aofsoru.com

İstihdam ve İşsizlik Dersi 5. Ünite Özet

Türkiye'de İstihdam Ve İşsizlik

Giriş

İstihdam konusunda analize konu olacak tanım, işyerinin seçilen örnek aylarında, belli bir ücret karşılığında üretimde ve idari işlerde çalışanlar ile yine bu örnek aylarda çalışan iş sahibi ve ortaklar ile ücretsiz çalışan aile fertlerinin sayısıdır.

İşsiz tanımı ise; referans dönem içinde istihdam halinde olmayan kişilerden iş aramak için son üç ay içinde iş arama kanallarından en az birini kullanmış ve 2 hafta içinde işbaşı yapabilecek durumda olan tüm kişilerdir.

Türkiye’de İstihdamın Dinamik Analizi

Türkiye'de istihdamın dinamik olarak analiz edilebilmesi için nüfus özellikleri ve değişimi ile birlikte, eğitim, cinsiyet, eğitim ve işteki durumunda incelenmesi gereklidir. Bunlara ek olarak da sektörel, kırsal-kentsel, formel-enformel ile kayıt dışı olma durumunun da dikkate alınması gereklidir. Nüfustan söz ederken 15 ile 64 yaş arasında çalışabilecek durumda olanlar dikkate alınır. Kışla, cezaevi, huzurevi, üniversite öğrenci yurtlarında vb. kalanlar haricindeki nüfus kurumsal olmayan nüfus olarak adlandırılır. Kurumsal olmayan çalışma çağındaki nüfus ise bunlar içindeki 15-64 yaş aralığında olanları kapsar. Nüfus verileri için TÜİK yaptığı araştırma verileri esas alınmıştır.

Türkiye'de İstihdamın Yapısal Analizi

Çalışma çağında olan ve kurumsal olmayan nüfus işgücü olarak tanımlanır. Katılım oranı ise istihdam edilen nüfusun işgücüne oranıdır. İstihdam iki grupta incelenir:

  • Formel istihdam: Çalışma koşullarının düzgün ve yasal koşullarda oluşmasını ifade eder.
  • Enformel istihdam: Formel istihdamın tersidir ve aynı zamanda kayıt dışı istihdam olarak da tanımlanır.

Enformel istihdam içinde yer alanlar dört grupta toplanabilir:

  • Hiçbir yere kayıtlı olmayan işyerlerinde çalışanlar,
  • Sosyal güvenlik kuruluşlarından birisine kayıtlı olmadan çalışanlar,
  • Enformel olarak tanımlanan işlerde çalışanlar ve
  • Esas işi dışındaki işlerde kayıtsız olarak çalışanlardır.

Bunların yanında, eksik istihdam ve yetersiz istihdam tanımları da yapılabilir. Daha uzun süre çalışılmak istenmesine karşılık haftalık belirli bir sürenin altında çalışma durumu eksik istihdam veya zaman bağlı eksik istihdam; söz konusu zaman diliminde son bir ay içerisinde iş değiştirmek veya bir ek iş arayan kişileri tanımlayan yetersiz istihdam kavramlarıdır.

Bunların yanında Türkiye'de istihdam ekonomik faaliyet kollarına göre incelenebilir. Bu ayrımda istihdamın hangi ekonomik faaliyet çerçevesinde oluştuğu esas alınır. Türkiye'de oluşan istihdam genel ekonomik faaliyet kollarına göre incelendiğinde;

  • Hizmetler,
  • Tarım sanayi ve
  • İnşaat olarak sıralandığı görülür.

İstihdam edilenlerin işteki durumları yevmiyeli, ücretli veya maaşlı, işveren veya ücretsiz aile işçisi olarak incelenebilir. Ücret belirli bir çalışma karşılığında yapılan ve para ile ifade edilen ödemelerdir. Maaş ise memurlara henüz çalışmadan peşinen yapılan ve para ile ifade edilen ödemelerdir. Kendi hesabına çalışanlar ise yalnız veya ücretsiz aile fertleri ile birlikte parasal veya mal anlamında gelir temini amacı ile çalışan kişilerdir.

Ücretsiz aile işçiliği ise ile işletmesinde vay aile fertlerinin birisinin sahip olduğu iş yerinde ücretsiz olarak çalışan ama iş yerinin ortağı konumunda olmayan kişiler olarak tanımlanır.

İşveren, kendi işinde para veya mal karşılığı bir veya birden çok yevmiyeli ya da ücretli daimi işçi çalıştıran kişilerdir. Ülkemizde son dönemde istihdamın %60,9 ücretli veya maaşlı, %20,1 kendi hesabına, %13,6 ücretsiz aile işçisi, %5,3 işveren olduğu görülmektedir.

Bölgesel olarak istihdamın incelenmesi genel olarak kentsel ve kırsal olarak yapılabilirken, istihdam özellikleri dikkate alınarak iki düzeyde yapılmaktadır.

  • 1. Düzey'de genel olarak sınıflandırılmış 12 bölge bulunur.
  • 2. Düzey'de ise 26 bölge bulunmaktadır (S:101, Tablo 5.5). İstihdamın en fazla olduğu iller Rize, Artvin ve Gümüşhane’dir.

Ülkemizde oluşan istihdam sosyal güvence sahipliği açısından incelenirken kayıt dışı istihdam yani söz konusu referans alınan zaman diliminde yaptığı işten dolayı herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna kayıtlı olmayanlar kast edilmektedir. Kayıt dışı istihdamın ülke genelinde daha çok kırsal alanda yaygın olduğu belirlenmiştir.

Türkiye genelinde kayıt dışı istihdamın oranı 2010 sonu itibariyle %43,2'dir. Bunun da %67,4'ü kırsal kaynaklıdır. Bu olguda denetim yetersizliği ve yapılan işlerin tarımsal ve küçük çaplı olması etkendir. Ayrıca eğitim durumunun da istihdam üzerinde etkili olduğu gerçektir. Ancak işgücü piyasalarının gereksinimlerine göre istihdam şekillenmektedir (S:103, Tablo 5.7).

İşgücü piyasası niteliksiz çalışanları, ara elemanları ve nitelikli elemanları talep eder. Bütün olarak toplunda her kesimin değer yarabilmesine olanak sağlayacak bir işgücü piyasasının oluşması arzu edilir. Ülkemizde iş gücü piyasası incelendiğinde ilkokul mezunlarının sayısının daha fazla olduğu görülmektedir (S:104, Tablo 5.8). Hemen ardından yüksekokul ve fakülte mezunları gelir. İstihdamın üniversite mezunları lehine gelişmesi nitelikli elemanlara ihtiyaç duyan bir ekonomik yapılanmanın varlığını gösterir.

Cinsiyet dağılımı açısından incelendiğinde kadınların istihdam edilenler içerisindeki payının erkelere göre daha düşük olduğu gözlenmektedir. Toplam istihdamda erkekler %71,5, kadınlar ise %28,5 paya sahiptir. 2005- 2010 yılları arasında kadınların toplam istihdamdaki payı %25,7'lik artış gösterirken aynı dönemde erkeklerin payındaki artış %8,1 olarak gerçekleşmiştir.

Çocukların istihdamdaki payı incelenirken, uluslararası anlaşmalar esas alınmaktadır. Buna göre 6-17 yaş arası bireyler çocuk kabul edilmektedir. ILO göre 15 yaşın altında olan ve aile bütçesine katkıda bulunmak veya yaşamını kazanmak amacı ile çalışanları çocuk işçi veya çalışan çocuklar olarak tanımlamaktadır. Çalışan çocuklar ile ilgili 2007 yılında yapılmıştır. Verilere göre ülke nüfusunun %22,3 oluşturmaktadır. Çocuk nüfusunun %5,9 istihdam edilmektedir. Çalışan çocukların %68,5'i eğitimine devam etmemektedir. Türkiye’de en yoğun istihdam 20-29 yaş aralığındadır.

Türkiye'de İşsizliğin Dinamik Analizi

Ülkemizde işsizliği çözümlerken istihdam konusunda dikkate alınan noktalar yanında işsizliğin özellikleri, ekonomik büyüme ile olan ilişkisi, bölgesel değerlendirmeler, eğitim, yaş, cinsiyet ce işsizliği yaratan nedenlerin ele alınmasını gerektirir.

Türkiye'de İşsizliğin Yapısal Analizi

Sanayi devriminin neden olduğu değişimler sonucunda şekillenen toplumsal yapıya sanayi toplumu adı verilmektedir. Üretim mekanizmalarındaki değişimin neden olduğu mal ve hizmetlerdeki ucuzlama, hızlı bir tüketimi ve terk edilmesi olanaklı olmayan toprağa bağlı çalışma biçiminin ortadan kalkmasına neden olmuştur. Sağlık alanındaki gelişmeler nüfus artışına neden olmuştur. Gelirin yetersizliği ise ailedeki herkesin çalışmasını zorunlu kılmıştır. Çalışma alanlarının belirli bölgelerde yoğunlaşması nedeni ile yoğun nüfus hareketleri olmuş ve beraberinde de işgücü fazlalığını ortaya çıkararak işsizliğe neden olmuştur. Klasik iktisat anlayışının çalışma isteğinin gönüllük esasına dayalı olduğu görüşü bu gelişmeler karşısında özellikle de 1929 bunalımı sonrasında değişime uğramıştır. Keynesyen yaklaşım işsizliğin gönülsüz bir durum olduğunu ortaya atarak bu olguyu açıklamıştır.

Türkiye'de sanayileşmenin etkileri ve tarım toplumu olmasından kaynaklı olarak işsizlik kendisine özgü bir yapıya sahiptir. Kentsel ve kırsal alanların karşılaştırılması durumunda kentsel alanda işsizliğin daha yüksek olduğu, kentlerde kadınların, kırsal kesimde ise erkeklerin işsizlikten en çok etkilendiği belirlenmiştir. Her iki kesimde de genç nüfus (15-24 yaş arası) en çok etkilenendir. Türkiye'de işsizliğin önemli nedenlerinden birisi ekonomik krizler olmakla birlikte önemli bir bölümünü ilk kez iş arayanlar oluşturmaktadır. Yapılan incelemeler işsizliğin sayısal değişiminde tarım sektörünün işsizliği %3 oranında azalttığı belirlenmiştir. Türkiye'de iş arayanların önemli bir bölümü 1 yıldan uzun süredir iş aramaktadır. Buna uzun süreli işsizlik adı verilmektedir.

Yapılan incelemelerde kırsal kesimde işsizliğin kentlere göre daha düşük olduğu görülmüştür. Ancak tarım dışı işsizlik açısından bakıldığında kırsal kesim kentlere göre daha yüksek oranlara sahiptir (S:109, Tablo 5.12).

Genel durum eğitim düzeyinin arttıkça işsizliğin azalmasıdır. Ülkemizde benzer bir eğilim söz konusu değildir. Yapılan araştırmalar, işgücü piyasasında nitelikli işçi gereksinimin fazla olmadığını veya eğitimlerin işgücü piyasasının gereksinimlerine uymadığını göstermektedir. Eğitim ile işsizlik arasındaki ilişkinin temelini işgücü piyasalarının durumu belirlemektedir. İşgücü piyasaları da ülkelerin ekonomik gücü ve hacmine göre şekillenmektedir. Eğitimli insanların işsizlik kalmaları teknoloji ağırlıklı olmayan bir ekonomik yapıya sahip olduğunu göstermektedir.

Türkiye'de işsizliğin en yoğun olduğu yaş aralığı 15-24 yaş arasıdır. Kadın ve erkek temelinde ele alınması durumunda işsizliğin ülke genelinde benzerlik gösterdiği gözlenmiştir. Öte yandan kadınlarda işsizlik oranı kentlerde erkeklere göre yüksek iken kırda tersi bir durum söz konusudur.

İşsizlik oranının en yüksek olduğu iller Adana, Hakkari ve Van’dır. En düşük olduğu yerler ise Bayburt, Artvin ve Gümüşhane’dir.

Ülkemizin tarım toplumu olma özelliğinden tam olarak sıyrılamamış olması nedeni ile istihdam alanlarının daralmasına neden olmaktadır. Ayrıca genç nüfusun büyüklüğü ile işgücü piyasası kurumlarının etkinliği, coğrafi mobilite ve mevsimlik işsizlik gibi etkenler işsizliğin önemli etkenlerindendir. Buna ek olarak sermaye ve donanım yetersizliği ile şirketlerin teşvik ve yatırımlardan yeterince yararlanması de etkili olmaktadır.

Ekonomik büyümenin işsizliği azaltacağı düşünülür. Bunu nedeni ise yatırımların yeni istihdam yaratacağı düşüncesidir. Ülkemizdeki durum bu düşünceyi destekler nitelikte olmakla birlikte ekonomik büyümeye aynı hızla tepki vermeyen işsizlik oranları gözlenmektedir. Bunun nedenlerinden birisi şirketlerde verimlilik artışı nedeni ile ek istihdama gerek duyulmamasıdır. Diğer nedeni ise istihdam eşiğidir. Ülkelerdeki kapasite kullanımının düşük olması büyümeye karşılık istihdam edilen nüfusun büyüklüğünün aynı oranda büyümesini önlemektedir.

İşsizlik ve Yoksulluk İlişkisi

Yoksulluk asgari yaşam standartlarına erişememe veya asgari yaşam standartlarını sürdürebilecek gelirden yoksun olma durumu olarak tanımlanır. Sanayi toplumu insan kitlelerinin yaşamlarını ücret vb. gelirler ile sürdürebilmesi üzerine kuruludur. Bu nedenle işsizlik durumunda ortaya çıkan gelir kaybı insanları hızlı bir şekilde yoksulluğa sürükleyebilmektedir. Yoksulluk ile mücadele dünya genelinde en önemli problemlerden birisi olarak kabul edilmektedir. Bir pasif mücadele yöntemi olan işsizlik sigortası ödemesi mücadele yöntemi olarak kullanılmaktadır.

Toplumsal Tehdit Oluşturma Açısından İşsizler

Gelişmiş birçok ülkede suçla mücadele politikaları işsizlikle mücadele politikaları ile birleştirilmiştir. İnsanların istihdam edildiği sürece suçtan uzak durmaktadır. Böylelikle toplumsal düzensizlikler ile daha kolay mücadele edilebilmektedir.

Yapılan araştırmalar işsizlik ile suç arasında ilişki olduğunu göstermektedir. Benzer çalışmalar ülkemizde yapılmıştır. Bazıları işsizlik ile suç arasında kısa dönemde bir ilişki olmadığını göstermektedir. Benzer şekilde bazıları da tersini göstermektedir. Bunun nedeni ise araştırmalarda kullanılan değişkenlerin farklı olmasıdır.


Yukarı Git

Sosyal Medya'da Paylaş

Facebook Twitter Google Pinterest Whatsapp Email