar ve çözümü için işçi ve işveren örgütlerine danışmalıdır. 144 sayılı sözleşmenin bunu zorunlu tuttuğunu unutmayalım. Fesihler, çoğunlukla, gözden geçirilmiş ya da güncelleştirilmiş yeni metni onaylanan sözleşmelere ilişkindir. Örneğin Türkiye bu anlamda, 138 sayılı sözleşmeyi 1998’de onayladığı için, asgari yaşla ilgili üç sözleşmeyi feshetti.
Uluslararası Çalışma Örgütünde amacını yitiren sözleşmelerin kaldırılması sürecini anlatınız.
UÇÖ Anayasası ve UÇK Yönetmeliği, sözleşme ve tavsiyelerin ortadan kaldırılmasına ilişkin bir düzenleme yapmamıştır. Bu alandaki boşluk, 1997’de Anayasa’ya yeni bir fıkra eklenerek giderildi. Buna göre sözleşme, eğer amacını yitirmiş görünüyorsa ya da Örgüt’ün hedeflerinin yerine getirilmesine artık yararlı bir katkıda bulunmuyorsa ortadan kaldırılabilir. UÇK, Yönetim Konseyi’nin önerisi üzerine, toplantıda bulunan delegelerin 2/3’ünün çoğunluğu ile bu türden işlevsiz kalmış bir sözleşmeyi kaldırabilecektir. Kaldırma yöntemi yürürlüğe giren sözleşmelere, geri çekme yöntemi ise yürürlüğe girmeyen sözleşmeler ile tavsiyelere uygulanır.
Anayasa değişikliğinin ardından, bu yeni uygulama başladı ve 2000’de beş sözleşme geri çekildi. Bunlar, 1939 öncesinde kabul edilen ve 2000’de yürürlüğe girmeyen sözleşmelerdi. 2002’de de, 20 tavsiye geri çekildi. Uzmanlar Komisyonu’nun 2018 raporuna göre, sonuç olarak, 4 sözleşme kaldırıldı ve 7 sözleşme geri çekildi.
Geri çekilen toplam tavsiye sayısı ise 39’dur. 8 sözleşme de, yürürlükte değildir. Bu sözleşmeler, tümünün yada bir bölümünün gözden geçirilmiş ve yeni metinlerinin yürürlüğe girmiş olması nedeniyle, artık onaya da açık değildir (BIT, 2018: v-x). Yönetim Konseyi, temel insan haklarına ilişkin 8 sözleşme ile “iyi yönetişim sözleşmeleri” olarak nitelenen 4 sözleşmenin gözden geçirme dışında tutulmasına karar verdi.
UÇÖ’nün sözleşme ve tavsiyeleri konusunda, farklı amaç ve ölçütlere göre sınıflandırmalar yapılmıştır. Buna göre, sözleşme ve tavsiyeleri içerdikleri yükümlülüklere göre nasıl sınıflandırabiliriz?
UÇÖ’nün sözleşme ve tavsiyeleri konusunda, farklı amaç ve ölçütlere göre sınıflandırmalar yapılmıştır. Örneğin, kuralların az çok “temel” ve “öncelikli” nitelik taşıması ile içerdiği yükümlülüklerin niteliğini gözönüne alan üç kümeli sınıflandırma şöyledir:
1. Temel haklara ilişkin sözleşmeler: Bunlar; teknik ya da program nitelikli olabilir. Karşılıklı bağımlılığı ve bölünmezliği kuşku götürmeyen 8 sözleşmede güvenceye bağlanan temel insan haklarıyla ilgilidir.
2. Çalışma koşulları ve sosyal güvenlik ile ilgili teknik kurallar içeren sözleşmeler: Bunlar, doğal olarak çoğunluğu oluşturur. Sözleşmelerin esnekliği konusundaki tartışmalar, temelde bu kurallara ilişkindir. Kabul edilmesinde en çok itirazlarla karşılaşılan yeni kurallar (sözleşmeler), bu kümedekilerdir.
3. Sendikal ortakların rolüne vurgu yapılan program nitelikli sözleşmeler: Bunlar, hemen yerine getirilmesi gerekli yükümlülükler içermeyen ve temelde özendirici olan sözleşmelerdir. Erişilecek amaçlar saptanarak, hukuksal nitelik taşımayan yol ve yöntemlerle aşamalı biçimde uygulamaya konulması öngörülür. İstihdam, mesleksel eğitim ya da ayrımcılığa karşı savaşım konularıyla ilgili sözleşmeler, bu kümeye örnek oluşturur (Servais, 2004: 21, 58-59, 295-300).
Yönetim Konseyi, düzenledikleri konular yönünden sözleşmeleri kaç başlıkta toplamıştır, yazınız.
YK, düzenledikleri konular yönünden sözleşmeleri şu 12 başlıkta toplamıştır:
Temel insan hakları, istihdam, sosyal politika, çalışma yönetimi, çalışma ilişkileri, çalışma koşulları, sosyal güvenlik, kadınların istihdamı, çocuk ve yetişkinlerin istihdamı, göçmen işçiler, yerli halk ve kabileler ile anaülke dışındaki topraklarda çalışan işçiler, öteki işçi kesimleri.
Uzmanlar Komisyonu’nun 2018’de Konferans’a sunduğu raporda, uluslararası çalışma kurallarının (normlarının) “düzenledikleri konulara göre” yaptığı sınıflandırmayı yazınız.
Uzmanlar Komisyonu’nun 2018’de Konferans’a sunduğu raporda, uluslararası çalışma kurallarının (normlarının) “düzenledikleri konulara göre” 20 başlıktan oluşan daha ayrıntılı bir sınıflandırması şöyledir (BIT, 2018: v-x):
1. Sendika özgürlüğü, toplu pazarlık ve çalışma ilişkileri,
2. Zorla çalıştırma,
3. Çocuk çalışmasının kaldırılması, çocukların ve gençlerin korunması,
4. Fırsat ve işlem eşitliği,
5. Üçlü danışmalar,
6. İş yönetimi ve teftişi,
7. İstihdam politikası ve istihdamın geliştirilmesi,
8. Mesleksel yönlendirme ve eğitim,
9. İstihdam (iş) güvenliği (güvencesi),
10.Ücretler,
11.Çalışma süresi,
12.İş güvenliği ve sağlığı,
13.Sosyal güvenlik,
14.Sosyal politika,
15.Göçmen işçiler,
16.Deniz/Gemi adamları,
17.Balıkçılar,
18.Liman işçileri,
19.Yerli halklar ve kabileler,
20.Özel işçi kategorileri
Uluslararası Çalışma Örgütünün Sosyal Devlet Dönemini anlatınız.
Bu dönem, 3. Ünitede gördüğümüz FB’nin kabul edilmesiyle başlar ve 1980’li yılların ortalarında (bazı yazarlara göre de Soğuk Savaş döneminin kapandığı 1989’da) sona erer. Anımsanacağı gibi bu dönemde; Soğuk Savaş ve sömürgecilikten çıkış süreci sonucunda, UÇÖ’ye üye devlet sayısı artarak katlandı. 1936’da 62 olan üye devlet sayısı, 1964’te 110’a ve 1989’da 150’ye yükseldi. UÇB görevlilerinin sayısı ve Örgüt’ün yıllık bütçesi de artmaya başladı. Teknik işbirliği, Örgüt’ün etkinliklerinin ayrılmaz parçasını oluşturdu. Yeni gereksinimlere uyarlanan programlar yerelleştirildi, eğitim ve araştırma etkinlikleri atılım kazandı.
Toplam 94 sözleşme ve 105 tavsiyenin kabul edildiği bu dönemde, kural üretme etkinliği sayısal yönden 1919-1944 dönemine oranla görece daha düşüktür: Ortalama olarak, yılda 2,3 sözleşme ve 2,5 tavsiye kabul edildi. Bu dönemde, çalışma ve sosyal politika alanındaki uluslararası yasama etkinliğinde, çok önemli niteliksel dönüşümler oldu. Bunlar, belgelerin amaçladığı kişi ve konulara, düzenlenmesinde benimsenen yaklaşım ve kuralları üretme tekniğine ilişkindir. Sözleşmeler, daha çok uygulanacak bir eylem programı aracılığıyla zaman içinde belirlenen hedef ve amaçlara “aşamalı” biçimde ulaşılmasını öngören “özendirici sözleşmeler” niteliği taşır. Genel amaçları belirlemekle yetinen özendirici sözleşmeler, bu amaçlara ulaşmaya özgü yöntemler konusunda onaylayan devletlere geniş bir serbestlik tanır. Örneğin, Ücret Eşitliği (100), Ayrımcılık (111) ve İstihdam Politikası (122) sözleşmelerinde bu teknik kullanıldı. Bu dönemde de, ivedi çalışma koşullarını iyileştirmeye yönelik koruyucu yasama etkinliği sürdü. Ancak uluslararası sosyal korumanın kapsamı, hem kişiler ve hem de konular yönünden genişledi. Sorunlar, daha geniş bir bakış açısıyla ele alındı. Bazı konularda ilk dönemde kabul edilen bazı sözleşmeler gözden geçirildi. Kimi konularda da, özellikle gelişmekte olan ülkeleri amaçlayan yeni belgeler kabul edildi. Koruyucu yasama etkinliği, çalışma ve hatta yaşam koşullarını düzeltmenin ötesinde, kimi temel insan haklarının korunmasına ve geliştirilmesine de yöneldi. FB’nin içerdiği özgürlük, eşitlik ve insan onuru gibi evrensel değerleri uluslararası kurallara bağlayan sözleşmeler kabul edildi.
Bu yaklaşımın en önemli örneği, dönemin hemen başlarında kabul edilen sendika özgürlüğünü ve toplu pazarlık hakkını güvenceye alan 87 ve 98 sayılı sözleşmelerdir. Yine, erkek ve kadın işgücünün ücretleri arasında eşitlik, zorla çalıştırmanın kaldırılması, istihdam ve meslek alanında her tür ayrımcılığın önlenmesi konularına ilişkin 100, 105 ve 111 sayılı sözleşmeler de, FB’nin yaklaşımını somutlaştıran belgelerdir. 1998’de “temel insan hakları sözleşmeleri” olarak nitelenen 8 sözleşmeden 5’i, 1948-1958 arasında kabul edildi.
Özellikle işgücü ve sosyal güvenlik alanlarında, konular daha geniş bir bakış açısı ve daha genel bir çerçeve içinde ele alındı. Örneğin, ilk dönemde işsizliğe karşı savaşıma öncelik verilirken, bu dönemde ulusal bir istihdam bürosunun kurulması ve tam çalışmanın geliştirilmesini amaçlayan etkin bir politikanın oluşturulması amaçlandı. Örgüt’ün kuruluşunu izleyen dönemde kabul edilen belgelerdeki sosyal sigorta yerine sosyal güvenlik anlayışı, yasama etkinliğine egemen oldu.
Bu dönemde, belirlenen amaçlara zaman içinde aşamalı olarak erişme olanağı sağlamak için, belgeleri belirli bir esneklik anlayışı ile düzenleme kaygısı giderek arttı. Örgüt’ün evrenselliğinin sürdürülmesinden kaynaklanan bu kaygı, bir yandan çok çeşitli formüllerle sözleşmelere yansıtıldı, öte yandan da sözleşmelere oranla daha çok tavsiye kabul edilmesine yol açtı
Küreselleşmeye Sosyal Yanıt Dönemini (1985-2012) anlatınız.
Özellikle soğuk savaşın sona ermesini izleyen yıllarda kabul edilen sözleşme ve tavsiyeler göz önüne alındığında, kural üretme etkinliğinin 1980’li yılların ortalarından sonraki evresi “küreselleşmeye sosyal yanıt” niteliği taşır. 1998’de kabul edilen -aşağıda göreceğimiz- Bildirge de bunu belirtir. Bu dönemde, gecikerek de olsa, ekonomik küreselleşmenin yarattığı sosyal sorunlara uluslararası düzeyde çözüm getirmeye, esnek/atipik çalışma biçimleri ile kayıtdışı (informel) kesim çalıştırılanlarını korumaya yönelik kurallar üretildi. “Yumuşak hukuk” yaklaşımının ürünü belgelerin en önemli örneklerinden olan 1998 ve 2008 bildirgeleri kabul edildi.
Sayısal yönden, 1985’i izleyen dönemde kabul edilen sözleşme ve tavsiye sayılarının sırasıyla 19 ve 22 olması, yıllık ortalamadaki düşmenin sürdüğünü gösteriyor. Sözleşme sayısındaki düşme, 1998 Bildirgesi’ni izleyen yıllarda daha da belirginleşti. Hukuksal bağlayıcılığı/zorlayıcılığı olmayan belgeler, sözleşmelerin yerini aldı. 8 sözleşmeye karşı, 14 tavsiye ve 2 bildirge kabul edildi. Böylece, yasama etkinliğine, “yumuşak hukuk” (soft law) olarak nitelenen yeni bir yaklaşım egemen oldu. Bir sözleşme eşlik etmeksizin “özerk” bir tavsiye olarak kabul edilen 202 sayılı Sosyal Koruma Tabanları Tavsiyesi, yumuşak hukuk anlayışının son örneklerinden biridir (Gülmez, 2018: 456-479).
Niteliksel yönden ise, şu saptamalar yapılabilir: Bu dönemde kabul edilen sözleşme ve tavsiyelerin önemli bir bölümü, küreselleşmenin (ve post fordist üretim biçimlerinin) yarattığı yeni istihdam biçimleri için uluslararası alt sınır getiren düzenlemelerdir. Kısmi zaman çalışma (1994) ve evde çalışma (1996) ile ilgili sözleşme ve tavsiyeler, bunun en önemli örnekleridir. Bir başka örnek, 2006’da kabul edilen 198 sayılı İş İlişkisi Tavsiyesi’dir. Bu tavsiye, taşeron çalışmayla ilgili sözleşme ve tavsiye girişiminin başarısız sonuçlanması üzerine kabul edildi. Küreselleşmenin olumsuz sosyal sonuçlarıyla doğrudan bağlantılı sorunlara ilişkin olarak da, şu belgeler kabul edildi: Borcunu ödeyemez durumdaki işverenlere karşı işçi alacaklarının korunması sözleşmesi (1992), özel istihdam acenteleri sözleşmesi (1997), yapısallaşan işsizlik sorununu küçük ve orta ölçekli işletmeleri destekleyerek yaratılacak istihdam olanaklarıyla çözmeyi amaçlayan tavsiye (1998). Kabul edilen sözleşmeler arasında; çocukların çalıştırılmasının yasaklanmasına (1999) ve ev emekçilerinin korunmasına (2011) yönelik 182 ve 189 sayılı sözleşmeler de vardır. Öte yandan 2006’da da, Örgüt’ün eylem araçlarının tümünün seferber edilmesini öngören iş sağlığı ve güvenliği alanında özendirici çerçeve sözleşme (187) ve tavsiye (197) kabul edildi.
Bu dönemde, uluslararası çalışma kuralları bütününün etkisini, uyumunu ve etkinliğini artırma ve denetim süreçlerini iyileştirme çabaları yoğunlaştırıldı. YK bu amaçla yaptığı çalışmaları sonucunda, 83 sözleşme ile 85 tavsiyenin günümüz koşullarıyla (bağlamıyla) son derecede uyumlu olduğunu gözlemledi ve bunların, Örgüt’ün özendirme kampanyalarında öncelikli sayılması gerektiğini belirtti (BIT, 2004a: 52).
UÇB’nin, temel ilke ve haklara saygı gösterilmesini, geliştirilmesini ve gerçekleştirilmesini sağlamaya yönelik iki büyük teknik yardım programı, bu dönemde uygulamaya konuldu. Programlardan 1992’de başlatılan birincisi, çocukların çalışmalarının kaldırılması için uluslararası programdır (IPEC) ve UÇÖ’nün en büyük teknik yardım programıdır. İkinci program ise, 1998 Bildirgesi’ndeki dört temel insan hakkının geliştirilmesine ilişkindir.
Çalışmaya İlişkin Temel Haklar ve İlkeler İle İzlenmesi UÇÖ Bildirgesinin içeriğini ve işleyişini anlatınız.
Çalışmaya İlişkin Temel Haklar ve İlkeler İle İzlenmesi UÇÖ Bildirgesi, 18 Haziran 1998’de kabul edildi. Bildirge, UÇÖ’nün Soğuk Savaş sonrasında, özellikle 1994’ü izleyen yıllarda çeşitli organları çerçevesinde sürdürdüğü ekonominin ve ticaretin küreselleşmesine, yarattığı olumsuz sosyal sonuçlara verdiği bir yanıttır. Ekonomik küreselleşmenin, asgari bir sosyal kurallar temeline dayanması, ekonomik büyüme ile sosyal ilerleme arasında bağ kurulması ve ekonomik gelişmeye sosyal gelişmenin de eşlik etmesi gerektiği düşüncesinin sonucudur. Küreselleşmenin derinleştirdiği sosyal adaletsizlik ve eşitsizliklere karşı çıkmanın önkoşulu, UÇÖ sözleşmelerinden kimilerinin uygulanmasını sağlamak ve yaygınlaştırmaktır.
Yeni bir “pragmatik” kural üretme etkinliğinin başlangıcı olduğu belirtilen (Louis, 2011: 49) Bildirge, anayasayı değiştirme ve üye devletlere yeni yükümlülükler dayatma amacı taşımaz. Asıl olarak, 8 temel insan hakları sözleşmesine ilişkin denetimi güçlendirmeyi, onaydan bağımsız ve raporlar temeline dayalı olarak işletilecek yeni (üçüncü kuşak) bir izleme sistemi kurulmasını amaçlar. 1998 Bildirgesi, gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun, üye devletlerin tümünün uymak ve uygulamak zorunda oldukları temel insan haklarını güvenceye alan sözleşme ve tavsiyeleri dört başlıkta topladı.
8 sözleşme dışında kalan sözleşmeleri “ikincil konuma” düşürerek ve sonuçta çifte standart bir kural düzeni yaratarak UÇÖ kurallar düzeninin birliğinde gedik açtığı belirtilip eleştirilen (Louis, 2011: 56) 1998 Bildirgesi, Giriş ile 5 maddelik metin ve izlenmesi ile ilgili Ek olmak üzere üç bölümden oluşuyor.
1998 Bildirgesi’nde yapılan düzenlemeler özetle şöyledir: Devletler ile UÇÖ arasında üyelik ilişkisinin kurulmasıyla Anayasa’daki ilkeler ve amaçlarla ilgili yükümlülükler doğar. Bu ilkeler de, temel insan haklarıyla ilgili sözleşmelerde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Tüm üyeler, bu sözleşmeleri onaylamamış olsa da, yalnızca Örgüt’e üye olmaları nedeniyle, temel haklarla ilgili ilkelere saygı göstermek, onları geliştirmek ve gerçekleştirmekle yükümlüdür. Örgüt ise, şu üç konuda üyelerine yardım edecektir:
• Temel sözleşmelerin onaylanması ve uygulanmasını geliştirmeye yönelik teknik işbirliği ve danışsal hizmetler sunma;
• Bu sözleşmelerin tümünü ya da kimilerini henüz onaylayacak durumda bulunmayan üyelerine, anılan sözleşmelere konu olan temel haklarla ilgili ilkelere saygı gösterme, onları geliştirme ve gerçekleştirme çabalarında yardım etme;
• Üyelerine, ekonomik ve sosyal gelişmeye elverişli bir ortam yaratma çabalarında yardım etme.
1998 Bildirgesi, öngördüğü kuralların yaşama geçirilmesi amacıyla öngördüğü izleme mekanizmasının özendirici, güvenilir ve etkili bir mekanizma olarak işlerliğe konulmasını öngörür.
1998 Bildirgesi, gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun, üye devletlerin tümünün uymak ve uygulamak zorunda oldukları temel insan haklarını güvenceye alan sözleşme ve tavsiyeleri dört başlıkta topladı. Bu dört hak ve onları güvenceye alan sekiz sözleşme nelerdir, yazınız.
1998 Bildirgesi, gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun, üye devletlerin tümünün uymak ve uygulamak zorunda oldukları temel insan haklarını güvenceye alan sözleşme ve tavsiyeleri dört başlıkta topladı. Öteki bireysel ve toplu hakları korumak ve geliştirmek ereğiyle özgürce hareket edebilmek için kaçınılmaz olan bu dört hak ve onları güvenceye alan sekiz sözleşme şunlardır:
• Sendika (örgütlenme) özgürlüğü ve toplu pazarlık hakkının eylemsel olarak tanınması (1948 ve 1949 tarihli, 87 ve 98 sayılı sözleşmeler);
• Tüm biçimleriyle zorla ya da zorunlu çalışmanın kaldırılması (1930 ve 1956 tarihli, 29 ve 105 sayılı sözleşmeler);
• Çocukların çalışmasının yasaklanması (1973 ve 1999 tarihli, 138 ve 182 sayılı sözleşmeler);
• İstihdam ve meslekte ayrımcılığın yasaklanması (1951 ve 1958 tarihli, 100 ve 111 sayılı sözleşmeler).
Hakça Bir Küreselleşme İçin Sosyal Adalet UÇÖ Bildirgesi (2008) ile yapılan düzenlemeleri anlatınız.
UÇÖ’nün, onaya bağlı hukuksal yükümlülük doğurmaya yönelik sözleşmeler yerine, yol gösterici/esnek belgeler kabul etme poltikası 2000’li yıllarda da sürdürüldü. 10 Haziran 2008 tarihinde, bir başka “yumuşak hukuk” belgesi olarak Hakça Bir Küreselleşme İçin Sosyal Adalet UÇÖ Bildirgesi kabul edildi.
FB’den esinlenen 2008 Bildirgesi, üçlü yapı ilkesine dayalı Örgüt’ün anayasal ilke ve değerlerini bir kez daha doğruladı. UÇÖ’nün 1999’da kabul ettiği “insanca çalışma” paradigmasını kurumsallaştırdı. Örgüt’ün anayasal hedeflerine erişmesi amacıyla, tüm politikalarının odağında yer alan -aşağıda göreceğimiz- “insanca çalışma gündemi”nin (İÇG) evrensel niteliğini ortaya koydu ve ülkeler düzeyinde uygulamaya konulmasının hızlandırılmasını öngördü. Üye devletleri, İÇG’nin dört stratejik hedefine dayalı politikaları uygulamaya koymakla yükümlü tuttu. Bu dört hedefin, “bölünemez ve karşılıklı bağımlı olduğunu ve birbirini güçlendirdiğini vurguladı.
UÇÖ’nün küreselleşmenin meydan okumaları karşısındaki sorumluluklarını yerine getirmesinin araçlarından biri olan 2008 Bildirgesi, küreselleşmenin değişik alanlardaki özelliklerini anımsattı. UÇÖ’nün sürekli değişen bir çevrede sosyal adalet ve ilerlemeyi gerçekleştirmek için belirleyici bir rolünün bulunduğunu vurguladı. Bildirge, ekonomik ve sosyal alanlarda sürekli bir kalkınma için, aslında kanımca yeni olmayan ve özellikle FB’deki değerlerin yinelenmesi anlamına gelen, şu “etik” ve “anayasal” temel değerleri vurguladı: Özgürlük, insan/kişi onuru, sosyal adalet, güvenlik ve ayrımcılık gözetmeme.
İnsanca çalışmanın küreselleşmenin meydan okumalarına karşı etkili bir araç olduğunu, bunun 1995 ve 2005 sosyal doruk toplantılarından da anlaşıldığını anımsatan 2008 Bildirgesi, verimli ve insanca çalışmayı, tüm ekonomik ve sosyal politikaların odağına yerleştirdi. Eşit derecede önem taşıyan dört stratejik hedef, alt bileşenleriyle I. Bölümde şöyle açıklandı:
• İstihdamın geliştirilmesi;
• Sosyal koruma önlemleri alınması ve güçlendirilmesi;
• Sosyal diyalog ve üçlülüğün geliştirilmesi;
• Temel çalışma haklarına saygı gösterilmesi ve uygulamaya konulması.
Bildirge, bu stratejik hedeflerden birinin geliştirilmesindeki her tür zaafın ötekilerin gerçekleştirilmesine zarar vereceğini vurgulayarak, aralarındaki karşılıklı bağımlılık ve bölünmezlik ilişkisinin altını çizdi. Eşitlik ve ayrımcılık yasağının da, stratejik hedeflerin tümünü ilgilendiren sorunlar olarak gözönünde bulundurulması gerektiğini belirtti.
2008 Bildirgesi’nin ek’inde, etkisini değerlendirmek için bir “izleme” sistemi öngörüldü. İzleme sistemi; Örgüt’ün amaç ve hedeflerinin (dört stratejik hedefinin) bütüncü bir yaklaşımla üye devletlerde geliştirilip gerçekleştirilmesine ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmek için gösterecekleri çabaları destekleyeceği araçları belirleme amacındadır. UÇÖ’nün üye devletlere yardım etmek için alması gereken önlemler ve yerine getirmesi gereken etkinlikler; “yönetim, kaynaklar ve dış ilişkiler”; “üye devletlerdeki durumu ve gereksinimlerini anlama ve bunlara karşılık/yanıt verme”; “teknik yardım ve danışsal hizmetler”; “araştırma, bilgileri derleme ve paylaşma” başlıkları altında ayrıntılı olarak belirtildi.
Öte yandan UÇK’nin, 2008 Bildirgesi’nin etkisini bir gündem maddesi olarak zaman zaman değerlendirmesi ve UÇB’nin de bu amaçla bir değerlendirme raporu hazırlaması öngörüldü ve raporun içermesi gereken bilgiler belirtildi. UÇK, yaptığı değerlendirme ışığında gerekli görürse, yeni değerlendirmeler yapılmasına ya da başka uygun eylem biçimlerine karar verebilecektir.
Dünya İstihdam Paktı (2009) kaç başlıktan oluşmaktadır, açıklayınız.
BM ile -Temmuz 2009’daki toplantılarında- G20 ülkelerinin de desteklediği DİP, her birinin ilkeleri ayrıca ve ayrıntılı olarak açıklanan şu beş ana başlıktan oluşuyor:
I. Krize insanca çalışmaya dayalı bir yanıt;
II. Ekonominin yeniden canlanmasını ve kalkınmayı geliştirmeyi amaçlayan ilkeler;
III. İnsanca çalışmaya dayalı yanıtlar (Bunlar, şu altbaşlıklar altında sıralanıyor: a) istihdam yarartılmasını hızlandırmak, istihdamı ayağa kaldırmak ve işletmelerin yaşayabilirliğini sağlamak; b) sosyal koruma sistemlerini güçlendirmek ve kişileri korumak; c) uluslararası çalışma normlarına saygı gösterilmesini güçlendirmek; d) sosyal diyalog [toplu pazarlık, önceliklerin sayımını yapmak ve eylemi uyarmak]);
IV. İzlenecek yol: hakça ve sürdürülebilir bir küreselleşmeyi yerleştirmek;
V. ILO’nun eylemi.
Dünya İstihdam Paktı’nın, ulusal ve uluslararası politikaları yönlendirme amacıyla önerdiği önlem ve politikalar nelerdir, yazınız.
DİP’in, ulusal ve uluslararası politikaları yönlendirme amacıyla önerdiği önlem ve politikalar, özetle şunlardır:
• Kadın ve erkek çalışanları olabildiğince işinde tutmak;
• İşletmeleri ve özellikle küçük ve orta boy işletmeleri desteklemek;
• “Yeşil istihdam”ı da kapsamak üzere, özellikle yüksek yoğunluklu istihdam sektörlerinde yatırımları ve istihdam yaratılmasını desteklemek;
• Krizden etkilenen kişi ve aileleri ve özellikle en elverişsiz konumda olanları ve kayıtdışı ekonomi çalışanlarını korumak ve bunu, kendilerine bir gelir, sürekli yaşama araçları ve emeklilik ikramiyesi güvencesi sağlayacak biçimde sosyal koruma sistemlerini güçlendirerek yapmak;
• Çalışanları, bugün ve yarın gereksinme duyacakları yeteneklerle donatmak
Kriz döneminde de, UÇÖ’nün 8 sözleşmesinin güvenceye aldığı temel insan hak ve ilkelerine titizlikle uyulmasını isteyen Dünya İstihdam Paktının öngördüğü/amaçladığı önlemler nelerdir, yazınız.
Kriz döneminde de, UÇÖ’nün 8 sözleşmesinin güvenceye aldığı temel insan hak ve ilkelerine titizlikle uyulmasını isteyen DİP’in öngördüğü/amaçladığı önlemler yelpazesi şu beş başlıkta toplanıyor:
1. İstihdamı özendirmek (uzun süreli işizlik ve kayıt dışı istihdamın artması riskini azaltmak, tam istihdam ile verimli istihdamı ve insanca çalışmayı kriz karşıtı politikaların odağına yerleştirmek);
2. Sosyal korumayı yaygınlaştırmak;
3. Uluslararası çalışma kurallarına saygı göstermek;
4. Sosyal diyaloğu geliştirmek;
5. Hakça bir küreselleşmeyi biçimlendirmek.
Dünya İstihdam Paktı, ILO’nun krize yanıt ve ekonomik ve sosyal kalkınmayı geliştirme açısından önem taşıdığını vurguladığı uzmanlık alanlarında hangi somut eylem alanlarını güçlendireceğini açıklamıştır, yazınız.
Aşağıdaki etkinliklerin bu somut eylem alanlarını güçlendireceğini belirtmiştir:
• Ülkelerin, siyasal kararlar alınmasına hizmet eden emek piyasası, özellikle ücretlerin evrimi konusunda bilgileri üretme ve kullanma, ilerlemelerini ölçmeye yardım eden uygun verileri derleme ve analiz etme kapasitelerini iyileştirmek;
• Krize karşı önlemler ile atılım planları konusundaki bilgileri derlemek ve dağıtmak;
• Alınan ve gelecekte alınacak önlemleri, ilgili başka örgütlerle işbirliği yaparak değerlendirmek;
• Bölgesel kalkınma bankaları ve başka uluslararası mali kuruluşlarla ortak çalışmayı güçlendirmek;
• Ülkeler düzeyinde, tanı kapasiteleri ile danışsal hizmetler konusundaki kapasiteleri güçlendirmek;
• İnsanca çalışmanın ülkelere göre geliştirilmesi programlarında, krize karşı önlemleri öncelikle ele alıp işlemek.
Konferans Komisyonunun yapı ve işleyişini anlatınız.
Raporlara dayalı denetimin ikinci organı olan Konferans Komisyonu da (KK), UK gibi 1926’da kuruldu. Aplikasyon Komitesi olarak da anılan bu komisyon, üçlülük ilkesine uygun olarak işçi, işveren ve hükümet temsilcilerinden oluşur. Bu yapısıyla, siyasal ve sosyal/sendikal kanatlar arasında uluslararası kamuoyunu harekete geçirebilecek bir doğrudan diyalog organı olarak denetim işlevini yerine getirir ve UK’nin teknik denetimini tamamlar.
KK; a) Taraf oldukları sözleşmeleri gerçekleştirmek için üye devletlerce alınan önlemler ve denetim sonuçlarıyla ilgili olarak sağlanan bilgileri; b) Üye devletlerce gönderilen rapor ve bilgileri ve c) Devletlerce alınan önlemleri inceler. KK, önce UK raporunun “genel rapor” bölümü ve hazırladığı Toplu İnceleme üzerinde genel tartışma yapar. Daha sonra da, özel ya da bireysel durumların (üye devletlerin her birinin onayladıkları sözleşmelerin uygulanmasıyla ilgili ağır ihlal durumlarının), yani UK’nin özel gözlemleri arasında yer alan kimi durumların incelemesine geçer.
Zamanın sınırlı olması nedeniyle, UK raporundaki “gözlemler”den, hükümetlerce Komisyona bilgi verilmesi temenni edilenler için bir “özel liste” hazırlanır. Bu, uluslararası sendikacılık dilinde “kara liste” olarak anılır. En ağır ihlal ya da aykırılık durumlarını kapsayan özel liste, KK’ye sunulup onaylanır ve tartışmalar, listede yer alan ülkeler üzerinde yapılır. Özel listenin onaylanması, hükümetlere yazılı yanıtlarını sunma konusunda yeni bir fırsat sunar. Ancak Komisyon üyelerinin, bu listede yer almayan başka durumlara değinmesi ve ayrıca, KK’nin, UK raporunda hiçbir gözlemin yer almadığı durumları da incelemesi olanaklıdır. KK, gerekli görürse, ilgili hükümetleri, UK’nin özel gözlemlerinde belirttiği aykırılıklar ve bunların kaldırılması için aldıkları ya da almayı düşündükleri önlemler konusunda sözlü açıklama yapmaya, yani KK toplantısına katılmaya çağırır. İlgili hükümet temsilcisinin yaptığı yazılı ya da sözlü açıklamalardan sonra canlı tartışmalar yapılır. İşçi ve işveren temsilcileri hükümet temsilcisine sorular yöneltir, sözleşmelerin uygulanması konusundaki eleştiri ve görüşlerini, ulaştığı sonuçları ortaya koyar.
Yapılan tartışmaları ve üzerinde uzlaşmaya varılan sonuçları özetleyen KK raporu, Genel Konferans’a sunulur ve tartışılarak kabul edilir. Konferans tutanakları içinde yayımlanan KK raporunun geçerli olması için UÇK’ce onaylanması zorunlu değildir. İncelemesini ve tartışmalarını en ivedi ve ciddi, ağır ve önemli durumlar üzerinde yoğunlaştıran KK, bu durumları, raporundaki bir “özel paragraf ”ta belirtir. 1976 yılından beri genel raporlarına koymaya başladığı özel paragraflarda, özel bir önem verdiği bazı durumlar ile ilgili olarak yaptığı tartışmalar konusunda Genel Konferans’ın dikkatini çekmeyi amaçlar. UK’nin denetim işlevini yerine getirme yöntemine yönelik eleştiri ve tartışmalar, KK’de de yapıldı. Sovyetler Birliği’nin 1974’te özel listeye alınması, ideolojik suçlama olarak yorumlanmıştı. Eski Doğu Avrupa ülkeleri de, denetim sistemini yansız olmamakla ve devletin egemenliğine karışmakla suçlamıştı. Sözleşmelerin gelişmekte olan ülkelerde uygulanmasında, ekonomik ve sosyal gelişme düzeylerindeki farklılıkların göz önüne alınmaması da eleştirilmişti.
Sendikalar Uluslararası Çalışma Örgütüne nasıl şikayette bulunabilir, anlatınız.
Onaylanan bir sözleşmenin doyurucu biçimde uygulanmadığı konusunda sendikal örgütlerce yapılan yakınmalar, Yönetim Konseyi’nin üç üyesinden oluşan üçlü yapıda bir komitece incelenir. Konusu “sendikal haklar” olan yakınmalar ise, Sendika Özgürlüğü Komitesi’ne gönderilir. Üçlü komite, YK’ye sunduğu raporunda, yakınmayı incelemek için aldığı önlemleri ve Konseyce alınacak karara ilişkin önerilerini belirtir.
YK Bürosu, alınan yakınmayı ilgili hükümete iletir ve bu konuda uygun gördüğü bir açıklama yapmasını ve bu yakınmaya ilişkin YK’de yapılacak görüşmelerde hazır bulunmasını ister. Hükümet, makul bir süre içinde açıklama yapmazsa ya da yaptığı açıklama doyurucu değilse, YK yakınmayı ve hükümetin yanıtını kamuoyuna açıklayabilir. Kararını hükümete ve ilgili sendikal örgüte bildiren Konsey, yakınmada üzerinde durulan sorunlardan çözüme kavuşmayanları ve alınacak yeni önlemleri belirtir.
Uygulamada, onaya bağlı bu denetim yoluna çok seyrek başvuruldu. 1919-2018 arasında, toplam 229 yakınma oldu. Sendikal haklarla sınırlı olmaksızın “sendikal örgütler”ce yapılan bu yakınmaların 224’ü kapandı, 5’i ise izlenmektedir. Türkiye’ye yönelik toplam yakınma sayısı ise 7’dir. Bunların da 6’sı kapandı, 1’i ise sürmektedir.
Yasama etkinliği için temel alınan dönemlere göre dağılım şöyledir: 1919-1939: 7; 1944-1985: 19; 1986-2011: 131; 2012-2018: 72. Böylece, sendikal yakınmaların beşte biri (%19,8’i) ilk iki dönemde, beşte dördü ise Soğuk Savaş’ı izleyen yıllarda yapıldı.
13 yakınma, SÖK denetimi ve raporu ile sonuçlandı. Ulusal ve uluslararası sendikal örgütlerden kaynaklanan ve büyük bir çoğunluğu temel insan hakları sözleşmelerine (özellikle 87 ve 98’e) aykırı uygulamalar nedeniyle yakınmalarda bulunuldu. SÖK’e iletilen yakınmalardan 3’ü Türkiye’ye yönelikti (11 ve 98 sayılı sözleşmelerin ihlaline ilişkin 997, 999 ve 1029 sayılı yakınma ile 87’nin ihlaline ilişkin 1810 ve 1830 sayılı yakınmalar). İki sendikal yakınma ise, 94 ve 158 sayılı sözleşmelere ilişkindi. Türk-İş, 158’in uygulanmadığını ve bu amaçla doyurucu önlemlerin alınmadığını ileri sürerek, 2 Ocak 1996 ve 21 Şubat 2000 tarihlerinde iki yakınmada bulundu. Üçlü komitece incelenen yakınmalarda, hazırladığı raporlar YK’ce kabul edildi ve yakınma süreci kapandı. Yapı-Yol Sen’in 87’nin ihlaline ilişkin yakınması ise, Kasım 2006’da YK’ce kabul edilebilir görülüp SÖK’e iletildi.